DİPNOT tarafından postalanan herşey
-
TÜRK HALKININ SEÇİM ANLAYIŞI.. (10 kere Demirel, mavi gözlü diye Dalanı, Ağzı bozuk diye Tayyibi, poystar Semra hanım, firdevs, Bayhanı, NELER NELER)
Sevgili frozen... Ne yazıkki ülkemizin birçok insanı neyi, ne için ve ne amaçla istedikleri gayet açık ortada... Onların azmedemediği gerçek başka... Amaç Mustafa Kemal ATATATÜRK ve devrimleri... Yapılan bu aydınlanmaya düşman ve istedikleri alabildiğini bunun altını oymak ve kafa karıştırmak bence... Emperyalizminde, Arap zihniyiteninde istediği bu ve ne kadar çok düşmanı olduğu gayet açık ortada... Hala bunu göremeyen Ulema zihniyeti.... Ne kadar bu düşünceye uzak gibi görünselerde biliçsizce ülkemizi götürmek istedikleri karanlık yön bu... Bakın Unutulmasın ki bu ülke Atatürkçü düşünceyle "ulema" lardan kurtulup bilim yolunda yol almaya başlamıştır... Çok gördük, Atatürk'ün önünde "devrimci" yken, onun ölümünden sonra karşıdevrimci olan zihniyeti... Ne yazık ki uzun zamandır güneşe, aya göre yön değiştiren "Cumhuriyet öncesi Türk insanı" maalesef 21. yüzyıla ramak kalındığı bu günlerde bile bilim insanından "ulema" lığa dönüş sancıları yaşatılmaktadır. Çok yazık! Çok... Saygılarımla...
-
TÜRK HALKININ SEÇİM ANLAYIŞI.. (10 kere Demirel, mavi gözlü diye Dalanı, Ağzı bozuk diye Tayyibi, poystar Semra hanım, firdevs, Bayhanı, NELER NELER)
İyi güzel.. Boşa kürek çekmeyiz bizde... Size bol şans..
-
TÜRK HALKININ SEÇİM ANLAYIŞI.. (10 kere Demirel, mavi gözlü diye Dalanı, Ağzı bozuk diye Tayyibi, poystar Semra hanım, firdevs, Bayhanı, NELER NELER)
O destanları ülkeyi bugün bu hale getirilmek için yapılmadı jhonywalker... Asıl destanlar bilgiyle, bilimle, kültürle, sanatla, Teknolojiyle, başarılarla, ilerlemelerle, gelişmelerle, buluşlarla, icatlarla, toplum mühendisliğini hedef seçmiş yapılanmayla olur... Evet Türk toplumu muz Cumhuriyeti tabiki değil ama ılımlı islam modeliyle, medeniyete sırt çevirmiş arap benzerliğiyle, sömürülen değerlerimizle, oynanan oyunlara alet olan politikacı ve satılmışlarların desteği ile, BİR MUZ CUMHURİYETİNE ÇEVRİLİYOR... Evet insan kendisiyle yüzleşir, Ama toplumda kendisiyle yüzleşmeli artık.. Yukarıda başlıklarda sayılanlar yalanmı.. Seçim yapmaya zorlanan kişiler bu toplum için ne kadar yarar sağladı.. Bu toplumu yoksullaştırdıkça, sömürüldükçe, eğitimden uzaklaştırılıp doğma zincirine mecburmuş gibi gösterdikçe topic başlığı aldında sayılanların hangi birini yalanlayabilirsiniz... Destan yazıldı evet... Ama iliklerimize kadar ABD'ye bağlanmak için değil, AB güdümlü politikalar için değil, Tam bağımzıs Türkiye için yazıldı, Çağdaş uygarlık hedefine ulaşmak için yazıldı.. Birazda bu güzle bakamazmısınız... Tabiki doğrularımız var ama Dünya geneline baktığımız zaman ne kadar az değilmi?... Bu nedenle bana herşeyimiz doğruymuş gibi bana birşeyleri savunmaya kalkmayınız lütfen... Yanlışlarımızla yüzleşerek ve onları bir bir yok ederek ancak doğruları buluruz... Bu doğruları toplumca benimseyerek, özümseyerek, idrak ederek, eğitilerek, inanarak, kuralları halk yararına ve halk adına kullanarak yapacağız... Biraz olsun anlaşıldığımı umuyorum... Saygılar..
-
TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)
"Washington Times: Türban Köşke Çıkarsa Türkiye'nin Çehresi Değişir" Washington Times gazetesinde yayınlanan bir yorumda türbanın Çankaya Köşkü'ne çıkması halinde devlet dairelerinde türbana engel kalmayacağını savunulurken 'Bu, resmen Türkiye'nin çehresini değiştirir. Atatürk döneminin sonunu simgeler' görüşü öne sürüldü... --------------------------------------------------- Atatürk sevgisini, saygısını, liderliğini, ilkelerini ve mücadelesini hiç bir güç, gerçek Türklerin ve vatanseverlerin gönlünden, aklından ve kurumlarından alamaz, sonlandıramaz. Böyle sananları şak şak sesleriyle yuhalayıp, protesto etmek için alkışlıyoruz!..
-
forumda en beğendiğiniz nick ya da nickler?
Teşekkürler sevgili AyBaLa... Bende forumun beğenilen nick ya da nickleri konusunda şunu söyleyebilirim... Hepsinin nic'i çok güzel ve forumda yazan, katkı sunan ve paylaşan arkadaşlardan çok faydalanıyor ve tümünü çok seviyorum...
-
AŞK BİR SAFSATADAN BAŞKA BİRŞEYMİ YOKSA?... (Kendimizi aldatmak son derece keyifli. Oysa, perdenin arkasında olup bitenleri kurcalamaktan kaçınıyoruz)
Uzmanlar karşılıklı güvene, eğlenceye dayanan, sosyal beklentilere göre şekil değiştiren sevgi türlerini sıraladı Bilim adamlarından aşk tarifleri 60 çift ile görüşen Nottingham ve London College üniversitelerindeki bilim adamlarına göre aşkın, yaşam tarzları, kültürel faktörler ve çağa göre değişen ''9 hali'' bulunuyor. Psikolog Simon Watts , aşkın değişken olduğunu söylüyor. Aşkın bir beklenti olduğunu savunan uzmanlar aralarında ilk görüşte, güvenli, veya ihtiraslı olan aşkın 9 halini şöyle sıralıyor: Yetişkin aşk : Karşılıklı güven ve desteğe dayanır. Eros aşkı : Çiftler birbirlerini görür görmez âşık olur. Hedonistik aşkı : Birlikteyken kişisel zevklere ve eğlenceye dayanıyor. Romantik aşk : Çiftlerin birbirlerine duygusal olarak ihtiyacı olduğunu döneme denk gelen aşk. Mitolojik aşk : Çiftlerin birbirlerine kavuşmak için büyük savaş verdiği ve sürmesi için çabanın gerekli olduğu aşk. Yunan mitolojisindeki savaşa neden olan Truvalı Helen ve Paris'in aşkı gibi. Sosyal aşk : İhtiraslı bir aşktan sonra toplumun beklentilerine göre şekil değiştiren aşk. Maceracı aşk : Gişe rekorları kıran, sürekli inişler ve çıkışlar yaşanan aşk. Güvenli aşk : Zamanla çiftlerin birbirlerinin en iyi arkadaşı olduğu ve kendilerini güvende hissettikleri aşk. Ortak aşk : Çiftlerin kişiliklerini yitirerek tek benlik oluşturdukları aşk. Herkesin mutlaka bulabileceği bir aşk vardır ve hep olmalıdır... Siz ne isterdiniz efendim...
-
TÜRK HALKININ SEÇİM ANLAYIŞI.. (10 kere Demirel, mavi gözlü diye Dalanı, Ağzı bozuk diye Tayyibi, poystar Semra hanım, firdevs, Bayhanı, NELER NELER)
Yazık olan ne.. Bunlar bu toplumun gerçekleri.. Ve alabildiğine yaşam biçimi, kültür... Bunu ne zaman anlayacağız.. Önce aynaya bakmamızın zamanı gelmedimi.... Kaç kitap okuyor bu toplum... Kişi başına okunan gazete sayısı nedir.. Yıllardır karabasın gibi kimleri seçiyor başımıza.. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle birşeyler göremezsiniz... Muz cumhuriyeti gibi, afrika ülkeleri gibi, arap ülkeleri gibi değerlendiriliyor olduk... Yazık olan.. Bu gerçekleri görüp birşeyler yapmayanlara, Bunlara sessiz kalanlara, Bütü bu yapıyı olduğu gibi kabul doğruymuş gibi lanse edip edip öbür dünyacı yaklaşanlara.. Asıl bunlara yazık...
-
tülay german
Teşekkürler sevgili karbeyaz.. Paylaşımın yüreğinin ince ve nazik bir yansıması.. Sevgiler..
-
TÜRK HALKININ SEÇİM ANLAYIŞI.. (10 kere Demirel, mavi gözlü diye Dalanı, Ağzı bozuk diye Tayyibi, poystar Semra hanım, firdevs, Bayhanı, NELER NELER)
Sen iste elbet bir yol bulunur... Sen iste her şey çok güzel oluuuuuur... Nanay... nanay... Cumhurbaşkanlığını Jüri Seçecek Referanduma giderse öyle gözüküyor... Seçer efendim... Niye seçmesin... Bu halk eurovizyon da Ali Riza Binboğa’yı seçmedi mi? Cumhurbaşkanını da seçer elbet... Popstar yarışmalarında Bayhan'ı haftalarca oyları ile bir numaraya taşımadımı? Taşıdı... Karpuzun iyisini hoplatarak, zıplatarak ve şapşaplıyarak pıt diye anlayan sevgili halkım, yıl boyunca kelek karpuz yese de seçmesini iyi bilir kardeşim... Buz dansı yarışmasında Hülya Avşar junior olarak aynı ses tonu ile hayatımıza duhul eden Tuba kardeşimize oy yağdırmadılar mı? Cumhurbaşkanına da oy yağdırırlar elbet... Tamam, düğüm atılmış iple oy kullanan yegane demokrasi olma şerefini taşıyor olabiliriz... (sistem şöyle çalışıyor : okuma yazma bilmeyen sevgili demokrasi aşığı vatandaşım, parti programlarını ve adayları incelemiştir ve sıra oy atmaya gelmiştir. Ama sandık başında oy pusulasında nereye evet mührünü basacaktı? işte düğüm atılmış ip bu sırada yardıma yetişir. Önceden aşiret reisi veya yerel parti temsilcisi tarafından düğüm atılmış iptir bu... Eğer ipin ucunu oy pusulasının sonuna denk getirirseniz düğüm oy pusulasında malum partinin tam üzerine gelmektedir. Demokrasi tutkunu vatandaşım büyük bir özgüvenle basar, evet mührünü düğümüm hizasına denk gelen partinin evet hanesine...) İpli demokrasi olur mu demeyin... Bana seçkin aydın ayakları yapmayın, yemem... Meydanlarda ip kavgası yapınca demokrasi oluyor da iş mührü ipe göre basmaya gelince mi demokrasi sorgulanıyor. Boşanmaların yüzde kırkları geçtiği ülkemizde eşini doğru seçen halkım, cumhurbaşkanını da iyisini seçer kardeşim... On kere üst üste Demirel’i seçmedi mi? Sonra cuma aynı sene Demirel’e yasak getiren anayasayı da seçmedi mi? Firdevs'i seçti yahu Firdevs'i... Bosna için toplanan yardım parasının veremeyen Erbakan'ı... Mavi gözlü diye Dalanı, doktor diye Sözen'i, ağzı bozuk diye Tayyip'i seçmedi mi? Semra hanım'ı da seçti bu halk unutmayın... Rahmetli oğlunu da... Bittabi Reha Muhtar'ı seçti senelerce... En seksi erkek olarak Ahmet Mete Işıkara'yı seçtiği gibi cumhurbaşkanını da seçer elbet... Banker kastelliyi bir numara yaptığı gibi, tan gazetesine milyonlar sattırdığı gibi, Manukyanı vergi rekortmeni yaptığı gibi, Murat 124 arabası en çok satan araba yaptığı gibi seçer Evvelallah... Benim halkım seçmesini bilir çok şükür... Onlara güvenim tam... Cumhurbaşkanı Orduya başkomutanlık yapacaksa da gider en doğru ismi bulur getirir oraya... Mehmet Ali Ağca da olur, Uzan'ın babası da olur, Fatih Ürek de olur... Yok deve demeyin, burası Türkiye... Sen iste elbet bir yol bulunur... Sen iste her şey çok güzel oluuuuuur... Gani Müjde / Penguen / 12 temmuz 2007
-
Hiç düşündünüzmü..! Sokakta birisi Bedava Kucak Diye Dolaşıyor...
KAMPANYANIN İSTANBUL AYAĞI 'Uzaklaşmaya' karşı 'bedava kucaklaşma' "Bedava Kucaklaşma" kampanyası Berlin, Münih, Budapeşte ve Braşov'dan sonra İstanbul'da da gerçekleşti. Avustralya'da Juan Mann tarafından başlatılan ve birbirinden uzaklaşan insanları yakınlaştırmayı amaçlayan "Bedava Kucaklaşma" kampanyası için Aaron Shultz , dün Taksim Meydanı'ndan İstiklal Caddesi boyunca Galatasaray Lisesi'ne kadar yürüyerek yolda karşılaştığı insanlara bedava sarılma teklifinde bulundu. Şimdiye kadar yapılan en temiz ve en saf barış ve birliktelik hareketlerinden biri olarak anılan etkinlik, "Türkiye Couchsurfing" ve "Hospitalityclub" internet siteleri tarafından organize ediliyor. Ben büyük bir keyif aldım... İnanılmaz bir duyguydu..
-
Hangi Yemeksiniz ?
İmam bayıldı...
-
"ÜÇÜNCU DÜNYA SAVAŞI TÜRKİYE'DEN ÇIKABİLİR..." (Bu başlık altında yazı, Le Monde ve Stern'de yayınlanmıştır... 'kültürel bölünme' iyice keskinleşti..)
Eminim yazının ana mesajını ve temasını anlayıp dinlemeden söylediniz... Herzamanki gibi sizi anlayabiliyorum... Gülünç olan bu aslında... Nedenmi?... Bakın; Batı insanı, akıl ve bilimde ileri... Bencillikte de bir o kadar ileri... İslam coğrafyasını sömürülecek bir harita gibi gören Batı egemeni, Türkiye'nin 'Aydınlanması' na da karşı çıkarak, ülkemizde dinciliği destekliyor... kısacası... En insanlaşmış gibi görünen Batılı insanın, kendi toplumu dışında kalanlara bakışı, acımasız bir çelişki felaketinin ta kendisidir!.. Irak bu yolda bir kanlı laboratuvar!.. Ben sizin gibi düşünmezdim... Ama şunu çok iyi biliyorum... En insallaşmış insan karşısında gülünç duruma düşme böyle ciddi bir konu karşısında gülmesi değilde nedir?...
-
"ÜÇÜNCU DÜNYA SAVAŞI TÜRKİYE'DEN ÇIKABİLİR..." (Bu başlık altında yazı, Le Monde ve Stern'de yayınlanmıştır... 'kültürel bölünme' iyice keskinleşti..)
2007 SECIMLERI SONRASI OLUSAN TABLO SONRASI DEGISIK SENARYOLAR YAZILIYOR.. ISTE BUNLARDAN BIRI... 'Ücuncu Dunya Savasi Turkiye'den cikabilir' baslikli yazi, Le Monde ve Stern'de de yayimlandi. Iste o ilginc yazi: Ucuncu Dunya Savasi, Turkiye'den cikabilir... Turkiye, son ve buyuk bir hesaplasmaya dogru gidiyor. Bu ulke korkuldugu gibi irka ya da dine dayali bir bolunme yasamadi. Daha korkunc ve daha temel bir bolunmeyle sakatlandi. Cumhuriyet boyunca suren "kulturel bolunme" artik iyice keskinlesti. Simdi bir yanda, ayakkabilarini sokak kapisinin onunde cikaran, kadinlarinin basini orttugu, erkeklerinin sokaga pijamayla da cikabildigi, erkek cocuklarinin kahveye gittigi, kizlarinin tam bir baski altinda yasadigi, turkuyle arabesk arasi bir muzikten hoslanan, belki de hic kitap okumamis, hic dansetmemis, hic kari koca birlikte lokantaya gitmemis, hic tiyatro seyretmemis, evlerinde floresan lamba yakan, iyi egitim alamamis, dini inanclari kuvvetli kalabalik bir kitle var. Diger yanda ise kiz lisesiyle Robert Kolej yelpazesinde egitim gormus, bir dugun salonunda ya da kolej partisinde dansetmis, sinemaya giden, cok fazla olmasa da kitap okumus, muzik zevki pop sarkilarla klasik muzik arasinda dolasan, evi nispeten daha zevkli dosenmis, kizlarin flortune izin verilmese bile goz yumulan, Allah'a inanan ama ibadete pek aldirmayan, kadinlarinin basini ortmedigi, Sarabin kalitesinden pek anlamasa da kadin erkek bir arada gidilen bir gezmede icki de icmis, gazetelere bakan, magazin haberlerini zleyen, kendini birinci gruba kiyasla cok gelismis hisseden, entelektuel duzeyi cok yuksek olmasa da okumus yazmis, Bati standartlarina yakin bir grup var. Bu iki grubun yasam tarzi birbirinden kopuk. Onlari, Bati'daki siniflar arasinda ortak bir zevk yaratan kilise muzigi, dini resimler, Incil'in sinemalara bile yansimis hikayeleri gibi birlestirecek kulturel bir zemin yok. Hayatlari, zevkleri, inanislari birbirinden farkli. Hatta birbirine dusmanca. Birinci grup Cumhuriyet boyunca horlanmis, asagilanmis, itilip kakilmis. Simdi bu grup siyasal olarak orgutlendi. Kalabaliklar. Ve her secimi kazanacak siyasi bir gucleri var artik. Ikinci grup ise azinlikta. Ve artik bir daha secim kazanma ihtimalleri yok. Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya cikiyor. Daha Batili olan "ikinci grup", Bati'nin siyasi degerlerini kabul ederse bir daha asla iktidari ele geciremeyecegini bildigi icin Bati'ya ve Bati'nin demokratik degerlerine dusman oluyor. Yasam tarzi olarak Bati'ya dusman olan kesim ise iktidari ancak Bati'nin kriterlerini kabul ederek ele gecirebilecegini bildigi icin Bati'yla iliskileri gelistirmek ve demokrasiyi kabullenmek istiyor. Bu kulturel parcalanmada "ordu" onemli bir role sahip. Eger, birinci grubu desteklerse ve Bati'nin demokrasisi burada kabul gorurse, ordu da iktidarini kaybedecek. Aslinda birinci grubun cocuklarindan olusan ordu,kendi iktidarini surdurebilmek icin, kendisine benzemeyen ikinci grupla isbirligi yapiyor. Bir anlamda kendi koklerine ihanet ediyor. Bu iki grup siyasi iktidar icin son kez carpismakuzere hareketlenmis gozukuyorlar. Birinci grup ekonomik olarak da guclu artik, Anadolu'da uretim yapiyor, "devletle" arasi iyi olmadigi icin malini dis dunyaya satiyor. Para kazaniyor. Siyasi orgutunu destekliyor. Ikinci grup parasal guc olarak da kuvvetli degil. Dis dunyayla is yapan, disardan borclanan buyuk burjuvazi, Turkiye'nin ancak demokrasiyle normallesebilecegin e inanan entelektuel kesim, devletin yapisinin degismesi ve dunyayla butunlesmesi gerektigini dusunen bir grup burokrat, birinci grubun destekcileri. Yargi, ordu, burokrasinin onemli bir kismi ikinci grubun arkasinda. Ikinci grup, siyasetle, demokrasiyle iktidari elinde tutmasinin mumkun olmadigini kavradigindan simdi siyaset ve demokrasi disinda bir cozumun pesinde. Cumhurbaskani secimi kavganin keskinligini ve iki tarafin niyetlerini acikca ortaya koydu. Ordu destekli ikinci grup artik secim de istemiyor. Ve darbe soylentileri gittikce artiyor. Cuntalardan soz ediliyor. Peki, darbe olursa ne olur? Yasam tarzi Bati'ya daha yakin olan grup orduyla birlikte iktidara gelir ve Bati'nin destegini kaybeder. Avrupa buna kesinlikle karsi cikar. Amerika her zamanki pragmatizmiyle, Kuzey Irak ve Ortadogu politikalarini desteklemesi karsiliginda darbeyi kabullenebilir aslinda. Ama Amerika'nin onunde de ciddi bir engel var. "Demokrasi getirecegim" diye Irak'i isgal eden bir ulke, dunyaya ve kendi kamuoyuna Turkiye'deki "darbeyi" niye destekledigini aciklayamaz. Ve Irak faciasindan sonra ikinci bir "zorlamayi" gerceklestirecek gucu yok. Istese de istemese de darbeye karsi cikacak. Silahini ve parasini Bati'dan alan bir ordu ve ulke, Bati'dan koptugunda ne yapacak? Sanirim uzun zamandir bunu dusunuyorlar ve korkarim bunun cevabini buldular. Turkiye'de darbe olursa, tarihte bugune kadar hic gerceklesmemis yeni bir olusumla karsilasacak dunya. Turkiye, olasi bir darbeden sonra, Rusya ve Iran'la ortaklik kurmak isteyecek. Silahi, enerjiyi ve parayi bu iki ulkeden alacak. Rusya'yla Iran'in elindeki dogal gaz, petrol ve nukleer guc, Turkiye'yi bir sureligine de olsa ayakta tutmaya yeter. Ama Rusya, Turkiye, Iran bloku dunyanin butun dengelerini degistirir. Ortadogu'nun kontrolunu tumuyle ele gecirir. Avrupa'yi kucuk kitasina hapseder. Kafkaslar'i, Afganistan'i, Pakistan'i kendi gucune katar. Musluman dunyayla yakin bir iliski kurar. Petrol kaynaklarina egemen olur. Cin'le isbirligi yapabilir. Bu gelisme, Avrupa, Amerika ve biraz da Japonya'dan olusan "Bati"nin dunyadaki etkinligini inanilmaz bir bicimde azaltir. Yeni blok asker, enerji ve para acisindan cok guclenir. Boylece, Turkiye'deki catlama dunyada buyuk bir catlamaya yol acar. Eger Ucuncu Dunya Savasi cikacaksa, sanirim, bu catlamadan cikar. "Asla boyle bir sey olmaz" diyebilirsiniz... Niye olmayacagina dair elinizde cok kuvvetli veriler varsa, soyleyin. Ama, ya olursa... Ki bana cok mumkun geliyor. O zaman ne yapacaksiniz? Bugun Turkiye'de kamplasan ve bolunen insanlarin da... Turkiye'yi Avrupa disina itmeye calisan, eski bir imparatorluk olmanin bir yaniyla cok gorkemli, bir yaniyla cok zayif mirasina sahip olan bir ulkeye kustahca davranan, isbirligi yerine "basogretmenlik" yapmaya kalkan Avrupa'nin da... Turkiye politikasinda "ikili" oynayip, kurnazlik ettigini sanan Amerika'nin da... Bu senaryoyu bir dusunmesini isterim dogrusu. Turkiye'de yaklastigi gorulen kanli bir catismanin butun dunyayi yakmasi sandiginiz kadar uzak bir ihtimal degil. Hic unutmayin ki ilk dunya savasi tek bir tabancanin patlamasiyla baslamisti.
-
ÜNLÜ RUS SOPRANO ANNA NETREBKO İLE BAŞBAŞA... (Güzel bir yüzün, Güzel bir ses ile nasıl bütünleştiğine şahit olalım...)
İşte şimdi tatilimi yaparken mutluluğuma mutluluk katan ve zevk konusunda yanlız olmadığım hissettmemi sağlayan sevgili Admine yürekten teşekkürler ... Saygılar...
-
Tanrı nerede?
Türkiye'de 900 kişiye bir doktor , 780 kişiye bir imam düşüyor... Türkiye'de 67 bin okul , 80 bin cami, 4 bin dinci vakıf, bin tarikat okulu, 2 bin Fethullahçı dershane , 100 bin Kuran kursu, 35 bin cami yaptırma derneği var... Bu arada ben tanrıyı arayanlara ve siyasal yaşamın içinde olanlarla İkinci Cumhuriyetçi, liberal, eski acilci goşist, neo-liberal, eski faşist tarikatçı gazeteciler şimdi size soruyorum: "Sizin solculuğunuz ABD'nin Ortadoğu Projesi'ne destek vermek, Kuzey Irak'ı ABD üssü yapmak, Türkiye'ye Ilımlı İslam Modeli giydirmek; kapitalizmin son aşaması emperyalizme hizmet etmek midir?" Efendim.. Tanrı sakın halkın, ezilenlerin, yoksulların, açlıktan kıvrananların yerine sakın politika ve çıkar gruplarıyla yan yana olmasın...
-
ÜNLÜ RUS SOPRANO ANNA NETREBKO İLE BAŞBAŞA... (Güzel bir yüzün, Güzel bir ses ile nasıl bütünleştiğine şahit olalım...)
Hayret, Bu forum üyeleri bu kadar güzel bir kadını nasıl fark etmedi? Tamam, hatırlıyorum, Maria Callas’ın bizde adam gibi haber olması için, Yunanlı petrol milyarderi Onasis’le kırıştırması gerekmişti ama... Anna Netrebko hem büyük bir soprano, yani bizimkilerin olur olmaz kullandığı tek kelimeyle ‘diva’, hem gerçekten çok güzel, hem de bu güzelliğini gözlere ikram etmekten, seyircisini tahrik etmekten hoşlanıyor. Soprano, müthiş bir ses. Bana güvenmiyorsanız, San Fransisco Chronicle’ın kültür-sanat editörünün eleştirisini aktarayım size: “Here is a singer who simply has it all: A voice of astounding purity, precision and scope, extensive dynamic and tonal range, imagination, insight and wit - all combined with a dazzling charisma that makes it all but impossible to look away when she is performing”. Müzik kültürüm ve terminoloji bilgim tercüme için yeterli değil, ama iyi kötü herkesin benim kadar ingilizcesi vardır... Sevgiyle, dostlukla ve güzelliklerle kalın...
-
TÜRKIYE'yi KIMLER YÖNETIYOR?okuyun lütfen!
Yok ya 1920 yılında cemaatler yapmış öylemi... Siz uyuyuyorsunuz kardeşim uyuyarsunuz... Aydınları bir bir öldüren islami faşistler... Danıştaya saldıranlar, daha da ileri giderek cumhurbaşkanımızı öldürmeyi düşleyenler... Malatyada kafa kesenler.. Papaz öldürenler... Gördüğün dinsel rüya gereği oğlunu kurban eden doğma zihniyeti... Ülkeyi din kisvesine bürüyüp, karanlık arap dünyası özlemiyle dolu zümreler, yöneticiler ve ne idüü belirsiz karanlık güçler... Müslüman ülkelerde görülen kafa kesme, recm olayları, ********* yaşam biçimleri ve bunlara kılavuzluk eden tuhaflar... İnançlayla yapmadıklari din ticareti kalmayan sahte müsülümanlar.. Cumhuriyet rejimini çadaşa, uygar ve aydınlık yolundan saptırmayan ortaçağ özlemcileri... Hala 1920 yılı cemaatleri öylemi, günümüz cemaatlerin üzerine bir bilgimiz yok öylemi... Haydi buyur bakalım günümüz cemaatlerini birde bende dinle.... 10 madde fazla değil.. 1) ABD'nin meşhur BOP'u (Büyük Ortadoğu Projesi) Irak'ta ve Türkiye'de, tökezler gibi görünse de şu veya bu biçimde yürüyor. Türkiye 22 Temmuz seçimiyle "Ilımlı İslam Devleti Modeli" ne doğru önemli bir adım daha atmıştır. 2) AB kapsamında zaten özel bir konuşlanma içindeydik. Son dönemde, örgüt içinde açıkça dile getirildiği gibi, Türkiye için "İmtiyazlı ortaklık" öngörülüyor. Neden?.. 3) AB'de "teokratik", daha kabacasıyla "dinci" devlet olamaz; ama "Ilımlı İslam Devleti" ile "AB İmtiyazlı Ortaklığı" arasında çelişki yoktur; bağdaşma doğaldır. 4) Rauf Denktaş KKTC'de dışlanmıştır. Kuzeydeki Türkler güneydeki Rum devletiyle bütünleşerek AB'ye girmek istiyorlar. Bu yolda gerekli adım atılmıştır; AKP gidişata yeşil ışık yakmaya hazırdır. Anadolu Türkleri AB dışında kalırken Kıbrıs Türkleri Rumlar sayesinde AB'ye gireceklerdir. 5) AKP Güneydoğu sorununda ABD ile uyum içindedir; Kuzey Irak'a dönük ne askeri ne de ekonomik bir önlem alabiliyor. BOP kapsamında, Türkiye'nin Güneydoğusu, daha şimdiden gözden çıkarılmıştır. 6) Türkiye'de sermaye dışa bağımlıdır, Güneydoğu'yu kapsamına alabilecek gücü gösterememiştir; Kıbrıs'ta bir ekonomik odaklanmaya girişememiştir; AKP'nin programında yerini korumak için her koşula razı olacaktır. Yabancı sermaye Türkiye ekonomisinde karar gücünü elinde tutuyor. 7) ABD güdümündeki Türkiye'de yabancı ve yerli sermaye; tarikat, cemaat, belediyeler, iktidar, yeni Ortadoğu haritasında AB'nin yedeğinde yaşamaya hazır ve nazırdırlar. 8) Güneydoğu ve Kıbrıs'ta Batı'ya gerekli ödünler verilirken Ermeni soykırımı iddiasında Avrupa ve Amerika'nın geleceğe yönelik tasarımı da kuvveden fiile geçecektir. 9) Ülkenin bütün kamu ve özel kuruluşları Batı ve Arap sermayesine satılacak, bizimkiler ikincil ortaklar olarak kendilerini güvenceye alacaklardır. 10) Öğretim Birliği düzeni büsbütün "mazi" olacaktır. Gelecek kuşakları dinci kafayla yetiştirmek için gerekli her şey yapılacaktır. Al sana Günümüz cemaatleri, ****
-
Tanrı nerede?
"Tanrı... Büyük yabancı. Başka hiçbir sözcük bu denli hem yakın, hem uzak olamaz. Tanrı üstüne hiçbir şey bilmiyoruz aslında: Biliyormuş gibi davranıyoruz. Varolarak bakıyoruz. Varolmayışı bizi ilgilendirmiyor."
-
TÜRKIYE'yi KIMLER YÖNETIYOR?okuyun lütfen!
Bende bütün bu gerçekleri göremeyenlerin / düşünemeyenlerin önüne balonlanlar yaşamayı kendine felsefe edinmiş kişilerin önüne koyuyorum... Belki karanlıklara bıraz ışık olur ne dersiniz... VE BALONLAR BÖYLE PATLATILIR....
-
Tanrı nerede?
Tanrı varsa yararı ne, Neden hala ortalarda yok, Neden seyirci, Hangi amaca hizmet ediyor, Konumu ne, vs. vs. Varsa; Biz zavallı insanlarla bu kadar oynaması ve bizlerle akla ve mantığa uymayacak kadar apsürt şeylere inanmamızın sebebi ne olabilir... (sadece ona kulluk etmekse, ona inanıp kurbanlar kesip, ibadet etmemizi istiyorsa bu biraz zayıflık ve kompleks olmuyormu...) Dinsel anlamda kendilerini geminin çıpaya bağlayıp, çıpa inancı taşıyanların bu düşünceye iten sebep ne.. Haydi canım sizde... İşiniz gücünüz yokmu sizin... Tanrıyı da rahat bırakın artık... Çünkü o çoktan öldü... Dünyanın çivisinin çıkmasına sebepte bu zaten... Aaa unutmadan gören, duyan, bilen kendisine yardımı dokunan varsa lütfen haberimiz olsun... Gerçekten çok mutlu olurum... Üstü kalsın...
-
Ateistler Ne Zaman Doğruyu Bulur
Sevgili NıEtZcChE... Onların doğruyu bulma konusunda birçok tereddütlerim var... Adamın beyni tamamıyle inanca yönelmiş... İnanıyor işte... Neye.. Bilmediği, görmediği, hissetmediği, konuşamadığı ve iletişim kuramadığı birşeye... Sonuç... O allahın kulu (ne menem şeyse)... Biz ise sadece kul olmaktan nefret eden ve kulluğa karşı mücadele veren bilgi, erdem ve onurun... Dost sevgiler..
-
TÜRKIYE'yi KIMLER YÖNETIYOR?okuyun lütfen!
Demek dünya bu kadar zavallılarla dolu ve ve bizde kendimizi bunları ölçüt alacağız öylemi... ..... Ama onlarda devleti yönetme gibi bir amaç yok... Onlarda bizim gibi uyuşuk, öbür dünyacı, tembel, kolaycı şabloncu hiç değil... Ve onlar en azından dinsel anlamda insan öldürmüyor, kafa kesmiyor ve iç savaşlar yaşamıyor... Ve onlar yaşamlarını ortaçağ karanlıkları özlemleri çekerek gün geçirmiyor... Ben şerihatçiyim diyen başbakan, bakan ve cemaatelri yok... Bir sakallının önünde diz çökmüş bir başbakanları hiç yok... Minarelerimiz kılıç, kubbelerimiz mihfer diyen devlet yöneticileri yok... Demokrasi benim için amaç değil araçtır diyen bir yönetim zihniyeti yok... Bütün bunlara şak şak sunan sizler gibi vatandaşları hiç yok ve asla olmaz... Sadece yazık..
-
TÜRKIYE'yi KIMLER YÖNETIYOR?okuyun lütfen!
Zihniyet işte... Kardeşim varmı dünyada bizim gibi böyle cemaatlerden medet uman, Arkasına takılıp zavallı, yoksul halkın zihnini sömüren... Dini ticaret mekanizması haline getiren... Amerikayı arkasına alan din bezirganları... Doları seccade, kabesi Amerika olan ülke yöneticileri.. Varmı?... Yeterin yahu... Dünya ******* Bu kadar ********** Olacak iş değil...
-
ALLAHIN SEKİZ SEVGİLİSİ -MUKARREBİN-
Al bendende o kadar...
-
BASBAKANIMI BULDUM ...
Düşüncelerinize katılıyorum sevgili Efendi Türkler... Çok güzel ifade etmişsiniz... Yanınızda olduğumuzu unutmayın lütfen.... Hayrıca konu ile ilgili olarak şuraya bakabilirsizin... Sevgi ve saygılarımla.. Hürriyet gazetesi yazarı Sayın Bekir Çoşkun'un bu yazısı gerçekten okunmaya değerdi... Ellerine sağlık.... http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=571290