Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

frozen

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    4.763
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

frozen tarafından postalanan herşey

  1. ağır ağır ölür beden arama yoktur neden bulursun kendiliğinden bir yol keşke dinlesen beni kimler üzdüyse seni unut geçmişi geriyi sen ol çok zaman geçti üstünden
  2. nenem bidenem kendin gibi güzel bir şiir..teşekkürler.. sevgili zates hoşgeldin... şiirlerle süslemişsin yine..hepside çok güzel... Bir düşündük bin ah işittik hergeçen gün incitildik Tütsü yaktık temizlendik Dumanından zehirlendik Yalanlarla avutulduk Zor yollarla durdurulduk Bir kadeh içtik keyiflendik İlaçlarıyla uyutulduk Yalnız kaldım bu şehirde Bana sorsan döndük dehlizlere Tutsak kaldık içimizde O yatakta yokuz yerimizde Ucurumun kenarında Bizi iten rüzgarında Cok güvenli değil ama Düşmememek için tutun bana Yalnız kaldım bu şehirde Bana sorsan döndük dehlizlere Tutsak kaldık içimizde O yatakta yokuz yerimizde
  3. utanmanda yuk demi..koskoca kadın sen gel benim biricik defterime kusss.. aşmışsın kendini kızım... asıl ve en gerçek ve en fazla hakeden ve bünye sinde barındıran ve dahi daha sözcük bulamadığım gıcık sensin
  4. Sıkı Tutun Önce topraktım şimdi ağaç oldum Derya denizler gibi dalgalandım şimdi duruldum Kendimi buz gibi çok sert zannederdim Meğer ne kolaymışım hemen eriyiverdim Her şey dün gibi inan gelir geçer Bilemezsek kıymeti hayat bizi içer Bu benim gurur gecem görsün cümle alem Yıkamaz kimse inan kalbimdir benim kalem İşte uzattığım sana yeminli elim Sımsıkı tut ki bu yolda düşmeden yürüyelim Her şey dün gibi bilemezsek kıymeti Tut ki elimden düşmeden yürüyelim Tut ki elimden düşmeden yürüyelim Tut ki elimden düşmeden yürüyelim Tut ki elimden birlikte yürüyelim
  5. iyi geceler radya Güneşin yeni doğduğunu sana haber veriyorum Yağmurun hafifliğini toprağın ağırlığını Ve bütün varlığımla kara yılan seni çağırıyorum Seni çağırıyorum parmaklarımdan süt içmeğe Pamuğun ağırlığını yapan dağın hafifliğini Sana haber veriyorum yeni doğduğunu güneşin Ben güneyli çocuk arkadaşım ben güneyli çocuk Günahlarım kadar ömrüm vardır Ağarmayan saçımı güneşe tutuyorum Saçlarımı acının elınde unutuyorum Parmaklarımdan süt içmeğe çağırıyorum seni Ben güneyli çocuk arkadaşım ben güneyli çocuk Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum Seni süt içmeğe çağırıyorum parmaklarımdan Kara yılan kara yılan kara yılan kara yılan
  6. Gitmeler hiç sevmem gitmeleri gitmeler zaman alır insan hiç olmadığı kadar kırılır hele birde sevmişse zamanında olmazdır gitmek, olurun yanında yer alır tüm gitmelerden nefret ediyorum yüzüme bakmandan korkuyorum en çok sana sarılıp ağlamaktan susmandan ve beni bırakmandan öfkemi yenemiyorum tüm gitmelerden nefret ediyorum
  7. sevgili radya..çok güzelmiş bu şiir..düşüme düştün..canın acımadıya teşekkür ederim.. ________________________________________ Telefonlarıma cevap vermeyeceksin…Cevap versen bile, öyle yorgun öyle isteksiz çıkacak ki sesin, bir küfür gibi… Sevmeyeceksin beni…Biliyorum bu şehri bana dar edeceksin… Çünkü anladın; sevgimden tanıdın beni.O yanık, o hasta bakışımdan…Uçuruma atlar gibi sevdalanışımdan… Sevmek deyince, hemen ardından, ölüm, dememden anladın… Anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak gerçeğe uyandırdın beni; uyandırdın ve kaçtın… Çünkü sen de benim gibiydin; sen de benim gibi seni sevmeyeni sevdin hep.Sana acı çektireni…Seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkınca seninle bir küfür gibi konuşanı sevdin…Sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep. Bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan… Beni sevmeyecektin biliyorum ama…Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birini sevmeye…Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acı çekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımaz çözüldüm… Sana da olmuştur…Öylesine susamışsındır ki sevilmeye, kendin gibi birini bulunca tutamaz kendini, herşeyi, belkide söylenmiycek her şeyi o an, garip bir telaşla söylersin… Hatta söylerken anlarsın, söylememen gereken şeyleri söylediğini hissedersin, battığını, giderek çıkmaza girdiğini…Ama yine de engelleyemezsin kendini tutamazsın. Aleyhinde olabilecek herşeyi söylersin…Üstelik bunu anladıkca daha da batırmak istersin kendini…Biraz daha zor duruma düşürmek… Daha da kaybetmek, daha da dibe batmak istersin…Sanki bile isteye kendi mutlulugunu kendi elinle bozmak istersin…Kendinden gizli bir öç alır gibi. Sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi…Sanki hiç sevilmek istemiyormuş gibi… Bir tür gurur muydu bu? Birgün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan, kendi ellerimizle onu yok etmek, bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen bu hayatta, bu hayatın zorba kurallarına bir tür başkaldırmak mıydı? Bir şizofren çocuk tanımıştım bir gün.Tam karşımda oturuyordu.gencecik, yakışıklı bir çocuktu.Şizofren olduğunu biliyordu.Biliyordu iyileşemiyeceğini…İki de bir, önce kolunu uzatıp, sonra avucunu açıyor; Mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtı diyor, kaçtı, derken avuçlarını boşluğa kapatıyordu… Hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca yapmıştı… Yine hiç unutmuyorum; burjuvalara özenen bir ailede büyüdüm ben.Görgü kitabı masanın üstünde dururdu hep. Annem o kitabı defalarca ezberletirdi bize.Yemeğe nasıl oturulacak..çorba nasıl içilir? Kaşık nerede, çatal nerede durmalı…Balık nasıl yenir? Peçete nasıl katlanır…Sinemada nasıl oturulur… Ben de eskiden senin gibi saftım.İnanırdım bu dünyada bile şölenler olacağına…Bu dünyada anne, baba, kardeşler, bir sofrada lekesiz bir mutluluk yaşayabilirler diye inanırdım…O kasvetli görgü kuralları kitabına rağmen inanırdım… Önce dilediğim gibi başlardı herşey.Herkes bir arada, sonsuz mutlu gibi…Sonra birden hiç beklenmedik bişey olur, biri ağlayarak odaya kaçardı…İçerden, arka odadan, ağlamaklı, sonsuz küskün sesler gelirdi; bıktım artık, bıktım, usandım hepinizden, gideceğim buralardan, yetti artık! … Ben de senin gibi saftım o zamanlar…Gidilecek neresi var dı ki derdim…İşte hep birlikteyiz…Alemi var mı bu mutluluğu bozmanın? … Sonraları çok sonraları anladım.Meğer biz, bizim aile, herkes, tesadüfen bir araya gelmişiz tesadüften de öte…Biz…bizim aile, herkes, aslında hiç istemeden, nedeni bilinmeyen bir zorunluluk sonucu bir araya gelmişiz… Aslında biz bir araya gelmemek için yaratılmışız. Hayatın en büyük yanlışıymış bizim bir arada olmamız! … Evet cok geç anladım… Bıraktım lekesiz mutlulukları; ben kavgasız, üzüntüsüz bir pazar sofrası özlerken, aslında herkes…annem, babam, kardeşim o evden uzaklara, hiç dönmemek üzere çok uzaklara gitmek istiyormuş… Dünyanın en mutsuz otogarı…Dünyanın en imkansız istasyonuydu bizim evimiz…Yıllarca uzaklara, cok uzaklara gitmek isteyip, bir türlü gidemeyenlerin sonsuz bekleme durağıydı bizim evimiz… İşte bu yüzden sevmek benim için bir tutsaklıktı, tuzaktı böylesi sevip bağlanmak.Uzaklara cok uzaklara gitmek isteyenleri engellemekti. Sevgi yüzünden bizim ailedeki hiç kimse istediği yere gidemiyordu…Birbirimize duyduğumuz sevgi, aynı zamanda bizi birbirimize düşman ediyordu… Hem biz, bizim aile…Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydik… Bu yüzden hep hırçın, hüzünlü, kırgındık… Bu yüzdendi, her şeyi, çok iyi gidiyor sanırken, içimizde yükselmesine bir türlü engel olamadığımız o felaket duygusu… Anlamıştım senin ailen de böyleydi… Üstelik öyle severlerdi ki sizi, birgün hiç olmadık bir anda, aslında istenmeyen çocuklar olduğunuzu söylerlerdi size! … Sana ya da kardeşine…Tesadüfen dünyaya geldiğinizi…Beklenmedik bir misafir olduğunuzu! …Aksi gibi, istikbaliniz için hiçbir şeyi esirgemediklerini söyledikten sonra söylerlerdi böyle sıradan şeyleri! … Sizin için…Senin için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını söyledikten sonra… Senin de ailen benimki gibiydi…Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydi…Bu yüzden sen de benim gibi böyle hırçın, hüzünlü, kırgınsın her şeye… Yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi; tam mutluluğu yakalamışken kaybetmiş gibisin hep… Ben beni istediğim gibi sevmemiş olan annemin hayaletini arıyorum imkansız kadınlarda… Sen, seni istediğin gibi sevmemiş olan babanın hayaletini arıyorsun imkansız erkeklerde… Biliyorum ne ben o kadını bulacağım ne de sen o erkeği bulacaksın… Ve ne acı ki, hep bizi sevmemiş olanları seveceğiz ikimizde…Ne acıki, hep bizi incitip üzenlere bağlanacağız…Telefonlarımıza çıkmayanlara… Çıksa bile küfür gibi konuşanlara sevdalanacağız… Bizden bir çift güzel laf esirgeyenleri özleyecegiz… Ölesiye, amansız seveceğiz onları… Biliyorum, bu yüzden odan böyle…Güncelerin ortalık yerde…Kitapların orada, burada…Anıların saçılmış ortalık yere…Her şeyin darmadağın… Biliyorum bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret ediyorsun…Sen de benim gibi; toparlayıp da ne yapacağım, düzenli olunca ne olacak; sonunda bir gün biri gelip her şeyi, biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine özenle titrediğim her şeyi daha önce hep olduğu gibi hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup gitmeyecek mi, diye düşünüyorsun… Biliyorum, sen benim için hiç bir zaman ulaşamayacağım annemin hayaletisin…Ailemdeki insanlar gibisin çok duygusal çok güçlü, çok yaralı… Onlar da senin gibi seninkiler gibiydi…Aklı başında, mazbut insan rolünü oynamaktan ve ertelenmiş düşleri yüzünden yorgun düşmüş, yarı çılgınlardı…Hepsi yanlış evde ve yanlış bir yerde yaşadıklarını söylerlerdi…Düşleri çok garipti…En kısa yolculuk bile onları yorduğu halde; okyanusları aşmayı ve başka kıtalara gitmeyi düşlerlerdi… Yine aradım seni, yoksun…bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın… Bir kere çözüldüm sana…Bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim… Oysa baştan beri biliyordum; sen.seni sevmeyenleri seversin.Tıpkı benim gibi… Ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi…Öyle özledimki kendim gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi… Yine aradım seni yoksun…Beni de birileri arıyor…Beni de kendi gibi birini sevmeyi özleyenler arıyor…Kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi özleyen birileri arıyor. Hiç cevap vermiyorum…BEN SENİ İSTİYORUM, SENİ ARIYORUM… Kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geride sen kalıyorsun.Ama seni de biri yok ediyor… Aslında bu oyunda herkes birbirini yok ediyor… Ben birilerini, o birileri başkalarını.Sen beni…Seni bir başkası… Hem çok iyi biliyorum; beni sevsen bile hiç kapanmayacak bu yaram…Seni biri sevse de hiç kapanmayacak bu yaran… Hiç kapanmayacak! …Avuçların hep boşluğa kapanacak.Tıpkı o şizofren genç gibi…
  8. Avuçlarında hissetmek varken Birinin ellerini Sıkıca tutup sevmekten Güvenmekten korkar olmuşuz Kapıları kapatmak yetmemiş Kepenkler indirmişiz Bir küçük asma kilitle İnsanı insan şerrinden sakınmışız Gözlerimiz var ama Görmek istemedikçe Yüreklerimiz var ama hissetmedikçe Hiç ıslanmadan yüzmek Ne kadar mümkünse Hiç yanmadan ateşle Ne kadar oynanabilirse içinde yaşamak varken Teğet geçmek dünyaya İşte bana öyle geliyor Çünkü zaman geçip gidiyor
  9. zeynep jön gitti senin sorularda bittimi fareler neden bizi görünce kaçarlar desem?
  10. frozen

    Çağrışım

    müzik
  11. sevgili egzo teşekkürler ve sevgili erbay..şiir bir harika.. teşekkür ederim bu şiir aklıma sevdiğim şu sözü getirdi..'' Sen acımıydın..ben aşk sandım..'' Sen Söylemeden de Biliyorum Seziyorum ki kaçacaksın.. Yalvaramam koşamam Ama sesini bırak bende.. Biliyorum ki kopacaksın Tutamam saçlarından Ama kokunu bırak bende.. Anlıyorum ki ayrılacaksın Çok yıkkınım yıkılamam Ama rengini bırak bende.. Duyumsuyorum ki yiteceksin En büyük acım olacak Ama ısını bırak bende.. Ayrımsıyorum ki unutacaksın Acı kurşun bir okyanus Ama tadını bırak bende.. Nasıl olsa gideceksin Hakkım yok durdurmaya Ama kendini bırak bende..
  12. sevgili jön'e katılıyorum..kim ne derse desin herşey ortada..fazla söze gerek yok...geçen seçimlerde oy kullanmadım ve çok pişman oldum..şimdide mecburiyetten kullanacağım..içime sinmeden. ama dilerim bu sefer pişman olmam... onurlu siyaset ve onurlu siyasetçi özlemi içindeki pek çoklarından biri gibi..
  13. teşekkür ederim. hem kendi hemde mesud adına..
  14. karmayım taurus ...hangisi işime gelirse
  15. dokanmayın doğama beni olduğum gibi sevin..
  16. kendime kızıyom.. ne işim var benim burda..bissürü işim varken...
  17. sadece kendime veriyom bu çiçeği..
  18. kafamı dinliyom
  19. nice senelere sevgili gecekuşu..iyiki doğmuşsun.. sevdiklerinle birlikte yaşanılası uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum..
  20. ayrım yapamıyiciğim..
  21. yuk nenem artıkın eski halime geri döndüm.. kimseyide sevmiyom..gıcığım yaw.. bırakın beni böylesi daha iyi..oh bee kendimi seviyom ben...
  22. Gözlerim kör karanlıkta Kör kuyunda Boğulursa, Tenim benim olmadıysa Yitirilmiş, Tutsak olmuş, Düşman olmuş, Milyon defa tekrarlanan Hayatımsa Gizli bağın çözüldüyse Yollar varsa Pahalıysa Uzun, kısa ya da darsa, Artık hiç farklı omayan, Sıkıldığın, Hayatınsa Aslında yollar Yalanını görmez, yaraları sarmaz Hiç bitmez Aslında yollar Daralıp açılmaz, sonuna da varmaz Hem varsan da Farketmez ki.
  23. Ağır kapı aksak lisan Kelimeler yetmiyor Çıplak yara günışığı Tenimi incitiyor İçeriden yeni çıktım Dünya almıyor beni Yüreğimde yatar hala Ölenlerin yemini Hangi meydan hangi sokak kavuşturur bizi Hangi yalan hangi yasak karşılar bizi Ne insanlar ne mekanlar Özlemlere yetmiyor Başka sözler başka yüzler Ödeşmeler bitmiyor Aşk uyudu ranzalarda Düşler eskidi gitti Islığıma gömüyorum Kalbimdeki sözleri Hangi meydan hangi sokak kavuşturur bizi Hangi yalan hangi yasak karşılar bizi
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.