Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

di-lara

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    59
  • Katılım

  • Son Ziyaret

İletiler gönderen: di-lara

  1. fcrb.jpg

     

    En Haykırdığım Yerden Sustur Beni Ey AŞK

     

     

    yağmursuz bir çöl,

    susuz bir göl

    yolcusuz bir yolum ey aşk

    durmadan akrepler sızıyor içime

    ihanet yüklü kamyonlar geçiyor üzerimden.

     

    İçime acı yağıyor, dışıma kahır

    kan kusuyor duvarlar her öksürdüğümde

    dikiş tutmayan en ince yerinden yırtıldı kalbim

    solgun gelincikler sızıyor yaralarımdan şimdi

    durmadan kan kaybediyor ömrüm

    durmadan can kaybediyor ömrüm

     

    Ey! ömrümü verdiğim aşk, ey sebebi çilem

    bir bahar sevdasına koşarken kelebekler

    dallar bir rüzgar masalını anlatırken kuşlara

    duygulardan yapılmış bir darağacına asıyorum ömrümü

    dudaklarımı sonsuza mühürlüyorum aşkla

    öldür beni ey aşk

    öldür beni

    kırılgan düşlerime kar yağmadan

    düşmeden mahşer ateşi çocuk sevinçlere

    öldür beni ey aşk

    öldür beni ki,

    hüzün kokulu gidişler kalsın ardımda

     

    Yüreğim, gün be gün erirken hasretlere

    hayatın gri rengine ürperirken yapraklar

    kör bir bıçak mı zaman kırılmış aynalarda?

    söylenmemiş sözlerin ağrısı mı içimdeki fırtına?

    bu hüznümde taşıdığım,

    kırılgan duygular oteryosu nedir söyler misin?

     

    Kirlendi hayalimdeki uçuk mavi ey ömrüm

    vuruldu en güzel düş martısı denizlerin

    konuşmak artık bir şey anlatmıyor kimselere ey dünya

    varsın sessiz kalmış çığıklar örtsün bedenimi

    en haykırdığım yerden sustur beni ey aşk

    ey sebebi ezam, cennetim, cehennemim

    solgun bir gül gibi sustur beni

     

    varsın susuşum kendime

    küsüşüm dünyaya

    isyanım hayatın sancısına olsun

    anla

    Anla ve Öldür beni

    teneşirlere yatır son arzumu

     

    ölümsüz aşklara, adsız sevgilere kalsın sevdam...

     

     

    Nuri CAN

  2.  

    139801.jpg

     

     

    Sevdasına Yandığım Hayat

     

     

    sesli

    http://www.edebiyatdefteri.com/sesli_siirler/139801.mp3

     

    Kalabalık kentler ürkütür yüreğimi

    uğultular doldurur beynimi yürüdükçe

    tüm gözlerden incinmiş bir bakış sızar istasyonlara

    kirli vagonlarda taşınan ince bir hüzün gibi

    ki,

    hep aynı yerimi burkan

     

    bu yüzü kirli şehirde

    kimse kimseyi sevmiyor

    bilmiyor avuçları kar çiçeği kokan

    bir çocuğun saçlarına dokunmayı

    şiirler okumayı bir alacaşafağa

     

    kaç kez ittiysem uçuruma yüreğimi

    bir çift göz gördüm deltalarda

    yalvaran bir ses

    kırıldı içimde yıllarca gizlediğim ayna

    kalbime batıyor şimdi kırıkları

    nehirler boyu kanıyorum

    ateşler boyu yanıyorum

    alın götürün beni buralardan allah aşkına

    dayanamıyorum

     

    nereye baksam denizi duman

    neye dokunsam ah

    hüznün acıyla öpüştüğü bir kıyıda kaldım

    yok,

    yok gidemem başka bir liman

    anla

    anla ve al bu acıları koy bir yana

     

    kör bir sevdanın imgeminde

    bir yanı Mecnun’dur çöllerimin bir yanı Leyla

    bir yanı Yusuf’tur zindanımın bir yanı Züleyha

    yorgunum her akşam yollara bakıp ağlamaktan

    yüregimde hasret ateşleri yakmaktan

    her kıyıda başka bir cehennem bekler beni

     

    nereye baksam güz bahçeleri

    nereye gitsem üstüme devrilir gök

    kime nasıl anlatırım sancıyan yanlarımı ah, kim anlar beni

    hasretin bin çeşidiyle delik deşik yüreğim

    kimsem de kalmadı halime ağlayacak

    yaralarımı saracak

    böyle boynu bükük duruşum ondan

    ondan bir yanım hep vurgun, hep yetim, hep kırgın

    ömrüm oy

    ömrüm oyy

     

    şiir cıvıltıları oysa gönül ormanımda

    yıldız ışıltıları

    uzanıpda tutamıyorum

    hüznün en kuyu gecelerde boğuldu sevinçlerim

    yıldızlar örtmüyor artık yaralarımı

    gözyaşlarımı saklamıyor

    en ucuz şarkılar yıkıyor ruhumu karanlık sularda

     

    unutulmuş bir sokak ortasında

    düş denizlerine bırakıyorum soluğumu

    ellerim üşüyor, yüreğim, gözlerim üşüyor

    dönüp bakmıyor kimse, bölüşmüyor sevinçlerini benimle

    uzak bir kıyıda tutsak kalıyor hayallerim

    bütün iskeleler yıkılıyor

    bütün iskeleler yıkılıyor

    hiç bir gemi almıyor beni

    bir damla gözyaşı olup akıyor yüreğim avuçlarıma

    yüreğim ki, deliboran, delipoyraz, kızılkan

     

    hasretim kızıl alev bir güldür yangınlara

    koparıp göğsümden ateşlere atıyorum

    hiç kimse çekip almıyor kalbimi ateşler içinde

    kanıyor en katı yerinde gece, yanıyor yüreğim

    yüreğim alev topu

    yüreğim kanrevan

    yüreğim nar

    yüreğim ateş

    yüreğim ah!

     

    tutunduğum dallar kırık

    sokulduğum kucak çiçek açmıyor

    aldırmıyor çığlıklarıma sevdasına yandığım hayat

    acının ve ateşin burgacında

    ince bir sızı gibi geçip gidiyor ömrüm

     

    nasıl katlanacaksa kalbim bunca ağrıya

    ömrüm oy

    ömrüm oy

    gülüm oy

     

     

     

    Nuri CAN

  3. .

     

    gemic.jpg

     

     

     

    Ne Giysek Yakışmıyor Hüzünden Başka

     

    Yüzümüzü sulara bıraktık

    hayallerimizi sıvası dökülmüş duvarlara

    sardıkça yangınlar içimizi

    yoksul bir yaşamın cenderesinde

    yaralarımız üşüdü...

    Önce miydi, sonra mıydı,

    kar mıydı?

    yağmur muydu?

    bilemedik?

    üşüdükçe içimize çöktü sis...

     

    Hep sancısını çektik kahreden hayatın

    ne giysek yakışmıyor hüzünden başka

    eğilip bakmaya korktuğumuz,

    sahipsiz mezarlara döndü içimiz.

    her akşam tanımadığımız bir hicran

    görmediğimiz bir ıstırap çaldı kapımızı...

     

    Kalbimizi bir vefasız,

    ömrümüzü bir hayırsız aldı

    hayatın çıkmazında hep teselli aradık

    buruk gülümsemeler dindirebilir mi hüznü ah! Can?

    kime ne verebiliriz ki,

    gönül mü?

    ömür mü?

    can mı?

    mal mı?

    yok, yok yüreğimizden başka servetimiz

     

    Her baktığımız göz yuttu gönlümüzü

    hançerini sapladı her tuttuğumuz el

    hangi adaya sığınsak ihanet kokuyor.

    nereye gidebiliriz ki ah! Can,

    yüreğimizden başka

    sokaklar çıkmaz sokak ömrümüzde,

    kahretsin...

     

    Çıktığımız her yolculukta

    düştüğümüz her kalabalıkta

    ıssız bir kıyıda üşüdü ömrümüz

    yetim ruhumuz, nemli gözlerimizle

    her gece sarılıp bir hayale,

    yalnızlığımızı alıp bastık bağrımıza...

     

    Yetimdik mevsimlerin koynunda, yaralıydık

    acılarla yattık, acılarla kalktık,

    bir ömür acılara acılar kattık.

    kurudu gözpınarlarımız,

    karanlığı siper edip gözlerimize

    yüreğimizle ağladık.

     

    Kimsesiz bir çocuğun yüreğine çizip resimlerimizi

    kayıp mezarlara gömdük,

    yüzümüze siper ettiğimiz gülüşleri

    ve yükleyip sevdalı bir kuşun kanadına kaygılarımızı

    ardında el açıp aşka ve acıya ağladık...

     

    Hep yüreğimizde saklı tuttuk sevgimizi,

    gözlerimizde, yüzümüzün hüznünde saklı tuttuk...

    gökyüzünü doldurup soluğumuza

    isyanımızı kilometrelere zincirleyip

    kayıp bir vadide idam ettik geçmişimizi...

     

    Gidenler dönmedi ah! Can

    solgun bir güz bahçesi renginde,

    boynu bükülü gelincikler gibi kaldık

    yaralı uçurumları birer birer koşarak

    boş yere yollara baktık, türküler yaktık

    kurudu gözpınarlarımız, yüreğimizle ağladık.

     

    Yaralı bir ülkeyiz şimdi, terkedilmiş bir şehir

    nehir nehir acılar damlıyor bedenimize

    önümüzde dağ dağ uçurumlar

    ardımızda ölümün ayak sesleri

    nasılda acıyor hayatımız ahh!

     

    Gurbet ki, kahreden yanımız

    acılara gömdüğümüz isyanımız

    derdimizi kime nasıl anlatırız,

    kimimiz var ki, ah! Can

    lime lime yüreğimiz,

    ilmik ilmik gözyaşlarımızdan başka…

     

    Hasret ki, göçmen kuşların kanadında taşıdığı

    gamdan bir dağ gibi oturmuş gözlerimize...

    buruk gülümsemeler dindire bilir mi hüznü ah! Can?

    kime ne anlatabiliriz ki,

    ağızdan çıkan her söz yaralıyor yüreğimizi.... .

     

     

    Nuri CAN

     

    .

  4. Sustum!

     

     

     

    meldywj6jk9.jpg

     

    SESLİ YORUMLARI dinle

    http://www.hanedan.info/Gulnaz/Sustum.mp3

     

     

    Sustum!

     

    "Herkes konuştuğunu yazar,bense sustuklarımı"

     

     

    Herkesin konuştuğu dünyada

    ben sustum!

    ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

    kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...

    yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime

    kimse duymuyor...

     

    Sustum!

    Bin ah sürüp dudaklarıma

    ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

    sustu benimle deniz,

    sustu deli dalgalar, sustu martılar...

    umutlarımı sarıp rüzgarlara

    uzaklara savuruyorum her gece

    yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne

    kimse görmüyor...

     

    Sustum!

    Tam acılarımı haykıracaktım ki,

    sustum

    ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

    bir çığlık kanıyor demedim, en derininde yüreğimin...

    içimdeki volkanları boğarak sustum!

    açmadım kimselere yüreğimi

    hançeri sadece kendime sapladım

    sapladım ve sustum!

    hüznü yüzümde,

    acıları gözlerimde topladım sustum!..

     

    Sustum!

    sustu dudağımdaki şarkı,

    gözlerimdeki şiir

    yaraları yalayan rüzgar

    sokaklarında kahrolduğum şehir

    gözlerim konuşuyor yalnız!

     

    Saçı ağarmış hayaller

    nemli kirpiklerle

    bulutlandığında gözlerim

    gökte şimşek olup çakıyorum

    kimse görmüyor...

     

    Sustum!

    tuz basıp yaralarıma!

    ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

    içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi

    yaslanıp yalnızlığın duvarına

    gül döküp kalabalıklara her gece

    kimsesiz geziyorum gönül ülkemi

    kimse bilmiyor...

     

    Sustum!

    tam sevdiğimi haykıracaktım ki, sustum

    sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak

    acılar konuşuyor şimdi yalnız

    yaralı gönlümün sızıları konuşuyor

    tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir

    atıyorum uçurumlardan

    kimse görmüyor

     

    Ne zaman

    dudaklarından öpmeye kalksam hayatı

    saçlarını koklasam rüzgarların

    içimde incecik bir sevgi ürperiyor

    sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme

    gelmiyor beklediğim bahar

    yaralar merhem tutmuyor

    gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara

    kimse silmiyor

    yağmur dinmiyor

    sevdiğim bilmiyor

     

    Sustum!

    sustu benimle sarı sabır,

    sustu hasret, sustu zaman

    yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata

    kimse duymuyor

     

    Sustum!

    İçimde dalgalar kabardıkça volkanlar gibi

    sustum

    sustu dudağımdaki şiir

    gözlerimdeki nehir

    gönlümdeki yara

    bulutlar haykırdı isyanımı

    şimşekler haykırdı

    sadece ben duydum

    sadece ben

     

    Ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat

    ey kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi

    yaralar merhem tutmuyor

    geceler avutmuyor

    ben sustum

    acılarım konuşuyor yalnız

    yaralı gönlümün sızıları konuşuyor

     

    Ben sustum!

    susmuyor yüreğimi kavuran kasırga

    pencereme vuran yağmur damlaları

    susmuyor dışarda inleyen rüzgar

    yıldızlar küs

    ay üzgün

    yağmur dinmiyor

    içimde binlerce şiir kanıyor her gece

    kimse bilmiyor

    kimse duymuyor

     

    sustum!

    sustu benimle sarı sabır, sustu hasret,

    sustu hayat, sustu zaman

    acılar konuşuyor yalnız

    acılarım konuşuyor

    kimse duymuyor...

    duymuyor...

    duymu...

    duy...

     

     

    Nuri CAN

     

     

     

  5.  

    1133969708364ab.gif

     

    İkimizin Masalı

     

     

    Sen bir çiçek olsaydın sevda çöllerinde

    ömrümce yaş dökerdim kurumayasın diye

    seni yalnız güneşin aklığı

    güllerin sıcaklığı ile beslerdim

    ve mehtabın büyüsü ile süslerdim yapraklarını

    her sabah kızıllığında yeniden koklamak için

     

    sen bir defter olsaydın, ben kalem olurdum

    seni yazardım gece gündüz şiirlere, romanlara,

    dağlara, bulutlara, rüzgarlara

    elimin ulaştığı, gözümün gördüğü heryere seni yazardım

    dilime destan, yüreğime mühür kazardım

    bir ömür seninle yaşamak, seninle yaşlanmak için

     

    sen bir ceren olsaydın avcıların önünde

    sevgimi siper ederdim vurulmayasın diye

    yaralarını rüzgarın diliyle okşar

    güllerin eliyle sarardım

    ve seni dağların moruyla gizler

    pınarların diliyle seslerdim

    kem gözlerden, katı yüreklerden korumak için

     

    sen bir çoban olsaydın sürüler peşinde

    kalbimde taşırdım hep yorulmayasın diye

    ve kavalını rüzgarın nefesi ile üfler

    çağlayanların sesiyle dinlerdim

    her gece ayışığında duygularını okşamak için

     

    sen bir kardelen olsaydın dağların eteğinde

    ben yaprak olurdum rüzgarda titreyen

    dört bir yana kokular saçar dururdum

    her dem aşkın ile sarhoş olmak için

     

    sen bir dal olsaydın, ben toprak olurdum

    sen bir göl olsaydın, ben ırmak olurdum

    kalbine akardım gece gündüz

    senden uzak kaldığımda ağlar dururdum

     

    sen güneş olsaydın, ben dünya olurdum

    dönerdim ekseninde durmadan

    her sabah, her akşam yeniden buluşmak için

     

    ve saçlarını gökyüzünün mavisi ile yıkardım

    her dem güzelliğinden sarhoş olmak için

     

     

     

     

    Nuri CAN

    www.nuricann.com

     

    .

  6. .

     

    kjmym7lmao1.jpg

     

     

    Geldi hazân, Yine hüzün, Yine gam

     

     

    Cümbüş kırık, neyzen suskun, ney suskun

    geldi hazân, yine hüzün, yine hüsran, yine hicran

    şarkı suskun, meyhan suskun, mey suskun

    geldi hazân, yine giryân, yine figan ,yine efgân

    gönüllere elem konuk her akşam ...

     

    Bülbülü bir güle zar eylemişler

    dünyayı sevene dar eylemişler

    sevdayı göğsüme nar eylemişler

    geldi hazân, yine giryan, yine hüsran, yine gam

    yine hicran, yine hüzün, yine efgân, yine figan

    bir ince sızıdır nereye baksam…

     

    Bahçe mahsun, gül mahsun, gönül hicran

    bülbül bi-zar-ı figan, bi-zar-ı fizan, bi-zar-ı efgân

    ey vah yine hicrân, yine giryân, yine hüsran, yine gam

    bir ince sızıdır düşer sineye her akşam

     

    Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz

    şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz

    yine boyun büktü akşamlar öksüz

    ey vah yine hazân, yine efkar, yine ah-u zar

    yine firgat, yine hasret, yine gurbet, yine gam var

    bir ince sızı düşer sineye her akşam ah leyli yar

     

    Rüzgar hicran inler gönül secdede

    nağmeler aşkı kanar her hecede

    ay küser bir efkâr basar gecede

    yine hazan, yine hüzün, yine hicran, yine gam

    yine figan, yine efgân, yine giryân, yine hüsran

    bir kara dumandır iner her akşam

     

    Felek ki, demirden örmüş ağını

    ceylanlar aşk için yakmış dağını

    gazeller savurmuş gönül bağını

    geldi hazân, yine hüzün, yine hüsran, yine gam

    yan ey deli gönül dermansız derdine yan

     

    Yine efkar vakti, yine her yer karardı

    bahçe gazel döktü yaprak sarardı

    her sokak başını bir elem sardı

    geldi hazân, yine giryan, yine hüsran, yine gam

    yine hicran, yine hüzün, yine giryan, yine hicran

    bir ince sızıdır nereye baksam

     

    Tipi bize, boran bize, kar bize

    feryat bize, figan bize, zar bize

    hicran bize, fizan bize, har bize

    yine firgat, yine gurbet, yine hasret ey Ozan

    dinmez bir sızıdır yüreğinde ne yapsan

    gönüllere elem konuk her akşam

     

    Geldi hazân, yine hicran,yine hüsran, yine giryân bana düştü...

    yine firgat, yine hasret,yine figan, yine efgân cana düştü...

    attı felek, her birimiz bir yana düştü

    yan ey gönül yan, şimdi dermansız derdine yan

    ah ile vah ile geçip gidiyor zaman

     

    hüzünlere yazılmış bir ömür bizimkisi

    ah!

    neylersin leyli yar...

     

     

    Nuri CAN

    www.nuricann.com

     

    .

  7. Sustum ve Gülümsedim..

     

    Sustum ve gülümsedim..

    bir çığlık kanıyor demedim,

    en derininde yüreğimin...

     

    Gülümsedim...

    gülümsedim ve sustum...

    içimdeki volkanları boğarak...

     

    Sustum ve gülümsedim..

    susturarak içimdeki sabır taşını

    hüznü yüzümde,

    acıyı gözlerimde toplayarak...

     

    Demedim kimselere

    bir çığlık kanıyor,

    en derininde yüreğimin...

    bilirim acının dili olmaz...

     

    Sustum!

    sadece sustum ve gülümsedim!

    bastırarak içimdeki depremleri...

    hançeri sadece kendime sapladım.

    sapladım ve sustum!...

     

    Görmedi kimse,

    kimselere göstermedim.

    içime akıttığım gözyaşlarımı...

    öldürdüm,

    ıslatmadan kirpiklerimi...

     

    Ama ağlamadığım hiç bir çiçek

    konuşmadığım hiç bir yıldız kalmadı

    bu şehrin parklarında...

     

    İnadına,

    açmadım yüreğimi kimselere

    kimselere ağlamadım, inadına

    hançeri sadece kendime sapladım.

    sapladım ve sustum!...

    sustum ve gülümsedim!...

     

    Sadece sustum ve gülümsedim!

    boğarak içimdeki dalgaları...

    kıyısız denizler gibi...

     

    Sadece sustum… sustum ve gülümsedim!...

    gülümsedim ve sustum içimdeki çocuğa!...

    açan çiçeğe, uçan kuşa, gökteki aya!...

    yüreğim kan ağlarken de gülümsedim.

    gülümsedim acılara, ihanetlere…

    gülümsedim baharlara!...

    yağmurlara,bulutlara

    rüzgarlara, sulara

    gülümsedim!...

    gülümsedi!..

    gülümse...

    gülüm...

    gülü...

    gül...

     

     

    Nuri CAN

  8. .

     

    sustumpe0.jpg

     

     

    Dinlemek için Linklerin üzerine tıklayın

     

    Erkek Sesi

    http://www.hanedan.info/Asksiirlerim/Sustum.mp3

     

    Bayan sesi

    http://www.hanedan.info/Gulnaz/Sustum.mp3

     

     

    Sustum!

     

    Sustum!

    Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

    kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...

    yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime

    kimse duymuyor...

    sustum

    sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir

    yaraları yalayan rüzgar

    sokaklarında kahrolduğum şehir

    gözlerim konuşuyor yalnız!

     

    sustum!

    bin ah sürüp dudaklarıma

    ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

    sustu benimle deniz,

    sustu deli dalgalar, sustu martılar...

    umutlarımı sarıp rüzgarlara

    uzaklara savuruyorum her gece

    yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne

    kimse görmüyor...

     

    saçı ağarmış hayaller

    nemli kirpiklerle

    bulutlandığında gözlerim

    gökte şimşek olup çakıyorum

    kimse görmüyor...

     

    Sustum!

    tuz basıp yaralarıma!

    sustum

    içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi

    yaslanıp yalnızlığın duvarına

    gül döküp kalabalıklara

    kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece

    kimse bilmiyor...

     

    sustum!

    sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak

    acılar konuşuyor şimdi yalnız

    yaralı gönlümün sızıları konuşuyor

    tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir

    atıyorum uçurumlardan

    kimse görmüyor

     

    sustum!

    saçlarını kokluyorum rüzgarların

    dudaklarından öpüyorum hayatı

    içimde incecik bir sevgi ürperiyor

    sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme

    gelmiyor beklediğim bahar

    yaralar merhem tutmuyor

    gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara

    mendil silmiyor

    yağmur dinmiyor

    sevdiğim bilmiyor

     

    sustum

    sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman

    sustum

    yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata

    kimse duymuyor

     

    sustum!

    İçimdeki dalgalar kabardıkça volkanlar gibi

    sustum

    sustu dudaklarım, sustu gözyaşlarım

    sustu gözlerimdeki şiir

    gönlümdeki nehir

    bulutlar haykırdı isyanımı

    şimşekler haykırdı

    sadece ben duydum

    sadece ben

     

    ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat

    kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi

    yaralar merhem tutmuyor

    geceler avutmuyor

    ben sustum

    acılarım konuşuyor yalnız

     

    ben sustum!

    susmuyor yüreğimi kavuran kasırga

    pencereme vuran yağmur damlaları

    susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar

    gelmiyor bahar

    kuşlar sevinmiyor

    yıldızlar küs

    ay üzgün

    güneş doğmuyor

    acılar dinmiyor

    içimde binlerce şiir kanıyor her gece

    kimse bilmiyor

     

    sustum!

    sustu benimle sarı sabır, sustu hasret,

    sustu hayat

    sustu zaman

    acılar konuşuyor yalnız

    acılarım konuşuyor

    kimse duymuyor...

    duymuyor...

    duymu...

    duy...

     

     

    Şiir: Nuri CAN.

     

     

    .

  9. 48229.jpg

     

     

     

    Sizin Hiç Anneniz Öldü mü?

     

     

    Sizin Hiç Anneniz Öldü mü? Benim Öldü

     

    Kalk anam kalk, Allah aşkına kalk

    Bak mevsim umut mevsimi

    papatya mevsimi, gül mevsimi

    mevsim bahar

    dağlar kar

    suların coşup taştığı zamandır

     

    kalk yarasına merhem olduğum kalk

    ben geldim uyan da bir bak

    yatma öyle sessiz, öyle nefessiz n’olur

    yatma öyle çaresiz

    aç gözlerini yaşadığını bileyim

    gülersen güleyim

    ağlarsan gözyaşını sileyim

    oynat kirpiklerini bulutlar uçsun gözlerinde

    bahar yağmurları yıkasın saçlarını

    ölmek gerekiyorsa ben öleyim...

     

    kalk anam

    allah aşkına kalk

    ben geldim bak

    kime bu nazın, kime bu küsün

    bu inat niye

    konuş benimle, allah aşkına konuş

    yatma öyle sessiz, öyle nefessiz kurban olduğum

    bir ses ver, bir nefes

    yaşadığını bileyim

     

    kalk anam kalk

    allah aşkına kalk

    ben geldim uyanda bir bak

    saklandığımız kovuklarda

    şidetli yağmurlar yağsın yine

    rüzgarlar essin, fırtınalar kopsun, şimşekler çaksın

    koynuna al beni, sarıl sımsıkı

    başımı göğsüne yaslayayım

    yeneyim bütün korkularımı

    ve sen beni hiç bırakma, bıkma n'olur

     

    koynuna al yine, sarıl sımsıkı, üşüyorum

    korkuyorum yıldızlar uykuya yattığında

    tut elimden güneşe götür beni

    saçları sümbül anam, yanağı gül anam

    sayki, küçük bir çocuğum daha hiç büyümedim

    şimdi ben ne yaparım, nereye giderim

    kime gösteririm kanayan dizlerimi

     

    uyan anam bak sümbül vakti, gül vakti

    bin hayat tomurcuğu umuda kızarır dallarda

    usul, ağır, yorgun uyuyor bedenin

    ah ne kadarda güzelsin anam

    uyan kurban olduğum uyan bak rüzgar vakti dağlarda

     

    tut elimden kırlara gidelim

    beyaz papatyalar toplayayım sana

    düşersen yalnız kalırım

    gidersen öksüz

    taşıyamaz yüreğimin ağrısını hiç bir beden

     

    kalk allah aşkına kalk

    böyle yapayalnız boynu bükük koma beni

    senin sıcaklığından ayrı, sevginden uzak

    kime koşarım, nasıl yaşarım böyle bir başıma

    teninin kokusunu özledim anne, sımsıcak nefesini

    yavrum diyen o nazlı yumuşacık sesini

    hadi uyan canyoldaşım, gözbebeğim

    sarı gülüm, altın kalplim, iyilik meleğim

    gözlerime acılar yağdıran

    kalk ki, yine sana türküler söyleyeyim

     

    Ey dağlar taşlı dağlar

    başı telaşlı dağlar

    ben anamı yitirdim

    gözlerim yaşlı dağlar

     

    bağların gülü kaldı

    gamlı bülbülü kaldı

    ah komşular komşular

    ben annemi yitirdim

    boynum bükülü kaldı

     

    kalk anam kalk allah aşkına kalk

    bu yürek nasıl dayanır

    derdini kalem olup yazmaya, dil olup söylemeye

    sana sarılmayı özledim, nazlanıp darılmayı

    kanayan gözlerimde sızılar akıyor bak

    kırmızı yağmurlar yağıyor üzerime

    ıslanıyor sensíz kalan yanım

    hadi uyan yüreğini öptüğüm

    koma beni buralarda yalnız

    bırakıp gitme

    yıkılırım

    bir kez değil, her gün bin kez ölürüm

     

    Sarılki

    kokun sinsin tenime anne

    sevgin işlesin yüreğime

    bu yalancı dünyada kimim varki senden başka

    gözlerimden öpecek, üstümü örtecek

    karanlık soğuk gecelerde

     

    kalk anam allah aşkına kalk

    karanlık çöküyor bak goncagül sevinçler üstüne

    boynunu büküyor yaşam

    yaralı ceylanlar meliyor uzak dağbaşlarında

    turnalar da geçmiyor artık

    kalk allah aşkına kalk

    sen bir maral ol, ben ceylan

    dağlar gökkuşağı olsun, ovalar seyran

     

    Sarıl sımsıkı tenim ol, beni bırakma

    tut ellerimi benimle ağla, benimle yan

    benimle uyu, benimle uyan

    birlikte çıkalım dağlara bak yayla zamanı

    ben munzur suyu olayım, sen teyran

    sen nisan ol, ben haziran...

    ben küçük bir pınar, sen çağlayan

    akıp gidelim koyun koyuna

     

    Sen yoksan kurur kurnalar

    dereler susuz, koyunlar kuzusuz kalır

    melemez bir daha ardından koyunlar

    kan süzülür kirpiklerden yüreklere

    keklikler de ötmez bir daha, turnalar da geçmez buralardan

    bir daha koşamam çayır kuşlarıyla, yarışamam deli sularla

    bastırıp göğsüme acılarımı küserim yaşama

     

    kalk anam kalk allah aşkına kalk

    bulutlarda ağlıyor bak

    kalk şiirler dizilsin yollara, türküler dizilsin

    eğilsin önünde kavak ağaçları akakasyalar

    çiçekler dursun selama

    yaşamın adı sensin, senin adın yaşam

    düşersen omuzuma

    üşürsen yüreğime yaslan

    tut ellerimi sevinçlere yürüyellim ana

    nasıl taşıdıysan beni dokuz ay karnında

    ben sırtımda taşıyayım seni bir ömür

     

    .......

    ah nazlı anam

    uzansam

    dokunabilir miyim? yüreğindeki incinmişliklere

    durdurabilir miyim? zamanı

    gözlerinin içindeki yaşları öpebilir miyim?

    anlayabilir miyim? yaşamı ve ölümü

    anlatabilir miyim? acının dayanılmazlığını

    yaşamın umursamazlığını

    kim dinler beni

     

    ey benim dağ dağ kalbime gömdüğüm nazlım

    benki, düşleri ıssız nehirlere akan o küçük çocuğum daha

    kar yağıyor, rüzgar uğultuları dışarda

    al sıcaklığına sar beni, üşüyorum

    ya gece, gecede üşür mü anne

    kimsesiz kalınca

    bırakıp gitme n’olur

    .........

    ben başımı nasıl taşlara çalmazım dağlar oy

    gözyaşımı nasıl çaylara salmazım dağlar oy

    ah komşular komşular hele deyin

    ya ben nasıl, ya ben nasıl ağlamazım dağlar oy...

     

     

    Sizin hiç anneniz öldü mü? Benim öldü

     

     

    Nuri CAN

    www.nuricann.com

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.