
Insomnia
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
65 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Insomnia tarafından postalanan herşey
-
"Kro" kelime anlamını bilmiyorum ama yaygın olarak kullanılan argo bir söz bir nevi etiket. Maalesef ülkemizde bu etiketi layıkıyla taşıyan çok fazla insan mevcut. Bence kro cahil,görgüsüz,terbiye edilmemiş ve yontulmamış kişi demektir. Bunlar genelde eğitilmeyi ve öğrenmeyi reddederler... Değişime kapalıdırlar...Daha çok kendi dışlarındaki herşeyi değiştirmeye çalışırlar... En büyük ve belkide tek varlıkları "gurur" larıdır. Fukaralık edebiyatına bayılırlar ve kesinlikle Arabesktirler... Nerde nasıl davranmaları gerektiğini bilmeyen kişilerdir... Akıl ve mantıkları yerine daha çok hastalıklı arabesk bakış açıları ve hayvansal dürtüleriyle haraket ederler... Bir takım dürtüleri örselenmemiştir... Şiddete eğilimlidirler.... Kırsaldan büyük kentlere gelip büyük kentlerin düzenine ve kurallarına uyacakları yerde kenti kendi yaşayışlarına uydurmaya çalışıp güzelim şehirleri yaşanmaz hale getirirler... Bunu yapamazlarsa ağlamaya sızlamaya ve boş yere tüm şehre sövüp meydan okumaya kalkarlar.... Evet bence budur.... Bu arada KRO daha az olmakla birlikte kadınlarada denebiliyor.... Daha çok kadınlar için Kro kelimesinin yerini tutabilecek başka kelimeler kullanılıyor.... NOT: BENCE BÜNYELERİNDE YUKARIDA YAZDIĞIM ÖZELLİKLERİ TAŞIYAN HERKES ************ HAK EDİYOR!
-
Selam Bir konuyada değinmeden geçemeyeceğim. Kadınların dünyada olup biten her konuda olduğu gibi bu konudada suçu erkek cinsine atıp onları bir nevi "günah keçisi" yapma eğilimi ne yazık ki bu konudada kendisini göstermekte. Aslında kadınlar bu tür bir çizgi çizerek ve tüm erkekleri kendi karşılarına alarak belkide en büyük hatayı yapıp kendi ellerini zayıflatıyorlar. Evet yukarıda bir arkadaşımında değindiği gibi kültür kavramı(ki bunun içinde din,dil,tarih,gelenek,görenek,örf,adet,anane,algılama,genel tutum ve davranışlar,toplumsal bakış açıları mevcut) öyle birden bire ortaya çıkan ve birdenbire değişebilecek birşey değil. Toplumların uzun süren yaşam süreçleri sonucunda şekillenen ve yapılanan bir olgu ve bir gerçek. Ancak her yaşanan kronik olayıda sanki o toplumca genel kabul görmüş kültürün bir parçası olarak ifade etmek doğru değil. Kanımca Töre cinayetlerinin ne Din ile ne de kültür ile ilgisi yok bu düpe düz Cehaletin ürünü olan ilkel bir davranış biçimi. Kadınlarla ilgili başladığım paragrafın devamında şunuda belirmem lazım ki kültürün ve bazı davranış biçimlerinin şekillenmesinde erkeklerin olduğu kadar(belkide daha fazla) kadınların rolüde tartışılmaz. Orada bir töre cinayeti işlenmiş ise bilinmelidir ki bunda o cinayeti işleyeni yetiştiren ana nın ve diğer kadın akrabaların, bu anlayışa sessiz kalan diğer kadınların ve bu mantalitenin nesilden nesile sürmesinde lokomotif görevi olan ve çocuklarını bu çarpık anlayışa göre yetiştiren kadınlarında rolü vardır.... Türkiyedeki kadın sivil toplum örgütlerinin de şu ana kadar bir araya gelerek ya da tek olarak bir adım attıklarını göremedim ben....
-
Maalesef bu tip bağnazlıklar iyice arttı son zamanlarda.. Böylesi tatsız bir olayın çağdaş tolumların bir göstergesi olan Üniversitelerde gerçekleşmesi gerçekten çok vahim! Bu konuda gerekli merciilerin derhal harekete geçmesi lazım!
-
Merhaba Bence asıl tartışılması gereken konu Adalet Sistemimiz, Türkiyede Hukuk ve bu hukukun ne kadar işlediğidir. Ben ülkemizin adalet sisteminin düzgün işlediğine inanmıyorum. Ülkemizde herkes kendini hukukun ve kuralların üzerinde görüyor. Ciddi bir adalet reformu lazım en üstten en aşağıya kadar. Eğitim ve toplumsal bilinçte çok önemli elbet ama bu ancak orta ve uzun vadede gerçekleşebilecek birşey. Bence şu aşamada hukuk kuralları tam olarak ve herkese eşit bir biçimde işletilmeli ve cezalar ağırlaştırılmalı.. Ben idamın kaldırılmasına karşıyım mesela.. Bilerek birinin yaşamına son veren kişi lesinlikle idam ile cezalandırılmalı... Teröristlerde öyle.... Tepeden inme AB kurallarını getirirseniz bu şekilde suç oranları artar..
-
Cevrecilik nasil algilanmalidir ?
Insomnia şurada cevap verdi: KEMAL´iN ASKERi başlık Güncel Konular
Sevgili Sara K Ben hala Orhan Pamul+Nobel Ödülü ve konu başlığı arasında bir bağlantı kurabilmiş değilim... Tabi bunu sizde henüz izah edebilmiş değilsiniz... -
Cevrecilik nasil algilanmalidir ?
Insomnia şurada cevap verdi: KEMAL´iN ASKERi başlık Güncel Konular
Ben Aydın olmak ile, Orhan Pamuk ile çevre konusu arasında bir bağ kuramadım? Sanırım benim önceki yazım az da olsa doğrulanmış oluyor.... -
Bizimki gibi haini bol bir devletse içten yıkılır rahatlıkla! Ben ne zaman bunu düşünsem ilk yaptığım Mehmet Akif Ersoyun eşsiz eseri İstiklal Marşı nın tümünü tekrar tekrar okumak olur! Sizede tavsiye ederim...Çok güncel inanın...
-
Figgaro çok klasik ve maalesef yaygın olan bir yaklaşım şekli seninkisi? Bu yazıyı yazarken ki amacın neydi onu merak ettim asıl ben? Kızcağız doğuştan zengin diye ya da birtakım büyüklerinden ona miras kaldı diye AYIPLAMAMIZ hatta KINAMAMIZ MI gerekiyor onu anlamadım ben? Ona o mirası bırakan büyükler belkide alın terleriyle sahip olmuşlardır o malvarlıklarına olamaz mı? Aslında doğal karşılıyorum senin bu tutumunu. Servet düşmanlığı ya da zengin olan kötüdür mantalitesi öylesine yaygın ki bu ülkede. En basitinden toplumun her kesiminden herkesin (ben dahil) seğretmekten zevk aldığı eski Türk filimlerine bakın. Gerek aleni gerekse içten içe bir servet ve zenginlik düşmanlığı vardır çoğunda! Ben daha fakir olupta kötü olanına rastlamadım zaten! Ama ilginçtir en çok zengin olmayı isteyenlerde yine bu mantaliteyi taşıyan insanlar. Bu tip garip şartlanmalar ve mantaliteler beni hep şaşırtmıştır. Bende oldukça çok Türk filmi izledim aslında ama gerçek yaşamda sadece cüzdanı kalın olanların kötü olmadığını diğerlerinin de fazlasıyla kötü olabildiğini görüveriyor insan. Elbetteki bu tip mevzular çok. Çünkü çok fedakar ve namuslu ve de özellikle GURURLU işçi ailesi ile Zengin,kötü,gaddar ve Abartılı bir biçimde acımasız FABRİKATÖR(nedense?) hikayeleri ile dolu eski türk filmleri. Bir tür bağnazlığın ötesine geçmiyor maalesef bunlar...
-
Cevrecilik nasil algilanmalidir ?
Insomnia şurada cevap verdi: KEMAL´iN ASKERi başlık Güncel Konular
Merhaba (Bu arada ilginç Nick) Çevrecilik,çevre bilinci ve sivil toplum örgütleri olarak çevre örgütleri gerçekten önemli konular. Farkında olalım ya da olmayalım Türkiyede yaşayan herkes sivil toplum örgütlerinin yeterince sayıda olmamasının olumsuzluklarını ya da varolan sivil toplum örgütlerinin gereken biçimde etkin olamamasının olumsuzluklarını hissetmektedir. Ülkemizde ulusal veya uluslararası düzeyde faaliyet gösteren bazı çevre örgütleri mevcut. Sözkonusu örgütler az sayıdada olsa bazen gerçekten "bravo size" diyecek kadar güzel faaliyetlerde bulunabiliyorlar. Ancak ne yazık ki gerek çevre konusunda olsun gerekse diğer konularda olsun ülkemizdeki sivil toplum örgütlerinin büyük bir kısmı politize olmuş ve toplumun tamamını kucaklayan örgülker değil. Halk olarakta sivil toplum örgütlerine ilgimiz ve desteğimiz maalesef yeterli düzeyde değil. Dolayısı ile parayı veren düdüğü çalıyor...Umarım anlatabildim? -
Merhaba Aslında bu konu başlığını açarken aklımdan geçenler biraz tepkiseldi. Kavramların gerçekten ne olduğunu bilmeden bu kavramları kullanan(bazen bildiği halde kötüye kullanan) insanlara duyduğum tepkiden yola çıktım. Bu konuda hala son derece kararlı ve tutarlıyım. Hala kavramların doğru tanımlanması,algılanması ve kullanılması taraftarıyım. Yani daha az subjektif daha fazla objektif algılanmalıdırlar. Öncelikle yukarıda "Laiklik" kavramının ne anlama geldiği konusunda görüşlerini belirten herkese teşekkür ederim. Okuduğum kadarıyla herkesin hem fikir olduğu bir konu var bu da bazı kavramların kişisel ve/veya siyasi çıkarlar uğruna rahatlıkla istismar edilebildiği. Bunun önünü almanın tek yoluda şüphesiz toplumsal bilinci arttırmak ve mevcut kavram karmaşasının zihnimizi ve toplumsal barışımızı aşındırmasına izin vermemek. Demek ki konuları ve olayları değerlendirirken daha soğuk kanlı ve sağduyulu yaklaşmak önemli. Mustafa Kemal Atatürk sadece iyi bir asker ve komutan değil son derece ileri görüşlü ülkesini ve halkını gerçekten seven iyi bir devlet adamıydı. Türkiye Cumhuriyetinin proje ve kuruluş sürecinde diğer silah arkadaşları ve değerli devlet adamlarıyla birlikte ulusal ve uluslararası konjöktörü de dikkate alarak doğru adımları atma adına insan üstü bir çaba gösterdi. Ulusumuzun kurtuluş mücadelesinin başladığı andan itibaren aldığı doğru kararlar ve gösterdiği güçlü irade(ki bu noktada yanlız değildi) şüphesiz hayranlık uyandıran bir gerçek. Bütün bunları dikkate aldığımızda ulusumuzun temeli atılırken ne derece çok fedakarlıklarda bulunulduğu, nasıl mücadeleler verildiği hepimizin malumu. Bu noktadan da hareketle ben gerek bazı çevrelerin laiklik elden gidiyor telaşlarına, gerekse bazı çevrelerin Islam dini aşındırılıyor,elden gidiyor telaşlarına bir anlam veremiyorum.. Kendine,inancına,tarihine güvenen ve bunlara hakim bireylerin bu tür sloganlara ihtiyacı yoktur ve kendilerine sürekli bir düşman aramazlar. Her seferinde benzer söylemleri yaparak yollara dökülmek ve toplumu ayağa kaldırmak sadece toplumsal kuzuru bozmaya hizmet eder. Bunu yaparak ne sahip olduğunuz inanca ne de Laiklik ilkesine hizmet etmiş olmazsınız. Ancak ülkemizdeki birlik ve beraberliği bozmaya çalışanlara hizmet edersiniz ki onlarda muhtemelen bir kenarda oturmuş gülerek sizi izliyorlardır.. Elbette bir toplumda herkes aynı fikre veya görüşe sahip olacak diye bir zorunluluk yoktur. Ancak herkes birbirinin görüşüne saygı göstermek en azından tahammül etmek durumundadır.Her gerçek kişi veya tüzel kişi eleştirilere açık olabilmelidir. Yasalar,insan hakları ve hukuk sınırları içinde hareket edildiği sürece tabi...
-
Aslında yukarıdada belirtildiği gibi hadisenin en masum kurbanı çocuk. O yüzden birtakım korunma önlemleri var. Bu nedenle doğum kontrol yöntemleri mevcut. Sadece birtakım hastalıklardan korunmak için değil. Bazı sorumsuz yetişkin?!?!?lerin sorumsuzluklarının bedelini ödeyecek masumlar ortaya çıkmasın diye...
-
Need For Speed
Insomnia şurada bir başlık gönderdi: Oyunlar - Bilgisayar Oyunları - Satranç - Oyun Kağıtları
Slm Ben genelde yarış oyunlarını özeldede Need For Speed 'i severek oynuyorum. Need For Speed Underground I, Road Challenge,Hot Pursuit III ve Porsche 2000 versiyonlarını satın aldım ve oldukça sık oynuyorum. Merak ettiğim konu bu oyunların(versiyonların) yamalarını nereden ve nasıl yüklüyebiliyoruz? Yamaları yükleyince mesela listemde pasif görünen araçlar aktif oluyor mu? Onları kullanabiliyor muyum? Oyun panelinde upgrade ya da cars gibi seçenekler var ama tıkladığım halde ya kırık link çıkıyor ya da ben beceremiyorum... Yardımcı olursanız şimdiden teşekkür ederim..... -
istanbul taksi ve taksicileri nasıl
Insomnia şurada cevap verdi: taksimaksi başlık Havadan Sudan Konular
Merhaba Gerçekten ilginç bir konu. Hepimiz biliyoruz ki yasal olan ve alın teriyle yapılan her mesleğin kendine göre bir kutsiyeti var ve bu meslekleri icra edenlerede(tabi layıkıyla) saygı göstermek gerekiyor. Taksicilikte bunlardan bir tanesi. Muhakkakki her meslekte olduğu gibi taksicilikte de işini layıkıyla yapmayan birtakım hatalar yapan ve yanlış yollara sapan insanlar var ama tabi bu o mesleği veya o mesleği icra eden herkesi karalamak gibi bir hak vermez kimseye. Taksiye çok sık olmamakla birlikte ara sıra binerim ve şimdiye kadar şahsen benim başıma pek bir olumsuzluk gelmedi. Ama etraftan duyduğum bazı olumsuzluklar yok değil. Benim bindiğim taksilerin şoförleri çoğunlukla saygılı kişilerdi. Ancak bazı trafik kurallarını göz ardı ettiklerini gördüm elbet birkaç tanesinin. Mesela trafik ışıklarına uymamak ya da aracı gereğınden hızlı kullanmak gibi. Yanlız söförü uyarmak durumunda kaldığım bir vaka yaşadım. Onda da şöför ciddi anlamda direksiyon başında uyukluyordu. Şoförü hafifce dürttükten sonra(bu arada araç hareket halindeydi) Aracı benim kullanabileceğimi belirttim ve ben gideceğim yere ulaştıktan sonra aracını bir kenara çekip dinlenmesi mümkünse uyuması gerektiğini söyledim. Aracı kullanmama izin vermedi. Ama yaklaşımı ve tavrı ne demek istediğimi anlamış gibiydi.. Gecede çalışmıştı ve uykusuzdu.. Beni taksiler ile ilgili meraklandıran ve rahatsız eden 3 konu var aslında 1- Neden yağmurlu havalarda Taksiciler yolcu seçerler ve çoğunlukla sizi arabalarına almazlar? 2- Taksiler neden yolun hiçte müsait olmayan ve genelde trafiği engelleyecek bölümlerinde dururlar? 3- Taksi durakları ve bu duraklarda yaşanan kavgalar neden olur ve neden müşterilere yansıtılır? -
Selam Arkadaşın o kızı böylesi bir ihaneti(çocuk olsun olmasın) bile görmezden gelebilecek kadar güçlü bir tutkuyla seviyor demek ki? İlginç ve de aynı zamanda hem zor hem aykırı bir durum. Aslında olaya dışarıdan bakan sen ve tabiki bizler için kabul edilemez bir durum bu. Özsaygımız,gururumuz,toplumsal algılama ve kültürel şartlanmalar böyle bir durumda bu tür bir fiili gerçekleştirmiş biri ile evlenmeyi bir yuva kurmayı kesinlikle ve tereddütsüz reddediyor. Hata bu durum ülkemizin çoğu yerinde(maalesef) direkt cinayet sebebi.(Ki bence bu çok yanlış) Ama dediğim gibi biz olayın dışından bakıyoruz..Diyoruz ki eğer benim başıma gelseydi ben yukarıdaki gibi davranırdım(yani asla kabul etmezdim). Ama bu olayın dışında olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. İyi bir arkadaş olarak yapman gereken bence olaya dışarıdan bakan biri olarak arkadaşına doğru olduğunu düşündüğün şeyi fazla ısrarcı olmadan,üstelemeden ve onun savunmaya geçmesini gerektirmeyecek şekilde anlatmaya çalışman.. Gerisi onların bileceği bir iş....
-
Açıkçası Tiyatroya gitme alışkanlığına pek sahip değilim. Hep heves etmişimdir. Hatta festivalleri takip edip broşürlerini bile almışımdır. Ama maalesef hayatım boyunca gittiğim Tiyatro oyunu sayısı 5'i geçmez. En son Oidipus a gitmiştim... Tabiki Tiyatronun lezzeti başkadır elbet. Ancak Toplumsal düşünüş,şartlanma ve algılamalar bu konuda çok sağlıklı değil. Ya çoğu insan Tiyatrodan bi haber yetişiyor ve/veya yaşıyor ya da Tiyatroyu sanki belli bir kesimin tekelindeymiş gibi algılıyorlar. Kültür popüler kültür olunca istekler ,algılamalar, beklentiler,beğeniler hep tek tip oluyor..
-
Marti Name Bazı Televizyon kanallarında son derece kaliteli yapımlar yer alıyor elbet.. Bunların hepsi senin söylediğin akıbete uğramıyor diye düşünüyorum. Herhangibir ticari işletmenin öncelikli amaçları kar elde etmek ve işletmenin devamlılığını sağlamaktır. İşletme yöneticisi rasyonel davranmak istiyorsa bunu dikkate almak durumunda. Ancak Televizyon yayıncılığı herhangibir işletmeden bazı özelliklerinden dolayı ayrılır. Günümüzde herhangibir işletme bile yukarıda saydığım temel amaçların ötesinde sosyal sorumluluk ilkelerini yerine getirmek zorundalar. Kaldı ki eğer kitle iletişim araçlarında ve basın yayın sektöründen söz ediyorsak bunun önemi çok daha fazla.. Ben ""dizi" anlamında ülkemizde rekabetinde etkisiyle kaliteli yapımlar yapıldığını ve Televizyonlarda yayınlandığını düşünüyorum. Tabi aralarında kötü olanlar yok değil. Mesela Melekler Adası diye bir dizi vardı yere göğe sığdıramadıkları. Gaza gelip birkaç bölüm izledim. Bu kadar yoz bu kadar dejenere ve bu kadar yanlış mesajlarla dolu bir dizi yapılmamıştır herhalde. Ne mi oldu Rtük e şikayet ettim o kadar...
-
Sara k gerçektende bu tür programları seğredenler var elbet ne yazık ki... Hemde çok sayıda.. Öyle ki seyirci profili hiçte sanıldığı gibi tek tip değil... Seyircileri arasında eğitim düzeyi çok farklı ve farklı kültürel çevrelerden gelenler var... En ticari tanımlamayla "arz talep meselesi". Seğreden olmazsa yayınlanmaz elbet.. Ama birde ülke gerçekleri var... Sanata,sanatçıya daha da önemlisi Türk insanına,kültürüne ve geçmişine saygı var. Basın yayın ahlakı ve ilkeleri var. Bu programları görmeye bile tahammül edemeyen çok sayıda insan var... Sonra her zaman talep arzı belirlemeyebiliyor. Günümüzde Arz da talebi şekillendirebiliyor... Bu tür yayıncılığın ardında bazı bilinçli niyetlerde gizli olabiliyor... Ben gönül rahatlığı ile sadece Televizyon değil tükettiğim herşey ile ilgili çok seçici olduğumu söyleyebilirim... Ayrıca tepki göstermekten çekinmiyorum... Zevkler ve renkler tartışılmaz denir ama kimse kimseden düzeysizliğe ve kalitesizliğe saygı duymasını beklememeli...
-
Hayal et gerçektende çok haklısın... Aşırı ahlakçı veya muhafazakar bir insan kesinlikle değilim...Öyle gözükmekte istemem ama çoğu zaman "yuh artık" demekten kendimi alamıyorum... Hadi klipler bir derece ama ürünle hiç alakası olmadığı halde reklamların çoğunda kadının ve kadın bedeninin bir meta olarak kullanılması kadınlar açısından üzüntü verici... Modern olmak ya da medeni olmak kadını yüceltmeye yetmiyor herzaman.. Aksine kadın günümüzde hayatın pek çok alanında ticari bir meta olarak kullanılıyor ve çoğu bunun farkında olmasada hak ettiği saygıyı görmüyor... Sakın kimse alan memnun satan memnun sana ne oluyor be kardeşim demesin kahrolurum o zaman-)
-
Bence sabah kuşağında kadın programları adı altında sundukları bazı programlar çok düzeysiz gerçekten. Butür programları ekranları başında izleyen ya da daha karga kahvaltısını etmeden stüdyolara koşup izleyen kadınlar için çok üzülüyorum ve merak ediyorum gerçekten bu tip programları hak ediyor musunuz? Daha önemlisi eğleniyor musunuz? Yukarıda JÖN arkadaşında belirttiği programı bende gördüm elbet.. Çok vahim... Hangi aklıbaşında insan normalde evinde ve özelinde yaşaması gereken şeyleri ekranda yaşar ve hangi aklı başında insan bu tür bir acayipliği seğreder? Gerekli merciilere şikeyet edilicek tabiki....
-
Merhaba Dönemlik reyting sonuçları beni hep şaşırtmıştır.. "Türk halkı en çok haberleri ve tartışma programlarını seğretmeyi seviyor!???" şeklinde sonuçlar açıklanınca insan istem dışı seviniveriyor birden-) Gelgelelim ülkemizde yayın yapan Televizyonların haberlerine ve tartışma programlarına bir göz attığımızda durum hiçte iç açıcı değil. Önce Haberlere değinmek lazım elbet. Bilinçli bir birey eğer dünya insanı olmak istiyorsa mutlaka gündemi takip etmeli bence.. Her yeni gün Dünyada ve ülkemizde neler olup bitiyor bilmeli. Bu nedenlede haberleri seğretmek çok önemli bir gereklilik. NTV,Skytürk,Habertürk ya da CNN-Türk gibi asıl uzmanlığı haber olan kanalları bir tarafa bırakırsak çoğu kanlların haberleri maalesef hiçte doyurucu değil. Herşeyden önce subjektif ve maalesef çok fazla magazin içerikli. Ülkemizde yaşayan nüfusun büyük bir kısmını hiç te ilgilendirmeyen magazinel içeriğe sahip. Seğrederken hiç kendi kendime "adamlar ne uğraşmış bu haberi yapmak için" ya da "gerçekten tüm ülkeyi ya da dünyayı ilgilendiren önemli bir haber yakalamış bu kanal" dediğimi hatırlamıyorum ya siz? Haberlerin arasına konulan reklamlarda ayrı bir uygunsuzluk ve saygısızlık...
-
Tekrar selam Sardunyam gerçekten güzel bir yazı ancak "Laiklik nedir?" sorusunun cevabı neresindedir anlamış değilim? Yazında pekçok açıdan haklı eleştiriler ve doğru saptamalar olsada sorumun cevabı değil... Laiklik en basit tanımıyla din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demektir? Hangi toplumsal gelişmelerin ve süreçlerin sonucunda Laik bir yönetim sistemi benimsenmiştir? Neden laiklik gibi bir yönetimsel ilkeye ihtiyaç duyulmuştur? Yönetimsel ilke diyorum çünkü gerçektende laiklik kamu yönetimine ait bir kavramdır. Yani ülke yönetimi Laik olabilir ancak bana göre bir birey ya da daha açık bir ifade ile bir gerçek kişi Laik olamaz. Aynı herhangibir devlet için Müslüman,Hristiyan veya Yahudi devlet denemeyeceği gibi. Din bireye ait kişisel bir kavramdır bence... Neyse bir soru daha diğer sorularıma ek olarak...Dünyada başka hangi ülkeler Laiklik sistemini benimsemiştir? s e v g i l e r
-
Merhaba Daha öncede forumda yazdığım yazılarımda belirttiğim gibi ülkemizde ciddi bir kavram karmaşası olduğunu düşünüyorum. Çoğu insanlar bazı kavramları ya anlamını bilmeden kullanıyorlar,ya anlamını bildikleri halde bilerek çarpıtıyorlar ya da kavramları kişiselleştirip belli bir kitleye veya gruba aitmiş gibi davranıyorlar. "Laiklik" kavramıda bunlardan bir tanesi. Peki nedir "Laiklik"?
-
Merhaba Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan çoğu insan gibi bende başta Televizyon olmak üzere diğer basın yayın organlarından sıkça faydalanan biriyim. Televizyon günümüzde hala ucuz bir eğlence aracı olarak hayatımızda ister istemez büyük bir yer kaplıyor. Seğretmeyen veya evinde Televizyon dahi bulundurmayan insanları saymazsak çoğumuz az veya çok vaktimizin bir kısmını Televizyon karşısında geçiriyoruz. Özellikle devlet kanallarının ötesinde özel kanalların açılması ve sayılarının hızla artmasıyla günümüzde ülkemizde yayın yapan çok sayıda yabancı(uluslararası),ulusal ve yerel TV kanalı mevcut. Ülkemizde Televizyon Yayıncılığını da kapsayacak şekilde faaliyet gösteren basın sektörünün yeterli derecede ilkeli ve sorumlu bir anlayış içeriside hareket ettiğini düşünmüyorum. Çoğu basın yayın örgütünün yayınları son derece subjektif(%100 objektif olmalarını beklemiyorum elbet),gerçek dışı(masa başı ürünü), ülke gerçeklerinden uzak,seviyesiz ve daha da önemlisi Türk halkına ve onun değerlerine saygı göstermeyen bir yapıda. Eğitim,kültür ve bilinç düzeyi hala çok yeterli olmayan, ne verilirse alan,sorgulamayan,ezberci bir eğitimle yetişmiş halk tam anlamıyla bu kirli basının hedefi... Gittikçe daha yoz,dejenere ve zaafları olan bir topluma dönüşmekteyiz.. Basın "halk bunları istiyor" bahanesinin arkasına sığınarak,biraz da ticari kaygıyla,kötü olanı,faydasız ve düzeysiz olanı maalesef Türk halkına dayatıyor.. Hatta öyle ki TV lerdeki bazı programlar ya da yayın politikaları direkt Türk halkına hakaret gibi... Bu konuda çok sayıda örneği sizlere ileriki yazımda vereceğim... Lütfen Türk halkı ve tüketicisi olarak daha bilinçli ve eleştirel hareket edelim... Tepkimizi ortaya koymaktan çekinmeyelim ve gerekli merciilere başvuralım... Sizi en çok rahatsız eden TV programları ve yayıncılık anlayışları neler yazın tartışalım.... saygılar...
-
kürt sorunu inkar ve asmilasyon nedenlidir...
Insomnia şurada cevap verdi: JİYAN başlık Politika Bilimi
Selam Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan,bu ülkenin ortak tarihini,kültürünü,coğrafyasını paylaşan herkes yine bu ülkenin Tarihine,Kültürüne,Çıkarlarına ve Milli Beraberlik ve Bütünlüğüne saygı duymak durumundadırlar. Bu ülkede yaşayan ve Türkiye vatandaşı olan herkes aynı nimetlerden faydalanabildiği gibi aynı külfetlerede katlanmakta ve kader birliği etmektedir. Etnik kökeni ne olursa olsun hiçbir gerçek kisi ya da tüzel kişinin ya da daha genel bir ifade ile kimsenin bölücülük ve ayırımcılık yapmaya hakkı yoktur. Türkiyenin milli beraberliği ve bütünlüğü, binbir mücadele ile zorluklar ve fedakarlıklarda kazanılmış toprakları tartışmaya açık konular değildir. İnsan Hakları maskesi altında gerçek niyet ve amaçlarını gizleme gayretinde bulunan gerek içeride gerekse dışarıda bulunan hainler ve Türkiye düşmanları elbet hak ettikleri cevabı alacaklardır. (Fitneci ve bölücü olmayan Kürt vatandaşlarını bunun dışında tutuyorum) Kürtler eğer gerçekten haysiyetli bir toplum olsalardı geçmişten bugüne gelen süreçte başka devletler tarafından yaşadıkları coğrafyayı paylaştıkları devletlere karşı bir maşa gibi kullanılmaz,kader birliği yaptıkları toplumları arkadan bıçaklamazlardı!! Kürtlerin çıkarına olan diğer bölge halklarıyla iyi geçinmek ve barış içinde yaşamaktır diye düşünüyorum.. İlk önce siz içinizdeki art niyetleri bir tarafa bırakın bakalım. Biraz Onurlu olun... NOT: Yazılarını daha büyük harfle yazmak seni daha haklı kılmaz..... -
insanlar ülkü ocaklarına nasıl bakıyor?
Insomnia şurada cevap verdi: ülküm başlık Ülkücü Hareket - Turan
Ülkü Ocakları ile ilgili çok detaylı bir bilgiye sahip değilim. Dolayısı ile yorum yapmam doğru olmaz. Tek bildiğim belli bir siyasa görüşü temsil eden, uzun bir geçmişe sahip müesseseler. Sivil Toplum Örgütü sınıfına giriyor mu bilmiyorum. Sonuçta MHP ile bağlantılı diye biliyorum....