Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

frozen

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    4.763
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

frozen tarafından postalanan herşey

  1. sahimi diyon işte hep beklediğim an çok mesudummmm
  2. şu çektiklerimi ipe dizer veririm canem.. hemşire anımmmmmmmmm bi makara ip reca edebilirmiyimmmmm
  3. canem ne güzelsin sen ya.. dürüstlüğü ve zeynalığını seviyom bide bana gıcık olmasına bayılıyom dimek başkalarına güzel sözler bize hava he düşündümde heç bişeyini sefmiyom.. ben aptalmıyım..nil karaibrahimgil mahcup oldum be
  4. o işi hallettim ben nireye kayboldu sanıyon kankin sıra sende..dur şu sonuncuyuda aliyim zafer bizim
  5. ooooooooooooo baya bi varmış hee her şeyini seviyom
  6. yuk bırakmam bu uçan daire senin ağzına girdi bak dur kaçma çıkarmam ilazım
  7. frozen

    ÖZLEDİKLERİMİZ

    hemen üstüne alınmış seni özledim ya nirdesinki
  8. hep doğruyu söylemesini reca ederim gecem ...kaç numaraydı senin dil..
  9. essahmı diyon gecem dimek sende arabada değil tekerlekli sandalyede oturuyon he vah vahh
  10. pabuç dilli olmasını
  11. olarmı canem acı biberide sensin
  12. tornavidanın başını döndürdüğü vidaya çeviriyom seni
  13. şekerisin
  14. zati ayrık otuyum ben ya neyse plakaya çeviriyom
  15. sevebilme ihtimalimi
  16. ben alıyorum sevgi ve selam ile
  17. güzelisin..
  18. Öfkenin Adını Koy Devrilen bir çınar nasıl uzanırsa boylu boyunca öylece düştü kollarına kan-revan içinde dostun donup kaldı soluk bir gülümseyiş çocuksu kıvrımında dudaklarının Kaşın seyirmeye başladı birden yüreğin körüğü üflüyor içindeki cehennemi ve bir boşluğa nasıl çarparsa deli su öyle uğuldamakta kulakların bir bora patlıyor göğsünün okyanusunda Ne ki, tutulmuş nalçalı seslerle umudun köşebaşları korsanlar dalgalandırıyor senin deli rüzgarlarınla bayraklarını ve yitiriyorsun yolunu balta kesmez ormanında öfkenin Bil ki, dostuna değil çekilen tetik senin umuduna, unutma bunu kör bir öfke delirtmesin yıkmasın yaşamın direncini unutma ki her köşebaşında bunca dostun kurumadı hâlâ kanları Hele dik tut başını önce haykır yıkılmadığını, tükenmediğini yüreğindeki yalım nasıl olsa korlaştırır zamanın çeliğini sen önce öfkenin adını koy yanıltmasın yüreğini Ahmet Telli
  19. Sesinin Kuşları Susunca Öyle yorgun düşmüşüm ki acının mavzerini taşımaktan bulanık sular basıyor birden bütün mevzilerimi sonra çöle kesiyor içim Bu alaturka şarkılarda fena kanırtıyor bazen anıların ve acıların kabuğunu gagalıyor kanatırcasına yarayı susamış bir kerkenez Sesimin pınarı kuruyor susunca sesinin kuşları Uzayıp giden bir bozkır kesiliyor dudaklarım kavruluyor yalım yalım Sesini ver bana dilinle su verir gibi yaralı bir hayvana sesinin bütün gözelerini çevir dudaklarımın bozkırına yoksa dilim dilim edecek acılar beni Acının her gözeneğinden hüznün ilmiklerini geçirip dokudum şirin kilimini şimdi nakışlamak istiyorum yalnızlığın dört duvarına sesini Ahmet Telli
  20. frozen

    >>>İLYADA<<<

    Karda İzler Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün Bir uçurum kenarında vursunlar beni ki dünya Uğuldayıp duran bir uçurum değil miydi zaten Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün Siliyor adımı bir dal kırarak çam ormanından Gibi incelterek yetişiyor ardımdaki tipi bana Adımı yazıyorum kar üstüne ve ıslığını çığlık Geçmişim kar sessizliğiyle özetleniyor artık Bir kahkahayla çekip giderim karlı ovalardan Bir uçurum kenarında vursunlar beni, vursunlar Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün Yolculuklar ve ayrılıklarla anlatılabilir ancak Derim ki kar ve hüzün bir aşkın seyir defteridir Kar yağıyorken milyon kere hüzün yağıyordur Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün Ömrüm parmak uçlarımda eriyen bir kar tanesi yakışmıyor onlara. Ahmet Telli
  21. frozen

    redblack

    Herhangi Bir Aşka Dair Herhangi bir kızınkinden ayrı değildi öyküsü hayatına ülkesini ekleyip yaşamaktan başka Usulca eğerek başını yürürken nedense hep birbirine dolaşır gibi olurdu ayakları Bir fotoğraf ve yeni koparılmış bir çiçekti ilk mektubuna eklediği kelimelerse büsbütün yangın Durup durup iç çekişleri sessizliği, dalgınlığı acıyla bakışı yollara aşkı öğrenişindendi Çiçekli bir dal gibi uzandı sevdiğine ve yalnızca ayrılıklar korkuttu onu Böylece bağladı hayat, dünya ve kavga ve aşk onun tarihinde milattı Temiz çamaşırlar ve bir demet çiçek taşıyor simdi o kız, görüş günlerine Ahmet Telli
  22. Çocuksun Sen - I Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen Kum taneleri var ya onlardan birindeyim Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum. Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar Dursam ölürüm paramparça olur dünya Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna Tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak (Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç) Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı (Soluğunun elma kokması bundandı belki) Bir elma kokusuna tutundum düşerken Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle Çocuksun sen, çocuğumsun Ahmet Telli
  23. Sormuyorum Artık Sesim soğuk bir sis Gittikçe grileşen dalgınlıklar oluyor Sormuyorum bir yolculuğa kimle çıkılır Ve kim yırtıp atabilir elindeki son dönüş biletini de Tüm yalnızlıkları mümkün kılan birileri olmalı Ya da kalbini kederle onaran bir göçebe Özlemek o zaman bir çığlık olabilir belki, bir çığlık Sormuyorum artık biliciye de, bilgine de Aşkın darası nedir Ve mutsuzluk mümkün müdür ki o, Bir kırlangıç ikindisiydi belki de, gümüşte ve hüzne gizlenen Ödünç sevişlerden bize kalan sonsuz grilikler oluyor yalnız Ve bir çocuğun hüznüne kazınıyor, gülüşlerimizin paramparçalığı Sesimin sislenmesi bundandır Karşılığı yok hiçbir acının Herşey gölgesi kadar ağır Sormuyorum artık sormuyorum Hergün yeniden kodlanan umutlarla kirletiliyor dünya Ahmet Telli
  24. Yalnızsan Eğer hayatın devraldığı sessiz bir özsudur acı birikir yüreğinin kıvrımlarında ve ağar gözlerine ağır ağır bulutlar yere inmiştir artık ya da gurbettesindir unutma bir hayalet gibi kapındadır yalnızlık denen şey ufkun kararabilir birden için çölleşebilir kaçışın bile bir adımdır ya da dönüşündür kendine unutma Her sayfası kederle kararan bir hüzün defterine döner günler ve her sabah "merhaba hüzün" "merhaba yalnızlık" diyerek başlarsın hayata ama hayat bağışlamayacaktır seni unutma Üstelik günlüğü yoktur hüznün hiç bir zaman da tutulmayacaktır serüvenlerin yorgun yeniği elleri titreyen yaşlı bir kadındır hüzün ya da hasta bir tanıdıktır ancak hepsi o kadar unutma Ahmet Telli
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.