sardunyam

bu ne ya, ne kadar ayıp bizle dalga mı geçiyon sen bakem, heç bile kahvaltısız nete oturmam 9 numarayı hiç aramadım, gülmedim, cep telefonum yok

Ahh işte en büyük yanılgı kelimelerin sözlük anlamlarına takılıp manayı anlayamamaktır... Sorgulamanın sözlük anlamını, emniyet teşkilatının değeri ölçüsünden ele alırsanız yapılan yorum bu olur elbette... Nedir bu öfkenizin sebebi sayın gelincik, nerede canınızı sıkmıştım? konunun içeriğine dönmek yerine nedense hep beni baz almışsınız, beni konuşmaktan vazgeçin sayın gelincik... konumuz fitne, ve fitneciler... Kuran'ında değerlendirdiği gibi fitnenin nasıl yapıldığını ve Kuran'ın tespitlerinin ne kadarda yerinde olduğunu gözlemliyoruz... tabi fitneyi konuşmak yerine, başka şeyi konuşmayı tercih ediyorsunuz, ne diyebilirim devam edin...

valla açık verdik verdiğimiz kadar, Abdullah Gülde fırşa attı, miting için... yarın akşam yolda olacağım, Ankara'ya doğru, gidipte falaka yemek var neyse canım, bizde takiye yaparız onlardan öğrendik nasıl olsa...

Yine Ferhat Göçer... aşkların en güzeli... unut dediğin kolaymı sorma sanırım aldandım yıllar sonra yalan ölürüm inanmam buna bulurum dedin benden sonra kaç yıl gerek bana dönmen için kavruldu, kalmadı yandı içim inan bana canım sende özleyeceksin hoşçakal aşkların en güzeli kavuşur her insan günün birinde sarılı verir beline dokunur tenim sana yeniden hangi gün taşınır dönerim bilinmez boş kalacak yüreğim söz verdim sana ölene kadar ayrılmam...

Biz bu dönemide sağ salim atlatacağız Allah'ın izniyle milletçe, ve onlar çıktıkları deliğe geri dönecekler...

ne bileyim kim? ama bu adamlar bunu yapıyor, kim bunlar? ve ne istiyorlar?

Kürtleri kardeş saymadıkları içinmi bugün vekillerin yarıdan fazlası Kürt asıllı... O yüzden mi Cumhurbaşkanlığı gibi en üst kademede görev yaptılar? Hangi ayrımcılık, hangi dışlama, söz konusu olan? Bugün bunca fitneye rağmen Türkiye'de yaşayan farklı kökenler kardeşçe yaşamaya devam ediyor, sıkıntılarımız ve topraklarımız aynı, ayrılıkçı politika güdenlerin siyaseti bu, "haksızlık" yaygarası... Ortada inkar edilecek bir durum yok, olmayan birşey kabul edilemez... Ama ortada bir gerçek var oda pkk gerçeği... peki bu kimin sorunu, pkklılar kimler, arkalarında kim var ve Türkiye'yi kana boyuyanlar, masum insanların canını alanlar kimler, 30 bin insanın katili kim, onun söylemlerini taşıyorsunuz buraya, yıllarca Kürt insanını bu yalanlarla kandırmış olan terör başı öcalan bu yalanlarla kana boğdu bu ülkeyi... gerisi kocaman bir yalan... haksızlıksa büyük bir kitleye yapılıyor, yıllardır belli bir kesim dışında kalan herkes yoksulluk ve sıkıntı çekiyor... bunun içinde sadece Kürtleri ayırmayacaksın, ben işçi emeklisi bir babanın kızıyım, yolsulluğuda yaşadım... hemde İstanbul'da doğup büyümeme rağmen, benim gibi binlerce insan gibi...

bu grup neden camilerde eyleme davet ediyor? RTE din misyonerimi yoksa hukuk devletinde bir devlet adamımı olmak istiyor? camiler ibadethane olmaktan çıkıp, siyasetemi alet edilmek isteniyor? RTE'den ne türlü beklentileri var bu eylemcilerin?

değmeyin feryadıma figanıma değmeyin eğer sevda bu demekse, ben vazgeçtim beni sevmeyin... garipliğim kader değil, geçici gülmeyin bu kışta efkarlıyım, bahara Allah kerim hadi yüreğim ha gayret, hele sıkı dur hele sabret başını eğme dik tut, bu bir rüyaydı farzet...

Bana hayatı ilk anlatan insandan söz edeceğim, bütün ilkleri bana yaşatan kadından... Annemden... Annem bu günlerde bunalımda, depresyona girmiş öyle söylüyor, herşey kötüye gidiyor, herşey boşuna, yaşamak boşuna, nasılsa ölmeyecekmiyiz diyor... Hayat anlamsız, koşturmaca anlamsız, kıyamet kopacak yakında ve biz öleceğiz diyor... Haberlerde küresel ısınmanın zararlarını dinlemiş, buzulların eridiğini, dünyanın yarısının sular altında kalacağını, binlerce canlının öleceğini,büyük felaketler yaşanacağını anlatmışlar haberlerde... En son arılar toplu halde kayboldular ya, annem (aney benim ona hitabım) bundan çok etkilenmiş... Haftasonu kızımın doğum günüydü aneylerde kutladık... Toplandık hepimiz gırgır şamata, kah gülüyoruz, kah göbek atıyoruz, bir ara mutfağa gittik, yemek hazırlıyoruz aney dedi ki, ya arılar kaybolmuş kızım, dünyanın sonu geliyormuş, dört yıla kadar insanlar ölecekmiş, ne yapıcaz dedi... aney dedim... herşeyi bıraktın bunamı kafayı taktın...? (gerçi aney kafaya takıcak bişey mutlaka bulur) boşver dedim düşünme sen bunları... aney başını önüne eğdi... morali bozuk... ümidini yitirmiş... (aneye haber izlemek yasak artık, hele küresel ısınmadan söz edeni evden kovuyoruz) napsakta aneyin moralini yükseltsek derken aney bir laf etti... biz koptuk... ya dedi ben çok kötüyüm, ne olacak sonumuz, benim psikoloğum bozuldu... bende dedim ki... aney psikoloğun bozulsun, sana bişey olmasın... Hafta sonundan beri bu laf yüzünden o kadar güldük ki, aney bile kendine geldi...

Yalnızlık Paylaşılmaz Yalnızlık, yaşamda bir an, Hep yeniden başlayan... Dışından anlaşılmaz. Ya da kocaman bir yalan, Kovdukça kovalayan... Paylaşılmaz. Bir düşün'de beni sana ayıran Yalnızlık Paylaşılsa yalnızlık olmaz. Özdemir Asaf |

Susmak Bir insan olsun Olsun da burada Bir insan olsun Orada Nerede olursa olsun Bir insan Gitse olsun, kalsa olsun Giderse olan, gitmezse duran Aranır bir insan bir insanı Arar bir insanı bir insan Söylenemiyor çok şey Susmadan....... Özdemir Asaf

Kelebek Son istegin nedir? Sorusu, Çok, çok kolaydir, Ilk istegin nedir? Sorusundan. Çünkü, O soruyu Kimse kimseye soramadi, Korkusundan. Özdemir Asaf

Ayaküstü Yaşanmış Ölümsüz Aşk Hikayeleri Her durakta ölümsüz bir aşk edinecegim Bir bakıştan bir duruştan Çağrışımın sonsuz hazından Unutulmaz bir sevgili daha birakacağım ardımda Belki de yaşanabilecek en uzun serüveni terk edeceğim Daha otobüsün ilk basamağında Kim bilebilir ki? Sonrayı, sonrasını kim bilebilir? Gizli gizli veda edeceğim ona, görmeyecek Ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim Otobüs camına bağrında kanlı bir ok ile Bir aşk levhası çizecek, ah min-el! Bu da ötekiler gibi kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden Yaşayıp gidecek Murathan Mungan

Yaz Bitti yazın bittiği her yerde söylenir söylenmeyen şeyler kalır geriye ve sonra hiç bir şey olmamış gibi ağır, usul bir hazırlık başlar uykuya benzer yeni bir mevsime orda, burda, ev içlerinde, kır kahvelerinde, deniz kenarlarında incelen yazın akşam esintilerinde zaman usulca sıyrılır aramızdan ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini başka ne gelir elimizden büyük bir uzaklığa gülümseyerek geçiştiririz ıskaladığımız şeyleri yatıştırıcı rüzgarlar dışavurur içimizdeki lodosu, poyrazı, günbatımlarını saklar bizi gözlerimizdeki hüzne dinginlik adını verir "seni iyi gördüm" diyenler biz de iyi hissederiz kendimizi elimizden başka ne gelir ki.. köşe başları, akşamüstleri, kokular, tozar gider zamanın boşluğunda karışır anıların kuytu belleğine belki sonraları bir gün hatırlanır aynı kederle yazın bittiği her yerde söylenir söyleyenler inanır bir şeylerin sahiden bittiğine yaz biter eskir geceler, serin, hüzünlü yeni mevsime hazırlık: ömrün teyel yerleri bir yanı telaş, bir yanı ürperten yaz sonu ikindileri çıkarır sizi dalgın derinliğinizden yaşadığınızı duyarsınız teninizde bir zamanlar okumuş olduğunuz kitapları özlersiniz sıcak odaları, beyaz temiz yastıkları ahşap panjurları yaz bitti bitmeyen şeyler kaldı geride yaz bitti yaz bitti yüksek sesle söylüyorum bunu kendime her yerde söylendiği gibi yaz bitti yaz bitti hiç bir şey hiç bir şey hiç bir şey yalnızca üşüyorum şimdi.. Murathan Mungan

İstersen Hiç Başlamasın İstersen hiç başlamasın Bu hikaye eksik kalsın Onca yaraların ardından Yeni bir aşk yaratamazsın Örselenmiş bir çocukluk İşte benim bütün hikayem Kaç sevda geçse de yüreğimden Bu yıkıntıları onaramazsın İstersen hiç başlamasın Geç kalmışız birbirimize Yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl Dönemeyiz artık ilk gençliğimize İstersen hiç başlamasın Söz verelim kendimize. Murathan Mungan

Unutmadık Yaralı bayramlar geçti Mevsimler, bütün anlamlarıyla Yüreğin koyu yerinde birikenler Kendi takvimleriyle gelip geçtiler Gelip geçti şehirler ve ölüler Unutmadık Topraktan çobanyıldızına değin Hey yer Her şey Mümkündü Nazım kadar coşkulu Aragon kadar aşık Lorca kadar yaralıydık Unutmadık Orada bir coğrafya yağmalanıyor Orada gazetelerin ofset baskısı Orada yeniden yazıyorlar 835 satır Ve umudunu kaybetmeyen şehirler Gökyüzünün karanlık kefeniyle örtük Yıldızların delik deşik ettiği ölüleriz Adsız ölüleriz Adları bir coğrafya ile yan yana yazılan Gövdelerinizi unutmadık, unutmadık hiçbirinizi Savaşlar ve pazarlar çağıydı Aynı silahlardı kullandığımız Aynı çarşılar aynı kandı Sevgiye ve kurşuna açılmayan yüreklerden geçtik Pusu yataklarından, dağılmış bahçelerden Viran tarihten Uykuları çevik, namlularını oğulları gibi seven Çocuklar gibi kusup Kırda gelincikler gibi gülümseyen Müsademe çocuklarını gördük Geçip gidiyorlardı Tarihin en uzun gecesinden Pazarlarda aynı kan Aynı paranın değiş tokuşunda Karanlık çarşılar Aynı kanlı tarih her defasında Bir biz kaldık bu kadar içindeyken hayatın Ölüme yakın duran Bir de on binlerin korosunda haykıran İntifada intifada intifada İki güzelliğimiz vardı bizim Ufkumuzdan inen Ve bir daha geri dönmeyen iki güzelliğimiz Birini kurşunlar, ötekini ofset baskılı resimler aldı Otuz üç kurşun sıkıldı her birimize Kutuplar kadar uzak, baba ocağı kadar yakın Doğunun gündüz ve gecelerinde Otuz üç yıldız Hala ışığını gönderiyor bize Birkaç çakmaktaşı cebimde gezdirdiğim Birkaç karanfil Yol için ipek, uyku için maya Kalbiniz için Kara bir yemin gibi çırılçıplak Kelimeler getirdim Kaybolmuş yüzyılların vatanında Ölümün erken takibe aldığı çocuklar Dağlarda değilim sizinle birlik Yalnızca mataranıza su vermeye geldim Nazım kadar coşkulu Aragon kadar aşık Lorca kadar yaralı Serap ile hakikat arası Çağın aşamadığı uçurumlarda Gider gelirim gider gelirim Efsanelerin çeşitlendigi yol ağızlarindaki büyük kamaşma Anda gizlenen zaman Ateşin avesta dili Bitkiler, otlar, kökler Dağlanmış dil, narın rengi On binlerin dönüştüğü uğuldarken Doğunun yeni defteri Topraktan çobanyıldızına değin Her yer her şey karanlık bir pusuda Yazının, tekerleğin, tarihin İlk çocuklarından Ey büyük mezopotamya İki bin yıllık gece Dön geri bak Kardeşlerim ölüyor kalbimin doğuşunda Murathan Mungan

bi yerden gözüm ısırdı ama nirden, ya papatyalar açmaya başlamış Leylam, sayfamda eksikti hakkatten ne iyi yapmışsın canem ya

Halkın büyük çoğunluğu her konuda cahil bırakılmadı mı diyorsunuz, bu söylediklerinize kendiniz inanıyormusunuz? Ama buna rağmen demokrasi öyle ya da böyle işliyor bu ülkede ve halk cahilliği yüzünden ordan oraya sürükleniyor... Akp nin 5 yıllık iktidarından söz etmiyorum sadece, Ap'den bu yana aynı siyaseti sürdüren zihniyet son 50 yılın idaresini elinde bulundurdu... bu iktidarlar siyaseti sömürü ile yürüttüler, duygusal ve inaçsal anlamda... Türkiye siyasetinde dürüstlükten eser kalmadı, yalan, dolan, sömürü vardı... siyasetçiye ve siyasete olan güvensizlik kalıcı oldu... ve malesef siyasetin bu düzeni halka da yansıdı, ve toplum yozlaştı... şimdi bütün bu sorunları görmezden gelmenin kimseye yararı yok, popülist yaklaşım bunlar...

Güzel bir konuya değinmişsin, Vatikan... Evet Vatikan neden laikliğin bazı uygulamalarından rahatsızdır? (ki aslında Vatikan bizim için referans olamaz) Çünkü Vatikan bir şirkettir... Din üzerinden para kazanır, o yüzden laik uygulama onlar için bir engel oluşturabilir... Aynı şey başka dinler üzerinden çıkar elde eden aynı zihniyetler içinde geçerli... Açıklamalarım hangi ölçüler içerisinde görünüyorsa o ölçülerde sayın aslan34... siz laikliği ayrı bir din olarak mı görüyorsunuz ki, aynı anda hem laik hem müslüman olamıyorsunuz? üstelik laiklik bir devlet yönetimidir, ki bir kurumun dini olmaz, o kuruma bağlı olanlarda o sistemde inançlarını diledikleri gibi yaşarlar... Rica ederim dikkat edin sözlerinize, kim kimi itham ediyor... bana karşı yönelttiğiniz sorgulamalarınız ithammıdır, değilmidir? ama ben bütün samimiyetimle size cevap veriyorum... Ben yaptım oldu çok ilginç bir tabir bu ülke 80 küsur yıldır laik sistemle yönetiliyor ve hepimiz o dönemden beri laik sistemin bireyleriyiz, inançlarımız farklı, düşüncelerimiz farklı ve özgürce uygulamaktayız... yani ben yalnız değilim... tek başıma yapmadım ki olsun...

doğru söylüyorsunuz damara basmışım galiba... ve o yüzden kelime aralarında çok akıllıca dokundurmalar yaptığınızı sanmışsınız, Allah'a şükür gözlerimiz görüyor, okumada biliyoruz...

NE? Anlayamadım... Chp'nin yansıttığı zihniyet ülkeyi yıllardır esir mi almış? O yüzdenmi yıllardır başbakanlık konutlarında tarikat liderleri ağırlanıyor, o yüzdenmi din elden gidiyor yaygarası koparılıyor? Kimler neyi sömürüyor? Anket sonuçlarına baktığınıza göre zaten bu iddianızı kendiniz çürütüyorsunuz hem diyorsunuz ki yıllardır bu zihniyet ülkeyi esir aldı, hem Chp'nin oyları 12/13... madem bu kadar az o zaman neden rahatsız oluyorsunuz? Ak parti demokratik süreçle geldi, demokratik süreçle gidecek, sizde bizde bunu göreceğiz... Ecevit zamanlarının ekonomik krizlerinin nedenlerinide iyi bilin, Ecevit'te RTE kadar Ab'ye ve Abd'ye yamansaydı ülkeye ambargo uygulanmazdı... Bu zihniyet ekonomik sıkıntıların kaynaklarının tam bağımsız olamadığımız için heran her şekilde ortaya çıkacağını kavrayamıyor... İpler bizim elimizde değil ipleri eline alanlar bazen çekiyor, bazen serbest bırakıyor... Ama malesef verilen bütün tavizler bu ülkenin geleceğini çalıp götürüyor ve kaçınılmaz son yavaş yavaş geliyor... Sat kurtul, yabancılaştır sıcak para sok, ee peki sonra, ne satılacak ve ne ile kalkınma yapılacak... Kendi ekonomisine sahip olamayan hiçbir şeye sahip değildir...

Güneydoğuyu bilmek için Güneydoğuya gitmem şart değil, eşim, kardeşim, babam, amcam hep güneydoğuda yaptılar askerliklerini... onlardan öğrendim nasıl yaşadıklarını... ayrıca tv'ler malum sürekli ağalık ve aşiret hayatı ile ilgili dizi yaptıklarından o sistemide ezberledik... Bir Kürt furyasıdır gitmekte tv'lerde... ne hikmetse, oda ayrı bir konu tabi... son 23 yılımız Kürtçülük edebiyatı dinlemekle geçti, ben 33 yaşındayım, yani on yaşımdan bu yana Kürd'ün hakkı konuşuluyor bu ülkede... Sanki geri kalanlar büyük bir refah içerisindeymiş gibi... Karadenizden haberin varmı senin, ip köprülerin üzerinden geçip km'lerce yolu yayan yürüyen çocuklardan haberin varmı? Sen hiç duydunmu onların bize haksızlık yapılyor dediklerini, Isparta'nın, Denizli'nin, İzmir'in ..v.s geri bırakılmış köylerini hiç görmedin değil mi? Çünkü oralardan hiç bahsedilmez... Hala Kürt topraklarından diyorsun, ne Kürt toprağı kardeşim, Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içerisinden söz ediyorsun dikkatini çekerim, burada çoluk çocuk yok, kandırabilesin... Kürtçe konuşmak yasak olduğu için mi tek kelime Türkçe bilmeyen Kürt kadınlar büyük şehirlelere gelince dertlerini anlatamıyorlar? Yasak olan bu dili nerede ve nasıl öğrendiler sence ve neden Türkçe öğrenemediler Türkiye'de...? Siz bırakın bu edebiyatı, Kürt dilini konuşamıyor demek düpe düz yalandır, Kürtçe eğitim derdine düşenler bu siyaseti yıllardır yapıyorlar ama artık buda bayatladı... Dinden bahsetmiyoruz burada ama madem konusunu açtın, ümmet ayrı bir meseledir, ama önce millet olmak var, millet olmayanın akıbetini görmedin mi? Ümmetçilik yapanlar malum çevreler ama ne hikmetse o çevrelerde İslam dünyası ile değilde Avrupa ile sıkı diyalog içerisindedirler... Kürtler ümmet olmanın önemini bildikleri için mi ayrı bir millet oldukları yaygarasını koparıyorlar? Bir Kürt milliyetçisi ümmet olmaktan söz ediyor, Türk milliyetçiliğini dine aykırı buluyor buda garip bir çelişki... Kürt sorunu yok, bunu iddia edenler var, ama Türkiye'nin bir kalkınma problemi olduğu kesin tabi bu sorunda Kürtlerin pkk ya verdikleri destek yüzünden yıllardır kaybedilmiş maddi ve manevi kayıpların da etkisi var... O bölgenin kalkınmasında engel olanlar bizzat orada yaşayanlar... Kendi devletine karşı cephe alan bir grup insan haksızlıktan sözediyor... Milliyetçi söylem nedir arkadaşım, bu ülkenin bütün fertleri bir millet değil mi? Birileri çıkıp hayır biz farklı bir milletiz derse karşılığınıda alır...

Sevgili Gelincik işime geldiği anlamdır, sizce sakıncası mı var, bakın açıklamışım ne demek istediğimi, sizinde işinize böyle anlamak geliyor sanırım... evet inkarcılar, fitne (kargaşa, kaos, bozgunculuk) çıkartmak için müteşabih ayetlerin ardına düşüyorlar... Bizde buna şahit oluyoruz, inkarcılar fitne çıkartmazlarsa, fitneci olmazlar sayın gelincik... Ve sevgili sardunyam kuranı bütünü ile olduğu gibi kabul zorunluluğu vardır.Ben bunları kendime göre yorumlarım diyorsan inkara gidersin.Sorgularım ,düşünürüm demek bana göre uygun düşen bir sözcük değil. bunu söylemiştiniz, sorgulamaktan kastınız tam olarak düşünmeden kabul etmekti, bende meal yazmıyorum, okuduğumu sorguluyorum dedim, bunumu espiri sandınız... bunu bir düşünün isterseniz, kavrayamamak neden kaynaklanır? Yaratan Rabbinin adı ile oku, yaratılan herşeyi oku, düşün, anla demektir... Şirke sapmaktan Allah'a sığınırımda, bunları kendimizce değerlendirmek şirk değildir sayın gelincik isterseniz siz önce şirk nedir onu anlayın... Demokrat görünmüyorum sayın gelincik, ben demokratım... nasıl ifade etmişsiniz katılmak zorunda değilsiniz, farklı görüşler gelecektir... Evet aynen öyle ve farkındayım zaten... Ve demokrat olduğum içinde katılmadığımı söylüyorum, siz kendi düşüncelerinizi açıklamışsınız buda demokratik bir davranış, size katılmama hakkımda demokratik bir davranıştır... Samimi olup olmadığıma inanıp inanmamakta özgürsünüz sayın gelincik, bu duygular ve düşünceler karşılıklı muhakkak... Selamlar

Arkadaşım demagoji,laf cambazlığı yapma, bak kelime aralarında ne diyorsun ..."Kürt halkı kendi topraklarında çıkan petrolü"... eee bu ne demek? Kürt halkı nerede yaşıyor, kimin toprağını sahipleniyor? O bölgede ki fakirliğin en büyük sebebi AŞİRETLER'dir... Aşiretler ve onlarla ortak çalışan Pkklılar, bölgeyi ve halkını kalkındırmadılar, kaçakçılık yapabilmek için orada anarji hüküm sürüyor... Aşiretler onca servete nasıl sahip oluyor da halk fakir kalıyor, yoksa aşiretler bölgede çıkan petrolden paymı alıyorlar devletten? Güneydoğunun kalkınamamasının en birinci faktörü yine Kürtlerin kendileridir... Türklerle, Kürtler arasında bir kavga yok, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile pkk arasında bir kavga ve çatışma var... Şehit olan Mehmetçikler içinde Kürt asıllı vatandaşlarımızında evlatları var, bu toprakların üzerinde eşit haklara zaten sahibiz... Senin haksızlık dediğin, kandırmaca ve nifaktır... ********...