-
İçerik Sayısı
10.565 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
3
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf Kritikleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm Kritikleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
İletiler gönderen: sardunyam
-
-
Eeeee ne denmiş:''Aklı olmayanın dini de olmaz.''Aklını kullanmayan adamdan da bilim beklenmez herhalde!Eğer bilim çözüyorsa yalanı, dolanı,talanı ahanda bilimin tavan yaptığı bir çağın içindeyiz.Kandırılmak mı alası var çağımızda hem de bilimsel yöntemlerle.Domuz gribiyle satılan aşılar bir numune...Gel de inanma...Bilim konuşuyor sonunda güya...Amaç kandırmak oldu mu dini de kullanabilirsin bilimi de.Herkesin aklına duygusuna hitap edecek bir araç bulmak çok da zor değil insanı bol olan dünyamızda...
Bilim adamlarından bazılarının labaratuarda ürettiği sahte virüsü ve sahte aşılarını kimler pazarladı?
Cevap: dinciler...
Bu kadar basit işte... Uyanıklar safları her zaman kandırmanın bir yolunu bulur... Zaten insan inanmaya şartlandırılmıştır...
Bilim ya da din ne tür insanların elinde şekillenirse onlara benzemekten başka şansı olmayan şeylerdir.
-
Yeryüzünün Tanrısıdır belkide insan
Fakat Tanrı ile zoru olan tek canlının insan olduğunu bilemeyiz...
İnsanın yapıpta dünyadaki başka canlıların yapamadığı onca şey var...
Büyüklüğü ölçülemeyen evren için insan ve dünya ne ifade eder ki?
Bu çöplüğün horuzu başka çöplükte ötermi?
Ne sadece dünya ne sadece insan yeterli değil açıklamaya
-
lacivert rengi akşamların
sarı sabahlarına uyan ey jön
-
artık herşey İLAHİ'yat
-
zurnanın zırt dediği
dananın kuyruğunun koptuğu
ak ile karanın birbirinden ayrışacağı dönem...
işte biz hepimiz tarih yazıyoruz, tarihi yazıyoruz...
koca koca adamlar, kimi asker olmuş, kimi hükümet olmuş kimi cumhurbaşkanı olmuş...
memlekette çözülmesi gereken bütün meseleler bir kenara yığılmış, cehalet, açlık, açgözlülük, anarşi almış yürümüş...
ama o koca koca adamlar durmadan tepişiyor...
anayasanın 15. maddesi değişecekmiş, ee ne olacakmış sonra 80 darbecileri yargılanacakmış...
fakat ne tesadüf ve hay aksi ki zaman aşımı denilen şey icat olmuş...
demirefe, o virajı alırız almasına ama çok zaiyat vereceğiz ben bunu görüyorum...
bunun önünde duracak hiç kimse yok.
Ergenekon'u da asimetrik savaşıda şusu busu da hikaye gerçek olan altımızdaki halının çekildiği, binanın çatırdadığı, çatının uçtuğu...
-
Aklın büyüdükçe, küçülür evren boşalır
Oyuk oyuk görünen herşey bir bütün olur
Hangisine inanayım diye sorarsın
Birgün hiç birşeye inanmaz olursun
-
4. boyutun varolduğunu
bir yerde eksilenin başka bir yerde çoğaldığını
korktuğunla yüzleşeceğini
hiçbirşeye ve kimseye körükörüne bağlanmamak gerektiğini
yaşamın anlamlarının dahi göreceli olduğunu
sıkıntısız ve rahat bir yaşamın öğreticiliğinin olmadığını
ve gelip geçeceğini
-
Çok küçükken bıraktım mucizelere inanmayı aklım kabul etmiyordu... Hala öyle düşünüyorum, herşeyin bir açıklaması olduğunu biliyorum...
Miraç denilen şeyin tamamen zihinsel bir yükseliş olduğunu sanıyorum... Bugünün tabiriyle astral seyahat denilebilir... Matrix filminde ki görsellikler
Zihnimde farklı şeyler uyandırmıştı, İslam'i yorumlarda sıkça kullanılan "bu dünya yalan" tabirinin bir açıdan gerçek olduğu düşünülebilir...
Son yılların en popüler akımlarından birisi zihin gücü/beyin gücü ispatlıyor ki insan inandığı şeyi kendisi yaratıyor...
Aklıma gelen başıma geldi, biliyordum böyle olacağını ben böyle inanıyorum, işte bak ben demiştim gibi cümlelerle beynimize kendi aklımızla yarattırıyoruz
gibi geliyor... O yüzden cenneti ve cehennemide inananlar yaşayacak sanıyıyorum
-
Allah herşeydir.
Salt birşey değil...
Belki nefrette Allah'tır sevgi dışında... Ya da belki tüm duygulardan arınmış hepsinin üstündedir...
-
Ben Kur'an'da çoğul hitap eden kendilerine BİZ diyen varlıkların sırrını çözdüğümüzde aslında olayın çok başka bir boyutu olduğunu anlayacağımızı sanıyorum.
-
Tanrı denilince insan ne anlıyor?
Eski bilgiler, kültürler, gelenekler ve inanışların bugüne ışık tutacağını bilmek gerekiyor.
Bilgiğimizi sandığımız her bilginin farklı yorumlarla gözden geçirilmesi gerekiyor.
Aslında hem yaratılış, hem evrim ve hem Nefilimliler gerçek olabilir eğer insanlar dinci, evrimci veya başka birşeyci olarak kendilerini kısıtlamazlarsa.
Toptan reddediş ile kökten kabulleniş arasında bir fark olmadığını düşünüyorum.
Herşey sadece nasıl aldıladığımızla alakalı olabilir.
-
mutlu bir haber duydum hakkında eğer gerçekse mutluluklar dilerim canım kardeşim.
-
Zekeriya Öz herşeyden önce cemaatin adamıdır. Ve bu bütün meseleninde cevabıdır.
İlker Başbuğ konusuna gelirsek bu işin içinde çok acayip işler var diye düşünüyorum.
Nato'da görev ve eğitim almamış birinin Genel Kurmay Başkanı olabilme olasılığını düşünüyorum.!
Ve Nato'nun TSK üzerindeki çökertme ve asimetrik savaşının nerede duracağını merak ediyorum...
-
İnanç nedir ne değildir asıl bunu sorgulamak lazım?
inanç bilgi ile olur mu, yoksa bilgi bilmeyi mi getirir?
sanırım inanç tamamen duygu ile alakalı hislerle alakalı ihtiyaçla alakalı ama bilmek
çok kompleks birşey...
bildiğinde inanmak ihtiyaç olmaktan çıkıyor...
-
İnsanların renk beğenisi değişmez bana göre, örneğin ben Mavi-Siyah ve beyazı her zaman diğer renklerden fazla severim...
O zaman ruhsal halim sabit ve kronik depresif mi oluyor
-
şimdi döndüm ne zaman gidicem
-
doğrudur hepimizin hayatından bir öküz/boğa geçmiştir
-
herşey sorgulanmalı ama yalanla yanlışla karalamayla değil akılla, bilgiyle ve önyargısız...
ayrıca dinler ve inançlar tamamen kişiseldir herkesin bir görüşü vardır ama kendincedir...
belli bir dine inananların içerisinde büyük çoğunluk dogmatik ve sorgulamasız yaşar...
inançlarının temelinde koşulsuz iman vardır, kime ve neye karşı koşulsuz olduğunu bile sorgulamazlar...
aslına bakarsanız inanç bir ihtiyaçtır bana göre ihtiyacı olana inanır insan...
-
İlker BAŞBUĞ
Orgeneral
P.1962-2
Türk Silahlı Kuvvetlerinin 26'ncı Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral İlker BAŞBUĞ, 1943 yılında Afyonkarahisar'da doğmuş, 1962 yılında Kara Harp Okulundan, 1963 yılında Piyade Okulundan mezun olmuştur.
1971 yılına kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı çeşitli birliklerde Takım ve Bölük Komutanlığı yapan Orgeneral BAŞBUĞ, 1973 yılında Kara Harp Akademisini kurmay subay olarak bitirdikten sonra; Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığında Karargâh Subaylığı, Kara Harp Akademisi Öğretim Üyeliği, Belçika / Brüksel'de NATO Uluslararası Askerî Karargâhında Cari İstihbarat Plan Subaylığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Plan ve Prensipler Başkanlığı Savunma Araştırma Şube Müdürlüğü ve 51'inci Piyade Tümeni 247'nci Piyade Alay Komutanlığı görevlerini yürütmüştür.
İngiltere Kara Harp Akademisi ve NATO Savunma Kolejini de bitiren Orgeneral İlker BAŞBUĞ, 1989 yılında Tuğgeneralliğe terfi etmiştir. Tuğgeneral rütbesi ile Belçika / Mons'ta Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhında (SHAPE) Lojistik ve Enf. Daire Başkanlığı ile 1'inci Zırhlı Tugay Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, 1993 yılında Tümgeneralliğe terfi etmiştir. Tümgeneral rütbesi ile Jandarma Asayiş Komutan Yardımcılığı ve Belçika / Mons'ta Millî Askerî Temsil Heyeti (NMR) Başkanlığı görevlerinde bulunmuş, 1997 yılında Korgeneralliğe terfi etmiştir. Korgeneral rütbesi ile 2'nci Kolordu Komutanlığı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Başyardımcılığı görevlerinde bulunduktan sonra 2002 yılında Orgeneralliğe terfi etmiştir. Orgeneral rütbesi ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı, Genelkurmay II nci Başkanlığı, 1'inci Ordu Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, 30 Ağustos 2008 tarihinden geçerli olarak Genelkurmay Başkanlığı görevine atanmıştır.
Orgeneral BAŞBUĞ; TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası, Pakistan İmtiyaz Nişanı, TSK Şeref Madalyası, Gambiya Özel Şeref Madalyası, ABD Liyakat Madalyası ve Arnavutluk Altın Kartal Madalyası sahibidir.
Bayan Sevil BAŞBUĞ ile evli olan Orgeneral İlker BAŞBUĞ'un 2 çocuğu vardır. İngilizce bilmektedir.
Altını çizdiğim yere dikkat etmenizi rica ederim.
Belki bazı şeyler şimdi daha iyi anlaşılır.
Örneğin Kozmik Odanın aranmasına neden izin verildiği!!!
Gucukcuk,
Ben darbe yapacak olsam önce seni alırdım
-
70'lerin Türkiyesi ile bugünün Türkiyesi arasında korkunç uçurumlar var...
Türkiye gün geçtikçe kalite kaybediyor, düşünceüreten ve geliştiren insanlar dışlanıyor, iftira kültürü, din kültürü, yozluk kültürü gittikçe yayılıyor, normaldir Tarikat Hukukunun gelmesi...
Ne de olsa artık bu ülkeyi onlar yönetiyor.
-
Bu konu ile ilgili bütün hislerimi Yılmaz Özdil muhteşem yazısıyla yine yazmış herkesin okumasını tavsiye ederim...
Yazısının başlık adı "Roman-tizm"
-
TSK'nın içinden bilgi ve belge sızıyor olabilir elbette olasıdır bu bütün dünyada böyledir ancak bilgi ve belge denilen şeyler Vakit ve Taraf Gazeteleri denilen yandaş medyanın ortaya atıp durduklarıysa buna inanmak akıl işi değildir...
Islak - kuru veya nemli imzalı belgeler, ısıtılmış ve fırından taze çıkmış belgeler, hatta belgeyle gelen darbeler, yapılmamış bir darbenin belgeleri, günlük yazıları, biz darbe yapacağız haberiniz olsun yazılı belgeler...
Daha sayalım mı?
TSK çuvallamamıştır ama çuvalladığı sanılsın istenmektedir...
Ben TSK'da bir general olsam veya geçtim sıradan bir rütbeli subay olsam darbe yapacak olsam onun belgesini yapmam... Darbeyi yaparım, imza atmam...
-
İnsanlık tarihi boyunca uyanıklar safları Allah ile aldatmayı başarmışlar.
Hala böyle, bundan sonrada böyle devam edecek.
İnsanlarda tapınma dürtüsü, avantacılık kültürü, cehalet oldukça, uyanıklar Allah'a tekel koyup yolunda bilet kesmeye devam edecekler...
-
Benim evliyalar konusunda hassasiyetim var o ayrı konu ama yatıra don bağlamayıda görmemiştim
Gayet normal aslında tel bağlayınca, bez bağlayınca, çaput bağlayınca oluyorda don bağlayınca neden olmasın?
ALLAH PUTU
- Dini Konular - Din - Dinler
Gönderi tarihi:
Beşerin şaşması ayrı bir meseledir beşerin kast-ı sözkonusudur bu hususta...
Bunada şaşılmaz doğrudur çünkü öteki dünyayı daha buradan parselleyen bu dünyayı illaki sahiplenir...