DİPNOT tarafından postalanan herşey
-
Laikliğe sapkın, Atatürk ve İnönü'ye militan diyor
Buna yürekten inanıyorum sevgili bekir... Siz rahat olun lütfen... (Ben bu cümlede doğal olarak sizi yanlış anlayabilenler olabilir düşüncesiyle yazdım ki konuda açıklığa kavuşmuş oldu böylece) Saygılar...
-
Laikliğe sapkın, Atatürk ve İnönü'ye militan diyor
Yanlış anladığımı ümit ediyorum... Başını örtmeyenler mi oluyor bunlar?...
-
SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
Anlıyorum suheda... Yani sizin bu düşüncelerinize göre göre demekki... Biz suçluyuz... Beygamberi kullananlar ve Atatürk'ü kullananlar suçlu... Hükümet suçlu... Başbakan ve başbakan yardımcısı suçlu... Sivas valısı ve sivas valisini atayanlar suçlu... Aziz Nesin suçlu... pkk suçlu... Olaylara yanıt ve cevap bulamayanlar suçlu... Şimdi... - Şeytan Aziz! - ****** vali, istifa! - Laiklik gidecek, şeriat gelecek! - Laik düzen yıkılacak! - Zafer İslamın! - Şeriatçı devlet kurulsun! - Muhammet’in ordusu, laiklerin korkusu! - Müslüman Türkiye! - Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak! - O günler öncesi Taraf dergisi; Halk, hakkına sahip çıkıyor ve 70 yıldır kendisine hayatı zindan eden işgalci laiklere karşı ‘kısas’ın hayat veren soluğuna sığınıyor! Artık TC’de hayat, yalnız Müslümanlar için zor olmayacak, işgalci laikler için de zor olacak! Sıvas, sadece küçük bir haber! Herkes safını seçmekle mükellef! Bizden söylemesi!” şeklindeki kışkırtıcı ifadesi ve toplumda inzihal yaratacak düşünce üretmesi... Bunların hiçmi suçu yok.. Şimdi sevgili suheda... Biz diyoruz ki... Sivas olayları/kıyımı için hepimizin ders alması gereken çok şey var... Ve şunu unutmayalım... Bu gün bile hala bu günü; 2 Temmuz’u “bayram”, başbağları vb. zafer diye söz edebilen kara vicdanlı yaratıklar var bu ülkede! Sonuç olarak... Sıvas kıyımını, “Şanlı Sıvas kıyamı!” diye alkışlayanlar, Başbağlar katliamının arkasında duranlar bu toplu öldürümün hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir, çünkü insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı yoktur... Saygılar... DİPNOT...
-
SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
Sayın kaplan-200 Yukarıdaki yazımı okursan neyin ne olduğunu, kimlerin bilinçli olarak başbağlar olaylarını ortaya koyduğunu ve ne kadar objektif olunup olunmayacağını çok iyi anlarsınız... Konumuz dincilerin ortaçağdan kalma yakma yöntemleri... PKK ise yıllarca her gün ülkesel bir sorun haline gelmiş bölücü bir faaliyet... Söylermisiniz bunun Sivas ile ilgili ne alakası olabilir... DİPNOT..
-
BEYAZ MÜSLÜMANLAR... İslamcı Çevrelerin İçindeki Sebetayistler...
... ... Sabetaycılık, 17. yüzyılda İzmir ve çevresinde ortaya çıkan Sabatay Sevi'nin kurucusu olduğu, onu mesih kabul eden, Yahudi Mistisizmine ve Kabbala'ya dayanan inanç. Diyanet İşleri Başkanlığına göre Sabetaycılık bir İslam mezhebi ya da tarikatı değildir ve İslam düşüncesi içinde yer almaz.[1] Gizliliğin sürdürülmesi amacıyla bu inanca inananlar bulundukları ülkenin yaygın dininde görünmeyi tercih ederler.Sabetaycılar, belli kurallar dahilinde tamamen müslüman ismi almakta ve kendilerini her bakımdan "şüphe edilmeyecek ölçüde" müslüman göstermektedirler. Kendilerini yahudiliğe bağlı bir fraksiyon olarak tanımlasalar da Yahudiler tarafından resmi olarak bu dine bağlı kabul edilmezler. Kur'an da ise inanmadıkları halde Müslümanım diyenler Münafikun Suresi'nde ele alınmaktadır. Taraftarları Sabatayistler, Sabatycı, Sabetaycı, Avdedî, Dönme, Selanikli, Meamin, Maminim, Takiyyeci, Munafık gibi farklı isimlerle de anılır. İlk dönemlerde Musevi ibadet ve ayinlerine sadık kalmışlarsa da asıl Yahudilerden tamamen ayrılmış ve onlara "koferim" (kafirler) ismini vermişlerdir. Yahudiler ise renkleri değişen bir balık olduğundan "Sazanikos" (Sazan) demişlerdir. Sabetay Sevi bağlıları çeşitli ülkelerde günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Kutsal şehirleri Selanik'tir. Sabetaycılığın kurucusu Sabatay Sevi DAHA GENİŞ BİLGİ İÇİN: Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Sabetayc%C4%B1l%C4%B1k ___________________________________________________________ Aslen Yahudi olup Türkiye'ye geldikten sonra Müslümanlığı tercih eden 'Sabetaycılar' dan birçok ismin Türkiye'nin önemli yerlerinde... Sabetaycı meselesi konuya sadece ve sadece din açısından bakan siyasal İslamcılara bırakılmayacak kadar önemlidir. Ve Sabetaycı meselesi bizim tarihimizdir. Onu yok sayarak, üzerini örterek, onlara leke sürmeye kalkışarak tarih yazamayız. Aksi takdirde tarihimizi yanlış yönlendirmiş oluruz.’ Tüm arkadaşlarımını bu konuya katkısın bekliyor olmakla birlikte hepinize şimdiden teşekkür ve saygılar sunuyorum... DİPNOT...
-
SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
Haydi diyelim öyle oldu sevgili suheda... Peki... Zamanın Sıvas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu ile aynı partiden belediye meclis üyesi olan Cafer Erçakmak'ı nerenize koyacaksınız?.. İtfaiye merdiveninden aşağıya inen Aziz Nesin' e ağzından salyalar akarak saldırıp linç etmeye çalışan Cafer Erçakmak mı "cinayet örgütünün tetikçisiydi?!" Bu zat bugün Almanya'da Milli Görüş'ün himayesinde yaşamını sürdürmüyor mu?!.. Pekii, mahkemede yargılanıp ağır hapis cezalarına çarptırılan yobaz sürüsünü nerenize saklayacaksınız; zamanın Adalet Bakanı Şevket Kazan bu yobazları hapishanede ziyaret etmemiş miydi?.. Refah Partisi'nin önde gelen isimleri bunların avukatlığını üstlenmemiş miydi?.. Katliamın gerçekleştiği 2 Temmuz 1993'ten günlerce önce en aşağılık yayınları yapmaya başlayan Refah yanlısı dinci yerel gazeteleri neyinizle örteceksiniz?.. Başbağlar katliamını PKK'nin gerçekleştirdiğini, halktan gelen tepki karşısında yalanlama yoluna gittiğini itiraf eden Kamil Munzur adlı örgüt üyesini nerenize saklayacaksınız?.. Önce insan olara tüm bu sorulara tüm içtenliğimizle ve vicdanımızla nasıl yanıt vermemiz gerekiyor... Yada sizin savunduğunuz düşünceden yola çıkarak şunu mu söylememiz gerekiyor... Devlet: Aydın, ilerici, Atatürkçü, aydın, ilerici düşmanı... PKK'da bundan dolayı devlet düşmanı... Hımm?.. Saygılar... DİPNOT
-
SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
Bana görede fark belkide şu sevgili suheda... Ne yazıkki; Dincilerin, İslamcı kesimin,Alperen gibi ocakların, birtakım ülkücülerin bu toplu öldürümü haklı göstermek için en sık kullandıkları argüman, “Başbağlar katliamı”dır. Bu olayı bilinçli olarak yapmaktadırlar ve bu da çarpıtmanın daniskasıdır... Bu kanlı olay, Sıvas kıyımından üç gün sonra, 5 Temmuz 1993 tarihinde, Erzincan’ın Eğin ilçesine bağlı bir Türkmen köyü olan Başbağlar’da, PKK örgütünce gerçekleştirilmiş ve saldırıda 33 masum yurttaşımız yaşamını yitirmiştir. Sıvas cankırımının acısını yüreklerinde taşıyan insanların “Başbağlar katliamı”nı onaylamaları düşünülebilir mi? Öldürümler arasında yan tutmak, ölenlerin kimliğine bakarak ayırımcılık yapmak, insanlık dışı bir yaklaşımdır. Cana kıymanın mazereti ve gerekçesi olamaz! Böyleyken, Sıvas olayının karşısına ikide bir “Başbağlar”ın çıkarılması ve devrimcilerin, ilericilerin, yurtseverlerin, aydınların kıyımlar arasında tercih yapıyormuş gibi gösterilmesi iyi niyetli bir tutum değildir. Hayrıca bu vatanı sevmek bu gibi katliamlar yapan milliyetçiler, kafatasçılar, ırkçılar, katiller, taşeronlar vb gibilerle olacaksa olmasın... (ki zaten bu gibi düşünceler yıllardır farkında değiller bu güzelim ülkeye en büyük zararı ve ülkeyi en hızlı bölmeye ve parşalamaya götürdüklerinin...) Aaa farkımız... Her ne olursa olsun insanı, sevgiyi, gelişmeyi, kalkınmayı, eşitliği, kardeşliği, özgürlüğü, bağımsızlığı, birlikteliği, beraberliği, kardeşliği çok ama çok sevmemizdir.. Bu arada son olarak Büyük ozanımız Nâzım 'ın bu güruha çok yakışan dizeleriyle bitirelim: Bursa'da havlucu Recebe, Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman Fakir-köylü Hatçe kadına, ırgat Süleymana düşman Sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman Vatan ki bu insanların evidir, sevgilim, onlar vatana düşman.. Saygılar... DİPNOT...
-
DİPNOT'lar...
... (*) Ayşe Arman tesettüre bürünüp başından geçenleri anlatınca konu dallanıp budaklandı.. Aslında eski tartışma alevlendi.. Bizde haklı olarak şunu merak ediyoruz... Sahi, büyük şirketlerde neden üst yönetici konumunda türbanlı kadın yok.. (Bir iki küçük aile şirketi hariç.) Genel Müdür, finans koordinatörü, pazarlama departmanı başkanı, ihracat müdürü gibi.. Amerika’daki, Avrupa’daki iyi okullarda eğitim alan türbanlılar var.. Mütedeyyin kişilerin hâkim olduğu yüzlerce de şirket.. Her alanda.. Çoğunluğu ihracat yapıyor.. Faizsiz çalışan finans kuruluşları da var.. Neden bunlarda bir türbanlı yönetici yok? Türbanlı bir iş kadınının Boğaz’da yabancı konuklarını ağırladığını duymadım.. Veya ülke ülke dolaşıp toplantılar yaptığını.. Akşam verilen bir kokteyle katıldığını.. Tek başına sosyal alana girdiğini.. Bir meslek kuruluşunda aktif görev üstlendiğini.. Hep kamu kamu diyorlar da.. Kendi iş dünyalarında niye yok? Bengisu Karaca biliyordur.. Bize de anlatsa.. Ayşe Arman hazır türbana alışmışken o cenahta kapı kapı iş arasa.. Farklı bir alana açılmış oluruz.. Saygılar... DİPNOT.... __________________________________________________ (*)... http://haber.gazetevatan.com/haberdet ... ;Categoryid=4&wid=131
-
D E V R İ M
Devrim ve Demokrasi ile ilgili minik bilgiler.. 1923 Devrimi, Cumhuriyeti ilan ederken, anti-emperyalist, tam bağımsızlıkçı bir felsefi idealden yola çıkıyordu; öyle olduğu için, dinle devleti birbirinden ayırıyordu, yani “laik”ti; bir yönüyle de “demokratik”ti. Bağımsız bir ülkede, laik ve demokratik bir yönetim. İçinde yaşadığı çağla bütünleşmesi böyle mümkündü... 1923 Devrimi’ni yapanlar, Müslüman bir toplumun kireçlendirdiği takıntılardan kurtarmak için, laik uygulamalara öncelik tanıdı. Ardından demokrasiye geçti. Ancak, bir noktada gecikmesi oldu: Toprak reformu yapmadan yola çıktı ve yola çıkarken de “sol” partileri yasakladı. CHP, 1950’de iktidarı, böyle bir ortamda devretti. Oysa 1961 Anayasası 1950’de yapılmalıydı... Ama ne olursa olsun, bata çıka, demokrasi yürüyecektir ülkemizde. Demokrasisiz Cumhuriyet olmaz Türkiye’de. Öte yandan Cumhuriyetsiz demokrasi de mümkün değildir; iç içedir bu iki kavram. Öyle olduğu için, anayasamızda “Devrim yasaları”, içi boş bir madde değildir. Ya demokrasisiz demokrasi? Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik olmadan demokrasi de olmaz. Demokrasiyi de soyutlamadan kurtarmak gerekiyor... Sayglar... DİPNOT...
-
"İmam hatipler kapatılmalı"
Maalesef günümüz politikacılarının ve ülke yönetimini elinde bulunduran İmam kökenlilelirin şunu bilmelerinde fayda var... Din üzerinden siyaset, önce imamlık eğitimi almış insanların pozitif bilimlerde, siyasetçi, doktor, mühendis, yargıç olmalarını öngörmektesiniz... Peki sorum şu... Demokrasilerde papaz yetiştiren okullar bile genelikle paralı, özel eğitim alanı içinde düzenlenirken, devlet okullarının imam eğitimi kökenli pozitif bilim alanlarına insan yönlendirmesi, ülkemiz ve geleceğimiz için örneği olmayan tehlikeli bir tuzak değilmidir... Ama tabiki nerde sizde o öngörü... Ne de olsa seçim yatırımı, iktidarda kalma hırsı, din ile zenginleşme dürtüsü, allah ile aldatıp ülkeyi karanlıklara sürüklenecek olması sizin için bir anlam ifade etmiyor... Çünkü... Sizin kıbleniz ABD, Seccadeniz dolar ($)... Yani evet... İmam Hatipler kapatılmalıdır... Sayılar... DİPNOT...
-
SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
İŞTE TEMİZE ÇIKARDIĞINIZ BBP VE ALPERENLER!.. 2 Temmuz gününden beri kimi yazarlar Sıvas Madımak katliamından dolayı Büyük Birlik Partisi ve ölen başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nu temize çıkarmaya çalışıyorlar. Gerçi bu çaba yeni değil, bilhassa helikopter kazasında ölümünden beri yapılıyor. Türkiye’de yaşamayan birisi son dönemde yazılanları okusa Muhsin Yazıcıoğlu’nu Türkiye’nin en demokrat parti başkanı sanır. Geçenlerde yazdığım bir yazıma bir arkadaş “12 Eylül döneminde MHP’liler de çok çekti ama…” gibisinden bir yorum yazmıştı. Ne kadar çok çekmiş olmalı ki öldürme emirlerini verenler beraat etti ve parti başkanları oldular. Ama 27 yıldır devam eden Dev-Yol davasının sanıkları yargıtayın bozduğu davadan dolayı memnunlar… Oysa dava bitmedi, devam edecek. Önceki gün dünyaca ünlü İdil Biret’in Topkapı Sarayı’nda bir konser verdi. Konser öncesi Vakit Gazetesi “Topkapı Sarayı’nda böyle konser olur mu?” diye başlık atmış… Alt başlık da “Mukaddes avluda şarap küstahlığı!..” Konseri düzenleyen bir şarap firması, olayın iki yönü var, hem Topkapı Sarayı mukaddes, hem de Uygur Türkleri ölürken yapılması… Bu olaya Büyük Birlik Partisi’nin gençlik kolları olana Alperenler çok bozulmuş. Doğruca toplanıp gitmişler, önce afişleri yırtmışlar ve yakmışlar, sonra tekbir getirmişler ve namaza durmuşlar… Başlarında Alperen Ocakları Istanbul İl Başkanı Mustafa Kayatuzu var, Kayatuzu açıklamasında “Sincan Uygur Özerk bölgesinde onlarca Uygur Türkünün hayatını kaybettiği bir dönemde şaraplı-içkili konseri kınıyoruz. Topkapı Sarayı’nda bu konsere izin veren yetkilileri de kınıyoruz, bu hayasızlık ve terbiyesizliktir…” demiş… Öyle bir baskı ki, zaten konserden çok önce fakslar telefonlar yağmaya başlıyor. Ve İdil Biret gibi uluslar arası bir sanatçı konsere arka kapıdan alınıyor. Çünkü ciddi bir şekilde saldırı olabilir. Konser sonrası da İdil Biret ve diğer sanatçılar otellerine polis nezaretinde götürülüyor… Vakit Gazetesi’nin haberine göre de Alperenler içeri girmeye çalışıyorlar, ama polis engelliyor. Herhalde İdil Biret’in caz konserini dinlemek için girmeyeceklerdi içeri… Madımak Oteli’nde de Aziz Nesin yada Arif Sağ dinlemeye gelmemişlerdi… Vakit Gazetesi’nin yazdığı haber “Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Mustafa Kayatuzu'nun grubu yatıştırması ile olay büyümeden sona erdi. Grup, daha sonra Ayasofya Müzesi önüne gelenler beklemeye başladı.” İşte bütün sorun burada, Kayatuzu yatıştırmış, yatıştırmasa ne olacaktı acaba yada polis ciddi bir şekilde önlemini almamış olsa. Yaralanan yada ölen olabilir miydi? Kutsal emanetler olduğu için konser salonu yakılmazdı belki, ama kaldıkları oteli yakabilirler miydi? Burada kışkırtıcı kim, Ergenekoncular yada derin devlet ne gibi bir kışkırtma yaptı bu olayda? Yoksa düzenleyenler Ergenekoncu mu? Peki o zaman olayı kışkırtıcı başlık atan Vakit Gazetesi derin devletin ve Ergenekon olayının neresinde… Sıvas’da aydınların bir kısmını yanmaktan ve ölmekten kurtaran Alperenler yeni bir otel yakma ve sonra insanları kurtarma hazırlığı mı yaptılar? Buyurun size Sıvas katliamının demokrat kurtarıcı BBP’lileri ve Alperenleri… Ne kadar demokrat olduklarını bir kez daha gösterdiler. Siz nerenizi yırtarsanız yırtın “Bu adamlar Sıvas katliamında yaşam kurtardılar…” diye, onlar genlerinden gelen bir dürtüyle sizi her an yalanlamaya hazır bekliyorlar… Fotograf Alti:Iyi cocuk Ogün Samast(Hrant Dink´in katili) Fotograf:Vakit Gazetesi... www.ahmetnesin.com
-
GÜNCEL GÖRSEL İFADELER... Kişisel Zeka, Duygusal Zeka vs.derken birazda GÖRSEL ZEKA...
- Forumda kimleri okuyorsun?
Eklemeye değer bulduklarım... Kendine özgü kısa, öz, yalın, sıcak, içten ve güzel duruşuyla sevgili: Deniz_kizi İnanılmaz derecede keyif aldığım ve her yazısında kendimi bulduğumu sevgili dostum: Demirefe Uzun zamandır yazmadığını ve beynimize çiviyle yazdıkların özlediğim: godzilla Ve nazik, tutarlı, duyarlı paylaşımlarıyla sevgili: birce...- Pantolan giyen kadınlara kırbaç cezası
Çok haklısın sevgili deniz_kızı.. Konu açılmışken bende kınıyorum... Saygılar.. DİPNOT..- TV'DE İZLENEBİLECEK GÜNÜN FİLMİ / FİLMLERİ... (Sinema severlerin beğenisine sunduğum günün TV film/filmleri...)
Film, Afganistan’da Taliban’ın 5. yüzyıldan kalma Buda heykellerini yok ettiği yerde geçiyor... Hana Makhmalbaf’ın ilk uzun metrajlı filmi ‘Utanç’, bu akşam CNBC-e’de ekrana geliyor. Eğitim için savaşan Afganlı... CNBC-e 22.00 Utanç - Buddhas Collapsed Out Of Shame Yönetmen: Hana Makhmalbaf Senaryo: Marzieh Makhmalbaf Oyuncular: Abbas Alijome, Abdolali Hoseinali, Nikbakht Noruz 2007 İran yapımı, 81 dakika. İran’ın ünlü sinemacı ailesi Makhmalbaf’ların en küçük üyesi Hana Makhmalbaf’ın ilk uzun metrajlı filmi “Utanç”, bu akşam CNBC-e’nin “DVD Film” kuşağında ekrana geliyor. Film, Afganistan’da, Taliban’ın 5. yüzyıldan kalma Buda heykellerini yok ettiği yerde geçiyor ve okula gitmeye çalışan küçük bir kızın yaşadıklarını anlatıyor. Annesi Baktay’ı (Nikbakht Noruz) küçük kardeşine göz kulak olmakla görevlendirip çalışmaya gider ama küçük kız, komşu çocuğu Abbas’a (Abbas Alijome) özenip okula gitmeye karar verir. Ne var ki Baktay’ın önünde pek çok engel bulunmaktadır. Kız okulunun yerini bulması ve ellerinde taşlar ve sopalarla “Talibancılık” oynayan ve onun “kâfir” olduğunu söyleyip taşlamaya kalkan oğlan çocuklarından kurtulması gerekecektir. Filmin yönetmeni, babasının “Bir heykel bile bütün bu şiddetten, insafsızlıktan ve bunların getirdiği çöküşten utanırdı” sözlerinden yola çıkarak “Utanç”ı çekiyor ve söz konusu bu utanca neden olan dünyayı, insanlığı 6 yaşındaki bir çocuğun gözünden sorguluyor. Kaçırmayın!..- SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
Onları en az benim kadar tanırsınız... Kahramanmaraş’tan, Çorum’dan, 77’nin 1 Mayısı’ndan, kanlı pazarlardan, Gazi Mahallesi’nden, 93’ün 2 Temmuzu’ndan Sıvas’tan... Birbirlerine benzerler! Sinsice tuzak kurarlar kimi zaman, kimi zaman göz göre göre. Ellerinde silah, muşta, bıçak, pala, kılıç, balta vardır. Yakıp yıkarlar, öldürürler! Kimse tutamaz onları, üstelik korunurlar! Ben onları çok eskilerden tanırım... Bahçelievler katliamından, Kemal Türkler cinayetinden, Doğan Öz’ün katledilişinden! 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi’ne yapılan kanlı baskından, Danıştay saldırısından, Cumhuriyet’e atılan bombalardan. Susurluk’tan, Ergenekon’dan... Malatya’da otobüs durağında bekleyen üniversite öğrencisinin, “oruç tutmuyorsun” deyip üzerine çullandıkları günden... Ve delik deşik ederek öldürmelerinden. Malatya Zirve Yayınevi katliamından, Hrant Dink ve rahip Santoro cinayetinden. Onları Topkapı Sarayı’nın önünde gördüm yine... Toplu namaz kılıp saldırıya geçmişlerdi. Neymiş efendim? Milli refleks! Barbarlığın, saldırganlığın adı hep “milli refleks” olmuştur. Adam boğazlayıp kesmek, bombalamak! “Aziz Nesin, bizi tahrik etti” deyip onlarca insanı diri diri yakmak! Hepsi ama hepsi ya milli refleks ya da dini reflekstir onlar için... Hrant Dink öldürüldüğü zaman da aynı tepki içindeydi tetikçiler. Milliyetçi duyguları kabarmış ve Hrant’ı öldürmüşlerdi. Bu saldırılar ister kanlı, ister kansız olsun, hep aynı nedenle yapılıyordu: “Milliyetçi tepki!” _______________________________ Hikmet Çetinkaya...- Tüm Dünyada Olduğu Gibi 'DİN' güç kazanmak ve siyasi kazanç için kullanılmak üzere manipüle edilebiliyor...
Teşekkürler sevgili arci... Saygılar... DİPNOT...- SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
Kesinlikle doğru tespit sevgili değerli dostum demirefe... Dediğin gibi... "Bu yobazlığı hiç bir özür temizleyemez..." Düşünün bir kere... Topkapı Sarayı’nda İdil Biret konserini basmaya yeltenenlerin ertesi gün Çatlı’nın mezarında basın toplantısı yapmaları, onların cüretinin, cehaletinin, çaresizliğin ve anlamsızlığının bir işaretidir aslında... Ama birşey daha... Alpereran ocaklarının bir yetkilisinin değerli sanatçımız İdil Biret ile buluşmada, Biret’e bir buket çiçek sunarak, özür dilemiş. Biret de yetkiliyle beraberindekilere, Fransız bir yazar tarafından kaleme alınan “Dünya Sahnelerinde Bir Türk Piyanisti: İdil Biret” adlı kitabı ile bir CD’sini hediye etti... Yani... Yanisi şu... Biri Dünyanın kabul ettiği bir sanatçı... Biri dar alanların ufacık bir temsilcisi... Tercih okuyucunun.. Saygılar... DİPNOT..- Tüm Dünyada Olduğu Gibi 'DİN' güç kazanmak ve siyasi kazanç için kullanılmak üzere manipüle edilebiliyor...
Ne demek istediğinizi tam olarak anlayamadım sevgili arci... Rica etsem konuyu biraz açarmısınız... Saygılar... DİPNOT...- DİPNOT'lar...
Eğitim ile ilgili olarak Prof. Selçuk çarpıcı bir Türkiye tablosu çizmişti: “Dünyanın en dikkati dağınık ve hiperaktif ülkesi Türkiye. Tıpkı hiperaktif çocuklar gibi: Dikkati dağınık, zamanından önce tepki veriyor, sabırsız, konudan konuya atlıyor, başladığı işi bitirmekte ve uzun vadeli plan yapmakta zorlanıyor... Zihinler 4 farklı coğrafyaya yönelmiş durumda. Kimileri Avrupa’ya (Batılılaşmak), kimileri Anadolu’ya (Anadolululaşmak), bazıları Orta Asya’ya (Türkleşmek) ve bazıları da Medine’ye (İslamlaşmak) dönük bir yaşam biçimini benimsemiş durumda. Herkes kendi kampını oluşturmuş, kendi davasının adamı olmuş. Tek ortak payda modernite; o da yıllar içinde farklılıklar gösterdi. 1980 sonrası politikaları ile bütünüyle aşındı ve yozlaştı. Bu kamplaşma ve yozlaşma nedeniyle ülkenin vizyonunda parçalanmışlık var. Nasıl bir devlet istiyoruz? Nasıl bir eğitim istiyoruz? Bu soruların yanıtı herkese göre farklı. Hatarlatalım dedik... DİPNOT...- SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
Aynı zamanda insanlığın da düşmanıdır...- DİPNOT'lar...
GÜNAH... Son günlerde okuduğum “UÇURTMA AVCISI” adlı kitapta, dinci kuşatmanın oyuncularına uyan çok anlamlı bir bölüm var. Sizlerle paylaşayım. Kitabı okumayanlar için açıklayayım. Yazarı, Afganlı Khaled Hosseini. Eser, aynı adla film de yapılmıştı. Yazar, babasını içki içerken gördüğü bir gün, okuldaki din hocası Molla Fetullah Han’ın (Ne güzel bir isim benzerliği değil mi?) ” İçki günahtır ! ” sözünü anımsatıyor. Çocuğun gerçek yaşam ile okulda öğrendikleri arasında bocaladığını farkeden baba onu karşısına alıp şunları söylüyor : – Mollalar ne derse desin, yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir… – Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden kocayı, çocuklarından bir babayı çalmış olursun… – Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın… – Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun… – Çalmaktan daha kötü bir suç yoktur. Kendisine ait olmayan bir şeyi alan insan, bu ister can olsun isterse bir dilim nan… ************* – Yukarıda bir yerde bir Tanrı varsa, umarım benim viski içmem ya da domuz yememden çok daha önemli meselelerle uğraşıyordur…. Günah işleyenler ise, bize her fırsatta din öğretmeye kalkan, ahkam kesen, dini çıkarları için kullanan, özetle “Allah ile aldatanlar” değil midir?... Yalansız, dolansız, hilesiz, hırsızsız insanlar ve yönetimler ülkesi bir Türkiye dileğiyle... Saygılar... DİPNOT...- DİPNOT'lar...
Teşekkürler sevgili politika.. Saygılar...- DİYANET İŞLERİ KALDIRILSIN KUR'AN YENİDEN YORUMLANSIN... Birçok ateist, dindar görünen birçok kimseden daha onurlu bir tavır sergiliyor...
YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç... (DİN EĞİTİMİNİ DEVLET VEREMEZ) “Devletin (Diyanet) elini dinden çekmesi”. Evet;... İzzet Özgenç Hoca samimi ise önerisine şunları da eklemeli: Laik devlet din adamı yetiştirmez, imam-hatipler de kapatılmalı. Din öğretimi ve din adamı eğitimi özel okullara bırakılmalı. Camiler -tıpkı cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi- vakıflar iade edilmeli. İmam maaşları bütçeden değil cemaat tarafından ödenmeli. Tamamına var mısınız, Hocam... DİPNOT...- TÜRKİYEM. Çağdaş, aydınlık, Atatürkçü bilim insanlarını hoyratça içeri tıkarsan, cüppeli hocalara "sivil toplum örgütü" dersin
Jetskici ulema... Eskiden tarikatçıydı bunlar. Parayı buldular. "Tahrik"atçı oldular. * Devamlı tahrik oluyorlar. * Bakın, jetskici olanı demiş ki: "Öyle bebekler yapıyorlar ki... Uzun bacaklı falan. Saçları taranıyor. Üstelik çıplak. Tahrik edecek gibi." * Şeytan diyor, koy Barbie fotoğrafını manşete, gözüne de bant at... Bak bi daha yapıyor mu şıllık! * (Şimdi anlıyor musunuz, o garibim kadınlar niye çarşafa giriyor? Normalde, işi sağlama almak için brandaya girmeleri lazım... Hatta bırak kadınları, ben kendi payıma, bunların önünde secdeye bile varmam, ki, n’olur n’olmaz... Veya, alüminyum don.) * Şaka bir yana... Aklını yitirdi Türkiye. * Çağdaş, aydınlık, Atatürkçü bilim insanlarını hoyratça içeri tıkarsan, cüppeli müppeli hocalara "sivil toplum örgütü" diyen "züppeli hoca"ları demokrat profesör zannedersen, dindarım ayaklarına yatan dolandırıcıları baş tacı edersen, iktidar nimetlerinden yolunu bulmak için gelene ağam gidene paşam dersen... Varacağın adres bellidir. * Bindik bir jetskiye... Gidiyoruz kıyamete. * Dolayısıyla... Yerim sizin demokrasinizi! Hani jetskilere plajlara yaklaşma yasağı filan konuyor ya... Bunlara da insanlara yaklaşma yasağı konsun kardeşim. Yılmaz Özdil.. Hürriyet.. - Forumda kimleri okuyorsun?
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.