
frozen
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
4.763 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
2
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
frozen tarafından postalanan herşey
-
şu an dinlediğim şarkıyı yazayım bari.. bitiyorum her nefeste.. ne halim varsa gördüm çok koştum çok yoruldum ve şimdi bende düştüm... bağıra bağıra söylemeniz halinde stresssss atıyorsunuz.. duyurulur..
-
Üstteki üyeyi görünce aklınıza ne gelio ?
frozen şurada cevap verdi: *NATALIA* başlık Forum Oyunları
tembel hemide gıcık biri geliyor -
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan sözünün eri çıktı, “BABALAR GİBİ SATTI !”
frozen şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
Babalar gibi satmak diye buna denir. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan sözünün eri çıktı, “BABALAR GİBİ SATTI !” Türkiye özelleştirmede dünya ikincisi Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı Osman Demirci, Dünya bankası verilerine göre Türkiye’nin, 2004-2005 yılında özelleştirmede dünya ikincisi, son 4 yıl değerlendirdiğinde ise birinci olduğunu söyledi. 2003 öncesi 20 yılda Türkiye’de yapılan özelleştirme 8 milyar dolar civarında iken, son 4 yılda bu rakamın 18 milyar dolara yükseldiğine işaret eden Demirci, “enerji alanındaki özelleştirme için yabancı şirketlerden büyük talep var, gelecek bir kaç yılda bugüne kadar yapılacak en iyi özelleştirme süreci yaşanacak” dedi. Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı Demirci, Özelleştirme İdaresi tarafından yürütülen, Dünya Bankası Sosyal Destek Projesi kapsamında yürütücü kuruluş olarak KOSGEB’in ve hizmet sağlayıcı olarak ADSİAD’ın faaliyet gösterdiği Adana İş Geliştirme Merkezi’ni (İŞGEM) ziyaret etti. ADSİAD Başkanı Süleyman Onatça’dan İŞGEM’deki çalışmalar hakkında bilgi alan Demirci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin özelleştirmede önemli başarılara imza attığını vurguladı. Demirci, gelecek dönemde enerji ve ulaşım alanında büyük özelleştirmelerin gerçekleşeceğini, ulaşımda otoyal ve köprülerin özelleşmesi ile yeni otoyolların yapılmasının gündemde olacağını bildirdi. Özelleştirmenin Türkiye’nin ve Türk girişimcilerinin ufkunu açtığını anlatan Demirci, şöyle konuştu: “2003 öncesi geçen 20 yılda yapılan özelleştirme 8 milyar dolar civarında iken, son 4 yılda bu rakam 18 milyar dolara yükseldi. OECD Özelleştirme ve Kitlerin Yönetimi Çalışma Grubu toplantısında, Dünya Bankasının yaptığı sunumuna göre 2004-2005 yıllarında dünyada ikinci sıradayız. Son 4 yıla baktığınızda özelleştirmede dünya birincisiyiz.” Kaynak : habertürk -
AŞAĞIDAKİ YAZIYI BİR ORTAOKUL ÖĞRENCİSİ, OKULUNUN DUVAR GAZETESİNE YAZMIŞ.
frozen şurada bir başlık gönderdi: Mustafa Kemal Atatürk'ün Hayatı
Bu ülkede yasayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini borçlu olduğu insan: ATATÜRK... Gençliğinde kot pantolon giyememiş. Sevgilisinin elinden tutup hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş... Padişah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş... Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej esliğinde Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu... Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak basan ayağında spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş... Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren mini etekli ponpon kızlar da yokmuş... Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir'den denize döktükten sonra timsah yürüyüşü de yapmamışlar... Ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak için not alacağı bir cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacakları da cep telefonundan öğrenememiş! Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks çekemeden, İsmet Pasa için Safiye Ayla'dan bir istek parçası isteyemeden gitti .. Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyet'in ilanından sonra arabaya atlayıp sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur atamadı. Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı. Atatürk'e acıyorum... Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir dönemde dünyaya gel, sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini getir. Aaaah ah... Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak, babasının mersedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken... Bunları yapmadı Atatürk... Keyif çatmadı... Tüm hayatini ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı... İSTE ONUN İÇİN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK HER FIRSAT ELİNDE VARDI. O İSE SADECE BU MİLLETİN BAGIMSIZLIGINI İSTEDİ. BÜTÜN SUÇU 2 KADEH RAKI İÇMEKTİ O KADAR.....- 6 cevap
-
- BİR ORTAOKUL ÖĞRENCİSİ
- OKULUNUN DUVAR GAZETESİ
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
beklenen cevap geldi... bir fikriniz yada yükümlülüğünüz yoksa savunmayacaksınız... yada sözlerinizin arkasında duracak cesareti göstereceksiniz... tavsiyede bulunun demedik ispat ve kanıt getirin dedik..hani biz desteksiz karalıyorduk ya.. o bakımdan.... ayrıca tavsiye etmek bile yükümlülükse dahil olmadığınız ve aslında bir bilginizinde olmadığı bir kişiyi ve cemaati savunmak size göre yükümlülük değilse ne?... mağdur konumuna sokarak savunduğunuza göre.. sorum çok ama...cevaplar aynı...
-
kanıtsız desteksiz karalama....peki siz NEYE DAYANARAK SAVUNUYORSUNUZ?.... destekli ve kanıtlı ispat edinde utanalım sayın ali0_1 yandan köşeden başka sorularla cevap vermeyin... madem biz karalıyoruz..buyrun siz ispat edin.. bildiğiniz ve çok güvendiğiniz KANITLARINIZLA...... Savunun doğrunuzu..
-
üzerinde düşünebilmek gerçekleri görebilmek...AMA HANGİ GERÇEKLERİ..perdeyi bir kaldırında altında ne varmış bir görün.. yada fettullahın dediği gibi şiddetle inkar edin... Fetullahçı Okulların İç yüzü 1-) Orta Asya'da, Afrika'da, Amerika'da, Avusturalya'da kısacası dünyanın her tarafında "Türkiye'nin kültür misyoneri" olduklarını iddia ediyorlar. Programlarında haftada 3-8 saat Türkçe'ye yer verirken, 25 saat İngilizce verdikleri için ingiltere'den "üstün hizmet ödülü" alıyorlar. (Türkiye'de ise bu çocukların İstiklal Marşımızı nasıl Türkçe okuduklarını yüzlerce kez göstererek kamuoyunu yanıltıyorlar.) ABD'den ise "kırmızı pasaportlu CIA çıkışlı" öğretmen takviyesi ve siyasal dokunulmazlık, ekonomik güç desteği görüyorlar.Buralarda Türkçü, çağdaş, aydın gençler yetiştirmek yerine, sadece milli kimliğini bilmeyen, Türklük bilincinden yoksun molla yetiştiriyorlar. Ama bu okullardaki Türk olmayan öğrencilere hiç karışmıyorlar; dini eğitimden kesinlikle kaçınıyorlar; ulus biçimlerini etkilemeye çalışmıyorlar. Fethullahçıların yurt dışındaki okullarında Türk olmayan öğrencilere Türkçe eğitimi sadece şeklen veriyorlar. Türk kültürü asla öğretilmiyor. Belki şaşıracaksınız İslamiyet'de anlatılmıyor;öğretilmiyor. Bu okulların programları itibariyle ABD ya da İngiliz kolejlerinden hiç bir farkı yok!... ABD bölgesel hesapları gereği haritada nereyi işaret ediyorsa, Fethullahçı maşalar oraya gidiyorlar ve okul açıyorlar. 2-) Sonuçta, Kırım'da, Azerbaycan'da, Orta Asya'da ve Rusya Federasyonunda ya da Türklerin yaşadıkları diğer ülkelerde, Türk çocuklarını önce ailelerinden, sonra Türklüklerinden kopararak mollalaştırıyorlar. En yeteneklilerini ve başarılılarını daha sonra Türkiye'ye getirerek yüksek öğretim süresince beyinlerini yıkamaya devam ediyorlar. Bu gençler gerçekten güvenilir mürit olduktan sonra tekrar kendi ülkesine gönderip burada stratejik makamlara gelmek üzere yerleştiriliyorlar; Türklüğe hizmet için değil, Fethullahçı organizasyonun çıkarlarına hizmet etmek üzere... Kısacası Fethullahçılar böylece Türklüğe ihanet ediyorlar!... 3-) Fethullahçılar Azerbaycan bürokrasisine oldukça hakimler. Tıpkı Türkistan 'da olduğu gibi iki bakan yardımcısının Fethullahçı olduğu ifade ediliyor. Ticaret, endüstri, eğitim ve gümrükle ilgili birimlerde tüm yetkililerin Fethullahçılar tarafından "maaşa bağlandığı" iddialar arsında. Fethullahçıların aylık maaşa bağladıkları arasında Haydar Aliyev'in ve de hükümet yetkililerinin yanı sıra , iktidar partisinin ve muhalefetteki tüm partilerinde yer alması, ister istemez gerçek patron ABD'nin geleneksel politikasını çağrıştırıyor: "İktidar kadar,yarın iktidara gelebilecek potansiyele sahip muhalefete de yakın ve organik ilişki kurmak..." 4-) Diyebiliriz ki, okullar bu yüzden mafyayı çağırıştıran çıkar çarkının sadece kılıfı. Fethullahçılar, yerleştikleri ülkelerde, yönetimi ve bürokrasiyi elde ettikten sonra ekonomik anlamda da kökleşmeye başlıyorlar. Yaklaşık 280'in üzerinde şirket ve holdige, 25 milyon dolarlık mal varlığına ve yıllı 600 trilyon liralık iş hacmine sahip olan Fethullahçı organizasyon, karlı gördükleri alanlarda bu ülkelere girmeye başlıyorlar. Suyun başı tutulduğu için de rüşvet,haraç ve benzeri engellere takılmıyorlar.... ALINTIDIR..
-
teşekkür ederim..farkındayım...ama burayada çok yakıştıda o bakımdan..
-
valla ne diyim körler sağırlar birbirini ağırlar...
-
''27 Mayıs 2007 Pazar günü Antalya İmam Hatip Lisesinde düzenlenen pilav gününde,Eski İmam Hatip Liseleri Mezunları Mensupları Derneği Genel Başkanı İbrahim Solmaz yaptığı konuşmada ;‘İmam hatip liselerinin dışındaki okulların FUHUŞ,YOSUZLUK ve UYUŞTURUCU yuvası haline geldi’ demiştir.'' evet girilmek istenen yol belirdikçe çorap söküğü gibi ifadeler gelmeye başlıyor...buyrun burdan yakın ..
-
sevgili suheda..sizler nasıl bu kadar içten savuna biliyorsunuz peki..eminmisiniz?...ortada o kadar çok dayanak varki..ama hep dedim..görmek isteyene... gözler güzel boyana bilir.. ama herşey ortaya bu kadar dökülmüşken insanın neyi savunduğunu oturup iyi bir düşünmesi lazımdır.. farzedinki biz iftira atıp karalıyoruz...peki siz bu iddialara tek tek cevap verebilirmisiniz dayanak göstererek.... ............................ Gülen örgütünün ekonomik boyutu da göz önüne alındığında, gelecekte ülkemizi bekleyen tehlikenin büyüklüğü endişe verici boyuttadır. Kendine ve kadrolarına Türkiye ve Dünyayı kurtarma misyonu biçmesi, buna inanmaları; bunun dışında Allahın peygamberin, Meleklerin kendilerini destekledikleri iddia ve saplantısı içinde bulunması, kendilerinin œ Allahın Ordusu olduğuna, kurtuluşun cemaate tabi olmakla ve ışık evlerinde yetişmekle mümkün olacağına inanması, Türkiyeyi nasıl bir tehlike ve karmaşanın, nasıl bir çılgınlığın beklediğinin somut işaretleridir. Hocaefendilerin tümünü masum sayalım: A.B.Dde ikametin yasayla belirlenmiş katı koşulları bulunmaktadır hiç kimse yasal olarak, resmi başvuru yapmaksızın ve de gerekçesini belgelemeksizin defactor statüsü hariç- bu ülkede altı aydan uzun bir süre kalamaz. Kaldı ki bu hoca efendilerin en ünlüsü, Haziran 1999da Show TVde Reha Muhtara yaptığı bir saati aşan açıklamada, 14 gün sonra Türkiyeye döneceğini taahhüt etmiştir. Tabiki hem de kamuoyuna yapılan bu taahhüt sahibi tarafından bugüne kadar hala yerine getirilmiş değildir. hocaefendilerin tümünün yeşil karta sahip olmaları teknik açıdan olanaksız, çünkü yasal koşullar uymamaktadır. Bu ülkede yaşayanlar, sıradan insanlar için lotarya şansı (!) dışında yeşil kart almanın zorluğunu ve formalitelerini çok iyi bilmektedirler. Gerçekte, ABDde derin devlet koruması altındaki Hocaefendilerin, kaç komutunu aldıkları andan itibaren CIA İltica ve Taraf Değiştirme Departmanı nın acil planına dahil olarak kendilerine tanıdığı kolaylıklardan yararlandıkları bilinmektedir. Bu arada, Merve Kavakçı gibi ABD vatandaşlığına alınmışlarsa o başka. O zaman her şey apaçık ortada olacağı için bu irdelemenin ayrıca bir anlamı kalmaz. Bu arada, ABD Büyükelçiliği ve Konsoloslukları, hocaefendilerini ziyaret amacıyla cemaatten usulüne uygun gönderilen tüm ziyaretçilerin vize problemini -10 yıllık vize vererek- çözümlemektedir. Fethullahçı yapılanma, CIAnın öngördüğü tarikat (sözde sivil toplum cemaati) modeline tıpatıp uymaktadır. Modelin amacı, tarikatları, birer sivil toplum örgütü (NGO) olarak yeniden yapılandırmak; küreselleşme sürecinde mevcut düzene karşı çatışma görünümünü yaratmadan uysallaştırmaktır Bizzat kendi yandaşlarının açıklamalarına göre, hocaefendileri, yakın zaman öncesine kadar Türk devletinin istihbarat örgütüne ajanlık yapmaktaydı; bir başka ifadeyle gerekli ve önemli bulduğu sakıncasız bilgileri sırf gizli ilişkilerin ve amacın örtülmesine yönelik olarak- Türk ilgili makamlarına iletmekteydi. CIA ile bağlantının gelişmesinden sonra bu tür enformasyon hizmeti, statüsü içinde bir süre daha iletti. CIA bağlantısı, fethullahçıların ve de hocaefendilerinin yerinde yani kendi vatanlarında taraf değiştirmeleri sonucuna yol açtı; ta ki bu çarpık ilişkiyi Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT fark edinceye kadar kamuoyu onları barışın, hoşgörünün, uzlaşmanın simgesi olarak tanımaya devam etti Fethullahçıların Üniversitelerdeki kadrolaşma hareketi, Yüksek öğretim Kurulunun kurulmasıyla birlikte ivme kazanmıştır. Geleceğin mürit akademisyenlerini yetiştirme programı doğrultusunda, onbinin üzerinde müridini Y.Ö.K ve M.E. B kontenjanlarından A.B.D, İngiltere, Fransa gibi ülkelere gönderen fethullahçılar, şimdilerde iki önemli avantaja sahip olmuşlardır: Eğitimini tamamlayarak Türkiyeye dönenler, akademisyen olarak, mevcut Fethullahçı kadroları daha da güçlendirirken; yurtdışında kalmak isteyenler de, iş bularak kaldıkları ülkelerde mevcut cemaati takviye etmişlerdir. DEĞİRMENİN SUYU WASHINGTON'DAN Fethullah Gülenin bugün hükmettiği güç, Genelkurmay Başkanlığı tarafından 1998 basında hazırlanan bir raporda söyle sıralanmaktadır: "Yurtiçinde, 85 vakıf, 18 dernek, 89 özel okul, 207 şirket, 373 dershane, yaklaşık 500 öğrenci yurdu ve biri İngilizce yayınlanan 14 dergi, 15 ülkede yayınlanan 300 bin tirajlı Zaman gazetesi, ulusal düzeyde yayın yapan 2 radyo ve uluslararası yayın yapan Samanyolu televizyonu; Yurtdışında, 6 üniversite ve yüksekokul, 236 lise, 2 ilkokul, 8 dil ve bilgisayar merkezi, 6 üniversiteye hazırlık kursu ve 21 öğrenci yurdu olmak üzere toplam 279 eğitim kurulusu" bulunmaktadır. Gülenin müritlerinin sahip olduğu 300e yakin şirketle 600 trilyon liraya hükmettiği hesaplanıyor. Yurtdışındaki okullarının yıllık gideri ise, Fethullahçılar tarafından 1.5 milyar dolar olduğu açıklandı. 1986 yılında, Özal tarafından gıyabi tutukluluktan kurtarılan Gülenin 12 yılda bu kadar büyük bir güce ulaşmasının izahı da uluslararası bağlantısıdır. ALINTIDIR..
-
palavra palavra palavraaaaaaaaa
-
dişlerini kırmaktan başlıycam söz
-
nirdeeeeeeeee o günlerrrr
-
yuk nenecim aşkolsun sen zahmet etme ben kırarım dimek yakışıklıları buldun ha nenem... valla ben engel olamam dedeme satırla seni arıyodu.. en son konuştuğumda
-
tabe canem sen kazanına odun diye atarsan seni görenleri cayır cayır yanarlar..
-
bir karışıklık olmuş zannımca zevksiz olan sizziniz kanımca
-
valla banyo ısıtıcısı zatı muhterem kuru laf kalabalığı ediyonuz... hade çıkında görek