Peygamberin görevi, hiçbir gerçeği gizlemeksizin dinin tamamını açık açık tebliğ etmektir. Peygamber, dinden olan bir şeyi, insanların bir kısmına anlatıp diğerlerinden gizleyemez. Bu onun kendi görevini yerine getirmediğin anlamına gelir. Kur'an'da bu husus, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ifade edildiği halde ne gariptir ki kimileri, iddialarınca dinin kabuğu mesabesinde olan şeyleri insanlara tebliğ ettiğini, özü durumunda olan şeyleri de ancak sayılı birkaç kişiye tebliğ ettiğini ve bu tebliğinin gizli bir yolla olduğunu, gizli yoldan gelmiş olan bu ilme kendilerinin de sahip olduklarını söyleyebilmekte ve ne yazık ki cahil ve ****** nice kişiyi peşlerinden sürükleyebilmekteler.
Sûre peygamber (s.a.s)'e yöneltilen şu tavsiyelerle son bulmaktadır: "O alay edenlere karşı biz sana yeteriz. O, Allah ile beraber başka ilah edinenler yakında (yaptıklarının sonucunu) bilecekler. Andolsun biliyoruz, onların söylediklerine senin göğsün daralıyor (canın sıkılıyor). Sen Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol. Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabb'ine kulluk et" (95-99). el-HİCR SÛRESİ
Bizler sizlerin anlamadığından çok bizlere yaklaşım tarzınız ve davranış biçiminiz garip geliyor.sizler inanmıyor olabilirsiniz ancak bizim inançlaımızada saygı duyma gereksimindenyoksun bir hal ve tavır içinde olmanız bize garip gelmiyor çünkü sizlerin amacınız ve yapmak istedikleriniz apaçık ortadadır.sizler bizlere karşı istediğinizi söyleme hakkınız olduğunu düşünüyorsanız bizimde buna verecek cevabımız olacağınıda tahmin ettiğinizi düşünüyorum.bizler dinimize ve değerlerimize sahip çıkacağız.
siz böyle davranarak haklı çıkma çabanızda boş sanırım.
Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah, aşırı gidenleri sevmez.Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. (2 Bakara Suresi , 190-193)
Bu ayetlerden anlaşıldığı gibi savaş ancak savaşanlara karşı yapılır. Üstelik bu savaşta aşırılığa gidilmemesi için Allah, inananları uyarmaktadır. Savaş esnasında karşı taraf savaşa son verip aman dilerse, Müslümanlar buna uyar ve savaşa son verirler. Kuran’da savaşın ancak savunma amaçlı olduğunu yukarıdaki ayetlerde görmüştük. Bunun dışında saldırı olduğunda ise Allah Müslümanların bu saldırganlığa karşı cevap vermelerini ve tüm güçleriyle bu saldırganlarla savaşmalarını ister.
Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (60 Mümtehine Suresi, 8)
Karşınızdaki grup hangi dinden olursa olsun eğer barış içinde yaşamak istiyorsa, bunlara karşı inananların yaklaşımı Kur’an’a göre sadece dostane bir yaklaşım olabilir.
İşte bizlerde bunun savaşını veriyoruz.dinimize karşı savaş açanlara karşı kendimizi savunuyoruz.
her zaman iyi ve doğruyu ilke alarak sevgi ve kardeşlik içerisinde bir dünyada yaşama hakkı tüm insanlarındır.
insanları öldürmek diyorsunuz.acaba bu olaylar sadece bizlere endekslenmesi yanlış.
diğer dinlerde ve bunun en açık örneği olan Amerikanın Irakta yaptığı vahşet ve katliamlar gözünüzden kaçıyor
ve onlar size göre dininin yükümlülüklerini mi yerine getiriyorlar acaba...!!!