Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

sardunyam

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.566
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    3

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. Merhabalar Değerli arkadaşlarım şuan ne söyleyeceğimi bilememekle beraber karışık ve tuhaf duygular içerisindeyim. Gitmemden üzüntü duyan arkadaşlarımdan yazılarımı okuma zahmeti gösterip üstelik o yazılanlardan kendilerine pay çıkartanlardan ÖZÜR diliyorum. Lütfen beni affedin... Evrensel, bilimselci, dipnot, frozen, the, boss, birce, by x men, xlark tades, lena, sedelina, jhonywalker, muzaffer bütün yazdıklarınız için teşekkür ediyorum. İnanın bu mahcubiyetin altından kalkamayacağım. Haklarınızı helal edin. Ve özel mesaj yollayan arkadaşlarım ve msn den geri dönmemi rica eden arkadaşlarım hepinizi ayrı ayrı selamlıyorum. Beni büyük bir sorumluluğun altına soktunuz. Umarım bunun altından kalkmayı başarabilirim. Geldim diyorum... bu forumda bırakmaktan üzüntü duyduğum yazılarını keyifle okuduğum bazen ciddi tartışmalara girip kırdığım, kırıldığım bütün dostlarımı seviyorum. Lütfen bütün kırdıklarımda beni affetsin. Kısa bir süre dinlenmek istiyorum. Yine devam edeceğiz inşallah. Selamlar...
  2. Güzel dost hepinizi tebrik ediyorum yıpratmak istediniz ve başardınız bundan sonra bu forumda yokum çünkü ne yaparsam yapayım ne kadar iyiniyetli olursam olayım kafalarınızın içindeki hakkımda sahip olduğunuz düşüncelerinizi yıkamayacağım. peki bütün suçlamalarınızı kabul ediyorum hatalarımla günahlarımla ve yaptıysam onunla sizleri tanıdım ve yine duygularımın beni yönlendirdiği gibi gidiyorum. Bu arkadaş seviyeme inecekmiş sayenizde inmemiş ona öğretirsiniz daha farklı birşeyler artık. Ben öğrenemedim. Sizin inanmadığınızı biliyorum ama ben kendi inancım gereği öncelikle bilimselci güzel dost sana, gecekuşuna, yamyama, evrensele, ve hatta dipnota... ve inanan arkadaşlarıma hakkımı helal ediyorum. la boheme ve taususmutise ve zıplayan danaya etmiyorum. Biliyorum bir gün hesaplaşacağız. Allah katında... Bende senden ve diğer bütün arkadaşlarımdan çok şey öğrendim belki sizde benden öğrendiniz ama buraya kadarmış. Bu forumda benim ve bir kaç arkadaşımın katılımı bu kadarmış... Bu kadar duygusal bir yazı olsun istemezdim. Ama kahretsin ki ben duygusal bir insanım. ALLAHAISMARLADIK...
  3. gelincik seni seviyorum ve seninle gurur duyuyorum...
  4. ben demedim kofüçyüs dedi... valla ben onun yalancısıyım bu arada topicimize hoşgeldin güzel hikayeler yazarsın sende hadi onları paylaş bizimle
  5. Alevilerde sünniler kadar bu vatanın asli unsurlarıdır. Bu topraklarda binlerce yıldır birlikte yaşadığımız kardeşlerimizdir. Ve üstelik gelinciğe katılıyorum Türk-İslam anlayışının özü aleviliktir. Sünniliğin içindeki hurafeler gibi alevi inancındada hatalar vardır. Onlar büsbütün yanlış bizler büsbütün doğru değiliz. Aleviliğin en önemsediği can insandır. Zaten insanı can diye nitelendirirler. Ve bugüne kadar pek çok alevi dostumdan iyilikten başka bir şey görmemişimdir. O yüzden bende arkadaşlarıma katılıyorum ve YAŞASIN ALEVİ-SÜNNİ KARDEŞLİĞİ diyorum... selamlar
  6. Çok değerli Gecekuşu ve Evrensel Arkadaşlar meselenin oradan görünen yüzünde sanırım yazdıklarımdan sizde rahatsız oldunuz ve üzülerek belirtmeliyim ki bundan rahatsız olmanızı çok önemsemedim. Neden derseniz en başından beri söyledğim gibi sizler tarafsınız ben ise insanlar arasında sadece insani değerlerine göre tarafım. Bakın bu arkadaş inançsız olduğu için siz kendinizi onu savunmak zorunda hissetmişsiniz oysa burada hakkı göremiyorsunuz. O yüzden kırılarak bundan sonra görüşlerinizin de çok samimi olamayacağını düşüneceğim. Birincisi sayın evrensel bir önceki iletinizde gaptırmazlar diye espirili bir iğneleme yapmışsınız kusura bakmayın ama neden böyle bir şey yazma gereği duydunuz anlayamadım. Şimdi bende size diyorum ki peki biz laikliği savunmayacağız bundan sonra bu ülkede dinsizlere kaldıysa laikliği ve Mustafa Kemal'i savunmak o zaman laiklik elden gitti demektir. Çünkü bu ülkede sayıca inançlı ve laik sistemi benimsemiş insanların sayısı dinsiz ve ateistlerin sayısından fazladır. Bu demek olur ki laiklik artık sadece belli bir kesimin savunmasına kalmıştır ve artık siz düşünün bunu sonuçlarını. Bana orta yolcu ve birleştirici etiketide yapıştırmayın artık. Ben anladım ki bu imkansız insanlar birbirlerini yok etmeye bu kadar meraklı olduktan sonra artık yapacak hiç bir şey yok demektir. Arada bir bana hoş sözler söyleyerek kalbimi kazanamazsınız. Bunun önemi yok sonuçta siz kafanızda bizi belli bir yere koymuşsunuz o sözler o yüzden samimi değil. Son iletinizde de bunu belirtmişsiniz. Gaptırmazlar bizler oluyoruz size göre bunu anlayacak erdeme sahibiz. İnançlı insanlara ne kadar hoşgörülü olurlarsa olsunlar tahammül edemeyenler sanırım bizleride karşılarına almayı göze almışlar demektir. Ve sevgili gecekuşu Ben bu arkadaşa yardımcı olamam. Bunun pek çok sebebi var. Kendisi hakkında edindiğim bilgi ve kişisel görüşüme göre insanlara iftiralar atmaya meyilli ve bu konuda çok yetenekli. Ben bu tür insanlardan rahatsız olurum ve onlarla diyalog kurmam. Ne kadar iyiniyetli olursam olayım bende insanım ve o yüzden bazı kriterlerim var dostlarımı iftira atanlar ve yalancılardan seçmiyorum. Sizlere kendimi nasıl ve ne kadar tanıtabildim bilemiyorum ama en azından bilirsiniz ki insanlar arasında din, dil, mezhep, ırk ayrımı yapmadım başka şeyleri ayırdım o ayırdıklarımın en başında dürüstlük, samimiyet ve güven duyguları gelir. Daha dün bu savunduğunuz arkadaş kendi dostlarını üzerime saldırttı. Hakkımda olur olmaz iftiralar atarak. O yüzden bu kişi benim kardeşim, dostum ya da muhatabım olamaz. Sizce ben durup dururken ona neden bu kadar tepki göstereyim ki. Bu kadar düşüncesiz değilim. Herşeye rağmen ben inandığım yolda ilerlemeye devam edeceğim. Siz kabul edin ya da etmeyin ben Türk asıllı bir müslümanım ve Muhammed ümmetiyim. Bu ikisi benim için vazgeçilmezdir. Ben Mustafa Kemal'i de gaptırmam. Muhammed Mustafa'yı (sav)da gaptırmam. Ben ve benim gibiler bütün bu kırıcı ve yıldırıcı sözlere rağmen laikliği ve inancımızı aynı terazide tutacağız ve bunun hakkında kimseye yorum yapma hakkı tanımayacağız. Ne sizin ne de bir başkasının sempatisi uğruna yaptığımız seçimler değildi bunlar çocukluğumdan beri ailemden aldığım ve kişisel gelişimimle pekiştirdiğim ortak değerler bunlar. Ve çocuklarımıda böyle yetiştiriyorum. Kimsenin hoşuna gitsede gitmesede... selamlar
  7. siz bireysel yaşayanlarada tahammül edemiyorsunuz ki sayın la boheme neden rahatsız oluyorsunuz, bu ülkede inançlı insanların sayısı inanmayanlardan fazla olmasına rağmen ben inanmayanlarında düşünce ve görüşlerine saygı duyabiliyorken nedense aynı saygıyı kendi görüşlerime göremiyorum. bana akıl verenlere bakın. sizi inanmanız hususunda kim zorluyor ya da biri zorluyor mu? böyle mi hissediyorsunuz. Bu ülkede din bireysel yaşanmamış olsaydı o zaman bütün bu konuşmaları yapmamız yasak olurdu bakın siz istediğiniz gibi hakaret edebiliyorsunuz benim inancıma. sonra da din bireysel yaşanmalı diyorsunuz.... o zaman dinsizliğinizi neden bireysel yaşamıyorsunuz arkadaş. senin kendi inançsızlığını savunmaya hakkın varsa ve ne kadarsa benim de (senin tabirinle bizim tarafın) inancımızı savunmaya ve fikrimizi belirtmeye hakkımız var. sonuçta burada kimse kimseye baskı yapmıyor herkes aklı ve bilgisi ölçüsünde tartışıyor. yanlışlığın nerede biliyormusun karakterinde, ilk mesaj diye verdiğinizi zaten size hitaben yazmadım bu benim ana fikrim benim inancıma ve değerlerime saldırmayan hiç kimsenin inancına ve değerine saldırmam. sen daha sonra ki iletilerde üzerine alınmışsın ve bana soru sormuşsun cevabını almışsın daha ne uzatıyorsun. aklın sıra beni çelişkiler için demi göstereceksin. bizim buralarda bir tabir var "sen o yolu giderken biz geri dönüyorduk" ve sana söyledim benden uzak dur muhatabım değilsin.
  8. evrensel yani nereden ne yakalasam diye uğraşıyorsun sanki. hayır ayetleri yok saymıyorum bunu yapamam ben Kurana iman etmişim. Kısasta sizin için hayır vardır demesinin sebebini açıkladım. birini öldürmeye niyet edenin onu yapmadan önce düşünmesi gerekir ben bunu yaparsam karşılığını bulurum diye. yoksa Kuran kan davasını teşvik ediyor demek haksızlıktır. tam tersine haksız yere insan öldürmeyi men ediyor. ve kısası getiriyor ki karşılığı bulmaktan çekinelim. insanların başına haklı sebebler gelebilir. sağlıklı hiç bir insanın bir insanı öldürmeyi düşüneceğini sanmıyorum ama bir saldırıya uğradığımızda kendimizi korumak zorunda kaldığımızda bunu yapmanın vebali yok. hukuktada nefsi müdafa var değil mi? yani hafifletici sebebler. selamlar
  9. la boheme ya sen kamera şakası gibisin alıntı yaptığım yazı sana hitaben yazılmadı neden üztüne alındın ve nereden çıkarttın. daha öncede söyledim muhatabbım değilsin. alıntı yaptığım yazıdan önceki iletilere bak orada senin bir yazın yok ve zaten sana ithafen yazmadım. eğer sana ithafen yazarsam o zaman başına adını yazarım şimdi ki gibi. genele yazdığımda ise bir hitap yoktur. aynı zamanda hakkımda uğdurduğun bütün yalanlara ve iftiralara rağmen yine sana cevap yazabiliyorum bu da çok erdemli bir davranıştır. kendimle çelişerek söylüyorum (çelişme sebebim insanları kırmaktan hep korkarım) ama bazıları kırılmayı hakeder çünkü tehlikelidirler. Bu forumda pek çok insana iftira atıyorsun bir bildiğin varsa bilginden bahset yoksa okuyup öğren oradan insanlara laf atma. sözün özü sana değer vermiyorum. ne kişiliğine ne de yazılarına. benden uzak dur, ben senden uzağım. git seni dost edinenlerle muhatab ol... insanların arasında ayrım yapmış olsaydım. evrensel, gecekuşu, bilimselci, yamyam arkadaşlarımla diyalog kurmazdım. Lakin sen onlarla kıyaslanamazsın onlar iyi insanlar, düzgün ahlaklılar, dürüstler, iyi eğitim almışlar, konuşmayı biliyorlar ve sorgulayabilecek akla sahipler ben de onlara saygı duyuyorum. pek çok dindar arkadaşımdan tepki alıyorum bu yüzden ama hepimizin bir karakteri var ben o arkadaşlarımı seviyorum. bir insan olarak. yani özetlemek istediğim şey senden hoşlanmamamın sebebi dinsizliğin değil tamamen kendi kişiliğin. tarzın, insanlara yaklaşımın (özellikle dindar erkek arkadaşlarıma) şımarıklığın .....v.s. bunlardan ötürü senden hoşlanmıyorum. ve o yüzden benden uzak dur, ben senden uzağım...
  10. değerli arkadaşım kısasa izin verildiğini bilen hiç bir müslüman birini öldürmeye cesaret edemez. mutlaka karşılığını bulacağını bilir. Aynı zamanda haklı bir sebeb olmadıkça diye dikkat çekiliyor ancak birinin bir yakınını öldüreninde canının yanacağını bilmesi demek adam öldürmekten uzak durması demektir. Kan davasını teşvik etmek demek değildir. Hz. Muhammet Kuran'a aykırı bir söz söylememiştir veda hutbesinde kan davasını kıyamete kadar kaldırdığını söylemiş olduğuna göre Kuran nasıl kan davasını teşvik ediyor diyebilirsiniz. Kuran bunu bir caydırıcılık olması açısından vermiştir. Aklı başında ve merhamet sahibi hiç kimse haksız yere can almaz...
  11. Ah o yazlık sinemalar Kapı önü akşamları Saksıda son sardunyalar Avluda el yazmaları Ah ne kahraman, ne cesur Ne güzel çocuklardık Her yeni günü ümitle Nasıl kucaklardık Hem utangaç hem hevesli Mektepli sevgililerdik Pek kırılgan pek acemi Bir söyler bin gülerdik O pürtelaş piyasalar İlk sevda ilk gözyaşları Yolları gurbete bağlar Hep o gönül şarkıları Ah kaldırımlar biliyor Bir devir muhteşemdik Güz güneşinden hüzünlü İlk yazdan şendik
  12. Konfüçyüs dedi ki: “İnsancıllığı seviyor, ama öğrenmeyi sevmiyorsanız, bozulup aptallığa döner. Bilgiyi seviyor ama öğrenmeyi sevmiyorsanız, bozulup gevşekliğe döner. Güvenmeyi seviyor ama öğrenmeyi sevmiyorsanız, bozulup yağmacılığa döner. Dürüstlüğü seviyor ama öğrenmeyi sevmiyorsanız, kınamacılığa döner. Yiğitliği seviyor ama öğrenmeyi sevmiyorsanız, bozulup anarşiye döner. Kuvveti seviyor ama öğrenmeyi sevmiyorsanız, bozulup yabaniliğe döner.” “Konfüçyüs dedi ki: “Görgülü (örnek) insanlar başkalarındaki iyilikleri desteklerler, kötü olanları desteklemezler. Küçük insanlarsa bunun tersini yaparlar.” Konfüçyüs dedi ki: “Konuşmaya layık olanlarla konuşmazsanız, insan kaybedersiniz. Konuşmaya layık olmayanlarla konuşursanız, söz kaybedersiniz. Bilge olan kişi, insan kaybetmez, söz de kaybetmez.” Konfüçyüs dedi ki: “İdeal insanlar evrenseldirler, sürünün koyunu olamazlar. Küçük zihinli kişiler sürüdeki koyun gibidir, evrensel olamazlar. bugün herşeyi konfüçyüs dedi valla ne de güzel dedi...
  13. sardunyam

    özeleştiri

  14. sardunyam

    özeleştiri

    sayın jhonywalker Atatürk ilkelerini okulda ve askerlikte öğrendiğinizi sormadım öğrenin diyede yazmadım. Zaten öğrenmişsiniz de tam kavrayamamışsınız o besbelli. Görünen o ki ilkeleride benimsemiyorsunuz ve bunu dile getirenlerden de rahatsız oluyorsunuz.
  15. Sayın zıplayan Dana ben bu kadarım devamım yok ne oldu rahatsız mı oldunuz? evet kendileri gibi olmayanlara kafir gözü ile bakanlar tanıyorum. ve incil dağıtımına karşı çıkıyorum bundan neden rahatsız oldunuz bu din özgürlüğü müdür? insanlara bedava incil dağıtanların bunu yaparken ekonomik sıkıntı içinde olanlara parasal yardım yaptıklarıda biliniyor ve misyonerler yüzyıllardır müslüman ülkelerde bu şekilde çalışıyorlar. incil dağıtanları kafir ilan ettiğimi yazmadım bunu hangi beyninizin alt katmanlarından uydurdunuz. ne oldunuz bu kadar tepkinizi çekecek hangi yaranıza tuz bastım sayın zıplayan dana
  16. sayın jhonywalker sizi bölücülükle suçlamadım bölmek kolaydır oysa bizim gibiler din, ırk, mezhep ayrımı yapanlarla mücadele ediyor. o yüzden birleştirmek zordur. siz bu durumda hangi saftasınız? onu bilemem... size kökten dinci demedim nereden çıkarttınız neden bu şekilde anlıyorsunuz? içki içersiniz içmezsiniz bu beni ilgilendirmez sizin biyografinizi de merak etmedim. peki aynı ş leri söylemeyelim dedim. onuda çarpıtmışsınız aman ilk siz söylemiş olun ne yapalım. sizinle aynı şeyleri söyleyip düşünmekte umurumda değil. zaten baktığımız pencereler çok farklı. bugüne kadar gazi mahallesinin konusunu açtınızda biz fikrimizi yazmadık mı? çok garipsiniz. bundan önceki yönetimleri de beğenmediğimi yazdım ama şuan bizi yönetenler akp liler öyleyse geçmişi konuşarak vakit kaybetmektense bugünü konuşmak daha akıllıca olmaz mı? evet incil dağıtılıyor buna siz tepki gösterdiniz mi? ben gösterdim. şimdi burada sanki farklı bir şey anlatıyormuşsunuz gibi yapmanın bir anlamı yok. insanların inancı değil bizi ilgilendiren kendileri gibi inanmayıp düşünmeyenleri "kafir" gibi göstererek ülkemizde laik yönetimin zaafa uğratmaya çalışanlardır bizi rahatsız eden. türban siyasi bir amaç için kullanılmadığı zaman artık sorun olmayacaktır. birilerinin bayrağı yapılırsa onlara hatırlatılır bu ülkenin bir tek bayrağı var. o yüzden bu laikliğin en önemli vazifesidir. hiç bir şeyin ideolojik sembol haline getirilmemesi önemlidir. ya bunun farkındasınız ya da popülist yaklaşıyorsunuz. sanırım bu tartışma çok yararsız oluyor karşılıklı suçlamaya dönüştü. sizin rahatsızlık duyduğunuzu söylediğiniz pek çok şeyden bende şikayetçiyim. ama sizin gibi düşünmüyorum ve aynı "ş" leri söylemiyorum artık. size hayırlı bayramlar ve hayırlı günler diliyorum selamlar
  17. sardunyam

    Ben gururlandım..

    Güzel dost bu konuda da seninle aynı fikirdeyim. birileri bataklığı görmez ve önemsemez içindeki nilüfer çiçeğine bakar ve hayaller kurabilir. Birileri de bataklığı kurutmayı planlar ve bu uğurda mücadele eder. inan ki anlatmakta ve anlamakta çok zorlanıyorum. milliyetçilik bir Atatürk ilkesidir. Milli maçlarda gurur da duyabilirsiniz bu ayrı ama bütün milli değerlerine sahip çıkmaktır asıl mesele. Yoksa kazanılan spor yarışlarından ve güncel başarılarla tatmin edilemez milliyetçilik. ülkemizde yaşayan yabancılarıda alakadar etsede asıl ülkenin gerçek sahiplerini ilgilendirir ülke ekonomisi çünkü bunu yaşayan ve bu sebebten mağdur olan kendi vatandaşlarımızdır. Yabancılar kendilerini kurtarabilirler başka ülkelere yatırım yaparlar ama biz kendi milli değerlerimizi göz ardı edersek ve kullandığımız ithal ürünler yerli ürünlerden fazlaysa pekte milliyetçi olduğumuzu söyleyemeyiz... selamlar
  18. Nisâ(*) Sûresinin 144 . Ayetinde Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz? müminleri bırakıpta kafirleri dost edinmeyin diyor, ben müminleri kafirlere değişmedim ki... ama dinlere göre ayrım yapın demiyor ya da inancına göre... dost edinmekten benim anladığım müminlere karşı kafirlerle işbirliği yapmayındır. Mâide(*) Sûresinin 51 . Ayetinde Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. Bugün dünyaya baktığımızda bu ayetin ne kadar da doğru söylediği görülmüyor mu? hristiyanlar ya da yahudiler müslümanları dost edinmedikleri gibi onları kabullenemiyorlar bile ve büsbütün kötülükte hep onlardan gelmekte. Şimdi bunu bilerek onlarla nasıl dostluk kurabiliriz. Buda uyarıdır. Bakara(*) Sûresinin 62 . Ayetinde Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden13 (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükafat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir). Ancak burada da söylendiği gibi içlerinden iyi işler yapanlar arasında ayrım yapılmamaktadir. Bakara(*) Sûresinin 91 . Ayetinde Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) iman edin” denilince, “Biz sadece bize indirilene (Tevrat’a) inanırız” deyip, ondan sonra geleni (Kur’an’ı) inkâr ederler. Halbuki o ellerinde bulunanı (Tevrat’ı) tasdik eden hak bir kitaptır. De ki, “Eğer inanan kimseler idiyseniz daha önce niçin Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?” burada da yahudilerin neden tehlikeli bir millet olduklarını anlıyoruz... Bakara(*) Sûresinin 120 . Ayetinde Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır. Yahudiler ve hristiyanlar kendilerinden olmadıkça hoşnut olmuyorlar ve güvenmiyorlar. Bugün bunlara açıkça şahit olmaktayız. Ab ye neden alınmayacağımızın ispatıdır.
  19. Sayın Evrensel öncelikle bana karşı takındığınız iyiniyet ve samimiyete teşekkür ederim. bana ayetlerle gösterdiğiniz örnekleri açıklamaya çalışayım. (eksik ve hatalarım için Allah'tan af dileyerek başlıyorum) Türban (başörtüsü/örtünme) Nur suresi 31. ayet... Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz! Ayet gayet açık ve net anlatıyor süsten kasıt nedir? Ayaklarını yere vurunca ses getiren şey nedir? ve mahrem nedir? ayrıca başörtülerinizi omuzlarınızdan aşağı sallayın diyor. yani evet Kuran örtünmeyi emrediyor. Bunu inkar etmediğim gibi kabul ediyorum ama uygulamıyorum. Ancak günahı benim Rabbimle kendi aramda inkar etmek başka günaha girmek başkadır. Kuran bundan bahsettiği gibi pek çok meseleden bahseder mesela bir kişi birinden borç aldığında iki şahitin buna şahitlik etmesini de ister ancak bu uygulama günümüzde yapılmamakta. Bakara/282 ayet...Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alış-veriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar verilmesin.72 Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir... Kuran bizlerin zor durumlarda kalmaması için bize kolaylık sağlayıcı ve yol göstericidir. Bunu iyi ve doğru anlamak gerekir. Nisâ(*) Sûresinin 34 . Ayetinde Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür. Buradanda anlaşılan insanların bazı özelliklerinin birbirlerine üstün gelebildiğidir. Herkesin üstün ya da eksik tarafları vardır. Nisâ(*) Sûresinin 95,96 . Ayetinde Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır.Gerçi Allah (mü’minlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükafat ile, kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. hangi bakımlardan birbirlerine üstün geldikleri gayet açık yazıyor.
  20. sardunyam

    özeleştiri

    ATATÜRK İLKELERİ Atatürk ilkeleri, altı ana başlık altında toplanabilir: Cumhuriyetçilik: Atatürk devrimleri siyasi nitelik taşır. Çok uluslu bir İmparatorluktan ulus devlete geçiş gerçekleştirilmiş ve böylece modern Türkiye'nin ulusal kimliği oluşturulmuştur. Bu kimliğin oluşmasında, kul nitelikli insanların yurttaş-birey niteliği kazanması önemli bir noktadır. Atatürk bunun yolunu, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyet�te görmüştür. Halkçılık: Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Cumhuriyet Devrimi ayrıca bir sosyal devrim niteliği de taşır. Başta İsviçre Medeni Kanunu olmak üzere, Batı kanunlarının Türkiye'de uygulamaya konulmasıyla birlikte kadınların statüsünde köklü değişiklikler olmuş, 1934 yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır. Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye'nin gerçek yöneticilerinin köylüler olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmemek demektir. Halkçılık, Türk vatandaşlığı olarak ifade edilen bir fikre dayanır. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri, halkın daha fazla çalışması için gerekli psikolojik teşviki sağlar, birlik fikrinin ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olur. Laiklik: Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması anlamını taşır. Laiklik, devletin dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olması, ve genel olarak düşünce özgürlüğü anlamına gelmektedir. Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir. Osmanlı döneminde matbaanın geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskıları önlemenin bir aracıdır. Devrimcilik: Atatürk'ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de devrimciliktir. Bu ilkenin anlamı Türkiye'nin devrimler yaparak geleneksel kuruluşlarını modern kuruluşlarla değiştirmiş olmasıdır. Geleneksel kavramların bir kenara itilip modern kavramların benimsenmesi demektir. Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınıp kabul edilmelerinin çok ötesine geçmiştir. Milliyetçilik: Cumhuriyet devrimi ayrıca milliyetçi bir devrimdir. Bu milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir. Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir; yalnızca anti - emperyalist olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır. Devletçilik: Mustafa Kemal Atatürk yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye'nin bir bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde bağlı olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesini de devletin, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara girmesi anlamında yorumlamaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.
  21. konuları ve sözleri çarpıtmada kimler usta çok iyi anlaşılıyor aslında. ve bence en tehlikeli olan insanlar açıkça söyleyemediğini üstü örtülü söyleyip mesajı iletmek istedikleri yere iletenlerdir. osmanlının çöküşünü inceleyin nasıl başladı sebebler nelerdi... bugün osmanlının yaşadıklarını Türkiye Cumhuriyetinin yaşadığını göreceksiniz. Ülkemizde Atatürk'e ve onun bütün ilkelerine açıktan ya da gizli saldırılar olmakta. Cumhuriyetçilik... Bu kimliğin oluşmasında, kul nitelikli insanların yurttaş-birey niteliği kazanması önemli bir noktadır. birileri yıkmak istiyor bunu gizli ve aleni yapıyor... laiklik... Laiklik, devletin dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olması, ve genel olarak düşünce özgürlüğü anlamına gelmektedir.bunuda birileri yıkmak istiyor gizli ve aleni yapıyor... milliyetçilik... Bu milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. şimdi de moda bu ilkeyi yıkmak önce anlamsız kılmak, içini boşaltmak ve insanları"ümmet ve millet" olmak arasında tercih yapmak zorunda bırakıyorlar... halkçılık... Halkçılık, Türk vatandaşlığı olarak ifade edilen bir fikre dayanır. üstteki mesele burada da aynı... devletçilik... devletçilik ilkesini de devletin, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara girmesi anlamında yorumlamaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur. bugün devlet bütün kamu mallarını ve şirketlerini yabancılaştırıyor... yani sermaye yabancı oluyor devlet güç kaybediyor... devrimcilik... Bu ilkenin anlamı Türkiye'nin devrimler yaparak geleneksel kuruluşlarını modern kuruluşlarla değiştirmiş olmasıdır.bugün ülkemizin yenilikler yaparak devrimlerine devam etmesinin önü kesiliyor. "devrim" kelimesinin içi boşaltılıyor... Yani sonuç olarak dikkat ettiğimizde Atatürk'e neden ve nasıl saldırdıkları ortada. Aslında saldırıya uğrayan Atatürk te değil Türkiye'nin kendisidir. Ama bu ülkeyi yıkmanın, sömürgeleştirmenin, yıpratmanın, bölmenin yolu Atatürk'e saldırmaktan geçiyor. Çünkü emperyalist sömürü düzenine baş kaldıran başka bir müslüman lider yoktur. Olmadığı için emperyalizmden beslenenler önce onun ilkelerini yok etmek istiyor. Sıkıştıklarında bu ilkelere bağlıymış gibi yapabiliyorlar. Ama bu yol samimiyetten geçer. Burada tanıdığım çok insan var sohpet ettiğinizde Atatürkçü geçinirler ama nedense bu meselelerin hiç biriyle ilgili suya sabuna dokunur yazılar yazmazlar. Ya korkarlar, ya samimi değiller ya da bu ilkelere gerçekten inanmıyorlar.
  22. teşekkür ederim evrensel yerim zor biliyorum ve herkes tarafından anlaşılamayacağımıda biliyorum. çünkü bölmek kolaydır da birleştirmek zordur. Allah müsade ettiği sürece direneceğim. ve jhonywalker herkes aklını kullanabiliyor demek size göre. aklını kullanabildikleri için mi bugün ülkemiz bunları yaşamakta. aklını çok farklı amaçlar uğruna kullananlar çok fazla (çıkar amaçlı) ve bu yüzden pek çok değer kullanılmakta. ha siz buna akıllarını kullanmak diyorsanız evet doğru buda akıl işi ama biraz şeytani bir akıl... ben ne söylediğimi biliyorum. evet kökten dinciler ve evet varoşlarda yaşayanlar kolay kandırılırlar. kandırılıyorlar... neden korkuyorsunuz kandırıldıklarını söylemeye ve çarşambada yaşayanların çoğunluğunun kökten dinci olduğunu ifade etmeye. ve son iletinizde birliştiricilikten söz etmişsiniz ama bu nasıl bir birleştiricilik açıklarmısınız... parantez içinde saymış olduklarınızdan bir çoğu asla bir araya gelemeyecek türden. özellikle kökten dinciler. onlar cumhuriyet rejimini şeriat rejimine değişmek istiyorlarken cumhuriyetçilerle nasıl yanyana olacaklar. olmazlar. çünkü düşüncelerimiz çok farklı...
  23. sardunyam

    özeleştiri

    size de iyi bayramlar sayın jhonywalker peki aynı "Ş"leri anlatmayalım benim için farketmez... size sadece bir soru sormak istiyorum laiklik sizin için neden önemli değil ve laikliğe altarnatifiniz nedir? selamlar not: bu arada anlattığınız herşey kavram kargaşasıdır... halk birini seçmek zorunda bırakılıyor/laiklik bana göre önemli değil/halk ***** bırakılmıştır/ümmetçi olursan irticacılıkla suçlanırsın/milliyetçi olursan yol diyarbakırdan geçer diyebilirler... sonuçta ne anlatmak istiyorsunuz ve çözüm öneriniz var mı? selamlar
  24. bütün dünya buna inansa bir inansa hayat bayram olsa insanlar elele tutuşsa birlik olsa uzansak sonsuza ---------------------------------------------- bugün bayram erken kalkın çocuklar giyelim en güzel giysileri elimizde taze kır çiçekleri üzmeyelim bugün HİÇ KİMSEYİ
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.