-
İçerik Sayısı
10.566 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
3
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
sardunyam tarafından postalanan herşey
-
Tam olarak ne istiyorsunuz söyleyin bizde bilelim. Elinizden gelen tek şey karalamaya çalışmak ama buna gücünüz yetmez bu çabalarınız boşuna. eğer öğrenmek için ya da yararlı bir tartışma için yazışıyor olsaydınız daha doğru bilgilerle tartışırdınız ama bilginizin arabları gözlemlemekten ileri gitmediği ortada.
-
hangi sure olduğunu yazmamışsınız. ve zaten ayet kendisi doğruyu anlatmış. adaletli olmaktan korkarsanız bir tane almalısınız ve diğerinde ne diyor ne yaparsanız yapın kadınlar arasında adil olamazsınız. sonuç: tek eşlilik adil olmak ve doğru olanı yapmak bakımından en doğru olandır.
-
Sevgili yam yam ayette geçen öksüz kavramı o günlerde dul kadınlar için kullanılan bir tabirdir. öksüz kelime anlamı öksüz: kimsesiz, annesi ve babası olmayan. Bahsetmiş olduğunuz ayet zaten tek eşliliği meşru kıldığını gösteren ayettir. Yani ne yaparsanız yapın kadınlar arasında eşit olamazsınız erkek olarak her iki kadını aynı derecede sevemez ve ilgi gösteremezsiniz demek oluyor. o yüzden insanların bunu böyle anlaması gerek adalet istiyorsanız tek eşlilik yaparsınız adalet istemiyorsanız çok evlilik... selamlar
-
Bu bir cevaptır sayın yam yam çok açık bir cevaptır. biri eksikse diğeri tam. biri yoksa diğeri var. işte bunlar ibret içindir taki anlayasınız. selamlar
-
Nisa suresi 3. ayet Şayet öksüz (kadınlar) olanlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinden korkarsanız size helal olan başka kadınlardan 2 şer 3 er 4 er alın. O kadınlar arasında da adalet yapamayacağınızdan korkarsanız "bir" tane alın. Yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinin. Adaletten ayrılmamanız için en uygun olan budur. Sevgili yam yam ve bilimselci 1400 yıl önce bırakın Arabistanı dünyada ki kadın haklarından bilginiz vardır... Dünyada bütün zengin erkekler krallar, padişahlar, devlet adamları hangi inanca sahip olursa olsunlar birden çok kadınla evlenmişler ya da himayalerina almışlardır. Sevgili kral arkadaşımın da söylediği gibi peygamberimiz 50 yaşından sonra çok sayıda kadınla evlenmiştir. Oysa daha genç yaşlardayken tek bir kadın ile evliydi. Bu arada her bir eşine birer gün gitmesi bir nezaket örneğidir. Onlara sahip çıkmaktır. Onları ortada bırakmamaktır. Siz bunları kabullenmeyebilirsiniz ben bunu o şartlar için abes bulmuyorum ama günümüz şartlarında bundan söz etmek bile abestir. Benim peygamber hariç bunu ne kendi hayatımda ne de başkasının hayatında hoş görmem mümkün değil. Ancak bunu da anlamak istemeyeceğinizi biliyorum.
-
Sevgili bilimselci Sanırım neden çiçek verdiğimi anlamadınız, ben 1400 yıl önceki geleneklere göre normal olan bir davranıştan söz ediyorum o şartlarda kadın hangi konumdaydı hepimiz biliyoruz. Çok evlilik ya da çok eşlilik benim bir kadın olarak ve bir insan olarak asla tasvip edemeyeceğim bir davranış. Günümüzde yapılanlar size normal geliyor mu? Çok aydın geçinen insanlar metres tutabiliyorlar ya da para karşılığı (evli olmalarına rağmen) cinsellik yaşayacakları kadınları kiralıyorlar bunlara alkış mı tutmalıyız? 1400 yıl önce Arab yarımadasında evli olmayan dul bir kadının tek başına yaşama şansı yoktu. bunu görün lütfen. Bugün bile çok modern geçinen toplumlarda buna benzer yaklaşımlar oluyor dul bir kadının eğer çok marjinal ya da ekonomik anlamda güç sahibi değilse tek başına yaşaması zor. Bu gerçektir. Benim yaşamış olduğum büyük bir şehir ve sözde çok modern insanlar var ama dul arkadaşlarım sokakta dolaşırken evli ya da bekar bir hanım kadar rahat olamıyorlar. Kollektif paylaşım her kadının kabulleneceği bir şey değil ama kabullenen üstelik buna hevesli kadınlarda mevcut. Evli erkekleri daha cazip gören kadınlarda var. Bir kadın olarak bunu söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama bunlar gerçek yaşıyoruz ve görüyoruz. Hayatımız boyunca bize garip gelen şeyleri yaşayan insanlar görüyoruz. Umarım doğru anlaşıldım.
-
Sayın yam yam yarasaya görmeyen göz veren Allah ona düşük titreşimleri bile duyacak kulaklar vermiştir. Bu demek oluyor ki Allah her şeyi ayarlıyor, kiminin görüş yeteneği az kiminin duyum yeteneği ama birinden biri ya da başka özelliği bunları aratmıyor. selamlar
-
Benim bildiğim kadarıyla sabetaycılığın kurucusu Savi Türkiye'ye yerleşiyor ve burada müslüman gibi görünen ve yaşayan ama aslında Yahudi olan bir oluşum başlatıyor. İlkeleri de şu "müslümanlar gibi görün ama asla onlardan olma" bu günlerde çok gündemde olan bir kitap var "Efendi/Beyaz Türkler" burada da Türkiyedeki sabetaycıların kim oldukları yazmakta. Sabetaycılar birbirlerini sürekli destekliyorlar ve önemli mevkilere geliyorlar. Yoksul bir sabetay göremezsiniz. Siyaset, ticaret ve sanat alanlarına yerleşiyorlar genellikle. Adetleri arasında bir yakınları öldüğünde ardından tıpkı bir müslüman gibi 7 gün Kuran okutuyorlar mevlit yapıyorlar ama 7. günden sonra Tevrat okumaya başlıyorlar ve çocuklarına belli bir yaşa gelmeden Yahudi olduklarını söylemiyorlar. Ancak Yahudiler sabetayları tam olarak Yahudi görmeselerde ekonomik anlamda destek oldukları biliniyor. Sayılarının 100.000 civarında olduğu söyleniyor. İslam adı altında bazı hurafeleri yerleştirenlerde onlar. Yahudi geleneklerine sahip çıkarlar. Toplum içinde çok iyi tanınırlar, kibar ve naziktirler, herhangi bir çıkarlarına aykırı bir davranışta bulunmadığınız sürece. Selamlar
-
Herkes kar okuyordu olabilir o zaman herkes pamuğa kızgın değildi. biz şimdi burada duygusal düşünüyor olabiliriz ama en azından bu daha onurlu bir davranış, bana ve milletime sövdüreni taktir etmek benim yapıma aykırı. üstelik bende onu sorguladım ondan daha iyi edebiyatçılar da var ama neden pamuk?
-
Orhan Pamuğun aldığı ödüle sevinenler size sormak istiyorum acaba bu pamuk Türklüğe hakaret etmemiş olsaydı 1 milyon Ermeniyi katlettiler demeseydi ve bu lobilerle iyi ilişkiler kurmasaydı bu ödülü yine ona verirlermiydi? Bu ödül neyin karşılığında verildi artık malum. O yüzden bizler sevinmiyoruz hatta umursamıyoruz. Vatan ve millet düşmanları sevinebilirler. Aynı zamanda bir edebiyatçı olarakta kişisel kanaatim dünya çapında kendisinden kat kat iyi edebiyatçılar var. Bana göre keşke dürüst, satılmamış bir edebiyatçı alsaydı hangi milletten olursa olsun. En azından hak eden biri olurdu. Dünyada Türke ve Türklüğe hakaret eden herkese verecekleeri bir ödül var. Yeterki söyleyin.
-
Bazı insanlarda böyle şeylere inanmaya müsait bir yapı var. Hele böyle bir hocayı buldularmı artık o kişide hikmeti alayı gördüklerini sanarlar buna o kadar inanırlar ki o kişi artık onlara göre seçilmiştir. Ne söylese ayettir onlara göre. Asla şüphe etmezler. Bir kesesinde şahit olmuştum bir kadının anlattıklarına kadının bağlı olduğu tarikatın şeyhi o kadar kerametliymiş ki kanserli birini okuyarak iyi etmiş. Bu bunun gibi şeylere inanıyorlar. İman etmiş akıl sahipleri bir hastalığa yakalandıklarında doktora giderler çünkü Allah tıbbı yaratmıştır. Hastalıklarına şifa istemek içinde ayrıca bir hocaya gitmezler çünkü Allah kendilerinide duyar, araya kimseyi sokmadan kendileri Allah'a dua ederler. Cübbeli Ahmet hoca bu vatana ne vermiştir, hangi ilmi irfanı öğretmiştir. Kaç tane aydınlık kafa yetiştirmiştir. Küçücük çocuklara çarşaf giydirip daha çocuk yaşında onlara kadın olduklarını öğretmekmidir din öğretmek. Bu menfaat kapısıdır artık görülmelidir. Dinini öğrenmek isteyen devletin yetiştirdiği aydınlık insanları dinlemelidir ama dinlerken aklını hep devrede tutmalıdır. Kuran'ı Türkçe olarak değişik meallerini okumalıdır. Din öğretmek bu hocalara kaldıysa vay halimize.
-
Din ona mensup olan herkesin ilgi alanına girer ve bundan dünyasal bir çıkar gütmezler (şimdi akıllarına ahiretsel çıkar gelecektir) ama buda değil sadece gönüllülük... Değer verdiğiniz herşeyi savunursunuz hepimiz savunuruz dinde bizim değerlerimiz arasında o yüzden ilgi alanımıza giriyor. Bu bizim burada dinci görünme çabası gösterdiğimiz anlamına gelmez. Bilakis akademiksel bir tartışmada varlığı ve yokluğu (saygı çerçevesinde) tartışmak gelişim açısından faydalıdır. Sevgili Taurusmutis Sabetaycılık hakkında pc'mde bulunan bilgilerin bir kısmını burada paylaşayım. Bir Sabetaycının dinî kimliğini devam ettirip ettirmemesi önemli değildir.Yahudilik, bir din olduğu kadar bir kültürdür. Dünyanın her yerindeki Yahudilerin belli ortak özellikleri vardır. Sabetaycılar da Yahudi kültürünün bir parçasıdırlar. Sabetaycılar son derece organizedirler çünkü Yahudilik dünyanın her yerinde organizedir.Bunun en belirgin kanıtı da İsrail'in kuruluş sürecidir. Bir Sabetaycı hiçbir zaman İslam'a inanamaz, bu mümkün değil. İnandığını söylüyorsa da yalan söyler.Şeyhülislam olabilmiş ya da Nakşibendilik gibi bir tarikata girmiş bir Sabetaycı ya da İstanbul'un varoşlarında yaşayan bir Sabetaycı gösteremezsiniz. Onlar, Etiler-Teşvikiye-Maçka üçgeninde yaşar. Türkiye'de ve siyasi hayatta bugün egemen bir Sabetaycı kültürü, Yeni Türkiye Partisi ile bir kez daha ortaya çıktı. Bir Sabetaycı, Ben Sabetaycı değilim diyebilir. Mesela, Orhan Pamuk gibi Kemal Derviş, İsmail Cem, Rahşan Ecevit, Çevik Bir, Halil Bezmen ve Can Paker en medyatik olanları. Takiyye yapıyor diye müslüman-milliyetçileri suçlayanlar asıl takiyyeciler ! Devleti ele geçirmek için YTP oluşumunu sahneye sürmek Yahudi veya Sebataycıların şeytani zekalarına yakışıyor. Sabetaycılığın devlet içindeki rolünün anlaşılabilmesi için Türkiye tarihindeki iki noktanın aydınlatılması gerekiyor.1924'teki mübadelede Sabetaycıların Türkiye'ye getirilmesiyle müslümanlaşmış Yahudiler Türkiye'nin resmi tarihini yazdılar ve CHP içinde sol içinde yuvalandılar. 1924 mübadelesinde Türkler ve Türkiye'de yaşayan gayri Müslimler yer değiştirdi. Sabetaycılar,Müslüman kabul edilerek Türkiye'ye getirildi. Sabetaycılar, Osmanlı Devleti'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kayıtlarına göre Müslümanlar. Ben, Müslüman olmadıklarını iddia ediyorum. Sabetaycılık Yahudiliğin ta kendisidir. Takiyye yapan en büyük örgütlü bir teşkilattır. 1924'te 25 bin Sabetaycı geldi, bugüne kadar toplam nüfusları 100 bin civarına ulaştı.1950'lerde cemaat içinde asimilasyon evlilikler yoluyla başladı. Faruk Aslan (alıntıdır) -http://www.imwar.com/thread.php?threadid=456&sid=10b0d36123a46dec9368f34b1b64b277-
-
Değerli arkadaşım Allah'ın ispatı mevzu bahis olamaz, çünkü o teknoloji üstü, bilim üstü... böyle bir teknolojide olmadığına göre nasıl ispatını beklersiniz. Bu zaten akıl dışı olmuyor mu? İspatı mümkün bütün görünmezleri örnek vermişsiniz iyide zaten onların bir yaratıcısı var, siz yaratanın ispatını hangi teknolojik aletle yapılabilir sanıyorsunuz. Ayrıca imtihanın sırrıda görmeden inanmakta. İşte akıl burda kısır kalıyor. Selamlar
-
klavyemden çıkan kırmızıları göstermemeye çalışmıyorum sayın gugukçuk kızgınlığımı, memnuniyetimi, tepkimi insani duygularla gösteriyorum Tarihe küsmek olmaz sevgili arkadaşım ama tarihin içinde çereyan eden olayların nedenleri ve sonuçlarını görmezden gelip "bir şovalye" edasıyla kabullenmekte bir fayda varmı? Bunu tarihte hangi millet yapmıştır? Haklarımızı biz savunmayı bilemezsek çocuklarımıza haklarını savunmayı nasıl öğreteceğiz değerli arkadaşım. Temennilerinize yürekten katılıyorum umuyorum ki gelecek günler daha aydınlık daha güçlü bir ülke meydana getirsin. Selamlar
-
Fikir beyan etmekte hepimiz özgürüz ancak belli sınırları var. Hakaret ve alay içermemeli. Bu yüzden kimse kimseyi yargılamaz ve cezalandırmaz ama hakaret hakkına kimse sahip değil yasaları tanımamakta ayrı bir tartışma konusu...
-
Mustafa Kemal in din hakkındaki görüşleri
sardunyam şurada cevap verdi: saklıgerçek başlık Dini Konular - Din - Dinler
Ya siz benim hakkımda çok önyargılısınız ya da yazdığım yazıların sadece bir kaçından haberiniz var. Ben laik sistemin bir savunucusuyum. Hem bu konuda sizden daha fazla yazmışlığım var. Laikliğin tanımı anayasal çerçevede belli zaten buna yeni bir tanım getirmek politika arkadaşımızın da dediği gibi yeni beklentiler eklemek olur. Din devletin yönetiminde olmaz çünkü devlet bir mekanizmadır devletin yönettiği milletin dini olur buda değişkendir. O yüzden devlet her vatandaşına eşit yakınlıkta olmalıdır. Devlet insanların inanç seçimlerini belirleyici olmamalıdır. Laik sistem tam ve doğru işletilse bile bir kısım insanlar bundan rahatsızlık duymaya devam ederler çünkü amaç farklı. Din devleti isteyenler bunu başka amaçlar için istiyorlar. O yüzden laiklik bizler için vazgeçilmezdir. Laiklik hepimizin inancını özgürce yaşayacağının garantisidir. Bakın bu güncel konularda irtica başlığında daha dün yazdığım bir yazım. Ben bizleri engelleyen var demişmiyim buradaki arkadaşlara soruyorum. Az çok hakkımda bilgi sahibi olanlar var. Lütfen kendinize başka bir atışma elemanı seçin, çünkü sizinle diyalog kurmamız çok zor.- 93 cevap
-
- Mustafa Kemal
- Din Hakkıdna Görüşleri
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Deveye hendek atlatmak mı? Sanırım bu söz Fransızlara daha uygun olur. Bilgilendirdiğin için teşekkür ederiz ama biz zaten konuyu takip ediyoruz. ayrıca tarihte hiç bir dostluk ilişkimizin olmadığı milletlerin hakkımızda objektif karar alacağına zaten inanmıyoruz. Almasınlar aslına bakarsan bu millette meraklı değil Avrupalı olmaya. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar diyen M. Akif gibi bize görede medeniyeti Avrupalıdan öğrenecek değiliz. Irkçılık ırkçılık doğruyor farkındamısınız... Etki-tepki meselesi. Günah keçisi yapmıyoruz tartışıyoruz sadece senden daha objektif olmanı bekliyoruz. İlgileniyorsan eğer arama motorlarından girip bak Kuzey Irak'ta neler oluyor. Daha dün Bulgaristan'da ki soydaşlara neler yapıldı onuda sor, Azeri kardeşlerimize neler yapıldı, Kıbrıs'ta, Saraybosnada.... Tarihin en kanlı vahşetlerine uğrayanlar hep Türk asıllı vatandaşlar olmuştur. Ama bunu gören yok...
-
Ya da ne la boheme? Siz de pek sevindiniz sanıyorum. Avrupanın ülkem hakkında aldığı kararı ben tanımıyorum benim gibi 70 milyonda tanımayacak. Fransa'nın bu kararı ırkçılık yapmaktır üstelik yalan dolu bir iddia. Devlet arşivlerimizde bütün tarihsel olaylar belgeleriyle mevcut. Orhan Pamuk gibiler dışında bu millet bu yalanı asla kabul etmeyecektir. Neden Türkiye'nin tarihi ile bu kadar ilgileniyorsunuz nedir bu öfkeniz sizin ve Fransızların ve hatta bütün Avrupanın...Neden? neden hiç Türkmenlerin uğradığı katliyamlarla ilgilenmiyorsunuz, hemde şuan yapılmakta olan. Eskilere gitmenize gerek yok Kuzey Irak'ta şuan Türkmenler katlediliyor. Umursuyormusunuz?
-
Sayın Gugukçuk Evet çok kızgınım sizde kızgınsınız biliyorum bütün sağduyu sahipleri kızgındır mutlaka. Ama kızgın olduğum kadar da üzgünüm. Fransanın ne gibi bir çıkarı var bu yasadan onu anlamaya çalışıyorum. Ermenilerden gelecek 300.000 oy ile sınırlı olmadığı malum çünkü Fransada yaşayan çok sayıda Türk vatandaşıda var. Ama neden bu kadar üzerinde duruyor bu meselenin Fransa. Neyi amaçlıyor ve neyi hedefliyorlar. Varsa fikirleriniz lütfen onlarıda paylaşın bizimle. Demokrasi müdahalesi senaryosumu olabilir onu pek sanmıyorum ama onuda öyle göstermeye çalışacaklardır. Benim kişisel kanaatim biz Ab dayatmaları ile demokrasimizi geliştirmemeliyiz biz Ab'siz var olamayacak değiliz. Bu güne kadar nasıl var olduysak bundan sonrada öyle olacak. Bugüne kadr görülende Ab nin bize herhangi bir çıkar sağlamayacağı yönünde değil mi?
-
Güzel dost Sahurdaki yarı uykudan olabilir. Ama ben hala bir anlaşılmazlık göremedim. Neyse... Evrensel yasalarla kötülüklere müdahale eden kolluk kuvvetleri kimler gerçekten bilmiyorum. Acaba çok bilindik bişey mi? Hayır insanın gücü yetmiyormu dedim ya o yüzden soruyorum acaba insan değil mi bu kolluk kuvvetleri. Allah müdahale etmiştir ancak zaman zaman ve bu müdahaleler büyük çoğunlukla (ya da hepsi) bir peygamberin tebliğ görevini yapmaktan zorlanmasıyla Allah'tan yardım istemesinden kaynaklanmıştır. Hz. Muhammed'in (s.a.v) peygamberlik döneminde böyle bir müdahale olmamıştır bilakis peygamber bedenini kullanarak kendisine ve İslam'a saldıranlarla gerçek anlamda savaşmıştır. Çünkü peygamberimizin Allah'tan böyle bir talebi olmadı. (yani bir felaket, bir caza talebi) Ama senin bahsettiğin diğer inançlara ait batıl tanrılar (sadece doğa üstü olayların meydana gelmesinden) sözde müdahale etmişler. Kendi inançlarına göre. Peki sonuçta ne değişmiştir. İnsanlar yine bildiklerini yapmıyorlar mı? Yani kısacası tanrıların müdahale ettiği düşüncesi insanları belli bir süre dışında kontrol altında tutmaya yetmez. Bu yüzden Allah suçlanamaz. Dünya tarihinde gerçek bir adaletten tabiki söz edilemez, yarında edilemeyecek. O yüzden bir adalet dünyası olması gerekmiyor mu? Akıl da bunu düşünmüyor mu? Bu kadar bilinçli varlıklar maddenin yapısı itibarıyla meydana geldi ama vicdan denen bir de duygusu var o yüzden adalet arıyor, peki bu adaleti nerede bulacak? Dünyada hiç olmadı ve olmayacak o zaman hepimiz anlamsız bir şekilde yaşamlarımızı sonlandıracağız ve adalet arayarak yok olacağız. Ama o zaman bilincimizi kim teselli edecek? Emperyalizm konusuna gelirsek, sonuçta emperyalizm bir ejderha değil ve insanların elleriyle kurdukları bir düzen ve şimdi diğer insanlar bu düzenden şikayetçi oluyorlar ve hak arıyorlar. Zaten soru kendi içinde cevabını veriyor, emperyalizm her şeyi kullanır, dejenere eder ve yozlaştırır. Sonuçta inançlı ya da inançsız iyi insanlar bütün bunlardan rahatsız olarak yaşarlar ama bu düzeni değiştirecek güçleri yoktur. (İftara az kaldı şimdilik bu kadar)
-
Sayın yam_yam dini akıl dışı uygulamalardan arındırırsan saf ve arınmış gerçek mana çıkar ortaya. Bir kaç ibadet ve genel ahlak kuralları deyip geçmeyin bunlar insan için çok önemli şeyler. Din olgusu derinliği olan bir olgu onu tam ve doğru anlatabilmek inanın zor. Ancak sizin kendi şahsınızla ve burada birlikte yaptığımız sorgulamalar gibi dünyanın pek çok yerinde böyle konuşmalar geçiyor. Ve bunlar benim kafamda yeni fikirler ortaya çıkardığı gibi pek çok insanda da belli bir bilinç oluşturuyor. Sorgularken öğreniyorum ve öğreniyoruz. Ama öğreneceklerimiz bitmedi. Bilim felsefesinin başlangıç tarihi nedir sayın bilimselci. Ve sonuç itibarıyla bilim felsefesi sizin gibi benim gibi ilkeleri ve bilgileri olan insanları tarafından geliştirilen ve sürekli bir devinim halinde olan bir düşünce türü. Yani gelişmekte. Yani gelişirken değişmekte ve yenilenmekte. Öyle ise bugünün şartlarında genel doğrular olarak kabul ettiğimiz şeyler yarın önemini yitirebilir. Ama mesele buda değil. Akıl dünde akıldı bugünde akıl belki işleyişi değişiyor. Ama ben zaman zaman çok eski bilim adamları ve felsefecilerinin geldikleri noktayı okudukça onlarda ki idrakın nasıl bir şey olduğuna şaşırmadan edemiyorum. Akıl dışı uygulamalardan arındırdığımız inancımızı bilimsel ve soyut akılla birlikte yapacacağız. Şimdi yine kızarsınız siz... ama kızmayın bu kendi fikrim ve samimiyim. Çünkü yarın aklı izaha bir 3. şık daha gelirse bütün bu teroriler de çürütülmüş olacaktır. Zaten inanan insanlar her şeyi madde ile açıklamadıkları için soyut kavramlarıda düşünürler. Eski çağlarda bilimsel ilkeler olmadığı için çoğu olay içine mecaz katılarak anlatılmıştır. bu olaylar insanlara şimdi çok fantastik gelsede asıl mahiyetlerinin o olmadığını düşünüyorum. Ancak bu konularda insanlığın elinde henüz bir delil olmadığından tam izahı yok ya da ben bilmiyorum... O zaman ki inançların kabullendiği doğa üstü olay olarak gördüğü deneyimler akılla izah edilemediğinde fantastik hikayeler yoluyla insanlara aktarılmıştır. (espirisinde yaptığın gibi oruçlu iken insan belki sizin aradığınız cevabı tam ve net veremeyebiliyor bu arada her ikinizle de tartışmak kendi adıma büyük bir keyif)
-
O marşın ruhu var ve öyle bir ruh ki o insanı derinden etkiliyor her okuduğunuzda aynı heyecanı duyuyorsunuz, teşekkürler taurusmutis...