Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. Allah'ın her yerde ve her şeyde nüfuz etmiş olması onu maddi yapmaz, enerjisi her yerdedir... ancak sınırı yok, oysa evren sınırlı ve sonlu... Evrenin her zerresinde Allah'ın nuru var, ancak bu evrenle sınırlı değil... o yüzden İslam yanlışlanmaz... doğrulanır doğrulandığına da tanık olursunuz... gücü yeter mi yetmez mi onu da anlarsınız... Benim için Allah'ın her şeye gücü yeter, O'nun kudreti yer yerde kendini hissettirir... ama bunu görmek görecelidir... ve kaçınılmaz büyük son geldiğinde geç kalmış sözler sarfetmek Kuran'a göre boşa çaba göstermek olacaktır... Allah bazı kullarının böyle söyleyeceğini biliyor ve onlar için de gücü yeter... bekleyeceğiz ve göreceğiz...
  2. Araba örneği hiç bir şeyi açıklamaz çünkü çok basit bir örnekleme... doğruyu bilmen için deney yapman gerekir ama çoğu zaman deneyimlemeden mantığınla doğruyu ve yanlışı akıl edersin... örneğin paraşütsüz olarak 2000 m den atlarsan ölürsün, bunu deneyimlemen gerekmez... malum ki yer çekimi var ve beton etkisi seni öldürür... bunu doğrulamak için denemen gerekmez... Kuran'ın her ayetine çelişki diyorsun ama ortaya çelişki koyamıyorsun... Bilgi yüklenen şey bilinçtir... bilinç ise salt beyinle algılanmaz, çünkü akıl sağlığı yerinde olmayanların bir beyni var ama bilinç geliştiremezler... Allah'ın bilgisi artmaz, eğer artıyor olsaydı ihtiyaç sahibi olurdu, insan gibi deneyimlemesi gerekirdi, oysa Kuran'ın bahsettiği Allah sonsuz ilim sahibidir... Kader tartışmasına dönecek bir yorum yapmadım... Allah insanı yarattığında bir bilinç vermiştir, akıl yürütebilme yetisi vermiştir, gerekli olanakları sağlamıştır... ondan sonrası insanın seçimlerine bırakılmıştır... Ancak bazıları iyiyi ve imanı seçmezler ise bu elbbete onların sorunu... Allah ise onların iman etmeyeceğini bilir, bilmesi ise ezeli ve ebediliğindendir... daha önce söz ettiğimiz gibi zaman bizler için var Allah için yok, öncesini sonrasını bilir bilmesi müdahale etmesinden değildir... Haşa Allah megaloman değil, varlığı üstün olandır, elbette en çok övgüye layık olanda O'dur... zaten siz övmüyorsunuz ki neden tasalanıyorsun, iman edenler O'nu tesbih eder ve samimi bir saygı ile şükrederler... Allah kulunun kalbinde bildiği gibidir... Sen öyle biliyorsun öyle yorumluyorsun işte o yüzden azaba uğramak kaçınılmaz sizler için... çünkü kibriniz çok büyük... Allah'a şükretmeyen kula teşekkür etmez, Allah'a karşı bu kadar şımaran insanların içinde sevgi barınmaz... her şey maddidir... ve karşılığa dayalıdır... çocukların anne babalarını sevmesi normaldir ama anne bana çocuklarını daha çok sever... bazen çocuklarıma dikkat ediyorum da ve kendi anne babama olan sevgime dikkat ediyorumda ben çocuklarıma büyük sevgi duyuyorum annem babamda bana... ben anneme babama onları sevdiğimi söylediğimde mutlu oluyorlar, çocuklarım bana söylediğinde de ben mutlu oluyorum... ben çocuklarıma sevdiğimi söyleyince gülüyorlar, yani onlara göre onları sevmemem mümkün değil zaten... ve en önemlisi birbirimizi sevgi ile andığımızda ortaya çıkan güzellik bambaşka oluyor... kişisel özellikler ayrı anne babaya saygı ve sevgi ayrıdır... odasını toplaması, sorumluluk sahibi olması kendisi için iyi bir şeydir ama anne babaya nankörlük etmesi bunları ön plana çıkartmaz... evlat şöyle derse, her şeyi ben yaptım anne baba siz a.talsınız, oysa ben iyi bir insanım, mükemmelim, akıllıyım... bu hoş karşılanır mı?
  3. Yere düşürülen bir bıçak sesi Kristali tuzla buz olmuş gözlerinin biliyorum ay kanatıyor ne zaman susak geceyi Kendini benim yerime koy Oğul öksüzü babalar yerine Susmayalım. Bıçak uyuyor kelimelerin kalbinde Kanlı bir şerbet gibi akar dururdu İpeği ikiye bölen kılıçların ağzı Bir biz inmedik suya Kaç mevsimin yağmuru buruştu elimizde Örtülü çarşılarda ölümü tebdil ettik uzak durduk kabzasına çağıran intikamdan Bir biz inmedik suya Kendini benim yerime koy Oğul öksüzü babalar yerine Susuyorum. Ölülerim uyuyor kalbimde MURATHAN MUNGAN
  4. iyimser Bir Gül Uyandım, seni düşündüm Birdenbire duvar Birdenbire gece yarısı... Sonra devriye parolası Ve rüzgar Ve birdenbire kalp ağrısı... Uyandım, seni düşündüm Ey yar Ey göğsümün sol yarısı! Su bulanınca Meydanlarda sesin yırtılınca Hiç dostun kalmayınca Sarsılmış bir ömrün Basamaklarından Görüşüme gel ne olur İyimser bir gül olsun Dudaklarında... Dert etme, iyiyim ben Ara sıra mahşer Ara sıra yaşama hırsı... Sonra mazgal altı zulası Ve mektuplar Ve ara sıra hasret belası... Dert etme, iyiyim ben Ey yar Ey hüznümün tütün sarısı... yusuf hayaloğlu canım ben geldim ama dağ başını duman almıştı, kayboldum :kiss:
  5. Bir Nehrin Tükenişi hasretin kan çanağı gözlerinde oturuyorsun seni soruyorum hiçbir şey bilmiyorsun * hep bir çağlayan gibi senin sevdana aktım sen ise sularını kaçıran bir nehir gibi uzaktın... * tükenişi bir aşkın bir nehrin tükenişine benzer ne deniz olabildin ne nehir kalabildin... * kendin ol kendin ol sen buysan başkası ol! * buysan kederden öleceğim başkası olursan da kimi seveceğim? yılmaz odabaşı
  6. Bitme bitme! bak, içtim, yürüdüm,kederlendim denize girdim, üşüdüm, sana geldim düş bitmeden sen bitme bitmeden sevgi gitme bitme! bak, koştum, savruldum, hep örselendim cigara ziftlendim ille de seni sevdim uzaklarda öyle çok kederlendim günler bitmeden bitme bitmeden hasret gitme bu yangın geceler, bu intihar gidersen paramparça yüreğimde ağıtlar bu dolunay gecenin göğsünü yarar benim göğsümde de sana geniş bir yer var düş bitmeden sen bitme bitmeden sevgi gitme… yılmaz odabaşı
  7. Hayat Gül Kokulu Sağnak Gözlerimin önünde ıslak dağların kabaran yalnızlığı Ne varsa uçurumlar eşiğinde Hüzünlerle yalpalayan ne varsa Gözlerimin önünde Ve hayat gül kokulu bir sağanak yine Bir şeyler anlatmak istiyor hayat Ve alıp götürmek bir şeyleri kurt sofralarına Gün batıyor gün batıyor bukağısı paslı bir sevinç oluyor yalnızlığım Unutuyorum sevgilim suretini Durgunluğun "niçin"di unutuyorum Gün batıyor ürkek yıldızlar dolanıyor yalnızlığıma Umurumda değil ne yağmur ne ayaz Ne de kerpiç kokusu havada Unutuyorum/sabaha/kadar/ gün batıyor Sonra bir akasyayı okşuyor gözlerim Geciken sabahlara koşuyor kuşlar Gözlerimin önünde Ve hayat gül kokulu bir sağanak yine yılmaz odabaşı
  8. kaçak kaçak mı giriyorsun nete, olsun arada sırada uğra, çaktırma
  9. merhaba kızım, iyi misin canım?
  10. sevmezmiyim, Kerim Tekini hatırlatıyor bana, onunla 3 yıllık bir tanışıklığımız vardı, çok sevdiğim iyi bir insandı... çok güzel bir şarkı Zerrinde güzel yorumlar hani :) ah canım dostum ya, sizler iyi insanlarsınız, Allah kalbinizi biliyor... bende seni ve yazılarını özlüyorum umarım artık daha sık gelirsin arkadaşım... eşin ve güzel kızınıda öpüyorum canım arkadaşım... sen en çok güvendiğim ve dürüstlüğünden asla şüphe etmediğim dostlarımdansın bende seni tanıdığım için çok şanslıyım... sarıldın mı bir kez daha, bende sarıldım sana... kızımı, kardeşlerimi, arkadaşlarımı, dostlarımı seviyorum... iyiki varsınız meleğim
  11. iyiyim meleğim, sende iyisin inşallah... çok güzel bir hikayeydi ama üzücüydü be meleğim... teşekkür ederim paylaştığın için, her anneye en lazım olan evlatlardansın sen, vefalı, sıcak, iyi niyetli ve hayırlı... Allah bahtını açık etsin... güzel kızım çalıkuşum iyiyim bende özledim seni, iyisin değil mi? geldimi müfettiş sen atlatmışsındır en güzel şekilde... seviyorum seni gül yüzlüm, güleçim bugün gelemedim işlerim vardı evet... çok sık aklımdaydınız, kardeşime bahsettim sizden selam söyledi... ben sankim özlemedim mi? evet canım sen bekledinmi dükkanı, kardeşimle tanıştın mı oradaymış :) Allaha şükür yok bir aksilik güzel alışkanlığımsınız siz, gene sinir yapmış bu, heyt sert kardeş
  12. gurur duyuyorum seninle, sanatçı ruhlu kardeşim, maşallah benim nettede hala sorun var, adsl hattını aradım genel bir arıza varmış çok sık kopuyorum... bende seni özledim, ve çok seviyorum seni... canımıniçi
  13. okul önlerinde küçük kaplarda renkli muhallebiler satılırdı hiç yediniz mi? içinden para çıkardı ben çok severdim, birde leblebi tozu alır, ıslık çalmaya çalışırdık... beslenme çantalarımız plastik ve kutu şeklindeydi... ne güzel çocuklardık değil mi? bir söyler bin gülerdik...
  14. sevgili dipnot ben seni anlıyorum seninde beni anladığını biliyorum... ben Atatürk milliyetçiliğnden söz ediyorum ve onun gerekliliğini vurguluyorum... eğer ulusal olarak bağımsızlığınız başka güçlerin kontrolünde ise milliyetçi çizgiden uzaklaşmışsınız demektir. Atatürk'ün ehemmiyet verdiği en önemli şey bağımsızlıktır ve milli değerlerdir... bir milleti millet yapan özellikleri küçümsenemez... ülkemizde milli çizgiden çok uzun zaman önce uzaklaşıldı... mhp milliyetçiliği benimsemiş bir parti olarak görünsede asıl yaptığı bu değil... evet adamlar kafa karıştırıyor, yıllardır yaptıkları bu, bu ülkede güvenilir bir gazeteci bulmak çok zor... neye hizmet ettiğini anlayana kadar zaman geçiyor... bize lazım olan Atatürk ilkeleridir, gösterdiği istikamet budur... eğer bu yoldan daha fazla saparcak olursak bir kısım insanlar ümmetçiliği getirmek isteyecekler, bir kısmıda emperyalistlerin isteği ile etnikçiliği... her ikiside bağımsızlığımızı daha da çok kaybetmememiz demek olacak... etnikçiler, ümmetçiler aynı şeye hizmet ediyor, kargaşalarda burdan çıkıyor, millet olmayıp herhangi birini seçmek zorunda mı kalacağız... dikkat ediyorum ve endişe ediyorum Atatürk'e dolaylı dolaysız saldıranlar başka maskelerle ve başka sebeplerle ortada dolaşıyorlar ama bir yerde aynı şeye hizmet ediyorlar ve hepside Ab ve Abd'den destek alıyorlar... Cengiz Çandar hangi milliyetçilikten söz ediyor, eğer ırkçılığı kasdediyorsa o zaman etnik ayrım küçük halkların ürünüdür demeliydi, milliyetçilik bu ülkede kişiye göre yorumlanmamalı, kişiye göre yorumlanırsa varılacak nokta bellidir... ideolojisi ne olursa olsun herkes milliyetçi olabilir... bu ülkenin ulusal çıkarları hepimizi ilgilendiriyor... selamlar
  15. sevgili jön çok haklısın... benimde en çok eleştirdiğim yönü o, mitingsiz, halka inmeden muhalefet olmaz, elindeki imkanı kullanacaksın, meclisin içindesin ve anamuhalefetsin, içeride olanları en yakından bilensin ama sokağa çıkmıyorsun... bunları görünce acaba Baykal iktidar olmak istemiyorda, sadece muhalefet partisi olarak kalmayı mı istiyor diyorum... vatandaşlarda ne olup bittiğini ancak medyadan takip ediyor, tabi o haberlerin içinde çoğu zaman gerçekler yok... medyanın patronları hükümet yanlısı... gazeteci Mehmet Barlas Başbakanın yüzünü okşuyormuş, bu nasıl bir samimiyet anlamadım... ve gazetecinin böyle bir davranışı hoş karşılanır mı? gerçi Mehmet Barlas'ın neyi savunduğu malumumuz ama bu laubali hareket hiç yakışık olmamış...
  16. ben onların söylediklerinden sorumlu değilim. anlıyor musunuz erdoğan? ben topiği başlığıyla alakalı olarak değerlendirdim... ve topiğin hepsini okumadım, tartışmaları merak etmedim geneline göz attım, asıl başlıktı benim ilgimi çeken, kişisel çekişmeler değil... mevzuya kendi açımdan yaklaştım... bakın her zaman aynı şeyleri yapıyorsunuz "sizin gibi vatan haini yapmak için açıyorlar" siz böyle göstermeye çalışıyorsunuz, öyle olmasını istiyorsunuz, sizlerin tercihleri ile bizimkiler farklı baktığımız yer ve hassasiyetlerimizde... siz elif şafaklara, orhan pamuklara özen gösterir, onların haklarını savunursunuz, onları sevmeyenleri de ırkçılıkla suçlarsınız... amacım vatan sevgisini ölçmek değil, ama görmek istiyorum... bazılarında göremiyorum... gerçi bu onların sorunu... neye gönül vermek isterlerse onu sever insanlar...
  17. leylacım sağol canım... figgaro ördek mi oldun yahu, böcüktün sen... evet üçümüz parktayız, orda yeşil başlı bir ördek var, vak vak diyor, kıslarrrr
  18. İstiklal Marşını ezberleyememiş olması onun kişisel ayıbıdır... akp nin vekillerinin hepsi ezbere mi biliyor ya da ezbere bilen herkes vatanperver mi oluyor? chp nin neyi temsil ettiğide ortadadır, akp nin neyi temsil ettiğide... baykalın tek eksiği pasifliğidir, yeterince muhalefet yapamamasıdır, akp cirit atıyor muhalefetin sesi az çıkıyor ama nedense sizlere çok çıkıyor gibi gelmiş arkadaşlar... muhalefetten rahatsızlığınız akp nin yanlışlarını dile getirmesi midir? eee o zaman ayıp ediyor baykal... ne muhalefet oluyor değil mi, susup alsın maaşını baksın rahatına...
  19. kimse kimseyi vatan haini yapamaz, insan kendisi hain olmadıkça... konu Ermenilerin Azerilere yaptığı ve yıldönümü olan Hocalı katliyamı... dönüp dolaşıp Hrant Dink'e geliyor, vallahi bu adamcağız iyi malzeme oldu, eli kapıya sıkışan Hrant Dink öldürüldü ondan oldu diyecek neredeyse... bosnada, ırakta, azerbeycanda katledilenlerde insandılar... birazda onlar için yorum yapılsa kim ne zarar görecek anlamıyorum...?
  20. petrol yasasını çıkartanlar, kıbrısı gözden çıkartanlar milliyetçiler mi sevgili arkadaşım... din maskesine bürünmüş emperyalizm hizmetlileri onlar... Atatürkle zaten bir alakaları yok... Ellerinden gelse bütün devrimleri ve ilkelerini yok sayacaklar, birileride buna çanak tutacak... dünyanın hangi gelişmiş ülkesi milliyetçi değil varmı böyle bir örnek... demokratik yönetimde örnek gösterilen Fransa en büyük milliyetçi devletlerdendir, İngiletere, Almanya... vs. kendi ulusal çıkarları için yapmayacakları şeyde yoktur... ama bizim gelişememe sorunumuz milliyetçilik!!! olamaz böyle bir anlayış... nedeni gayet basit, milliyetçiliği boşver, ulusal çıkarlarını yok say, dünya liderlerine hizmet et... biz ne de olsa küçük halklarız... büyük balıklar bizim gibi küçük balıkları yutmanın, tuzağa düşürmenin her yolunu dener, bıkmadan usanmadan dener... içimizde ki bir kısım gazeteci geçinen sözde çağdaş insanlar buna hizmet ederler ama maksat Türkiye'nin gelişmesidir... (!) selamlar
  21. neyi söylediniz, Ermenileri kınayabildiniz mi? dünyada tek ermeni Hrant Dink değil, tek yazar Elif Şafak değil, Türkeşin ne yaptığı kimle ne konuştuğu konumuz değil... meseleyi nereye isterseniz oraya çekiyorsunuz... Azerilerin yerine ölenler Ermeni olsaydı yorumunuz çok daha başka olurdu sanırım... damga makinası? işte yorumlayabileceğiniz şey ancak bu...
  22. kafkasx çok enteresan tartışmalar bunlar, Ermenilerin yaptığı katliyamları zamanında kınadıklarını söyleyenler bugün Türkeş ile alakalı yazılar ekliyorlar... Azeri katliyamını konuşuyoruz burada, Ermenilerin hepsini yargılamıyoruz... ortada bir katliyam var bunuda yapanlar Ermeniler... Biz içimizde ki Ermeni asıllı vatandaşlarımızı onlarla bir tutmuyoruz ama ne dersek diyelim herkes bildiğini okuyor... Azeri katliyamını kınayamayanlar Ermenilere sahip çıkıyor gibi bir durum canlandı gözümde... selamlar
  23. sevgili dipnot o bahsetmiş olduğun ulusal çıkarları adına dünyanın her yerinde can alıp ocaklar söndürenlere karşı direnebilmenin tek dayanağı kendi milliyetine sahip çıkmaktır ... sende biliyorsun... Irak'ta, Yugoslavya'da bölünme ırkçılık yapıları kullanılarak yapılmıştır... Ve kazanan kimse olmamıştır... Dünyayı babasının çifliğini yönetir gibi yönetmek isteyenler bütünleri parçalara bölmek isteyenlerdir... içimize nifak tohumları sokanlar, birbirimize düşman edenler, Atatürk ilke ve devrimlerini ortadan kaldırmak isteyenler hiç birimize uzak değil... o yüzden ifade ediyorum, Atatürk bir milliyetçiydi ve bunuda miras bıraktı... eğer Atatürk'e sahip çıkıyorsak onun bize emanet ettiği ilke ve devrimlere de sahip çıkacağız... bunun en önemli sebebi şu madem ki bizler emperyalizmden ve onun etkilerinden çok acılar yaşıyoruz öyle ise elimizde bir lider var ve o liderin gösterdiği yol var, o yol emperyalizme en büyük zararı vermiş olan liderin yoludur... Atatürk=ilkeleridir... ben bu sebepten onun ilke ve devrimlerini tartışma konusu yapanları özellikle bu konuyu kaşıyan gazetecileri onaylamıyorum... desteklemiyorum...
  24. Bosna Soykırımı, 1992 - 1995 yılları arasında Bosna Savaşı sırasında özellikle Sırplar tarafından Boşnaklara karşı Bosna-Hersek topraklarında yapılmış bir soykırımdır. Bu soykırımın bir parçası olarak Temmuz 1995'te gerçekleşen Srebrenica katliamında 7.000 - 8.000 Boşnak erkeğin Sırplar tarafından sistematik olarak öldürüldüğü bilinmektedir. 2006 Temmuz ayında, öldürülen Boşnakların kimlikleri DNA yöntemiyle tespit edildi ve kemikleri sembolik olarak cenaze töreniyle toprağa verildi. SREBRENICA SOYKIRIMI Srebrenica, Bosna Hersek’in doğusunda Sırbistan sınırına 10 km. uzaklıkta bir Müslüman Boşnak kentidir. İsmini gümüş anlamına gelen srebren kelimesinden alan kent, tarih boyu başta gümüş olmak üzere değerli maden rezervleriyle ve şifalı sularıyla ünlü bir kenttir. Romalılar zamanında kent, ‘gümüş ocağı’ anlamında Angentaria olarak biliniyordu. Barış zamanında halk geçimini turizm, madencilik ve tekstil sanayinden sağlıyordu. Şu anda nüfusunun çoğunluğunu Sırpların oluşturduğu Srebrenica bölgesi 1992 yılında başlayan savaş öncesi, Müslüman bölgelerden biri idi. 1990’daki Yugoslavya nüfus sayımlarına göre 36.666 nüfusluk Srebrenica bölgesi yüzde 75.2 oranında Boşnak çoğunluğa sahipken Sırplar bölgenin sadece yüzde 22.7’sini oluşturuyordu. Nisan 1992’de birkaç gün dışında, Müslümanlar, Srebrenica’da sürekli hakim durumdaydılar. Öyle ki, Srebrenica, Müslüman direnişin önde gelen bir sembolü olmuş ve Boşnakça şarkılara geçmişti. Ancak bu gerçek, 11 Temmuz 1995’te tam tersine döndü. Tarihin en karanlık günlerinden biri olan bu günde, Sırp Televizyonu, soykırımın mimarı Sırp Ordu komutanı General Ratko Mladiç’in bir tepe üzerindeki görüntülerine yer veriyordu. Mladiç Televizyon seyircilerine hitaben ‘Türklerden’ intikam alma zamanının geldiğini ve şehrin Sırp milletine bir hediye olduğunu söylüyordu. 1992 yılında Büyük Sırbistan kurma hayalindeki Sırplar, Belgrad’da Devlet Başkanı Miloseviç ve Genelkurmay Başkanı Perisiç’in desteğini alarak sözde Bosna Sırp Devleti ve Sırp Demokrat Partisi (SDS) Başkanı olan eski bir psikiyatri doktoru Radovan Karadziç ve General Ratko Miladiç öncülüğünde Bosna Hersek’te etnik arındırma çalışmalarına başladılar. Üç yıl boyunca Sırplar uluslar arası hiçbir konvansiyona kulak asmayarak insanlık dışı uygulamalarını pervasızca sergilediler. Soykırım ise savaş başladığından beri Sırpların başvurduğu yegane savaş yöntemiydi. Daha savaşın ilk evrelerinde Nisan 1992’de Srebrenica’nın hemen dışında bulunan Bratunac köyünde yaklaşık 350 Bosnalı Müslüman Sırp paramiliterleri ve özel polis güçleri tarafından ölümcül işkenceye tabi tutulmuş ve katledilmişti. Savaş süresince sürdürülen katliamlardan biri de Srebrenica’da yine Sırplar tarafından gerçekleştirildi. Bosna’nın en doğusunda, Sırbistan sınırında yer alan Srebrenica, tıpkı Gorajde ve Jepa gibi kuşatılmış bölgelerden olup Bosna Sırpları için Belgrad’la aralarındaki engellerden biriydi. Çoğunlukla Müslümanların yaşadığı Bosna’nın doğu bölümü büyük oranda “temizlenmişti”; ancak çevre katliam bölgelerinden kaçıp sığınan Müslümanların toplandığı bu kasabalar direnişlerine devam ediyorlardı. Bijeljina, Brutunaç ve Zvornik gibi komşu bölgelerden kaçan on binlerce Müslüman 10.000 nüfusluk Srebrenica’ya sığınmak zorunda kalınca nüfusu 60.000’e kadar yükselmişti. Kış ayının soğuğuna rağmen insanlar sokaklarda yatıyor, açlık ve sefaletle boğuşuyordu. Miloseviç’in eski korumalarından Nasır Oriç’in kurduğu Müslüman direniş örgütü ilk yıllarda Srebrenica’yı var gücüyle savundu. Dünyanın en büyük ordularından Yugoslavya ordusunun tüm imkanlarını kullanan Sırplara karşı Müslümanlar bölgeye uygulanan ve en çok kendilerinin zarar gördüğü ambargodan ötürü hafif silahlarla ve az sayıda mermi ile karşı koymaya çalışıyordu. 1993 yılında Srebrenica’nın etrafındaki çember gittikçe daraltılmasına rağmen gerekli önlemleri almayan BM ve NATO’nun tavrı Sırp güçleri cesaretlendiriyordu. Nihayet 16 Nisan 1993’teki olağanüstü toplantısında almış olduğu 819 ve 824 no’lu kararlarıyla BM Güvenlik Konseyi, Saraybosna, Tuzla, Jepa, Gorajde ve Bihaç ile birlikte Srebrenica’yı da güvenli bölge ilan etti. Bu kuşatılmış bölgeler evvelce Fransız General tarafından “barışın önündeki en büyük engel” olarak nitelenmişti. Bosna Savaşı’nın sonlarına doğru Müslümanların birçok cephede zafer kazandığı bir sırada öne çıkarılan Dayton Barış müzakereleriyle savaşın sona ereceğini gören Sırplar, avantaj elde etmek için iki stratejik kent olan Gorajde ve Srebrenica’yı ele geçirmek maksadıyla bütün güçleriyle bu iki kente saldırdılar ve tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini tüm dünyanın seyirci bakışları arasında sergilediler. BM tarafından güvenli bölge olarak ilan edildikten iki yıl sonra Srebrenica, 1995 yılının yaz ayında II. Dünya Savaşı’ndan sonra meydana gelen en büyük toplu katliamının kurbanı oldu. ve bu günlerde bu katliyamın ve soykırımın suçlularını Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılaması başlıyor... Soykırım olduğunu kabul etmeyen mahkeme, Sırpları soykırımı engellememekle suçluyor, mahkeme sonucunda hiç bir şey olmayacak tamamen sembolik bir yargılama... soykırım yok ama soykırıma müsade edenler var...(!) böyle bir ifade hangi akılla izah edilir? Aralarında eski subay ve eski polislerinde bulunduğu sanıkları soykırıma engel olmamakla yargılayacaklar, ama olmayan soykırım... eğer soykırım olduğunu mahkeme kabul ederse Sırplar Boşnaklara tazminat ödemek zorunda kalacaklar... o yüzden soykırım yok ama yargılanma var, olmayan soykırıma engel olmamak var... İşte dünyanın ve Ab nin adalet anlayışı... Türk ve müslüman olanların ister Azerbeycanda, ister Bosna'da katledilmiş olması dünyayı ilgilendirmiyor... ve insanı gerçekleri bildikleri halde göz göre göre yalan söyleyen ahlak yoksunlarını görmek rahatsız ediyor... Milliyetçilik bu sebeptende önemlidir bağımsızlık demektir... kendi içerinde gelişen olaylara kendi bağımsız mahkemelerinde adil yargılama yapman demektir... bölünmüş, dağılmış milliyetçiliği ırkçılığa dönüştürülmüş ve sonrasında yabancılaştırılmış milletlerin emperyalist düzenin kolay lokması haline gelmesi işten değil... Avrupaya ve Amerikaya ve onların adalet anlayışına sığınanlar adalet beklemesinler, özellikle Türk ve Müslüman iseler...
  25. Sevgili Dipnot Milliyetçilik küçük halkların ürünü ise o zaman Mustafa Kemal Atatürk bu konuda hatalı mı davranmıştır? Çünkü kendisi Türk Milliyetçisidir ve bunu ilke haline getirmiştir... Bir kemalist olduğunu söyleyen sana bu yoruma alkış tutmayı yakıştıramadığımı ifade edeyim... Hrant Dink bu ülkenin vatandaşı değil miydi? Halkın bireyi değil miydi? Milliyeti başka mıydı? Burada ırkçılıktan bahsetmiyorum... Tamamen Atatürk milliyetçiliğinden söz ediyorum... 301. maddenin değiştirilmesi için çaba gösterenler milliyetçiliği küçük halkların ürünü olarak ifade ederler... Eğer milliyetçi olmayacaksak ne olacağız, dünya vatandaşı mı? Dünyada böyle bir kavram var mı? Herkesin bir milliyeti var... Milliyetçiliği küçümseyerek yapılmak istenen özgürlük ya da hak değil, tamamen bölücü bir eylemdir... Milliyetçilik: Cumhuriyet devrimi ayrıca milliyetçi bir devrimdir. Bu milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir. Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir; yalnızca anti - emperyalist olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır. M. Kemal Atatürk

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.