sardunyam tarafından postalanan herşey
-
BİR DOGMA OLDUĞU SÖYLENEN İNANCIMDAN FEVKALADE MEMNUNUM.
Hay Allah demek bilimsel verileri çarpıtmıyordu... yani ateizmi reddettiği için bilimsel kanıtlarla her şeyi açıkça ortaya koysada bunu bilimsel kabul etmeyeceksiniz... çünkü sizin bilimselliğiniz kişisel görüşünüzle alakalı... önce sizin gibi düşünmeli sonra sizin istediklerinizi söylemeli, ancak o zaman bilimsel bulursunuz... bu mu sizin objektif ve akılcı tavrınız???
-
İSLAMİYET ZAMANLA BOZULDU... (Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fak. Dekanı Prf. Dr. EKREM SARIKOĞLU; Kadının başı açık namaz kılabileceğini ve.)
birbirimizi tanımakla birşey kaybetmeyiz her birimiz bir diğerimizden yeni şeyler öğreniyor, hepinize sevgiler
-
Allah varsa nerdedir?
ya sende inananlardan ol cennette yaşa neden cehennemde yaşamayı seçiyorsun ki? Allah insanları cehennemde yakmak için yaratmadı, insanın kendi seçimidir bu... ilk yarattığında neden iblise secde ettirdi? neden iblis beni ateşten yarattın onu topraktan dedi? neden kibirlendi? ve Allah ben insana kelime öğrettim dedi... kelimeden kasıt neydi? İnsan göründüğünden çok daha fazlasıdır aslında... Allah'ın insanı cehennemde yakmak ya da cennette sefa sürdürmek için yarattığını söylemek ve sanmak hem haksızlıktır hem de anlayamamaktır....
-
İslami reform ancak bilimle mümkün...
kadın olmam neden şaşırttı ki seni yam yam kendi kendime zayıf ve güçlü yanlarımı itiraf edecek kadar güçlüyüm... İşte size tuhaf gelen ve anlayamadığınız nokta bu... biz tevekkül ederiz... Allah'a iman budur iman sorgulanmaz... Allah'ın yaratma sebeblerini bilemeyiz, bildiğini sanan yanılır... sen neden dünyaya geldiğini sorguluyor musun? gelirken anne babanı seçememeni, doğduğun toprağı, milleti seçememeni sorguluyor musun?
-
BİR DOGMA OLDUĞU SÖYLENEN İNANCIMDAN FEVKALADE MEMNUNUM.
ne olmuş yani dünyanın fizik dehası olarak bilinen adamı Albert Ainstain de geri zekalı diye okuldan atılmıştı... ama onun dehasının önün geçemedi bu...
-
9 Kasım AB katılım ortaklığı belgesi
*Yabancılara Toprak satışını onaylayan yasa uzun süren uğraşlar sonunda meclisten geçirtilerek yürürlüğe girdi. Buradan yabancılara mülk ve toprak satanlara sesleniyorum; O toprakları yabancılara satamazsınız, o topraklar vatandır,sizler o toprakları kullanan kiracılarsınız.Bu topraklar benim dedemden miras kaldı diyenler; bu toprakların senin dedenin olabilmesi için benim dedemin öldüğünü bilmiyor musun? *Şimdi Sevr haritası hayalleri kuranların sahnelediği oyunun son perdesi "Kalkınma Ajansları"yasasıyla oynanıyor.Henüz çok yeni olan (4549 no'lu Kalkınma ajanslarının kuruluşu, koordinasyonu ve görevleri hakkında ki kanun 25.01.2006 da TBMM de kabul edildi.) bu yasayla; Bölgeler arası kalkınmışlık farkını gidereceklermiş!!! Ajans bölgeleri haritasına bir bakalım, bir de bu yasa neler içeriyor ona bakalım. AB;ABD ve İMF'nin isteğiyle çıkartılan bu yasanın maddeleri insanı düşündürüyor. Bu ajanslar dış ilişkilerinde Ankara'ya tabi olmayacaklar,yapacakları ihalelerde sadece bilgi verecekler, kendi bölgelerindeki kaynakların kullanımında tasarruf sahibi olacaklar,istedikleri ülkelerle işbirliği yapabilecekler ve en önemlisi anlaştıkları komşu ajanslarla birleşerek ortaklık kurabilecekler. Böylece bölgeler arası kalkınmışlık farkını giderecekler... (şimdi siz bazı ajans bölgelerini birleştirin sonra 1982'de dağıtılan haritayla üst üste koyun bakalım ortaya ne çıkıyor.) Yasayı okuduktan sonra,haritaya bakıp 12 Ajans bölgesinin bir anlamı var mı diye düşündüm.Şimdi sizlerlede düşündüklerimi paylaşacağım. *12 neyi ifade ediyor? 12 havariler!!! AB bayrağının 12 yıldızı!!! yok bunlarla bir ilgisini kuramadım.Aklıma bu coğrafyadaki kurulan 12 Türk Beyliği geldi.Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra kurulan Türk Beyliklerinin haritasına baktım karşılaştırdım tıpkısı olmasa da çok benziyor.Bunu Kanal B'de katıldığım bir proğramda izleyicilerle paylaştım,ertesi gün bir izleyiciden bir bilgi geldi.Ankara'da İngiliz Kültür Derneği, 2005 yılında tam 3 kez Anadolu Beyliklerine yönelik etkinlik düzenlemiş!!! Bizde bunca yıldır bırakın yılda 3 kezi, 3 yılda bir kez bile böyle bir etkinlik düzenlenmez iken İngiliz Kültür Derneğine ne oluyor.Bu bir rastlantı da olabilir ama bir işaret olabileceğini de gözardı etmiyorum. Haritayı incelemeye devam edince çok önemli bir şey dikkatimi çekti. Harita da Konya, Karaman ve Ankara'nın yer aldığı ajans bölgesinin adı... "Batı Anadolu Ajans Bölgesi" Ankara, Konya, Karaman Batı Anadolu oluyorsa, Ege ne oluyor. Şu AB'nin kullandığı 50 Euro'ların arkasında yer alan harita hiç dikkatinizi çekmiş miydi?Şimdi bir o haritaya bir de bizim Batı Anadolu ajans sınırına bakın... ********50Euro haritası********* AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri vardı hatırlarsınız Verhougen,bu adam son teftişinden sonra Avrupa'da basına yaptığı bir açıklamasında"Türkiye ilerde AB Üyesi olacaktır ancak Türkiye üye olduğunda bu günkü Türkiye olmayacaktır" demişti.... Dileriz bu da bir rastlantıdır.Eğer bu bir niyetin ifadesiyse; Bu millet tekrar çılgınlaşmaya, Bu millet tekrar vatanı için ölmeye hazırdır. Hiç bir şeyi yokken Sevr'i yırtan Türk Ulusu,şimdi çok şeyi varken,bir kaç sevr yırtar. Yeter ki Mustafa Kemal gibi düşünelim...
-
Atatürk'ün kişisel özellikleri
Manevi Değerlere Sahip Çıkmak Atatürk dine ve manevi inançlara bağlı ve saygılı bir liderdi. O, İslam ahlakını daha küçük bir çocukken öğrenmiş, tahsil yaşamı boyunca da bilgilerini pekiştirerek geliştirmiştir. Atatürk, Türk Milleti'ni dindar olmaya ve dini değerlerini muhafaza etmeye teşvik etmiştir. "Din lüzumlu bir müessesdir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur."40 sözü Atamızın, manevi değerleri milletimiz için ne kadar önemli gördüğünü göstermektedir. Mustafa Kemal Atatürk, İslam dininin özüne uygun olarak ve tam anlamıyla yaşanmasını istemiştir. Atamızın da dikkat çektiği gibi, bir milleti birarada tutan en güçlü bağ olan din, aile, ahlak ve devlet müesseselerinin de devamını sağlayan en önemli unsurdur. Dini değerlerin olmadığı veya göz ardı edildiği bir toplumda, aile, ahlak, devlet kavramları da değerini yitirmeye başlar ve bunun ardından hızlı bir toplumsal çöküş yaşanır. Böyle bir gelişme ayrıca, tarihi ve kültürü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın, bir milleti birbirine bağlayan milli ve manevi tüm bağların parçalanmasını, anarşinin başlamasını ve toplumun bölünmesini kaçınılmaz hale getirecektir. Atatürk bir sözünde şöyle demiştir: "Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor." Görüldüğü gibi, Atatürk tüm yönleriyle olduğu gibi dindarlığıyla ve manevi değerlere verdiği önemle de milletine mükemmel bir örnek olmuştur. Nitekim Atamızın, vefatından çok kısa süre önce halkına ilettiği sözleri de vatansever insanların dinlerine bağlı olmaları gerektiğini bir kez daha vurgulamaktadır: "Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed (sav)'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz. Muhammed (sav)'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler"
-
incil reklamı
olabilir... herşeyi bilmediğimiz ve bilemeyeceğimiz bir yaşamdayız... çok bilinmeyenli bir problem inan bana o kadar çok şey varki anlayamadığımız, KURAN ın melekut alemi dediğine, enerjetik alem, ilahi sistem, görünmeyen varlıklar diyenler de var... Allah'ın çeşitli görevler verdiği sayısız varlıklar var, şah damarınızdan daha yakınız deniyor ya illaki fiziksel kurallara dayalı bir kontrol altındayız. her şeyi idare ve kontrol eden varlıklar Allah'ın sisteminin çalışanları... Allah hiç bir şeyi rastgele yaratmamış, herşeyin bir fiziksel kuralı mevcut, yeni öğrendiğimiz şeylere şaşırmamamız gerekir. her yeni bir bilgiyi öğrendiğimizde yeni ufuklar açılıyor önümüzde... selamlar
-
yeni milis
RAPORUN ÖZETİ Türkiye; izleyenleri hayrete düşüren bir dönemeçten geçmekte. PKK’nın devletle muhatap edildiği sözlerden, Leyla Zana’nın Diyarbakır’da lider gibi karşılanmasına kadar izleyenlerin küçük dilini yutturan sahneler yaşanırken; Millet; Türkiye’nin sürüklendiği küresel girdapta fındık kabuğuna dönüşmesine engel olacağı yönünde bazı kurumlara duyduğu güveni ya rafa kaldırdı, ya da kaldırmak üzere. Böyle bir ortamda; “vatanı kurtarmak” gittikçe kahve sohbeti malzemesi olmaktan çıkıp, belli dinamiklere doğru kanalize edilen patlamaya hazır bir enerji olarak havada asılı duruyor. Bu enerjinin dengesizliği “Kurtlar Vadisi” gibi toplumsal histerilerin katkısı ile arttırılırken; ülkeyi kontrol altına almaya çalışan dış ve iç güçler; direnişi de kontrol etmek için altyapılarını şimdiden kuruyorlar. Bu noktada aşağıdaki raporla dört temel noktaya dikkat çekmeyi hedefliyoruz : a) “Kurşun” geleneği en sona saklanması gereken ve akılla kontrol edilmediği takdirde, vatanı kurtarmayı soyunanları, vatanı parçalamayı hedefleyenlerin maşası haline getirecek tehlikeli bir gelenektir. Türkiye’nin çözülme sürecini engellemek için; mevcut kurumsal yapıların bir işlevinin kalmadığı, olsa bile sınırlı olacağı ortada olduğundan; vatanperverlerin bir direniş/mücadele zeminini şimdiden hazırlama gereği tartışılamaz. Fakat bu çok akıllı, uzun soluklu ve kendi iç ve dış meşruiyetini sürekli üreten bir çerçevede kurulmalıdır. c) Vatanperver güçler, hangi cepheden geliyor olurlarsa olsunlar; yeni çağa ve konjonktüre uygun parametreler doğrultusunda farklı bir anlayışla organize edilmelidir. “Kurtuluş Savaşı” referansı, ne kadar çoşturucu ve romantik bir etkiye sahip olsa da; Mustafa Kemal, Mehmet Akif ve Kazım Karabekir gibilerin gölgesinin bile mumla arandığı, toplumun midesi ile düşünür hale geldiği bir ortamda, çok iyi etüd edilerek, yeni şartlara uyarlanmalıdır. Bu rapor; mevcut dinamiğin zaaflarını inceleyip, nasıl geliştirilebileceğine dair somut öneriler sunmaktadır. d) Yeni mücadele zemini; “kurşundan” önce aklı devreye sokarken; mücadelenin temel çatısı, bilgi, teknoloji, sermaye ve sosyal ilişki alanında çalışacak özel milisler üzerine kurulmalıdır. 100. Yılda; bir adsız kahramanlar mezarlığı ile değil de, bağımsız, üniter ve güçlü bir Türkiye yaratılmak isteniyorsa; vatanperver güçlerin; güçlerini asimetrik olarak uygulayabilecekleri ve nefeslerini zamana yayacakları bir yapının kurulması; elzemdir. Zaman; kanın son damlasına kadar değil; beynin son hücresine kadar mücadele zamanıdır.
-
İslami reform ancak bilimle mümkün...
sevgili gecekuşu şunu belirteyim. kadın olarak kendi hafızamın zayıflığından zaten şikayetçiyim ama bunun zeka ile bir bağlantısı yok, aynı anda çok fazla şey düşünmekle alakası var. pek çok şeye yetişme çabasıyla ilgisi var, genel problemleri evde kadının öncelikli çözmeye çalışması ile ilgili var... anlatabiliyormuyum.... ancak bizler inanan olarak KURAN daki surelere bir itirazımız olamaz bundan da şikayetçi değilim. Beni yaratan Rabbim beni benden iyi bilir, hafıza konusunda inanki kadın/erkek farkı var mı bilemiyorum belki vardır diye yazdım bilimsel olarak araştırıldı mı onuda bilmiyorum. kadının şahitliği ile ilgili güvenilir aydın din adamlarımızın sözlerini dikkate alarak bunu iyice araştıracağım. öğrendiklerimi de sizinle paylaşacağım... saygılar
-
Atatürk'ün Müslüman Olmadığını Savunanlar OKU!
BİR TÜRK GENCİNİN ATA'YA HİTABESİ Sevgili Atam! Sana bu hitabeyi 33 yaşına girmiş, Gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş, Temel eğitimini tamamlamış, Ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan, Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum. Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım. İlkokul birdim. Miniciktim. Elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim. Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun. Bakışların keskindi. ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin; Gazi Mustafa Kemal'din. Çocuktum... Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin. Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık... Kaçımızın ayağı su toplamıştı, kaçımız bayılmıştık... Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık. ( Ne zaman salıncakta sallanan fotografını görsem, geçen 23 Nisan'lara yanarım.) Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana... Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin... Şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın... En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, Ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı. Aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin... Özgür geleceklere açılan pencereydin. Sözün özü benim sevgili atam; Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı. Beni milli bir şekilde eğitenler, Failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, Niagara Şelalesi'nin yükseklik ve debisini, Yes, it is a pensil demesini, Deli İbrahim'in küpesini, Bir bir kafama yerleştirdiler de; Bana senin insan yönünü anlatmadılar. Sigara tiryakisi olduğunu, Raki içtiğini, Aşık olduğunu, Evlendiğini, Boşandığını, Kim bilir kaç geceler Savaş meydanlarında cesetlere bakıp, Için için ağladığını, Özlemlerini, hasretlerini, Geleceği kazanmaya dair fikirlerini, Anlatmadılar. Bana, bize, tüm dünya gençlerine Bayram armağan etmiştin. Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık... Kaçımızın ayağı su toplamıştı. Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti. Biz bayramlarda bunalan gençlerdik. ( Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 Mayıs'lara yanarım.) Bir yandan; Heykellerini diktik, Dağa-taşa silüetlerini çizdik, Her kitaba, her yazıya Mutlaka senden alıntılar yerleştirdik. Bir yandan; Her işin kolayına kaçtık, Ticarette kazık attık, Üretim yerine kopyaladık, Bilimadamlarını sindirdik, Aydınları yargıladık, Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, Çoktan yere nice amaçsız gençler yetistirdik. Zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. Eğitimi siyasete kurban verdik, Ekonomiyi siyasete kurban verdik, Aydınlık olması gereken gelecekleri Siyasete kurban verdik. Varlığımız siyasi emellere armağan oldu... Benim biricik Atam; Biz Demokles'in kılıcını sapından değil Keskin yanından tutmayı marifet bildik. Sözün özü sevgili Atam Senin ruhunu gıdım gıdım içtik, Tükettik... Tükettik... Tükettik... Dedemden babama, babamdan bana Politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız. Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek Enkaz bile bulamayacağız... Türk'tük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli; Birinci vazifemiz; Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni Ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek, Ülkümüz; Yükselmek, ileri gitmekti... Uzun bir yoldu... Yorucu ve yıpratıcıydı... Adidas'larımız eskidi, McDonalds'ta mola verdik. Belki de "Bir Türk dünyaya bedeldir" deyişini Biz "Her Türk dünyaya bedeldir" anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik... Verdiğin en önemli görev: Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem Türk istiklalini ve cumhuriyetini İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir, bilirim. Muhtaç olduğum kudretin, Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir, ellerinden hasretle öperim...
-
İslami reform ancak bilimle mümkün...
Türkçe mealinide yazarsan sevinirim... 1, bilimsel olarak kanıt yok elimde ama öyle olma ihtimali söz konusu olabilir... araştırmak lazım... 2, bişeye dayanarak söylemiyorum kişisel fikrim. sadece beni bağlar... 3, iki kelimeyi bir araya getiremeyen insanın şahitlik etmesi neye yarar. belki de etmemesi daha hayırlıdır... KURAN insanlığı bir yerden alıp bir yere getirmiştir... bu senin inkarınla değişmez... sen neyi görmek istiyorsan onu görüyorsun... dine rağmen insanlar nereye gelmiştir. dahamı ahlaklı olmuşlardır, dahamı doğru olmuşlardır ne olmuşlardır? insan hakları bilgirgesini insanlar yapmıştır ve her 10 yılda bir bunlar yetersizleşirler değişime uğrarlar, ama KURAN ALLAH kelamıdır, sabittir, yaratan, yarattığından daha doğrusunu bilir... ayrıca sana bir sorum var bunca insan öyle ya da böyle neden bir tanrı inancına sahip... yoksa bu genlerimizde kayıtlı olmasın...
-
incil reklamı
sevgili lena bildiğin birşey mi var yoksa öyle bir laf atıp ne gelirse mi diyorsun? anlayamadım. bildiklerin varsa anlatmanı bekliyorum...
-
İslam dini terk edilebilirmi ?.
şimdi geri dönüp doğrucu davutun eski yazılarını okuyup sinirlerimi bozmak istemediğimden sana hangi yazısında nasıl hakaret ettiğini gösteremeyeceğim. kendisi bu siteye girip tartışmak istemiyor içindeki öfkeyi kusuyor benim kanatimce o bakımdan ben onun yazılarını okumayacağımı yazdım bu da benim fikrim isteyen uyar istemeyen uymaz... yamyamla asla fikren uyuşamasamda kendisine insan olarak saygı duyuyorum insanların birbirine saygı göstermesi için aynı görüşe sahip olması gerekmiyor. bu bir medeniyet göstergesidir. ve bilimselci olsun yamyam olsun ya da aklıma gelmeyen diğer farklı görüşlerle elimden geldiğince doğru bir üslupla tartışmaya çalışıyorum. zaman zaman bende hatalar yapabiliyorum her birimizin zayıf anları olabiliyor. küfür asla tahammül edemeyeceğim bir şey sokakta birinin birine küfür etmesinden dahi rahatsız oluyorum. bu bir aile terbiyesidir. kendini ifade edemeyen insanlar küfüre sığınarak tatmin oluyorlar. kim hakarete sığınırsa o bilsin ki kötü söz söyleyene yakışır...
-
Allah varsa nerdedir?
lena en müsait olduğum zamanda okuyacağım merak etme... bakalım ne gibi şeyler öğreneceğiz... saygılar
-
İslami reform ancak bilimle mümkün...
yamyam arkadaşım günaydınnn hipotezin 1: okuma yazma bilinmiyor ise yalan söyleme istimali değil, ifade edebilmede noksanlık ve o zamanın şartlarında kadının konumu, hafızası kriter alınır... hipotezin 2: okuma yazman bilenler de tabiki pek çok kez yalan söylerler (bu ne saçma bir ifade) hipotazin 3: (Allah sana anlama yeteneği versin inşallah) bazen gerçekler tahmin ettiğinden çok daha basittir... bilimsel tespit yapılsa belki bu doğrulanır. belki kadınlar erkeklerden daha fazla yalan söylüyor olabilirler. neden olmasın? son sözünde tam ............, benim arablar hakkında ne düşündüğümü bilmiyor olabilirsin ama söyleyeyim ALLAH ın kullarının ilerlemesini istiyor olması kullarını ilerletmez (kullar da ilerlemek istemedikçe) arablar hiç bir anlamda gelişim sağlayamamıştır (zenginlik ve lüks yaşam dışında)
-
bana biri mantikli aciklasin
merhaba ben kendi adıma teşekkür ederim. çok naziksin...
-
İSLAMİYET ZAMANLA BOZULDU... (Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fak. Dekanı Prf. Dr. EKREM SARIKOĞLU; Kadının başı açık namaz kılabileceğini ve.)
laikliği savunmayanlara... eğer dininizi dosdoğru yaşamak istiyorsanız şunu unutmayınız ki laiklik inancınızında teminatıdır. çünkü aksi taktirde size sunulacak şeri düzenden memnun olmama gibi bir lüksünüz olmayacak. (şeri düzenden kastım kişilere göre yorumunun değişmesidir.) şeriat düzenini savunanlar hukuki islamiyeyi okuyunuz orda göreceksiniz ki pek çok konu arabların uyguladıkları düzene yakın çünkü arablar öyle istemişler. şimdi düşünelim Türk örfüne sahip olan bizler Arab örfüne ayak uydurabilecek miyiz? yaşamlarımızın birbirinden çok farklı olduğu ortadadır... başörtülü kızlarımız sokaklarda istedikleri gibi dolaşıyorlar sigaralarını yakıp erkek arkadaşlarıyla elele geze biliyorlar bunu Arabistan, ya da İran da yapabilmeniz mümkün mü?
-
İslami reform ancak bilimle mümkün...
hala anlamamakta kararlımısınız... KURAN cezai hükümlerde yol göstericidir... her suçun bir bedeli vardır. KURAN daki cezalar size ağır geliyor olabilir, peki suç işlemekte ağır değil midir? ayrıca bir kişisel düşüncem var KURAN meallerinde bir kelimenin pek çok anlamı olduğunu biliyoruz, tercümeciler bu anlamların içlerinden kendilerince en uygun olanını seçiyorlar, şuan üç ayrı tercüme okuyorum y.nuri öztürk, süleyman ateş ve arabistan alimlerinin tercümeleri... üçünün arasında bazı anlam farklılıkları oluyor. özellikle arabistan tercümesinde nedense bazı kelimelerin en sert olanı tercih edilmiş. bu yorum meselesi, ama KURAN ın özünü anlamaya çalışırsak ALLAH ın kulları için zorluk değil kolaylık istediğini anlarız. öyle olunca da bizim kendi değerli alimlerimizin yorumlarını tercih ediyorum... bence dünyanın en iyi KURAN meallerini Türk alimleri yazıyor... cezai hükümlere gelince yine söylüyorum KURAN yol göstericidir... ondan örnek alınarak hangi suça nasıl ve ne kadar ceza uygulanmalı tespit edilebilir. her milletin kendince bir yapısı vardır, bence... ona uygun olarak, Türkiye de ki cezaların arttırılmasını istiyorum. çünkü eğer siz KURAN daki cezaları ağır buluyorsanız bende Türk ceza kanunundaki cezaları hafif buluyorum derim... dilkuya sormuşsunuz ama bende kendimce yanıtlamaya çalışayım... KURAN da değişmez hükümler vardır, bazı hükümler ise zamanın getirilerine göre değişiklik gösterebilir. kadın KURAN ın geldiği dönemlerde aciz ve ......., okuma yazma bilmezdi. böyle olunca da şahitlikleri pek güvenilir olmayabiliyordu... bugün kadınlarımız profesör, doktor, öğretmen, mühendis v.s. oluyorlar böyle olunca da erkeklerden ilmen bir eksiklikleri kalmıyor, işte 1400 önceden gelen kitap bunun kıyamete kadar böyle olmasını değil, zamana göre değişiklik göstermesini istiyor, çünkü onun geldiği dönemde kadının değil şahitlik etmesi harem odalalarından dışarı çıkması mümkün değilken KURAN yarım da olsa bir başlangıç yaparak kadına şahitlik edebilme hakkı vermiştir... şunu unutmamalıyız, KURAN insanlığı bir noktadan alıp başka bir noktaya getirmiştir, o getirdiği noktada kalmasını değil gelişerek ilerlemesini ister... çünkü ALLAH kullarının yerinde saymasını ya da gerilemesini değil ilerleyerek aklını işleterek doğruya ulaşmasını istiyor...
-
incil reklamı
sevgili taurusmutis açıklaman için teşekkürler... hakikaten öğrenmiş oldum. sevgili lena sende kendi bilgilerini paylaş lütfen ben samimiyetle okuyacağım. alay konusu olmasından endişe etme, her fikre saygı duymayı biliyoruz biz... ve tüm arkadaşlarımdan rica ediyorum meseleleri kişiselleştirmeyelim... birbirimize tahammül gösterebilmeliyiz, başka türlü anlaşmamız mümkün olmayacak... saygılar
-
Baskentte PKK’ya Saygı Durusu!
sevgili dostum suheda ellerinden saygıyla sıkıyorum. Allah'a şükür ki sizin gibi gerçekleri gören dostlarımız da var. pkk neyin milliyetçiliğini yapıyor? kürtlerin mi? hayır... pkk güneydoğuda ki aşiretlerin milliyetçiliğini yapıyor, barzani ni borazanı ötüyor bugün orada... şemdinlide olanlarda Türk Askerini suçluymuş gibi gösterenlere hesap soramayan onun yerine askerini yargılayan, polisinin elinde ki silahını alıp ona sapan veren bir hükümete sahibiz... ve kendisine ben TÜRK'üm diyemeyen bir başbakana... ama kürt meselesi neden se kendi meselesi oluyorken TÜRK meselesi başkalarının meselesi oluyor... tüm bunlar abd ve ingiltere nin stratejisi kuzey ırak ta kürtlere geçici bir toprak parçası verecekler ki yanı başımızda sürekli didişeceğimiz bir grup olsun onlarda araya nifak sokmaya devam edebilsinler. hatta sınırımıza kendi askerlerini yığabilsinler. şimdi ki hükümetin dahiyane bir fikri daha var... Türk askerine altarnatif sınır askeri... TSK yetersizmiş gibi askerin karşısına asker koyacaklar... bunlar ne yapmaya çalışıyorlar bu yapılanlar yanlarına kalacakmı sanıyorlar... biz bunları görüyor anlıyor ve sabrediyoruz... bugün karşıma geçip Türk milliyetçiliği yapmayın diyenin gırtlağını sıkarım...
-
bana biri mantikli aciklasin
sevgili bilimselci konudan sapmamaya çalışarak cevap vermeye gayret edeceğim. elimden geldiğince. doğruları bulmak öyle kolay değil arkadaşım, doğruları bulayım derken insan öyle yanlışlara sapıyor ki zaman zaman. ben şu ana kadar pek çok defa yanıldığımı fark etmişimdir doğru olduğunu sandığım şey bazen yanlış çıkıyor ama ben en azından bunu itiraf edebiliyorum. herkes yanlışlarını kolay söylemez... doğruları nasıl bulurum; inancım kritertir, ailemden aldığım terbiye kriterdir, kendi kişisel düşüncelerim kriterdir, kendimden daha tecrübeli bulduğum insanların görüşleri kriterdir. içsel gelişime çok fazla önem veririm. bütün çabam yaşamımı en kaliteli şekilde geçirebilmek, herhangi bir insana herhangi bir şekilde yardımcı olabilmek. (bunu o kadar abartırım ki ailede adımı darulaceze koydular) elimden geldiğince farklı türlerde kitaplar okurum, psikoloji, bilim, kısa hikayeler, ilişkiler, inançlar v.s. ile ilgili. bunlardan aldığım bilgileri değerlendirmeye çalışırım. (konunun dışına saptımmı bilmiyorum) inançlar konusunda ben inandığım için sende inanmadığın için farklı görüyoruz o bakımdan birbirimizi anlamamız pek mümkün değil. inanç bana göre pozitiftir. çünkü ben KURAN da okuduğum surelerden ve hz. peygamberin hayatından gerçekler görüyorum. mesela sizin bana anlatmak istediğiniz inancı hafife alma konusu KURAN da bahsi geçen bir konu. aynen sizin anlattığınız şekilde inançsızların bunu anlayamayacağı anlatılıyor...(lütfen sende alay ettiğimi sanma) şimdilik bu kadar daha kısa yazışırsak akılda kalışı ve yorumu o kadar kolay olur diye düşünüyorum. saygılar
-
İslam dini terk edilebilirmi ?.
erdoğan Ama siz başkalarının inançlarına gelince herşeyi söyeleyebiliyorsunuz.... Ben şunu diyorum eğer saygı istiyorsanız sizde saygı duyacaksınız... Eğer saygı bekliyorsanız sizde saygı göstereceksiniz... Çifte standartlarla bir yere varılmaz.... ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- siz diye kasdettiğin kim ben miyim? kime hakaret etmişim ben söyler misin? Doğru söylüyorsun saygı görmek istiyorsan SAYGI GÖSTERECEKSİN... hakikaten samimiyseniz inanca söveni kendi görüşünüze yakın olsada uyarınız ve tepkinizi gösteriniz. böyle hep karşı görüşe saldırarak hiç bir yere varamayız. karşınızdakine söylediğiniz sözü kendinizde uygularsanız daha inandırıcı olur...
-
İSLAMİYET ZAMANLA BOZULDU... (Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fak. Dekanı Prf. Dr. EKREM SARIKOĞLU; Kadının başı açık namaz kılabileceğini ve.)
cumhurbaşkanımızın yobaz olduğunu düşünmüyorum. şuan ülkede laikliğin tek resmi teminatı kendisidir. lütfen iyi analiz edelim...
-
Allah varsa nerdedir?
lena sen arşla ilgili sırlara erdin galiba bildiklerini anlat bize aydınlat bizi lena.... bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp lenacığım...