sardunyam

zarife geliyor

otobur de, vejeteryanım ben yaşasın otcullar ne desem ne desem? ben gidiyom desem... okul vakti geliyor çocukları alayım desem... sizi seviyom desem ve gitsem... hoşçakalın...

he sardunyam fm imde vardı ne güzel türküler çalardı hackerlar hackladı yaw. ben ne ettim bu hackerlara da netimi haklıyorlar... zarifesisin

hobim de yok ben çok tembelim ya sende tembelmisin yoksam desem?

eskiden vardı yedim fobilerimi ekmek arası acıktınmı desem?

yok valla senden daha güzel değilim kel zarifem en en en çok kitap okuyan kurdusun

kiminin başındadır kiminin değildir ben kedi bakıyorum şimdiye kadar bir sağlıksızlığını görmedim (üstelik kendimi bildim bileli) yüksekten korkarmısın desem?

dedim ya şu 60sn olmasa kimse tutamaz ama admin tutuyor... mehtap geliyor

5 yıl öncesine kadar bende özel bir firmanın muhasebe şefiydim... meslekdaş çıktık sihayx, hemide beşiktaşlısın yakında hemşeride çıkmayalım yahu... evet annelik özveri istiyor ama çocuklar çok seviliyor ve onlara verebildiğimin en iyisini vermek istiyorum... hayvanları severmisin desem?

evet söyle arkadaşa romayı ben yaktım dengesizliğimi seven bir arkidişim geliyor...

idare eder birazdan dışarı çıkıcam okula gidicem çocukları alıcam sonra gelicem yemek yapıcam çocuklara ders çalıştırıcam bir ara yemek yerim, kahvemi içerim tv izlerim, belki geç saatte nete gene girerim... işte böyle siyahcım işler güçler hep aynı yawww... sen ne iş yaparsın desem?

he bacım sen aklıyla varlık gösterenisin havaya girmekte üstüme yoktur peh peh peh

zaten o hep yalan söyler, insanı eker, kandırıklar, kekler uzak durmak akıl sağlığımız açısından gerekli diye düşünüyorum. (çok prof.ça bir açıklama oldu yaw) avatarını değiştirmeyeni. (demekki benim kadar dengesiz değilsin)

olmazsam olmas demi biliyom zati kadın zekasını göstereni

şu 60 saniye olayı olmasa daha neler yazcam da tutuyorlar yaww... mıncırmak isteği geliyor

benim gibi gizli gizli giren üyesi (ajanımısın yoksam)

yazmak geliyor

beter böceği

yalan derim)))))))) gecem ve mineu nerdesiniz bakem desem?

şuana kadar 2 seri ansiklopedi buldum bir kaç tanede hikaye kitabı... hafta sonuna kadar çevremde bulunanlardan da isteyeceğim ve umuyorum epey kitap toplayacağım... murti san evet gayret göstermek gerekiyor. gerçi sedelina, gloria, gelincik bu faaliyetleri gönüllü olarak yapıyorlar epey zamandır üstelik. bende kendi yağımca hep bunun gayreti içerisindeyim her hangi bir derneğe üye değilim tamamen amatör olarak kendi çevremizde ki okullara ve çevremizde ihtiyaç sahibi insanlara elimizden gelen bütün yardımları yapıyoruz. insan yaptığı bütün iyi işleri kalkıp bir forumda paylaşmaz. ben şunu yapıyorum bunu yapıyorum demek yakışık almıyor. ama bunu söylemek zorunda hissettim kendimi çünkü insanlar bilmedikleri halde yorum yapabiliyorlar. inancımız gereği sağ elin verdiğini sol el bilmemeli diye söylemiyoruz hiç birini. söylememelide zaten. ama birlikte bir hareket yapacaksak ben elimden geleni yapmaya hazırım... selamlar

papa Geliyor Senaryo Hayata mı geçiyor? Gazeteci – Yazar Hasan Taşkın’ın yazdığı Vatikan’ın Türkiye Senaryosu kitabı Toplumsal bütünlüğü tehdit eden misyonerlik faaliyetleriyle ilgili gizli kalmış gerçekleri su yüzüne çıkarıyor. Araştırmacı Gazeteci Hasan Taşkın’ın kaleme aldığı ‘Vakitan’ın Türkiye Senaryosu, Hıristiyanlaştırılmış AB üyesi Türkiye’’ kitabı yine gündemi sarsacak. Papa’nın Türkiye’ye gelişi hazırlığı sürerken Neden Kitap’tan piyasaya çıkan kitap, tartışmaların boyutunu değiştirecek. İşte kitaptaki konular: Misyonerlerin Türkiye’yi işgal planı Anadolu, İncil Ülkesi mi olacak? Türkiye, nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya? İçimize sızan misyonerler nasıl bir Türkiye hedefliyor? Hangi yöntemleri kullanıyorlar, kimlere, nasıl yaklaşıyorlar? Misyonerleri hangi gizli güçler, niçin destekliyor? Din yoluyla bölücülüğe karşı alınacak önlemler Gizli güçlerin Türkiye’de seçtiği pilot bölge neresi? Misyonerliğin siyasallaşma süreci ve emperyalizm Asya’nın Hıristiyanlaştırılması projesinde, Türkiye’nin rolü ne? Vatikan, bu kirli oyununun neresinde? Misyonerlerin istihbarat sistemleri, tutulan kayıtlar ve gizli belgeler Karikatür krizi ve Vatikan’ın İslam’a saldırısı Trabzon’daki Rahip Santoro cinayetinin sis perdesi MİT’in misyonerlik raporundaki şok isimler! İsmailağa Camisi cinayeti ve yabancı güçlerin karanlık oyunları Vatikan’ın Türkiye Senaryosu kitabında, İsmailağa Camisi cinayetinden, Trabzon’daki papaz cinayetine, Havariler döneminden, AB sürecine, ABD İstihbarat subayının Atatürk’le yaptığı ‘’Misyonerlik’’ konusu ile ilgili yaptğı görüşmenin raporu ile Roma İmparatorluğu’ndan günümüze gelişen olaylar ortaya konuyor. Kitap, misyonerlerin asırlardır süren Türkiye’yi işgal faaliyetlerini ürkütücü detaylarıyla gözler önüne seriyor. Neden Kitap Yayınları’ndan çıkan Kitap, bütün kitapçılarda yerini aldı… Papa Hristiyan birliğini sağlamak için Türkiye’ye geliyor. Türkiye’nin Avrupa’da yeri olmadığını söyleyen Papa’nın Türkiye’ye davet edilmesi tam bir karamizah. Fener Rum Patriği Bortholomeos’un ekümenik sıfatıyla Vatikan Devlet Başkanı Papa’yı davet ettiğini haber alan Ankara, daveti Cumhurbaşkanı Sezer’e yaptırarak krizi aşmak istedi. Papa, kısa süre önce İslam dünyasını aşağılayan konuşma yapmasına rağmen, 5 günlük ziyaret gerçekleşecek. Vatikan’a yakın kaynaklar, Papa’nın Bartholomeos ile Katolik-Ortadoks birliğini görüşeceğini bildirdiler. Aylardır tartışılan ziyaret gerçekleşiyor. Katolik Hristiyanların ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa 16. Benediktus, 28 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında Türkiye’de bulunacak. Papa’nın ziyareti, davetin yapılma şekli ve Hristiyan birliği açısından dikkat çekiyor. Vatikan’a yakın kaynaklara göre, 16. Benediktus Papalığa seçilir seçilmez, Katolik-Ortodoks birliğini sağlamak için harekete geçti. Papa, Batı Patriği ünvanını kabul etmeyerek bunun ilk işaretini verdi ve doğudaki Ortodokslara elini uzattı. Daha sonra birlik konusunu Fener Rum Patriği Bartholomeos’la görüşmek istediğini Patrikhaneye iletti. Vatikan Devlet Başkanı olan Papa’yı Fener Patriği Bartholomeos’un ekümenik sıfatıyla davet ettiğini öğrenen Ankara, daveti Cumhurbaşkanı Sezer’e yaptırarak krizi aşmak istedi. Sonuçta Papa 28 Kasım’da Türkiye’ye davet edildi; ancak beş gün Türkiye’de kalacak. 28 Kasım günü Cumhurbaşkanı, hükümet ve diyanet işleriyle görüşecek olan Papa geri kalan dört günü özel görüşmelere ve ayinlere ayırdı. 29 Kasım’da Efes’e giderek hacı olacak. Aynı gün İstanbul’a giderek Bartholomeos’la görüşecek. Saint George Kilisesi’ndeki ayine katılacak. 30 Kasım günü dini liderlerle görüşecek olan Papa, Ayasofya’yı ziyaret edecek. 1 Aralık günü Vatikan’ın İstanbul Temsilciliği içinde bulunan Saint Esprit Katedralinde düzenlenecek ayinin ardından Türkiye’den ayrılacak. Atatürk'ün Tabiriyle Bir Fesat ve İhanet Odağı Olan Fener Rum Patrikhanesi ve Faaliyetleri I. Ortodoksluk ve Fener Rum Patrikhanesi Hıristiyanlığın resmi devlet dini haline gelişi İmparator Konstantin’le başlar. Konstantin 330 yılında İstanbul’da bugün patrikhane denilen dini kurumu kurar. Başlangıçta ruhani bir kurum olarak kurulan Patrikhane İ.S. 451 yılında Kadıköy semtinde toplanmış olan konseyinde aldığı kara çerçevesinde statüsü Roma’ya eşit sayılmış ve konseyin kabul ettiği 20 numaralı kanun ile Patrikhane sadece ruhani öderlik değil aynı zamanda hükümet etme yetkisini de almıştır. O gün bugün Patrikhane her zaman bölge siyasetinde etkin bir kurum olmuş ve Osmanlı’dan bu yana 5. kol faaliyetinin en etkin oyuncularından biri olmuştur. (Beşinci kol faaliyeti bir ülkenin içinde o ülkenin bazı seçilmiş ve özel amaçlarla yetiştirilmiş yurttaşları tarafından yönlendirilen bozgunculuk faaliyetleridir) Patrikhane Doğu (Yeni Roma) Kilisesinin temsilcisidir. 1054 yılında Batı (Roma) kilisesi ile İsa’nın Hıristiyanlıktaki statüsü üzerine dönen ve 585 Toledo konseyinden bu yana devam eden tartışmalar neticesinde birbirlerine girerler ve Roma Piskoposu ( PAPA) “Konstantinopolis” Patriği’ni aforoz eder. Kendilerini Katolik (Evrensel) gören Roma ile kendilerini tek ve gerçek Hıristiyan gören Ortodoks Doğu Kiliseleri birbirinden koparlar. İstanbul’da Rumlar arasında bütün kuvvet , Fener Rum Patrikhanesi ve kendilerini “Bizans’ın varisi” olarak gören fenerlilerin elinde idi. 19. yy ‘ın başında Birer Türk düşmanlığı müessesi olan Rum okulları sadece İstanbul’un değil Küçük Asya’nın bütün illerine yayılmıştı. Tümüyle Rum din adamlarının elinde olan bu eğitim kurumlarında gençlere eski Yunan medeniyeti , hayat ve kültürü öğretilir. Denetimden uzak bu okullarda Rumlar ve diğer Hıristiyanlar özgürlük ve istiklal için bilenirlerdi. Fener Rum Patrikhanesi’nin açtığı okullardan birisi olan İkonomos akademisinin 1884 yılı ders müfredatında olan Ada belediye başkanı tarafından ele geçirilen ders müfredatında şunlar yer alıyordu ; 1) Türkler ezeli bir düşman olarak Rumlara tanıtılacak. 2) Türklerin en küçük hataları büyütülerek Avrupa’ya duyurulacak ve uygar dünya Türklere düşman edilecek. 3) Türkler ekonomik bakımdan çökertilecek. Bu amaçla zengin Türkler sakat ticaret yollarına götürülecek, bol fazili krediler açılacak, ağır şartlarla rehin kabul edilecek. 4) Türklerin ahlak, milliyet, din ve gelenekleri dejenere edilecek. Bu amaçla küfürler öğretilecek ve bu küfürlerin Türkler arasında yayılmasına çalışılacak. Türkler ziyana ve diğer ahlaksızlıklara teşvik edilecek. Türk gençleri arasında kabadayılık ruhu aşılanarak sevgi ve saygı bağlılıkları kırılacak. Aralarına ikilik sokulacak. Argoya benzer bir küfür dili Türkler arasında yayılarak milli dil ve duyguları bozulacak. Zengin Rum tüccar ve esnafı Türk hocalara bol hediye ve veresiye vererek onları elde edecek. Hocalar içkiye alıştırılacak. Her türlü uydurma inanışlarla dini inançları saptırılacak. Onlara yalan yanlış olaylar anlatılıp , Türk halkı ile hocaların arası açılacak. 5) Türk hükümranlığı baltalanacak. Bu iş yavaş yavaş geliştirilip, Bizans yeniden kurulacak. 6) Türk halkı arasında sürekli olarak anlaşmazlık tohumları ekilecek. Ayaklanmalar düzenlenip zamanında aradan çekilerek Türkler arasında kardeş kanı akıtılacak. Komiteler kurulup Türk köyleri basılacak. 7) Bir savaş sırasında Türk halkını sefalete götürecek her yola başvurulacak. Türk topraklarındaki en önemli gıda maddeleri , halkın elinden hızla ve gizlice toplanıp adalara gönderilecek.Buradan komşu ülkelere satılacak.Rum tüccarların uğradığı zarar milli bankalar tarafından para olarak ödenecek. 8) Doktor ve eczacı Rumlar, hastaları özellikle kimsesiz hastaları gizlice zehirleyip öldürecek. Kör , sağır, sakat edecek. Saf dışı bırakmaya çalışacak. 9) Tarım politikasında Türk çiftçisi ağır faizlerle toprağından mahrum edilecek . Borçların kolayca çoğalması sağlanacak. Böylece Türkler ellerindeki toprakları Rum tüccarlara satmak zorunda kalacaklar. 10) Yüksek rütbeli devlet memurları rüşvet, ziyafet ve hatta kadın ikramları ile Etniki Eterya’nın emrine alınacak. Ancak bu işler tamamen okuldan yetişmiş papazların talimatına ve okulun tayin edeceği kişilerle bunların vereceği direktiflere göre uygulanacak. 11) Fırsat çıktıkça özellikle resmi binalarda yangın çıkarılacak., ölümlü kazalar yaratılacak, savaş gemilerine yangın ve yaralar açılacak. 12) Bir ileri karakol ve gözetleme yeri olan manastırlardaki istekleri hemen yapılacak., verecekleri mektuplar kendi işlerinden önce yerine götürülüp teslim edilecek. 13) Bütün Rum ustaları kesinlikle Türk çırakları kullanmayacaktır. Politik düşüncelerle bir Türk çırak almak gerekirse Rum usta, Türk çırağı bir hizmetçi gibi kullanacaktır. 14) Bütün bu kurallar gizli olarak yapılacak, kurallara uymayanlar hemen aforoz edilecek , kredileri kesilecek ve Rum toplumu arasından kovulacaktır. 19. asırdan itibaren Türkiye’ye yoğun olarak girmeye başlayan Avrupa sanayicileri Osmanlı İmparatorluğu’nda tabii olarak ilk etapta gayri Müslim tebaa ile ticari ilişkilere giriyordu. Avrupa burjuvazisinin sermayesi ile birlikte 1789 Fransız ihtilali sonrası Avrupa’da gelişen milliyetçilik duyguları bu tebaaya nüfuz etti. Bu ideoloji gayrı Müslimleri özelliklede imparatorluk bünyesinde Türklerden sonra ikinci kalabalık grup olan Rumları doğrudan etkilemiştir. Fener Rum Patrikhanesinin hayalini kurduğu Megali İdea dediğimiz Büyük Yunanistan hayali sınırlarını taa İskender’in dolaştığı toprakları içine alacak kadar büyüktür. Kaldı ki İskender Yunan asıllı olmak şöyle dursun Yunanistan’ı baştan başa çiğneyip geçmiş bir Makedonyalıdır ( aslen Arnavuttur) oysaki yunanlılar tarihte bir gün bile Makedonya’ya sahip olamamışlardır. Yine esasen Yunanlılarla hiçbir ilgisi olmayan doğu Roma demek olan Bizans’a gayrı meşru çocuk gibi bağlanmayı ifade eden “Megali İdea” Yunan şarlatanlığının eserinden başka bir şey değildir. Gene aynı şekilde Rum Patrikhanesine doğrudan bağlı Trabzon Metropolitliğini gayretleri ile Karadeniz’de Pontus devleti ihya edilmeye çalışılıyordu. Karadeniz’e “Pont Oksen” denilmesinden yola çıklarak miladın 65 senesine kadar evam etmiş bir Pontus adında Rum devletinin olduğu öner sürülmektedir. Easında bu devlet Yunanlılar tarafından değil İran Şehinşahı Birinci Dara tarafından kurulmuştu. En meşhur hükümdarı Mihridat olup “adalet güneşi” demek olan bu Farsça ad dahi bu devletin Rumlukla lakası olmadığını ispatıdır. Easen Rum olsa bile unutmamak gerekirki bu söz Roma’da bozmadır . Yani Rum Grek demek değildir. Doğu Roma yani Bizans halkını ifade eder. II 1.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı Esnasında Fener Rum Patrikhanesi: İstanbul Fener Rum Patrikhanesi , Mondros mütarekesinden sonra İtilaf kuvvetlerine hitap eden bir beyanname neşrederek Türk Vatanın İşgal edilmesini istemişti. 1 Eylül 1918’de yayınladığı bir başka beyanname ile Yunan Ordusu’nun Türklere karşı muzafferiyetlerini överek yerli Rumların filen Yunan ordusuna katılmasını emretmiştir. Mütareke yıllarında Patrikhane kararıyla Türk topraklarındaki Rum okullarında Türkçe okutulması yasak edilmiştir.

yok yaw erkek olsa yuvarlak olurmuydu top gibi bişey

haberi olmas olurmu çoktan söyledim dünyaya pek umuru olmadı çok ukalaymış bu dünya hatta gıcıkmış öğrendim. küstürdüm barışamam ayrıldım kavuşamam..... böööööööööööö

gevrek