
kontrsağduyu
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
102 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
kontrsağduyu tarafından postalanan herşey
-
papa sağolsun kendini deşifre etti.Dinler ve farklı görüşteki kimseler arası hoşgörü ve diyalog ile yanlış tanımalar , müslümanları el kaide ve benzerleri yüzünden zan altında bırakıp darbe yapmalar önlenecekti..Peygamberimiz zamanında Hudeybiye , Kanuni Sultan Süleymen da kapitülasyonları bu amaçla yapmışlardı.Müslümanlığın ne olduğunu bilmeyenlere savaşsız barış içinde göstermek için...Papa ve taraftarları istediklerini desin biz ne yapacağımızı iyi biliyoruz. Son olarak Gülen için CİA ajanı ve benzeri ithamları uyduranlar bu ülkenin içindeki gizli düşmanlarıdır , onlara inanmayın çünkü Gülen bir müceddiddir..Keşke müceddid ne anlama gelir bir ona birde Gülenin eserlerine Gülen hareketine ZAMAN gazetesine STV ye Aksiyon'a vs baksanız BAKSANIZDA GÖSTERSENİZ BİR HIYANETLİK..Her zaman bir müceddid çıkacaktır ve onu karalamaya çalışacaklardır , demek sizde hep inanacaksınız , öyle gözüküyor
-
Evet arkadaşlar Ahmet Nejdet Sezer doğru söylüyor! , bu ülkenin artı diğer ülkelerin gençleri hem imansız hem ilimsiz olmalıdır! Hem önü kesilmelidir yoksa mazallah Türkiye dirilir hem bni daha buhranlar yaşamaz! Boşveeeeer onların okullarının bilim olimpiyatlarında aldıklarını madalyaları , dersanelerindeki öğrencilerin Türkiyede ÖSS de 21 yılda 20 şampiyonluklarının olması şehirlerindeki birinciliklerinin olmasını , o kadar insan dişinden tırnağından artırıp çocuğunun nafakasını Türk okullarına vermesini , oraya giden gerçek eğitim gönüllülerinin vatanından sevdiklerinden uzakta olmasını , öğrencilerin takva sahibi yani günah işlemez olmaları vs boş veeeer.onlara göre çok büyük tehlike , kontröllerinde bulundurdukları YÖK , cumhurbaşkanlığı güvenlik birimleri , siyasi partiler , basın ayvaah eyvahh buralara sakın onların eğittiği tertemiz gençler sakın gelmesin! Boşa gider yoksa 3 asırlık uğraşlar.. Boşveeer , danıştay saldırısının perde arkasındaki ilişkileri gerçekleri , yalan konuşulmasını iftira atmak onların inancında mübahtır boşveeerr , delillerin olmaması ispatın olmaması çok mu önemliymiş.Burada ne güzel kendilerine kulak verenleri laikliği rejimi korumaya inandırmışken! ne önemi var çamur atmanın , yıllarca verilen emeğin önünü kesmenin..Neye dayanarak dediğinin ne önemi var boş ver.. Boşver , teröristlere çıkarılan afları , üniversiteleri sabetaylara verilmesini , hükümetin elini kolunu bağlamayı uğraşlarını neticesiz bırakmayı boşver , boşver anayasa kitabını fırlatıp ekonomik kriz yaratmayı , talabaninin ankara pkk yı durdurmak için çağrılmasına bile veto demesini , NE GÜZEL BEYEFENDİLERİNİN YOLLADIĞI ÜZERİNDE ÇOK GİZLİ YAZAN ZARFLARI UYGULAMAYI LAİKLİĞİ KORUMA DİYE YUTTURMAYI! BOŞVER.
-
Rum hastanesinin vakfını bile 'irticacı' diye fişlemişler
kontrsağduyu şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
Rum hastanesinin vakfını bile ‘irticacı’ diye fişlemişler Batı Çalışma Grubu, 28 Şubat döneminde Balıklı Rum Hastanesi Vakfı'nı 'irticacılar' listesine almış. Başkan Dimitri Karayani, Müslüman olan eşi dolayısıyla teftiş geçirmiş. Karayani, "Teftiş sırasında başkomiser listeyi gösterdi. Eşim namaz kılıyor diye fişlemişler. Bütün dosyaları incelediler. Hiçbir şey çıkmadı." diyor. 28 Şubat döneminde Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından yapılan fişleme skandallarına bir yenisi daha eklendi. İrticacı fişlemelerinden Balıklı Rum Hastanesi Vakfı da nasibini almış. Fişlemeye gerekçe olarak, Vakıf Başkanı Dimitri Karayani'nin eşinin namaz kılması gösterilmiş. Karayani'nin Müslüman olan eşi Şükriye Karayani'nin, Kur'an okunup dua edilen yaşlı bayanların iştirak ettiği toplantıya katılması da irtica olarak yorumlanmış. 50 yıla yakın bir süredir vakıf hastanesinin yönetiminde yer alan ve 16 yıldır da başkanlığını üstlenen Karayani, o dönem yaşadıklarını Zaman'a anlattı. Fişlenme hadisesini önce yakın bir arkadaşından duyduğunu, ancak önemsemediğini dile getiren Karayani, teftiş için geldiklerini söyleyen resmî görevlileri karşısında gördüğünde oldukça şaşırmış. Karayani daha sonra olanları şöyle aktarıyor: "10 kadar kişi makam odama girdi. Valilikten geldiklerini söyleyip hastanenin dosyalarını istediler. Ben, ‘ne oluyoruz?' diye sinirlenince başlarında olduğunu sandığım bir başkomiser bana isim listesi gösterdi. Orada Şükriye Karayani de vardı. Bana 57 yıllık hanımımın irticaî faaliyette bulunduğunu, bu nedenle de başında olduğum vakıf hastanesinin listeye alındığını söylediler. Vakıftaki bütün dosyaları incelediler, bir şey bulamadılar. Fişleme listesine adımızı kendileri yazdı, sonra da ne hikmetse kendileri çıkardı.” Balıklı Rum Hastanesi, Osmanlı İmparatorluğu'nda Rum Ortodoks cemaatine sağlık hizmeti vermek amacıyla kurulan ilk hastane. 1753’te Yedikule'de kurulan hastane, İstanbul'un en eski hastanelerinden. 28 Şubat döneminin keyfî uygulamalarından biri de bu vakfın başına geldi. Başhekimi ve yönetim kurulunun tamamı Rum kökenli Türk vatandaşlarından oluşan Balıklı Rum Hastanesi Vakfı, ‘irticai faaliyette bulunmaktan' dolayı suçlandı. Balıklı Rum Hastanesi Vakfı Başkanı Dimitri Karayani, “Eşim namaz kılıyor, Kur'an okunan sohbetlere katılıyor diye hakkımızda fişleme yapıldı.” diyor. 57 yıldır evli olduğu eşini, ‘namazında bir insan' olarak niteleyen Karayani, Müslüman olan eşinin bu özelliğinden dolayı vakıf hastanesinin irticacı damgası yediğini dile getiriyor. Fişlenme yapıldığını önce yakın bir arkadaşından haber aldığını aktaran Karayani, buna inanamadığını ve çok da önemsemediğini ifade ediyor. Teftiş için geldiklerini söyleyen resmi görevlileri karşısında gördüğünde oldukça şaşırdığını dile getiren Karayani, o günü şöyle anlatıyor: “Önce güldüm geçtim. ‘Ne halleri varsa görsünler' dedim. Ancak bir gün 10 kişi makam odama geldi. Valilikten mi nereden geldiklerini söyleyip hastanenin dosyalarını istediler. Ben ‘ne oluyoruz' diye sinirlenince başlarındaki kişi bana bir isim listesi gösterdi. Orada Şükriye Karayani de vardı. Ben de, ‘Eşimin ne işi var o listede?' diye sordum. Bana 57 yıllık eşimin irticai faaliyette bulunduğunu, bu nedenle de başında bulunduğum vakıf hastanesinin listeye alındığını söyledi. Çok sinirlendim ve burada birkaç çalışana bütün dosyaları getirip ortada bulunan masanın üstüne atın dedim.” Dosyaları inceleyen grup, irtica ya da yolsuzluğa dair bir suç unsuru bulamayınca başkanın odasından ayrılmış. “Eşim o zamanlar kadın toplantılarına katılırdı. 15-20 kadın bir araya gelir, yemek yer, Kur'an okuyup dua ederlerdi.” diye konuşan Karayani, bu toplantılarda asla siyaset konuşulmadığının altını çiziyor. Toplantıya katılan kimselerin yaşlı kadınlar olduğunu söyleyen Karayani, “Eğer bu sohbetlerde siyaset konuşulsaydı benim hanım devam etmezdi. Çünkü kendisi siyasetten haz etmez.” diye konuşuyor. Aslen Tokatlı olan Şükriye Hanım, depremde annesini kaybedince evlatlık olarak Malatyalı bir aileye verilmiş, daha sonra da İstanbul'a göç etmiş. Şükriye Hanım'ı çocukluğundan beri tanıyan Karayani, asker dönüşü evlenmiş ve bu evlilikten bir kızları olmuş. Beş defa hacca giden Şükriye Hanım'ı kocası Karayani, “Dini bütün bir insan.” olarak tanımlıyor. Eşi dahi olsa kimsenin inancına karışamayacağını ifade eden Karayani, bunu vicdanî bir mesele olarak görüyor. Karayani, listeden çıkmak için hiçbir girişimde bulunmadığını vurguluyor. “Kendileri yazdı sonra da ne hikmetse kendileri çıkardı.” derken, bu süre zarfında yalnızca işini yapmaya devam ettiğini belirtiyor. Karayani'nin bu özgürlükçü tutumu yalnızca 28 Şubatçılarla değil kendi cemaati ile de arasını açmış. Rum cemaatinin önde gelen bazı isimleri Karayani'yi, hastaneyi Türkleştirmekle suçluyor. Bu kişilerin, kendisini yönetim kurulu başkanlığından indirmek için çalıştıklarına değinen Karayani, “Ben kimsenin türbanına ya da başının açık olmasına aldırmam. Hastanemizin kuralları vardır, onlara kim uyarsa ve işini iyi yaparsa ben o kişiyi işe alırım.” diyor. Balıklı Rum Hastanesi’nde 400 Türk ile 15 Rum görev yapıyor. Zaman''dan...DİN DÜŞMANLIĞI SINIR TANIMAZ BOYUTLARDA ANLAŞILAN KİME HİZMETSE -
Türkiye yılın ilk 6 ayında yüzde 7,5 büyüdü Türkiye, bu yılın ikinci üç aylık döneminde (Nisan, Mayıs, Haziran) yüzde 8.5 oranında, geçen ilk altı ayda ise yüzde 7.5 oranında büyüdü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'ten yapılan açıklamada, 2006 yılı ikinci üç aylık döneme ilişkin hesaplanan Gayrı Safi Milli Hasıla (GSMH) değeri bir önceki yıla göre sabit fiyatlarla yüzde 8.5 arttı. Üretim yöntemi ile hesaplanan GSMH tahmininde, 2006 yılının ikinci üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre cari fiyatlarla GSMH yüzde 21.3'lük artışla 132 milyar 861 milyon YTL, ABD doları cinsinden ise yüzde 14.2'lik artışla 91 milyar 624 milyon dolar oldu. 2006 yılının ikinci üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla GSMH yüzde 8.5'lik artışla 37.2 milyon YTL olurken, 2006 yılının ilk altı aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre cari fiyatlarla GSMH yüzde 17.7'lik artışla 240.158 milyon YTL, ABD doları cinsinden yüzde 13.6'lık artışla 172 114 milyon dolar oldu. TÜİK açıklamasında, 2006 yılı ikinci döneme ilişkin hesaplanan Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) değeri ise bir önceki yıla göre sabit fiyatlarla yüzde 7.5 artış gösterdi. Üretim yöntemi ile hesaplanan GSYH tahmininde, 2006 yılı ikinci üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre cari fiyatlarla GSYH yüzde 20.4'lük artışla 132 milyar 652 milyon YTL, ABD doları cinsinden yüzde 13.3'lük artışla 91 milyar 470 milyon dolar oldu. TÜİK'ten yapılan açıklama şöyle: "2006 yılının ikinci üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla GSYH yüzde 7.5'lik artışla 37.3 milyon YTL olmuştur. 2006 yılının ilk altı aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre cari fiyatlarla GSYH yüzde 17.2'lik artışla 240 074 milyon YTL, ABD doları cinsinden yüzde 13.0'lık artışla 172 054 milyon dolar olmuştur. 2006 yılının ilk altı aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla GSYH yüzde 7.0'lik artışla 69.3 milyon YTL olmuştur. 2006 yılı ikinci döneminde harcama yöntemiyle GSYH tahmininde özel nihai tüketim harcamaları sabit fiyatlarla yüzde 10.1, devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 18.0, gayri safi sabit sermaye oluşumu yüzde 10.9, mal ve hizmet ihracatı yüzde 4.3, mal ve hizmet ithalatı yüzde 10.0 artış göstermiştir."
-
Ne kadar alakasız şeyler , şöyle doğru düzgün mantıklı şeyler yazmak çok mu zor geliyor size..Allah ve rasulu beyanını bildirmiştir..Bunu siz tanımak istemiyor kaçıyorsunuz..Haberiniz yok onun girdiği vücudun nasıl hakikati haykırma başkalarınında kurtluşuna çalışma heyecanında olduğundan..Bende orta 3 e giderken bir cemaatle tanıştım ALLAHIMA BİN ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ , hem ilim hem iman sahibi oldum , ahlaklı oldum , doğrulardan taraf oldum yanlışa tepkiler verdim..Bize okul dersleri verdiler pikniğede gittik halı sahada topta oynadık..Bunların yanında Peygamber Efendimizi tanıdım , bizi batırmak için karaladıkları en büyük hazineler olsan islam alimlerinin kitaplarınıda okudum , HİÇBİR NE PARA İSTEDİLER NE BİR EYLEME OLAYA KARIŞTIRMAYA ÇALIŞTILAR BENİ..Yıl sonu oldu ayrıldım sonra gayet bir sorun yaşamadan.. Şimdi ise nelere sımsıkı sarılmam gerektiğini çok iyi anladım ve diğer kardeşlerimdede anlatmaya çalışıyorlar..Ahmet hakanıda patronunuda iyi tanıyoruz , işleri islamın önünü kesmektir..Bakalım onun ve yandaşlarının hali nasıl olacak AHİRETTE
-
BEKIR COSKUN'UN BENZINLE ILGILI YAZISI
kontrsağduyu şurada cevap verdi: sardunyam başlık Güncel Konular
Arkadaşlar belki bilmiyorsunuz ama en çok hortumcu , yolsuzluk yapan bu hükümet zamanında ortaya çıkarıldı ceza kesildi yargılatıldı..Bugün eğitimdeki öğrencilerimize kitapları ücretsiz dağıtılıyorsa , fakir halka kömür gıda veriliyorsa , bir çok hükümetin yaptığı asfaltlı yolların kat katı yapılmışsa , yeni yollar köprüler kavşaklar raylı sistemler yapılıyorsa vs bu o hortumların kesilmesinden ve tahsilinin yapılmasıyla olmuştur.Benim gördüğüm bu yani.Benzinin pahalılaşması tıpkı ilaçada olduğu gibi kur farkından ve bu ülkenin ekonomisinin güçlenmesini istemeyen karışıklık çıkartmaya uğraşan dış mihraklar tarafından kaynaklanıyor..Bunlar borsayı bile kontröllerinde tutabiliyor..Düşünün o zaman zayıf ülkelerin ekonimik dengesinide etkilerler mi etkileyemezler mi ? Eskisinden kat kat iyi yönde ekononmimiz , benzinde bunlar olsada ihracattaki enflasyondaki iç bütçedeki vs onlarca yıldır oluşamayan güzel tabloyuda görün ! VARSA GÜZEL FİKİRLERİNİZ ÇÖZÜMLERİNİZ SİZİDE DİNLEYELİM ! -
Bazıları zannediyorki dindar insanlar eğitme kapalıdır , onların okudukları şeyde yazmaz dünyanın nasıl kurtarılacağı insanın nasıl huzur bulacağı , nede olsa cumhuriyet gibi Türk okullarının kapanması için PKK propagandasına bile sütunlarında yer veren bir gazete ve benzerlerini okuyorlar..Gelsin bunlarıda görsünler , din dersinin içini boşaltan batının sapkın misyonerliğini içine koyan , üniversite başındaki rektörlerinin trilyonluk yolsuzluklarına , görevi kötüye kullanmalarına keyfi kasıtlı hatta PKK yandaşlarını bile kadrolaştırmalarına çete kurmalarına SORUŞTURMA İZNİ VERMEYEN , bu vatanın en has evladı muhafazakar insanlara öğrenim hayatlarını zehir eden önünü kesen , her yıl binlerce öğrenciyi mağdur eden YÖK ü tebrik ediyorlardı..Daha saymakla bitmez bazılarının balonu patladı , kalanlarıda pislikleri ortaya çıkacak diye tir tir titriyor..Yada ne korkacak nede olsa o cumhuriyetçi laik istediğini yapar! Onun suçlarını örtmek çok basit , onu savunmak cumhuriyeti savunmak , koşar hemen CHP , Çağdaş yaşamı destekleme denen misyoner derneği..Sabetay değil mi , ülkenin görünmeyen hakimleri bunlar..Bizden görünürler ama arka taraflarda beyefendileri ne derse onu der onu desteklerler.. Evet , gericiler! sadece orta asyaya olan vefa borcumuzu ödemekle kalmadı , batıdaki Türkleri müslümanları terörist zannedenlere gerçeği gözleriyle gösterdi , artı medeniyetler çatışmasının önüne geçmek için hoşgörü ve diyalog anahtarlarını onlara sundu , burda bırakmayıp onları topladı sayısız BİRLİK BERABERLİK ÇAĞRILARINDA BULUNDULAR , Türkçeyi üzerine güneşin batmadığı bir dil haline getirdiler...Yarım asra yakındır hayatlarını hem kendi ülkesinin hem diğer insanlarının en doğru yoldan kurtuluşuna çalıştılar YAŞAMADILAR..Ama hala bazı kendini aydın zanneden karanlık ruhlular sanki ebedi bu dünyada yaşayacakmış gibi onların önünü kesme çalışan bizden olmayanlarla birlik oldular ve demediklerini bırakmıyorlar hala..Gelsinde buna benzer örnekleri var mı HAYDİ HODRİ MEYDAN GÖSTERSİNLER , LAFLA DEĞİL İCRAATLA GÖRELİM GERÇEKLERİ.. ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Bilim olimpiyatlarından Türk öğrenciler madalyasız dönmüyor Dünyanın dört bir yanında temmuz ayında yapılan uluslararası bilim olimpiyatlarından Türk milli takımının tamamı madalyayla yurda döndü. 2002 yılı uluslararası fizik, kimya, biyoloji ve matematik olimpiyatları sonuçlandı. Olimpiyatlar sonucunda, Türk milli takımını oluşturan 19 öğrenci, 2 altın, 5 gümüş, 11 bronz madalya alırken, bir öğrenci de mansiyon ödülü aldı. Olimpiyatlara katılan ve madalya alan 19 öğrencinin 16’sı özel okullardan çıktı. Özel Samanyolu Lisesi öğrencileri bilim olimpiyatlarında 7 madalya alarak en başarılı okul oldu. Samanyolu’nu 4 madalya ile Özel Yamanlar Lisesi izledi. Özel Fatih Lisesi ve Ankara Fen Lisesi öğrencileri 2’şer madalya kazanırken, Özel Şehzade Mehmet Lisesi, Özel Servergazi Fen Lisesi, Özel Malhun Hatun Lisesi, Atatürk Anadolu Lisesi öğrencileri Türkiye’ye birer madalya kazandırdı. 43. Uluslararası Matematik Olimpiyatı 19–31 Temmuz 2002 tarihleri arasında İskoçya’da, 33. Uluslararası Fizik Olimpiyatı ise 21–30 Temmuz 2002 tarihleri arasında Endonezya’da yapıldı. 34. Uluslararası Kimya Olimpiyatı 5–14 Temmuz 2002’de Hollanda’da, 13. Uluslararası Biyoloji Olimpiyatı ise 7–14 Temmuz 2002 Letonya’da gerçekleştirildi. Özel Samanyolu Lisesi öğrencisi Umut Eser, fizik alanında Türkiye’ye altın madalya kazandırdı. Türkiye böylece, 7 yıl sonra tekrar altın madalya alma başarısı gösterdi. Diğer altın madalya ise matematik alanında Özel Yamanlar Lisesi öğrencisi Selim Bahadır’dan geldi. Samanyolu Eğitim Kurumları Genel Müdürü Cemil Koca, yurtdışına giden ve madalya almadan dönen Türk öğrenci olmadığını belirterek, “Bu, Türk eğitim sisteminin başarısını gösteriyor. TÜBİTAK’a, Milli Eğitim Bakanlığı’na ve bu öğrencileri yetiştiren öğretmenlere teşekkür ediyorum.” dedi. Yarışmalara katılan diğer ülkelerle Türkiye arasında bazı farklar olduğunu belirten Koca, “Diğer ülkelerde fizik, kimya, matematik liseleri var. Bizde ise özel branşa yönelik bir lise yok. Öğrencilerimiz bütün branşlarda bilgi sahibi oluyorlar. Bir de üniversite için yarışıyorlar. Buna rağmen katıldıkları olimpiyatlardan madalyasız dönmüyorlar.” diye konuştu. ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Bilim olimpiyatlarında madalyaları yine Samanyolu, Yamanlar ve Fatih topladı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) düzenlediği 13. Ulusal Bilim Olimpiyatları’nda madalyaları yine Ankara Özel Samanyolu, İzmir Özel Yamanlar ile İstanbul Özel Fatih liseleri topladı. 54 madalyanın verildiği bilim olimpiyatlarında Samanyolu 14, Yamanlar 12, Fatih de 6 madalya alarak geçmiş yıllardaki başarılarını yeniledi. İzmir Fen Lisesi 8, Ankara Fen Lisesi de 6 madalya alarak devlet okulları arasındaki farklarını gösterdi. Bu yıl uluslararası bilim olimpiyatlarında ve ulusal ilköğretim matematik olimpiyatlarında dereceye giren öğrencilerle, ulusal bilim olimpiyatlarında dereceye giren öğrencilere ödülleri düzenlenen törenle verildi. Törene Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ile Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de katıldı. Bu yıl 13.’sü düzenlenen ulusal bilim olimpiyatında Samanyolu 3 altın, 3 gümüş ve 8 bronz madalya ile birinci olurken, Samanyolu’nu 2 altın, 3 gümüş ve 7 bronz madalya ile Yamanlar takip etti. Ödül töreninde konuşan Başbakan Yardımcısı Şahin, yoksullukla mücadelenin başarılı olabilmesinin yolunun bilim ve teknolojiden geçtiğini söyledi. Milli Eğitim Bakanı Çelik ise konuşmasında, Uzanlar’a aitken mahkeme kararıyla Orman Bakanlığı’na devredilen, Orman Bakanlığı’nın da Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsis ettiği Pamukova’daki çiftlik arazisinin olimpiyatlarda derece alan öğrenci, veli ve öğretmenleri için özel bir tatil kampı yapılacağı müjdesini verdi. Çelik, “Sizler bizim kahramanlarımızsınız. Bu kahramanlıklarınızı devam ettirin.” dedi. TÜBİTAK Başkan Vekili Prof. Dr. Nükhet Yetiş de öğrencilere “Aldığınız madalyalar sizin olduğu kadar bizim ve ülkemizindir. Geleceğimiz için sizlere teşekkür ediyorum.” şeklinde hitap etti. ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Dünya biyoloji ve fizik olimpiyatlarına Türk öğrenciler damga vurdu Arjantin’de 9-16 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen 17. Uluslararası Biyoloji Olimpiyatları’na katılan 4 kişilik Türk Milli Takımı bir altın, bir gümüş ve iki bronz madalya kazandı. Singapur’da gerçekleştirilen 37. Fizik Olimpiyatları’nda da Türk Milli Takımı 1 altın, 1 gümüş, 1 bronz ve 2 mansiyon kazanarak büyük bir başarıya imza attı. TÜBİTAK’ın düzenlediği 12. Ulusal Biyoloji Olimpiyatları sonucunda belirlenen Biyoloji Milli Takımı’nda yer alan İstanbul Özel Fatih Koleji öğrencisi Enes Seyfullah Kotil altın, İzmir Özel Yamanlar Fen Lisesi’nden Ecem Zeliha Ergün gümüş ve İzmir Fen Lisesi öğrencileri Alp Buğra Başat ile Onur Koç bronz madalya kazandı. Arjantin’de düzenlenen ve 55 ülkeden toplam 200 öğrencinin katıldığı olimpiyatlarda öğrencilere teorik ve pratik olmak üzere iki kategoride sorular yöneltildi. Singapur’da gerçekleştirilen 37. Fizik Olimpiyatları’nda ise Türk Milli Takımı 1 altın, 1 gümüş, 1 bronz ve 2 mansiyon aldı. Olimpiyatta Ankara Fen Lisesi’nden Caner Nazaroğlu altın, Ahmet Hakan Genç bronz madalya, Özel Fatih Fen Lisesi’nden Ahmet Demir gümüş, Özel Yamanlar Fen Lisesi’nden Belemir Çoban ile Özel Samanyolu Fen Lisesi’nden Melih Okan mansiyon kazandı. 85 ülkeden 800’ü aşkın öğrencinin yarıştığı olimpiyatlarda 1 gümüş madalya ve 1 mansiyon kazanan Özel Yamanlar Eğitim Kurumları Genel Müdürü M. Mazhar Gülen, “Okulumuz bu zamana kadar katıldığı organizasyonlarda ülkemizi mükemmel bir şekilde temsil etti. Başarılarımız bundan sonra da devam edecek.” dedi. Temel Kotil’in oğluna da altın madalya Bilim olimpiyatına katılanlardan biri de Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil'in oğlu Enes Seyfullah Kotil oldu. İstanbul Özel Fatih Koleji öğrencisi olan Enes Seyfullah Kotil, Arjantin'de katıldığı “Dünya Biyoloji Olimpiyatları”ndan altın madalyayla döndü. Toplam 200 öğrencinin katıldığı olimpiyatlara, Türkiye'den 4 kişiyle birlikte katılan Özel Fatih Koleji son sınıf öğrencisi Kotil, geldiği Atatürk Hava Limanı'nda babası Temel Kotil tarafından karşılandı. Seyfullah Enes Kotil, gazetecilerin sorusu üzerine, bu başarıyı kendilerini yetiştiren öğretmenlerine borçlu olduklarını belirterek, “Kamplarda bizi iyi yetiştirdiler, biz de ülkemizi en iyi şekilde temsil ettik.” dedi. Eşi Remziye Kotil, oğlu Bilal ve kızı Kübra ile birlikte bekleyen Temel Kotil, bir baba olarak büyük mutluluk duyduğunu belirterek, “Oğlumun şimdi de verdiği Nobel kazanma sözünü tutmasını bekliyoruz.” dedi. İzmir, İstanbul, Cihan ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Kazakistan’daki Türk liseleri üniversite sınavında yüzde yüzlük başarı sağladı Kazakistan’da 1992 yılından beri faaliyet gösteren Uluslararası Eğitim ve Kültür Vakfı’na bağlı Kazak-Türk liseleri bu yıl 986 öğrenci ile girdiği üniversite sınavında yüzde yüzlük başarı elde etti. 12 öğrencinin 120 puan üzerinden 120 tam puan adlığı imtihanda, 292 öğrenci de 100 puan üstü alarak rakiplerine açık ara fark attı. Sınava giren toplam 183 bin 256 aday 60,2 puan ortalamasında kalırken bu rakam Kazak-Türk liselerinden mezun olan öğrencilerde 91,16 olarak gerçekleşti. Öğrencilerin başarılarındaki en büyük payın gecesini gündüzüne katarak çalışan öğretmenleri olduğunu söyleyen Kazak-Türk Liseleri Genel Müdürü Hasan Hüseyin Kes, “Vakfımıza bağlı eğitim kurumları 13 yıl içerisinde Kazakistan’da ve uluslararası olimpiyatlarda büyük başarılara imza atarak, hem Kazakistan’ı dünyaya tanıtmada hem de iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde büyük rol oynadı.” şeklinde konuştu. Kazak-Türk liselerinin 2005 yılında kazandıkları madalyalar ise şöyle: Endonezya’daki Junior Bilim Olimpiyatları’nda bir altın; Tacikistan’daki Mendelev Kimya Olimpiyatları’nda bir gümüş, bir bronz; Rusya’daki Bilgisayar Olimpiyatları’nda bir gümüş, bir bronz; Kazakistan’daki Matematik Proje Olimpiyatları’nda dört altın, iki gümüş, altı bronz; Türkiye’deki Uluslararası Ekoloji ve Çevre Olimpiyatları’nda 5 bronz madalya. Hüseyin Güngör, Almatı, Cihan ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Bilim olimpiyatlarında madalyaların yarısını Samanyolu ve Yamanlar aldı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) düzenlediği Ulusal Bilim Olimpiyatları'nda verilen 46 madalyanın 23'ünü Özel Samanyolu ile Özel Yamanlar Lisesi paylaştı. 12. Ulusal Bilim Olimpiyatları'nda dereceye giren öğrenciler belli oldu. Matematik, fizik, kimya, biyoloji ve bilgisayar olmak üzere 5 dalda yapılan olimpiyatlarda madalya alan öğrenciler için TÜBİTAK'ta bir tören düzenlendi. Tören salonunu dolduran öğrenciler heyecandan yerlerinde duramadı. Sık sık okullarının sloganlarını atarak coşan öğrencilerin büyük çoğunluğu töreni ayakta izledi. Ulusal Bilim Olimpiyatları'nda bu yıl da en başarılı lise; 3 altın, 7 gümüş ve 7 bronz madalya ile Özel Samanyolu Lisesi oldu. Samanyolu'nu 2 gümüş ve 4 bronz madalya ile Özel Yamanlar Lisesi, 2 gümüş, 3 bronz madalya ile de İzmir Fen Lisesi izledi. İstanbul Atatürk Fen Lisesi 2 altın, 1 bronz, Ankara Fen Lisesi de 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalya kazandı. Özel Fatih Lisesi ise 2 bronz madalya elde etti. Biyoloji dalında verilen 6 madalyanın 4'ünü Samanyolu, 2'sini Yamanlar alırken, iki gümüş madalyayı Samanyolu'nun aldığı kimya dalında altın madalya verilmemesi dikkat çekti. TÜBİTAK'ın Ulusal Bilim Olimpiyatları, 1993 yılından beri, lise öğrencilerini fen bilimlerine teşvik etmek amacıyla düzenleniyor. Olimpiyatlar için 8-9 Mayıs 2004’te 28 il merkezinde yapılan birinci aşama sınavlarına 8 bin 305 öğrenci katıldı. Bunlardan 122'si ikinci aşamaya katılmaya hak kazandı. İkinci aşama sınavları ise 11-12 Aralık tarihlerinde tamamlandı. TÜBİTAK Başkan Vekili Prof. Dr. Nükhet Yetiş, önümüzdeki yıl yapılacak olimpiyatlara daha yoğun bir katılım olması için çalışacaklarını söyledi. Öğrencilere de seslenen Yetiş, “Lütfen aklınızı ve gönlünüzü kendinize rehber edinin. Tek borcunuz dünyanın neresinde olursanız olun ülkeniz için çalışmak.” dedi. Altın madalya alan öğrencilere ödüllerini Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Şaban Şimşek verdi. Samanyolu Eğitim Kurumları Genel Müdürü Cemil Koca da, başarılarının tesadüf olmadığını vurgulayarak, öğrenci, öğretmen ve TÜBİTAK yetkililerine teşekkür etti. Başarılarının uluslararası bilim olimpiyatlarında da geçmiş yıllardaki gibi devam edeceğini vurgulayan Koca, "Avrupa Birliği sürecinde ülkemizin adını tüm dünyaya duyurmak istiyoruz.” diye konuştu. ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Türk öğrenciler, Uluslararası Kimya Olimpiyatı’ndan altın madalyayla döndü Almanya’nın Kiel şehrinde düzenlenen 36. Uluslararası Kimya Olimpiyatları’nda Türkiye 1 altın ve 3 gümüş madalya alarak tarihinin en iyi derecesine imza attı. 60 ülkenin 240 öğrenci ile katıldığı müsabakalarda dereceye girenlerin ödülleri Hamburg Kongre Merkezi’nde düzenlenen törenle verildi. Türkiye’ye altın madalya ödülünü İzmir Fen Lisesi’nden Hasan Arslan, gümüş madalyaları da sırasıyla Gaziantep Özel Mutafoğlu Lisesi’nden Derya Karnas, Ankara Özel Samanyolu Fen Lisesi’nden Mehmet Talha Kutlu, Ankara Özel Samanyolu Fen Lisesi’nden Tuğrul Nalbantoğlu kazandırdı. Hamburg Kongre Merkezi’nde düzenlenen ödül töreninin açılış konuşmasını Uluslararası Kimya Olimpiyatı Almanya Başkanı Prof. Reinhard Demuth yaptı. Demuth’tan sonra söz alan Almanya Eğitim Bakanı Edelgard Bulmahn da insan hayatının her alanında kimyanın yer aldığını vurgulayarak katılımcılara teşekkür etti. İlk dörde girenlerin madalyalarını Bakan Bulmahn verdi. Olimpiyatta altın madalya kazanan Hasan Arslan, “Hem bireysel olarak madalya aldığımdan, hem de ülkemizin başarısına katkıda bulunduğumdan dolayı çok mutluyum. Altın madalya almayı kafama koymuştum, şimdi bu dileğim gerçekleştiğinde huzura erdim. Bu başarıyı düzenli bir şekilde ders çalışmama ve ailem ile arkadaşlarımın desteğine borçluyum. Grup çalışmalarında arkadaşlarımız ile deneysel çalışmalar yapmamızın da büyük katkısı oldu.” dedi. Grup Başkanı Ahmet Önal sonuçlardan memnuniyetini dile getirip, bu başarıları öğrencilerin azimle çalışmalarına bağladıklarını söyledi. Önal, madalya alan öğrencilerin, üniversitelerin kimya bölümlerinde ÖSS puanlarına bakılmaksızın okuyabileceklerini vurguladı. Olimpiyatlarda Türk cumhuriyetlerinden Azerbaycan 2 altın, 1 bronz; Kazakistan 3 gümüş, Türkmenistan da 1 bronz madalya kazandı. Müsabakalarda en başarılı grup 4 atın madalya ile Çin olurken, ev sahibi Almanya 2 altın, 2 gümüş madalya kazandı. Katılımcıların hepsine şükran belgesi verilen törenin ardından 37. Uluslararası Kimya Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak Kore, olimpiyatların yapılacağı şehirleri tanıtarak, olimpiyat bayrağını teslim aldı. Fatih Koleji, Biyoloji Olimpiyatı’nda üçüncü oldu Fatih Koleji de Avustralya’nın Brisbane şehrinde 11-18 Temmuz tarihleri arasında yapılan 15. Uluslararası Biyoloji Olimpiyatı’nda bronz madalya kazandı. 42 ülkeden 168 öğrencinin katıldığı yarışmada bronz madalyayı, Özel Fatih Fen Lisesi 11. sınıf öğrencisi Erkan Yüce aldı. Bu madalya ile Fatih Koleji’nin Uluslararası Bilim Olimpiyatları’ndaki madalya sayısı da 29’a ulaşmış oldu. ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Arınç, ABD'dedeki Türk okulunu TBBM'nin 'altın madalyası' ile onurlandırdı TBMM Başkanı Bülent Arınç, ABD'de katıldığı bilim olimpiyatları ve çeşitli yarışmalarda kazandığı derece ve madalyalarla adından sıkça söz ettiren Türk okulu Pioneer Academy of Science'ı (Pioneer Bilim Akademisi) TBBM'nin ''altın madalyası'' ile ödüllendirdi. Parlamentolar Arası Birlik (PAB) tarafından Birleşmiş Milletler'de düzenlenen ''II. Dünya Parlamento Başkanları Konferansı''na katılmak üzere New York'ta bulunan TBMM Başkanı Arınç, ABD'nin New Jersey eyaletinde bulunan Pioneer Academy of Science isimli okulu ziyaret ederek, okul yetkililerinden okul ve kazandığı başarılar hakkında bilgi aldı. Okula gelişinde Türk ve Amerikalı öğrencilerden oluşan geleneksel kıyafetli folklor ekibi tarafından karşılanan Arınç, okul öğrenci ve velileri ile birlikte fotoğraf çektirdi. Okulda bir konuşma yapan Arınç, New York'ta gerçekleştirdiği temaslar hakkında bilgiler vererek, ''Böyle güzel bir okulumuzu ziyaret etmek, başarılarıyla övünmek, öğrencileriyle bir araya gelmek ve okul yöneticileri ile tanışmış olmaktan çok mutluyum'' dedi. -''BAŞARILAR GÖĞSÜMÜZÜ KABARTIYOR''- Okulun kazandığı başarıları daha önceden bildiğini kaydeden Arınç, öğrencileri arasında Türk çocuklarının yanı sıra Amerikalı ve başka milletlerden çocukların da bulunduğu okul hakkında ''Böyle kaliteli bir eğitim kurumunun verdiği kaliteli bir eğitimle topluma nitelikli elamanlar kazandırması bizim çok takdir ettiğimiz bir olay. Özellikle Türklerin sermayesi ve emeğiyle kurulan bu okulların, bulundukları beldelerde büyük başarılar kazanması göğsümüzü kabartıyor'' dedi. Mayıs ayının ilk haftasında ziyaret ettiği Avustralya'da da bu okulların benzeri olan Işık Kolejleri'ni ziyaret ettiğini kaydeden Arınç, ''Orada da bana o ülkenin bakanları refakat etmişlerdi. Onların sözlerinden anladım ve gurur duydum ki Işık Kolejleri ve onun benzeri okullarda çok kaliteli eğitim veriliyor. Bulundukları ülkenin eğitimine çok büyük katkılarda bulunuyorlar. Onlar çok memnunlar ve bundan da iftiharla bahsediyorlar'' şeklinde konuştu. Yarın New York'un Brooklyn semtindeki Türk okulu Amity School'u da ziyaret edeceğini söyleyen Arınç, ''Bugüne kadar gittiğimiz Polonya'dan, Bosna-Hersek'e kadar, İtalya'dan bir başka ülkesine, Rusya'daki St. Petersburg'una kadar bizleri sevindiren, çok güzel hizmetler yapan, çok nitelikli öğrenciler yetiştiren çok kaliteli okullarımız var. Türk bayrağının olduğu, İstiklal Marşı'nın söylendiği, Türkçe'nin en güzel biçimi ile öğretildiği, folklorumuzla, müziğimizle çocukların Türkiye'nin ve bizlerin birer gönüllü elçileri olarak yetişmeleri bizleri çok sevindiriyor'' ifadelerini kullandı. -''TÜRKİYE BU OKULLARLA İFTİHAR EDİYOR'' Bu okulların özel girişimler ve gönüllü birlikteliklerin eseri olduğuna dikkat çeken Arınç, ''Bu okullar Türkiye'nin Türkiye dışındaki iftihar ettiği kurumların başında geliyor. Bundan dolayı da çok memnuniyet duyuyoruz. Birkaç yıldan beri yabancı ülkelerde Türkçe yarışmaları yapılıyor. O yarışmaların finalleri de Türkiye'de oluyor. Geçen sene de bu sene de binlerce insanın katılımı ile 45 ülkeden gelen öğrenciler Türkçe konuşma, okuma yarışması yaptılar. Beni de Meclis'te ziyaret etmişlerdi. Ukrayna'dan tutunuz, Yemen'e kadar, Kenya'dan bir başka ülkeye kadar, hepsi Türkçe'yi en az bir Türk kadar güzel konuşan bu öğrencilerin, şiirleriyle kendi duygularını anlatırken söylediği Türkçe sözler hepimize gurur vermiştir'' şeklinde konuştu. ''Bu okullarda hem İngilizce'yi hem de Türkçe'yi çok iyi öğrenmek büyük kazanımlardır'' diyen Arınç, sözlerine şöyle devam etti: ''Hele hele yapılan bilim olimpiyatlarında dereceler almak hepimizi çok memnun eden olaylardır. Sizleri kutluyorum. Maddi ve manevi destekte bulunan herkese teşekkür ediyorum. Hakikaten de bu ülkelere giden-gelen bütün siyasilerimizin de işadamlarımızın da anlata anlata bitiremedikleri, Türkiye'de büyük bir heyecanla ve zevkle konuştukları bir olaydan bahsediyoruz. Ben devamını diliyorum. İnşallah daha büyük mekanlarda, daha çok öğrenciye hitap ederek, Amerika'nın bu bölgesinde Türkiye'nin ismini en güzel şekilde duyurmak bizlere, sizlere kısmet olsun ve biz de bundan her zaman iftihar duyalım.'' Okulda çocuğu bulunan velilere Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci ve bu süreç kapsamında Türkiye'nin yaptığı reformlardan da bahseden Arınç, ''Umarım ki Türkiye çok uzun olmayan bir sürede AB'ye tam üye olacaktır'' dedi. Türkiye'deki ekonomik gelişmelerin çok iyi gittiğini belirten Arınç, geçtiğimiz yıllarda büyük krizler yaşayan Türkiye'nin şimdi yaralarını sardığını ve yerli ve yabancı sermayenin ortaya koyduğu yeni yatırımlarla ekonomisi sağlam bir Türkiye'nin var olduğunu ifade etti. Arınç, son ekonomik gelişmeler konusunda da bazı bilgiler verdi. Konuşma sonrasında okul müdürü Osman Öztoprak, TBMM Başkanı Arınç'a okulun bir plaketini takdim ederken, Arınç da elde ettiği başarılardan dolayı Pioneer Academy of Science'a TBMM'nin altın madalyasını takdim etti. Daha sonra okulu gezerek Öztoprak'tan bilgiler alan Arınç, dersin devam ettiği bir sınıfı da ziyaret ederekte bulunarak Türk ve Amerikalı öğrencilerle sohbet etti. Müdür Öztoprak, Arınç'a okulun katıldığı bilim olimpiyatları ve çeşitli yarışmalardan kazandığı derece ve ödüller hakkında da bilgi verdi. ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- -Bolu’nun ilk 10 öğrencisi FEM Dersanesi’nden (2006) -Bilecik birincisine vali ve başkandan tebrik (2006) -2006 ÖSS sınavına Fem darsenesi yine damgasını vurdu http://www.zaman.com.tr/?bl=bolgehaberleri...mp;trh=20060723 -Kilis Fem dersanesi ilk 100 de 3 , ilk 1000 de47 derece çıkardı -Siirt 1.si Fem dersanesinden çıktı (2006) -Bilecik 1.si ve 3.sünün yanı sıra ilk 20 deki 10 öğrenci (FEM) Yalçınkaya dersanesinden çıktı.Dersane öğrencilerinin % 100 ü ÖKS yi kazanırken tamamı tercih yapma hakkı kazandı.. -Ordu merkez ve ilçelerde derece yapan öğrencilerin HEPSİ FEM dersanelerinden çıktı. -Yalova Fem dersanesi ÖSS de ilk 3 ü kimseye kaptırmadı.. -Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sayısal birincisi İstanbul'dan FEM Dersanesi öğrencisi Serhat Karahan oldu. (2004) -Bakın imam hatipli ye aşağıladığınız insanların başarısına http://www.zaman.com.tr/?bl=bolgehaberleri...0&hn=312675 -2005 Türkiye birincisi Fem'den ------------------------- Evet daha bunlar buz dağının görünen kısmının ucudur , o kadar çok başarı var ki taşımaya zamanım yetmez...Bunlara rağmen hala daha bu insanları gerici yobaz , çağ dışı falan diye aşağılamaya kalkanlara bir büyük başarıyla cevap vereceğim..Haydi arkadaşlar lütfen bu insanları karalayanlarında BÖYLE BAŞARISINI VARSA GETİRİNDE GÖRELİM , şöyle uluslar arası bilim olimpiyatlarındaki madalyaların yarısını almış , her yıl ÖSS de eb fazla derece çıkaran türden olsun , varsa tabii
-
Aç Insanlar Icin-Lutfen Her Gelişinizde 1 defa Ugrurayin.
kontrsağduyu şunu cevapladı bir başlık içinde Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım Kuruluşları
Kimse yok mu derneği en son lübnana ve filistine yardım götüreceklerini buna halkımızında destek vermesini istedi , ümraniyedeki banka şubelerine yardım aktarabiliriz , ama önce iyi öğrenmek lazım , haydiAlah rızası için yardım edn , onların başına gelenin aynısı olmasada başka bir çeşidi burnu havada cimrilerede isabet edebilir! unutmayın , bunun AHİRETİDE VAR -
Zaman’a 5 dalda ödül 26.07.2006 ÇARŞAMBA Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin (AGC) geleneksel olarak her yıl düzenlediği Basın-Yayın ve Gazetecilik Başarı Ödülleri Yarışması ile Hasan Özkay Fotoğraf Yarışması’nda dereceye girenlere ödülleri dağıtıldı. Zaman Gazetesi muhabirleri aldıkları toplam 5 ödül ile gecenin yıldızı oldu. Talya Otel Kongre Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan AGC Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Kahya ve Antalya Valisi Alaaddin Yüksel birer konuşma yaptı. Törende Zaman Gazetesi muhabirlerinden M. Fethullah Akpınar, Basın-Yayın ve Gazetecilik Başarı Ödülleri Yarışması’nda Spor dalında yılın gazetecisi seçildi. Akpınar, “Başarı sağlıktan önemli midir?” başlıklı fotoğrafı ile ödüle değer görülürken, Hasan Özkay Fotoğraf Yarışması’nda da sanat fotoğrafları dalında “Onun için dönmek” rumuzlu çalışması ile mansiyon ödülü aldı. Şaban Gündüz, Hasan Özkaya Fotoğraf Yarışması Haber Fotoğrafları dalında “Haydin abiler” rumuzlu fotoğrafı ile 3. oldu. Lütfi Aykurt ise Hasan Özkay Fotoğraf Yarışması Çevre ve Turizm Fotoğrafları dalında “Ne Olur Ölme” rumuzlu çalışması ile, Sanat Fotoğrafları dalında da “Yolculuk vakti geldi” rumuzlu eseriyle birincilik ödülünü aldı. Törenin ardından AGC’nin yeni üyelerine rozetleri takıldı. Bu arada Hatay’ın İskenderun ilçesi Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen ‘Basını özendirme’ yarışmasında fotoğraf dalında ‘İşte zafer'in fotoğrafı' ile Cihan muhabiri Mürsel Seher birinciliği elde etti. Antalya, İskenderun, Zaman ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Türk Dünyası Güreş Turnuvası’ndan Zaman’a iki ödül Türk Dünyası Güreş Turnuvası ve Kültür Şenliği basın teşvik ödülünde Zaman gazetesi iki dalda ödüle layık görüldü. Özel Coşkun Eğitim Kurumları tarafından düzenlenen törende en iyi haber dalında spor muhabirimiz Nurullah Kaya, en iyi fotoğraf dalında ise İbrahim Usta ikinci oldu. Maltepe Nilüfer Kız Koleji’nde gerçekleşen törene İstanbul Gençlik ve Spor Müdürü Tamer Taşpınar, Tekvando Federasyonu Başkanı Metin Şahin ve Coşkun Eğitim Kurumları yetkilileri katıldı. Törende konuşan okul müdürü ve turnuva organizatörü Levent Eyüpoğlu, “Gayemiz spor sayesinde Türk milletini bir araya getirmekti. Bunun için ata sporumuz olan güreşin üzerine eğilmeyi istedik. Başta medya olmak üzere tüm kamuoyundan büyük destek gördük. Biz de buna karşılık adını daha pek koyamadığımız bu ödül törenini gerçekleştirmeyi uygun gördük.” açıklamasını yaptı. Haber dalında ilk üçe ödüllerini takdim eden Metin Şahin, “Amatör sporlarla ilgili haber yapan ve Türk gençliğine büyük hizmet veren bu gazeteci arkadaşlarımı canu gönülden tebrik ediyorum.” dedi. Selman Eştürkler, İstanbul ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 08.07.2006 CUMARTESİ Altın Koza Festivali’nden Zaman’a 5 ödül Adana’da, Seyhan Belediyesi ile Orman Bölge Müdürlüğü’nün ortaklaşa düzenlediği “3. Geleneksel Doğa Yürüyüşü ve Dağ Şenliği” etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Basın Teşvik Yarışması” ile 13. Altın Koza Film Kültür ve Sanat Festivali kapsamında düzenlenen “Basın Teşvik Yarışması” sonuçlandı. Her iki yarışmada Zaman Gazetesi 5 ödül aldı. 13. Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali etkinlikleri kapsamında düzenlenen Basın Teşvik Yarışması’nda Zaman Gazetesi’nden Murat Gezer, Mehmet Şahin, Osman Balcı, haber dalında ödüle layık görüldü. Bu yarışmada 5 kategoride 45 gazeteci ve televizyoncu ödüllendirildi. 17-18 Haziran tarihlerinde düzenlenen “3. Geleneksel Doğa Yürüyüşü ve Dağ Şenliği’’ kapsamındaki “Basın Teşvik Ödülleri Yarışması”nda ise Zaman Gazetesi’nden Ziya İpek ‘Haber’, Ramazan Yüksel ‘Sayfa Düzeni’ dalında ödüle layık görüldü. Bu yarışmada 4 kategoride yerel ve ulusal yayın kuruluşlarında ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 05.07.2006 ÇARŞAMBA İzmir Ticaret Odası'ndan Şerif Erdikici'ye ödül Gazetemizin Ege Bölge Temsilciliği'nde görevli muhabir Şerif Erdikici, İzmir Ticaret Odası'nın düzenledeği ve birinci olduğu gazetecilik yarışmasının ödülünü aldı. Dereceye girenler için Ahmet Piriştina Kent Müzesi'nde tören düzenlendi. Ekonomi basınının desteklenmesi ve teşvik edilmesi amacıyla düzenlenen İzmir Ticaret Borsası Geleneksel Gazetecilik Yarışması'nın bu yıl 14'üncüsü yapıldı. Yarışma 2005 yılında gazete, dergi, ajans, radyo ve televizyonda yayımlanan haberleri içeriyordu. Gecede ödül alan gazeteciler: HABER DALI: 1- Şerif Erdikici (Zaman Gazetesi) "Nar eken çiftçi pamuktan 5 kat fazla kazanıyor" 2- Çağlayan Sueli (Taş Dünyası) "Ankara'nın taşı, gözlerimin yaşı" 3- Zafer Özer (Dünya Gazetesi) "Sosyete terzisiydi, domates ihracatçısı oldu" 4- Mansiyon- Yusuf Özkan (Cumhuriyet Gazetesi) "Yurtdışına sebze hali kurdular" ARAŞTIRMA-İNCELEME-RÖPORTAJ DALI: 1- Duygu Özsüphandağ Yayman (İzmir Life) "Atölyeye dönüşen bereketli evler" 2- Serkan Aksüyek (Gözlem Gazetesi) "Türk tarımında AB krizi kapıda" 3- Seda Gök (Ticaret Gazetesi) "Biyodizel Türkiye'de geleceğini arıyor" 4- Mansiyon- Banu Kelleci Şen (Milliyet) "Organik, emekleyen bir bebek" İzmir Ticaret Borsası 14. Gazetecilik Yarışması'nın ödülleri, Yönetim Kurulu'nun belirleyeceği tarihte hak sahiplerine dağıtılacak. ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 06.06.2006 SALI Zaman Gazetesi’ne ‘çevre dostu’ ödülü Doğa ve Çevre Derneği, çevre haberlerine geniş yer vererek toplumun bilinçlenmesine katkıda bulunan Zaman Gazetesi’ne “Doğa ve Çevre Dostu Ödülü” verdi. Dernek Yönetim Kurulu Bakanı Nevzat Ceylan, Zaman’daki çevre haberlerinin yanı sıra Turkuaz ekinde yer alan yazıları da beğeniyle takip ettiklerini söyledi. Doğa ve Çevre Derneği, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde çevrenin korunmasına katkıda bulunan medya ve sivil toplum kuruluşları ile eski bürokratları ödüllendirmek amacıyla Ankara Hilton Oteli’nde bir ödül töreni düzenledi. Fotoğraf sanatçısı Aykut İnce’nin Anadolu’nun çeşitli yörelerinde çektiği fotoğraflardan oluşan gösterimin yapılmasından sonra ödüle layık görülen bürokrat, sivil toplum kuruluşu ve medya temsilcilerine ödülleri verildi. Zaman’ın ödülünü muhabirimiz Gürhan Savgı aldı. Nevzat Ceylan ödülü verirken; doğa ve çevre konularına, özellikle pazar eki Turkuaz’da geniş yer ayırarak, toplumun bilinçlenmesine katkılarından dolayı ödülü verdiklerini belirtti. STV’den Meryem Koca da ödül alanlar arasında yer aldı. ------------------------------------------ daha bir sürü varda şimdi kim tek tek taşıyacak
-
DİPNOT benim bahsettiğim şeylerden sizin haberiniz kesinlikle yoktur..Bir insan inancında şüphede kalmış olabilir veya azınlık bir kesimden vatandaşımız olabilir ona birşey dediğim falan yok...Benim kasteddiğim size çok önemsiz vede küçük gibi gelen kontrolü yahudilerde masonlarda olan bir dünya kurmaya çalışanlar..Buna asırlardır çalışıyorlar VEDE BAŞARILILAR..Tüm kötülük , geri kalmamız birbirime düşmemniz bunların çabaları ürünü..DECCAL diye birşey var gerçekten..Kötülüğü örgütleyip , imanı ve tevhide düşman onu yok etmeye uğraşan azınlık fakat çoook etkili bir kesim var büyüdükçe büyüyor..Zaten siz onların yüzünden hayat huzur ve kurtuluşunuz olacak dinimizden uzaksınız! Benim yazdrıklarım VALLAHİDE BİLLAHİDE GERÇEKK
-
'Eskiden düşmanlıklar, umumiyet itibariyle hariçten geliyordu. Dâhilden olanları ise, cehâlet ve bağnazlık gibi, mahdut bir iki şeyden ibaretti ve izâlesi de kolaydı. Şimdi ise bir kısım müsâmahaları da milletin aleyhinde değerlendirerek, fevkalâde düzenli ve mekanize edilmiş birliklerin, hem de toplumun can evini hedef alarak taaruzları bahis mevzuudur. Bu amansız ve sinsi saldırılara karşı toplum duyarlılığını, fert de gerilimini kaybetmişse, işte o zaman, Alparslan hançerlenmiş, Fatih de zehirlenmiş olur. O zaman "Nâkus inler beyninde Osman'ın"; o zaman, "Ezan susar, silinir fezadan yâd-ı Mevlânın..!" Evet, endişeler ötesi endişemiz, düşman ve düşmanlıkların böyle bir baştan bir başa toplumun damarlarına yayılması ve "kan kanseri" gibi içten içe onu eritip çürütmesidir. Kanıyla, damarıyla hasımları tarafından böyle kıskıvrak yakalanmış yığınlar, düşmanlarını sezemez; kanını emen ve sinirlerini koparan en amansız hasımlarını, dost zannederler. Milletin basireti bu kadar bağlı, düşmanlar da bu kadar sinsi ve amansız olunca, "tahta at" surlardan içeriye sızmış ve kale tehlikede demektir. Bir zamanlar, milletimizin diriliş hamlelerini ezmek için, durmadan boğuşup kan döken haçlı düşünce, bizi içimizden vurmanın sırrını öğrendiği gün, artık gözü ne Viyana bozgununu ne de Puvatya hezimetini görmez oldu. "Kale içten fethedilir" diyor, ona göre mevzileniyor ve ona göre yeni tabyalar hazırlıyordu. Keşke münevverimiz, bütün bu olup bitenleri önceden sezebilseydi! Ama ne gezer... Aslında, o devir "entelijansiya"mızın, uyuklayıp durduğu uğursuz bir devirdi ki bir iki ninni ile bütün bütün kendinden geçti ve rüyaların toz pembe iklimlerine açıldı. Tam manâsıyla bir felâket olan bu devrede, hedef değiştiren haçlı düşünce, memleketin her köşesinde "damping" de gidiyor; en bayağı fikirler "popülarize" edilerek elmaslar gibi müşterilere takdim ediliyor; palyaçolar kaytanlı urbalarıyla papazlar gibi çalım satıyor ve miyop bakışlı bir kısım sefil yaratıklar havarî diye alkışlanıyordu. Buna mukabil millî ruh, erozyondan erozyona uğratılıyor; şimal buzullarından gelen korkunç aysbergler altında ezilip gidiyordu.' F.Gülen'in bu yazısına katılıyorum daha devamıda var da bu kadarınıda okusanız yeter..Artık düşmanlıkların dıştan değil , ATATÜRK'ÜNDE DEDİĞİ GİBİ KÖKÜ DIŞARDA FESAT ŞEBEKELERİNDE GELİYOR..Bunlar mason locaları , gizli servisler..Bunlar devletlerin bile en tepelerine kadar asırlarca kavga vererek kendi okullarında veya localarında veya cemiyetlerinde yetiştirdikleri kendilerine döndürdükleri kişileri getiriyorlar..O sizin buraya koyduğunuz yazı Atatürkün orjinal yazısımı yoksa sonradan yazılan Atatürk yazılarından mı..Atatürkün inkilaplarını yönetimini küçük düşürecek değil TAMAMEN YIKIP KIZIL İHTİLAL YAPMAYI PLANLAYANLAR , TERÖR ÖRGÜTLERİYLE İÇ İÇE GEÇMİŞ olan Atatürkçüler ADD lilere ne yapacaksınız??? Yapın hadi o zaman işte Doğu Perinçek , işte ADD işçi partisinin tekelindeydi bugüne kadar..Ya bırakın kardeşim hala daha Atatürkün adı üstünden istismar yapmaya çalışıyorlar..Niye çünkü bu şekil kan kaybediyorlar , millet öğreniyor asıl maksatlarını..İşte düşmanların yeni metodu..Ne gerek var savaş ilan etmeye burda Atatürk varken , onun sözlerini çarpıtmak varken , derin devletine derin olmayan devletine kadar sızmışken yayılmışken... Commandante , Harun Yahyanın kimliğini belliki sizi bu totemlere iyice sokup Allah kitap tanımaz hale getirmeye çalışanlar size öyle demişler..Çünkü o evrim teorisinide çütürecek hakkında kitaplar yazdı , komunizmi o zamanki görüntüleriyle gösterdi.Ve daha hem bilimsel hem karanlık güçleri hem dünya savaşlarını hem peygamberimizin mucizelerini anlatan sayısız eseri var onun..Biraz farklı kaynaklarıda dinlemeni tavsiye ederim , daha sağlam bilgiye sahip olursunuz çünkü bizzat görüntü var orda.. Deniz Gezmiş bir militandır..Diğer idam edilen Hüseyin İnan ve diğeride yurt dışındaki gerilla kamplarından dönüşte sınırda yakalanmışlardır.Deniz Gezmiş doğudaki bir liderle belkide ihtilalın planını yapmak için giderken DAĞDA yakalanmıştır.Cami bombalama , okul ve evleri ateşe verme , yağmalama , komunist ihtilal yapma , bu yönde dış miraklarında desteğini alarak ordu! kurma , bu orduyla milliyetçileri muhafazakarları katletme (5000 tane olduğunu söylüyorlar) , ayrıca bir ülkeyi yıkılacak yutulacak hale getirmenin en kestirme yolu olan ahlaksızlığı ve fuhşiyatı yayma gibi VATANSEVERLİK suçları vardır.Onların idamına terör örgütü THKPC o kadar üzülmüştürki haklarında gençliği , devlete kamusuna polisine , askerine kadar saldırtıcı ilanlar dağıtmıştır! HATTA İÇLERİNDE ABDULLAH ÖCALAN DA VARDIR sonra önce tutuklanmış sonra serbest kalmıştır...İşte dediğimiz gibi artık düşmanlıklar dışardan değil , dışla ve içteki azınlıkla bağlantılı bu destek verdikleri silah verdikleri para verdikleri , çeşitli yüksek para kazandırılacak yasa dışı ticaretler verdikleri , onları bu yola çekmek için İSİTSMARIN HER TÜRLÜSÜNÜ YAPTIKLARI Ermeni evlatlıklarının liderliğindeki ve bunlara benzer kesimleri kışkırtmayla falan geliyor.Anlayın artık ne olur!! Soğuyun bırakın şu fikirleri , Atatürkü hepimiz seviyoruz , onu düşündükçe ben şahsen içimde büyük kuvvet buluyorum ama sonradan anlatılan Atatürk değil orjinal halini , onun din hakkındaki düşüncelerini yaptığı hizmetleride konuşalım ! Cumhuriyetin ve laikliğin en iyi yönetim biçimi olduğunu söylüyoruz , birlik olmak , kardeş olmak kalkınmak , hem dünyevi hem uhrevi kurtuluşumuz adına bu fena ve çok canlar almış ( 80 MİLYON OLDUĞU SÖYLENİYOR) despotizmleri bırakmanızı isitiyruz ve yine sizin için...Yeter düşmanlarımızı sevindirdiğimiz onların senaryolarını çektiğimizzzz
-
bilimselci nickli arkadaşım öncelikle hem HURRİYET HEM CUMHURİYET OKUYUPTA SONRADA KOMUNİZMİ MUHAFAZA ETTİĞİN için sağol diyorum , sayende bundan sonra 1 taşla 3 kuş vurabilecem.. düzen değişiklikleri tamam kan akarak oldu ona bişey demiyoruzda o kızıl ihtilallerden sonraki düzende neden milyoınlarca insan hiç acımadan katledildi??? onara hayvan ırkı gözüyle bakıldı öyle çalıştırıldı , bir teröristin insana davrandığının aynısını gördüm ben belgesellerde , ellerindeki ekinlik tohuma el koyupta 2 milyon çiftçiyi açlıktan öldürecek kadar bu acımasız bir sistem bu , insanlara iyilik yapmayı adaletle muameleye etmeyi akrabaları ve fakiri gözetmeyi öğütleyen , ırz namus tanımamayı engellemeye kalkan , içki içerek hanesine ve kendisine zülum eden , insanları onları yaratanının çağrılarına çağıran din görevlilerini kurşuna dizme , dahası tüm manevi direkleri perdeleri vicdanları ortadan kaldırmaya uğraşma ona düşman olma nasıl bir ütopya veya sistem veya kurtuluştur??? Hatta komunizmin panzehiri islam diye ona saldırma onun hükümlerine bakmadan hemde nasıl bir felakete doğru çekmektir insanları görmüyormusunuz..Bomba atılan camiler , yakılan okullar haneler , ahlaksızlığın önünü açma bir ülkeye yapılabilecek en büyük hıyanettir..Bunu yapmışlardır zamanında! Düzen diye hayal ettiğinizi sana izleteyim , senin o inandığın şeylere biz büyüklere masallar diyoruz , çünkü işlerine gelecek olan şeyleri söyleyip asıl tahribatı saklamışlar olanlari gizlemişler sizlerden.. harunyahya bak orda filmlerde var izle bakalım buzdağının görünen tüyler ürperten kısmını! BİRAZ FARKLI KAYNAKLARDANDA İZLE Kİ SAĞLAM BİLGİYE SAHİP OL.. Zaten komunizm ve faşizmi kimler ortaya çıkarıp finanse dip desteklemişlerdir biliyormusunuz , YAHUDİLER , onların dergi ve gazetlerinde protkollerinde konuştuklarını ortaya çıkaran kişiler var , kitabın adı ŞEYTANCA PROTOKOLLER , hem onların konuşmaları yazıları hemde onun gerçekliğini örneklerle izah ediyor yazar..Hadi Kuranı Kerimden şüphe duyuyorsunuz orda Allahın bu lanetli millet için dediklerini görmüyorsunuz , PEKİ BUNLARIN NASIL BİR FELSEFEYE İNANIŞA SAHİP OLDUKLARINIDA MI GÖRMEDİNİZ BU GÜNE KADAR ..Bunlar insanlığın ve iman eden insanların en azılı düşmanıdırlar , biz onlar için bişey beslemeyiz içimizde ama onlar fesatçılık ve karşıklık çıkarmadan zevk alırlar..Sahip oldukları mal mülklede bunu maşalarınca döndürüyorlar..Basında bunların kontrolünde o tür sosyalizm terörizm faşizm gibi akımlarda..Yakında size bu tür araştırmaları bu gerçekleri ortaya çıkaranları hemde en güveneceğiniz isimlerle Uğur Mumcu Can Dündar gibi kişilerin eserleriyle göstermeyi planlıyorum!.Zaten mülümanların Kurandan bildiği şeyi diğer yoldan giderek büyük ölçüde ortaya çıkaran bu gerçekleri kimse inkar edemeyecek , her türlü dipnot olay kayıtlarda var çünkü.Onların bağlantıları kalıyor sadece.Bunu çözmeye yaklaşan doğru yol üstünde olanları nasıl katlettiklerini sonrada suçu ters akımlara atarak bir taşla kaç kuş vurduklarını gösterecem inşaallah size..Dev-sol , pkk , ülkücü tetikçiler reisleri , anti laik hareket tüm bunlar aslında bir cemiyetin eseri ve onların kontrolünde istediği zamanlarda düğmeye basmasıyla harekete geçiyor , YANİ BUNLAR BİR NEVİ SİZİNDE DÜŞMANLARINIZCA KONTROL EDİLİYOR , siz farkında olmadan düşmanlarımıza (bunlar sizinde düşmanınızdır) çalışıyorsunuz.Belki size mantıklı gelen tarafları vardır , heralde olacaktır , yani bir bombayı insana direk sunsanız onu yerler mi?? Üstünü biraz bişeylerle kapatacaksın onun , böyle insanlar eşit olacak , ilim öğrenme savaşı olacak , Allah kitap yasakları olmayacak , kurtuluş olacak , özgürlük olacak kendi vatanımız olacak????? BUNUN ZERRATINI GETİREMEDİ ONLAR diyalektik materyalizmde yani karşılıklı çatışarak toplumlar gelişebilir diyorlar hayret figan bir şey bu yaa , milyar dolarlar harcayarak bilimselliğe dayandırmaya kalktıları yaratıcının olmadığı prensibini HALA DAHA ORTAYA ÇIKARAMADILAR ÇIKARAMAYACAKLARDA..Bir kere hiç düşünen insan , hiç bu çiçeklerin , insan vücudunun SİSTEMLERİNİN , güneşin , güneş sisteminin , mikro alemden makro aleme kadar nasıl bir sanatın nasıl bir kudretin eseri olduğunu görmesi üzerinde düşünmesi lazımdır..Bu hiç kendi kendine olabilir mi?? Hiç bir canlı kendi kendine gelebilir mi??? Bir proteinin tesadüfen meydana gelebilmesi için , 10 rakamının arkasında 160 sıfır ile ifâde edilen ihtimal gereklidir..! Kaldıki canlı bu yani , bir sperm ve yumurtadan bir canlı eydana getiren kudret ile ona bu hayatta yaşamaya göre proglamlamış olan aynı kudretin eserleridir.Yanı bu tür ütopya veya bilmemne SİZİN BİZİM DÜŞMANLARIMIZIN kontrolünde ve onların çıkardığı bir akımdan başkası değildir..Buna önderlik eden idam edilenler gizli servislerin kamplarında eğitilmişlerdir , hatta dönüşte yakalananlar bile var BAY PİPO da yazıyor kaynaklı dipnotlu bir şekilde.Yani anlayın biraz daha sakin ve geniş düşünmeye sevkedin kendinizi ne olursunuz.. suheda ve bozan arkadaşlarımızın gloria ve kralx in yazılarını bi daha iyi okumanızı tavsiye ederim şöyle anlayarak düşüncelerinizi kaçırmayarak grejuva , konunun adını görüyoruz bizde senin gibi ama konuyu açan arkadaşımızın avatarına önceki yazılarına bakarmısın , sonra gel bi daha açtığı bu konunun adına bak , sizi uyandıracak en şok verecek şeyu rusya küba ve çin örnekleri , çünkü bugüne kadar tek buralarda hakim oldular kurdular ütopyalarını veya sistemlerini..Sizde ortaya çıkanı görün bi , şuheda arkadaşımızın yazdığınada bakın bozanınkinede.Oralarda yapılanlar sanki bu ülkede yapılmadı mı , eğer o zamandaki vatanseverler hamiyetli olmasalardı aynını burdada görecektik..Girecektik şimdikinden beter yahudi hakimiyetine..Tabi ben samimi olanları kastediyorum , çünkü sizide kurtardı onlar aslında , ayrı bir tartışma konusu..Lütfen gerçekleri görmekten kaçınmayınız , harun yahyanın belgeselinde o zamanki videolarla görün bari , daha buz dağının görünen kısmı bile değil o..Zaten çatışarak gelişme diye bir görüşü insanların kurtuluşu diye adlandıranlarda akıl aramak abesle iştigaldir..Bugün en merkez soldan en terörist merkezlere kadar hepsinin uzaktan bağını kurabilirim..Yeterki karşımdakilerde akıl olsun , gerçekleri görüpte cesaretlice doğruya yönelebilme olsun!
-
ALLAHIN VARLIĞINA DELİLLER
kontrsağduyu şurada cevap verdi: kontrsağduyu başlık Dini Konular - Din - Dinler
buyrun neden göremiyoruz diye tereddüt geçirenler , üstünde düşünün şunların , aklınızı çalıştırın ----------------------------------------------------------------------------------- Allah’ın özü ve nitelikleri nelerdir? Allah, yarattığı şeylerden; onların hakikisinden ve izâfîsinden tamamen başkadır. Kaldı ki, insan, şu sınırlı âlemde hep, sınırlı düşünür, sınırlı görür, sınırlı duyar. Evet, insanın bu âlemde gördüğü şeyler, milyonda beş nisbetindedir. Duyduğu şeyler de o kadar. Meselâ o, sâniyede 40 defa ihtizaz (titreşim) yapan bir sesi duymaz. Binleri aşan ihtizâzı da duymaz. Öyle ise insanın, sesleri duyup alması sınırlıdır. Bu da, ancak milyonda çok küçük nisbetde bir şeydir. O'nun görüş ve duyuş sahası da çok dardır. Bu kadar sınırlı gören, duyan, bilen bir insanın "Allah için görülmüyor? Nasıldır?" demesi -hâşâ!- O'na kemmiyet ve keyfiyet izâfe ederek, O'nun üzerinde düşünmesi, dolayısıyla da haddini bilmemesi demektir. Sen nesin ve neyi biliyorsun ki, Allah'ı da bilesin!.. Allah kemmiyet ve keyfiyetten münezzehtir ve senin nâkıs kıstaslarınla ölçülmeyecek kadar muâllâdır. n) Sen ışık hızıyla trilyon sene ötelere gitsen ve trilyonlar senelik öteleri görsen, sonra gördüğün bu kâinatları üst üste yığsan; bunlar, O'nun varlığına nisbetle mikroskobik birşey bile olamaz. Bizler daha Antartika kıtasını bilemezken, bütün kevn-ü mekânları evirip çeviren Allah'ın -hâşâ- ve kellâ- "nitelik" ve "niceliği" hakkında nereden bilgimiz olacak!! Allah, Allah olduğu için, O'nun tâbiriyle "nitelik" ve "nicelik"ten de mukaddes ve münezzehtir. O, bizim, her türlü tasavvurlarımızın ötesinde, ötelerin de ötesindedir... Kelâmcı: "Aklına her ne gelirse, Allah ondan başkadır" der. Tasavvufçu ise: "Aklına ne gelirse, onun verâsının ve verâsının verâsındadır. Ve sen, dâima seni saran perdelerle âdetâ bir fanus içindesin..." Descartes der ki: "İnsan, herşeyi ile sınırlıdır. Sınırlı olan birşey, sınırsızı düşünemez."Allah ise, varlığı sınırsızdır; nâmütenâhidir. Binâenaleyh, sınırlı düşünen insanoğlu O'nu ihâta edemez. Alman edibi Goethe: "Seni binbir isminle anıyorlar, ey Mevcûd-u Meçhûl! Biri değil, seni binlerce isminle ansam, yine de seni senâ etmiş sayılamam. Çünkü sen, hertürlü tavsifin verâsındasın" sözüyle, bu mevcûd-u meçhûlu anlatır bize... Mütefekkirler, Allah'ı mevcut, fakat idrâk edilmez bir mevcut olarak mütalâa ederler. Allah, insanın kavrayabileceği, bilebileceği şeylerden değildir. Göz, O'nu göremez, kulak O'nu işitemez. Öyle ise, sen, O'nun hakkında sadece Nebîlerin ta'limine uyup öylece inanmalısın!.. Allah nasıl bilinir ki: O vücudun da, ilmin de ilk mebdei, ilk illetidir. Varlığımız, O'nun varlığının nurunun gölgesi; ilmimiz, O'nun muhît olan ilm-i İlâhîsinin bir şemmesidir. Evet, bir seviyede, Allah'ı bilmenin ve irfan sahibi olmanın yolu vardır: Ne var ki bu yol, eşyayı bilme yolundan bütün bütün başkadır... Yanlış yolla O'nu tanımağa kalkanlar, nefislerinin gururunu kıramamış, iç müşâhedenin ne olduğunu duyamamış, tadamamış bir kısım talihsizlerdir ki; "Allah i aradım da bulamadım" hezeyânıyla fen ve felsefe nâmına dalâletlerini izhâr ederler. Allah öyle bir Allah'tır ki, gerek enfüsî ve gerekse âfâkî, kalb ve ruhun mi'racında seyr-i rûhî ve kalbî varlığını ve varlığının zarûrî olduğunu gösterir ve ruhumuzun derinliklerinde kendini bize hissettirir. İşte bütün ilimlerimizin kökü olan bu vicdânî duygu, bizdeki sınırlı ilimlerin, şuurların, akılların, fikirlerin hepsinden daha kuvvetlidir. Böyle iken, biz çok defa vücudumuzdan ve bu iç sezişten zuhul ederiz de hata ve dalâletlere düşeriz. Kâinat, bunu hatırlatıcı bin dil ve bin teldir. Kur'ân, belâğatlı lisaniyle en büyük hatırlatıcı, Peygamberimiz ise en mükemmel bir tebliğcisidir. "Sığmam dedi hak, arz-u semâya Kenzen bilindi, dil ma'deninden", Hazret-i Hakkı Allah hakkında, biz bize öğretilenden başkasını bilemeyiz. Akıl, bu sahada bir şey söyleyemez. Bu mevzûda aklın yapacağı şey, vahyin rehberliğini kabulden ibarettir. Bunu şöyle bir misâlle anlaşılır hâle getirebiliriz: Meselâ; bizler bir çatı altında oturuyoruz. Bir aralık kapının vurulduğunu duyduk. Evet, hakikaten kapı vuruluyordu. İçimizden bazıları, kapının vurulmasından anlaşılanı aşarak, bir kısım mütâlâalarda bulunmaya başladılar: "Efendim kapıyı vuran şöyle bir zâttır, böyle bir zâttır" ilh... Biz, buna tasavvur diyoruz. Bir diğer grup ise, böyle bir meselede, aklın tasavvur etmeye mecâli yoktur. Akla düşen şey, kapının vurulmasıyla arka tarafta birinin bulunduğunu tasdîk; fakat kim olduğunu belirleme hususunu, kapıyı vurmak suretiyle kendini bize tanıttırmak isteyen zâta bırakmak olacaktır. Biz buna teakkul akletme, anlama diyoruz. Bu misâli, mevzuumuza şöylece tatbik edebiliriz: Biz Allah'ı (C.C) eserlerinden isimlerine, isimlerinden sıfatlarına, sıfatlarından tecelli-i zât'a yükselerek tanımağa çalışırız. Yânî, eserlerinde tecelliden isimleriyle tecelli etmesine geçerek kâinatı dolaşır, sıfatların tecelli ufkuna ulaşır; gaybdan şuhûda yükseliriz ve müşahede zevkimiz arttıkça, tecelli-i zât için sermest ve bîhûş çırpınıp dururuz. Gâh cemâl ve şefkât esintileriyle inbisât eder ve neşeleniriz; gâh celâl, mehâbet ve korku içinde ra'şedâr olup ürpeririz. Görülüyor ki Zât-ı Bârî hakkında, bizim "ma’rûfumuz" ve "malûmumuz" ölçüsü içinde bir şey diyemiyoruz. O'nun, bilinmesini, kendine has lisan ve lehçesi içinde, şehâdet ve gayb âleminin birleşme noktası olan vicdâna bırakıyoruz. Evet, Allah isimleriyle ma'lûm, sıfatlarıyla muhât, zâtıyla mevcuttur; Hz. Sıddîk'ın ifâdesiyle: O'nu idrâk, idrâkten acz ifâdesi içindedir. Veya en büyük Tarifçiye isnad edilen bir sözdeki itirafla, "Seni hakkıyla bilemedik ey Ma i-ûf" ölçüsüyle bir ma'rûf ve malûm'dur. Kur'ân-ı Kerim'in, O'nun ef âli ve icraatına dâir verdiği tariflerde ise, O'nu ef âl ve sıfatlarıyla bir Ma'bûd-u Mutlak tanır; kemâl sıfatlarla bilinebileceğine kalben yükselir, cemâlde (sonsuz güzellik kaynağı) olan kemâlini (mutlak eksiksizlik ve kusursuzluğunu) görürüz. Öyle ise, ahd u peymânımızı bir kere daha yenileyerek, şöyle diyebiliriz: Ey Ma'bûd-u Mutlak!... Seni hakkıyla bilemediğimiz muhakkak; ama bizlere şah damarlarından daha yakın olduğu ve normo âlemdeki bu yakınlığın içinde, bütün bir semâvatı kitap sayfaları gibi açıp kapamadaki azametini, sineğin gözü ile güneş manzûmesi arasında va'zettiğin şürimsi âhengi, rûhumuza bir nurlu yol kabul ederek, binlerce, yüzbinlerce menzilde sana ait eserlerle zâtını tanıyor, tecellilerinle bütünleşiyor ve itmi'nana eriyoruz. -
ALLAHIN VARLIĞINA DELİLLER
kontrsağduyu şurada cevap verdi: kontrsağduyu başlık Dini Konular - Din - Dinler
arkadaşım OKUMADAN neden saçmaca şeyler yazıyorsun , bunların en üsttekisi Fethullah Gülenin , altındaki Hz Ebu Hanife'nin altındaki başka bir aimin araştırması MANTIKLA AKLI OLAN İNSAN OLANLARA sunumları..Tarihine bakmazsan ders almazsan tekerür eder değil mi , yani sen diyorsun geçmişe bakmaya lüzum yok , onlar eskiden yaşanmış şeylerr ama bak o zamandada senin gibi kendini akıllı zanneden bilginler varmış , hatta bak akıllımışta ona denileni dinlemiş üzerine düşünmüş sonra hakikati bulmuş..SANA SAKİN BİR KAFAYLA ŞU EN BAŞTAKİ YAZIYI OKUMANI VE ÜZERİNDE DÜŞÜNMENİ RİCA VE ÇOK TAVSYE EDERİM , onları inkar edende akıl aramak akılsızlıktan başka bir şey değildir! he sen niye görünmüyor diye soruyorsan onada cevap veririz , sen önce 1000 kapısı olan şu sarayın 999 kapısının açıklığını gör o 1 taneyide hemen ben şimdi getirecem -
ALLAHIN VARLIĞINA DELİLLER
kontrsağduyu şurada cevap verdi: kontrsağduyu başlık Dini Konular - Din - Dinler
OKU , nasıl ilk emirse eyy insanoğulları sizde okuyunuz , bu diyardan göçmeden , öbür alemde yaptıklarınızdan bu hayatta sahip olduklarınızdan hesaba çekileceksiniz.İşte size en deha insanın elinden deliller , okuyunuz sakın okumamazlık etmeyiniz , islam dini bize rabbimizden hayat klavuzudur , ondan daha iyi bir reçete olabilir mi?? Kim daha iyisini yazabilir mi hiç -
ALLAHIN VARLIĞINA DELİLLER
kontrsağduyu şurada cevap verdi: kontrsağduyu başlık Dini Konular - Din - Dinler
ALLAHU TEÂLÂ’NIN VARLIĞININ İSPATI “Süphe yok ki göklerde ve yerde mü’minler için (Allah’ın varlığına dair) deliller vardır. “ (Casiye : 3) Resim...............Ressam Aslı..................Yaratan Nasıl bir resim gördüğünüz zaman o resmi yapan bir ressam oldugunu kabul edersek kâinattaki resimlere de bakacak olursak kâinattaki varlıkları da bir yaratanın oldugunu kabul etmemiz gerekir. Kâinattaki varlıklara (resimlere) bir bakalım: Dünyamız güneşin etrafında dönmektedir. Eğer dünyamız güneşe biraz daha yakın dönseydi yanacaktı. Biraz daha uzak dönseydi donacaktı. Dünyamızı tam dengede döndüren kimdir? Bazen ufacık füzelere ,uçaklara dahi hakim olamazken o akıl almaz hız ve büyüklükteki yüz milyonlarca kütlenin (gezegen,yıldız,nebula...) en ufak bir hata dahi yapılmadan gezdirilmesine neden olan kimdir? Parçalanan, yaşlanan, gezegenler, çürüyen bitki hayvan ve insanlar ile her yer (gökyüzü, yeryüzü) çöp pislik olacağına, bir düzen içinde çöpleri temizlik görevlilerine (kara delik, böcek, kurt,solucanlara...) toplatan kimdir? Atmosferdeki su, karbondioksit, oksijen ve azotun devredilmesindeki ahengi, nizam ve intizami bildigimiz için, yagmur yerine “kezzap” adını verdigimiz nitrik asitin yağabileceği aklımıza dahi gelmez, degil mi?Oysa ki, atmosferin % 80’ini teşkil eden azot gazı, yıldırım ve şimşeklerin tesiri altında oksijenle birleşir. Bu oksitlenme sonucunda, nitratların meydana gelmesine yarayan azot oksitleri teşekkül eder. Yani ilmen, havadaki her elektriklenmede, nitrik asit yağmurunun meydana gelmesi için bütün şartlar hazırdır.... Ancak şimşek çaktığında , damla damla merhamet ve rahmet yağar. Ve bize haddimizden fazla değer veren yüce kudrete bütün mahlûkat sükreder. Üzerimize her an kezzap yagabilmesinin mümkün oldugunu bilen kimya âlimi Prof. Dr. Arthur Macomb bu konuda sunlari söyler: “Ne zaman şimşek çakıp gök gürlese, semâdan yağmur yerine nitrik asit yağacak diye soluğum kesilir, rengim kaçar, sığınacak bir yer ararım. Çünkü havada nitrik asit teşekkülü için bütün şartlar hazırdır.” H2 + O = su ( söndürücü ) H (Hidrojen) yanıcı O (Oksijen) yakıcı Yanıcı ve yakıcı iki madde bir araya gelince yangın olacağına tam tersine , söndürücü olmaktadır. Bunu ayarlayan kimdir? Diş doktoru yıllarca okuyup makineler yardımı ile takma dişler yapmaktadır. Bu dişler kırılsa bize haber veremez. Fakat binlerce senedir ağzımızdaki dişler çürümeye baıladığı an alarm sistemi (sinir sistemi) ile bize haber vermektedir. Takma dişi doktor yapabiliyorsa çok daha ileri teknolojiye sahip ağzımızdaki dişleri yapan kimdir? Ağzımızdaki dişlerin sıralanısı: 32122123 = üst çene 32122123 = alt çene Dişlerimizi böyle simetrik olarak dizen kimdir? Gazete yaprakları ile aynı kalınlıkta olan ağaç yaprakları fabrika gibidir. Oksijeni alır, karbondioksit verir, içinde damarlar vardır, içinde yeşil renk veren klorofil maddesi vardır . Yaprağı “ oksijen fabrikası” şeklinde yaratan kimdir? İnsanlar henüz ot ve suyla çalışan karşılığında süt veren bir fabrika yapamamışlardır. Fakat milyonlarca senedir milyarlarca, çoğalan, yürüyen, büyüyen, duvarlarından (derisinden) faydalanılan, makinelerden (etlerinden) yemek yapılan sadece ot ve su karşılığında bize süt veren fabrikaları yaratan kimdir? İnsanlar, Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı odundan ancak tahta, tahtadan masa ve sandalye gibi seyler yapabilmektedir. O Kadîr-i Mutlak ise odundan meyve yapıyor, yaprak ve çiçek çıkarıyor. Demek ki iş odunda değil, ustadır. Bir iplik fabrikasi düşünelim; irili, ufaklı, yürüyen, çoğalan, incecik fakat çok sağlam iplikler üreten bir fabrika. Insanlar nokta büyüklügünde böyle fabrikalar yapamamışlardır. Fakat binlerce çeşidiyle milyonlarca, bir yaratıcı tarafından yaratılmıştır ; ipek böceği , örümcek!... O , kimdir? Yağmur gökyüzünden tane tane yagmaktadır, damlacıklar birleşip sel olarak yağmamaktadır. Buna engel olan kimdir? Her yıl yağan kar tanecikleri milyonlarcasını her seferinde her biri ayri ayri desenlerle gökyüzünden bize yollayan, gökyüzünde birleştirip çığ olarak göndermeyen kimdir? Uzayın akıl almaz derinlikleri içinde günesimiz gibi 200 milyar günesi ihtiva eden Samanyolu Galaksisi’nde yaşıyoruz. Samanyolu ise, varlığı kanıtlanabilen en az 300 milyar galaksiden sadece bir tanesidir. Bu dev evreni düzen ve uyum içinde yaratan , yaşatan kimdir? “Dünyada hiçbir delil kalmasa bile, bir mikrobun hayati bana Allah’i ispat etmeye yeter. “ LUIS PASTEAUP ELEKTRİKLİ YILAN BALIĞI BUNU DA EDISON MU BULDU ACABA ? ... FİL BALIĞI - ELEKTRİK RADARLI...- ALLAH (C.C) NİÇİN GÖRÜNMEZ Eger Allah görünseydi imtihan diye bir şey kalmazdı. Allah görülmeyecek ki o görülmeyen Allah’ı bulan insan mükâfat ( cennet ) kazanabilsin. Ayrıca daha Allah’ın yarattıklarını görememekteyiz: Küçük seyleri göremeyiz : Mikrop ,atom , hücre.... Büyük seyleri (-n tamamını ) göremeyiz: dünya, ay, okyanus...vs... Özelliği görünmez olanları göremeyiz: Rüzgar, ısınlar (alfa, beta, gama, ultraviyole, kızıl ötesi...) ses-radyo dalgaları, akıl, üzüntü, sevinç, elektrik...Bizim görme oranımız 1.000.000/3.5’tur. Yani çevremizde var olan 1000.000 varlığın sadece 3,5 unu görebiliyoruz...O halde bizler daha Allah’in yarattıklarını göremiyoruz. Görülmeyen seyleri yaratan Allah’i hiç göremeyiz. ALLAH YARATANDIR Soru:Allah her şeyi yaratandır. Peki (haşa) O’nu yaratan kimdir,var mıdır? Allah yaratan olduğu ,yaratılan olmadığı için Allah’tır. Eğer bir tanrı yaratılan ise,o zaman o tanrı değildir, O’nu yaratan ,ama yaratılmayandır Tanrı ..Her seyin başı,bir,tek,vahidül-ehad olan Allah’tır. 4 - 3 - 2 - 1 - 0 4’ün var olması için 3’e ihtiyaç vardır.3 olmadan 4 olmaz.3’ün var olması için 2’ye , 2’nin var olması için (iki adet) 1’e ihtiyaç vardır.1 olmadan 2, 2 olmadan 3 olmaz. Fakat;1’in var olması için sıfır’a ihtiyaç yoktur. Çünkü sıfır hiç ,yok, boşluktur. Boıtan,hiçten bir olmaz. O halde ,her şeyin başi 1’dir. Bir’den 2 ,ondan 3 çıkmıştır. O Bir’de Vahidu’l-ehad olan Allah’tır. Bir tren ve vagonlarını düşünelim: V3 - V2 - V1 - LOKOMATIF V3’ü çeken V2’dir.V2’yi çeken V1’dir.V1’i çeken ise lokomotiftir. Lokomotifi çeken nedir ,diyemeyiz. Çünkü lokomotif çeker ama çekilmez. Onun hareketi kendindedir. Bizim (V3) var olmamıza sebep olan anne-babamızdır. Onların var olmasına da anne-babaları (V2) sebeptir... Bu Hz-Adem Hz-Havva’ya dek gider. Peki Hz.Havva ve Adem'i yaratan kimdir. Cevap:Allah’u Teala .Peki (haşa) Allah’ı yaratan kimdir diye soramayız. Çünkü Allah yaratandır ama yaratılmaz. Tıpkı lokomotifin çeken ama çekilmez oldugu gibi.... ( Not : Bazi insanlar “ BENZETME “ sanatına - işlerine geldigi an - önyargılı yaklasmaktadırlar ... : Yukarıdaki lokomotif örneği bir kıyas ve benzetme sanatı üzerine kurulmus bir örnektir. Tıpkı “ Aslan gibi adam “ cümlesinde oldugu gibi . kimse bu cümleyi duyunca aslan- insan karısımı bir yaratığı gözönüne getirmez. Yukarıda da bir kıyas yapılmıstır, Allah’u Teala ( HAŞA ) bir trene benzetilmemiş trendeki bazı özelliklerden kıyasla Allah ‘ın bazı sıfatlarına atıfta bulunulmuştur. Yoksa Allah’in ( HAŞA ) bacası , tekeri vardır,... ?! iddiasında bulunan yoktur. ... ) “ Allah'ın her yarattığı bir fabrika, bilgisayar, makine, robot...... gibidir. Yaratılan her varlık planlanmış, proğramlanmış, çoğalacak şekilde dizayn edilmiştir. “ Allah ; Halık,Vahid,Rab,Samed,İlah.....tir. NOT :BIR KARDESIMIZDEN MAIL VE CEVABIMIZ : " ...merhabalar ben bir üniversite öğrencisiyim ve ateist olan bir arkadaşıma Allahın varlığını ispatlamak istedim. onun takıldığı konu malum olan yatarılma konusu...bu linkte Allah yaratandır kısmında yazılan yazıların hepsinin matematiksel ve fiziksel açıklaması var. yane ben ona bunları söylediğimde onun vereceği cevabı bildiğim için sizde de daha gerçekçi örnek bulmanızı öneririm mesela orada yazdığını 1 rakamıda iki tane 0.5 den meydana gelir oda iki tane 0.25 den diye gidiyor.vagonun ise açıklaması momentin dönmesinden ve basınçtan kaynaklanıyor.yani kısacası verdiğiniz örneklerin açıklaması var.gerçekten insanlları hayrete düşürecek örnekler vermek lazım." SELAMUN ALEYKUM.KARDESIM...1 BIRDIR...0,5 ISE YARIM ..YANI BIR GIBI BUTUN DEGILDIR...YARIM ARABA BIR ARABA DEGILDIR...DORT PARCAYA AYRILMIS ARABA TOPLANINCA YURUYEN BIR ARABA ETMEZ... YANI BIR BIR BUTUNDUR VE VARLIKLAR ALEMINDE BIR DEGERI VARDIR...AMA 0,5...0,25...BUNLAR SADECE MATEMATIKTE ISE YARAR...AMA VARLIKLAR ALEMINDE , VAR OLANLARDAN BAHSEDERKEN BIR " 1 " OLMALI...O BIR OLMADAN HIC BIR SEYE BASLAYAMAYZI...CEYREK ADAM OLUDUR...DORT CEYREK TOPLAMI BIR CANLI ADAM ETMEZ...BILMEM ANLATABILDIM MI...KONUMUZDA VAR OLMANIN ISPATI ILDUGUNA GORE VAR OLANI ANLATMAK ICIN BIR KAVRAMINI VE ONUN ICERDIGI ANLAMI KULLANMAK ZORUNDAYIZ... ATEIST KARDESIMIZ EGER VARLIGI KONUSUNDA SUPHEYE DUSMEMIS ISE , ARTIK ATEIST DEGILDIR ZATEN...!SADECE IKINCI ASAMA OLAN YARATILMAMASI KONUSUNDA SUPHESI VAR DEMEKTIR KI ONUN DA " KENDI CAPIMIZDA " CEVABIMIZ BU ...! TREN KONUSUNU ACIKLADIK ASLINDA TESBIH SANATINDA BENZETILEN ILE BENZENEN ARASINDA % 100 BENZERLIK OLMASINA GEREK YOK... DAG GIBI ADAM DENINCE ADAMIN SAGI SOLUNDA TAS, TOPRAK ARANMAZ..SADECE IRILIGI IKI TARAFTAKI ORTAK YONDUR...OKUZ GIBISIN DEYINCE BIRINE " AMA KUYRUGUM YOK..." FALAN DERSE ZATEN OKUZLUGUNU ITIRAF ETMIS OLMAZ MI ... BU ORNEKTE DE TREN- HASA -ALLAH'LA KIYASLANMIYOR SADECE ILK MUHARRIK - HAREKET ETTIREN " , AMA HAREKET ETTIRILMEYEN OZELLIGI KIYASLANIYOR... HASA RABBIMIZE CIVATA, KOMUR, BASINC ..IZAFE ASLA ETMEYIZ...SELAM VE DUA ILE ALLAH BİLİMİN BİZZAT KURAMCISIDIR ! TAKLİTLERİNE İNSANLAR "MUCİZE " DERKEN ORJİNALİNİ YAPANI NASIL İNKAR EDEBİLİR Kİ ? İnsanlarIn Teknoloji adIna yaptIklarI tüm yenilikler aslInda yüce yaratIcInIn yarattIklarInIn kötü, amatörce birer taklidinden başka bir sey değildir. Hem de her biri daha az kapsamlı, hatalı, çok enerji gerektiren, iri ,az kullanışlı, cansız ,çoğalamayan, büyüyemeyen ...kötü birer taklittirler. Daha çok uzatılabilecek listeyi kıyaslamak için inceleyip her biri üzerinde tek tek düşünelim: ELDEKİ TEKNOLOJİYE BAKAR MISINIZ ...?! Bilim adamları, geliştirilen biyonik kol, bacak, göz ve kulak gibi organlarla, vücudu ağır hasar gören kişilerin eski hallerinden daha sağlıklı hale getirilebileceğini açıkladı ABD'nin San Francisco kentinde düzenlenen "Deneysel Biyoloji 2006 Konferansı"nda önceki gün söz alan bilim adamları, günümüzde geliştirilen biyonik kol, bacak, göz ve kulak gibi organlarla, vücudu ağır hasar gören kişilerin eski hallerinden daha sağlıklı hale getirilebileceğini söyledi. İşte son yıllarda geliştirilen biyonik organlara birkaç örnek: Biyonik göz: ABD'nin Stanford Üniversitesi'nden Doktor Daniel Palanker'ın geliştirdiği "retinal protez", taşınabilir bir mini bilgisayar, üzerinde video kamera bulunan bir gözlük, göze yerleştirilen bir pil ve ışığa duyarlı bir çipten oluşuyor. Biyonik kulak: Almanya'daki Saarland Üniversitesi'nden Profesör Werner Nachtigall ve Doktor Stefan Launer'in geliştirdiği yeni teknikte, sesleri algılayan bir çip, kulağın arka yüzeyine yerleştiriliyor. Bu çip, kulağın içine nakledilen bir alıcıya radyo sinyallerine çevirdiği sesleri iletiyor. ( Milliyet :06.04.2006 ) İnsanların yaptığı Teknik, buluş Allah’ın yarattığı : Sentetik, sera, taklit...........................Doğal, orjinal Diyaliz makinesi..................................Böbrek Lamba, kalorifer...................................Güneş Baraj, Havuz.........................................Deniz, Okyanus Yapay çiçek..........................................Çiçek Yapay meyve........................................Meyve Vantilatör..............................................Rüzgar Heykel, Robot.......................................insan Uçak......................................................Kuş Lens......................................................Göz merceği Deniz altı..............................................Balık Protez el, ayal.......................................El, ayak Oyuncak bebek.....................................Bebek Buzdolabı...............................................Kutuplar, kar Bilgisayarlı araba...................................At Şofben....................................................Golfsitrim Radar......................................................Yarasa Takma diş...............................................Diş Süt fabrikası............................................İnek İplik fabrikası..........................................Örümcek, ipek böceği Bilgisayar................................................Beyin Elek, Süzgeç............................................Ozon tabakasiı İçki...........................................................Su ,süt,meyve suyu... Oksijen tüpü.............................................Atmosfer Elektrik kablosu.......................................Damar Halı...........................................................Doğa (Renkli) Kubbe (Direkli)........................................Gökyüzü (Gök kubbe) Elektrik....................................................Elektrikli yılan balığı Topaç (Yerde)..........................................Dünya (Boşlukta) Anten........................................................Hayvanların anteni Oyuncak hayvan.......................................Hayvan Saz teli......................................................Ses telleri Müzik aleti................................................Bülbül Çamaşır makinesi......................................Kalp, Böbrek Radyo alıcısı..............................................Kulak Bayrakta yıldız...........................................Yıldız Dürbün........................................................Kartal gözü Küre............................................................Dünya Kamera........................................................Göz Akvaryum....................................................Deniz,Okyanus Deprem ölçer..............................................Köpek,kuş,fare Parfüm.........................................................Tabiat kokusu Elektrik........................................................Yıldırım,ateş böcegi Müzik sesi...................................................Tabiat(kus,su,rüzgar..sesi) Laboravatuar...............................................Yaprak,mide,toprak,tohum Yağmur bombasi........................................Yağmur sistemi Solunum cihazı..........................................Akciğer Filitre...........................................................Yaprak,orman Savunma sistemi..........................................Sinir sistemi,Bademcik,ağrı,akyuvar Teyp.............................................................Hafıza Fotograf makinesi.......................................Göz Telefon.........................................................Kulak Mimar...........................................................Bal arısı,kuş,karınca Meyve fabrikası...........................................Ağaç Sebze fabrikası.............................................Bitki Gece lâmbası.................................................Ay Saat..Düzeni..................................................Ay, dünya, güneş sistemi samanyolundaki dakiklik Ambalaj kâğıdı..............................................Meyve kabuğu Mıcır fabrikası..............................................Dere, ırmak Bomba...........................................................Yanardağ, Karadelik, Güneş patlaması İlaç (Yan tesirli)..................... ......................Doğal vitaminler Asansör.........................................................Yer çekimi Dalga.............................................................Yapay dalga Savunma sistemi............................................Boynuz, diş, kanat, kamuflaj..... Elektronik program (Otomatik pilot, pusula)...........Içgüdü Paraşüt ...........................................................Hindi bağ çiçeği Şeker................................................................Bal Saksıda çiçek...................................................Dünyada tabiat Ressam............................................................Musavvir ..................... .......................................... ......................... Topragı renkli , kokulu , ambalajlı ,desenli , çesitli tat ve sekillerle meyve ve sebze haline getiren birer meyve - sebze fabrikası olan bitkileri yaratan ( her an bu üretimi gözümüzün önünde yaptikları için bu ileri teknolojiyi farkedememekteyiz ! ), yüzen elektirik santrali ; elektirikli yılan balığını ,ot ve suyu süte çeviren , yürüyen ,çogalan süt fabrikasi inekleri , koyunları ,diyaliz makinasından daha kapsamlı , elektirik, onarım ,bakım masrafi olmayan böbrekleri , otomatik motorlu kalbimizi , pilotsuz ,benzinsiz uçan dünyamızı ....yoktan ,kıstassız ,örneksiz , yaratan Yüce Yaratıcı Allah'ın ilmini ,yüceliğini ,kudretini ne yazikki her zaman farkedememekteyiz Allah'ın her yarattığı bir fabrika, bilgisayar, makine, robot...... gibidir. Yaratılan her varlık planlanmış, programlanmış, çoğalacak şekilde dizayn edilmiştir. Not: Uçak olmasaydı, kuş yine olurdu. Ama kuş olmasaydı, Uçak olmazdı.... Böyle yüce bir yaratıcı tesbihe lâyıktı r: Sübhanellah: Ey Allah’ım sen bir seyi yaptığın veya yarattığın zaman en güzel şekilde yapar ve yaratırsın. (Gezegenleriyle, atomlarıyla, canlılarıyla...) Elhamdülillah: Ey Allah’ım ben sana şükreder, teşekkür ederim ( verdiğin sağlıklı organlar ve tüm rızıklar için) ve yarattığın bu kainata bakıp seni överim. Allah’u Ekber: Ey Allah’ım sen en büyüksün. Her şeyin en iyisi, en mükemmeli sensin Ya Rabbi. Görüldügü gibi teknoloji, mucize ve kerametleri çok geriden takip etmektedir. ALLAH KAİNATI NİÇİN YARATMISTIR? Allah’u Teala insanları sevdiği için yaratmıştır.Allah insanları seviyor çünkü nefes alsın diye Oksijeni yarattı, içsin diye suyu, yesinler diye bitkilere emretti , toprağı meyve sebzeye hayvanlara bitkileri et, süt, yumurta, bala dönüştürmektedir.Bütün kainat insanlara hizmet etsin diye yaratılıştır.Allah insanları sevdiği için cenneti yaratmış ,cennete gidebilelim diye Allah Kur’an’ı göndermiş , Kur’an’daki ibadetleri ( Allah’ın tüm emirleri , ibadetleri , insanların yararına , hep insanlar için , tüm yasaklarıda insanların zararına olduğu için yasaklanan haramlardır. ) yaparak , dünyada mutlu olmamızı , sonuçta cenneti kazanmamızı istemistir. Güzel bir manzara resmini ressam neden yapar ? Çünkü hosuna gitmis , sevmistir. Önceden o resim yokken sonradan yapılmış olur. Tıpkı bunun gibi Allah’ta evreni ve insanlari sevdigi için , güzellik için , önceden yokken , yoktan var etmiş , dünyada insanlar , cenneti yaşasın diye ibadetleri ( insanlara yararlı olan şeyleri ) emretmiş , bu ibadetleri yapıp dünyayı cennete çevirenlere ahirette cenneti vaad etmiştir. Insana hizmet için evreni ( su ,agaç , hayvan , bitki...) yaratan Allah , dünyada huzur , barış içinde yaşaması için emir-yasaklar ( ibadeti ) insanlara bildirmiş , bunlar yapanlarada cenneti vermistir. Insan üç nedenle yaratılmıştır : Allah sevdigi için insanı yaratt , insana hizmet etsin diye evreni yarattı , cennete gidelim diyede , cennetin anahtarı olan Kur’an’ı indirdi. Ibadet dünyayı cennete çevirir, ahirettede cenneti garantiler...yaratılmasaydık , cennete gitme ihtimalimiz olmazdı. NOT :Agrı ,sızı , ateş , diş ve karın ağrısı ...Allah’ın insanlara verdiği bir ceza degil , bir hediye , bir iyilik , bir lutüftur. Çünkü karın ağrısı olmasa karnımızdaki hastalıktan haberimiz olmazdı , dişimiz ağrımasa , dişimizi kaybedebilirdik ve bizim haberimiz bile olmazdı ...O ağrı , sızılar... bizim hastalıklara karşı alarm sistemimizdir ve iyi ki onlar vardır. O halde ağrı , sızı ...bir ceza değil , bir mükafaat , bir hediye ‘dir. -
ALLAHIN VARLIĞINA DELİLLER
kontrsağduyu şurada cevap verdi: kontrsağduyu başlık Dini Konular - Din - Dinler
Ebu Hanife ile dinsiz alim Bir gün bir adam bütün alimlerle yarışıyor Allah'ın olmadığını beyan ediyor ve bilgisi ile çoğu alimi çaresiz bırakıyor. Ya buna kim cevap verebilir verse verse çok küçük yaşta alim olan Mezhep imamımız Ebu Hanife ye başvuruyorlar, neyse kararlaştırıyorlar yarın saat atıyorum 12:00 şehir meydanında toplanalım orda konuşalım diye anlaşıyorlar. O dinsiz geliyor oturuyor kürsüye bakıyorlar Ebu Hanife ortalıkta yok. Adam başlıyor böbürlenmeye hani nerde kortku galiba gibi laflar ediyor. Herkeste endişe ediyor gelmiyecek diye ama bir bakıyorlar karşıdan ebu hanife hz.leri geliyor. Daha o zamanlar ebu hanife hz.leri küçük çocuk yaşında neden zamanında gelmedin falan diyorlar: özür dileyerek diyorki ; benim evim nehrin karşısında tam nehre karşıdan karşıya gececek bir şey bulamadım, sonra bekledim ki ağaçlar kesilsin, sonra suyun üzerine gelsin orda kendiliğinden kayık olsun geçeyim, beklerken birden dediklerim oldu ve kayığa binip karşıya geçtim o yüzden geç geldim diye izah ediyor. Adam gülüyor hakaretler etmeye başlıyor deli bu falan derken Ebu hanife hz.leride diyorki eğer benim dediklerim olmaz ise ben deliysem bu dünya kendiliğinden nasıl olur o zaman sende delisin diyor. Adamın başından kaynar sular dökülmeye başlıyor. Neyse adam tam tatmin olmuyor soruyor peki diyor biz neden Allah'ı göremiyoruz diyor ben gözümle görmediğim şeye inanmam diyor, Ebu hanife hz.leride diyorki bende senin aklını görmüyorum ama sen akıllıyım diyorsun hadi gösterde inanalım diyor, adam bu sefer soğuk suda şoklanmış gibi olur. Peki diyor adam Allah şu anda ne yapıyor diyor. Bu hadiseler olurken adam yüksek bir kürsüde ebu hanife hz.leri ise ayakta aşağıda duruyor. Ebu hanife hz.leri diyorki seninle yer değiştirelim sorunun cevabını o zaman verecem diyor ebu hanife hz.kürsüye oturuyor adamda yere iniyor ayakta cevabı bekliyor. Muhterem diyorki gördünmü Senin gibi bir dinsizi aşağıya indirdi benim gibi küçük bir çocuğu yukarı çıkardı şimdi diyor. Adam hemen tövbe ediyor. Müslüman oluyor. -
1) İmkân Delîli Varın ispatı yokun ispatından her zaman daha kolaydır. Bir elma cinsinin yeryüzünde bulunduğunu, bir tek elmayı göstermekle ispat edebiliriz. Halbuki yokluğunu iddiâ eden kimse bütün yeryüzünü, hattâ kâinatı dolaşıp, ancak ondan sonra onun yokluğunu ispat edebilir. Bu ise, imkânsızlık çapında bir zorluk demektir. Öyleyse diyebiliriz ki, yok hiçbir zaman ispat edilemez... İki ispat edici, binlerce nefy ve inkâr ediciye tercih edilir. İki kişi aynı hakikatte ittifak etmişse, binlerce insanın kendi dar pencerelerinden şahsî bakışlarıyla onu inkârları hiçbir değer ifâde etmez. Bir sarayın kapılarından 999'u açık, biri kapalı olsa, kimse o saraya girilemeyeceğini iddia edemez. İşte inkârcı, devamlı sûrette kapalı olan o bir tek kapıyı nazara verip onu göstermek ister. Aslında o kapı da, onun ve onun gibi olanların gözlerine çekilmiş perde sebebiyle onların ruh dünyâlarına kapalıdır. Mü’min için kapalı kapı yoktur. Yeter ki gözlerini yummasın!... Zaten 999’u herkese açıktır. Hem de ardına kadar... İşte o kapı ve o delîllerden ilki: Âlem, mümkinât nev’indendir. Yani varlık ve yokluğu müsâvidir. Varolduğu gibi, olmayabilir de. Varolurken de, hadsiz oluş keyfiyetlerinden herhangi birinin olması imkân dahilindedir. Yani en az varolan kadar olmayan da varolma şansına sahiptir. Her mümkün ise, kendi dışındaki bir sebebe bağlıdır. Öyleyse önce varolmayı, sonra da varolma şekil ve keyfiyetini, olmamaya ve olması mümkün diğer şekil ve keyfiyetlere tercih eden birisi vardır. O da Allah'tır (cc). 2) Hudûs Delîli Âlem mütegayyirdir, durmadan değişiyor. Değişen her şey sonradan olmuştur. Bu bakımdan madde ezelî olamaz. Evet, maddenin termodinamik kanununa göre sürekli yokluğa doğru kayması, kâinatın durmadan genişlemesi, güneşin süratle tükenişe doğru yol alması gibi vakalar, varlığın bir başlangıcı olduğunu gösteriyor. Sonradan olan her varlığın bir yaratıcısı vardır; illetsiz malûl, sebepsiz netice ve sanatkârsız sanat mümkün değildir. Sebepler ise zincirleme devam edip sonsuza kadar gidemez. Öyleyse durmadan değişen, ezelî olmayıp sonradan meydana gelen ve bir ilk sebebe muhtaç olan şu madde âleminin de bir muhdisi vardır. O da Allah'tır (cc). 3) Hayat Delîli Hayat şeffaf bir muammâ!.. Evet o, zâhirî sebeplerle izah edilemeyecek kadar düşündürücü ve Yaratıcı Güc’e delalet etmesi bakımından da şeffaftır. Evet o, doğrudan doğruya Yaratıcısını gösterir ve ilân eder. O, muammâ oluşuyla ilim adamlarını, şeffafiyetiyle de avamdan insanları büyüleyen sihirli bir vak’adır. Ve hayat âdeta hâl diliyle: “Beni var edip yaratan ancak Allah'tır (cc)” der.. 4) İntizâm Delîli Her varlık kendi parçalarıyla bir âhenk ve bütünlük içinde olduğu gibi, bütün kâinat da kendisini meydana getiren varlık parçalarıyla bir âhenk ve bütünlük içindedir. Bu ise bir nizam ve intizamın varlığını haber veren yanıltmaz bir delildir ve bir Nâzım’a delalet eder ki, O da ancak Allah'tır (cc). 5) San'at Delîli Atomdan insana, hücreden galaksilere kadar bütün kâinatta ince ve baş döndürücü bir sanat göze çarpmaktadır. Evet, bir baştan bir başa kâinattaki her eser: Çok büyük sanat değerine sahiptir; Çok kıymetlidir; Çok kısa zamanda ve çok kolay yapılmaktadır; Çok sayıda olmaktadır; Karışık ve çeşit çeşittir; Devamlıdır. Halbuki, zâhire göre kısa zamanda, çok sayıda, kolay ve karışık yapılan işlerde sanat ve kıymet olmaması gerekir. Ancak yapan Allah (cc) olursa, o zaman her şey değişir ve zıtlar bir araya gelir!. 6) Hikmet ve Gaye Delîli Her varlıkta kendine mahsus bir gâye, bir maksat, bir fayda ve bir netice takip edildiği göze çarpmakta ve bir zerrede dahi abes, gâyesizlik, manâsızlık ve israf sayılacak herhangi bir durum müşâhede edilmemektedir. Halbuki, ne madde aleminde, ne bitki ve hayvanât dünyasında, ne de eşya ve hâdiselerde şuur ve idrâk mevcut değildir ki, bu gayeler silsilesi takip edilebilsin.. öyle ise, Kâinattaki bu şuurlu işleyişi ve bu hikmet ve gâyeleri ancak Allah'a (cc) isnat etmekle makul bir yol tutmuş olabiliriz. 7) Şefkat-Merhamet ve Rızık Delîli Bütün yaratıkların ve bilhassa insanın ihtiyacı sonsuz, ihtiyarı ise bir hiç hükmündedir. Öyleyken, bütün ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları hiç ümit edilmeyen yerden ve hiç ümit edilmeyen bir tarzda, kimin neye ne kadar ihtiyacı varsa, o keyfiyet ve miktarda karşılanmaktadır. Yardım gönderilmesi, gönderilen bu yardımın ihtiyaca tam cevap vermesi açıkça ispat ediyor ki, bütün bu ihtiyaçlara, her şeye kendisinden daha yakın bir şefkat eli cevap vermektedir. Kâinat çapında işleyen ve sonsuza kadar da işleyecek olan bu sistemli şefkat, merhamet ve rızıklandırma, bütün bu işleri yapabilme sıfatlarıyla muttasıf ve noksan sıfatlardan da münezzeh bir Zât-ı Akdes’i anlatmakta ve ispat etmektedir. Yardımlaşma Delîli Biri birine en yakın olandan en uzak olana kadar, bütün mahlûkat birbirlerinin yardımına koşuyor. Aralarında hiç münasebet bulunmayan iki ayrı varlık cins ve nev’i, böyle bir yardımlaşmada âdetâ aynı bütünün parçaları haline gelip birbirini tekmil edip tamamlıyor. Düşünmeli ki, bakteriler, solucanlar ve toprak elbirliği içinde ve aynı gâye etrafında toplanıp bitkilerin imdâdına koşuyor ve bu imdâda koşuş tekerrür edip duruyor. Akıl ve şuurdan mahrum bu varlıkların, aklı hayret ve şuuru hayranlık içinde bırakan bu faaliyetleri, perde arkasında Vâcib-ül Vücud bir Zât'ın hikmet dolu faaliyetini gözler önüne sermektedir. Yani bütün kâinat, bu yardımlaşma diliyle “Allah” demektedir... 9) Temizlik Delîli İnsandan arza, arzdan semânın derinliklerine kadar bütün kâinattaki nezafet ve temizlik, başlı başına bir delîl olarak, bize Kuddûs ismiyle müsemma bir Zât'ı (cc) anlatmaktadır. Evet, toprağı temizleyen bakteriler, böcekler, karıncalar ve nice yırtıcı kuşlar.. rüzgâr, yağmur ve kar.. denizlerde aysbergler ve balıklar; fezamızda atmosfer, semada kara delikler; bünyemizde kanımızı temizleyen oksijen ve ruhumuzu sıkıntılardan kurtaran mânevî esintiler, hep Kuddûs isminden haber vermekte ve o ismin verasındaki Zât-ı Mukaddes’i göstermektedir. 10) Sîmâlar Delîli Esasen bütün mâhlûkata teşmili mümkün iken, meseleyi müşahhaslaştırmak açısından, sadece insanı ve her insan ferdini diğerlerinden farklı kılan onun en bariz ayırıcı vasfı durumundaki sîmâsını ele alarak mevzûya yaklaşmış olalım: Herhangi bir insanın sîması, en ince teferruatına kadar kendisinden evvel geçmiş milyarlarca insandan hiçbirisine kat'iyen benzememektedir. Bu kâide, kendisinden sonra gelecekler için de aynen geçerlidir. Bir cihette birbirinin aynı, diğer cihette birbirinden ayrı milyarlarca resmi küçücük bir alanda çizip, sonra da kendileri gibi olması mümkün milyarlarca resimden ayırmak ve her şeyi sonsuz ihtimal yolları içinde bir yola ve bir şekle sokmak, elbette ve elbette yarattığı her varlığı, hem de hiç kapalı bir yanı kalmamak üzere bilen ve o varlığa istediği şekli vermeye gücü ve ilmi yeten Cenâb-ı Hakk'ı en sağır kulaklara dahi duyuracak kuvvette bir ilândır. Evet, sîmâda yer alan uzuvları başka sîmâlardaki uzuvlardan ayrı yaratmak ve her gözü, mutlak surette diğer gözlerden tefrik ettirici bir özellikle teçhiz etmek, gözünde fer olmasa bile, sînesinde kalb bulunan her vicdân sahibine, bütün bunları yaratıp sonsuz hikmetlerle donatan Zât'ı (cc) gösterir ve tanıttırır.. 11) Sevk-i İlâhî Delîli Yavru ördek, yumurtadan çıktığı anda yüzmesini becerebiliyor. Kozadan çıkan karıncalar, hemen dehliz kazmaya başlıyorlar. Arı, çok kısa zamanda sanat hârikası olan peteği; örümcek ise, gergef inceliğindeki ağını örebiliyor. Bütün bunlardan anlıyoruz ki, bunlar ve bunlar gibi olanlar başka bir âlemde kendilerine öğretilen mâlumatla ve yaratılıştan gelen bir kâbiliyetle iş görüyorlar. Halbuki insan, her şeyi bu dünyada öğrenmek mecburiyetindedir; hem de varlıklar arasında istidatça en mükemmel yaratık olduğu halde. Demek oluyor ki, diğerlerine bu husûsiyetleri veren bizzat kendileri değil, her yaptığını hikmetle yapan bir Zât'tır ki, onlara böyle ihsanda bulunmuş... Kilometrelerce ötede yumurtalarını bırakıp dönen yılan balıklarının yavruları, yumurtadan çıkar çıkmaz yola koyulur ve annelerini sanki elleriyle koymuş gibi bulurlar. Bunu İlâhî bir sevkten başka ne ile izah edebiliriz? Hayvanlarda gördüğümüz bu hârikulâdelik, ancak ve ancak Allah'ın (cc) bir vergisi olarak açıklanırsa, işte o zaman buna aklî ve mantıkî bir açıklama nazarıyla bakılabilir. Yoksa, başka her yorum, sadece bir safsatadan ibaret kalır.. 12) Rûh ve Vicdân Delîli Mahiyetini bilmemekle beraber, varlığından kimsenin şüphe etmediği rûhumuzun ve ona ait fonksiyonların cesedimize hükmediş keyfiyeti de, yine Cenâb-ı Hakk'ı bildiren delîllerdendir. Dünyada Emir Âlemi’ni temsil eden cevher rûhtur ve rûh, bu âleme ancak terakkî ve tekâmül için gelmiştir. Hikmetin neticeye tesiri mevzûmuzun haricinde olduğu için, biz burada yalnızca onun delâlet ettiği noktaya temasla iktifa ediyoruz. Evet, madde âlemiyle mâhiyeti noktasında hiçbir münâsebeti olmayan rûhun kendine mahsûs bir âlemden buraya gönderilişi, olgunlaştırılmaya tâbi tutuluşu ve bunun da belli bir programla yürütülüşü, şüphesiz Cenâb-ı Hakk'ı ilân eden en mühim delillerden biridir. Diğer taraftan, insandaki iç sezişler ve zâhirî hiçbir sebep yokken Rab'be dönüşler ve O’na yönelişler ve bu hâdiselerin milyonlara ulaşan adette tekrar edilişi açık bir delildir ki, insanda yaratılıştan var olan ve Hakk'ı bulmanın en mühim vesilelerinden biri durumunda bulunan vicdân, kendi Yaratıcısı’na, O’na perestiş etme derecesinde meftundur ve bütün varlığıyla O'nunla irtibat halindedir. Zaten “Elest Bezmi” nin yanıltmaz şahitlerinden biri de, vicdân değil midir? İşte vicdân, bu şahitliğin hakkına riâyet zarûret ve mecbûriyetinin sevkiyle “Allah” demektedir... 13) Fıtrat ve Tarih Delîli Her insanda iyi ve güzele karşı bir sevgi, buna mukabil kötü ve çirkine karşı da bir nefret hissinin varlığı, aksi hiç kimsenin hatırından bile geçmeyecek vuzûh ve açıklıkta bir realitedir. Demek oluyor ki, bu duygular, ahlâklı davranma ve iyi işler yapma yönündeki meyilleri ve ahlâksızlıktan ve çirkin davranışlardan da nefret verip kaçınmayı temin eden yapıları itibâriyle delalet etmektedir ki, insana iyiyi, güzeli emreden ve onu kötülük ve çirkin davranışlardan men eden sistemin sahibi kim ise, kendisine bu duyguları veren de, O Zât'tır. Bu Zat da, hiç şüphesiz Allah'tır (cc). Dinler tarihi şahittir ki, beşeriyet hiçbir devrini dinsiz geçirmemiştir. Bâtıl, hattâ gülünç dahi olsa hemen her devirde bir dine inanmış ve bir manevî sistemi takip etmiştir. Ayrıca, inanmak bir zarûrettir; zira o fıtratta vardır. İnsan fıtratına bu ihtiyacı yerleştiren Zât'la, bize inanmayı emreden Zât, aynı Zât'tır. Ve O da Allah'tır (cc). 14) Duygular Delîli İnsan, binlerce duyguyla teçhiz edilip donatılmıştır. Her duygu, madde dışı bir âlemden mesaj mahiyeti taşır. Ancak insanda bir duygu daha vardır ki o, doğrudan doğruya Cenâb-ı Hakk'ı tanıtır. Bu duygu, insanda varolan ebed ve sonsuzluk duygusudur. Bu duygu sebebiyle insan, dâima ebed için didinir ve ebed için çırpınır. Sonlu olan hiçbir şey, onu hakiki manâda tatmin edemez. Ve bu duygu, insana başka bir sonlunun tesiriyle tevdî edilmiş olamaz. Sonlu olan sebeplerin hiç biri, bu sonsuzluk bâdesini sunamaz. Halbuki, bunun varlığı bir vâkıadır, inkârı da kâbil değildir. Öyleyse bu duygu bize, bizi bu duygu ile yaratan Zât tarafından verilmiştir.. Ve, ebedî hayatı da yine O verecektir. 15) İttifak Delîli On tane yalancı, arka arkaya gelip bize evimizin yandığını söylese, bu adamların hayatta bir defa dahi doğru söylediklerini duymamış olmamıza rağmen, “ihtimal” der onlara inanırız. Zirâ ortada bir ittifak hâdisesi var. Halbuki, bahsini ettiğimiz ittifak, binlerce Peygamber, yüzbinlerce evliya ve milyonlarca da inanan insan arasında meydana gelmiş bir ittifaktır. Muhtelif zamanlarda ve ayrı ayrı mekânlarda yaşamış bu insanların ittifak ettiği en birinci nokta, “Allah vardır” hakikatıdır. On yalancının bir yalan üzerindeki ittifakına ehemmiyet verildiği halde, milyonlarca, hem de hayatlarında bir kere dahi yalan söyledikleri duyulmamış Nebîler ve velilerin bu çaptaki ittifakına inanmayan insan nasıl insan olabilir? Ve ona nasıl akıllı denebilir..? 16) Kur'ân Delîli Kur'ân-ı Kerim'in Kelâmullah olduğunu ispat eden bütün deliller, aynı zamanda Cenâb-ı Hakk'ın varlığının da bürhanları durumundadır. Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğuna dâir yüzlerce delil vardır ve bunlar, o mevzû ile alâkalı İslâm kaynaklarında en ince teferruatına kadar tafsil edilmiştir. Biz, meselenin ispat yönünü o eserlere havale ile iktifa ediyoruz. Evet, bütün bu deliller, kendilerine mahsûs dilleriyle “Allah vardır” derler. 17) Peygamberler Delîli Peygamberlerin ve bilhassa Peygamberler Efendisi İki Cihân Serveri'nin (sav) peygamberliğini ispat eden bütün deliller de, yine Cenâb-ı Hakk'ı anlatan bürhanlara dahil edilmelidir. Zirâ Peygamberlerin varlıklarının gayesi, Tevhid, yani Allah'ın varlık ve birliğini ilân etmektir. Öyleyse, her peygamberin kendi peygamberliğini ispat eden bütün delilleri, aynı zamanda bütünüyle Cenâb-ı Hakk'ın varlığına da delil olmaktadır. Ne var ki, onların peygamberliğini ispat eden delillerin serdi, şu andaki mevzûmuz dışında kaldığından, teker teker üzerlerinde durmayacağız. Şimdilik sadece şunu arz edelim ki, bir peygamberin hak nebî olduğunu ifâde eden bütün deliller, aynı kuvvetle, hattâ daha da öte bir kuvvetle “Allah vardır ve birdir” demektedir.
-
Arap milliyetçiliği nedir ya bizde arapmı var , en fazla peygamber efendimiz gibi bir rehberi ve onun güzide tarihin şeref levhalarını Alahında resulunde buyurduğu gibi sünnnetine uymak vardır..AMA BUNUN İÇİNDE KESİNLİKLE İNSANLARI DİNE KARŞILAR TANIMIYLAR DYE ÖLDÜRME YOKTUR..Gidin okuyun hayatını bakalım çekmediği cefa kalmış mı siz onun milyarda birini bile çekmemişsinizdir ama yinede o müşriklere nasıl davranıyor şefkat kahramanı görseniz nasıl kalbiniz titrer..Terörist müslüman , müslümanda terörist olamaz , ben hiçbir zaman o silahlı eylemnleri yapanların din adına yaptığına inanmıyorum , böyle örgütlenmeler , gazeteci tokatlamalar Atatürk büstlerini kirletmeler BUNLARIN HEPSİNİ SAHNEYE SÜRENLERLE BU GÜN TERÖR ÖRGÜTÜNÜ YÖNETEN AYNI KİŞİLERDİR , TEK FARK DİNCİ CEPHESİ ADI TAKMALARIDIR , mahvettiler islamı ak yüzünü , herkese böyle yedirdi hıyanet şebekesi , ÜSTTEKİ ALTI ÇİZİLİ KALIN YAZIYI OKUMANIZI RİCA EDERİM , GÖRÜN GERÇEKLERİ NE OLUR BAŞKA NİYETİMİZ YOKTUR !
-
Solcu arkadaşlar hiç komunizmin üstünden geçtiği ülkeleri gördüler mi acaba??? Koyayım mı buraya Komünizmnin kanlı tarihi 1-2-3 ü , sonra görsünler insanlığı nasıl yakan bir felaketin dellalğını yapmışlar , eşitliğin e sini özgürlüğün ö sünü gösterebilecekler mi bakalım , bunları yahudilerin finanse ettiğini heralde biliyorsunuzdur o rusyadaki darbeler olsun almanyadaki kübadaki olsun , ya hala bu despotizmi nasıl savunursunuz?? veya ben şöyle sorayım nesini beğendinizde taraf oldunuz , kendi ruh dünyanızdaki hangi rengi onda gördünüzde onu savunuyorsunuz?? Bakalım onlar gerçekten onları vaadipte vermiş mi??? Konuşalım arkadaşlarım rahat olun , öğrenin gerçekleri , insan bu düşerde kalkarda..Önemli olan bir yanlıştan dönmektir.
-
AKLI MANTIĞI OLAN AYDIN İNSANLARA ŞUNLARI SORMAK İSTİYORUM!! BU ALÇAK PROVAKASYONU MİLLETE YANLIŞ YUTTURMAYA KALKANLAR GELSİN CEVAP VERSİN 1.si ülkemizde o kadar askerimizi haince pusuya düşüren , doğmamış çocukları yetim anaların ciğerini söken çoluk çocuk demeden katliamlar yapmış ülkemize o kadar can ve istikrar kaybına sebep olmuş çok zararlar vermiş fitne çıkarmaya uğraşan , terör örgütünün yandaşı savunucusu parti olarak , gazete ve TV olarak , sivil kuruluşlarla destek verenler varken (bunların hepsi dininde düşmandıdır ülkemzinde) neden bunları öldürmek varken bir başörtüsü için devletin bir birimine saldırı yapıyor bu adam??? 2. olarak buna paralel bir örnek , üstadı azamlarının şeytana taptıkları hayvan kanı içtikleri gizli kameralarla deşifre olan , islamın dinin bütün hükümlerine düşman olan yahudilere hizmet eden ve onların finansmanını sağlayan , her yıl aralarına binlerce önemli mevkilerdeki siyaetçiyi oyuncuyu iş adamını öğretim görevlisini katan din düşmanlığının merkezi yerleri olan MASON LOCALARI VARKEN neden buralar varken buraları ortadan kaldırmak verken bunların yerine bir başörtüsü için danıştaya saldırıyor bu adam??? Bunların yaptığı başörtüsünü kaldırmaktan daha mı küçük?????????? 3. olarak , bu olayın hemen arkasında son telefon görüşmeleri yapılanlarında evlerinde yapılan aramada TÜRKSOLU - AYDINLIK - KONTRGERİLLA VE İSTİHBARATÇININ EL KİTABI ve degileri çıkmadı mı???????????? Bu insanların bunları okuyan insan hiç başörtüsü yasaklandı diye danıştay basar mı?????? Burda besbelli başka planlar var. 4.sü Vatansever kuvvetler güç birliği denilen örgütün liderlerinden birinin kartviziti yokmuydu bu adamda???? Üzerinden 20 bin YTL lik çek çıkmadı mı bu adamın??? 5.si bizzat röportaj yapıldı alparslan aslan ın çalışma arkadaşları İÇKİ ARKADAŞLARI ev sahibiyle , HANGİSİ DEDİ BU ADAM DİNDARDIR CEMAATENDİR DİYE??????? Ülkücü olduğunu söylediğini söylediler ama EV SAHİBİ TARTIŞMA ÇIKTIĞINDA ARALARINDA SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYORMUSUN DİYE TEHDİT ETTİĞİNİ SÖYLEDİ BİZZAT RÖPORTAJDA , beraber karşılıklı içtiğimizde oldu dedi arkadaşı , arkadaşları barlarada takıldığını asosyal kendi başına buyruk içine kapanık biri dediler , BU ADAM SAMİMİ BİR DİNDAR OLABİLİR Mİ??? 6.sı önce kaybolan sonra avrupadan dönünce tutuklanan Mesut Parlak NEDEN TUTUKLANDI??? Muzaffer Tekin'le bağlantılarını sağladığı için değil mi??? VE BU ADAMLAR ULUSALCI DEĞİLLERMİYDİ???? Fener patrikhanesi önünde , Yaşar Büyükanıta destekte bu adamlar işçi partilerle birlikte değillermiydi??? 7.si cumhuriyet gazetesine saldırı planını barda planladıkları ortaya çıkartılmadı mı??? Buyrun dinleyin şahitleriyle birlikte http://www.zaman.com.tr/?bl=haberler&a...1&hn=286970 Alahtan böyle ZAMAN gazetesi gibi gerçekleri araştırıp alçak probvakasyonları deşifre eden bir gazeteye sahibinz Allahtan Allaha bin şükür. 8.si BU ADAM NİÇİN ZEHİRLENMEKTEN KORKUYORDU???? yemek yemiyordu hatıryormusunuz ,bunun kaldığı F TİPİNDE ne kızıl komunistler vatan millet düşmanı teröristler kalıyordu , onlar varken bunları zehirlemek varken kim bu mübarek insanı! zehirlemek istesinki , SAKIN YARIN BİRGÜN ORDA BURDA KONUŞUR DİYE KOKRTUKLARINDAN OLMASIN! 9.su , bu en alçak provakasyon gördüğünüz gibi bir darbe amaçlı tezgahlanmıştır , bu sefer daha sağlam yazılmış bir senaryo , bir taşla tüm önünü tıkamak istedikleri insanları hedef aldılar , zamanla değidirdiler hepsine ama hepsinin de yalan olduğu BİZZAT ZAMAN GAZETESİNDE ORTAYA ÇIKARILDI , ne tekbir getirdi iddası doğruydu ne nur cemaati şeyhleriyle! görüşüp onların talimatıyla yaptıkları , bir kere o cemaatte bende bulundum şeyh falan olmaz Allahın salakları doğru dürüst sallayamıyorlarda, teröre en sert tepkiyi gidin araştırın dünyada kim vermiş , bu ülkede kim en çok devlete sahip çıkmayı müslümanın haksız yere cana kıyamacağını defalarca öğütlüyor , o karalamak istedikleri insanlardan başkası değil! son olarak böyle kirli yargı sistemine vede adalete lanet etmemek elde değil , lanet olsun azınlık cuntanın satılmış piyonlarına!
-
Sizler ne kadarda az düşünüyorsunuz hemen insanları damgalıyorsunuz , şu zamanda var olmak , batırdıkları durumdan ülkeleri çıkartmak , devletlerin içini bırak en hayati değerli birimlerinin tepe noktalarına kadar kendi soylarından inancından gelenleri en olmadı onlara hizmet eden localardan geçmiş o üstadı azamlarıyla yıllarca birlikte olmuşları ısızdıran , oturdukları koltuktan dünyadaki karışıklığıda finansıda idare eden yönünü belirleyen süper güçlerle karşılıklı işbirliğiyle kalkınmaktan geçiyor! Onlara bir istediğini vermezseniz size türlü akımlar musallat ederler , eninde sonunda kontrollerine alırlar istediklerini yaptırırlar reddettiğinize bin pişman edebilecek kapasitedeler.Kuzey Irak'taki müslümanların onar yirmişer ölmeleri , o çocukların kadınların esnafların işkence yoksulluk ırzını çiğnetme , o savunmasızları yeryüzünün en kanı bozuk güçlerine bırakmakla olurdu VE ONU BAŞARDINIZ..Sana soruyum arkadaşım , eğer Irakta bizimde askerlerimiz olsaydı tüm bunlar yine yapılabilirmiydi???Bizim askerimiz bunlara müsade edermiydi??? Eğer orayı yeniden kurmada bizimde tuzumuz olsaydı oranın kurulacak siyasetinde yönetiminde söz sahibide olurduk Türkmenleri ezdirmezdik..Askerlerimizin vatani görevlerinden biride bu değilmidir???Bize çok şey kazandırmazmıydı bunlar??? Abd kucağında oturan falan yok arkadaşım o laflarına dikkat et tamam mı , sen bana desen benim partim şudur , sana ispatlayayım onların ABD veya başka servislerle bağı var mı yok mu bakalım var mısın?Tüm araştırmacıların hepside ortaya çıkardı 80 öncesi ve sonrası MHP den komunist partilere kadar , CHP den sözde dinci cephelere kadar , pkk sından doğru yol partsinin başındakilere kadar!!! Tabi bunları bilen bu yolda biraz mertebe kat etmiş , araştırmaları röportajları hallaç etmiş , hak hukuk bilen insanlarla konuşmak lazım!!! Böyle insanları başka ülkede diye hemen haninlikle itham edenlerden bir sonuç çıkacağa benzemiyor. Fethullah Gülen'in ABD olmasına bakıp hiç adamların yaptıkları okullara , kanallara , yayın organlarına , yetiştirdikleri öğrencilere bakmayan bir zihniyet zamanla heralde tüm gurbetçileride damgalar , sizdeki mantığı anlamak çok zor kusura bakmayın , her önünüze geleni hemen yiyorsunuz , zarar veriyorsunuz , davalarında samimi insanlarıda bozuyorsunuz.
- 200 cevap
-
- TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ
- bölücü terör
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bu güne kadarki cumhurbaşkanlarımızı kimlerin seçtiğini iyi biliyoruz , tabi kimlerin hizmetkarı olduklarınıda , yeni başkanı halkın seçtiği seçecek yeter gayrii verdikleri zarar engel oldukları kararlar yaptıkları ******** ayrımcılık!
-
Yabancı sermayede rekor: 5 ayda 8,1 milyar dolar geldi
kontrsağduyu şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
Yabancı sermayede rekor: 5 ayda 8,1 milyar dolar geldi Türkiye yakaladığı istikrar ortamı ile birlikte yabancı yatırımcılar için önemli bir cazibe merkezi haline geldi. Sadece 2005’te 20 yıllık sermaye girişinin toplamını çekmeyi başaran ekonomi, performansını 2006’da da artırarak sürdürüyor. İlk 5 ayda ülkeye gelen doğrudan sermaye yatırımları 8,1 milyar dolarlık bir toplama ulaşırken, yabancılar sadece mayıs ayında 6,6 milyar dolarlık yatırıma imza attı. Başı çeken sektörler ise telekomünikasyon ile toptan ve perakende olarak gerçekleşti. “Bunlar tarihî seviyeler, Türkiye tarihinde bir rekor” ifadelerini kullanan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’a göre söz konusu miktar bu yıl boyunca artarak en az 13,5 en çok da 24,3 milyar dolar civarında gerçekleşecek. Babacan, cari açığın finansmanı açısından da doğrudan yatırımların çok önemli ve sağlıklı bir rol oynadığına dikkat çekti. Babacan, yabancı sermayenin doğrudan yatırım miktarının, hiçbir zaman 1 milyar dolar seviyesini geçmediğine işaret ederek, “Sermayeyi çekmek için her türlü potansiyele sahip olunmasına rağmen, ekonomideki ve siyasetteki belirsizlikler bunu uzun yıllar boyunca engelledi.” şeklinde konuştu. Babacan'ın yatırımların karakterindeki değişim için gösterdiği milat ise Kasım 2002 seçimlerinin ardından kurulan tek parti iktidarı. Bakan, Türkiye'yi tercih eden uluslararası firmaların, yatırım kararlarını alırken ekonomide elde edilen tarihî nitelikteki başarılara, kararlılıkla sürdürülen yapısal reformlara, uluslararası kuruluşlarla yürütülen iyi ilişkilere ve Avrupa Birliği sürecinde atılan olumlu adımlara baktıklarını da sözlerine ekledi. Doğrudan yatırımların, miktar olarak katlanarak artmasının ötesinde, Türkiye ekonomisine ilişkin önemli bir gösterge olduğunun da altını çizen Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir kere yabancı yatırımcı, Türkiye'de uzun vadeli istikrar ortamını görüyor. Ekonomide sürdürülebilirlik görüyor. Uyguladığımız ekonomik programa güvendiğini belli ediyor. Yatırımcı, önümüzdeki 5 yıl, 10 yıl, hatta daha uzun vade içinde ekonomiye güvenmese sermayesini getirip buraya yatırmaz.” Bu türlü yatırımlar sayesinde ekonominin dışa açık ve rekabetçi yapısının güçlendiğini vurgulayan Bakan, “Türkiye, son üç buçuk yılda, ekonomik potansiyelini açığa çıkarmak için eşsiz bir fırsat yakaladı. Ekonomimiz küresel bir güç olma yolunda kararlılıkla ilerliyor. Doğrudan yatırımlar, ekonomik boyutuyla olduğu kadar, iç politika ve dış politikanın istikrarlı şekilde ilerlemesine de katkı sağlıyor.” yorumunda bulundu. Uluslararası yatırımları çekmenin, bugün her ülke için zorlu ve uzun bir süreç olduğuna temas eden Bakan, bu amaçla yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Yatırımcıya güven vermek, ülkenin potansiyellerini en iyi şekilde tanıtmak ve yatırımın önündeki her türlü engeli kaldırmak.” Babacan, “Sadece çevrenizdeki ülkelerle değil, küresel anlamda bir rekabetin içine girmek zorundasınız. İşte Türkiye bunu başardı.” dedi. Yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik atılan adımlardan da bahseden Babacan, “Biliyorsunuz Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu'muz, verimli şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye'deki yatırım ortamını tanıtmak amacıyla ‘Invest in Turkey' adı altında bir internet portalını hizmete sunduk. Yine Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın yasası geçtiğimiz günlerde TBMM'den geçti. En önemlisi de Sayın Başbakan'ımızın başkanlığında Yatırım Danışma Konseyi'ni bu yıl üçüncü kez topladık. Bunun yanında makroekonomik iyileşmeler, yapısal reformlar ve Avrupa Birliği süreci, yatırımları teşvik eden unsurlar oldu.” ifadelerinde bulundu. Bakan, doğrudan uluslararası yatırımların, ‘istihdam, üretim artışı ve öngörülebilirliği' güçlendirici katkısı bulunduğunu da sözlerine ekledi. Babacan'ın, İstanbul'da yabancı basın mensuplarıyla düzenlediği toplantıda yaptığı sunumda yer alan verilere göre bu yıl Türkiye'ye özelleştirmeler yoluyla girecek doğrudan yabancı yatırım en az 1,3 milyar dolar, en fazla da 5,5 milyar dolar düzeyinde olacak. Söz konusu özelleştirme gelirinin, Oger Telekom'un taksitle ödenmesi durumunda 1 milyar doları, peşin ödenmesi durumunda ise 5,2 milyar doları Türk Telekom'un bedelinden oluşacak. Babacan, TMSF satışları dolayısıyla gelecek doğrudan yatırım tutarının ise en az 4,6 milyar dolar, en fazla da 5,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmesini beklediklerini açıkladı. TMSF satışlarından elde edilen gelirin sadece 4,6 milyar doları mayısta devir işlemi tamamlanan Telsim'in satışından elde edildi. Bakan Babacan'ın verdiği bilgiye göre, birleşme ve satın almalar yoluyla bu yıl Türkiye'ye gelecek doğrudan yabancı yatırımların ise en az 4,5 milyar dolar, en fazla da 8,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmesi bekleniyor. Birleşme ve satın almalar yoluyla gelecek doğrudan yabancı yatırımın da 2,8 milyar doları Finansbank satışından kaynaklanıyor. 2006 yılında yabancıların Türkiye'den gayrimenkul alımlarının ise en az 1,8 milyar dolar, en fazla da 2,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmesi bekleniyor. Özelleştirmeler ve birleşme ve satın almalar dışındaki hisse alımlarının ise bu yıl en az 1,3 milyar dolar, en fazla da 1,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşeceği öngörülüyor. Amerikalı kozmetikçi Türkiye'de şirket kurdu Amerikalı kozmetik üreticisi Estee Lauder, Türkiye'de tamamı kendisine ait bir şirket kurduğunu açıkladı. Estee Lauder'dan yapılan açıklamada, ELCA Kozmetik Limitet adı altında İstanbul'da kurulan şirketin 300 çalışanı ile birlikte 1 Temmuz'da çalışmaya başladığı belirtildi. Estee Lauder ürünlerinin Türkiye distribütörlüğünü yapan Vepa Velar'ın genel müdürlüğünü yapmış olan Ahmet Ramiz, ELCA Kozmetik genel müdürlüğü görevine getirildi. Ekonomi Servisi ZAMAN