Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

sardunyam

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.565
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    3

İletiler gönderen: sardunyam

  1. Ne demişler efendim''Beşer şaşar.'' şaşılacak bir şey yok kanımca...

     

     

     

    Beşerin şaşması ayrı bir meseledir beşerin kast-ı sözkonusudur bu hususta... :)

    Bunada şaşılmaz doğrudur çünkü öteki dünyayı daha buradan parselleyen bu dünyayı illaki sahiplenir...

  2. Eeeee ne denmiş:''Aklı olmayanın dini de olmaz.''Aklını kullanmayan adamdan da bilim beklenmez herhalde!Eğer bilim çözüyorsa yalanı, dolanı,talanı ahanda bilimin tavan yaptığı bir çağın içindeyiz.Kandırılmak mı alası var çağımızda hem de bilimsel yöntemlerle.Domuz gribiyle satılan aşılar bir numune...Gel de inanma...Bilim konuşuyor sonunda güya...Amaç kandırmak oldu mu dini de kullanabilirsin bilimi de.Herkesin aklına duygusuna hitap edecek bir araç bulmak çok da zor değil insanı bol olan dünyamızda...

    Bilim adamlarından bazılarının labaratuarda ürettiği sahte virüsü ve sahte aşılarını kimler pazarladı?

    Cevap: dinciler... :)

     

    Bu kadar basit işte... Uyanıklar safları her zaman kandırmanın bir yolunu bulur... Zaten insan inanmaya şartlandırılmıştır...

     

    Bilim ya da din ne tür insanların elinde şekillenirse onlara benzemekten başka şansı olmayan şeylerdir.

  3. Yeryüzünün Tanrısıdır belkide insan :)

    Fakat Tanrı ile zoru olan tek canlının insan olduğunu bilemeyiz...

    İnsanın yapıpta dünyadaki başka canlıların yapamadığı onca şey var...

    Büyüklüğü ölçülemeyen evren için insan ve dünya ne ifade eder ki?

    Bu çöplüğün horuzu başka çöplükte ötermi? :)

    Ne sadece dünya ne sadece insan yeterli değil açıklamaya

  4. zurnanın zırt dediği

    dananın kuyruğunun koptuğu

    ak ile karanın birbirinden ayrışacağı dönem...

    işte biz hepimiz tarih yazıyoruz, tarihi yazıyoruz...

    koca koca adamlar, kimi asker olmuş, kimi hükümet olmuş kimi cumhurbaşkanı olmuş...

    memlekette çözülmesi gereken bütün meseleler bir kenara yığılmış, cehalet, açlık, açgözlülük, anarşi almış yürümüş...

    ama o koca koca adamlar durmadan tepişiyor...

     

    anayasanın 15. maddesi değişecekmiş, ee ne olacakmış sonra 80 darbecileri yargılanacakmış...

    fakat ne tesadüf ve hay aksi ki zaman aşımı denilen şey icat olmuş...

     

    demirefe, o virajı alırız almasına ama çok zaiyat vereceğiz ben bunu görüyorum...

    bunun önünde duracak hiç kimse yok.

     

    Ergenekon'u da asimetrik savaşıda şusu busu da hikaye gerçek olan altımızdaki halının çekildiği, binanın çatırdadığı, çatının uçtuğu...

     

  5. 4. boyutun varolduğunu

    bir yerde eksilenin başka bir yerde çoğaldığını

    korktuğunla yüzleşeceğini

    hiçbirşeye ve kimseye körükörüne bağlanmamak gerektiğini

    yaşamın anlamlarının dahi göreceli olduğunu

    sıkıntısız ve rahat bir yaşamın öğreticiliğinin olmadığını

    ve gelip geçeceğini

     

  6. Çok küçükken bıraktım mucizelere inanmayı aklım kabul etmiyordu... Hala öyle düşünüyorum, herşeyin bir açıklaması olduğunu biliyorum...

    Miraç denilen şeyin tamamen zihinsel bir yükseliş olduğunu sanıyorum... Bugünün tabiriyle astral seyahat denilebilir... Matrix filminde ki görsellikler

    Zihnimde farklı şeyler uyandırmıştı, İslam'i yorumlarda sıkça kullanılan "bu dünya yalan" tabirinin bir açıdan gerçek olduğu düşünülebilir...

    Son yılların en popüler akımlarından birisi zihin gücü/beyin gücü ispatlıyor ki insan inandığı şeyi kendisi yaratıyor...

    Aklıma gelen başıma geldi, biliyordum böyle olacağını ben böyle inanıyorum, işte bak ben demiştim gibi cümlelerle beynimize kendi aklımızla yarattırıyoruz

    gibi geliyor... O yüzden cenneti ve cehennemide inananlar yaşayacak sanıyıyorum :)

  7. Tanrı denilince insan ne anlıyor?

     

    Eski bilgiler, kültürler, gelenekler ve inanışların bugüne ışık tutacağını bilmek gerekiyor.

    Bilgiğimizi sandığımız her bilginin farklı yorumlarla gözden geçirilmesi gerekiyor.

    Aslında hem yaratılış, hem evrim ve hem Nefilimliler gerçek olabilir eğer insanlar dinci, evrimci veya başka birşeyci olarak kendilerini kısıtlamazlarsa.

    Toptan reddediş ile kökten kabulleniş arasında bir fark olmadığını düşünüyorum.

    Herşey sadece nasıl aldıladığımızla alakalı olabilir.

  8. Zekeriya Öz herşeyden önce cemaatin adamıdır. Ve bu bütün meseleninde cevabıdır.

    İlker Başbuğ konusuna gelirsek bu işin içinde çok acayip işler var diye düşünüyorum.

    Nato'da görev ve eğitim almamış birinin Genel Kurmay Başkanı olabilme olasılığını düşünüyorum.!

    Ve Nato'nun TSK üzerindeki çökertme ve asimetrik savaşının nerede duracağını merak ediyorum...

  9. herşey sorgulanmalı ama yalanla yanlışla karalamayla değil akılla, bilgiyle ve önyargısız...

    ayrıca dinler ve inançlar tamamen kişiseldir herkesin bir görüşü vardır ama kendincedir...

    belli bir dine inananların içerisinde büyük çoğunluk dogmatik ve sorgulamasız yaşar...

    inançlarının temelinde koşulsuz iman vardır, kime ve neye karşı koşulsuz olduğunu bile sorgulamazlar...

    aslına bakarsanız inanç bir ihtiyaçtır bana göre ihtiyacı olana inanır insan...

  10. İlker BAŞBUĞ

    Orgeneral

    P.1962-2

    Türk Silahlı Kuvvetlerinin 26'ncı Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral İlker BAŞBUĞ, 1943 yılında Afyonkarahisar'da doğmuş, 1962 yılında Kara Harp Okulundan, 1963 yılında Piyade Okulundan mezun olmuştur.

     

    1971 yılına kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı çeşitli birliklerde Takım ve Bölük Komutanlığı yapan Orgeneral BAŞBUĞ, 1973 yılında Kara Harp Akademisini kurmay subay olarak bitirdikten sonra; Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığında Karargâh Subaylığı, Kara Harp Akademisi Öğretim Üyeliği, Belçika / Brüksel'de NATO Uluslararası Askerî Karargâhında Cari İstihbarat Plan Subaylığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Plan ve Prensipler Başkanlığı Savunma Araştırma Şube Müdürlüğü ve 51'inci Piyade Tümeni 247'nci Piyade Alay Komutanlığı görevlerini yürütmüştür.

     

    İngiltere Kara Harp Akademisi ve NATO Savunma Kolejini de bitiren Orgeneral İlker BAŞBUĞ, 1989 yılında Tuğgeneralliğe terfi etmiştir. Tuğgeneral rütbesi ile Belçika / Mons'ta Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhında (SHAPE) Lojistik ve Enf. Daire Başkanlığı ile 1'inci Zırhlı Tugay Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, 1993 yılında Tümgeneralliğe terfi etmiştir. Tümgeneral rütbesi ile Jandarma Asayiş Komutan Yardımcılığı ve Belçika / Mons'ta Millî Askerî Temsil Heyeti (NMR) Başkanlığı görevlerinde bulunmuş, 1997 yılında Korgeneralliğe terfi etmiştir. Korgeneral rütbesi ile 2'nci Kolordu Komutanlığı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Başyardımcılığı görevlerinde bulunduktan sonra 2002 yılında Orgeneralliğe terfi etmiştir. Orgeneral rütbesi ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı, Genelkurmay II nci Başkanlığı, 1'inci Ordu Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, 30 Ağustos 2008 tarihinden geçerli olarak Genelkurmay Başkanlığı görevine atanmıştır.

     

    Orgeneral BAŞBUĞ; TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası, Pakistan İmtiyaz Nişanı, TSK Şeref Madalyası, Gambiya Özel Şeref Madalyası, ABD Liyakat Madalyası ve Arnavutluk Altın Kartal Madalyası sahibidir.

     

    Bayan Sevil BAŞBUĞ ile evli olan Orgeneral İlker BAŞBUĞ'un 2 çocuğu vardır. İngilizce bilmektedir.

     

    Altını çizdiğim yere dikkat etmenizi rica ederim.

    Belki bazı şeyler şimdi daha iyi anlaşılır.

    Örneğin Kozmik Odanın aranmasına neden izin verildiği!!!

     

    Gucukcuk,

    Ben darbe yapacak olsam önce seni alırdım :P

  11. 70'lerin Türkiyesi ile bugünün Türkiyesi arasında korkunç uçurumlar var...

    Türkiye gün geçtikçe kalite kaybediyor, düşünceüreten ve geliştiren insanlar dışlanıyor, iftira kültürü, din kültürü, yozluk kültürü gittikçe yayılıyor, normaldir Tarikat Hukukunun gelmesi...

    Ne de olsa artık bu ülkeyi onlar yönetiyor.

  12. TSK'nın içinden bilgi ve belge sızıyor olabilir elbette olasıdır bu bütün dünyada böyledir ancak bilgi ve belge denilen şeyler Vakit ve Taraf Gazeteleri denilen yandaş medyanın ortaya atıp durduklarıysa buna inanmak akıl işi değildir...

     

    Islak - kuru veya nemli imzalı belgeler, ısıtılmış ve fırından taze çıkmış belgeler, hatta belgeyle gelen darbeler, yapılmamış bir darbenin belgeleri, günlük yazıları, biz darbe yapacağız haberiniz olsun yazılı belgeler...

     

    Daha sayalım mı?

     

    TSK çuvallamamıştır ama çuvalladığı sanılsın istenmektedir...

     

    Ben TSK'da bir general olsam veya geçtim sıradan bir rütbeli subay olsam darbe yapacak olsam onun belgesini yapmam... Darbeyi yaparım, imza atmam...

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.