Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

frozen

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    4.763
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

frozen tarafından postalanan herşey

  1. West Indies, Kızıl Elma, İtaki, Maçin! Uzun yola çıkmaya hüküm giydim. Beyazların yöresinde nasibim kalmadı yerlilerin topraklarına karşı suç işledim zorbaların arasında tehlikeli bir nifak uyrukların içinde uygunsuz biriyim vahşetim beni baygın meyvaların lezzetinden kopardı kendime dünyada bir acı kök tadı seçtim yakın yerde soluklanacak gölge bana yok uzun yola çıkmaya hüküm giydim. Uzak nedir? Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için gidecek yer ne kadar uzak olabilir? Başım açık, saçlarımı ikiye ortadan ayırdım kimin ülkesinden geçsem şakaklarımda dövmeler beni ele verecek cesur ve onurlu diyecekler halbuki suskun ve kederliyim korsanlardan kaptığım gürlek nara işime yaramıyor rençberlerin o rahat ve oturmuş lehçesinden tiksinirim boynumda bana yargı yükleyenlerin utançlarından yapılma mücevherler sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok uzun yola çıkmaya hüküm giydim. Bir hayatı, ısmarlama bir hayatı bırakıyorum görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta askerken kantinden satın aldığım cep aynası bazı geceler çıkarken uçarı bir gülümseyişle takındığım muşta gibi lükslerim de burada kalacak siparişi yargıcılar tarafından verilmiş bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım burada bitti artık işim, ocağım yok uzun yola çıkmaya hüküm giydim. ismet özel.. bu şiiri çok çok severim egzo...ne güzel demiş dimi..Uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
  2. frozen

    redblack

    Beni koyup koyup gitme, n'olursun Durduğun yerde dur Kendini martılarla bir tutma Senin kanatların yok Düşersin yorulursun Beni koyup koyup gitme, n'olursun Bir deniz kıyısında otur Gemiler sensiz gitsin bırak Herkes gibi yaşasana sen İşine gücüne baksana Evlenirsin, çocuğun olur Beni koyup koyup gitme, n'olursun A. İlhan
  3. Aşk bitti. Elimden sanki minik bir balık kayıp gitti. Aşk bitti. İçimden sanki bir şeyler kopup gitti. Aşk hiç biter mi? Hiç bir şey olmamış gibi boşlukta kaybolup gider mi? Aşk hiç biter mi? Aşk hiç biter mi? Kalır adımızla bir sokak duvarında, Bir ağaç kavuğunda, bir takvim kenarında, Kalır bir çiçekte bir defter arasında, Bir tırnak yarasında, bir dolmuş sırasında, Kalır bir odada, bir yastık oyasında, Bir mum ışığında, bir yer yatağında, Aşk hiç biter mi? Aşk hiç biter mi? Kalır dilimizde yinelenen bir şarkıda, Bir okul çıkışında, bir çocuk bakışında, Kalır bir kitapta, bir masal perisinde, Bir hasta odasında, bir gece yarısında, Kalır bir durakta, yırtık bir afişte, Buruk bir gülüşte, dağılmış yürüyüşte, Aşk hiç biter mi? Aşk hiç biter mi? Kalır bir sokakta, bir genel telefonda, Bir soru yanıtında, bir komşu suratında, Kalır bir pazarda, bir kahve kokusunda, Bir tavşan niyetinde, bir çorap fiyatında, Kalır bir yosunda, bir deniz kıyısında, Bir martı kanadında, bir vapur bacasında, Aşk hiç biter mi? Aşk hiç biter mi? alıntı nenelerin en şahanesine
  4. Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken Gidersen kim sular fesleğenleri Kuşlar nereye sığınır akşam olunca Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor Bir de seni ekliyorum susuşlarıma Selamsız saygısız yürüyelim sokakları Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız Yüreğimize alırız onları, ısıtırız Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam Gidersen kar yağar avuçlarıma Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür Bir tufan olurum sustuğun her yerde . Ahmet Telli canem bidenem..nasılsın
  5. dimek daha çok beklerim..
  6. evet saygı duymalıyız ..özelliklede BİR İŞ YAPILIYORSA ..ama hangi işe saygı duyacağımıza bırakında kendimiz karar verelim.. doğru dürüst çözüm getirecek BİR İŞ yapılırsa sizden farklı olarak bende saygı duyarım.. hurafelere saygı beni aşar..
  7. görüntüleri izlediğimde.hem utandım..hemde güldüm.. nedenmi.. hiç bir uyarıya aldırış etmeyen.. küresel ısınma diye bir konu gündemlerinde yer bile teşkil etmeyen .. son ana kadar duyarsız kalmayı her nasılsa başarıp.. anca ayakları taşa takılınca uyanan halkım camilerde yağmur duasına çıkmış..vay vay vay.. her şeyi başkalarından beklemenin kolaylığına alışmayı bırakacaksın.... sonra devletin üzerinde baskını hissettireceksin..önlem almalarını sağlıyacaksın.. tv de dizi..magazin..yada sırlar dünyasını huşu içinde izlemeyi de bırakacaksın.. bırakacaksın ki.. başımızdakiler kafalarına göre işler yapıp aman nasıl olsa alışırlar..boşverrr demeyip.. kısa ve uzun vadede önlemini alsın.. TÜRKİYE ÇÖL OLUYOR...FARKINDAMISIN!? yoksa traji komik yağmur dualarına devam taraftarımısın?
  8. Aşkı yitirdim Arka sokaklarında bu kentin Kent üstüme çöktü her köşe başında Her köşe başında seni sanarak Köşeden dönüp kaybolan Nefes nefese kaçtım korkularımdan Aşkı yitirdim Arka sokaklarında bu kentin Caddelerinden utandım yürüdükçe Yürüdükçe yeni sandığım ufuklara doğru Zaman zaman Adım adım geri geldim ufuklarımdan Aşkı yitirdim Arka sokaklarında bu kentin Güneşin doğuşunu özledim Özleyerek sevdim seni Sevdim de Yana yana kaçtım sevdalarımdan... Arzu Kayhan
  9. ''Sürüden ayrılan koyuna geridekiler hayretle bakarlar. Uzaklaşan koyun ardına bile bakmaz. Bir çobanın peşine düşeceğini ama yakalansa da nasıl olsa yeniden deneyeceğini bilir çünkü bir kere yalnızlık duygusu ve isyankarlık tohumu ekilmiştir yüreğine.'' derim sürüden çoktan ayrılmış ve bide üstüne kaybolmuş bir koyun olaraktan
  10. offf offffffff
  11. frozen

    ÖZLEDİKLERİMİZ

    timsah gözyaşlarıda pek bi maviymiş özledim mi aceba bir düşünmem ilazım
  12. benim sevdiğim bir üyesin..forumu boşver
  13. salınada salınada gel haydi yavrum dön dolaş yine bana gell
  14. şimdi canem burdaki rapunzel pek bi saf bişeymiş yane ben olsam ne o keltoş havuz görevlisi canem kıskandınmı saçlarımı derrrrrrr .. ayağımdaki topuklu patilerimle güzelce ayağına basaraktan şahsı ekarde edip ..havuza filan girmeden havalı bir çıkış yapardım.. yirim sizi ben..bende çok özledim nenecim sorması garip ne ettiriyon canem nenem bidenem
  15. canem nenem çok duygulandım.. seni o güzel yüreğinden öpüyorum bidenem.. egzo iadeyi ziyaretlerde olmasa gören yuk seni.. ve şiir çok güzel..teşekkür ederim canem.. anam anam açamı bu :blink:güzel dileğinle sen.. hoşgeldin canem.. ve derimki mersi buku
  16. biraz geç geldim ama affedersin artıkın beni ha karaçalım allah seni kahretmesin bu nası bir şarkı yawwww sana acil bir terapi uygulamam gerekicek anlaşılan çok güzel bir resim canem teşekkürler..
  17. Bazen bütün şarkılar bana söylenir Bazen hayatın kendisi bir şarkı olur An gelir susar tüm sazlar Kaybolur tüm sözler Yine içimde kimsesizler Yine komik beklentiler Bazen kabarır yüreğim denizler gibi Ezer beni o tanımaz gözler An olur çekilir dalgalar Kaybolur köpükler Yine içimde kimsesizler Yine komik beklentiler Bazen kaybolur ay gibi yüzler bulutların ardında. Bazen gökkuşağını yakalarım Yağmurun terkedilmiş ıslaklığında An gelir takılırım suya düşmüş gölgelere Yürürüm ardı sıra sonsuz ufuklara Derken gözümü bir ışık alır Kurulur yine o neşeli panayır Bilirim sondaki kimsesizliği Tanırım o dostane sessizliği Yine yaşarım o komik beklentileri Kaçıncı bilmem Sadece çıkarım aynı umutla her gün evden. M. Alp Turan
  18. Son damla deli Hayat önümüzden akıp geçmekte olan bir tren değil, ama hala ısrarla inek gibi bakmayı sürdürenler var. I Kör karanlığı ay yerine şimşeklerin aydınlattığı bir gecede simsiyah ıslak asfalt ta yürümenin bu kadar zevkli olabileceğini ve bunu daha önce neden fark edemediğimi düşünürken nereye gittiğini bilemeden yürümek gerçekten garip, ama asıl garip olan belirsiz bir sona doğru yürürken, yeni bir başlangıç yapacakmış gibi heyecan ve heves duymaktı. Buraya nasıl geldiğimi, daha doğrusu beni nelerin bu noktaya sürüklediğini düşünmek yerine sadece güdülenmiş bir halde kurulu oyuncaklar gibi belki de bir daha asla ıslaklığıyla ürperemeyeceğim yağmurda o eski köprüye doğru yürüyordum. Sebebini hala anlamasam da o köprüyü hep sevdim. Tüm yenilmişliğine rağmen ayakta kalması, bana unutulmuşluğun ve yitirilmiş güzelliklerin hüznünün ve acısının üstesinden nasıl gelineceğini gösterir gibi olmasını yada bu tür hisler uyandırmasını seviyordum. Bu yıllara yenilmemiş ama unutulmaktan kurtulamamış taştan, kemerli, muhteşem köprü beni hep yenilemiş, her dibe vuruşumda beni yüzeye çekmiş, her defasında gözlerimi hayata açmamı sağlamıştı. Herhalde bu yüzden benim için hep özel olmuştu. Nihayet eski dostumun kıyısına varmıştım işte. Bana yine neyin var, neden buradasın dercesine bakıyor. Nedense bu defa garip bir şekilde utanç içerisindeyim bu şey gibi?...hani hep sana umut bağlamış olan bir dostuna artık yapamayacağını söyleyip umutlarını yıktığını, onun da senden vazgeçmesi, seni unutması gerektiğini söylemek kadar zordu. Yağmur ahmak ıslatacak kıvamda yağmaya devam ederken baş ahmak, yani ben ve yaşlı, mağrur, eski dost son kez bir araya gelmiştik. İçimden ondan özür dilemek geliyordu ama bırak özrü konuşmaya dahi çekiniyordum. Ne saçma değil mi? Islanmış bir ahmak, gecenin bir yarısı eski taş bir köprünün başında durmuş ve eğer üzerinde yürürse kızacak olduğuna inandığı bir köprüye ilk adımını atmaya korkuyor. İnsanlarla konuşmak daha kolay. Onlar içini okuyamazlar, senin söylediğin kadarını bilir, anlattığın kadarını anlar yada anlıyormuş gibi yapar ve sen perdeyi aralamadığın sürece müsaade ettiğin kadarını görürler. Peki ya telepatik olarak konuştuğunu sandığın bir şeye karşı nasıl perde koyabilirsin ki, daha beni ilk görüşünde tamamıyla tüm beynimi, ruhumu, içimi okuduğunu biliyordum hatta tüm karanlıklarım bile onun için aydınlanmış bir bola salonu kadar açık ve göz önündeydi. Gizlide kuytuda kalabilecek hiçbir şey yoktu ve lanet olası tüm bunları benden duymak istiyordu. En kötüsü de ruhunla beynin arasında kurduğun köprünün konuştuğunu sandığın yıllanmış bu viran köprüden daha yıkık ,daha unutulmuş ve daha hazin durumda olduğunu kabullenmekti. Söze nasıl başlayacağımı bilemeden sana ne! Dedim. Ve kesik de olsa devam ettim. -ne olduğunu biliyorsun -beni anlamanı beklemiyorum sadece.... sanki kendi kendime günah çıkarıyordum. Zor olanda bu ya zaten kendinize her zaman her şeyi açıkça itiraf edemiyorsunuz. Hele ki yenildiğini kabul etmek , vazgeçtiğini söylemek çok zor. İçimde çoğu zaman hain olduğuna inandığım diğer yanım hep bir alternatif daha olduğunu fısıldar durur veya hiç bir şey yapamasa da boş vermemi söyler. Ama ne o salak beni, nede bir başkasını dinleyecek sabrım kalmamıştı. Zaten bu saçma benliksel tartışmaya girecek, kendimi muhakeme edecek, sorgulayacak gücüm de kalmamıştı. Bunların hepsini belki hayatım boyunca milyonlarca kez yapmıştım ama artık yeter! buraya kadar. Üzgünüm eski dostum bu defa seni de dinlemeyeceğim. Haklısın yine dibe vurdum. Hem de bu defa çakılıp kaldım. Beni artık sen bile kurtaramazsın. Hem zaten bunu da istemiyorum. Buraya sadece seni son bir kez görmeye geldim. Varsayalım çok mutluyum ve buralardan dönmemecesine ayrılıyorum. Veda gecesi içinde talihsel bir uygunlukla bu çıldırmış geceyi seçmiş bulundum. Bu defa sus! yüreğime hiç bir şey fısıldama duymak istemiyorum. Bu defa olduğun gibi ol, taş gibi sessiz ve durağan ol. Bu aldı verdi muhabbet devam ederken eski dostumun, bu eski köprünün üzerinde yolu yarıladığımı fark ettim. Artık garip bir huzur duygusuyla beni anladığını ve hiçbir şey yapmayacağını, bu son buluşmayı sessizce benimle paylaşacağını anlamıştım. Şiimşeklerin aydınlattığı köprünün taş duvarı üzerinde elimle silerek kendime oturmak için bir yer açtım. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Herhalde içgüdüsel davranıyordum. Yoksa zaten iliklerime kadar ıslanmışken ve bu son anda, kıçımın kirlenip kirlenmemesi neden umurumda olsundu ki? Buraya daha önceleri de çok gelmiştim her defasında bu duvara oturmuş, metrelerce aşağıya çakılmaktan korkmadan, köprünün yosun tutmuş asırlık ayaklarının suyla buluştuğu, sudaki taşların arsızca, çirkin, hoyrat gülüşlerine saatlerce bakmış ve eski dostumum uzayıp giden kolonlarına yaslanarak yılların yüküne katılmış, uzun saatler dertleşip hep bir çıkış yolu bulmuştum. Ama bu kez yaslanmadım, aslında yaslanamadım. Çünkü beni vazgeçireceğini biliyordum. Yo! hayır bu kez gerçekten yalnızdım ve öyle kalmak zorundaydım. Belki de hayatımda ilk kez kararlılık konusunda kendimden bu kadar emindim yada öyle olmak zorunda olduğumu biliyordum. Aksi takdirde yine o içimdeki hainin eski dostumla işbirliği yaparak beni bir kez daha kandıracaklarını ve yine bir çuval dolusu yeni umudu sırtıma yükleyip evime göndereceklerini biliyordum. Sonrası mı ? sil baştan. Gök yüzü çıldırmış gibi değil bayağı, bayağı deli olmuştu. Aslında hep böyle olağan üstü doğa olaylarını sevmişimdir. Bana ne kadar aciz olduğumuzu göstermesinin yanı sıra sorunlarımızın da ne kadar küçüldüğünü hissettirir. Aksine biz kadar büyük olduğuna inansak da. Çoğu zaman böyle gecelerde gökyüzünde, mitoloji de olduğu gibi tanrıların savaştıklarını düşünürüm. Anlaşılan yine yukarılarda bir yerlerde sıkı bir tartışma başlamış ve hepsi doğru olduğuna inandıkları hamleyi gerçekleştiriyordu. Herhalde? Birden içimden kahkahalarla gülmek geldi. Hatta buna bu trajik durumum dahi engel olamadı ve güldüm. Sanki sesim gök yüzüne doğru bir cevap gibi yitip gitti. Ve kendi kendime; yukarıda sanıyorum atlayıp atlayamayacağım konusunda iddialı bir bahis dönüyor dedim. -üzgünüm baylar bayanlar bu defa son ana kadar bunu bilemeyeceksiniz. Ancak bahisleriniz konusunda elinizi çabuk tutsanız iyi olacak çünkü üşümeye başladım. Birden yukarıya doğru bağırmak geldi içimden ve karanlığa doğru haykırmaya başladım. Sanıyorum anlamını çokta fazla düşünmediğim birkaç küfür savurduktan sonra boşluğa boş, boş bakarak yine kendimle baş başa kaldım. Kendi kendime o en bildik soruyu sorma cesaretini göstererek neden ? diye mırıldandım. Sanki sesim boğuklaşmıştı ama bu boğukluk içinde bulunduğum depresif durumun filimsel trajedisinden değil de yağmurda yeterinden fazla kalmış olma ahmaklığından kaynaklanıyordu. Üşütüp hasta olacağımı düşünmekten kendimi alamadım. Keşke her şey bu kadar basit olsaydı. Ama değildi. Kabul etmek istemesem de kulağıma gelen hıçkırık sesleri üşütmek üzere olan bir adamın değil, çaresizlik içinde zırlayan bir çocuğun yakarışları gibiydi. Garip ama çoğu zaman katıla, katıla ağlamak istememe rağmen, mantığım diye kabul ettiğim o sert kütle göğsümü tıkar ve bende her zaman olduğu gibi yine kendimi suçlu bulur, kurban ederdim. M. Alp Turan
  19. aynen katılıyorum..
  20. teşekkür ederim canem..
  21. vay be bu günleridemi görücektim.. yane teşekkür ederim.. figgaro ben vazgeçtim ver maydonozumu geri ben kendim yiyeceğim..
  22. kaktüsü severim bi kerem hayat gibidir..tam herşey tepetaklak giderken birden yeni kapılar açılır insanın önünde.. ısırgan otu ve ebe gümecini hemen aliyim bildiğim kadarıylen yemekleri yapılır.. bana özel gelen taze yumrulu yeşil soğanıda artıkın salataya doğrarım bende dayanamiyiciğim filazofuma bi demet maydonoz göndericiğim...kadın ruhundan bu kadar eyi anladığı için ve bide herbişeye maydonoz olmasın deyi .. alıcakmıki acep
  23. külliyen yalan.. yeşilliğini alttaki sözleri üstüme alınmıyom
  24. yuk gecem bahtiyarı yolladım ben öteki tarafa mesudla hem mesud hemde bahtiyarım artık karakterini
  25. beni gıcıklandırmasına bayılıyom o zaman söyliyeceklerini söylerken kimseyi takmamasını
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.