diloş tarafından postalanan herşey
-
Forumumuzun Jönünü Ahmet'ini askere gönderiyoruz :)
anlıyorum seni..kısa zaman önce kardeşim gidip geldi..o da öyle karmakarışıktı..ama hoş anılarla döndü..inşallah sende bi dolu güzel anı biriktirirsin..ee bizde merakla bekliyor olucaz arkadaşım..
-
KAPINI ÇALAN KİM OLSUN..?
demek balonlardan izimi sürerek buldun beni..güzelll.. Matrix'in pek bi çocuksu ifadesi var sevmem öyle.. Richard desen yaşlandı artık.. başka önerin var mı..?
-
bir açıklama yapan Nihat Doğan!
kim olcek kıss tabi ki "Pudik"..
-
KAPINI ÇALAN KİM OLSUN..?
düşündüm de..Banderası'ın işi varsa Nicolas Cage'de çalabilir.. yüzünde o masum ifade..ıslanmasa da olur.. yanında da birini getirsin ama..Sarmaşığımı..
-
evet hayır oyunu
hayır!! çok huyluyumdur.. korkaksın..
-
İçindeki nakaratı yaz...
Leylam çok coşkulu gördüm seni..dağıtma işi pupa yelken ilerliyo kanımca.. aman avcı vurma beni.. ben bu dağın ay balam maralıyam.. hem yaralı..hem maralı.. avcı vurmuş ay balam yaralıyam..
-
*N O S T A L J İ K Ö Ş E S İ *
ZAMAN.. Bizim ak sakallı ihtiyar yine çıkageldi dün... Her sene geldiği gün... aynı saatte...Telaş içinde konuştu benle... Dedim: "Hayrola acelen ne?" "Acelem yok" dedi, "Ben her zamanki tempomdayım, ama sana hızlı gibi gelmeye başladım" "Dönüp bakıyorum da, amma yol katetmişiz seninle" dedim, "Nasıl geçtik onca yoldan anlayamadım." Güldü: "Başta anlayamaz insan? dedi, "... anladığında da çok geç olur? "Tempona ayak uydurmak zor"dedim, "Boyuna koşturuyorsun. Biz uykudayken bile durup dilenmiyorsun. Sen hızla ilerlerken, biz geriliyoruz mütemadiyen... Koşarken yıpratıyorsun bizi... Kesiyorsun nefesimizi... Acelen ne? Ağır ol biraz...! Hiç geri dönüp bakmaz mısın? Yarını takmaz mısın? Oturup soluklanmaz mısın?" Çok görüp geçirmiş ihsanlara mahsus bir merhametle baktı gözleri... Hakim, sakin ve mutedil... dinledi öfkemi... * * * "İnsafsız, duraksız, fasılasız aktın. Ardında binlerce yitik düş, kırık hayal bıraktın. Direndik sana karşı... Ezberledik, geçmiş, gelecek, geniş hallerini... şimdiki halimize derman olur diye... Oysa senin halin değil, bizimkiydi değişen... Fotoğraflarda durdurmaya, albümlere hapsetmeye çalıştık seni... Ziyan etmemeye çalıştık hiçbir saniyeni... Koştuk panik içinde... düşe kalka, ağlaya sızlaya, oynaya güle... Yarıştık seninle... Kazandım sananların tacı, bir perçem ak olup düştü başlarına... Çaresiz, barıştık seninle... Lakin gün oldu, isyan ettik, herkese ayrı işleyen adaletine..." Kızdı bu lafa ihtiyar... Diklendi: "-Aynı hızda yürürüm ben hep, ayrıcalık tanımam kimseye..." diye kestirip artı. "Krallar bile dayanamadı hızıma..." "-Hadi canım" dedim.Kimine alabildiğine cömertsin, kimine gelince kör olası bir cimri... kum saatin akar deli gibi..." "- Ben değilim müsebbibi..." diyecek oldu... Fırsat vermedim savunmasına... "- Gerçekten adilsen eğer, söylesene niye en mutlu olduğumuz an ışıktan hızlısın.... acı çektiğimizde kaplumbağadan yavaş...?" * * * "- Anlaşıldı mesele..." dedi. "iyisi mi ben sana bir yardımcımı yollayayım. 'Sabır'dır adı... Merhemidir yarattığım tahribatın..." Omuz silktim: "Ben sabır istemiyorum, rehaveti özlüyorum" dedim. "Senin o tükenmez gibi göründüğün, hesaba gelmediğin halini, eski aheste akışını, günün bir türlü batmak bilmediği o sohbeti bol yaz akşamlarını, o dolunayda yıldız yıldız gülümseyen uzun lacivert geceleri, salkım saçak güneş altında ışıkla özgürce seviştiğimiz nihayetsiz ve meşakkatsiz günleri, bahçede öğle uykularında saçımı okşayan şefkatli eli, babamın itinayla kurduğu saatten evinden geniş aralıklarla kafasını çıkarıp neşeyle guguklayan kuşun mesut, müjdeli sesini özlüyorum..." "- Seni anladım" dedi ak saçlı ihtiyar, "yapabileceğim tek iyiliği yaptım sanıyordum. Hafızanı körelttim diye biliyordum. Sabra sığınmıyorsan, unutmaktır en iyisi..." ** * Oysa ben, her daim sabırsız ve aslında harfiyen hatırlayarak, dünün bol vakitlerini, doyumsuz sohbetlerini, telaşsız saatlerini, saadeti hüzünle yoğurarak geçtim ihtiyar adamın süzgecinden... Ben, onu gemleyemedim, o demledi beni... Olgunlaştım; basarak üzerine birikmiş bütün yırtık takvim yapraklarının, yıllar yılı aynı çemberde dolanmaktan başı dönmüş akrep ve yelkovanların, o incecik delikten biteviye süzülmüş kumların, evine gire çıka ötmekten sesi kısılmış yorgun guguk kuşlarının, batmış onca güneşin, parıldamış bunca ay ışığının, hilalin ve fecrin, uğruna savaşılmış dostların, birbirine karışarak yanıp sönen kahkahalarla gözyaşlarının, yazılmış, yazılamamış bunca satırın, tutulmuş tutulamamış onca sözün, dediklerimin, diyemediklerimin, bir an önce bitmesini istediğim, hiç bitmesin diye dualar ettiğim anların, koşuda çabuk yorulanların ya da koşmaya hiç niyeti olmayanların... sevaplarımın, günahlarımın, hatalarımın... ... süzüldüm imbiğinden... * * * "- Geç... istediğin gibi seç... ister ağır aksak, ister koşar adım" dedim bizim ihtiyara... "Bu dönüşü olmayan yolculukta ya gideriz, ya gitmeyiz bir bu kadar daha..." "- Yanılıyorsun dostum" dedi ihtiyar, "... kalıcıyım ben..., asıl sensin geçen..." Sonra, sesindeki yakıcılığın farkına vararak belki, kulunuzu teselliye girişti: "- Sana hazırladığım sürprize bak: Doğum günündü dün; babalar günü yarın. Babanın oğluydun dün; oğlunun babasısın bugün... Hayat, kıymetini bilirsen, nihayetsiz bir düğün..." Dedi ve uzaklaştı: Çevirirken bir kez daha kum saatini baş aşağı... şükranla adını fısıldadım ardından... "Zaman..!"
-
SİZ NE OLMAK İSTERDİNİZ?
olduğum gibi kalmak..ama başka bir hayat yaşamak..
-
Forumumuzun Jönünü Ahmet'ini askere gönderiyoruz :)
Ooo..ziyafeti kaçırmışım.. Allah'tan yaptığınız hiçbirşey görünmüyor.. yoksa halim fenaydı.. Gitmene 6 gün kaldı Jön..yani geri sayım başladı..neler hissediyorsun..?
-
bir açıklama yapan Nihat Doğan!
Dün gece rüyamda "O"'nu gördüm..
-
KAPINI ÇALAN KİM OLSUN..?
"Pudik Operasyonu" mu Gececim.. Çok düşündüm bidenem..yemeden içmeden kesildim hatta..Banderas mı Güllü mü ikilemine düştüm..ama sonra elindeki gülüyle ve o pos bıyığıyla Güllü ağır bastı..
-
KAPINI ÇALAN KİM OLSUN..?
bense kapımı çalanın sadece ve sadece Güllü olmasını istiyorum..
-
SIDIKA - Atilla Atalay
Atilla Atalay'ın Sıdıka serisinin yer aldığı bütün kitaplarına sahibim..vazgeçemediğim bir tutku benim için..ama dizi halini hiç izlemedim..özellikle teyzesi vardı eniştesinden dayak yiyip mütamadiyen onlara saklanan.. onunla ilgili bir yazı arıyorum..bulursam ekliycem.. seninde beğenmen, sevmen çok hoşuma gitti Leylam.. sizlerle paylaşmak ayrıca çok güzel..
-
SIDIKA - Atilla Atalay
SIDIKA / ATİLLA ATALAY AVRUPA TRENİ Alo, Sıdıka, Kenar ben. Seni düzeyli bir vize işi için arıyorum, samimiyim. - Vize mi? Nası yani Kenar? Sende konsolosmuşum gibi bir his mi uyandırıyorum? Bu yine bir telefon seksi fantezisi mi? Vize vermem mümkün değil ama cenazen için "Defin Ruhsatı" alma konusunda sana yardımcı olabilirim Kenar. Bizzat gebertirim. - Avrupa Treni kaçmaktadır bugün Sıdıka... Biz o trenin yataklı vagonuna pinmek için... - Alkol mü aldın sen Kenar? Avrupa Treni dediğin şeyin restoran vagonunda felan mısın? - Ne münasebet Sıdıka, alkol felan kullandığım yok. Peki sen alkol aldın mı Sıdıka? Bana "hoh" demek ister misin. Ama hemen şimdi deme, şu an internet cafedeyim, yarım saate evde olup üstüme rahat bişeyler giyerim, o zaman "hoh" de... - Bak gene başladı eş..eşkenar! - Avrupalıların önünde ne bağırıyosun Sıdıka. Bu koşullarda tabii ki bizi o topluluğa almazlar. Bu gün erişkin iki insan arasındaki bir fantezi isteğine bile bu şekilde tepki gösteriyorsak geçmiş olsun bize. - İmdat diyorum Kenar ya, "İmdat Freni"ni çekiyorum. - Tabii Sıdıka, sen bu tren kaçsın istiyosun. Bu Kenar hep sana mahkum olsun istiyosun. Çünkü neden; İsveçli, Norveçli, Danimarkalı her türlü fantaziye açık sarışın hatunlarla baş edememekten korkuyorsun. Ama sırf senin yüzünden memleket bu tarihi fırsatı kaçırmıycaktır Sıdıka! - İyi de salağım benle ne ilgisi var, trenin raylarına mı yatıyorum? Hem bak sana bişey söyliyim mi, biz topluca o treni kaçırsak bile, seni tek başına kesin alırlar oralara. Ne olsa bilim ve teknikte bizden daha ileriler, senin gibi özel bi yaratığı incelemek istiyecek bi üniversite laboratuvarı olduğundan eminim. - Benim laboratuvarda ne işim olur ki Sıdıka. Eğer, hani yani, bana "Deney Hayvanı" demek istediysen... - Yok "fayans" demek istedim... Biliyosun laboratuarlar komple fayans kaplı olur. - Fayans mı? Anlamadım ki... Hıh... Biliyorum, mahsus anlaşılmaz kadını oynayıp beni kendine kul köle etmek istiyosun Sıdıka. Ama senin bu tür şeytanca oyunlarını yemez Kenar... Günün birinde beni fayans gibi pürüssüz ve ak pak teni olan Danimarkalı görl firendimle görünce kafanı vurucak duvar arıycaksın... Elveda Sıdıka. Adiyö... - Hadi ya... Hehe... Elveda Kenar. - Pişmansın de mi? Bana fayans demiycektin Sıdıka. Som altından taç olsan affetmez artık seni bu Kenar. Elveda. - ..... - Elveda? Kapattın di mi riyakâr kadın... Kukla ettin beni kendine ama artık bitti, finito. Kenar yok artık. Elveda? Alo... * * * - Alo Sıdıka... Bu defa seni tamamen temiz ve milliyetçi hislerle arıyorum, samimiyim... Türk’ün Türk’ten başka dostu yok Sıdıka... Her ne kadar bana fayans demiş olsan da seni affediyorum. Neden dersen, bu bana Danimarkalı bir kızın "May Honey" yani, "balım" demesinden daha iyidir. Neticede söyleyen benim insanımdır. Hiristiyan Kulübünün burnu okka gibi fakat havada olan bir neferi değildir. Ben onlara elveda dedim artık Sıdıka, o ecnebi meraklısı Kenar geride kaldı. Ve evet, ben bir fayansım Sıdıka, senin fayansınım... Fayans ettin beni kendine... Alo... Alo?
-
SIDIKA - Atilla Atalay
SIDIKA / ATİLLA ATALAY DENİZ KENARI - Niye öyle boş boş bakıyosun Sıdıka. Tanımadın galiba, ben Kenar. Gerçi tanımamakta haklısın, mevsim gereği bi miktar bronzlaştım. Fakat görüyorum ki sen hiç yanmamışsın. Yanmanı isterdim. - Hiii... Aman Allahım deniz Kenar?ı... Anneme uyup Marmara Denizi?nin ölüsüne girmeye gelirken, koli basilinden elma eşeleğine, hatta katil yosuna kadar her türlü çöp ve pislikle karşılaşmayı göze almıştım ama sen hesapta yoktun Kenar. - Ben ise seni böyle mayolar içinde görüceğimi rüyamda görsem inanmazdım Sıdıka. Bir rüyasın değil mi? Ya da bir nesin Sıdıka? Ben senin için neyim? - Şu kadarını söyliyim Kenar; sahilde babam ve abim var, ikisi senin için bir kabus olabilir. Ayrıyetten tek başıma da şuracıkta seni boğabilecek teknolojiye sahibim. - İyi de Sıdıka?m ben zaten boğuk durumdayım. Seni gördüğüm dakikada nefessiz kaldım. Biliyorum, ben senin için gönül eğlendirdiğin bir oyuncağım adeta. Bu durumda benimle oynayabilirsin Sıdıka. Tamam, var gönlünü eğlendir. Deve güreşi yapmak ister misin? - Git başımdan Kenar yaa. Koca denizi dar etme insana. Zaten şurada kırk yılda bir suya girip ferahlıycam. Hadi, olay büyümesin. Ben senin söylediklerini duymamış olıyım, hatta sen olmamış ol. - Tamam Sıdıka, gideceğim bu hüzün denizinden, beni intahara sürükleyen bu kahrolası maviden. Yalnız senden ufak bir ricam var, şunca zamandır seni seven Kenar?ın "elveda" demeden önceki son arzusu olarak kabul et; suyun altında bacaklarını açar mısın, arasından geçip gideyim. - Çaktırmadan arkana bak Kenar. Sahilde elini alnına siper etmiş düşman denizaltısı gözetler gibi buraya doğru bakan mavi basma elbiseli kadın benim annem oluyo. Ve seni farkedip alarma geçmesine üç saniye var. İnan bana Pörharbır?dan sonra tarihin göreceği en kanlı deniz muharebesi başlamak üzere. - Başlasın Sıdıka, ben zaten Pörharbır olmuş bi insanım. Bu arada tüy diplerin pürtük pürtük oldu, zannedersem üşüdün ama sana nasıl yakıştı anlatamam... Kötü bir niyetim yok Sıdıka, sadece üşümeni beğendim "pürtük" dedim diye yanlış anlama lütfen.... Sıdıka? -....blurp... - Suyun altında bu kadar kalmamalısın Sıdıka. Sıdıka? Nerdesin ruh ikizim? Bari baloncuk çıkar Sıdıka. Bak, ben yüzmesini bilen bir insan değilim ki. Yani ama yeter artık bu kadar naz olayı. Suyun yüzüne çıkmazsan gidiyorum ben. Samimiyim Sıdıka, istenmediğim bir denizde daha fazla duracak değilim. Gidiyorum bak, elveda. Elveda Sıdıka... Taştan bir kalbin olduğunu biliyordum ama aynı zamanda su geçirmez olduğunun farkında değildim. Yordun sen bu Kenar?ı, kukla ettin kendine. Ama artık bitti. Elveda. "Blurp" haaa... Öyle olsun bakalım, değmezmişsin be Sıdıka, işin gücün riya imiş. - Yavrum insan niye kendini durduk yere boğmaya çalışsın ki. Anneden gizlenmez be evladım, varsa bi derdin söyle. Gözümden kaçtı zannetme, yanına salaktan bi oğlan geldi ondan sonra suya soktun kafayı sen. O çocukla aranızda bişey mi geçti Sıdıka. O *..*** ne söyledi de dört varil su yuttun, söyle kız ne geçti aranızda. Cemiyete rezil olduysak, hazır hastanedeyken yeni bi surat ve kimlik yaptıralım efbiay şeysi gibi. Kız hadi sööle de gidip estetik cerrahiden ameliyat günü alıyım. Yavrum çıkarsana kafanı yorganın altından, annesinin sözü bu kadar mı batar insana ayol. Hayır vırvırcı bi insan olsam neyse. Tamam bundan sonra o yorganın altında yaşa sen, orda yuva yap kendine, başka anne bul. Sanki kötü bi laf söylüyoruz, sanki boş yere konuşuyoruz. İyi bakalım, kimselerle konuşma sen, kimsenin lafını sözünü beğenme, herkes psikopat bi sen akıllısın. Kız çık dedim, bak hallaca verir o yorganla beraber dövdürürüm seni cadaloz.
-
Forumumuzun Jönünü Ahmet'ini askere gönderiyoruz :)
tabii canıııım..
-
KAPINI ÇALAN KİM OLSUN..?
di mi ya.. yarım saati aşkın süren kar masajından sonra kendine gelen Liz sana bir hayat borçlu olcak..
- Çağrışım
-
KAPINI ÇALAN KİM OLSUN..?
donmuş biçimde ha.. napıcaksın..şöminenin önünde kar masajı mı..? Nuri Alçoluğun tuttu yine..
- Çağrışım
-
KAPINI ÇALAN KİM OLSUN..?
Geçenlerde forumda şakalaşıyorduk arkadaşlarla..forum oyunu haline getirsek nasıl olur diye düşündüm..bakalım nasıl olacak..? Evinizdesiniz..birden zil çaldı..gelen kim olsun isterdiniz..? başlıyorum.. Kapımı ilk çalan,her nasılsa yolu ülkemize düşmüş ve yağmurda mahsur kalmış üstü başı sırılsıklam vaziyette Antonio Banderas.. Tanrı misafiri.. içeri almasam olur mu şimdi..?
-
En son ne aldin?
"mutluluğun resmi" ni aldım..duvarıma astım..
- Çağrışım
-
bir açıklama yapan Nihat Doğan!
yeni smileylerimiz için çok teşekkürler.. acı bize Efendi Türkler..daha "pudik"'i çözememişken birde "dualle" çıktı.. hoş,içimden bir ses bu bilmecenin çabuk çözüleceğini söylüyor.. ama "pudik" konusunda çok endişeliyim..
-
Forumumuzun Jönünü Ahmet'ini askere gönderiyoruz :)
evet..özellikle ikimize.. bizim gibi hümanist..şiddeti hiç mi hiç sevmiyen.. karıncayı dahi incitmiyecek yapıda insanlara güvenmiyecekte kime güvenecek..