Asfalt

Buradan devam herhalde.........

Bir şeyi çok iyi anlamımız gerekiyor. Bu yaşadığımız topraklarda ayrılık gayrılılık istemiyoruz.... Hep birlikte adam gibi insan gibi yaşamak istiyoruz... Bu hepimizin en büyük dileği... Bunun için çok çalışmak zorundayız. Bu geleceğin bir aynasıdır unutmayalım....

Sevgili sardunyam sevgili jön ve sevgili suhedaya teşekkür ederim.sizin gibi dostların varlığı bana inanılmaz bir güç veriyor.Teşekkürler dostlarım....

Ama bu ülkeyi siyasetçiler yönetiyor. Siyaseti sevmemek ayrı mesele.Yamyam takdir hakkını kullanmış der geçeriz. O zamanda aklımıza ilk takılan soru şu olur. Siyaset eğer varsa siz bunun alasını yapıyorsunuz. Farkında olmasanız bile...

Evet sevgili arkadaşım...Bu bağımsız kürdistan kavramı hakkında ne düşünüyoruz.... Soru bu?

özgürgerçek açtığım başlık çok açık.... fikrinizi söyleyin... yada böyle yapmayın... zaten tartışma adına bir şey kalmadı forumda... bide siz kalkıp böyle derseniz nerde kaldı düşünce özgürlüğü

ABD nin üç yıl öncesinden Kuzay Irakta bir Kürdistan devleti kurmaya çalıştığını biliyoruz.Hatta yakın zamanda bu deklare edilebilir.İyi ama Irakın kuzeyinde ıraklı kürtler gerçekten bir huzur bulabilirmi?İran,Suriye gibi ülkelere rağmen ve bir ölçüde Türkiyenin varlığına rağmen orada bir kürt devleti ne kadar yaşıyabilir. ABD elbet bir gün çekilecek.Sistemin maliyeti belini bükmeye yeterlidir.Yeni bir israil modeli ne ortadoğuya nede dünyaya bir yarar sağlar.Ama dedik ya tarihte herşey olması gerektiği için olmuştur....Asıl olanlar ıraklı kürtlere olacektır.Bunun ötesini sadece hayal edebiliriz.

Bir türlü neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veremiyoruz. Buna toplumsal histerinin neden olduğunu düşünüyorum. Yahudiye sormuşlar 2 kere 2 kaç eder diye... Alırkenmi? satarkenmi ? diye cevaplamış.. İşte size bir garip memleket manzarası... Yorumlayın yarumlayabilirseniz..

Ordu bu toplumun öteden beri saygı duyduğu ve kutsadığı bir kurum.Onda değişen bir şey yok. Cumhurbaşkanı ise yaptığı fevri olmayan davranışlarla toplumsal bir destek sağlamıştır. Bizim meselemiz bu korku tüccarları üzerinedir.Bu korku tüccarları dünden bugüne halkı bilgilendirme anlamında ne yapmıştır.Diyorumki aydınlara hitap etmişlerdir.İşte bu ülkenin aynın ne kadarsa o kadarına amenna diyecekler.daha fazlası için ilan vermelerine gerek yoktur.Tarihi akış neyi gerektiriyorsa olan budur.Bunun ötesinde düşler kurmak yada halkın bu kişilere itibar etmelerini bekleyemezssin. Çünkü halk için asla düşünmediler.Şimdi bu poposu sivilceli aydınları kim dikkate alacakki. Hiç kimse tabiki.Allahım neydi günahım ben nerde yanlış yaptım,diyen arabesk aydından fazlasını bekliyemeyiz.Bunu ahlaki olarak beklemek bizim onlara karşı haksızlığımız olur. Örneğin Galiyevi yalnızca ismen bilirler,ancak hiçbir doktrininden haberdar değillerdir. Bırakın tartışmayı,arada adından bile söz etmezler.Çünki batılı lümpen proleterya her daim daha çok ilgisini çekmiştir.Statüko işlerine gelir.Bağımsızlık sadece kendisi için geçerlidir. Söz söyleme ve hakkını arama sadece ona biçilmiş bir kaftandır.Bu yüzdendirki hala bir korku imparatorluğunun üzerinde oturmak istiyorlar.Biz buna karşı çıkıyoruz sevgili dostum....Hükümetlerle halkları birbirine karıştırma.Zira bu halk en güçlü hükümetleri kağıttan kale gibi bir gecede tarumar etmeyi becerebilmiştir. Asıl iş anlamak kaçınılmazı

Öyle ama,bakınız yapılan müdahalelerde bir yerde ters tepiyor.Hiç bir dönem olmadığı kadar toplumun kurumlarıyla çatışma halindiler. Dışarıdan bakınca akp nin muhalefet olduğunu sanırsınız. Jöne hak veriyorum.Gerçekten hangi cumhuriyetten söz ediyoruz.Düzenbazların ve hilekarların egemen olduğu bir cumhuriyettenmi? 80 yıldır yakasında Atatürk rozeti taşıyanlar taş üstünde taş bırakmadılar.Bir tanesi babası ve kardeşi yurtdışında türk halkıyla alay edercesine köşe kapmaca oynarken. Mitinglerde hala sizi soymaya doyamadım diyor. İşte cyrano buda bizim ülkenin akıllara ziyan aynasıdır. Düzelirmi ? Düzelir ama bir nesil arada heder olacak o ayrı. Hem demokrasi konuşurken kulağa çok hoş gelir.Ama sindirilmesi zor bir olgudur.Seksen yıldır 50 bin sözde aydınlarla bar muhabbeti yapacağına, biraz halkın ne düşündüğünü anlayabilselerdi.Bu gün çıkıp insanların korku mahsenlerinde kıvılcım aramazlardı.Bu ülkenin kurucu liderine tahammülü olanlar bu ülkeyi altından kalkamıyacağı bir borç yükünün içine soktular. Tahammülü olamayan elbette daha beterini yapar. Bende tarikat şeyhine en ağır kelimeleri kullanıyorum.Tahammülsüzlüklerinide biliyorum.Ama 60 yıldır ekilen rüzgar fırtına biçiyor.Bu ülke dört senede buraya gelmedi.Ahmet Tellinin bir dizesi beni her zaman hüzünlendirir. "Bir şeyler var değişecek.Bir şeyler var değiştirmemiz gereken.Önce acılardan başlanacak" Bu arada İlhan Selçukta çok iyi bilir.Akp 1917 öncesi Leninin örgütlenme prensipleriyle hareket ediyor.Önce körü körüne destekledikleri partiyi ve kendilerini bir öz eleştiri süzgeçinden geçirsinler.Sonra baykalın akp tarafından niye bu kadar sevildiğini bir araştırsınlar.Sonra seninle daha çok konuşuruz. Sevgiyle

Evet kaybetti.........

Arabesk ateist....Senin nihilistliğinden bize ne.......

Sevgili bozan sen gerçi başında belirtmişsin demokrasi karşıtlarına ithafolunur diye. Yinede ben senin bu tartışma konusunu farklı mecrada ele almak istiyorum. Bizler toplumu oluşturan bireyler demokrasiye ne kadar layıkız diye... Batı tipi demokrasiyi bu toplum içine sindirebiliyormu? Yada demokrasiden ne anlıyoruz... S.Demirel bir dönem bu ülkenin en büyük demokratıydı(!) Demokrasiden kim ne anlıyorsa şuraya bir döküversin.. Örneğin yüzlerce kere kapkaç yapıp insanların canını acıtan birisi içinde demokrasi oldukça hoş bir şey.Çünkü ülkenin kanunları demokratik referanslar baz alınarak yapılıyor. Örneğin ABD biri çıkıpta ben ABD yönetim sistemini değiştiricem dese ABD o adamın ununu eleyip eleğini asarlar.Hemde hiç vakit kaybetmeden... Bir yazar diyorduki İtalyan faşistleri fikirlerini beğenmedikleri bir yazarın evine baskın düzenlemişler.Adam saklanmak için yatak odasındaki karyolanın altına saklanmış.Askerle yatak odasına girdiklerinde adamın karısı karyolada yarı çıplak bir şekilde irkilmiş. Askerler kadıan özür dileriz sinsora diyerek odadan çıkmışlar. Bu olay örneğin Almanyada nazi subayları tarafından gerçekleştirilseydi. Kadının konumuna bakılmaksızın adamın bulunacağı bir gerçektir demiş. Buradan kültürel farklılıkların olaylar karşısında sergilediği değişik ivmeleri görebiliyoruz. Bence demokrasi ahlaki değerlerin ve vicdanın önde tutulduğu,birbirimizi anlama sanatıdır.Yada empati sanatıdır.Yada yaşadığımız topraklarda yaşayan insanları ekonomik ve sosyal yönden ilerletme çabalarıdır.Bu alanda söylenecek her sözün insanlar tarafından dikkate alınması demektir. Öyleyse demokrasiye düşman olan toplumada düşmandır diyebiliriz. Peki birde demokrasi arkasına sığınıp bizi canevimizden vuranlara ne demeliyiz... İşte burada kimilerimizin kafası karışıyor. Bence her insanın kafasında bir tanrı imgesi varsa.Demokrasi konusundada insanların bir sanrısı var.Dilersen bunu bir açığa kavuşturalım... Saygılarımla

yazarın uçması hoşuma gitti cyrano Ve kırmızıyla belirlediğim son sözler çok çok hoşuma gitti. Elbette daha öncede konuşmuştuk.Saddam ölmeyi fazlasıyla hakeden bir diktatördü. Ancak ıraka demokrasi getirdiği iddia edilenler tarafından idam edilmesi.... Bırakın ıraklıyı benim bile zoruma gitti. Geriye 70 milyar dolarlık ek askeri harcama yetkisi kalıyor. ABD bu devasa bütçeyi ne için ve kim için istiyor. İranmı? Kuvvetle muhtemel olan senaryo budur.Ama görünen o ki daha uzun süre buralarda at koşturmaya devam edecekler. Buda canımı sıkmaya yetiyor....

Açın televizyonunuzu izleyin. Radyonuzu dinleyin. Gazete ve derginizi okuyun. Göreceksiniz, alkış tutan karşı saflardandır. Kim karşı duruyorsa halkın, mazlum milletlerin, Arap halklarının, Türk halkının ve tüm dünya halklarının safındadır. "Bağdat'ın barbarı", "Despotun sonu", "Buş, idamı önemli bir kilometre taşı olarak nitelendirdi" ve benzer manşetler... Emperyalist batı bayram ediyor, Noel kutluyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni parçalamak söz konusu olunca insancıl, demokrasi havarisi olanlar, idama karşı çığlıklar atanlar, sözde demokratlar, "sosyalist"ler, sosyal demokratlar sevinç çığlıkları atıyor. Saddam'ın idamını ayakta zıplayarak alkışlıyorlar. İşte batı demokrasisinin vardığı nokta. İdam mı? Sömürüyü sürdürmek içinse evet! Ama bir vatan haini mi asılacak? Bu demokrasi düşmanlığıdır. Bir Amerikan-İsrail gizli örgüt sitesinde hemen önlerindeki görevi belirliyor: Irak'ın üçe bölünmesi. Ne olmuştu Irak'ta? ABD'nin kuklası Birleşmiş Milletlerin, tüm dünya halklarının gözü önünde ABD emperyalizminin önderliğinde bir haydutlar ittifakı Irak'a saldırmış, Amerikancı Kürtlerle işbirliği yaparak meşru hükümeti devirmiş, seçimle işbaşına gelen yöneticileri katletmiş veya tutuklamış, göstermelik bir yargılama süreci sonunda, varlığı Irak demek olan Saddam Hüseyin'i idama mahkum etmişti. Bugün ABD'nin Irak'taki durumu nedir? Bütün dünya, uzmanlar bu savaşı ABD'nin kaybettiği fikrinde birleşiyorlar. O halde Saddam'ın idamının ertelenmesi, veya başka bir çözümde uzlaşılması beklenmez miydi? ABD güçlü olsaydı bu yola gidebilirdi. Ancak ABD güçlü değil. Tam da bu nedenle, yenilgiyi gördüğünden idamın hemen gerçekleşmesinde çıkarı olduğunu saptıyordu. Daha fazlası var. Kurban Bayramı'yla Noel çakıştı. Emperyalizm Müslümanların Kurban Bayramı'nı kutlayacak değildi. Hıristiyan halkların Noel'ini de değil, ezilen halkların kanlarıyla dolu kadehlerini tokuşturarak kendi Noel'lerini, şeytanın gününü kutladılar. Bu tespit Hıristiyan dünyasına bir saygısızlık olarak algılanmasın. Buşlardan, Ramsfeltlerden, onların elinde halklara karşı bir savaş silahı haline dönüştürülmek istenen Hıristiyanlıklarından söz ediyoruz. ABD’nin şemsiyesi altına Müslümanları çağıran, misyoner kuruluşlara milyon dolarlar bağışlayan Müslüman olduğunu çağıran sahtekarlar yok mu? Bir buçuk milyardan fazla Müslümana, tüm dini inanç sahiplerine, halklara çekilmiş bir silahın ateşlenmesiydi olay. Saddam'ın idamı ABD’nin başını çektiği çetenin dünyaya savaş ilanıdır. Ama her Türk vatandaşı açıkça görmelidir ki, her şeyden önce bu eylem Türkiye'ye savaş ilanıdır. Kaybedilmiş bir savaş bütçesine 70 milyar dolar daha eklemek, 50 bin yeni asker göndermek hangi "zafer" peşinde olduklarının göstergesi olabilir ki? Irak'ta yönetim işbirlikçilere bırakılacaksa, ABD Irak'tan çekilme lafları ediyorsa bu 50 bin asker ne yapacak? Bu 70 milyar dolar nereye akacak? Ovuşturun ellerinizi ikiyüzlü hainler, "kurtuluş" sloganlarıyla ensesinde yıllarca Amerikancıların boza pişirdiği yoksul halkın karşısına çıkıp yalanlar çığırarak. Saddam'a karşı bir dizi dava açıldı ve bunlardan her biri ölüm cezasıyla sonlandırılabilirdi. Siyasetle fazla ilgili olmayan insanlar yarım yamalak Halepçe olaylarını bilirler. Saddam'ın bu davadan idamına karar verilseydi şartlandırılmış, gıdasını tekellerin elindeki medyadan alan batı kamuoyunun tepkisi daha zayıf olabilirdi belki de. Ama Amerikancı Kürt işbirlikçilerle olan "dava"ları sonuçlandırmadılar. Gerçekte bu olaylar çok açık olarak da bilinmemektedir. Irak'taki Kürt halkına karşı düzenlenen operasyonlarda ne olmuştur, kim hangi olaydan, ne kadar sorumludur? ABD'nin ve Batı'nın bu olaydaki rolü neydi? Yükü şiilerin omzunda bırakarak diğer konuları kapattılar. İşbirlikçi Kürt liderleri akladılar ve, karanlık bazı kişilikleri gizlediler. Irak halkından korkusu bir yana, Talabani'nin şovu bu kapsamda da değerlendirilmelidir. En tehlikeli güç gördükleri Müslüman milletlerin şekillenme unsurlarından biri olan İslam güçlerinin birliğini, Irak'taki milli birliğin bombalanmasını, yok edilmesini hedeflediler. Halklar ne yapmalı? ABD'nin Irak'ta savaşı kaybettiği, emperyalist emellerinden vazgeçtiği anlamına gelmemektedir. ABD vazgeçmeyecek, savaşı sürdürecektir. Kimse hayalci olmasın. Onlarla kendi yöntemleriyle baş edilebilir. Irak halkı işbirlikçilere rağmen işgalci faşist güçlere teslim olmamış ve hain kurşunlara bir milyona yakın evladını şehit vermiştir. Irak yıkım altındadır. Mazlum halklar, milletler bu saldırılara karşı birleşmeli, silahlanmalıdır. Bunun için yönümüz, Irakta toprak bütünlüğü ve milli birlik, Ortadoğu milletlerinin emperyalizme karşı birliği, mazlum dünya milletleri ve halklarıyla işbirliğidir. Hedef ABD emperyalizmini yıkmaktır. Bu görev kendi topraklarımızı, vatanımızı, ürettiğimiz değerleri savunularak yerine getirilecektir. Saddam Arap halklarının yetiştirdiği büyük bir liderdi ve emperyalizmin korkulu rüyası haline gelmişti. Hevesleri kursağında kalacaktır. Saddam’ın katledilmesinden sonraki gelişmeler halkın liderine vefalı olduğunu, ona sahip çıktığını ve şanlı mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğini gösteriyor. Bağdat'ta yeni kartalların uçtuğuna tanık olacağız. Bağdat'ta ve Türkiye'de... Emperyalist-faşist işgalciler tasını tarağını toplamaya bile vakit bulamayacaktır bu topraklardan defolup giderken. İnanmayanlar, bu hedefi hayalci bulanlar İngiliz işgalcilerin Çanakkale Zaferi'nden sonra çekip gidişini bir daha izlesinler. Tarihe kayıt düşelim, Amerikan emperyalizminin ömrü bir Saddam daha katletmeye yetmeyecektir. Mehmet Ali Kutlu

Söz konusu meselelerdeki tespitlerine katılıyorum.Ancak bu tip hataların sonucu AKP gibi oluşumları çıkarıyor karşımıza.Peki bunları neyle bağdaştıracağız cyrano. Bu ülke ne laikliği ne dini nede inasanlığı bir türlü ayrıştıramadı.En akıllımızdan en *****lımıza hepimiz sapla samanı karıştırdık.Yukarıdaki değerlendirmelerine tüm kalbimle katılıyorum.Ancak hepimiz aynı trendeyiz.Bu tren devrilirse hepberaber devrileceğiz.Konunun özü budurDeğerli dostum,çok sevgili arkadaşım....

Tehlike insanların yüreğinde var. 28 şubat bu ülke için çok zararlı olmuştur. Arkasından ekonomik kriz gelmiştir. İşte bunlardan ötürüdürki halk sola inanmıyor. erdoğan cumhur olacakmış.elbette olacak bu paye halk tarafından ona verildi. bile bile lades yapıldı. Ancak unutma cyrano o mevkiinin hakkını veremezsen bu ülke bunun hakkını verir Öyleyse bunlarıda görelim demek en mantıklı yaklaşım. Cumhuriyet gazetesi 100 yıldır yaralı parmağa işemiyor. Bıraksınlar biz bildiğimiz şekilde değerlendirelim. Onların entel fikirlerine ihtiyacımız yok...............

ÇOK GÜZEL BOZAN...Demekki bu ülkede bazı taşlar yerinden oynamalı yoksa konuşmakta boş.tartışmakta

statüko topluma her daim korku aşılayarak varlığını idame ettirmek ister. dün her nasıl birileri "komünizm tehlikesi" varsayımıyla mevcudiyetlerini meşru ve gerekli kılmaya çalışmışsa bugün de yapılan budur. dün vatandaşını fişlerken komünizm bahanesini kullanan devlet misal bugün de bunu kullanmaktadır ki esasında kimin kimi niye fişlediği kritik noktalardaki iplerin kimin elinde olduğuyla ilişkilidir. daha düne kadar kendi vatandaşı üzerinde psikolojik harekâtlar düzenleyen bir birimin olduğu bir ülkede (ki hala olmadığından hanginiz emin?) cumhuriyet'in soyunduğu malum birimin bıraktığı boşluğu doldurabilme hevesiyle girişilmiş bir işgüzarlık mıdır yoksa nedir orası karışık. memleketi seçilmişlerden ziyade bürokrasinin yönettiği bir düzende o sıralara kim oturursa otursun meclisin ve iktidarın işlevi statükonun yaptığı eşekliklerin siyasi sorumluluğunu üstlenmek; beş yılda bir bu ülkede demokrasi olduğunu (!) göstermek, sırası gelince de vazifesini devretmekten ibarettir. yarın daha cesur bir manşet bekliyorum. şöyle sarı kırmızı yeşil falan, başlamışken oraya da bir el atsanız. millet olan bitenin farkında olduğunuzu sanır hiç olmazsa...

Küçük Dilara toprağa verildi Onpunto Bahçelievler'de dün rögardan kanalizasyona düşerek hayatını kaybeden 5 yaşındaki Dilara Dumrul, toprağa verildi. Adli Tıp Kurumundan ailesi ve yakınları tarafından alınan Dilara Dumrul'un cenazesi, Kocasinan Mezarlığı Camii'nde kılınan namazın ardından defnedildi. Cenaze törenine katılan grup, daha sonra Dilara Dumrul'un rögardan kanalizasyona düştüğü Kerim Çavuş Caddesi'ne gitti. Burada bir açıklama yapan baba Muhterem Dumrul, “Suçlu kimse cezasını çekecek. Dava açacağım. Hiçbir yetkili de beni aramadı” dedi. İSKİ yüklenici firmayı suçladı Olay hakkında İSKİ'den açıklama geldi. Açıklamada, kazanın meydana geldiği baca kapağının dün saat 11.00 sularında yerinde olduğu ancak olayın meydana gelmesinden sonra yapılan incelemede beton kapağının "bilinmeyen bir nedenle" kırıldığının tespit edildiği bildirildi. Açıklamada, yüklenici firma ile İSKİ arasında yapılan sözleşmede, işin devamı sırasında iş yerinde yapılacak çalışmalar nedeniyle, işçilerle çevre halkının kazaya uğramalarını, zarar görmelerini ve işlerde zarar hasar meydana gelmesini önleyici tedbirlerin alınmasından da yüklenicinin sorumlu olduğu belirtildi. ****

Ve daha bir çok örnek var sevgili kralx.Mesele ne biliyormusun.Bağcıyı dövmek.Yoksa üzüm yemek isteseler zaten biz hazır ve nazırız.Kahroluyorlar.Sen ve başkaları olmasa boşluğa düşecekler.Bu forumda eminim en çok seni seviyorlardır.Çünkü onlara hayat veriyorsun daha ötesi varmı?

Bu halk sanırım Aziz Nesinide Cübbeli Ahmet Hocayıda iyi tanıyor. Birisi toplumu güldürürken düşündüren,diğeri toplumu uyuturken ----- sınıfından.Daha fazla söze gerek varmı?

Beyaz Show alsa vazgeçemediğim tutkum

Kan grubum uymuyor Geçmiş olsun sardunyam......

Dil devrimi hususunda M.Kemali eleştirmen doğaldır.Ancak bir iki gerçeği görmezden gelemezssiniz. Birincisi osmanlının yönetimi altında yaşayan halkın okur yazarlık oranı % 10 lar seviyesindeydi. Yani dil devriminin gerçekleşmesi için bütün şartlar yerindeydi. Böyle düşünmek yerine bugün dünya dillerine entegre olmayı kolaylaştıran Latin Alfabesinin ne kadar önemli olduğunu düşünsek daha iyi anlayabiliriz dil devriminin önemini. Bunun için aşağıdaki linke bakılabilir. http://www.dildernegi.org.tr/TR/BelgeGoste...1E9BE68C047FEF5 Vahdettin konusu bir çok tarihçiyi ikiye bölmüştür.Ama bilinen gerçek o durki Vahdettin aciz ve korkak bir osmanlı padişahıydı.İtilaf devletleriyle yaptığı anlaşmalar ortadadır.Tamamen kendi tebaasını kurtarmaya yönelik ulusu mahvedecek sözleşmeler. Size Vahdettin tarafından kabul edilen Türkiye hatirasını sunuyorum. Ne demek istediğimi daha iyi anlıyacağınızı umuyorum. Saygılar