Armance

Avatarlar günlük kıyafetlerimiz gibidirler..

Buyrun size The Kiss.. Tıklayın ve indirin.. http://www.hemenpaylas.com/download/136367/Son_Mohikan.MP3.html

Bazen hayatı karıştırıyoruz, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, acı ile tatlıyı, sevgi ile nefreti, yaşam ile ölümü...İşte bu da öyle bir şey, nerde başlıyor hayat karıştırıyoruz ... bazen zıtlıklar bile özdeşleşebiliyor, nasıl bir şeydir bu bilir misiniz? Hayata neresinden bakarsanız bakın bir yerde güneş yine batıyor ve yeniden doğuyor....Bir şekilde sürüyor hayat...Kimilerine göre bir çember etrafında dönmek hayat demek, kimilerine göre o çemberi döndürmek....Neden sürekli dayatılanı yaşıyoruz? Neden bir çember ve çevresinde dönen insanlar var ve bu çemberi, yalanıyla, hilesiyle, hırsıyla, insanları bir deney faresi gibi kullanan zihniyetler...Kim suçlu?Kimin suçu bu?Hayat mı?...En kolay cevap bu...Aslında bunun suçlusu bizleriz, kendimiz...Kendilerini bir yerlerde bırakıp dönüşebilen insanlar...Dönüştükleri hayatlarda bir şeylerin eksik olduğunu unutan insanlar... Ne eksik biliyor musunuz? Kendimizi sevemiyoruz biz ve kendimizi sevemediğimiz için başkalarını da sevemiyoruz...Ya da sevgiyi sadece tv.deki aptal dizilerde yaşayan yalancı hilekar karakterlerde yorumluyoruz...Zengin adamın mutsuz oğlu fakir kıza aşık olur...Ama bu nasıl olur, bir burjuva ve fakir kız...seyredin entrikaları...birde utanmadan bu dizilerin adının içine sevgi ve aşk kelimesini koyarak kirletiyorlar...Seyredenler ise gerçek sevginin anlamını unutup, bu aldatmacalarla yaşayamadıklarını dizi kahramanlarına yüklüyorlar, ne kadar acizce... Sürekli bir şeylerin sahibi olmak istiyoruz ve bu sahip olmak istediğimiz şeyler hep madde üzerine, ya çok paramız olsun yada iyi bir evimiz olsun isteriz, içinde de çok pahalı eşyalar. Ne kadar pahalı olursa o kadar iyidir çünkü..Ya da arabayı bir araç olarak göremeyiz, hep daha iyisini, daha konforlusunu, daha fiyakalısını isteriz, ya da arkadaşımıza ait olanınkinden daha havalısı olsun isteriz.Doymuyoruz biz, doğuştan aç mı geliyoruz dünyaya?.. Doymak bilmeyen midemizi doyurmak için yüreğimizi aç bırakıyoruz.... Oysa sahip olunacak o kadar güzel şeyler var ki, belki soyut, ama somut olandan daha değerli...Mesela neden gökyüzünü sahiplenmeyeyim ki, ya da bir yıldız neden benim olmasın ki, ya sevgi benim olsun ya da ben sevgi olayım...durmadan akan bir nehir, sonsuz mavi neden benim olmasın ki? Bir şeylere sahip olmak için dokunmak mı gerekiyor?Her dokunduğumuzu kirletiyoruz, dokunmamak daha iyi... Her şeyi bir kenara bırakıp bir dakika düşünmek yeterli anlamak için....Ne kadar taparsanız tapın maddeye, ne kadar köle olursanız olun yalan hayatlarınıza, bir gün ölümdür sonumuz ve o soğuk taşa sadece adımız yazılacak....Yaşarken sadece midenizi doyurmak için yaşarsanız yüreğiniz hep aç kalacaktır, bu sizi öldürmez belki ama insanlığınızı unutturur.... Unutmak için neden yaşayalım ki?....

Son zamanlarda bir sapık taksici furyası başladı gitti. Şikayet eden edene. Peki sapık taksici nasıl anlaşılır? Muhabbete nasıl girer? İşte örnekleri: Taksi Şoförü : - Rahat mısın abla? Bayan Müşteri : - Rahatım rahatım kardeş... Taksi Şoförü : - Arkana bişey ister misin? Yastık felan... Arkana bişey istersen seslen. Taksi Şoförü : - Seni nereye götürüyoruz abla? Bayan Müşteri : - Taksim'e Taksi Şoförü : - Tamam götürürüz seni... Taksi Şoförü : - Bacım senin kapı açık galiba... Bayan Müşteri : - Hayır kapalı... Taksi Şoförü : -Açık açık... Senin kapı açık... Kapatmak lazım... Taksi Şoförü : -Abla bak bu arabanın kapıları otomatik olarak kitleniyor biliyon mu? yani bağırsan da açılmıyor yaani. Bayan Müşteri : - Niye bağıracakmışım ayol? Taksi Şoförü : - Sigarayı şimdi mi içen, sonra mı içen bacım? Bayan Müşteri : - Neden sonra? Bayan Müşteri : - Bi sigaranız var mı şöför bey? Taksi Şoförü : - İsterseniz puro var bağyan... Taksi Şoförü : - Popstardaki helenikiyi bizim Bayhan otelde götürmüş biliyon mu bacım? Yani hiç olmadık insanlar birbiriyle sevişebiliyor biliyor musunuz? Bu arada nereye gidiyos? Bayan Müşteri : - Burası Taksim'e hiç benzemiyor şöför bey... Taksi Şoförü : - Tamam abla ya. Belgrad ormanlarını geçince hemen taksime çıkıyoz zaten. Bu yol kestirme.... Taksi Şoförü : - Ben sinemaya çok meraklıyım abla. Bak Coşkun Göğen ağabeymin hiçbir filmini kaçırmadım. Bayan Müşteri : - O kim ayol? Taksi Şoförü : - Tecavüzcü Coşkun abla... Taksi Şoförü : - Bu yokuşu çıkamayız abla. Bayan Müşteri : - Ne demek çıkamayız? Yüküm ağır bi yolu yok mu? Taksi Şoförü : - Geriye takarsak çıkarız bu yokuşu abla, geriye takmak lazım. Taksi Şoförü : - Adama bak uzunları yakmış. Sanki bi tek kendisinde var uzun. Kısa da var uzun da var di mi abla? Yanlış anlama yani. Ehe ehe he... Taksi Şoförü : - Gel önüme otur abla. Bayan Müşteri : - Pardon.. Taksi Şoförü : - Yani öne geç. Daha rahat, manzarası da iyi... Taksi Şoförü : - Çok yedim sıktı, kemerimi açsam yanlış anlamazsın di mi abla? Bayan Müşteri : - Saçmalama kardeşim tak kemerini. Taksi Şoförü : - Takıcam be abla. Ne acele ediyon?

Bir gün bir tanıdığı büyük filozofa rastladı ve dedi ki; "Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?" "Bir dakika bekle" diye cevap verdi Sokrat. Bana birşey söylemeden önce senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna "Üçlü Filtre Testi" deniyor. "Üçlü Filtre?" "Doğru," diye devam etti Sokrat. Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Birinci filtre: "Gerçek Filtresi" "Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?" "Hayır," dedi adam "Aslında bunu sadece duydum ve ... "Tamam," dedi Sokrat "Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi deneyelim," "İyilik Filtresini" "Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi birşey mi?" "Hayır, tam tersi ..." "Öyleyse," diye devam etti Sokrat, "Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı." "İşe yararlılık filtresi" "Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?" "Hayır, gerçekten değil." "İyi," diye tamamladı Sokrat, "Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar, faydalı değilse bana niye söyleyesin ki?" Bu, Sokrat'ın iyi bir filozof olmasının ve büyük itibar, saygı görmesinin sebebiydi.

Bu tür canilerin cani olduklarını Allah göstermesin ailenizden birine zarar verdiğinde anlarsınız.. Hemde öyle bir anlarsınız ki bu şovenist yazılardan uzakta içinizde gerçek adaleti isteyen duygularla kavrulursunuz.. Hiç kimse her ne kötü şeyler yaşarsa yaşasın dışarda ki masumu katledemez.. Erkekliğini tatmin etmenin hevesiyle arabasına aldığı fahişeden faydalanmaya çalışan bir şöförle o şöförü içindeki nefreti bastırmak adına parçalayan kadın arasında dağlar kadar fark vardır.. Üstelik birinin ailesi de vardır ve geride bıraktıkları da.. Filmi syeredenler bilir.. Filmin sonlarında cani kadın yine iş amacıyla otostop çekip yeni bir kurban arrken bir araba yanaşır.. İçinde 50 li yaşlarında devirmiş emekli bir polis memuru vardır.. Karısı uzun zamandır hasta olan ve artık cinsel açlığını hiç değilse bu kadınla paylaşmaktan başka bir niyeti olmayan bu adamcağızı öldürmeye çalışan kadının duygularını anlamak mı daha kutsaldır yoksa o yaşlı adamın durumunu mu ? Ajitasyonlarla gerçekleri örtemezsiniz.

Ben Türkiyede yaşıyorum sen Amerikada .. Amerikada tek tecavüze uğrayan ve sonra ailesi tarafından dışlanan ve seri katil olmayı seçen başka Wuornous lar olmuşmudur ..? Bakırköy ilçesinde Kocaman bir rehabilitasyon merkezi var , çocuk esirgeme kurumları var.. Ve inan bana buralardan kaçıpda dışarıda gasp yapan adam bıçaklayan çocuklar gördüm ben.. Suç ve Suçlu psikolojisi üzerine biraz okumanı isterdim.. Hiç değilse Dostoyevskiden '' Suç ve Cezayı'' okumanı.. Kısaca biraz oku işte.. Birazda gerçeklere dön yüzünü.. Wuornus tecavüze uğradığında suçlu ona tecavüz edendi.. Evden kovulduğunda suçlu onu anlamak destek olmak yerine evden kovan Büyükannesiydi.. Otobanda fahişelik yapmaya başladığında suçlu ahlaki değerlerinden yoksun şöförlerdi.. Bu şöförleri öldürmeye başaldığında suçlu kendisi oldu.. Yakalandığında suçlu polis mi oldu ? İdam cezasını veren Yargıç mı suçlu oldu ? Ya da Wurnosun ismini günlük hayatlarında sadece gazetelerde okuyan Toplum mu oldu.. Ne kolay bi bahane.. İçinde suça eğilimi olan birey her haltı işlesin ondan sonra hümanist zihniyet suçlu toplumdur desin.. Yok ya ..

bende açıklamasını yapayım mı ?

Ya benim burda senden ayrı bi duruşum yok ki.. Elbette dışarıda aileleri olmayan ya da ailelerinden kopmuş çocukları devlet kanatları altına alsın.. Elbette rehabilitasyon merkezlerimiz arttırılsın ama san ki hiç böyle merkezlerimiz yokmuş ya da bu tür de çalışmalar yapılmıyormuş havası vermeyin arkadaşlar.. Maalesef ne kadar psikolojik ve fizyolojik destek alsalarda suç işlemekten vazgeçmeyen bir potansiyelimiz de var ve bunlarla başa çıkabilmenin tek yolu ağır cezalardır.

Konuyu dağıtmayalım.. Yazılan yazılmıştır.. Bir soru sordum cevabını alayım.

Anlaşıldı.. Burada oyun oynamak isteyen arkadaşlarım var .. Cümlemle aramda bi çelişkim yok..Anlayamamışsın.. Ben cezaların hafifliğinden yakınıyorum sen bir zamanlar olan ağırlığından.. Kaldı ki benim cümlemi bana satıp beni sıkıştırdığını zanneden kadar eğer anlayabilseydin burada geniş zamanı yaşadığımızı farkedebilirdin.. Yani şu anda benim sistemi eleştirmemden daha doğal bişi yok çünkü bir zaman sonra senin durumuna düşüp '' vay efenim şöle olmuştu da böle olmuştu da'' gibi serzenişlerin uzağında olmuş olacağım. Geçerli olanı eleştirebilmek için geçersiz olanlardan örnek alacağım.. Geçmişte de cezasız kalan suçluların ve hainlerin durumunda bir değişme olmadığını görerekten bütün bunları söyleyebileceğim.. Peki sen ne diyorsun..? Seri katilleri pskopatları vatan hainlerini eğitip topluma salabilirmiyiz.. ?

kendine çevirirdim..

Last Mohican film müzikleri hele ki The Kiss bir efsanedir.. Rain Man film müziği Iko Iko da çok güzeldir..

Pardon canım.. Eklemeyi sen yapmışsın sonradan farkettim.. Sorularına gelince.. Dikkat edebilirsen eğer bu topicde sistemi eleştiren benim.. Cezaların yetersizliğinden ve idamın kaldırılmamasından yana olduğumu söyleyen benim. Vatan hainimisin değilmisin onu ben bilemem.. Sadece başbağlar katliamından bahsettiğimde rahatsız olmana şaşırdım.. Bir de sen benim sorularıma samimice cevap verebilseydin keşke.. Yinede sağol ..

Herşeye hazırlıklı olamayız .. Bu konuyu medenice tartıştığın fikrini belirttiğin ve benim gibi düşünenleri haklı çıkarttığın için teşekkür ederim Serengeti..

Anladım .. Tam beklediğim cevap.. O halde daha önce ki yazılarınızda yazdığınız fikir suçları yüzünden o zaman ki yasalarla idam edilen kurbanlarımıza ne diyeceksiniz serzenişinizi kendi kendinize çürüttünüz.. Ve dediğime geldiniz.. Sistemi kabul ettiniz. Demek ki neymiş ? Bırakın dün olan yargılar bugün değişebiliri.. Bir gün içerisinde bile sırf tartışmacı egomuzu tatmin etmek adına bile kendi düşüncelerimizide değiştirebilirmişiz..

Yok ben Bozanın niyetinden eminim gerek yok ve gayet güzel açıklamış.. Konumun en başından beri özellikle adi suçlar üzerinde durmaya çalıştım ama her ne sebebtense başka taraflara çekilmeye çalışıldı konu.. Bi de neden sorduğum soruya hala kimse cevap veremiyor ? Ajitasyonlara gelince yapıyorsunuz ama gerçek ve can acıtan bir soru sorduğumda sırf ters düz olmamak adına cevap vermekten kaçıyorsunuz.. Bi daha sorayım bari .. Pek umudum yok ama bakalım kim samimice cevap verebilecek.. Bir katil ailenizden ve ya sevdiğiniz herhangi birini katletse ne ceza almasını isterdiniz ?

Kötü kokular geliyor burnuma.. Zapatistaların ya da Filistinlilerin konumuz la ne alakası var.. Onlar vatanlarını savunmaya çalışıyorlar .. Burada vatanını savunmaya çalışan birileri vardı da onlar mı idam edildi ? Açık olun ne yazmaya çalışıyorsunuz ? Başbağlar katliamından bahsetmem neden seni rahatsız etti ? Sorduğum sorulara neden cevap veremediniz ? Hadi bırakalım sinsi siyaset yapmayı da tüm samimiyetimizle yazalım.. Sorum çok basit.. Bir seri katil sevdiğiniz birini öldürse onun ne ceza almasını istersiniz ? Başından beri yazdıklarımı bir türlü tarafsız ca okuyamamışsınız belli ki.. Ben suç sonrası yapılması gerekenden bahsediyorum.. Suça meyilli insanların ne olacağından ya da ne olması gerektiklerinden değil. Bir hırsızı eğitmekle hırsızlıktan kurtaramazsınız.. Ona aş vererek iş vererek bir ihtimal ki oda pek sağlam bi ihtimal değil hırsızlığı bırakmasını sağlayabilirsiniz.. Ama bunu yapamıyorsak ki yapamıyoruz o halde hırsızlıktan caydırmak gereklidir.. Bunun yoluda ağır cezalardan geçer. Neyse bu tartışma böle sürer gider.. Masum halk önemli değil nasılsa devam edin..

Bende Koontz derim.. King artık korkutamıyor.. Özellikle geçirdiği trafik kazasından sonra nedense eski havasını bulamadı romanlarında .. Koontz ise hala çzigisini ve yeteneğini koruyabiliyor.. '' Onlar yoktu '' adlı kitabını özellikle herkese tavsiye ederim.

Dünyada tek tecavüze uğrayan kadın Aileen Carol değildir.. Zaten bu okşamacı zihniyet yüzünden yakalanan her suçlu '' Beni toplum bu hale getirdi abi '' diyerek pişkin pişkin kameralarda dalga geçebilmekteler.. Örnekte verilen kadın idam edilmeseydi ve salıverilseydi kimseyi öldürmeyeceğinin gatrantisini verebilirmisiniz ? Baksanıza kendisi dahi bu garantiyi verememiş.. Yine yapardım demiş.. Neyse biz fazla açılamayalım.. Kendi ülkemize bakalım.. Zaten geçim derdinde kıt kanaat boğazını ve ailesini doyurabilen Ahmet bey ya da Fatma hanım bi de kendi dertlerini unutup zaten suça meyilli olan bir psikoloji altında ki potansiyel suçluları eğitmekle mi uğraşsınlar.. Bırakınız arkadaşlar.. Hala tozpembe kelimeler üretiyorsunuz.. Devlet zaten rehabilitasyon merkezlerinde elinden geleni yapmaya çalışıyor ama bir tinerciyi ya da cinayet işlemeye alışık bir seri katili düzeltmeye çalışmak sanıldığı kadar kolay değildir. Bi arkadaş Kanadayı örnek vermiş.. Kanada dünyanın en kültürlü ülkesimidir sanmakta ? Ya da Kanadanın insanlarının ekonomik durumlarına ve yaş oranlarına bir bakınız...Farkedeceksiniz ki yaşlı bir nüfusu ve rahat bir geçimi olan insanlardır.. Elbette suçlarda da müthiş bir düşüş vardır fakat ülkemizde ne eğitimle ne de başka bir şeyle bir anda suçları düşüremezsiniz.. Belki zamanla bu olabilir ama önce ekonomik anlamda insanlarımız rahatlatılmalı.. İşte teüm bunlar yavaş yavaş yapılmaya çalışırken hala köşebaşlarında cinayetler gasplar adam yaralamalar devam edecektir.. E bu insanları tekrar aramıza salmanın mantığı nedir.? El insaf daha üç gün önce bir gazateciyi araba parketme sorunu yüzünden baba oğul bıçakladılar.. Düşünebiliyomusunuz fındık kabuğunu doldurmayacak bir sebebten bir insanın hayatına kastedebiliyorlar. Siz de diyosunuz ki bu adamlar eğitilir düzeltilir.. Hayır efenim eğitilemezler düzeltilemezler.. Sinirlendiğimde ben neden elime bi bıçak alıp karşımdakine saplamıyorum ? Siz ne derseniz deyin.. Ne kadar suçluları sözüm ona topluma kazandırabileceğinizi sanarsanız sanın.. Ortada bir gerçek var. Halk bu tip insanlardan hep huzursuz olmuş ve olacaktır.. Sağlıklı bir toplumun içine öldürme içgüdüsüyle sevişmiş ve bunun tadına varmış bir katili öylesine salıp da bırakamazsınız. Muhabbete bak .. Biz masumların hakkını savunuyoruz siz sevgili suçluları.. Bakın Başbağlar katliamının yıldönümünde olduğumuz şu zamanda yakalanan 16 tikko üyesinin her ne hikmettense serbest bırakılıp çoluk çocuk insanları katletmelerinin üzerinden geçen bunca yıl sonra hala diyebiliyormusunuz ki o teröristler idam edilmemeli topluma kazandırılmalı diye ? Hadi bunu diyeneniniz varsa eğer o şehitlerin ailelerinin yüzlerine nasıl bakabilirsiniz peki ? Allah bizi canilerden ve canileri destekleyenlerden korusun.

Bana sistemin kölesi diyen ama bir müddet sonra benden çok daha fazla köleleşen ve tamamen duygusal! sebeblerden dolayı bunu yapan çok spartaküs tanıdım hayatımda.. Sizin konuyu çekmek istediğiniz mindere ben gelmiycem çünkü burada gerçeklerden bahsediyoruz.. Ajitasyon yapmadan.. Düşünce suçlularının idamına bende karşıyım bunuda bilesiniz.. Onları idam edip bir kesim zümrenin gözünde kahramanlaştırmak yerine elde tutulması çok daha akılcı olur kanaatindeyim.. Ama benim burada üzerinde durduğum asıl konu toplum yaşayışını etkileyecek suçlara kesilen yetersiz cezalardır.. Samimiyetine inanarak soruyorum.. Daha önce 4 insanın canına kıymış bir katil dışarı salınıverse ve Allah korusun çok sevdiğin birini öldürse tekrar 3- 4 yıl yatıp çıkmasını mı tercih ederdin yoksa ömür boyu müebbetini mi ? Ya da idamını mı ?

Hepsine baktınmı ki bana bak diyorsun ? Söylediğim şey gayet açık .. Bir daha anlatayım.. Sistemin getirdiği kurallara uymayan ve o sistemi yaralamaya çalışan her türlü hareket suç olarak kabul edilir.. Ve sistem kendi cezsını uygular.. Bir dönem sonra o günkü sistemin cezası tartışılabilir yanlış olduğu söylenebilir ama o gün için geçerli olan uygulanır. Kurunun yanında yaşların da yandığını söylemeye çalışıyorsanız uğraşmayın biliyorum farkındayım.. Ama bu sistemin kendi içinde halletmesi gereken bir sorun.. Bir de Toplumun sorunu var ki o da hiç değilse güvenli bir yaşam.. Ve diyorum ki suç işlemiş birini tekrar topluma salamazsınız..Salarsanız eğer yukarıda ki gibi örneklerle karşılaşırsınız.. Risk almak istemiyorsak insan canına kıyanın bir daha aramızda olmaması gerek.. Hangimiz kuduz olduğundan şüphelendiğimiz bir köpeğe kollarımızı açarız ? Pekala söylediğim gayet net ve anlaşılır aslında ama işinize gelmiyorsa anlamamazlık tarafınızı kullanın canım sorun değil..Haklı olduğum nasılsa ortada.

vay anasını .. Biri senin anneni babanı ya da sevdiğin herhangi birini gözünün önünde doğrayacak ve üstelik bu ilk cinayeti de olmayacak ama bu adama idam cezası verilemeyecek .. Neden ..? Çünkü onun yaşam hakkı bizim elimizde değil diye öyle mi ? Peki öldürülenlerin yaşam hakkı onun elinde miydi ? Ömrünü suça adamış insanları eğitebildiğinden ve topluma salabileceğinden emin olma hakkını nerden buluyorsun peki.. Allah aşkına az daha gerçek az daha mantık .. Çok şey istemiyorum.. Bana masal kahramanlarından örneklerle demagoji yapmayın lütfen.. Biliyorum biliyorum Jan Darc gerçek.. Dışarıda öldürülen masumlarda bir o kadar gerçek..

Hala basma kalıp sözler.. Hala hayatın gerçeklerinden çok uzak hümanizm kokan ama sadece koktuğuyla kalan laflarla peynir gemisi yürümüyor maalesef.. Elbette önce eğitim gelir ama bir anda bir suçluyu eğitmekle çocuğunun gözü önünde bıçaklanan anneyi kurtaramıyorsunuz kurtaramazsınız da.. Caydırıcı cezalar olmadığı müddetçe daha çok insanın hakkına da canını da malına da tecavüz edilir.. Suç diploma kültür ya da mevki tanımıyor.. Okusada okumasada mizacında suça eğilim varsa bir insanın yapacağını yapıyor ama haketmesi gereken cezayı almıyor nedense.. İdamlar kaldırılmasın.

Tahammülsüzlüğün sınırlarını aşmış, yazılan bir şiiri bile hazmedemeyen inanç düşmanlarının söylemlerini ciddiye alma Berceste.. Bırak kendi çaplarında dövünüp dursunlar.. Senin de dediğin gibi seni anlayan çok insan var bu memlekette.. Onların derdi bir türlü iktidara gelememekte..