Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

frozen

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    4.763
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

frozen tarafından postalanan herşey

  1. Suçlama Beni Suçlama beni böyle bırakıp gidiyorum diye bağrımı yakan bir yaradır bu ayrılık şimdi Bil ki kanımdadır sevişmelerin yangını öylece girerken gecenin bağrına taşıyorum sımsıcak gülümşeyişini Yaşanan günler hayatı oyarak gedikler açıyor durulur mu artık durgun sularda bekleyerek seheri Talan ediliyor bahar ve aşk öyle bir soyun ki duracak gibi değil vurmazsak eğer kendimizi yola Yaşamak zorunlu kurtarılırsa eğer bahar ve aşk ve şimdi hayat acı yeşil bir kader renginde Hayatın ve sevincin kaderinin altettiği yer kavganın ortasıdır ki umudun çiçeklenişi aşkın yengisidir bu Söylenecek bütün sözler sevincin ve sevdanın savunulmasına dairdir ve şimdi onlar yaralarını saracak birilerini beklemektedirler Ey anısıyla kalbimi yakan kederlenme hemen ve suçlama beni böyle bırakıp gidiyorum diye Ahmet Telli
  2. Yanıma aldım kendimi ve yürüdüm ince çizgisinde yolumun Ortalıkta görünen herkesin adı yabancı, herkes kendi Maskesiyle dolaşır oldu yanıbaşımda, tanımaz oldum yüzleri Ve keşkelerle avunur oldum. düşlerimde gördüğüm yüzün Birinde düşünür oldum, onca maske gözümün içine bakıyor Sorgularcasına, ve burası hep yabancı, hep yalancı doldu Çıkmak istiyorum artık dışarı, bırakın gideyim kendimi Alıp Yaratan beni dünya arenasına soktuğunda tektim, her nefesi Soluduğumda yektim bu ücralarda ben beni mi kaybettim, ve Düşman kelimesinin anlamını arkadaş sıfatını taşıyanlardan Öğrendim. insan, insanlığın hocası durumunda eli maşalı Hergün başka derslerde karşımda bambaşka bir hoca abide Her sınavda farklı notlar almanın piskolojisine Adım Attığımda sanırım ilk okuldaydım, yani çocuktum, yola Çıkmış yeni yolcuydum, ben bu yolda çok mola verdim Muhabbete daldım, yolumu uzattım. çok sima tanıdım, ima Aldım yüzleri aklıma kazıdım, adı anıldığında işte dostum Dedim, Adım anıldığında tanımam dedi taktı maskesini yüzünü Çevirdi ve sildi kalıcı tüm izleri, geri getiremediği zaman Eskide kalan anı defterini, her sayfada düştü maskesi Şimdilerde gözümün içine bakan herkes çıkar peşinde takma İfadeler ardına gizlenmiş tüm fesatlar, hesaplar egoist Sevgilerinde saklı rüyalarının sayılarını maskelerinde Gizlenmiş tüm yüz hatları. bir zaman selamladı bu adamı ve Adamını bulamadı Yanıma aldım kendimi ve yürüdüm ince çizgisinde yolumun Ortalıkta görünen herkesin adı yabancı, herkes kendi Maskesiyle dolaşır oldu yanıbaşımda, tanımaz oldum yüzleri Ve keşkelerle avunur oldum. düşlerimde gördüğüm yüzüm benim Mi? düşünür oldum, onca maske gözümün içine bakıyor Sorgularcasına, ve burası hep yabancı, hep yalancı doldu Çıkmak istiyorum artık dışarı, bırakın gideyim kendimi alıp SAGOPA KAJMER
  3. sevgili marcus hoşgeldin..ve ne güzel bir şiirle geldin.. Sağlamasını yapın istediğiniz kadar sözlerimin, duruşumun, bakışımın, sevgimin çıkarsızlığına şaşırın, deneyin. Ne çok büyük bir acı, ne devasa bir sevinç içimdeki olmayan gerçeği ortaya çıkarabilir, Mezarlarımdaki ölülerime dua etmiyorum artık, Mezarlarımda ölüler biriktirmiyorum… İnanmayalı çok oldu, imkansızlık mertebesine yükseltebileceğim birine… Çünkü ben ölülerimi yaşatma telaşına aşinayken, varlığımda bin kez yitiyorum Derinlerimde ölüyorum; soğuk, ıssız, çaresiz Seçimlerim karanlık gölgeler gibi dikiliyor önüme… Her yara aynı yerden kanar biliyorum! Akacak kanım kalmasa da sevgimin mateminden… Yaramı kanatacak biri daha olmayacak Bu bir intikamdır; kendimden, parça parça söküp alıyorum Issızlığın yankısına karışıyor sesim, içime gömülüyor çığlığım, duyuramıyorum. Ünlemler, soru işaretleri, anlamsızlıklar birikiyor beynimde; ağırlığı altında eziliyorum… Yorgun düşüyorum düşüncemden Geçin benden… Gidin… ! Geceye yazdım kırıklarımı, emanettir, saklıyorum. Ellerimde ufalanıyor yıldızlar Işığımı kaybettim, bulamıyorum… Katrem derya içredir; gözlerimin deryasından damla damla düşüyorum toprağa. Ağlasam anlar mı beni? Ölü toprağını yeşertecek gözyaşım kalmadı. Ağlar mı beni, benim ağladığım gibi? Simsiyah bir boşlukta, el yordamıyla arıyorum yaşamı. Uzakta bir yerde koşacağım bir ışık huzmesi yok… Işığa koşan karanlık, ateşin etrafında dönen pervane değilim ki, Benim içimde ölen bu duyguya yer yok. Amaçsız karanlıkların ürperten korkusu tenimde, elleri boynuma dolanıyor çaresizliğin… Üşüyorum! Korkuyorum! Boğacak yine anlıyorum. Bu son olsun kalbimi acıtan, düşüncemi azarlayan Sevgimi sınayan… Bu son olsun… Benim mezarlarımda ölülerden yer yok Ölülerin duası yok… Gidin benden! Mezarımda bir ölü daha istemiyorum… alıntı
  4. sevgili taunus sen çok komik bir adamsın ya ediz hunlar ve mehmet a.erbiller diye ayırmışsın ve doğru bir tespit yapmışsın ama bi şey eksik kalmış onuda ben tamamlayım..günümüz hatunları paraya taptıklarından bide paralı ve parasız erkekler diyede ayırsakmı ne... genellemiyelim tabi..herkesin kendine has özellikleri vardır..
  5. yaklaştırsana yavaş yavaş kendini bana. al içine tekrar derinine sakla, kat kasırgana. yalan söyleme bak gözlerime bitmiş olamaz. yokla ceplerini aşk kırıntıları kalmış olmalı biraz. yürürüm ipte,ağım yokken hem de, kopkoyu içim inan çok çalıştım bu kalpsiz dünyayı sevebilmek için . neyim var ki sanki senden başka hadi son bir kez yokla ceplerini aşk kırıntıları kalmış olmalı biraz. aşk kırıntılarıyla doymaktansa tek başıma aç kalırım bu hayatta. paylaşacak bir şey artık yoksa bir erkekle bir kadın arasında
  6. Nasıl bakabiliyorsun gözlerimin içine, Seni özüme doğru götüren açık kapılar gibi Can taşımadan bezdiğim bu yerlerde ruhum soğuklarda uyumaktaydı Sen onu oralarda bulana kadar, Yuvasına geri götürüne kadar, İçimi uyandırana kadar içimi uyandır Seslen bana ve kurtar beni karanlıklardan Harekete geçir kanımı, aksın Yaşamamışlığım belirmeden, Kurtar beni hiçliğimden Neyden mahrum kaldığımı şimdi anlıyorum Beni hemen terk edemezsin İçime nefesini ver ve gerçek yap beni Hayata döndür beni Senin dokunuşların Senin sevgin olmadan içim buz tutmuş gibi Tüm bu ölüm arasında, tek sensin, hayat olan. İnanamıyorum nasıl göremedim bu kadar zaman Karanlıkta yaşıyordum ama sen orda, önümdeydin. Bin yıldır uyuyormuşum anlaşılan Her şeye açmalıyım gözlerimi beni ölüme terk etme bir tek ses, bir tek düşünce olmayan bu yerde.. Daha fazlası yaşanmalı Beni hayata döndür Bring me to life by Evanescence
  7. yaralı dizlerim koşamam ki kapalı yollarında akamam ki unutkan nehrinin yolunu sormadan bulamam ki karlı dağlarında doğamam ki saklı kentinin "çok üzülme çok susma çok darılma çok ağlama çok da kitap okuma" dedi annem "çok terleme çok yorulma girdaplarında boğulma yalnızlığına çok da alışma" güneşim olmadan göremem ki ay tutulurken uyuyamam ki karanlık olsa da ben herkesi sevemem ki sevmeden de yaşayamam ki yanlış olsa da
  8. Kim dedi sana , Pimi çoktan çekilmiş bu el bombasını hesapsızca avuçla. Bak her yanın paramparça? Göçe hazırlanmalı artık,yorgun kervanların en ön sıralarında. Bu yakıcı çöllerde serap görme hayalini zahir zamanlara bırakıp ,kavrulan adımları saymalı, değerli hiç birşey sırtlanılmamış hazine yanlarında. Yandıkça bilmeli geçecek ,bütün yorgunlukların izi iner inmez kaybolunca kumlarda bitecek,dudaklarım görevini unutacak kadar ilaçsız kalınca dinecek tüm sızılar. Bakacağım ki vaat edilenlere benimde vurmuş yolum. Varamam sandığım uzak seraplar gözlerimin önünü mesken bellemiş. Mahşeri kavruluşların en basitinde yora yora ruhumu ,öğreneceğim geri kaldığım derslerin ikmalde takılan yarımlıklarını.En temel derslerden zayıf almışım ben. Tenefüslerde oyalanırken kaçırmışım yaşam gereksinimleri en önemli yanlarını.Yakalanıp tek ayak üzerinde bekletilmem bundan. Bakmayın öyle. Bundan işte hep kara tahtalara sevdalanmam.Alışkınım tozlu tebeşir kokusuna ve kapı arkası çöp leşlerinin arkadaşlığına. Eskiyen umutlarım serildi önünüze umarsızca. İndirseniz ne olur ki gözlerinizi düşlerimden. Utanıyorum işte? Papatyalarda şaşkın ? Türküleri hiçbir dile yakıştıramadık ortak oluşlarda.Soldan saydım sıraları şaşırarak.Eksik bir işaretin izinsizce kaytarışı yola sermiş alfabeyi boylu boyunca. Paçavra gazetelerle örtüyorum üstlerini kendi cinayetim cesetlerin.Vurdumduymazlar geçerken üzerini okuyorlar da ,bir ucundan kaldırıp tanıdık mı diye bir bakış savurmuyorlar .Kimseye atmam suçu oysa.Ellerimle başlattığım suçlarımla kirletmem tertemiz adınızı. Bu nasıl yara?? Ağlamanın da tadı kalmadı ,bu hayat tuzlu yaşlarımdan bile iğrenmeyi öğretti bana.Karıştı kavramlar dişli çarkta.Ucuna takılmış savuruyorum kızıl saçlarımı deli rüzgarlara.İçime çekince erken yorulan nikotine yanmış ciğerlerim yanıyor.Kimse sonunda ayağa kalkmıyor bu oyunun bu defa.Perdeler sessizce kavuşurken birbiri ardına soğuk zemine yapışıyor dizlerim.Bu sızı çocukluktan aşikar bana.Ne uzun zaman olmuş diyorum, takılıp düştüğüm taşlar şimdi kocaman geliyor bana. Bu acı başka. Annem hala şaşkın bu deli hikayeden.Gülerken gözlerime gebe yaşların tezatlarından boyun büküyor.Secde yerine bıraktığı duaları sıyırıyor beni her yeni intiharımdan.Yakışmıyor kulağıma okunan ezana bu histeri yara. Geceleri duvarlarıma çaldığım renkler mazgal grisi.Bu karanlıklarda iğreti duruyor papatyalar. Dinmeyen yaşlar yakışmıyor adına. Almayı unuttunuz eskilerinizi bavulumdan.Beceremedim biçmeyi arta kalanlardan yeni bir elbise ,hiç biri uymadı üzerime. Son deliliği bu emin olun bitmeyen türkülerimin.Ben yüreğimde kalan kulak dolgunu nidalarınızı ninni diye dinlerim üzülmeyin.Her sabah yeniden gömüp gözlerimi şehrime,her gece tekrar dirilirim aynı dehlizlere. Mevsimler gibi şaşırdı yolunu sözlerimin gerçekliği.her adımım sicilimi bıraktı kaynar asfaltta.Takipleriniz değiştirmeyecek yolları yanılmayın. Yine bana ,yine oyunuma,yine kuyularıma çıkacak yolunuz. Varılacak adresi süsleyemedim işte.ışıltılardan gözlerim yandı da, sizi de layık göremedim aynı kazaya. Her rüzgarında şimdi İSTANBUL?un acıları kuşlarımın ağzına yem diye tembihliyorum.Biraz uzaklaşsa bu lodos içime oturan acıyı ısıtacağım biliyorum. Ne yanına yapışsam ellerime sivri çiviler batıyor. Ne yanına yapışsam yumruğum kadar dedikleri kalbim yanıyor. Suçsuzum oysa? Deli kız türkü söylüyor. tuba yılmaz
  9. Biraz sarhoş biraz aşığım ben uyurken siz umudu ararım Yok ellerimde aşkım yok ne üzgün ne kırgınım Üvey çocuk olmadım üvey anne olmadım üvey insanlıkmı alın yazım Aşkına doyamadım karardı aydınlığım Üvey aşklar mıymış alın yazım Acıyı da derdi de severim ben yanımdan geçer beni büyütürler Yok yok olmaz inancım yok ne üzgünüm ne kırgınım Üvey çocuk olmadım üvey anne olmadım üvey insanlık mı alın yazım Aşkına doyamadım karardı aydınlığım Üvey aşklar mıymış alın yazım şebo..
  10. Kurumuş kuyunun suyu İncirin sütü çoktan çekilmiş Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi Ayrık otları dikenler bürümüş Bardaktaki su, denizde kum kadar umarsızdım Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi Ayrık otları dikenler bürüdü Anne, ben geldim Dizlerin duruyor mu başımı koyacak? Anne, ben geldim Ben, oğlun, hayırsızın...
  11. Kişisel birşey değil bu Yaşamak zor buralarda Kimdendi bu yara diye Kalbine sorduğunda Gerçeği istiyorsan Diyeceklerimi unuttum Garip geliyor dostlar İz bırakmadan kaybolunca Bilirim geri gelmezler ama En güzel günleriydi onlar hayatımın Bazen bir fısıltı çıkar Bağırmaya çalışınca Tek bir umut bile yokmu İnsan geçmişle yaşayınca Sonkez inan yalan olsada Bazen bir rüya yeter Kendimi kandırabilirim İkimizde görürsek eğer
  12. Telefonda konuşamam bilirsin, Mektuplarıysa ertelerim hep,belkide yazım çirkin diye. Çok düşündüm, çok kurdum, Karar verdim hep vazgeçtim,ama sana yazabilirim nihayet. Aslında söz vermiştim,duygularımı kilitlemiştim,ta ki sen açana dek. Korkma sevgi dilenmeyeceğim ama bilirsin beni işte Bitiririm her şeyi bir dikişte Aşk bu,savaş bu binlerce yıldır sürüp giden Aşk bu,savaş bu kadın ve erkek arasında Artık saymıyorum yılları,bana deyip geçen hayatları, Zaten pek de sevmem insanları. Ama kimi dostlar var sevdiğim,sokak köpekleri beslediğim, Bazı güzel anılar biriktirdiğim. Tutku garip bir şey ve çok vahşi, Ve çok hırslıydım zaten bende o yüzden de yağmaladım seni... Kolay değildir bilirim,bir aşkı bir kalbe koymak, Hele bir başkasını severken sen. Teşekkürler,bir zamanlar beni cok sevdiğin için Bu mektup da olmadı,kelimeler toparlanmadı,işte şimdi çöpe gidiyor. Yinede mektubuma son verirken, Seni her zaman çok seven, Ben..
  13. Kalbim Siyah beyaz bir film gibiydin herkes uyurken izlediğim Sevgilim benim çok özledim Her zaman gitmek istediğim tatil yerleri gibiydin Dergi sayfalarında hiç gidemediğim Bu bir masal başı iyi mutsuz sonlu Senle ben batı doğu ama dünya yuvarlak Kalbim ellerim kadar küçük değil Kalbim ellerim kadar küçük değil En çok sevdiğim şarkıydın herkesten çok sevildin Sevgilim benim çok özledim Ben küçük bir kız heyecanlı oyuncaklarım tahtadandı Hepsi kırıldı yapıştırdım Bu bir masal başı iyi mutsuz sonlu Senle ben batı doğu ama dünya yuvarlak Kalbim ellerim kadar küçük değil Kalbim ellerim kadar küçük değil Ben küçük bir kız heyecanlı oyuncaklarım tahtadandı Hepsi kırıldı yapıştırdım şebo..
  14. hiç yalnız bırakmayan dostuma.. Biliyorum, ağaçların yaprakları arasından sızan loş bir ışıkla ardımdaki karanlıkta süzülüyorum... Her yaprağın hışırtısı, başka anlamlar veriyor yollara. Soğuk ve ıslak molalarımda, imlalara takılmadan, ilk defa kollarımı hayata hiç olmadığı kadar açıyorum.. İnadına yaşıyorum artık, inadına dipdiri belalar buluyorum yaşamaya.. Kirli, beyaz bir sisin içinde, hep orada, hep aynı yere ışıyan yıldızlar arıyorum gecelerime. Yarım kalsın istemiyorum hikayem, hayatımda eksilen ne varsa tamamlayıp, giderken dolansın istemiyorum yaralarım ayağıma... Parmaklarımda canımı yakan kelimelerin tuhaf acısı, saçlarımı avuçlarımın arasına alıp, sıkıyorum başımı.. Damla damla akıp da kaybolsam diyorum, sessizce, yazmadan, okumadan, duasız, sus payım bile olmadan, damla damla, usulca. Korkmadan basıyorum toprağa, dağlara doğru kaldırıyorum başımı, uzak, derin, dipsiz bir boşluk yok artık gördüğüm yerde, üşümüş parmaklarımı göğsüme gizleyerek, yüreğim düşecekmiş gibi bakıyorum gökyüzüne, yaramı öpüyor rüzgar, sarmalıyor, kucaklıyor, kestirmeden giriyor hep içime. Kıyısında dursam da yaşamın, olsun, kıyısından da olsa tutunuyorum işte, gittiği yere kadar... Şiddetli kasırgalardan yol boyu halı.. Yürümek cesaretti, Durmayı seçti çoğu.. Varsın kasırga olsun ismi.. Tekrar tekrar ölebilirim.... alıntı..
  15. çok güzeldi radya teşekkür eder içimdeki çocukda sana en çokda bu bölüm için.. Yıllar sonra gözlerimi araladım bir sabah... Bir ses duydum içimden,bana mı öyle geldi acaba diye,dinledim,inanamamakla beraber sevinçle..Salıncakta küçük bir kız,çok sevdiğim bir çocuk şarkısı söylüyordu.. Bir köprüde karşılaşmış iki inatçı keçi Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay Hep huysuzluk inatçılık bu keçilerin suçu Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay Büyük keçi demiş : -Yol ver önce ben geçeceğim Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay Küçük keçi demiş: -Verirsem öleceğim. Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay Tam köprünün ortasında iki keçi toslaşmış Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay İkisi de suya düşmüş bunu görenler şaşmış Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay Keçilerin inatçısı suya düşer boğulur Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay İnsanların inatçısı kimbilir ki ne olur? Ha ha hay ha ha hay ha ha ha ha hay... İnattan bahsediyordu,ama konuşmaya başlamıştı işte..Beni bana vuruyordu,yüzüme gülerek..Bu bile benim için mükemmeldi..Şöyle bir dönüp bana baktı,dedi ?nasılsın?..Dedim ?iyiyim..?Biliyorum? dedi,?epey iyisin?..?gözlerin ışıldıyor,buldun mu aradığını?? Dedim ?buldum..??Peki? dedi,biliyordum bulacağını,şimdi seninle inatlaşmayacağım.Çünkü yine bana ihtiyacın olduğu bir dönemdesin..Yalnız bırakmayacağım seni..? Güldüm.. Ve sessizce,kimseye çaktırmadan, Yüzüm gözüm mutluluktan ıslak,, Küçük ben?in yanaklarından öptüm...
  16. ya ne güzel söylemiş atalarımız.. ama dememişler ki atalarımız..iş ne olursa olsun..değilmi?...yapılan iş ne?.. işte orda kopuyor bağlarımız.. siz ak işler.. biz tehlikeli işler diyoruz.. diyoruzda bir türlü anlatamıyoruz.. ne güzeldir atasözlerimiz değilmi.. ben en çok ''anlayana sivrisinek saz,anlamayana davul zurna az''sözünü severim.. bide ne vardı..hah''körler sağırlar birbirini ağırlar'' gerçek bir tane sayın aslan34 onuda tarih sorgular bizden sonra ve derki birde.. hiç bir ülke içten ve dıştan bu kadar ihanete dayanamazdı zaten..
  17. gel canem sende gel ..çınlatalım sahili..
  18. nasıl duygulandım ve nasıl dokundu bu yazı bana ..yani pesssssss demek bir savaş varmışta haberimiz yokmuş..ve tabi mağluplarıda biz.. peki adama sormazlarmı biz mağlupsak..siz ne kazandınız... esas kazanan zaten kazanmaya devam ederken.. siz ne kazandınız... anlamadığınız nokta şu avuntu arayan yok..çünkü bizi avutamaz hiçbirşey..bunca gerçek arasında... ve anlamadığınız bir nokta daha halk halk diyip duruyorsunuzda... nerde bu halkın diğer yarısı.. onlar galiba..yazıda dendiği gibi şirretlik ve ******** yapmaya gittiler.. dönerler...sakin olun.. halkı savunanlara bakın ya.. ayrıca bu yazıyı ben akp ye oy veren tüm ezilmiş ve mağlup severlere ithaf ediyorum...yeri orası çünkü..
  19. frozen

    Çağrışım

    göremediğim
  20. değer bilenisin
  21. frozen

    Çağrışım

    artık önemsenmeyen
  22. tamam canem çırpınma valla zor oluyo ama bi düşüniyim bakıyimmm sen bu forumun şiir sevenisin..
  23. frozen

    Çağrışım

    güzel boynu yüzünden çok sevdiğim..
  24. dar açılarda kısa paslaşmalardasın .. tabe bakamazsın bide şususun
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.