grejuva tarafından postalanan herşey
-
BİLİŞSEL GELİŞİM
kpss eğitim bilimleri sınavında en az 3 sorusu çıkan zeki bir şahsiyettir:)
-
Ölmeden Önce...
önce kuran-ı kerim'i duymak isterdim, ruhumu rahat teslim etme isteğiyle, sonra da nazım'ın dizelerini; hiç bir şey ytaşamadan, hayattan tat almadan ve bir sürü güzelliği kavgayı yaşamadan ölmedim diyebilmek için... nefesim yettiğince "işte geldim gidiyorum; hoşçakal kardeşim deniz..." demeyi isterdim (mezar taşına yazdırmak konusunda kararlıyım.) ve sevgilimi görmek isterdim, zira ayrılalı çok uzun zaman olmuştu, kollarını açmış beni beklerken görmek isterdim onu...
-
Br Delinin Mal Beyanı!
metin üstündağ'a ait, galat-ı meşhurdur ki can babaya aittir derler...
-
HALKI UĞUR MUMCU'YU UNUTMUYOR... Aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu, 14 yıl önce aramızdan ayrılan UĞUR MUMCU
insanları öldürerek fikirleri öldüremezsiniz tosunlar... (bir konuşmasından...) "sakıncalı piyadesi" ni okuduğumda orta okuldaydım, o dönem yaşadıklarını ve yaşananları okuyup hatırladıkça ne kadar büyük bir insan olduğunu daha iyi anlıyorum bu günlerde...
-
KOYUN SÜRÜSÜ...:) (Ne var ki insanlar, kendilerine hayvan muamelesi yapmaya kalkarak kendini sürünün sahibi sananları yanlarındaki çobanları ve köpek)
aman dikkat dipnot rte sana hakaretten dava açmasın:) gerçi önce halka koyun dediği için bizim dava açmamıza gerek var...
-
Okul Kütüphanesi
grejuva şurada cevap verdi: sananda başlık Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım Kuruluşlarısevgili forumcular, biz de boluda arkadaşlarla tiyatro oyunu sergileyip turneye çıkacağız ve toplanan paralarla okullara kütüphane kuracağız. doğu da batı da aynı aslında. öğrenci halimizle üniversite içinde de kampanyalar düzenlemeye çalışacağız, elimizden geldiğince... eğer yapabileceğimiz bir yardım varsa gönüllü elimden geldiğince gönüllüyüm, belki de seneye yenidoğan ilköğretim okulunda zeynel hocanın yanındaki stajer öğretmen ben olurum
-
AŞK BUNALIMDA... (Kadın ve erkek arası ndaki gizler ortadan kalkınca duygusallık yerini cinselliğe bıraktı... Peki artık bizi bulmaz mı?...)
afşar timuçin yine döktürmüş... ama bence bu buhrandan en çok yara alanlar, gerçekten aşk dediğimiz aşkı arayanlar... edebiyatla aşkı ilişkilendirmesi de çok güzel olmuş; edebiyatımız kötüye gidiyor diyoruz, oysa bütün yüce duygularımız saptırılmışken daha iyisini nasıl bekleyeceğiz? aşk ölü şairlerde kaldı, ama ben afşar timuçin hoca kadar umutlu da değilim...
-
Türkiye'de Eğitim
ben türkçe öğretmenliği son sınıfta okuyorum ve gerek stajda gerekse üniversitede bunun tartışmasını çok yapıyoruz, işin özünde çocukları boş yetiştiren bir sisteme geçildiği görüşü var, çocuklara ortalamanın altında insan muamelesi yapıyoruz, alabileceklerinin çok azını veriyoruz... inan 10 sene sonra ilköğretimden mezun olan çocuklar, 2004 mezunlarından daha az bilgili olacaklar, tabi böyle giderse...
-
Türkiye'de Eğitim
sevgili la boheme, yeni eğitim sistemimizi biliyorsunuzdur, özellikle ilköğretimin ikinci kademesinde büyük değişiklikler yapıldı; ve sizin avrupadan daha iyi dediğiniz düzey bir çırpıda aşağı çekildi... sevgiler..
-
MASKE DÜŞTÜ KİN GÖRÜNDÜ
şu net çizgiyi görmek lazım bence, kardeşim onlar meslek lisesi, endüstri meslek lisesine ya da imam-hatiplere gidenler ileride ne olmak için oraya gidiyor, imam olacaksan, ilahiyat istiyorsan al sana fırsat, hem ona dair eğitim alıyorsun, lisene dair üniversite bölümlerine girmende kolaylık gösteriyorlar... ha ama yok ben başka bir yer istiyorum diyorsan niye oraya gittin, kendine kötülük yaptınsa bunu niye eşitsizlik olarak gösteriyorsun? sen istediğin bölüme gidemiyorsan ben de imam olamıyorum, ha dersen ki sen de imam olabil, o zaman da kendi lisemde aldığım eğitim ilahiyat fakültesine uymayacağı için yarım imam olup çıkıcam, aslında bu durumum elitsizlik olduğunu savunanların durumunu gösteriyor.. e tabi siyasi nedenlerle her yere gereksiz bir sürü okul açarsan sonuç böyle olur... eğitim sisteminin şu andaki durumundan ben de memnun değilim ve bu her zaman sınıfta tartışma konusu oluyor ancak yine de nerden gelirsen gel- ne olmak istiyorsan ol anlayışı çok yanlış bence...
-
Atatürk ve 19 rakamı
çok ilginç bir çalışma olmuş, paylaşımın için sağol... ancak şunu da söylemek isterim ki buna benzer bir başlık daha açılmıştı sanırım ve orada tartışma farklı boyutlara gitmişti. sadece söylemek istediğim "ama bunu söyleyen Atatürk değil, bi tarafınızdan bi şeyler uyduruyorsunuz, Ata'ya farklı kişilikler yüklüyorsunuz." diyenlerin önce bursa nutkunu okumalarıdır... tekrar teşekkürler...
-
Üniversite bitti! Sonra ne olcak?
ben a.i.b.u türkçe öğretmenliğinde okuyorum ve kaderimiz seçimlere bağlı, hükümet kontenjanı yüksek mi tutar alçak mı tutar, fen-edebiyatların önünü ne kadar açar, hiç bir şey belli değil... dershaneleri istemiyorum, çünkü yoz eğitim sisteminin ticarethaneleriler ve hiç bir insani tarafı yok, bazen bu ülkede az buçuk da olsa idealist insanaların olması ve bunların da abuk kpss ye takılmaları gerçekten sinirimi bozuyor
- 1+1=Bir
-
10 Kasım................
'Yıkın Heykellerimi' "Ey milletim, Ben, Mustafa Kemal'im... Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim, Hâlâ en hakiki mürşit, değilse ilim, Kurusun damağım, dilim. Özür dilerim... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... Özgürlük hâlâ, En yüce değer Değilse eğer... Prangalı kalsın diyorsanız, köleler... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... Yoksa, çağdaş medeniyetin bir anlamı, Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı, Baş tacı edebiliyorsanız Sanatın içine tüküren adamı... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın. Anlamı kalmadıysa Yurtta sulh, dünyada barışın. Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın. Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... Özlediyseniz fesi, peçeyi. Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi. Hâlâ medet umuyorsanız Şıhtan, şeyhten, dervişten. Şifa buluyorsanız, Muskadan, üfürükçüden... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek... Kara çarşafa girsin diyorsanız, Yobazın gazabından ürkerek... Diyorsanız ki, okumasın Kadınımız, kızımız; Budur bizim alın yazımız... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... Fazla geldiyse size, Hürriyet, Cumhuriyet... Özlemini çekiyorsanız, Saltanatın, sultanın... Hâlâ önemini anlayamadıysanız, Millet olmanın... Kul olun, ümmet kalın, Fetvasını bekleyin, Şeyhülislamın... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi. RAHAT BIRAKIN BENİ..." S. Apaydın sana layık olamıyoruz atam...
-
Yabanci bir kelimenin Türkce`ye olusmasi
dilin doğal değişimini çok fazla engelleyemeyiz, kelime her ne kadar yabancı da olsa anlaşmak için türkçe ekler koyulması doğal, bu doğal bir seleksiyon; madem yabancı kelimelerin girini engelleyemiyoruz, bir düşün, ya ekleri de yabancılaştırsaydık? ayrıca bu şimdi olan bir şey değil, bugün türkçe olarak bildiğimiz bir çok kelime türkçe değil fakat bu kelimelere türkçe kelime muamelesi (bak işte muamele ye de türkçe ek ekledim:) ) yapıyoruz. bana göre argodeyimle "sakat" bir durum yok:)
-
Yabanci bir kelimenin Türkce`ye olusmasi
önce topic yerne başlık diyerek başlayabiliriz işe
-
Atatürk'e hain saldırı...!
korkacak bir şey yok dostum, gençler cevabını gayet iyi vermişler... Atatürk'ün bursa nutkunu okumuş gençlik de var bu ülkede...
-
Bülent Ecevit vefat etmiş
güle güle karağolan, ismine hep dem vuracağız, ak güvercinler uçuştukça gökyüzünde
-
Türk İntikam Tugayı yeniden
İnternette TİT şaşırtmacası Diyarbakır'daki kanlı saldırıda hedef şaşırtmaya çalışan PKK, bunun için sanal alemde hile yaptı. Soruşturma sonucunda saldırının üstlenildiğini duyuran sitenin olaydan sadece 6 gün önce kurulduğu belirlendi. Sitede Türk İntikam Tugayı adlı örgütün eylemi üstlendiği duyuruldu. Bu haberi de ilk olarak PKK yanlısı bir haber ajansı yayınladı. Ancak ajans küçük bir zamanlama hatası yaptı. Ajans, "TİT eylemi, bombanın fotoğraflarını yayınlayarak üstlendi" diye haber verdiği anda sitede fotoğraf yoktu. Bu durum Emniyet güçleri tarafından belgeleri ile tespit edildi. EYLEM GENELDE ÜSTLENİLMEZ Terör örgütlerinin sivillerin ölümüne yol açan bombalı saldırıları genellikle üstlenmemesi de bu olaydaki hedef şaşırtmayı kesinleştiriyor. Emniyet Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada da bu durumun altı çizildi ve şu ifadelere yer verildi; "Eldeki bilgiler ve bulgular, bu saldırıyı terör örgütünün gerçekleştirdiği yönündedir. PKK son 3 yıldır A-4 tipi plastik patlayıcı bomba kullanıyor." (bi de böyle bi haber var, ne kadar doğrudur bilemem...)
-
Resimli erotik İnciller?
bence çok satar, ama yazılar okunur mu onu bilmiyorum
-
Fıkra Gibi Haber..
karadenizliler de olmasa "komiklik" olsun diye yapılan haberlerde figüran diye kimi koyacaklar acaba? böyle bir şey mümkün müdür, aklı başında insan böyle bir şey yapar mı hiç? yaptı diyelim, böyle bie şey yapması için karadenizli olmasına gerek yok ki, deli olsun yeter:) ha tabi " haçan du bakiim, belkim ha bunlardan haçan bu şekilde para kopartabilirim" diyerek hareket etmiş olabilir, yakışır
-
ÇARESİZLİK TAHRİKAT AĞINA İTİYOR... (Hayatlarından memnun olmayan ve bir arayış içinde bulunan dindar insanların farkında olmadan cemaatlerin ağına d)
üniversitelerdeki yurda öğrenci kapmaya değimen iyi olmuş teşekkür ediyorum gelincik başka yerlerde var mı bilemem ama burda bir de adam seçmece yapıyorlar. (mesela ben ön elemeleri bile geçememiştim:) ) üniversitelerde bu tür faaliyetler çok fazla gerçekten. tam bir beyin yıkama taktiği uygulanıyor. daha birinci sınıfta kız arkadaşlarla cafeye gidip çay falan içmiştik 5-10 dakka, peşlerinde hafiye varmış meğer, akşama sorguya çekip ailenize söyleriz diye tehdit etmişler. gerçi arkadaşlarım için bu bir tehdit unsuru değildi ama anadolunun kasabalarından gelip farklı dünyalara yeni giren gençler çok çabuk düşüyor ağlarına. kimi de öğrencilere yardım ettiklerini, çok serbest yurt olduklarını söylüyor ama iş ciddiye binince (başıma geldi) bizim bazı kurallarımız var, sabah namazına kalkmak mecburi deniyor, ki bu örnek bile yurdun kurulma maksatını ortaya çıkartıyor. istemeyen kalmaz kardeşim falan de demeyin, mecburen girenleri geçtim, gecelemeye yer bulamayıp sokakta günlerce kalan öğrenciler de biliyorum ...
-
Tesettürlü Barbie’ler okul yolunda
Çocukların üzerinden çekin elinizi Şeker bir kız çocuğu krem reklamında. Bir başkasının çantasında 'Tesettürlü Barbie...' Küçükler, ebeveynlerinin hayat tarzının minik modelleri ve ideoloji savaşının çocuk generalleri olarak sahneye sürülüyorlar Çocuklar arası bir film yarışması... Okula başlama çağında bir kızın filmi... Şeker mi şeker kız, çok bilmiş tavırlarla, 4 yaşındaki "dünyalar güzeli" kardeşiyle röportaj yapıyor: "- Yüzünün nemlenmesi için hangi kremi tercih ediyorsun? "- Cildinin bakımlı ve güzel kalmasını neye borçlusun?" Ufaklık, tombul parmağını elindeki krem kutusuna saplayarak cilt bakımının ve krem korumasının önemini anlatıyor. Sonra da 26 kilo kalmasının sırlarını veriyor. Yarının karşıtlıklarıAynı şehirde bir başka evde, bir başka kız okul çantasını hazırlıyor. Çantanın kapağında başı siyah örtüyle kapanmış bir bebek resmi var: "Tesettürlü Barbie" bu... Güzellik endüstrisinin küçük ikonası, renkli gözleri, makyajlı yüzüyle bu topraklarda örtünüp çantalara kapak oldu da okula başlıyor bugün... Çin malı, İran temalı bu bebeği neyle açıklamalı: Küreselleşmenin kendine İslam dünyasında yeni pazarlar aramasıyla mı? Yoksa İslam dünyasının popüler kültürün tüketim tezgâhlarına yanaşmasıyla mı? Bunu başka bir yazıya bırakıp bugün okul yoluna koyulan bu iki kız çocuğuna bakmak istiyorum ben: Birinin elinde güzellik kremi var, diğerinin çantasında çarşaflı bir bebek resmi... Birbirlerinden giderek uzaklaşan bu çocuklar, yarının potansiyel karşıtlıklarını tohumluyorlar. Kadın ve erkek, bebek yaştan uzaklaştırılıyor birbirinden... Anneler, kızlarını erkeksiz plajlardan denize sokuyor. Babalar oğullarını kızsız okullara yolluyor. Tavsiye ders kitaplarında Pinokyo hidayete eriyor, Heidi secdeye geliyor. Medeniyetler daha kundakta çatışmaya başlıyor. Mütedeyyin kitlelerin kaygısı anlaşılmaz değil: Çocuk ***** sitelerinde 2 yaşında bebeklerin teşhir edildiğini, bu sitelere en itibarlı isimlerin bilgisayarından girildiğini, liseli kızların "kusarak zayıflama"yı talim ettiğini, ekranda manken yarışması adı altında 15'lik lolita modellere "Göğüslerin düşük, manken olmak istiyorsan, onları hallettirmen lazım" denildiğini gördükçe "Kızım büyüyüp böyle mi olacak?" deyip daha bebek yaştan başını bağlıyorlar. Ağustos sonu Anadolu'yu bir dolaşın da camilerdeki mezuniyet törenlerini görün. Takkeli oğlanlar, örtülü kızlar, yaz boyu 5 gün süren Kuran kurslarından sertifika almalarını ilahiler okuyarak kutluyorlar. "Camiler arası dini bilgiler yarışması"nda derece alan öğrencilere İslam eserleri hediye ediliyor. Bir başka mekânda, 4 yaşında bir kız çocuğu ezbere okuduğu İstiklal Marşı'nın "Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var" mısraına gelince ağlamaya başlıyor. Salondaki ihtiyarlarla bir olup gözyaşına gark oluyorlar. İnsanlık ayıbı Oysa oyun çağında çocuklar bunlar... Göğüsleri düşük mü, imanla mı dolu; bunu idrakten çok uzaklar... Bu yaşta, ebeveynlerinin hayat tarzının minik modelleri ve bir ideoloji savaşının çocuk generalleri olarak sahneye sürülmeleri insanlık ayıbı... Daha ergen olmamış bir çocuğu çarşafa sokmak da yüzünü makyajlamak da çocuk haklarına aykırı... Gelin vazgeçelim bu sevdadan; elimizi çekelim çocuklardan... (can dündar)
-
BİZLERİ NE BEKLİYOR?... (Bir okurum göndermiş Profesörün yazısını. Ekleyecek, yorumlayacak bir yan var mı göremiyorum... Genel Kurmay’ının "En yakın..
bizim geçtiğimiz süreç bu değil mi zaten? iyi kötü bazı şeyleri gördük yaşadık, yaşıyoruz. son 7-8 yıldır büyük yükselişlerinin farkına varmamak için "fransız" olmak gerekir! üniversitelerdeki yasağın nedenini bir nebze olsun anlatmıştır bu yazı. paylaşımın için teşekkür ederim... bir anektod da ben aktarayım, irandaki bir gösrteride iranlı bir kız, türk televizyonu olduğunu öğrenince türkiyeye seslenerek "biz bu türbanı bir günde giydik, 20 senedir çıkaramıyoruz" demişti...
-
bir emperyailst nasıl yetiştirilir?
Zamanın birinde bir çiftlikte kırmızı ibikli küçük bir tavuk yaşarmış. Tavuk kendi yiyeceğini kendi bulur ve bu güzel çiftlikte çok mutlu bir hayat yaşarmış. Bir gün buğday taneleri bulmuş ve bunları ekerek daha çok yiyecek elde edeceğini düşünmüş. Ancak nasıl ekeceğini bilmediği için arkadaşlarından yardım istemiş: - Bu buğday tanelerini ekmek için kim bana yardım edecek ? Ördek cevaplamış: - Ben yardım edemem, ancak istersen sana kahve tohumu satabilirim. Buğday yerine kahve ekersen, çok para kazanır ve istediğin kadar buğday alırsın. Domuz oradan seslenmiş: - Ben de yardım edemem, ancak kahve ekersen ürünlerini ben satın alırım. Fare hemen atlamış: - Ben buğday ekiminden anlamam ancak kahve ekmek için gereken parayı sana borç verebilirim, sonra ödersin. Ticaretten ve tarımdan anlamayan kırmızı ibikli şirin tavuk, bu sözler sonrasında kahve ekmeye karar vermiş ve buğdaydan vaz geçmiş. Ancak kahve nasıl ekilir bilmediğinden yine yardım istemiş: - Kahve ekmek için kim bana yardım edecek ? Ördek: - Ben yardım edemem, ancak kahvenin çabuk büyümesi için gereken gübreyi sana satabilirim demiş. Domuz: - Ben kahve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri zararlı böceklerden korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana satarım demiş. Fare de: - Gübre ve ilaç için gereken parayı istersen sana borç olarak veririm demiş. Sonunda kırmızı ibikli tavuk çalışmaya başlamış, çalışmıııııış çalışmış. Kahve yetiştirmek buğday yetiştirmekten daha zormuş ve daha çok gübre ve ilaç gerekiyormuş. Ama tavuğumuz sonunda çok zengin olacağını hayal ederek sabretmiş. Ve sonunda hasat zamanı gelmiş ve gerçekten de tavuk çok miktarda ürün elde etmiş, kendisine yol gösteren arkadaşlarına seslenmiş: - Kahveleri satmama kim ardım edecek. Ördek: - Ben yardım edemem, ancak kahveleri işlemek ve paketlemek için benim fabrikama getirmelisin. Domuz: - Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve ektiği için kahve fiyatları çok düştü, senin kahven beş para etmez. Fare: - Ben bu işlerden anlamam, ayrıca artık sana verdiğim borçları ödemen lazım. Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkına varmış ve buğday yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu anlamış, çünkü borç içinde imiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş. Açlıktan ölmemek için yine yardım istemiş: - Yiyecek bir kaç lokma bulmama kim yardım edecek ? Ördek: - Ben yardım edemem, senin hiç paran yok. Domuz: - Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği için buğday eken de kalmadı, yiyecek yok. Fare: - Ben yiyecek bulamam. Ancak bana borçlarını ödemediğin için para yerine senin tarlanı almak zorundayım, iyi bir tavuk olursan, belki senin o tarlada boğaz tokluğuna çalışıp, benim için buğday yetiştirmene izin verebilirim. Şimdilerde bizim kırmızı ibikli küçük tavuğumuz, artık farenin olan eski tarlasında buğday yetiştiriyor ve karnını doyurmaya çalışıyor. ------------------------------------------------------------ Kaynak : İngiltere de ilkokullarda okuma kitabı olarak okutulan "The Little Red Hen" kitabından alınmıştır . Acı bir hikaye, kısa, basit... Adamların dünyanın en sömürgecisi olmasına şaşmamak lazım, ilkokuldan başlıyorlar ...