Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

artos32

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

artos32 tarafından postalanan herşey

  1. artos32 şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    çok teşekkürler sevgili dostum bende sizleri çok özledim
  2. isodan gelecek denetleyicilerin bugün nasıl bir sınav yapacağını düşünüyorum
  3. bence sedelina xlark tades arkadaşın yapmış olduğu bu harika şeyleri fazlasıyla hak eden bir arkadaş
  4. Evet kimileri ayetlerin konusuna, önüne ve arkasina bakmadan cimbizla cekip alir ve sözüm ona bunlari Kuran'in çeliskisi veya yanlisligi olarak aktarir. Sureler ve ayetler içerisinde konu bütünlügünü göz onüne almadan, çok çok ayri surelerden ayetleri seçip bunu sunmaya çalışıyorlar Ama nafile... bir bütün olarak Kuran çelişki içermez çünki Allah kelamidir.
  5. Rahman, klasik anlatımdaki gibi esirgeyici, bağışlayıcı gibi beşerî değerlendirme anlamlarının çok ötesinde; evrensel anlamıyla, dilediği şekilde varlığı yokluktan vucuda getiren, var kılan anlamındadır!. Rahim ise bu vücuda getirişin sistemini oluşturan mekanizmayı var eden anlamındadır. Rahim kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. Annede rahim, kendi özellikleriyle nasıl yavruyu hücreden alıp dünyada yaşayabilecek bir olgunluğa kavuşturursa... Rahman’ın irade edip varlığa çıkardığı birimi de, Rahim aynı şekilde Allah ismi ile işaret edileninin esması özellikleriyle oluşturup açığa çıkartır!. Dolayısıyla her birim, her varlık Rahman ve Rahim’in yarattığı bir birimdir!. Yani, her birim Rahman ve Rahim isimlerinin işaret ettiği anlamlar doğrultusunda Allah adı ile işaret edilenin isimlerinin bir bileşimi bir terkibi olarak varolmuştur. Bu anlam, bu isimlerin evrensel boyutundaki anlamıdır. Bu anlamı dünyevi beşeri değerlere göre anladıklarımızla karıştırmamak gerekir.
  6. artos32 şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    Gönderdiğim hediyenin lafı bile olmaz nedirki efekan kardeşime fenerbahçe forması almışım güle güle giysin inşallah ve inanın bende orda olmayı ne kadar çok istedim bilemezsiniz ama kısmet degilmiş artık başka bir sefere bende sizleri özledim Allah sizleri korusun....
  7. Aaaaa ne kadar ayıp sedelina sende sardunyamı ekersen varya sardunyam da seni eker hemde tarlaya
  8. Bence bilim Allah'ın ne varlığını ne de yokluğunu isbatlayamaz. Sadece bir taraf bilime göre ağır basabilir. Zaten Allah'ın varlığı ispatlandığında imtihan biter. Bana sorarsanız bilim çok kez kanıtlamıştır Allah'ın varlığını. Kainatın bir düzen içinde hareket etmesi hiçbir zaman şaşmaması gibi. Bize düşen biraz düşünmek. Parmak izine bakın, her insanın birbirinden farklı. Bu nasıl kendi kendine olacak? Kainat kendi kendine bunu hafızasında tutup ona göre düzenlemeler mi yapıyor? Eğer evrim gerçekleşmişse nasıl böyle her insan birbirinden farklı olacak, her insanın parmak izi birbirinden farklı olacak? Yanlışlıkla bir gün güneş niye batıdan doğmuyor? Güneşin batıdan doğması demek kıyametin kopacağına herkesin inanması demektir? Herkes anlayacak ve Allah'a ve Rasulüne iman edecek ama ondan sonra ettikleri iman kabul edilmeyecek ve onlara hiçbir fayda sağlamayacak. Bize düşen bir şeylerin kesinleşmesini beklemek değil onlara kesinleşmeden kesinmiş gibi bağlanmaktır. Yaratıcının varlığının bilimsel anlamda ispatlanıp ispatlanamayacağı çok tartışılmıştır. Bu birazda "ispat" kavramından ne anladığımıza bağlıdır. Görece bir kavram olması hasebiyle bir kişiye göre ispat olan bir diğer kişiye göre olmayabilir. Mutlak ispat mümkün değildir, Yaratıcı'nın Zat’ının ayan beyan gösterilebilmesi gibi. Yaratıcı'nın varlığı ancak işaretler yardımı ile ve aksinin imkansızlığı üzerinden ispatlanabilir. Buradaki işaretlerin ne olduğu sayfalarca tartışılabilir. Kelam alimleri ve kadim felsefeciler olgudan ve maddeden hareketle asırlar öncesinden Tevhid anlamında bir Yaratıcının Vacib-ul Vücud (varlığı zorunlu Zat) olduğunu akli delillerle göstermişlerdir. Septik şekilde kendi varlığından bile şüphe eden insanlar ve bir takım idealist filozoflar hariç maddi temelli bir alemin varlığını müşahade edip kabul edenler esasen bu varlığı bir temele dayandırmak zorundadırlar. Bu materyalizmde "madde" temeline dayanır, teizmde madde üstü aşkın bir Yaratıcı'ya.. Her halükarda bir vacib-ül vücud vardır. Sadece bakılan yerlerden farklı şekilde görülür. Materyalizm aslında mutlak inkar değil , Yaratıcı'ya vermeye kıyamadığı "yaratma" özelliklerini madde, zaman, tesadüf, doğa gibi bir takım modern putçuklara dağıttığı için bariz ve modern bir şirktir. Her halükarda ortada bir yaratma eylemi vardır, sadece "özneler" farklıdır. Materyalizmin temel aldığı ve doğa olaylarını açıklamakta kullandığı determinizmde birçok filozofu uğraştırmış ve ortaya tümevarım problemini çıkarmıştır. Şimdiye kadar tümevarımın doğrulu rasyonel ilkelerle ispatlanamamıştır. Karl Popper tümevarım için "Doğruluğu ispatlanamaz, yanlışlığı ispatlanabilir, ancak şimdiye kadar kimse yanlışlığını ispatlayamadığı için geçici olarak doğruluğu kabul edilir" der. Bütün bilimsel teoriler ve deney-gözlem dualitesine dayalı kartezyen felsefe tümevarıma dayalıdır. Tümevarım problemi hakkında geniş bir makaleye buradan ulaşabilirsiniz. Newton mekaniğinin yerini Kuantum fiziği almaya başladıkça da bu konunun daha çok tartışılacağı muhakkaktır. O halde "bilimde mutlak doğru yoktur" savını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hal böyleyken materyalizmi bir dini inanç gibi benimseyenlerin dayandığı temellerin çürüklüğü göz önüne getirildiğinde "varoluşa" ne kadar dar bir pencereden bakmakta oldukları herhalde izahtan varestedir. Kainatın başlangıcının olup olmadığı konusu da Yaratıcı'nın varlığı ile ilişkilendirilir. Evren asıl anlamıyla bir sonuçtur. Bu anlamıyla yaratılmıştır. Başka bir sebebe muhtaçtır. Sebepler sonsuza kadar götürülemez. "Evren yaratılmamıştır ve ezelidir" diyenler onun kendi kendine varolduğunu ve yine kendi kendine yeterliliğe sahip olduğunu söylerler ama bu muhaldir ve doğru kabul edildiğinde bile inkar değil aslında bariz bir panteizmdir. Ve Teist argümanlarla gösterilmiştir ki ezeli bir evren varsayımı doğru kabul edildiğinde bile bir Yaratıcı'nın varlığının zorunludur. Bu Teist argümanlar için oldukça geniş olan bu literatüre buradan ulaşabilirsiniz. Birçok felsefeci bir Yaratıcı'nın varlığını zorunlu olarak görmüşlerdir. Zorunlu görmeyenler de kendilerini ateist olarak tanımlasalar da aslında ateist değil, açıkladığım nedenlerle panteisttirler. Mutlak inkar mümkün değildir..
  9. Öncelikle dipnot seni akıllı, aklı başında insanların görüşlerine. inançlarına saygılı biri olarak tanımıştım ama yazdığın bu yazıyla yanıldığımı fark ettim.İnan yaralandım açıkcası yani herkesin görüşüne inancına saygı duyulmak zorundadır. sen bu güne kadar saygı gösterir durumdaydında ne olduda birden farklı bir görüş üstlendin anlamış değilim herkes kendi inancı hakkında bişeyleri savuna bilir ama başkasının inancına dil uzatamazvede uzatmamalı. Allah insanlara akıl vermiş düşünüp kavramaları için tuzaklara düşür demişsin Allah kimseyi tuzağa düşürmez insanlar kendileri tuzağa düşerler..ve ibadet konusu Allah eğer bizleri kendisine ibadet etmek için yaratsaydı insanlara Akıl vermezdi herkesi 24 saat kendisine ibadet etmeleri, için yaratırdı ama bunu kavrayamayacak kadar düşüncesiz olamazsınız .... sevgilerimle
  10. Saol canım dostum bende sizleri seviyorum senin gibilerde az bulunur Allaha emanet ol
  11. kardeşlerim yumote ve mıneu ve arkadaşım taurus teşekkürler
  12. artos32 şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    Öncelikle düşüncelerin için çok teşekkür ederim sedelina işlerden dolayı fazla vakit bulup giremiyorum bende isterdim senin gibi biriyle daha sık karşılaşmayı sanırım denk gelemiyorz inşallah bir ara bolca sohbet etme fırsatını yakalarız.. Allaha emanet ol sevgili dostum
  13. BU MUBAREK GECEDE DUALARINIZIN KABUL VE MAKBUL OLMASI DILEKLERIMLE BERAAT KANDILINIZI KUTLAR SIZE VE SEVDIKLERINIZE HAYIRLARA VESILE OLMASINI DILERIM
  14. artos32 şurada bir başlık gönderdi: Türkiye ve Avrupa
  15. Millet Meclisi de ‘yan gelip yatma’ yeri değil efendi! BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan, Balıkesir’de konuşurken, terör belası yüzünden canları yanan vatandaşlardan birisi, şöyle bağırdı: - “Sayın Başbakanım, artık şehit cenazesi görmek istemiyoruz.” Bu sözlere sinirlenen Erdoğan, şöyle dedi: “Canım kardeşim. Bakınız, askerlik her halde yan gelip yatma yeri değil. Hepimiz askerlik yapıyoruz. Hepimiz askerlik yaptık. Terör bir beladır. Her yerde var. Buna karşı bu mücadeleyi uzun soluklu olarak yapıyoruz, yapacağız.” Sözleri ağzına tıkılan vatandaş, aldığı bu cevap karşısında ‘içinden neler geçirdi’ bilemiyoruz!.. Ancak, Erdoğan’a en güzel cevabı, Güneydoğu’da teröristler ile girdiği çatışmada bir bacağını kaybeden Kemal Özdemir isimli gazi verdi!.. Başbakanlık binasının önünde protez bacağını havaya kaldıran Özdemir, şöyle isyan etti: - “Bizler askerlik yaparken yan gelip yatmadık. Bak işte, vatan borcumuzu böyle ödedik. Yan gelip yatanların kimler olduğunu biliyoruz.” Şehit Anaları Yardımlaşma Derneği Başkanı Pakize Akbaba ise, şunları söyledi: - “Başbakan konuştukça yaramızı kanatıyor, gazilerimizin yarasını depreştiriyor. Askerimiz yan gelip yatmıyor. Yatanlar, ABD’de, Dünya Bankası’nda, IMF’de çalışıp keyif çatıyorlar. Önce kendi çocuklarını bir askere göndersinler!..” *** Askerlik mesleğini ‘yan gelip yatma yeri’ olarak algılayan, ‘protokoller’, ‘resepsiyonlar’, ‘törenler’ ile vaziyeti idare etmeye çalışan, ‘mercedes jiplere’ binmeyi seven, ‘üzerlerine lazım olmayan’ her konuda konuşan, ama ‘ülkenin en temel meseleleri’ karşısında susan, hükümet ile ‘uyum içinde’ çalışmayı görev zanneden nicelerini gördük! Ancak, şu hususun altını çizmek gerekir: ‘Milli egemenliğin’ temsil makamı olan TBMM de ‘yan gelip yatma yeri’ değildir!.. Meclis, özellikle son yirmi yıl içerisinde, parti liderleri yüzünden neredeyse ‘işlevsiz’ hale getirildi!.. 12 Eylül cuntası tarafından hazırlanan Siyasi Partiler Kanunu sayesinde ‘tek belirleyici güç’ yetkisini elde eden parti genel başkanları, ‘ebedi şef’ kompleksine kapılarak, yakın çalışma arkadaşlarını hep kendilerine ‘körükörüne bağlı’ kişiler arasından seçmeye başladılar!.. Liderler, seçim dönemlerinde, ‘tecrübe sahibi’, ‘itiraz edebilen’, ‘inisiyatif kullanabilen’ kişileri ‘milletvekili adayı’ göstermekten özellikle kaçınıyorlar!.. Milletvekilleri, ‘parmak kaldırıp indirmekten’ başka bir değer ifade etmiyor!.. Meclis’te ‘liderlerin borusu’ ötüyor!.. Liderlerin ‘yanlışlarını’ görüp, ‘kendi fikrini’ söylemeye kalkışan milletvekilleri ise, çeşitli ‘hile’, ‘tehdit’, ‘şantaj’ ve ‘baskı’ yöntemleri ile devredışı bırakılıyorlar!.. *** ‘Lider diktatoryasının’ en son örneğini, Lübnan’a asker gönderme tezkeresinde yaşadık!.. ‘Dışarıdakiler’ ne der korkusu ile ‘Türkiye’nin güvenliğini’ sağlamak için kılını kıpırdatmayan Tayyip Erdoğan, ‘İsrail’in güvenliğini’ sağlamak için Lübnan’a asker gönderme kararı aldı!.. Amerika’nın istemesi ile hazırlanan tezkere, ‘kendilerine oy veren’ kitlelerinin uyarılarına kulak tıkayıp, ‘vicdanlarının’ yerine ‘liderlerinin’ sesini dinleyen milletvekillerinin oyları ile Meclis’ten geçti!.. ‘Lider sultasına’ boyun eğmeyen Sadık Yakut, Turan Çömez, Nurettin Aktaş, Halil Kaya, İbrahim Hakkı Aşkar, Ertuğrul Yalçınbayır ve Mehmet Emin Bilgiç demokrasi tarihine geçtiler!.. Millet, onların asla unutmayacak!.. “Bir daha listelere giremezseniz haaa!..” şantajına boyun eğerek, ‘İsrail’ için ‘risk alan’ lider vekilleri ise bana göre ‘milletin vekili’ olma sıfatını kaybettiler!.. ‘Milletten’ aldıkları vekaleti, ‘milletin talepleri’ için kullanamayan vekillere aslında hiç gerek yok!.. Herhalde, bir sonraki seçimler için şu öneriyi yapmanın zamanı geldi: Parti liderleri, öyle zahmete girip de ‘milletvekilliği’ için aday falan göstermesinler!.. Her partinin aldığı ‘oy oranına’ göre, liderlerin ellerine ‘her milletvekilliği’ için birer ‘kart’ verilsin!.. Meclis’teki oylamalarda, parti liderleri, ellerinde kaç tane kart varsa, kaldırıp indirsinler!.. Böylece hem ‘zamandan’, hem de ‘giderlerden’ tasarruf edilir!.. Ne dersiniz?..
  16. Sevgili dipnot yazdıkların hakikaten doğru şeyler ama gel gelelim akp bunları bilmiyormu hepsini biliyor ama buna rağmen askerimizi israili korumak için yollamaktan çekinmiyorlar israili kimden koruyacaklarsa. yazıktır bu vatan evlatlarına, analarına... bu vebalin altından nasıl kalkacaklar olası Allah korusun kötü bir şey olduğunda. yarın birgün iran bizi hedep gösterirde saldırırsa ne yapacaklar.. Bu Akp hükümetini Allah bildiği gibi yapsın inşallah hiç bir aksilik olmazda sağ sağlim döner mehmetçiğimiz. aksi bir durumda analarv nasıl bu vatan saolsın diyecekler.... saygılar
  17. artos32 şurada bir başlık gönderdi: Anı Defteri - Defterleri
    Nerrocanım kardeşim seni ilk kez sardunyam nette tanıdım ve sardunyamın kardeşi olduğunu öğrenince daha çok memnun oldum çünki sen cana yakın,güvenilir sırdaş, dürüst ve gerçekte olduğu gibi birisin seni en çok neden sevdim biliyormusun benim kötü bir durumda olduğum zamnda bana destek verdin beni dinledin elinden geldiğince ban destek olmaya çalıştın işte benim için gerçek dost ve arkadaşlarımdansın iyiki vaarsın.. Allah seni ve aileni korusun canım kardeşim benim
  18. artos32 şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    yaw benim anı defterimi bulana kadar akla karayı seçtim belli dostlarımdaan baaşka yazan çıkmadığı için nerelere kadar gitmiş defterim üzeri toz kaplamış demekki kimler dost belli oldu bence yinede herkeze teşekkürler. öncelikle sardunyam,dipnot,nerro,gece_yağmuru teşekkürler gerçek dostlarım benim
  19. çok teşekkürler sardunyam elektirik almak nasıl bişeydir insan dürüst,saygılı,seviyeli ve gerçekten samimiyse ozaman gerçek dostluk ve arkadaşlık ortaya çıkar. birde diyelimki elektirik aldınız karşınızdan faturasını nasıl ödeyeceksiniz ben dostlarımdam elektirik değil sevgi dürüstlük ve saygı almak isterim:clover:
  20. cana yakınlığını
  21. Sevgili yam_yam seninle bir iki defa sardunyam vasıtasıyla sohbet etme fırsatımız oldu ama seninde yazılarını yakından takip ediyorum. bende bıraktığın intiba söyle. öncelikle çok zeki biri olduğun dürüst olduğun yazdığın yazılarda hiç bir zaman kişilere karşı uslubunu bozmadığın ve ne olursa olsun dürüstlükten ve saygıdan ödün vermeyen biri olaraak tanıyorum seni . iyiki tanımışım seni Sevgili arkadaşım dost sevgilerimle
  22. Sevgili sedelina seninle fazla bir diyaloğumuz olmadı gerçi ama senin yazılarını ve sardunyamla olan diyaloğlarından dolayı senin dürüst sevecen doğal ve ne kadar gerçekci biri olduğun kanaatına vardım inşallah bir gün karşılaşıpta sohbet etme ve tanışma fırsatını buluruz.. sen zeki duygusal içi kıpır kıpır ve sevecen biri olarak tanımlıyorum şuana kadarıyla yazılarından sende iyiki bu forumda varsın Allah seni ve sevdiklerini korusun arkadaşım sağlıcakla kal... saygılarımla
  23. Yukarıda sedelina arkadaşımında yazdığı gibi sardunyam okadar değerli ve nadir bulunacak bir dostki bunu ne yazmayla nede konuşmayla dile getirilebilir. Çünki o dost bildiği insanların üzüldüklerinde üzülen sevinçlerinde sevinen birisi bu zamanda böyle bir dost ve arkadaş bulmak hakikaten çok zor benim üzüntülü ve sıkıntılı bir zamanımda Allah razı olsun ondan hep destek verdi bana ve benimle üzüldü benimle sevindi onun gibi bir dost kazandığım için kendimi çok şanslı hissediyorum iyiki varsın sardunyam.. Allah seni tan'ı ve çocuklarınızı korusun hep böyle mutlu ve huzurlu beraberliğinizin için dualarım sizinle .. Saygılarımla
  24. artos32 şurada cevap verdi: GÜLSÜN başlık Forum Oyunları
    tuttu çok sevecenim
  25. Hiç bir zafer gâye değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan gâyeyi elde etmek için gerekir en belli başlı vasıtadır. Gâye, fikirdir. Zafer, bir fikrin istihsâline (elde edilmesine) hizmeti nispetinde kıymet (değer) ifade eder. Bir fikrin istihsâline dayanmayan bir zafer pâyidar olamaz (yaşayamaz) . O, boş bir gayrettir. Her büyük meydan muhare-besinden, her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir âlem (dünya) doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına bir zafer, boşa gitmiş bir gayret olur. Mustafa Kemal ATATÜRK (Ankara, 16 Eylül 1921)

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.