trevize

İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek gözaltında... DHA - ANKA Ergenekon Operasyonu kapsamında Cumhuriyet Yazarı İlhan Selçuk, İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek ve İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu gözaltına alındı. Bu sabah İşçi Partisi Genel Merkezi, İşçi Partisi İstanbul İl Merkezi, Ulusal Kanal, Aydınlık Dergisi merkez ve bürolarında arama yapıldı. Arama kapsamında İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in yanı sıra Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmesi Ferti İlsever gözaltına alındı. Soruşturmada Cumhuriyet Gazetesi Yazarı ve İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Gazeteci Adnan Akfırat ve iş adamı İbrahim Benli de yer alıyor. Ayrıca gözaltına alınan isimlerin evlerinde de arama yapıldı. Aramalar Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün talimatı ile başlatıldı. Zekeriya Öz, gözaltındaki sanıkların ifadeleri doğrultusunda polise yeni bir gözaltı listesi verdi. Listenin başında Doğu Perinçek'in adı yeraldı. Sabah erken saatlerde İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ankara Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltında alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ait 6 ekip de Ulusal Kanal'a baskın yaparak arama yaptı. Aynı soruşturma kapsamında gazeteci İlhan Selçuk ve Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu da gözaltına alındı.

Teşekkürler taurus.. Tabiki dövecek değilim Ufak bir ipucu vereyim, eğer kimse bilemez ise, hafta sonu cevabını da açıklarım. Bazı dillere yeni alfabe uygulanırken, aynı bizde olduğu gibi, dilimizde olan fakat yeni alfabede bulunmayan bazı seslerin karşılığı olarak yeni harfler türetilir. bu (!) işareti de bir dilde, başka dillerde olmayan bir sese karşılık kullanılır. Bulmanızı istediğim hangi dilde ve hangi sese karşılık.. tekrar kolay gelsin

evet !sapı silik nedir?ve ne demektir? !sapı Bodrumlu'nun bu sorusuna bakarken aklıma geldi ve sorayım dedim. Aslında kendisi bunu kastetmemiş, ama kelimelerin önüne gelen (!) ünlem işaretinin dilbilgisinde gerçek bir karşılığı var. Kelimelerin ve cümlelerin sonuna gelen ve hayret ifade eden ünlem işaretinden farklı bir şey. Pek zeka sorusu olmadı ama, bunun neyi ifade ettiğini bilen var mı?

Nobody'yi ÖM ile kutlamıştım. Sizin huzurunuzda da tebrik ederim. Üç boyutlu olarak düşündüğümüz takdirde ortaya çıkacak üçgen piramit, doğru cevaptı..

maalesef spices. Eşkenar üçgenlerden herbirinin kenar uzunluğu Kalemler ile aynı boyda olacak. Soruda belirtmiştim.

Elimizde eşit boyda 6 adet kalem var. Bu kalemlerden yararlanarak, kenarları bu kalemlerin uzunluğunda 4 adet eşkenar üçgen yapmamız gerekiyor. Bilenler hemen yanıtlamasın ki, arkadaşlar biraz kafa yorsun..

Bence bu soruya cevap bulunabilmesi için 40'tan fazla kişiden cevap gelmesi gerekiyor. 41. kişi doğru cevabı verecektir.

Geçerli oyların 85%'si meclise milletvekili olarak yansımış görünüyor. Meclisin halkın iradesini temsil etmedeki sorunu ortadan kalkmış durumda. Enterasan olan, il bazında 2002-2007 seçimleri karşılaştırıldığında, Mhp'nin Chp'den, Dtp'nin ise Akp'den milletvekili aldığının ortaya çıkması. Ülke bazında kadın oylarının 51%'sinin Akp'ye gitmiş olması da bence diğer kayda değer olaylardan biri..

Bence de %15. Taurus matematiksel işlemleri doğru yapmış ama iskonto mantığı yanlış gibi.. (veya onun ki doğru, bizim ki yanlış)

Elbette farkları benzerliklerinden fazla. Senin yazdığın bilgilerin kaynağına atfen, El Fetih'in zehirlenme olayına katkısını gündeme getirmek istemiştim. Bu gibi durumlarda -her ne kadar spekülasyona açık bir metod olsa da- Mahir Kaynak'ın yöntemini tercih ederim. Amerika, İsrail ve BM kimi destekliyorsa, öbürünün haklı olduğunu düşünürüm.

Farklarını hiç yazmayayım, ama benzer özellikleri var. Biri Arafat'ın zehirlenmesine yardım etti, diğeri evini yağmaladı..

Konuyu amma da saptırmışsınız.. Ben Kur'an'ın yeterli olabileceği eğilimindeyim. Sonuçta, korunduğu garanti olan sadece O var. Sünnetin veya Hadis'in korunduğuna dair herhangi bir delile rastlamadım.

Ne kadar da tarafsız bir cumhurbaşkanıymış.. Biz de ''güle güle'' demek istiyoruz, ama o görmezden geliyor.. Sezer'in, favori gazetesi ve kanalı Kanaltürk'ün gecesine giderek tarafsızlığı konusunda şüphelerin oluşmasına neden olan Cumhurbaşkanı Sezer, Cumhuriyet'in kuruluş yıldönümünü de unutmadı.. Medya kurumları içinde sadece Kanaltürk'ün gecesine katılarak tarafsızlığı konusunda şüphelerin oluşmasına neden olan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bu sefer de Cumhuriyet gazetesinin kuruluş yıldönümü dolayısıyla iki mesaj yayınladı. Başka hiç bir basın kuruluşunun kuruluş yıldönümünü kutlamayan Sezer'in Cumhuriyet ve Kanaltürk'e gösterdiği bu ilgi dikkat çekici bulundu. Sezer, Cumhuriyet gazetesinin 83. kuruluş yıldönümü dolayısıyla iki ayrı mesaj yayınladı. Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi ve Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk ile Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'a ayrı ayrı mesaj gönderen Sezer, bu mesajlarda özetle "Cumhuriyet Gazetesi'nin, Türkiye'nin hedeflerini gerçekleştirmesi, cumhuriyetin temel niteliklerinin korunması, demokratik değerlerin yaşatılması konusundaki katkılarını geçmişte olduğu gibi, bugün ve gelecekte de sürdüreceğine yürükten inanıyoruz" dedi.

Sorun türbanlıların değil, ona karşı olanların sorunudur. Yukarıda yazdıklarınıza siz kendiniz inanıyor musunuz? Benim eşimin Tesettüre uymaktan başka hiçbir ''suçu'' yoktu. Türbana hiçkimsenin karşı olmadığını söylediğiniz bu ülkede üniversite 3. sınıfa kaydı bu yüzden yapılmadı. İsteyen istediğini giyebilir dediğiniz ülkede tonla öğrenci ve öğretmen ya bırakmak ya da peruk takmak zorunda kaldı. İnsan hakları ve demokrasiye bakışınız buradan belli. Size dokunmuyorsa sorun yok yani..

Katılıyorum, Fakat Hayrünisa hanım'ın türbanıyla ilgili açılan forumda da yazdığım üzere, bugünkü-dünkü oluyor- Gülay Göktürk imzalı köşe yazısınında da bahsedildiği gibi, türban veya tesettür kendini dindar olarak tanımlayanlardan ziyade, kendini laik olarak tanımlayanların bir sorunudur.. Ne zaman kendini dindar veya muhafazakar olarak tanımlayan bir iktidar gelse, bahse konu emperyalistler, laik kesimi aslında olmayan bir türban sorunuyla harekete geçiriyorlar. Neticede kaybeden hep Türkiye oluyor..

Bir örnek vereyim.. Yahudilerce uygulanan bir ''Cumartesi yasağı'' vardır. Kuran'da da cumartesi günü balık avlamaları yasaklanmış bir yahudi toplumundan bahseder. Bunun sizce ne gibi bir mantığı olabilir? Bazen ''böyle emrettim, uygula'' da denilebilir. Mantığını anlamaya çalışmak elbette güzel, fakat ya bize mantıklı gelmez ise, ne gibi bir tutum takınacağız? Tesettür konusu ise sadece saçı kapsamaz, vücudun tamamını ilgilendiren bir konudur. Yani ''türbanlı'' denirken, ''tesettürlü'' anlaşılmalıdır. (su-i misal emsal olmaz) Hem erkeğin hem kadının tesettürü vardır. Kadın vücudunun erkeğe çekici gelmesi normaldir. Saç da kadının güzelliğini ve ''kadınlığını'' ön plana çıkardığı için mahrem kabul edilmiştir. Kadınların erkekleri etkilemek için saçlarını nasıl savurduklarını biliyorsunuz. En azından şampuan reklamlarını izlemek yeterli..

1- Türkiye Cumhuriyeti, bir İslam ülkesi değildir. Çoğunluğunun müslüman olduğunu iddia edilen bir ülkedir. Laik yapımıza rağmen hala aya gidemedik. Olsun. Laik meksika da aya gidemedi zaten. Bu arada ''İslam ülkelerinden'' Pakistan nükleer güce sahip, İran da elde etmek üzere.. Her ne kadar ''Kuran bilimi tesvik eder'' desenizde, yazınızdan bu inancı taşıdığınız anlamı çıkmıyor. 2-''Insanliga hizmeti en büyük takva olarak isaret eder'' demişsiniz, bunu nereden çıkardınız? 3- Türkiye'nin ic huzurunun ,dinci ve isbirlikci iktidarlar döneminde kaybolduğunu yazmışsınız. Kim bunlar? Menderes, Özal veya Erdoğan gibiler mi? Yoksa sizin huzurlu dediğiniz İnönü ,Demirel veya araya sıkıştırılan cunta dönemleri mi? 4- İslam ülkelerinin de içinde bulunduğu 3. dünya ülkelerininin kalkınma sorunu ve sebepleri hepimizin malumudur. Genelde dini ve dindarlığı, özelde İslamı gelişmeye engelmiş gibi göstermeye çalışmanızı doğru bulmuyorum..

Sorun bu değilki, Sorun inançlara saygı sorunu.. Bunun Allah'ın emri olduğunu düşünen bir kişi, bunu uygulamak hakkına da sahip olmalıdır. Bunun mantığını sorgulamak kimseye düşmez. Gülay Göktürk'ün bugünki yazısından bir alıntı aşağıda.. Yazının tamamını internetten bulabilirsiniz. Sanılanın aksine, ''türban meselesi'' dindar kesimin değil, kendini laik olarak tanımlayan kesimin bir bölümünün sorunudur. ''Peki daha ne yapsın? Geriye bir tek şey kalıyor: Bizim korkumuzu yenmemiz için kendinden vazgeçsin... O da "bizim gibi" olsun... O bizim gibi olmadıkça, biz kendimizi güvende hissetmeyeceğiz. "Merkeze oturmak" denilen, "çağdaş değerlerle barışmak" denilen bu... Baş örtülü eşler her görüldüğünde isteri krizlerine tutulmanın, "dindar" lafı her edildiğinde paranoyalara kapılmanın anlamı bu... İşin aslı şu ki, yaşam tarzımıza müdahale istemiyoruz diye slogan atanlar aslında, iktidardakilerin yaşam tarzına müdahale etmeye, onları kendileri için "kabul edilebilir" hale getirmeye çalışıyor.''

Bence siyasete girsin. Vural Savaş gibi parti kursun hatta. O zaman arkasında halk desteği var mı, halk onu özümsemiş mi görürüz. %1 bile oy alamaz. Salih Memecan'ın karikatüründe olduğu gibi, ''Gülmeyen'' gitti, ''Gül'en'' geldi..

Açıkcası ben daha başka bir isim bekliyordum. Abdullah Gül'ün neresi süpriz ki.

AK Parti'nin adayı Abdullah Gül AK Parti'nin 11'inci Cumhurbaşkanı adayı Dışişleri Bakanı Abdullah Gül olduğu ifade ediliyor. Abdullah Gül tebrikleri kabul ediyor. AK Parti Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş, Gül'ü tebrik eden il isim oldu.

Katılmıyorum.. Ateizm seçmiş olmak, herhangi bir dine ilgi duymamış olmak anlamına gelmez. Aziz Nesin ateisttir, fakat dini eğitim almıştır. Bizim inancımıza göre bu bir ''hidayet'' meselesidir. Demekki dinlerden veya yaratıcı fikrinden tatmin olmamıştır. Bu asla kolaycılık değil, tam tersine zorluğu seçmektir. Çünkü bize göre, İslam insanın fıtratına (yaratılışına) en uygun yaşam şeklini sunar. Ateizm ise insanı sürekli ''cevabını bulamayacağı'' sorularla hırpalar. Aklını yorarak varoluş ve sonuç hakkında, müslümanların inanmakla elde ettiği cevapların alternatiflerini bulmaya çalışır. Bir çok ateist düşünürün intihar etmesinin altında bu sebep yatar. Aklını kullanan veya bilimsel kanıt arayan bir kişi, sadece bunlarla Allah'a kavuşamaz. Eğer öyle olsaydı, bütün ilim adamları müslüman olurdu ve ''gaybe imanın'' bir anlamı kalmazdı.

Yanılıyorsunuz. Tam tersine.. Geçen seçimlerde Erdoğan'ın bu oy oranı ile bu kadar çok vekil çıkartmasının en büyük sebebi Genç parti idi. Özellikle merkez sağ ve milliyetçi kanattan çaldığı 7% ile, Mhp ve Dyp'nin 9% küsurlarla meclis dışında kalmasına ve onların çıkaracağı vekillerin Akp'ye kalmasına sebep olmuştu. Aynısını bu sefer de yapmak üzere, bu durumda meclise gireceği kesin olan Akp, siyasal (oy) kaygısıyla neden Genç Parti'nin aleyhine çalışsın ki. Tam tersine, nasılsa meclise giremez bari mümkün oldukça rakiplerimi zayıflatsın diyerek destek bile olması lazım. Genç partinin geleneksel olarak Demirel (DYP) tabanı olan çiftçiye oynaması Akp'nin işine yaramaktadır.

Geçen sene 3.sınıfa giden kızım, okulunun düzenlediği Çanakkale gezisine annesi ve küçük kardeşi ile beraber gittiler. O zaman aklıma bile gelmemişti böyle şeyler olabileceği. Şimdi okul gezilerine yollamadan önce 2 kere daha düşüneceğim artık..

Bir de ilköğretim okulu. Yani aynı mahalle çevresinden 33 kişi vefat ediyor. Düşünsenize o muhitin halini.. Allah rahmet etsin hepsine..