-
İçerik Sayısı
149 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
trevize tarafından postalanan herşey
-
Eyvah Boa Yılanı..生`•.,¸¸,.•´¯`•.,¸¸,.• 生
trevize şunu cevapladı bir başlık içinde Bilmeceler ve Zeka Soruları
yılan yemi, yılan adam, adamlı yılan dolması, hırs yaptım, bulacam... -
''Hatırlasaydık, acaba neler yapardık? Örneğin, o meş’um 1915 yılında Gelibolu Yarımadası’nda yaşanan tarifsiz savaşı hatırlasaydık, önce o savaşa katılıp da her nasılsa hayatta kalmayı başarmış insanlara bir başka özen gösterirdik... Örneğin; onların her birine bir madalya verip onurlandırabilirdik... Bu savaşta çoğu bir uzvunu kaybetmiş olan bu insanlara geri kalan yaşamlarında geçimlerini sağlayacak kadar bir maaş bağlayabilirdik... Ama bunları hiç yapmadık... Gelibolu’dan sağlam kurtulanlar önce Galiçya'ya, Kafkaslar'a, Filistin’e götürüldü; oradan canlı ve tek parça dönenler de Kurtuluş Savaşı’na katıldılar. Önceki cephelerde yaralandığı ya da hastalandığı için Kurtuluş Savaşı’na çağrılmayanlar daha o günlerden itibaren kaderlerine terkedildiler. Oysa, “İstiklal Madalyası” alan tüm silah arkadaşları gibi onlar da çarpışmıştı vatan için... Kanlarını da dökmüş, kimisi organlarından birkaçını da feda etmişlerdi bu topraklar için... Suçlar gibi “Onlar Osmanlı askeriydiler...” dedik ve unutulup gittiler; bir “teneke” madalya dahi verilmedi bu insanlara... Taa ki 1990 yılına kadar... Bu tarihte, ANAP Çanakkale Milletvekili Ayhan Uysal ve 9 arkadaşının önerisi üzerine toplanan Milli Savunma Komisyonu, Çanakkale Savaşları’na katılanlara bir “Şeref Madalyası” verilmesini hükme bağlayan yasa önerisini kabul etti. Ama, bu öneri yasalaştı mı; yasalaşan bu öneri sonucu kaç kişiye Şeref Madalyası verildi; ya da o günlerde bu Şeref Madalyası’nı alacak Çanakkale Savaşı gazisi var mıydı hayatta, inanın bilmiyorum... Hatırladığım; 1990 yılında yaşayan bir ya da iki Çanakkale gazisinin kaldığı... “Ben de Çanakkale gazisiyim” diye ortaya çıkanların çoğunun gerçekte Kurtuluş Savaşı gazisi, çok küçük bir kısmının da çocukları tarafından “Belki maaş bağlanır” ümidiyle bir eski asker elbisesi giydirilip sokağa bırakılmış, neredeyse bunamış ihtiyar dedeler olduğu biliniyor.'' ************************** Sanıyorum yanlış biliyorsunuz sayın Cyrano, Türkiye Cumhuriyeti Çanakkaleden sonra Kurtuluş savaşına katılmayanlara ne madalya, ne de maaş verdi. Ta ki 1990 yılına, neredeyse sağ kalmış hiç bir Çanakkale gazisi kalamayana kadar. Sağolsunlar, gazilerimizin çoğu, boyunlarını büküp de siz bize sahip çıkmıyorsunuz bile demediler. Bu arada bir şey dikkatimi çekmişti. Çanakkaleye saldıran gemilerden birinin adı da Agamennon. Truva (Troy) filmini seyredenler neyi kastettiğimi anlamıştır sanıyorum.
-
Eyvah Boa Yılanı..生`•.,¸¸,.•´¯`•.,¸¸,.• 生
trevize şunu cevapladı bir başlık içinde Bilmeceler ve Zeka Soruları
sürünürüz, soğukkanlı oluruz, şeytana uyarız, Havva'yı kandırırız, kıvrıla kıvrıla gideriz, yılankavî oluruz, elden ayaktan kesiliriz, yılanın ayakları çıkar, ölürüz, sorunun cevabını bulamayız, Amazonlarda adamı yılan yutunca ne oluyordu yaa.. O kadar da Mister No okuyorum, demek boşaymış.... -
Evliyaları bilemem, ama Kuran'da Allahın inananlara savaşlarda yardım ettiği yazıyor. İnananların bunu inkar etmesi, inanmayanların da kabul etmesi mümkün olmadığına göre, sonuçsuz tartışmaları bir yana bırakıp, tarihimizin bu en anlamlı olaylarından birini, bizleri ayırıcı değil de birleştirici bir maya haline getirirsek daha iyi olur. Çanakkalede erinden komutanına tüm askerlerimiz bu vatan için canını ortaya koydu. Peki onlara verilen değer neydi? Bildiğim kadarıyla Çanakkale gazilerine maaş bile bağlanmadı.
-
Benim cevabım biraz absürd olacak.. İnsanın anne babasından, onlara da kendi ebeveynlerinden vs. geçen genler vardır. Bunların bir kısmı da hafıza genleridir. Dolayısıyla, sizden eski nesillerden birinin başından geçen olayları siz de yaşarsanız, veya onların gittikleri yerlere siz de giderseniz, bu genler dejavu hissi yaratmaktadır. (Bilimsel dayanağı yoktur, sallıyorum) Reenkarnasyona inananlar için de buna benzer bir açıklama yapılabilirdi sanıyorum. (Ben inanmıyorum bu arada...)
-
Bu tamamen solcular?n tan?mlamas?. Bunu okuyan herhangi biri sa?c?l?k ne kötü, solculuk ne iyiymi? der. Sa?, mevcut statükonun korunmas?n?, sol ise de?i?mesini ister. Mevcut durumun halk?n geneli için iyi veya kötü olmas?, toplum için sa??n veya solun iyi olmas? anlam?na gelir. Ülkedeki mevcut duruma göre sa?-sol tan?mlar? çok de?i?ken gruplar? temsil eder. Düzenin de?i?mesini isteyenler solcu oldu?u için ellerinde molotoflarla sokakta olmalar? da gayet normal ve makuldür.
-
Dediğin gibi, kültürleri, gelenek-görenekleri, yemekleri vs.. güzel. Fakat tanıdıklarımın çoğu -ki oldukça fazla tanırım- kendilerini yerli halktan üstün görür.
- 20 cevap
-
- çerkes
- çerkes kültürü
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
BAYAN ve ERKEK dost olabılırler mi?
trevize şurada cevap verdi: afilli başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
Kadın erkek ilişkileri diye bir bölüm var. Bu başlık oraya taşınsa daha güzel olmaz mı? Hani pek güncel bir konu değil de o yüzden.. -
Arkadaşım, herşeyden önce tavrın çok yanlış. Burada hiç kimse diğerini ''acıtmaya'' çalışmıyor. Seviyeli bir üslup takınmanı tavsiye ederim..
-
Konu eski insanların ilkel olup olmadığı mı, yoksa, maden kullanılarak taşlara şekil verilip verilemeyeceği mi? Taşlardan ok ucu veya silah yapmak, o insanların ilkelliğini göstermez. Sadece ellerindeki teknolojinin o olduğunu gösterir. Sizi de şu anda bakir bir ovada modern nimetlerden ayrı bıraksalar, siz de taştan silah yapmaktan başka çare bulamazsınız. Fakat bu sizi ilkel yapmıyor değil mi? Cyrano'ya katılmıyorum. İnsan toplumları arasında kültürel ve teknolojik olarak çok büyük farklar olabiliyordu. Daha 500 sene önce İstanbuldan Erzurum'a 2,5 ayda gidilebiliyordu. Kaldı ki 10.000 sene öncesinden bahsediliyor. 10 saat ilerimizdeki adamlar 60 yıldır nükleer silahlara sahipken, biz hala konvansiyonel takılıyoruz. Dünyadaki herşeyin anında görüldüğü günümüzde bile böyle büyük teknolojik farklar varken o gün için bu gayet normaldir. Size önerim şudur: Homo sapiens'in yani insanın dünyada bulunduğu bilmem kaç yüzbin veya milyon yılda sadece mağaralarda takılması, ateş yakıp taştan silah yapması ve sadece son 10-12bin yılda atağa geçerek bugün kendini yok etmeye yetecek teknolojik gelişmeyi sağlaması normal mi? Bu soru üzerinde bir düşünüp öyle yorum yazın bence..
-
''Demokrasinin ana yurdu olan Eski Yunan'daki filozoflar Aristo, Eflatun demokrasiyi eleştirmiş, o zamanlarda halk içinde "ayak takımının yönetimi" gibi aşağılayıcı kavramlar kullanılmıştır. Fakat demokrasi diğer yönetim şekillerinin arasından sıyrılarak günümüzde en yaygın olarak kullanılan devlet sistemi haline gelmiştir.Artık siyaset bilimciler hangi sistemin daha iyi işlediğinden çok hangi demokrasinin daha iyi işlediği tartışmalarına girmişler ve liberaller, komünistler[1], sosyalistler[2], muhafazakarlar[3], anarşistler[4] ve faşistler[5] bile kendi demokratik sistemlerinin faziletlerini ön plana çıkarmaya çalışmışlardır.Bu sebeple demokrasinin çok fazla sayıda değişik tanımı oluşmuştur.'' Sanayağ markası gibi mübarek.. Nasıl bütün margarinlere sanayağ deniyorsa, herkes kendi yönetim biçimine demokrasi diyor. Bu da yeterli olmuyor; ''Bizim demokrasimiz iyi, sizinki kötü..'' Faşisti de demokrat, komünisti de.. Nasıl bizde ulusalcısı da, dincisi de, müslümanı da, komünisti de, hepsi de vatanseverse, bu da öyle birşey herhalde.. Böyle olunca demokrasinin de çivisi çıkıyor tabii. Bizimkinin hangisi olduğuna karar vermeden, bize neyin fazla olduğuna da karar veremeyiz bence..
-
Bazıları insanlık tarihini bir halı timsaliyle anlatırlar. Bizler bu sanat eserinin ilmekleriyizdir. Hayatta oluşumuzun amacı bu yapıta katkıda bulunmak içindir. Birikimimizi bir sonraki kuşağa aktarmak için yaşarız. Nobody'nin, doğurganlığını kaybeden kadın niye yaşar sorusuna belki de bu bir yanıt olabilir. Çocuklarını doğurup büyütmüştür, fakat biyolojik sona gelmeden, birikimlerini aktarmak için yaşama devam etmek istemektedir.
-
Bu iki kelimeyi yanyana görünce benim aklıma sadece ABD geliyor. Malum yeni trendleri kaos'tan çıkan düzen.. Irak başta olmak üzere Türkiye dahil tüm ortadoğuyu mümkün olduğunca kaosa sürükleyip, buradan düzen kurmayı hedefliyorlar. Felsefeden anlamam, ama yin-yang teorisi bunu destekliyor sanırım.
-
İslami kaynaklarda insanın yeryüzündeki yaşı nedir?
trevize şurada bir başlık gönderdi: Dinler Tarihi
Arkadaşlar, İnsanın yeryüzünde ne kadar süredir var olduğuna ilişkin İslami kaynaklarda bir tarihe şahsen rastlayamadım. Evrim teorisine göre yaklaşık tarihler veriliyor, Musevi kaynaklarında da 6000 yıl gibi rakamlar var. Fakat ilk insanın yeryüzünde günümüzden yaklaşık kaç sene önce var olduğuna ilişkin İslami kaynaklarda bir bilgi göremedim. Buna benzer bir soruyu İslam ile ilgili bölümde de sordum, fakat yanıt alamadım. Bilgisi olanın veya kaynak tavsiye edebilecek olanların paylaşımını rica ediyorum.. -
Ben şansımı deneyeyim:) Cami inşaatında çalışmasına rağmen ismini bileceğimiz kişiler her halde amele değildir. Karagözle Hacivat var Bursada ama onlar da pek çalışmamıştır herhalde, işleri güçleri makara... Ben Mimar Sinan diyorum, kesin taş taşımıştır...
-
Empati başlığı açarken söyleyeceğini söylemiş zaten, Bi sen eksiktin Ali Baba..
-
Benim bildiğim kadarıyla, yerel yöneticilerin din değiştirmesinden ziyade, devşirme yöntemiyle enderun'a alınan ve küçük yaşta müslüman olan gayrimüslüm çocukları imparatorlıkta önemli mevkilere gelebilmiştir. Tarihin bize gösterdiği örneklerden bahsetmişsin, bir kaç örnek rica edebilir miyim?
-
Merhaba Cyrano politika bölümüne bakarken, verdiğin linki görüp tarih bölümüne gittim. Sanıyorum bir konuda yanılıyorsun.. Çandarlı'dan sonra _araştırmadım ama_ Türk vezir gelmemiş olabilir ama gelenlerin bildiğim kadarıyla tamamı müslümandı. Böyle bir başlık açtığına göre, konuya olan ilgin, sadece ''saray entikası'' boyutunda olmamalı. Başka bilgi varsa paylaşırsan sevinirim.
-
Bu sabah bir haber portalında Vakit gazetesinden Abdurrahman Dilipak'ın aşağıdaki yazısını gördüm. Vakit gazetesi açısından Kanaltürk ve Cumhuriyet gazetesine bakışı içeriyor. İlgilenenler okuyabilir diye düşündüm.. Kanaltürk vakası ya da Cumhuriyet’in “Rejim elden gidiyor” yaygarası üzerine! Özkan daha önce transfer ücreti almadığını söylemişti. Şimdi 3 milyon dolar aldığını söylüyor. Hem de Karamehmet'ten... Bir gazeteci soruyor: Doğruyu söyle, bunu hangi hizmetinin karşılığı olarak aldın? Tuncay ve onun abilerinde bir telaş, hatta ateş basmış olmalı. Çünki ipin ucu yakalanırsa çorap söküğü gibi arkası gelecek. Bu işten media patronları da zarar görecek. Çünkü ortada dönen kayıtdışı milyon dolarlar.. Yani media, mafia, sermaye, siyaset ve bürokrasi döngüsüne çomak sokmuş olacaksınız.. Cumhuriyet'in ne olduğunu biliyoruz.. Hitler'in mali desteği iddiası yeni değil.. Hani o, bizim Kemalistlerin, 'Dağbaşını duman almış' marşlarını yazdıkları günler. “Anadolu yaylalarında, ayakları ile şarap yapmak için üzüm ezen Normandiya köylülerini arayanların” borusunun öttüğü zamanlar. Öyle ya, Musolini'nin kurduğu terbiye diktatoryasına hayran olmamak mümkün mü? Daha önce birbirimizi yoldaş diye selamlarmışız, olsun, gün gelir, yüzüne tükürmek için Nazım'ın resmi basarız, sonra döner Nazımcı olur, sosyalizm pazarlarız.. Maksat dostlar alışverişte görsün, maksat vatan kurtulsun.. Soğuk savaşta solcuyuzdur.. Resmi ideoloji, resmi tarih bizden sorulur.. Toplum mühendisliği bizim işimizdir.. Biz “Cumhuriyet”iz.. 27 Mayıs'ta darbeyi alkışladılar, 12 Mart'ta işkence gördüler.. Laikçiliğin yılmaz savunucusuydular. Din adına ne varsa irticaydı artık.. Ezan Türkçe okunmalıydı. Dinde reform kaçınılmazdı.. Gerekirse Kur’an-ı Kerim'deki ahkam ayetleri çıkarılıp yerine Nutuk'tan parçalar konmalıydı, Osman Nuri Çerman’ın dediği gibi.. Her zaman Padişahların dalkavukları olmuştur. Cumhuriyet adına Monarşi / Tek adam rejimi icad edenler için de bu yöntem neden yabana atılsın ki! Gün gelir, Amerikancı oluruz.. Daha sonra Amerikan askerlerini denize dökenleri alkışlasak da, Missuri zırhlısı geldiği günlerde Amerika'yı alkışlarız.. Biz “Cumhuriyet”iz çünkü.. Sonra döner Amerika'ya söveriz.. Darbe olur, biz darbeciyizdir.. Sanmayın şeriatçı olmayız. Açın bakın 1953 eklerimizi. Biz sapına kadar şeriatçıyız. “Ravza-i Muradda bir gül-i muhammedi açmıştır”. Ve “Anadolu'da Türklüğün mührü olarak çil çil kubbeler serpilmiştir” dört bir yana.. İstanbul camileri süsler sayfalarımızı.. Hangi camide hangi tarikatın zikri okunur, hangi tarikatın şeyhinin cübbesi, kavuğu, bastonu nasıldır, ya da türbe ziyaretinin adabını okursunuz sayfalarımızda. Ayasofya müze değil, camidir artık.. Çünkü zaman değişmiştir.. Cumhuriyet şeriatçıdır! Kaç kimlik saydık. Komünist, faşist, Amerikancı, şeriatçı.. Ve her zaman. Kemalist tabii.. Her zaman güçlüden yana.. Kemalist dedimse, Kemalizmi de kendilerine benzettiler. Her iktidar döneminde, rüzgarın esiş istikamettinde bir Kemalizm icad ettiler.. Her zaman darbeciydiler. Hiçbir zaman masonlara ve siyonistlere karşı bir tavır içinde olmadılar. Her zaman derin güçlerle dirsek teması içinde oldular.. Her zaman “vatan, millet, Sakarya” sloganını haykırdılar.. Şimdi bir yanda Kanaltürk, öte yanda Cumhuriyet, cumhuriyeti koruma ve kollama adına halkı ayağa kalkmaya çağırıyorlar.. Çankaya'yı savunuyorlar güya.. Son zamanlarda ortaya çıkan silah üzerine yemin ayinlerini hatırlayın.. Kızılelma Koalisyonunu, Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıları, birtakım olaylarda kullanılan silahların şeceresini, intihar olaylarını hatırlayın.. Derin yapının sözcülüğünü kimlerin üslendiği çok açık ve net bir şekilde ortaya çıkmış gözükmüyor mu? STK görünümlü mahfiller, STK aktörü, gazeteci emekli devlet görevlisi, istihabaratçı kılıklı ajan provokatörler.. Karanlık siyasi ilişkiler. “Bizim çocuklar”. Bu toprağın insanlarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme çabasındaki, siyasi emellerini emperyalistlerin siyasi emelleri, şahsi çıkarlarını finans kapitalin çıkarları ile tevhid etmiş bir sürü kişi ve kurum. Karmaşık parasal ilişkiler, yalan, dolan, hile, hurda, media tetikçileri, haysiyet cellatları.. siyaset bezirganları.. siyasi taşeronlar.. Meydanı boş buldular konuşuyorlar. Milletse olup bitenleri izliyor.. 28 Şubat'ın yıldönümünde yaşananlar ibretlik hadiseler.. Mediadaki karanlık para ilişkileri, batık bankalar skandalından sonuçları itibarı ile daha önemli ve daha büyük.. Hazine arazini yağmalayanlar, tehdit, şantaj, uyuşturucu, sex, her şey var bu alemde.. Şecaat arz edenlerin, namus ve dürüstlük şovu yapanların gerçek yüzleri, fahişelerin iffet dersi vermelerinden daha anlamlı değil bazen.. Özkan fena yakalandı. Cumhuriyetçilerin hali ise ondan da beter.. Şecaat arz edeyim derken nâsiyeleri dökülüyor paçalarından.. İbretlik hadiseler yaşanıyor.. Tabii anlayana.. Anlayana sivri sinek saz, anlamaya davul zurna az. Bekleyin daha neler göreceksiniz.. Selâm ve dua ile.
-
Ben Türk toplumunun ırkçı olup olmadığına bu örneklerle karar verilebileceğini zannetmiyorum. Irkçılık, kafatasçılıktır, şovenliktir, faşizm'dir. Anladıysam Arap olayım derken, Araplar laftan anlamaz, *****dirler diyorsak, bu ırkçılık değildir. Veya, çingeneler pintidir, ince hesap yaparlar, Yahudiler herşeyden korkar demek ırkçılık değildir. Bir arada yaşayan toplumlar arasında ırka dayalı atışmalar olabilir. İngilizler, İskoçlar cimridir veya İrlandalılar sarhoştur derken ırkçılık mı yapıyorlar yani? Irkçılık bunlardan çok daha ağır, hatta soykırımdan bile farklı bir suçtur bence. Sırplar, Boşnaklara soykırım uygularken, kendileriyle aynı ırktan olduklarını bile bile yaptılar. Başka ırktan (kültürden) olanı sevmemek değildir ırkçılık. onları küçümsemek, kusurlarıyla eğlenmek de değildir. Irkçılık, doğuştan gelen genetik özellikleri sebebiyle kendisini diğer ırkların fevkinde görmek, onları kendilerine hizmet etmek için yaratılmış alt sınıflar olarak düşünmektir. Kendi ırkını, kanını korumak için ''diğerleriyle'' birlikteliği engellemek, hatta cezalandırmaktır. Şimdi düşünelim bakalım, şu anda dünyada kim ırkçılığa daha yakın bir ideolojinin tutsağı olmuş durumda? Veya biz Türkler bu bağlamda ''ırkçı'' mıyız? Irkçılığın yukarıdaki sulandırılmış tanımının, Haluk Bilginer gibi bir ''Beyaz Türk''ten gelmesi de enteresan tabi..
-
AKIL İLE ZEKA arasındaki fark nedir?
trevize şurada cevap verdi: olivera02 başlık Bilmeceler ve Zeka Soruları
İyi güzelde, kendin sormuş, kendin yanıtlamışsın.... Bıraksaydında bizde cevap verseydik:)) -
''Ancak : en büyük hata, biz böyle yapıyoruz ama onlar yapmıyor o halde bizde yapmayalımdır. Bu şu sonuca götürür ister istemez. biz bunları onların gözüne girmek içinmi yapıyoruz. Yani mesela bizim Türk vatandaşı rumlara nasıl bakacağımızın nasıl davranacağımızın kıstası. Yunanistanın yunan vatandaşı türklere nasıl davrandığımıdır ?'' Sayın Cyrano, Çok önemli bir nokta bu. Sahip olduğumuz, din, düşünce, ideoloji vs. herneyse, bunun tepki değil etki içeriyor olması önemli. Onlar da yapıyor diye yapmak, veya onlar yapmıyor diye yapmamak bizi küçültür. 2. dünya savaşında esir aldıkları Amerikalıya kötü davranan Japon askeri, komutanı tarafından uyarılmış. Asker, ''Ama onlarda bizim esirlerimize böyle davranıyorlar.'' deyince, komutanı, ''onlar barbar, ama sen değilsin.''diye yanıtlamış. Karşında (dışında) olanı barbar görme mantığı açısından kötü bir örnek olmakla beraber, sanırım ne demek istediğimi anlatabildim.
-
''Dindar(!)'' derken ki kinayenizi yanlış anlamışım, özür dileriz.. Siz benim ''demokratik ülke'' mi anlamışsınız galiba:)) Kuvvay-ı milliyenin provoke edildiğini söylemedim, bir kez daha hatırlatmak isterim. Söylemek istediğim, İslamcısı, müslümanı, ateisti, milliyetçisi, solcusu, Atatürkçüsü vs. herkesin Kuvva'ya sempatiyle fakat birbirlerine husumetle bakmasından dolayı, günümüzdeki özenti hareketlerin kolay provoke edilebileceği yönündeydi ve bu fikrimde ısrarcıyım.
-
Haydaaaa.. Benim söylediğimle bunun ne alakası var şimdi? Kafanızdan uydurup bana mı atfediyorsunuz? Ulusalcıların provakatör olduğunu söylemedim ki. Çerkes Ethem'i kastediyorsanız, din saikiyle hareket eden biri değildi ve Kuvva'nın kendisiydi zaten.. Yunanı kendine mi tercih etti yani. Kuvvay-ı milliyeye ''dindarlar (!)''ın karşı olduğunu söylemeye çalışmanız, bu hareketten bîhaber olduğunuzu gösterir sadece. İncelerseniz ne kadar aktif müslümanların bu hareketin içinde olduğunu görürsünüz. ''Din kalpazanlarının'' galeyana gelmeyeceğini de söylemedim. Ortada Sivas örneği varken, bu iddia safça olurdu. Provokasyon konusunu daha iyi anlamanız için size Milliyet'ten Taha Akyol'un bugünkü yazısını okumanızı öneririm. Yine de gülmeye devam etmek isterseniz, devam edebilirsiniz, ne de olsa ''demokratik'' bir ülkedeyiz.
-
''Eğer ateistler adam öldürüyorsa ve annesi babası o ateistir o iyi insandır diyorsa, o böyle şeyler yapmaz diyip üstünü kapatmaya çalışıyorlarsa ben aynı tepkiyi onlarada göstereceğime inanmıyorsan ben sana ne diyeceğimi bilemiyorum...'' Nihayet konu başlığına döndük galiba. By_x_man, Katilin annesi, babası veya komşuları konuyu kapatmaya çalışmıyor ki.. Sadece, şaşkınlıklarını dile getiriyorlar. Olayda bir inkar söz konusu değil yani. Hani derler ya ''Namazında, niyazında, kimseye zararı olmayan biriydi, nasıl yaptı anlayamadık.'' işte öyle birşey. Kimse çıkıpta namaz kılmış, öyleyse yaptığı şey doğruydu demiyor ki. Üstelik de kıldığı namaz cuma namazıymış. Yani 5 vakitle ilgisi olmayan hatta hiç dindar olmayanların dahi, dostlar alışverişte görsün misali kıldığı bir namaz. Adliye olayında da, Hrant Dink suikastinde de katilleri harekete geçiren etmen, dindarlıktan ziyade, milliyetçi unsurlar. Neden bu açık gerçek ortadayken, kasıtlı bir şekilde cinayetlerin namazla ilişkisi kurulmaya çalışılıyor acaba. Sardunyam belki kızacak ama, ben ülkeyi bekleyen büyük tehlikelerden birinin de kontrolsüzce örgütlenen kuvvay-ı milliye özentileri olduğunu düşünüyorum. Ulusalcı olarak nitelendirilebilecek bu hareketin de bu tarz provokasyonlara çok açık olduğu ortada.