Zıplanacak içerik

grejuva

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

grejuva tarafından postalanan herşey

  1. grejuva şurada cevap verdi: artos32 başlık Türkiye ve Avrupa
    onurlu olalım yeter.
  2. Sabah yazarı Mahmut Övür 'Papermoon Darbesi'nin perde arkası nı yazdı. Burada biraraya gelen DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, ile Mustafa Tanla'nın konuştukları CHP değil DSP'ydi. - Son günlerde gözler, Mesut Yılmaz'ın yeniden siyasete dönüşüyle merkez sağa çevrildi. Liderler, ikinci adamlar adım adım izleniyor. Herkes yeni bir gelişmenin peşinde. Peki merkez solda neler oluyor? Yoğun iç tartışmaların yaşandığı, yeni arayışların sürdüğü sol sanki derin bir sessizlik yaşıyor. CHP'den kopuşların yaşandığı dönemde birkaç koldan süren yeni "çekim merkezi" yaratma mücadelesi bir türlü başarılamadı. Celal Doğan'ın çıkışı da, sonra devreye sokulmak istenen "Zeytin Ağacı" da "Büyükerşen Formülü" de tutmadı. Bu arada eski DİSK Başkanı Rıdvan Budak'la yeni başkan Süleyman Çelebi bir grup sosyal demokrat aydınla farklı bir çıkış denedi. O da sol dalga yaratmaya yetmedi. Tam sol sessizliğe gömüldü derken, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut, "Papermoon darbesi"ni patlattı. Yazıda, İstanbul'un en lüks restoranı Papermoon'da Mustafa Sarıgül, Süleyman Çelebi ve Bülent Tanla'nın bir araya gelerek "Deniz Baykal'ı devirme planları" anlatılıyordu. Hedefi "devirme" olan bu haber, siyaset kulisinden çok istihbarat raporlarını çağrıştırsa da aslında bir başka gerçeğe işaret ediyor. Çünkü, siyasetin görünen yüzü kadar bir de görünmeyen yüzü var. Kulislerde konuşulanlara göre bu buluşmanın asıl amacı CHP değil, DSP. DİSK'in öncülük ettiği "10 Aralık Platformu" Türkiye'nin bir çok ilinde toplantılar yaptı. Ama gelinen noktada "yeni bir oluşum" yaratmanın zor olduğu görüldü. İşte, Süleyman Çelebi, Bülent Tanla ve Mustafa Sarıgül'ü buluşturan da bu nokta... Denilenlere göre, bu üçlü solda yeni bir formülün peşinde. O da şu; Ortada teşkilatıyla, parasıyla hazır olan bir DSP var. Acaba DSP'nin mevcut yapısı rahatsız edilmeden yeni bir birliktelik yaratılabilir mi? Büyük olasılıkla formülün mucidi olan Bülent Tanla, DSP'ye "Genel Başkan ayrı, başbakan adayı ayrı bir parti modeli" götürülmesini öneriyor. Formülün açılımı da şöyle; Başbakan adayı Mustafa Sarıgül, Genel Başkan ise belli; Zeki Sezer. Son günlerde soldaki kulislerde Sarıgül'ün de sıcak baktığı işte bu formül konuşuluyor. Yapılan nabız yoklamalarından alınan sinyaller de olumlu. Sadece DSP içinde bir grubun, "Eğer bu model uygulanacaksa bizim başbakan adayımız Büyükerşen olsun" diyor. Peki solda bu formül tutar mı? Sonbaharla birlikte kıpırdanan siyaset dünyası, seçim yaklaştıkça çok daha hareketlenecek ve ortaya kim bilir daha ne formüller atılacak.
  3. gündemi falan da takip ediyorum ama atlamışım heralde, hayırdır yönetim sistemimizin komünist sistem olması gibi bi tartışma veya yönelim falan mı var? canınınız sıkıldıkça başucu oyuncağı gibi komünizmi alıp ona laf atıyorsunuz..(komünizmi savunduğumdan falan değil!) biraz da ülke gerçeklerinden, gündemden, tehlikelerden, oyunlardan bahsetseniz daha hayırlı olur. zira ülkenin (illa siyaset olacaksa) komünizm gibi bir tehlikesi yok, kaç kış geçti hala gelmedi! ne çok korkularınız, alıp veremedikleriniz varmış meğer bu sistemle, nasıl bir takıntıysa bu...
  4. grejuva şurada cevap verdi: modernjames başlık Havadan Sudan Konular
    2007'de organik sigara üretimine başlanacak. organik organik içicez biz de ama en nihayetinde sigara kullananlara da yaratık ya da idiot muamelesi yapmayın.çünkü biz içenler de biliyoruz ki sigara zararlı bi şey ve ciğerlerimize yazık oluyor.eh biraz da biliyoruz ki sigarayı bırakınca tertemiz ve sağlkılı bir hayat bize merhaba demeyecek...
  5. paylaşmak istedim; Melike İLGÜN Hangi vatan sağolsun? Pamuklara sarıp yetiştirdin çocuğunu. Bebekken geceleri kalkıp ayakucunda nefesini yokladın, içinde her anne gibi hep bir garip korku, ya ölürse ... Önce okul kapısında bekledin, sonra "arkadaşlarım dalga geçiyor" dedi, pencere önünde gözledin dönüşünü... 5 dakika gecikse ruhun sıkıldı hep, araba mı çarptı, biri mi sataştı, düştü dizi mi yarıldı. Sonra büyüdü, "aman okusun" dedin, binbir zorlukla bir üniversiteye girdi, hiç bir şeyini eksik etmedin. Evde, malda, mülkte değildi gözün. Yemedin yedirdin, giymedin giydirdin. Oğlunu üç kuruş "helal" maaşınla adam ettin. Ve birgün askerlik geldi dayandı kapıya... Senin gibilerin evladı nerelere giderse o da oralara gitti. Otobüs terminalinde arkadaşları " En büyük asker bizim asker" diye omuzlarına aldığında bile için titredi. "Aman düşeceksin oğlum, bir yerin incinecek, aman oğlum" O nöbetteyse sen de nöbette, operasyondaysa tetikdeydin. Bebekken nasıl dinliyorsan öyle dinledin nefesini kilometrelerce öteden. İçinde hep bir garip korku, ya ölürse... Bir Eylül günü kara haberi geldi oğlunun subaylar eşliğinde. Sonra kameralar yığıldı kapının önüne.. Haberi duyan geldi, duyan geldi... Ertesi gün cenazede tanıdığın, tanımadığın bir sürü insanın önünde, için taş kesmiş, damarların koparılmışken, son bir kez saramadığın oğlunu buz gibi çerçevelenmiş bir resimde arıyorken, herkes senden aynı iki kelimeyi bekledi. Sen demedin, diyemedin, "vatan sağolsun" diye.... "Hakkımı helal etmiyorum" diye haykırdın, "etmiyorum, hakkımı helal etmiyorum" Hakkını helal etmediğin kendi çocukları Amerika'da okurken seninkini ateşe atanlardı. Hakkını helal etmediğin senin oğlun çelik yeleksiz kimin eliyle beslendiği belli düşmana koşarken, uğruna savaşılan vatan toprağını pazarlıkla satanlardı. Hakkını helal etmediğin "haram" yiyip "helal" üzerinden politika yapanlardı. Şimdi "Vatan sağolsun" demeni bekliyorlar senden. Yarın Lübnan'da muhtemelen üzerinde made in USA yazan bir kurşunla "yanlışlıkla" öldürülen bir başka evladın annesinden de aynı şeyi bekleyecekler. Sen oğlunun hasretinden bayram sabahları şehitlikteki taş mermerleri severken, onlar havaalanında Amerika'dan dönen oğullarını bekleyecekler. Akşam haberlerinde onların oğullarının açtığı pastörize yumurta fabrikalarını göreceksin. Onların oğulları Amerikan bankalarında çalışacak. Onların oğullarının yaptığı ölümlü trafik kazaları usta ellerce örtbas edilecek. Sen hergün taş keseceksin, biraz daha, biraz daha... Analar uyanıyor, anaların isyanından korkun beyler. Siz ki hak üzerinden politika yaparsınız hep, anaların haklarını helal etmemesinden korkun, hiçbirşeyden korkmadığınz kadar. Çünkü artık inanmıyorlar size. Sizin vatan bildiğinizle onların vatan bildiği aynı değil, biliyorlar. Ve artık yüksek sesle soruyorlar. Hangi vatan sağolsun, sizinki mi, bizimki mi? Siz ki kanundan, kuraldan, halktan, haramdan korkmazsınız. Ama anaların isyanından korkun. Onlar ki Riksos Otel'de bir gecelik konaklamanın bir çelik yelekten daha pahalı olduğunu bilirler. Teşvikiye Camii'nden hiç şehit cenazesi çıkmadığını bildikleri gibi... Onlar ki Lübnan'a neden asker göndermek istediğinizi de bilirler, vatana ihanetin ne olduğunu bildikleri gibi.... Onlar ki sıksan şüheda fışkıracak toprak için yıllarca oğullarını başlarına kına yakıp yolladılar askere. Artık "vatan sağolsun" diyemiyorlarsa bir bildikleri vardır. Salı günü anaları düşünün...
  6. bu durumdaki asıl madur evlenecek erkek modeli klasmanına giren erkeklerdir. bu erkekler heyecen vermediği (denemeden karar verirler bi de) sade oldukları için seçilmezler ve gençlik döneminde özellikle bayanlar ( conconiler) ........... tipli (anladınız siz ) erkeklerle çıkar ve ilişkilerin sonunda "h*yv*nsın sedaaaat!" nidası duyulur. bu ses durgun ve güvenilir limanlara açılmak zorunda kalan hasarlı gemilerin çaresizlik sirenidir... böyle bi ayrım yok demek kişisel bazda kabul edilir ancak toplumda malesef var.... (bkz. kadınlar ne ister?)
  7. aman dikkat etsinler, tayyip dava açmasın!
  8. (bkz. dinime küfreden müslüman olsa!)
  9. unut diyorsun beni, nasıl unuturum... insan uyanmayı unutur mu hiç? gördüğüm en güzel rüyasın, boğazımda düğümsün, yutkunsam gideceksin, yutkunmasam ölürüm. ............... ve ona dair, onu unutamadıkça, ona avaz avaz bağırıp kızmak istedikçe, onu unutamayacağımı; unutmaK İSTEMEYECEĞİMİ bildikçe dinlediğim, yaşadığım şarkı... kolay olmayacak elbet uzulecegim mutlaka bir iz birakacak belkide cocuk gibi sana kusecegim seneler sonra utanarak dokunup birer birer sevdigin esyalara hatta belki aglayacagim aci cektigim dogru ama sen bana bakma ne olursa olsun seni unutacagim seni sevdigimi unut sevismelerimiz yalan unut beni de her yalan gibi unut o sevgiler ki yoktular onlar umitlerimizdi ne umitler yaslandi gel zaman git zaman ayrildigimizi unut yalnizliklar zaten yalan unut beni de her yalan gibi unut niye böyle sağır, hırçın, vefasız ve asisin?
  10. su kaynat da çay demle, kronik potansiyel sevgili adayı
  11. grejuva şurada cevap verdi: monark88 başlık Güncel Konular
    ne mutlu Türküm diyene. anayasa hatmetmeye gerek yok... ha bu arada, halen ideolojik olarak Atatürk bir yerlere çekilmeye çalışılıyor. Atatürk çok yönlü biriydi. herkes her tarafa çekebilir yani. e bitmez bu tartışma...
  12. sssizliğin kızı, "(müslüman ülkede demokrasi nasıl olur anlayan varsa beri gelsinde bende nasiplenim bu acaip ilimden)" dediklerinden, özellikle de bu kısmından bir şey anlamadım .(anladım gerçi ama umarım yanlış anlamışımdır) açıklarsan çok sevinirim... sen nasıl bir sistem, nasıl bir devlet nasıl bir toplum istiyorsun?
  13. sevgili seyrekler, Atztürk'ün hangi sözlerine saçma dediğinizi açıklar mısınız? bir saattir arayıp bulamıyorum. ben de bir problem var herhade...
  14. yapmayın böyle yalnız ağaç, ben şimdi size bu güruhtansınız mı dedim? Atatürk'ün heykellerini yıkanı soruyordunuz, sevdiğim bir karikatürdü, biraz da onun üzerinden gösterdim hepsi o. ama şu da bir gerçek ki türkçü başbuğ sıfatını ekleyerek Atatürk'ü bir ideolojik görüşün lideri, sempazitanı durumuna getiriyorsunuz.Atatürk çok zeki bir liderdi malum, dış politikayı da iyi bilirdi. şimdi biri çıkıp Atatürk'e sizin yönteminizle giderek pek ala solcu veya liberal diyebilir ki sizin mantığınızla bu da mantıklıdır. Atatürk'ü seçme sözlerden değil de altı ilkeden anlamaya çalışmak daha doğru bence...
  15. ATATÜRK'ün sözlerine mi yoksa sizin görüş ve ithamlarınıza mı saçma dedi orda şüphem var. peki siz bunu nereden çıkardınız (Atatürk'ün sözlerine saçma demesini?)
  16. bravo Atatürkçülüğünüz belli oldu(!) atamızın sözlerine saömalık diyen birisiniz. tamam sizi anlıyorum siz balon Atatürkçüsünüz. keşke o çocuklar kadar bu sözleri benimseydiniz bugün vatanınızdan ve Türklüğünüzden gurur duyardınız yazık çok yazık eğer ülkemizde sizin gibi atatürkçüler çoğaldıysa vah o ülkenin haline abd nin veya israilin işgal tehlikesine lüzum yo biz içten çökmüşüz..benliğimizi kaybetmişiz..lütfen bir daha atatürkçüyüm demyin çünkü onun sözlerine saçmalık diyenin Atatürkçülüğüne inanmam.. ................................................................... neresi bu kadar dokundu bu lafların anlamıyorum. sağ güruha en ufak bir dokundurmada (belki de gerçekleri söylemede) hemen ayaklanıp hücuma geçiyorsunuz. SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK DEĞİLSİNİZ. siyaset kirli bir oyun ve ideolojiler de bunun bir parçası. temiziz demek saçmadır...
  17. ya da şöyle bi kötü espri yapmış olabilir dede, 29 şubat 4 senede bir gelir, o zaman dede sadece97/4 yaşındadır (24oluyo heralde ) benim hatlar gitti tabi buarada, arka arka saçmaladığım ender anlardan biridir
  18. 29 şubat ne ya? ohoo biz de döktürdük yukarda
  19. dedenin doğumu tarihi hicri takvimin kullanıldığı dönemdedir (iş bu suretle kendisi kurtuluş savaşını, cumhuriyetin kuruluşunu ve üç askeri darbeyi görmüştür. helal olsun ) miladi takvime geçtiğimizdeyse aradaki fark 13 sene olarak hesaplanmıştır. buraya kadar doğru mu? doğruysa bile gerisini yapamıcam çünkü ekleniyo muydu yoksa çıkartılıyo muydu hatırlamıyom. 110 yaşında olması çok mantıklı olmadığına göre çıkartılır heralde
  20. tdk'ya baktın mı, bi bakıver. benim için şimdi içi neyle doldurulmuş önemli değil? kim bu Kemal, o önemli. kimmiş bu traktör yerine öküzü tercih eden? o zihniyetteki bir insanın (ya da öküzsevici diyelim) içinde Atatürkle ilgili herhangi bir mevkide temsil hakkı olmamalıdır.. internetten bahsederken solcular demişsin. sol ilerlemektir, statükoya karşıdır. gerçek bir solcu her yeniliğe açıktır. abd ürünlerini ben de kullanmıyorum, pahalılar şaka bi yana evet, hayat tarzıma düşüncelerime ters olduğu için. ama ayakkabı düşüncelerin aynası olmamalı, düşünce ayağa düşmemeli bence. bilgisayarımı çöpe atar mıyım? daha iyisini yapmazlarsa açıkçası hayır. bu ekonomik sistemde bence milliyetçilik sırf milli mal diye abuk çürük işlevsiz bir şeyi almak değildir. ben de kola içmiyorum yaklaşık iki yıldır. seni de kutlarım...
  21. şuralar gözüme battı, sormak/söylemek istiyorum; yine tekrar ediyorum: kemalizm=atatürkçülük. bu iki kavram da aynı karından çıkmadır. sen ayrı olduğunu nerden savunuyorsun bilmiyorum ama zaten aynı kişiyi gösteren iki sembol nasıl zıt olabilir? (bir de tdk'ya bakalım..) şimdi diyorsun ki ben milliyetçiyim. sonra da sağcı olduğunu eklemişsin. anlatmaya çalıştığım da buydu. ben de milliyetçiyim. ama sağ görüşlü değilim. yani bir tartışma ortamında milliyetçiyim dediğinizde bu ideolojik algılanıyor ve sağ görüşlü olduğunuz farzediliyor. e ama ben de milliyetçiyim! ne diyeceğim şimdi? ayrıca, birisinin size sağcı olmadığınız için milliyetçi duygulardan yoksun olduğunuzu söylemesi ve çevredeki güruhun yine aynı nedenle ve aynı gözle bakması nasıl bir şeydir biliyor musunuz?sırf sol görüşlü olduğunuz için (komünizmden falan bahsetmiyorum, dikkatinizi çekerim) en kutsal duygulardan birinden alıkoyulmak, uzaklaştırılmak, dile aldırılmamak, milliyetçiyim dedikten sonra ama'lı cümleler kurmak... ulusalcılık kelimesi tam da tutunacak daldır işte. her şeye siyasi gözle bakıyoruz madem, ulusalcılar sadece sol güruhu desteklerken siyasi milliyetçiler bütün bir milleti mi kucaklamış kollamıştır? ateist olmadığınız için ulusalcı değilmişsiniz. bu yaptığınıza insanları sınıflandırma mı desem,kişisel saldırı mı desem... "bu ulusalcıymış, demek ki dinsiz, e o zaman demek ki komünist!" yok böyle bir şey. ben sol görüşlüyüm ve kimsenin benim dini görüşlerimi tayin etme hakkı yoktur, bu, bütün ulusalcı güruha bağlı kesim için de geçerlidir. internet olayına da gelince. artık lüks sayılmaz.lükse karşı olmaktan ziyade uçuruma karşıdırlar. e ne yapacak adamlar, bilmem kaç yüzyıl öncesinin hayatını yaşayan abuk bi kabile vardı,öyle mi yaşasınlar. ayrıca ideoloji beyinde olmalı. kendisini fiziksel olarak onu giydiğinde rahat buluyorsa bir komünist nike de giyebillir. siz bir kendinize bakın, internet örneğinde olduğu gibi, amerikaya karşısınızdır muhakkak, ama internettesiniz, doğaldır ki ithal bir şeyleriniz (yediğiniz de olabilir) vardır. bunlar normal şeyler bence... sonolarak, şu izm bu izm, her ne ise, bir kutup daha olmalıdır
  22. şimdi amacım komünizmi savunmak değil, onu baştan söyleyeyim, komünizmin ütopya olduğunu her zaman dile getiririm. yalnız takıldığım 1-2 nokta var, onlara cevap verme hissiyatı duydum, ki şöyle; ulusalcılık kelimesi, milliyetçilik kelimesinin dejenare olmasından, ülke insanlarının ortak hislerini tercüme etmesinden çılıp bir ideolojinin, partinin tekeline girmesinden dolayı gelen bir kelimedir. ha şimdi ulusalcılıkbir edolojinin rünü ve onu anlatıyor derseniz bu da doğru... tek kutuplu dünya daha kötüdür. sevin sevmeyin, rusya, abd'nin bu azgınca saldırılarına bir nebze deolsa set çeken durumuydu. şimdi meydan sadece onların. daha mı iyi oldu? Atatürkçülük=Kemalizm. maalesef bu kavramlar da değiştirilip içi boşaltıldı.İkisi de Atatürk'ü işaret ederken birine ilerici, diğerine gerici demek biraz komik durmuyor mu? siyah-beyaz tv nedir ya? çok gereksiz bir tespit. komünistler de internert üzerinde uzun zamandır, hatırlatırım... Ecevit'in daktilosuyla özel bir bağı var. bu farklı bir duygu. nasıl anlatsam, yıllar önce yüzüne unuttuğunuz birinden aldığınız hediyeyi saklamakya da emektar kavramına gönülle bağlanmak gibi. hem Ecevit!in de bilgisayarı var... komünistlerden bu kadar korkmayalım, nesi var korkacak?
  23. sanırım hulki cevizoğoğlu'nun "tarih türklerle başlar" (heralde buydu adı) adlı kitabından alınmış. ancak Mirşan'ı küçümsemenin ede yanlış olduğunu düşünüyorum. sonuçta çok derin ve değerli çalışmalar yapmış birisi. e tabi mirşan'ı bir tarafa atıp avrupalı tarihçilere ne kadar güvenmeliyiz bir başka mesele. Atatürk'ten sonra türk tarihi ile ilgili neredeyse müsbet hiç bir adımın atılmamasının ve TTK'nın göstermelik bir kuruluş olarak kalmasının sonuçlarıdır bu sancılar...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.