Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Abendstern

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    76
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Abendstern tarafından postalanan herşey

  1. Sayin politika Yorumlariniz icin cok tesekkür ederim, yazinizdan sol görüslü oldugunuzu anladim, yanlis anladiysam düzeltin lütfen. Güzel sözlere deginmissiniz, ama yazilarinizda cok hayal ürünü var, hayal görmekten artik uyansak diyorum ben. Iktidari elestirilerinizde kismen haklisiniz ama, su satma kelimesine siddetle karsiyim. Kimse vatani satmiyor! Bu söylediklerinizin cogu varsayimlardir, gercek oldugu ispat edilememis, özellikle ölümüne muhalefet eden türksol, Dogu 'abimiz' taraftarlari ve kemalizm fanatikleri bir nevi dini istemeyen kisiler tarafindan öne atilmis suclamalar. Bana ispat gösterin. Vatan nerde satiliyor? Güneydogu politikasina gelince, begenmiyorum AKP'nin kürt sorununu cözme seklini. Anlayis, hosgörü sinirlidir. Elbette dogunun kalkinmasi icin caba sarfedilmelidir, dogulu halkimizi PKK'nin kucagina itmemek icin caba gösterilmelidir ama, PKK ya gereken müdahele de yapilmalidir,bu konuda ama sadece bu konuda hemfikiriz. Darbe nin zararlarini zaten belirtmissiniz. ülkemizi her seferinde ne kadar geriye götürdügünü hepimiz biliyoruz, bahsettiginiz tehlikelerin hic biri de mevcut degil. Ne irtica var, ne de bölünme kaygisi. Irtica var diye bagiranlar bence birileriyle is ortakligi yapmaktalardir. Siz AKP nin amerikan isbirlikcisi oldugunu düsünedurun bende iyi isler yapmak isteyen birine sürekli celme takip, irtica var, irtica var, amaniiiin baslari örtülü bunlarin esinin, bunlar haremlik selamlik oturuyor, diye bagiranlar bence Atatürk zamanindaki din elden gidiyor diye bagiran ve kellesi ucurulan hocalardan farki yoktur. Sadece ortami bozmak, gerginligi yükseltmek ve görüsleri birbirine düsürmektir maksatlari. Disardan da elbette almaktadirlar destegi. Bakiniz bende tam tersini düsünüyorum. Unutmayalim ki Adnan Menderes darbeden sonra idam edildi. Vatan haini damgasi yedi. Ki kendisi büyük bir insandir, ruhu sad olsun. O zamanda, muhalefet 'tehlike' var diye basbas bagirip darbenin olmasini destekledi. Adnan Menderse vatani satiyor dediler. Vatani satiyor muydu Menderes? Kilavuza gerek var, cünkü köy gözükmüyor. Saygilarimla..
  2. Hürriyet, Sabah, zaman, cumhuriyet ve Yeni Safak bunlarin hepsini okurum. Beni arap ülkelerine yollayan profesör arkadasim, sen matematik problemlerini cöz bence, siyaset sana göre degil, benim kanaatim. Saygilar..
  3. Abendstern

    Darbenin tam zamani!

    Darbenin tam zamanı 1960 darbesi yanlıştı, yapılmamalıydı. 1971 darbesi yanlıştı, yapılmamalıydı. 1980 darbesi yanlıştı, yapılmamalıydı. 1997 darbesi yanlıştı, yapılmamalıydı. Hepsi zararlı olmuştur. Ama şimdi... Şimdi darbenin tam zamanı! Baktığımızda adam sandığımız biri çıkmış böyle söylüyor. Çünkü bu defa köylüler gözünü Çankaya'ya dikmiş. Darbeden başka çare kalmamış. Sözlerin sahibi yaşlandığı için ne dediğini bilmiyor belki. Belki içkilidir de ağzından çıkanı kulağı duymuyordur. İlk bakışta bu ihtimaller akla gelse de açık zihinle ve sağlıklı haldeyken söylendiğini varsayıyoruz. * * * Darbe nedir? Eline silah alan birilerinin ülke yönetimine el koymasıdır. Anayasa iptal edilir, yenisi hazırlanır. Ülkeyi düşmanlara karşı korumakla görevli olanlar, kötü yolda ilerlediklerini düşündükleri yöneticileri bir gecede devirir. Devrik yöneticilere ceza verilir. Cezalar da duruma göre değişir. Kimi zaman idam olur, kimi zaman hapis ve tabii uzun süreli siyaset yasağı. * * * Eski bir darbecinin sonradan "En kötü yönetim bile, en iyi darbeden daha iyidir" demiş olması bir şey değiştirmez. Gelenek oturmuştur. Bu yüzden, on yılda bir darbe görmeye alışmış bir bünyeye sahibiz. 90'da birinci Körfez savaşı ve beraberinde Körfez krizi olmasaydı, 80 ile 97 arası o kadar açılmayabilirdi. ABD o tarihte Irak'a ilk saldırısını düzenleyerek, bizim bünyemizdeki alışkanlığı sekteye uğratmıştır. * * * 28 Şubat'ın üzerinden dokuz yıl geçtiğine göre, bir yenisine olan ihtiyacımız had safhaya ulaşmıştır. Aramızdan bazılarının kıpırdanmaya başlaması, orduyu göreve çağıran yazılar döktürmeleri başka türlü izah edilemez. İyi de niye hep orduyu öne sürüyoruz? Polisin de silahı var. Ayrıca silahı verin öğretmenlerin eline, görün bak onlar da nasıl darbe yapıyormuş! Öğretmenler ve polisler, askerden daha az vatansever değil ki! * * * Karikatür Yarışması Demokrat Gençlik Derneği, darbelerin yaptığı tahribatı gözler önüne sermek ve Türkiye'nin demokratikleşme sürecine bir katkıda bulunmak amacıyla "Darbeler ve Demokrasi konulu" karikatür yarışması düzenliyor. Ödüllü yarışmanın son katılım tarihi 31 Mayıs. Katılım şartları: Yarışmaya orijinal karikatürle katılınır. Fotoğraf, fotokopi v.s. kabul edilmeyecek. Karikatürler bilgisayar çıktısı olarak gönderilecekse orijinal imzalı (ıslak imzalı) olması gerekmektedir. Karikatürler en fazla A3 (29,7 x 42 cm) ebadında olmalı. Yarışmaya katılanlar, iletişim bilgilerini, kısa özgeçmişlerini ve bir fotoğraflarını eserleriyle birlikte gönderecek ya da elden teslim edeceklerdir. Daha önce herhangi bir yerde yayımlanmamış ve başka bir yarışmaya katılmamış bir veya bir-den fazla eserle katılmak mümkün. Yarışma sonuçları, derneğin internet sitesinde ilan edilecek. Ödüller: Birinci 1500 YTL, ikinci 1000 YTL, üçüncü 750 YTL, mansiyon 500 YTL. Adres: Divanyolu Cad. No: 56/2 İstanbul, Tel: 0212 526 4640 internet: www.dgd.org.tr Mehmet Seker/ Yeni Safak Not: Karikatürümü ulastirmaya calisagim, daha önce hic bir yerde yayimlanmasi gerektigi icin sizlere gösteremeyecegim malesef. Sizlerde katilin, cok iyi cizim yapmaya gerek yok, icerigidir önemli olan.
  4. İTÜ'de PKK gerginliği İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Maslak Kampusu'nda karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan olaylarda üç öğrenci darp edildi, başına taş düşen bir öğrenci de yaralandı. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin (İTÜ) Ayazağa Yerleşkesi'nde karşıt görüşlü öğrenciler arasında meydana gelen olayda, 3 öğrenci darp edildi, başına taş düşen bir öğrenci de yaralandı. İTÜ'de her yıl düzenlenen ''Bahar Şenliği'' çerçevesinde Yurtsever Özgür Gençlik Hareketi'nin (YÖGEH) kurduğu çadırda terör örgütü PKK lehine yayınlar yapılmasını protesto etmek isteyen bir grup, yemekhane yakınında toplandı. Ellerindeki Türk bayrakları ile sloganlar eşliğinde rektörlük önüne kadar yürüyen grup, burada İstiklal Marşı'nı okuduktan sonra yemekhane yakınına geri döndü. ÖĞRENCİLER DARP EDİLDİ Zaman zaman güvenlik kuvvetleriyle de tartışan grup, protesto ettikleri çadırlı grubun polis araçları ve yaya olarak duraklara götürülerek uzaklaştırılması üzerine dağıldı. Bu sırada, minibüse binen bir öğrenci ile okuldan çıkan başka 2 öğrenci, dağılan grup üyelerince darp edildi. Yemekhaneye asılan bir pankartı indirmeye çalışan başka bir öğrenci de pankartın tutturulduğu taşın kafasına düşmesi sonucu yaralandı. Yaralı öğrencilerin tedavileri, çevredeki hastanelerde yapıldı. Bu da baska bir Gazete 'den ayni haber. Yeni Safak Arkadaslar siddetin hic bir sekline anlayis gösteremem. Ama sadece ülkücülere yikilmasina da karsiyim. ITÜ'de yani Istanbulun merkezinde ne cürettir ki bu PKK lehine girisimlerde bulunabiliyorlar. Hatirlatirim yasananlari. Molotof kokteyli ile iki kiz kardes otobüste feci halde can verdiler. Hangi birini örnek göstereyim ki. Hak etmisler demiyorum asla, ama sunu söylüyorum benim karsima PKK yi savunan biri ciksa ben bile siddete karsi olmama ragmen sanirim sözsel siddetli tepki gösterirdim. Iki tarafli bakin olaya. Bugün bu sahislar utanmadan bölücülügü destekliyor ve de iyi bir sey yapiyorlarmis gibi de saldiriyorlar. Devletimiz, yani iktidar bu konuda berbat bir politika izlemekte. Son aylarda izledigimiz PKK yandaslarinin kabahati bu, insanlarin milliyetciliklerini körüklediler. Ve de hükümetin bir sey yapmadigini gören gencler de bakiyorum da bu isi kendi ellerine almislar. Olacakti, bekliyordum ben sahsen. Bu daha baslangic. Taksimde apo posteri acma cüretini gösterenlere devlet bisey yapmazsa halk yapar. Özür dileyerek söylüorum ama bu bir gercek. Universitelerde siyaset olmamali. Sadece ülkücüler degil, solcu genclerde yapiyorlar. Lütfen tek tarafa mal etmeyin. Saygilar..
  5. Ilk yazimda söylemistim, nihayet cikti agzindan Söyle apacik, bu yadirganacak bir sey degil, inancsiz olabilirsin ama inanclara lütfen saygi göster. Inanclari geregi yasamak isteyen insanlara da lütfen dil uzatma. Irtica ya karsiysan, senin yaninda olurum ama, dine satasirsan iste o zaman karsinda olurum her zaman... Tesekkürler Son yazimdi bu konuda..
  6. Bence bu cümleler kafidir...... Daha fazla tartismaya gerek yok. (Yaziyi destekledigim anlami cikar diye düzeltme yapiyorum. Yani kitabi Kuran degil, kitabi Atatürk'ün nutku. Dini Islam degil, dini Kemalizm. Ben bunu cikariyorum bu yazinda Dipnot, yanlis anladiysam düzeltebilirsin) Sevgiler, Saygilar
  7. 13 sayfayi tek kelime atlamadan okudum, gözlerim bozuldu Konu Ülkücü genclerden Deniz Gezmis'e gelmis. En son iletide ise bir secim anketi var. Ama ben dipnot arkadasin yazisina bir kac sey eklemek istiyorum. Almanya'da büyüdüm, almanlarla okula gittim. Alman irkciligi ile Türkiyede ki milliyetcilik katiyyen karsilastirilmaz (bunu söylediniz demedim, yanlis anlamayin), Irkcilik ve Milliyetcilik zaten iki farkli ideolojidir. Almanlarin irkcilik anlayisi dine bagli gözükse bile alakasi yoktur. Dinin d'sini bilmezler. Suan hala aktif Nazi'ler mevcuttur Almanyada. Bunlarin geneli, bozuk sosyal yasam bicimlerine ait kisilerdir. Büyük bir arastirma sonucu bu ispatlanmistir. Ya alkolik ailede dayakla, sevgisiz yetismislerdir, ya cinsel tacize ugramislardir, ya da IQ'lari düsük, hic bir okulda basari gösteremeyen, bir meslegi olmayan, ipsiz sapsiz, dislanmis, sevgiden mahrum birakilmis insanlardir, alman irkcilari. Arada bir iki yüksek egitimlisi olabilir, ama kaide bozulmaz nihaytte. Türkiye'de ise irkci insanlar cok nadirdirler. Sosyal hayat sartlari Türkiye'de daha zor olmasina ragmen, dayagin hala egitime katkida bulundugunu savunan halkimiza ragmen. Dipnot arkadasim yazisinda türklere ve müslümanlara düsmanliktan bahsetmis, dogrudur. Alamn irkcilari, sadece türklere degil, alman olmayan, yani saf alman irkindan olmayan herkese karsidirlar. Hatta, sakat dogan cocuklara da, onlari Tanri tarafindan lanet edilmis olarak görürler ve de yasamaya haklarinin olmadigini savunurlar. Kizil saclilar ise, ortacagdan kalma düsüncelerle, cadidirlar. Saf Ari irkindan olmayan herkesin yasama haklarinin olmadigini savunurlar. Das Arische Knochen denen bir kemige (ensede) sahip olduklarini düsünürler, bu sadece alman irkinda varmis, elbette tibbi acidan böyle bir sey asla yoktur, sacmaliktir. Irkciligin dinle alakasi oktur, bunu söylemek istedim. Bilakis dinler, hangi din olursaolsun, gercek dinin kendisi oldugunu savunur ama hic biri irkciligi tasvip etmez. irkcilik ile milliyetciligi karistirmayalim arkadaslar. milliyetcilik cok cok cok farklidir. Saygilar...
  8. Ben tesekkür ederim, bende senden yaptigim hatayi ögrendim. Saygilar..
  9. Malesef bölücülükler böyle basliyor. Biri yasakliyor, digeri yasaklamaya karsi geliyor, karsi gelen suclu durumuna düsüyor. Sonra suclanan kendini savunuyor, savundugu icin iki misli 'irticaci' oluyor. Böyle bir kisir döngüdür yillardir devam ediyor. Birileri de kenarda kikir kikir gülüyor. Sanatciya bile sanatini yapma özgürlügü verilmiyor güzel Türkiyem'de. Benimde türbanli resim calismalarim var. Ben de irticaciyim, seriatciyim demek ki
  10. Eger seriati savunsaydim inanin ben acik bir dille söylerdim bunu. Evet seriatciyim derdim. Bunu demek Türkiye Cumhuriyetinde bir suc oldugunu bilmeme ragmen, emin ol ki derdim. Benim acik olmam, digerinin kapali olmasi bir milli zenginliktir. Ben inancindan dolayi örtünen insanlarin kisisel haklarini savunuyorum. Ellerimdeki oje ile onun basindaki örtü ne alaka, afedersin anlayamadim. Ben insanlarin karekterlerine göre, zekalarina göre deger veririm, basindaki örtüyü görmem bile. Su son yazdiginiz iki cümleyi asla tasvip etmiyorum. Ve karsiyim ve de kiniyorum. Bu belediye baskanlari bu 'beyinle' belediyesine saglikli bir hizmet veremez. Partilerinin bu konuda gerekeni yapmasini isterim. Son olarakta, benim hangi yazimda dindar oldugum yaziyor? Hangi yazimda Kuran'dan ya da bir ayetten bahset misim? Türban yada basörtüsünün kisisel hak oldugunu savunup özgür birakilmasi gerektigini savunmam seriatci mi yapiyor beni? tekrar saygilarimla..
  11. Demokrasi degil mi erdogan? Sonunda ayni fikire geldik. Aydinlik yasaklama midir? Evet haklisin düsünmek tartismak gerekiyor, suan dada onu yapiyoruz. Yasaklamalar sadece insanda ilgi uyandirir, daha cok ragbet görür yasaklamis bir sey. örnek vermek istiyorum. Kürtce dersler istendi, yasakti. Sonra kürtce kurslarina izin verildi, kurslar acildi dogu sehirlerimizde. Ve bir süre sonra kapatildilar. Neden? Ilgi yoktu, basvuru yok denecek kadar azdi. Bakin demek bir sorun yasaklama kaldirilinca kendiliginden cözülebiliyormus. Demokrasi, orada ayni yoktada birlestik degil mi? Saygilarimi sunuyorum.
  12. Bir insanin diger insani su ülkeye bu ülkeye git deme hakki yoktur. Benim de atalarim bu ülkede savasti, benim dedem kurtulus savasi gazilerindendir. Savasmadi direk ama doktor(sihhiyeci) idi ve yaralilarin yaralarini sardi. Sen hangi hakla onun torununa baska ülkeye git deme cüretini gösteriyorsun? Hem Almanya, hem de Türkiye'de yasiyorum ben. Türkiye benim vatanimdir. Hic kimse ama hic kimse baska bir ülke yolu gösteremez bana. Düsüncem ne olursa olsun. Ben yasaklamalara karsiyim. Insanlarin her türlü haklarini kisitlayan yasaklamalara karsiyim. Bir ideolojiye sahip degilim. Bir 'izm'e ait degilim, kisitlamam kendimi. 'izm'e ait insanlar kisitlanmis insanlardir. Erdogan'in bazi politikalarini begeniyorum, bazilarini begenmiyorum. Begenmediklerimide elestiririm. AKP taraftari da degilim, sadece bazen haksiz yerde üzerlerine gidildiginin kanaatindeyim. Evet Kemalizm'e karsiyim, Seriata da karsiyim. Atatürk'ün uyguladigi gercek anlamda laikligi savunuyorum. Carpitilan laikligi degil. Türkiye'nin sadece demokratik, gercek anlamda demokratik bir ülke olmasini istiyorum. Türkiye Cumhuriyet ile yönetiliyor ve de hep öyle kalacaktir. Sadece daha cok demokrasi ve özgürlük. Saygilarimla
  13. Diger baslik altinda yazdiklarinin zittini yaptin simdi. Bana kisisellestirdin tartismayi dedin suan sende aynisini yaptin. Ben seriata karsiyim. Yanlis izlenimin. Kemalizme karsi seriati görüyorsunuz hemen. Yine tipik bir cevap. Dindar olan, atatürkcü olamaz, atatürkcü olan dindar olamaz safsatasi. Ben insanlarin özgürce yasayacagi bir devlet istiyorum. Isteyen mini giyinsin, isteyen basini örtsün ama birbirleriyle saygi ve sevgiyle gecinsinler. Cok mu istedigim? Almanya dan da bahsetmissin, gözümden kacmadi, ne demek istedigini anladim. Almanya'da zaten özgürce islamiyeti yasiyor basörtülü arkadaslarim, hemsiresi de var doktoru da. ögretmeni de var, ressami da. Türkiye'de de özgürce yasayabilmeli insanlar. Burada ben insanlik haklarindan bahsediyorum, sen seriatcisin diyorsun Cok güldüm gercekten...
  14. Insan gibi tartis demissin, hayvan gibi mi tartistim ? Hangi fikire bas edemedim? Ben burada bir fikirle bas etme kaygisinda degilim ki? Kendi fikirlerimi söylüyorum, ben kemalizme karsiyim! Gördügüm yanlislari söylüyorum, burada hakaret eden kisileri görmemezlikten gelipte benim provakatör sözümde takilip kalmissiniz. Basörtülü insanlara yapilan yakistirmalar cok insanca degil mi sayin 'insanca' tartisan arkadasim? Saygilar
  15. Türkiye Cumhuriyeti basbakani insan degil mi? O da sizin gibi, benim gibi bir insan. Sinirlenir de, kizar da, cok ama cok dogaldir bu. Sayin Gelincik, avrupa ülkelerinden basbakanlarin gaflarini, kullandiklari argo kelimeleri bir duysaniz. Eski Almanya basbakani Helmut Kohl bir basin aciklamasi yapiyordu. Protesto eden kücük bir gruba Kohl dönerek, alin su ahmaklari (Idioten) mikrofonu kafalarinda kirarim simdi' demisti. Mitterand'in da cok bu tür vakalari olmustur. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Basbakani deyip o kadar büyütmeyin, o da bir insan Bir baslik acarsaniz demissiniz evet ben dün bir baslik actim. Cünkü hep türbani tartismaktan bikkinlik geldi. Fransanin sözde ermeni soykirimini tanimasi konusunda bir öneri getirmistim. Biz de Ceyayir soykirimini taniyalim ve bir anma heykeli dikelim demistim, fikirlerinizi beklemistim de malesef actigim baslik silinmis, bulamadim Haksizliklara karsi oldugunuzu belirtmissiniz. Peki insanlarin inanclari geregi baslarini örtmelerine ragmen, bir ideolojiymis gibi, din düsmanligi yapanlarin kullandigi yaklasimlara da karsi geliyor musunuz? Bir genc kizin, sadece inancindan ötürü basini kapattigi icin egitimini engellemelrine ne diyorsunuz? Onlara domuz benzetmesi yapanlara ne diyorsunuz? Hatta dipnot buna igrenc bir deyim kullandi bu konu hakkinda mücadele veriyor musunuz? Yoksa sizde o yasakci zihniyetten misiniz? Haksizliktan bahsettiniz de.. Merak ettim. Saygilarimla.. Ben kapali degilim ama kapali insanlarimizin yanindayim, cünkü onlar haklilar.
  16. Deminde belirttigim gibi, pastellenmis bir kemalizm propagandasi daha Tipik provakatörlük davranislari, hep ayni, hem ayni, hep ayni...............
  17. Sevgili dipnot.. Öncelikle yüce Allah'in selami ile seni selamliyorum. Tipik bir kemalistsin. Daha önce duymadigim sözler dgeil bunlar. Beni sadece güldürür, asla kizmam. Ben senin deyiminle 'sikmabas' degilim, yani ben gerektigi yerde kisa etekte giyen, basi acik, tirnaklari uzun ve ojeli bir bayanim. Yani senin anlayisinla 'medeni'yim. Insanlarin dinleri ve uygulamalari sadece ve sadece bizzat kendilerini ilgilendirir. Her insan inancini secmekte ve yasamakta özgürdür. Sen bunu yasaklayamazsin. Insan haklarina aykiridir bu. Sen 'sikmabas' görmek istemiyorsun diye de kimse inancindan vazgecmez. Bu bir inanctir, ama bunu senin ve senin gibi kemalist sahislarin, aslinda basörtüye degil genel anlamda islam'a karsi olmalarini biliyoruz, anlayamayacagi bir olaydir. Anlamani bekleyemem ben senden, beklemiyorum da. Hz.Ali'nin bir sözü vardir. Cahil alimi tanimaz cünkü daha önce alim degildi. Alim cahili hemen tanir, cünkü daha önce cahildi. Ben de senin gibi 'cahil'dim yani. Din'e ve basörtülülere karsiydim. O yüzden senin bu paniklemeni bu telasini anliyorum Biraz o insanlarin icine gir derim, korkma yemezler seni. Bilmedigimiz seyler bizi korkutur, ürkeriz. Bir tani da ne kadar medeni olduklarini, sen ve ben gibi insan olduklarini gör. Bunu hala göremediysen ve 'medeni-yobaz' ayrimi yapiyorsan bu senin kayibin ve ayibin. Kendisi gibi düsünmeyen, kendisi gibi giyinmeyen, kendi inancinda olmayan insanlari dislamak irkciliktir. Sen bir irkcisin. Dikkat edersen yazindaki detaylara hic girmedim, direk 'esas' konuya gectim, gercegi söyleyiniz. Islam düsmani oldugunuzu söyleyiniz, cekinmeyiniz. Bu da sizin düsüncenizdir. Bir de her forumda bir 'provakatör' kesin vardir. Paylasmak, tartismak, fikir alisverisi yapmak, dostluklar kurmak degildir niyetleri. Niyetleri bellidir. Oradan buradan, belirli ideolojiye sahip gazetecilerden anti islam, anti türban yazilarini toplayip foruma pastelleyerek, kemalizm propagandasi yaparlar. Her sürüde kara koyunlar vardir Saygilarimla...
  18. Bu kadar güzel ve saygili tartisma, bilgi paylasma ve fikirleri savunma ben baska bir forumda görmedim. Gercekten arkadaslar sizleri tebrik ederim. Ben bu forumu cok sevdim Konuya dönüyorum.. Türban denen basörtüsü tartismalarina cok girdim. Özellikle karsi oldugum, sadece kamu kuruluslarinda, üniversitelerde vs. yasak olmasi degil, bilincli bir sekilde, programlanmis bir makina gibi basörtüsüne genel olan saldirilardir. Türkiye'de bu sorun (tartismalar) artik sokakta ve evlerimizde de yasaklamalara kadar gelmistir. Bazi zihniyetler bunu istemektedir. Baslikta da oldugu gibi medeniyet tanimaz, sevmez sözleri gercekten cok aci ve üzücü. 'Utanc' olarak görende var örtülü bayanlari, ya da sakalli beyleri . Hatta bir gazetemiz domuz benzetmesi dahi yapmistir. Cok aci... Bir Ögretmen bayan, hatirlarsiniz müdür olamadi. Danistay, okula gidip gelirken basini örtmesini sakincali buldu. Cocuklara kötü örnek oldugunu ifade etti. Hani kamu kuruluslari, okullar vs. idi yasaklama? Yoksa Atatürk okula gidip gelirken de yasakladi mi basörtüsünü? Sokakta yasakladi mi? Benim mi haberim yok? Iste burada sorun Atatürk ilkeleri degil, ilkeleri cikarlara göre uygulamaktir, sorun Türkiye'de basörtüsü görmek istemeyen, 'medeni' yobazlarimizdir. Bir bakarsiniz antiemperyalizmcilik yaparlar, "Kahrolsun Amerika" diye bagirirlar avazi ciktiklari kadar. Özgürlükten bahsederler ama sadece kendi düsüncelerine özgürlük isterler (Ilginc bir Özgürlük anlayisi (!)). Diger yandan McDonald's tan cikmazlar. Coca Cola, pepsi icmeden yapamazlar. Türbana, inanclara takilip kalirlar. Öyle büyük bir celiski icindeler ki farkinda bile degiller. Sevdigim bir yazar olan Mehmet Seker'in kaleminden size bir pilav tarifesi..... Danıştay'a ne danışayım? Hiç şüpheniz olmasın, bu pilav çok su kaldırır. Yorumu pat diye en başta yaptık ama usule uyalım ve önce pilav için gerekli malzemeyi verelim: Bir öğretmen Bir okul Bol miktarda öğrenci Bir mahkeme Bir de yüksek mahkeme (Danıştay) Göz kararı tuz, biber ve bolca su. * Pilavın tarifine geçiyoruz: Okulun içine öğretmeni ve öğrencileri doldurun, kısık ateşte yanaklar pembeleşene kadar karıştırın. Öğretmen 'bayan' olacak ve okul içinde kurallar gereği 'başı açık' görev yapacak. Akşam olunca öğretmen hanım okuldan ayrılıp evine giderken başını kapatacak. Bunu tespit ettiğinizde hemen müdahale edin ve işi mahkemeye aksettirin. İdare Mahkemesi öğretmen lehinde karar verecektir. Bu durumda gidilecek merci, Danıştay. * Danıştay 2. Dairesi, kalın kalın kitaplara bakacak ve bir karara varacaktır. Şimdi habere bakıyoruz: "Danıştay, okula geliş gidişlerinde türban takan bir öğretmenin, anaokuluna müdür olmasını sakıncalı buldu." İşte tam burada tencerenin içine bol miktardaki suyu boca edin gitsin. * Öğretmen okul içinde kurallara uyarak başı açık görev yapıyor fakat evine gidip gelirken örtüyor. Yine de uygun bulunmuyor. Tuz ve biberi unuttuk sanmayın. Karar metnine baktıktan sonra onu da ilave edeceğiz. Bakalım: "Davacının yönetici olarak görev yapacağı eğitim öğretim kurumunda öğrenim görenlerin yaşlarının küçüklüğü itibariyle mantıksal değerlendirme ve çıkarım yapma çağından uzak oldukları hususları birlikte değerlendirildiğinde, bulunduğu ortam içerisinde ve eğitim öğretimin bir şekilde yansımasının oluştuğu dışsal çevrede en iyi örnek konumunda olması gereken davacının, okula geliş ve gidişleri sırasında da olsa söz konusu yasal düzenlemelerde belirtilen temel ilkelere aykırı davrandığı sabit olduğundan, ..." * Öğrencilerin yaşları küçük. Mantıksal değerlendirme ve çıkarım yapamazlar. Öğretmenin dışsal çevrede iyi örnek olması gerekir. Bu kararı okurken, niçin Yavuz Bülent Bâkiler'in kulaklarını çınlatma gereğini duyduğumu bilenlere çay ısmarlayacağım. Özellikle "dışsal çevre" sözüne bayıldım. Görse, sevgili Yavuz Bülent Ağabeyimiz de bayılacaktır eminim. * İşin "dilsel yanı" kenarda dursun, "dışsal çevre"den başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. O öğrencilerin yarıdan çoğunun annesi de başlarını örtüyor azizim; buna ne buyrulur? Sadece anneleri mi? Geride çocukların teyzesi, anneannesi, babaannesi, halası, yengesi de var. Onlar arasında baş örtme oranı muhtemelen daha yüksek. Yaşları küçük olduğu için mantıksal değerlendirme ve çıkarım yapma çağından uzak olan çocuklar, bu durumu nasıl değerlendirecekler, nasıl çıkarım yapacaklar dersiniz? Sevgili dostlar, siz en iyisi tuzu biberi daha fazla bekletmeyin. * Öğretmenin okul içinde kurallara uyması yetmedi, okul dışında da başını açması gerekiyor demek. Öğretmen bu isteğe de uydu diyelim. Bu sefer, kendi evinde nasıl davranacağına da karışılacak mı, karışılmayacak mı? İnanın emin değilim. * Bıraksanız, kalın kitaplarla boğuşarak toplum hayatını yön vermeye kalkan adamlar, başörtüsü üretimini ve satışını da yasaklamanın bir yolunu bulabilirler. Sadece okulda yasaklanmasıyla yetinilmemesinden bu sonucu çıkarıyorum. Kararda "Her ne kadar okul içinde başı açık hizmet verdiği..." ifadesine yer vermişler. Ellerine sağlık. Fakat bir metinde "Her ne kadar" ile başlayan bir cümle varsa, bilin ki gerisi iyi gelmez. * Üç beş 'dan'galak marka tarafından çizilmiş İslamiyet'e hakaret amacı taşıyan karikatürlerle bütün dünya çalkalanırken, 'köprü'deki gelişmelere bakın. Bakın da nelerle uğraşıyoruz görün. - Bir öğretmen evine gidip gelirken başını örtebilir mi örtemez mi? - Örterse anaokuluna yönetici olabilir mi olamaz mı? * O okul ve o öğretmen değil de başka bir okul ve başka bir öğretmen söz konusu olsa. Varsayalım öğretmen de bayan değil, bay. Kendisinin başı açık fakat eşi kapalı. Ne yapacağız? Hani "dışsal çevre, şu, bu" derken, aynı mantıkla onun da yöneticiliğe (hatta öğretmenliğe) uygun olmayacağına karar vermek gerekir. Yoksa cinsiyete dayalı ayrımcılık yapılmış olur. Yanlış diyenin alnını cetvelle ölçerim. Bu durumda halen görev yapan öğretmenlerin en az yarısına işten el çektirme mecburiyeti doğar. Doğmaz diyenin aklına şaşarım. * Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyin. Ben Danıştay'a ne danışabilirim? Saygilar..
  19. Sevgili gelincik Ertugrul Özkök saygin bir gazetecidir. Olumluluklariyla, olumsuzluklariyla gercek anlamda muhalefet yapar. AKP iktidarini cogu seferde yerden yere vurmustur. Ama olumlu AKP girisimlerini de övmüstür. Muhalefet budur. Sadece olumsuzluklari görmek ise baska bir ideoloji altinda, körü körüne baglanilmis politika güdmektir. Moliere 'in sözü pek alaka degil burada. Sizin 'aptal' diye tabir ettiginiz kisi siz öyle düsünüyorsunuz diye aptal degildir. Mevlana'dan bir güzel söz Hergün bir yerden göcmek ne iyi Hergün bir yere konmak ne güzel Bulanmadan, donmadan akmak ne hos Ne kadar söz varsa düne ait Simdi yeni sözler söylemek lazim...
  20. Türkiye'nin siyaset tarihinde Demirel gibi laf ebeligi yapabilen görülmemistir. Kelimelerle resmen oynar ve de profesyonelce yapar bunu. Nabiza göre seker verir kendisi. Bu da bir yetenektir. Iyi bir Politikacida bulunmasi sart olan yeteneklerden biridir Tipik politika kurallaridir. Oy toplamak icin yapilan oyunlardir bunlar. Secimler yaklastiginda 'sahtekarliklarini' görebiliriz politikacilarimizin. Türban sorunu varsa, her parti birden bu sorunu cözecegini söyler. Halkin nabzi kontrol edilir, sekerlemeler ona göre hazirlanir. Baska bir konu altinda yazmistim, iktidara göre degisir bazi politikacilardaki görüsler ve de sözler. Iktidar 'dinci' ise birden Atatürkcü oluverirler. Iktidar milliyetci ise, sosyalizm politikasi güdülür, solcu olmak 'moda' olur birden. Sosyalist bir iktidar varsa, yine muhalefet birden dindar olur ve de yine Atatürk'ü kullanarak milliyetcilik yapar. Bu hep böyledir. Demirel'in tekrar politikaya soyunmasina sasirmadim. Bir hastaliktir Politika. Uzak kaldiginda, uyusturucuyu birakiyormussunuz gibi yan etkiler gösterir. Arada bir Demirel'e bir WC acilisi kurdelesi kestirtseler, o da rahatlasa, biz de .. saygilar..
  21. Kismen katiliyorum yazdiklarina sayin gelincik. TC degil, Türkiye Cumhuriyeti. TC kisaltmalari, yasadisi örgütlerin ve de irtica atesiyle yanan insanlarin kullandigi bir tabirdir, kücümseme maksatli oldugundan(siz o anlamda yazdiniz demek istemedim, yanlis anlamayin) ben bu TC kelimesini sevmiyorum ve kullanmiyorum. Türkiye Cumhuriyeti, tamamini yazmak zor degil. O yasli adami asla Erdogan'a karsi bir yazi yazdi diye savunamam, cünkü igrenc bir yazi(AntiErdogancilar savunur ekmeklerine yag sürülmüstür). Atatürk'ü ilahlastirmis, neredeyse önünde secde edecek. Unutulan, Atatürk'ün Allah'in bir kulu olmasidir. Atatürk bir önderdir, saygiyla andigimiz, milletimiz icin yaptiklarina minnettar oldugumuz, Allah'in rahmetine kavusmus(mekani cennet olsun), Türk'lerin atasidir. Peygamber degildir. Selanikteki evi de 'kabe' degildir. Atatürk'ü neredeyse Allah olarak görenler var, ben buna siddetle karsiyim. Yakinda 'kemalizm' adinda yeni bir din cikarsa sasmam. Iktidarin dindar olmasi Atatürkcüleri(Kemalistlari) ayaklandiran. AKP ne yaparsa yapsin, yine muhalif olacaklardir. Türkiye'yi kalkindirsa da, dis borctan kurtarsa da, bizim kemalistler yine ölümüne muhaliftirler. Buradaki sorun Erdogan, AKP degil, dindir! Bunu kabul edin kemalist arkadaslar, karsi oldugunuz dindir! Bunun cevabini secimlerde alacaktir AKP. Peki sürekli degindiginiz %24 ten daha cok, daha yüksek oy alirsa (bundan eminim ben sahsen) napacak kemalist arkadaslar? Darbe mi getirecekler? Bir Basbakan halkini temsil eder, görgü ve edep konusunda basarisizdir kendisi diye düsünebilirisniz. Ertugrul Özkök bu konuda sizden farkli düsünüyor, baskanin sözlerini halk dili, bizden biri diye samimi buluyor kendisi. Katiliyorum. Cesaret ister, kalkip medya önünde tartismaya. Cesur bir baskanimiz var. Kullandigi kelimeleri de samimi buluyorum, yapmacik degil, oldugu gibi.. Saygilar
  22. Bir 'izm' e baglananlar kendilerini kisitlayan insanlardir. Oysa ki her 'izm'den örnek alinacak iyi ve kötü yönler vardir. Bütün 'izm' lere karsiyim, Kemalizm dahil. Aleyküm Selam demek geldi icimden
  23. Kafir vatan Haini Sizin icin hakaret olmayabilir. Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarin da hakaret ve de suctur. Sizin düsüncelerinizi ifade etmis, saygiyla karsilarim. Anlayan anliyor , anlamayan anlamiyor sözlerinizi ise ben de kullanabilirim. Allah'in emri basörtüsüne ölümüne 'muhalefet' edenlere, laikligi din düsmanligi sananlara özellikle.. Anlamayan anlamiyor..
  24. Bir de ricam olacak: Ricam, kafa yapılarını, zihniyetlerini, dünya görüşlerini, emellerini her an yeterince ortaya koyan dinci iktidardan ya da yandaşlarından değil. Ricam aydın, çağdaş, uygar geçinip de her fırsatta ''Kemalizmin'' zararlarını, yanlışlarını anlatmak için birbiriyle yarışanlara: Lütfen şu yukarıdaki yirmi maddeyi bir kez daha okuyun... Sonra da kendinize sahi neyin bayramı diye bir zahmet soruverin... ..demissin ama, senin forumdaki attigin postlarin cogunu okudum dipnot. Yazdigin rican ile celisiyorsun. Bu Cumhuriyete karalama yapanlardan senin pek farkini göremedim, üzülerek söylüyorum. Cumhuriyet'e, laiklige karsi bir yazi apacik ortada. Din düsmanligini, dinsizligi yaymaya calisan kemalist 'misyoner' lere ne demeli? Ben iki tarafi da ayni kefe'ye koyuyorum. Bir taraf, seriat yönetimi istiyor, Atatürk düsmanligi yapiyorlar demiyorum, Atatürk düsmanlari zaten! Diger tarafta ise kemalist'lik adi ile islam dinine saldiri, türbanlilara 'domuz' benzetmesi, cagdisi, yobaz terimleriyle, tartismasiz din düsmanligi ve dinden sogutma girisimleri (!) yaparak, ateist devlet istiyorlar. Senin deyiminle kemalizm''in zararlarini anlatmaya calisanlarla, kisisel özgürlük olan ve tamamen inanclara uyarak türban, yada basörtüsü (ayirim yapmiyorum, ikiside aynidir) takanlarin 'zararlarini' anlatmaya calisanlar, benim gözümde Ateizm'in misyonerligini yapanlar arasinda fark göremiyorum. Peki halkimiz ne diyor? Su yaziyi okumanizi tavsiye ederim. Koyunla Keçiyi Karıştırmak Şu sıralar televizyonlarda takip ettiğim iki dizi var. Biri pazar geceleri CNBC-e'de yayınlanan 24 isimli Amerikan dizisi… Diğeri Show TV'de perşembe geceleri yayınlanan Hacı isimli dizi… 24'te Amerikalılar kendi dertleriyle uğraşıyorlar. Sözde Türk teröristler, Savunma Bakanı'nı kaçırdı. İnsanlık suçu nedeniyle yargılayıp, idam edecekler. ABD'nin en hızlı ajanı da Türk teröristlerin peşinde... Mutlaka dizinin sonuna kadar Bakan'ı kurtaracak, teröristleri öldürecektir… aTV'nin günlerce anonsunu yapıp, son anda yayınlamaktan çekindiği, Show TV'nin yıllar süren Kurtlar Vadisi tartışmalarına rağmen havada kapıp yayınlamaya başladığı Hacı ise, Türkiye gerçekleri üzerine kurulu… Hacı dizisinde bence tek sorun, gerçekte Vecdi Gönül'ün yürüttüğü Milli Savunma Bakanlığı görevindeki kişinin uçkuru düşük bir siyasetçi tiplemesiyle anlatılıyor olması... Tabii bu bir film, gerçekle alakası yok. Ama sanırım Vecdi Bey gibi bir insan biraz üzülüyordur. Özal döneminde adı pekçok yolsuzluğa karışan, daha sonra çek sahtekârlığından hapse giren bir Milli Savunma Bakanımız bulunduğu ise gerçekti. ………… Hacı'da ihale skandalları var. Gericilerin örgütlenmesi var… Bu örgütlenmeye karşı askerin hassasiyeti var… Medyanın ahlaksızlığı var. Bürokrasinin bulaştığı skandallar, ABD'lilerin Türkiye içindeki parmakları var… Ama en önemlisi, hem gerçek bir Atatürk sevdalısı, hem de son derece dindar bir adam olan Hacı Gesili'nin yaşadıkları var… Adamın iyi niyetle verdiği bir röportaj, bir televizyon kanalında tamamen çarpıtılarak yayınlanıyor... Yaşamında dini inançları ve Atatürk'e bağlılık eşit düzeyde yer alan bir insan, Atatürk düşmanlığı ve dini terörün destekçisi olmakla suçlanıyor… ………. Rahmetli Cevat Çetin'in çok sık tekrarladığı bir söz vardı. "Koyunla keçiyi karıştırmamak gerekir” derdi. Kulağıma küpe olmuştur… Türkiye, sürekli olarak hemen her konuda koyunla keçiyi karıştırmıştır… Bu nedenle de başı dertten kurtulamamıştır… Son yıllarda en çok istismar edilen konular Atatürkçülük ve dindarlıktır… İki tarafın da tutucularına göre, Hacı gibi bir adam olamaz… Atatürkçü'ysen, din düşmanı olmak zorundasın… Dindarsan, mutlaka Atatürk karşıtı bir yobazsın… Hem dini bütün, hem Atatürkçü olamazsın… Bunu iki taraf da yapıyor… Atatürk düşmanı yobazlar da, Atatürkçülüğü arkasına saklanılacak bir zırh gibi görenler aymazlar da insanları anlamak ve fikirlere saygı göstermekten ısrarla kaçınıyor… Böyle olunca, sık sık koyunla keçi birbirine karışıyor… ………… Benzer tabloyu terör konusunda da yaşıyoruz… Kimilerine göre, Türkiye'nin bir bölümünde yaşayan herkes devlet düşmanı, bölücü teröristtir… Hepsi yok edilmelidir... Kanlı terörü alçakça destekleyen ve besleyenlere göre de bu vatanın onlara verdiği bütün nimetler yok kabul edilir. Onlar, kanla, kinle beslenir, masum insanları öldürmekten bile zevk alırlar… Arada hep masum insanlar kalır… Koca bir ulus, marjinal küçük azınlıkların arasında sıkıştırılmak istenir… Ya Atatürkçü olacaksın, ya dindar… Ya bölücüsün, ya vatansever… Bu çekişme ve kutuplaşma körüklendikçe, ülkenin gerçek doğruya ulaşmasının güçleştiği kimsenin umurunda bile değildir. ………….. Ulusun büyük bölümü, aslında bu çekişmelerin tamamen dışındadır… Hem Atatürkçü, hem dindar veya dine saygılı olmak; hem güneydoğu kökenli, hem üniter devletten, Misak-ı Milli'den yana olmak kesinlikle mümkündür… Ya da dindar olup Atatürk'ü sevmek ve bağlı kalmak; milliyetçi olup, etnik kökenlerin kimi taleplerine saygı duymak da mümkündür… Hatta daha kolaydır, üstelik çok daha yaygındır… Türkiye'deki bu büyük çoğunluk ne yazık ki sesini duyuramamaktadır. Marjinallerin sesi yükseldikçe, siyasetin önderleri de ne acıdır ki, kendilerini onlardan birinin tarafında göstermek gibi bir sorumluluk yüklenmekte ve ortamı germektedir… Misal, iktidar dinciyse muhalefet sadece Atatürkçü; iktidar özgürlükçüyse muhalefet mutlaka milliyetçi olmak zorundadır. Ya da tam tersi, günün birinde iktidar salt Atatürkçü olursa muhalefet dini; iktidar milliyetçiyse, muhalefet sözde demokratik hakları savunur hale gelecektir… ………… Oysa Türkiye'nin derdi ekmektir, iştir… Eğitimdir, sağlıktır, sosyal güvenliktir… Sağcısına solcusuna, yobazına Atatürkçüsüne, bölücüsüne milliyetçisine bakmadan, insana değer veren bir ülke olmak gerekir… Ama bu zor, yapay ayrılıkları körükleyerek siyaset yapmak, prim kazanmak, ya da ülke için sanki bir şey yapıyormuş gibi görünmek alabildiğine kolaydır… Herkesin insan gibi yaşadığı bir ülkede, kimin mini etek, kimin başörtüsü taktığı; kimin resmi dili, kimin ana dilini konuştuğu; eyleme dönüşmeyen her fikrin kimseyi yaralamadığı pekçok örnekle sabittir… Türkiye, asıl meselelerini hep halının altına süpürüyor… Türkiye, zıt fikirlerin birbiri ile çatışması, birbirine düşman edilmesini adeta bazı çevreler tarafından kasten körüklüyor… Bu nedenle de yıllardır hiçbir sorununu çözemiyor. Ismet Cigit/ Gazeteci
  25. Cok güzel bir yazi. Begenerek ve de gülerek okudum. Türkiye'nin sorunlarina mizahi bir yaklasim getirmis, cok güzel etmis. Arada gülmeyi unutan, 'ciddi' siyasetcilere gitsin bu da. Sert elestiren arkadaslar sanirim Levent Kirca paradilerine de karsilardir. O da aglanacak halimize güldürmüyor mu bizi? Yazari tebrik ediyorum.. Bastan sona kadar büyük bir keyfle okudum. Sonundaki sosyal mesaj ise bir harika ..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.