Gece Yağmuru

Hoşgeldin Kaan..

Hoşgeldin

Hoşgeldin

Bilmem Yuksam bilmeden bişeymi etmişim Dur ben sana bi çiçek verem ablacım

Çok tşk ederim Gönüldaşım Cık etmiyom Tşkler arkadaşım

Avatarı anlamlı olanısın

Egzotik bi havası olanısın

Sende öylesin arkadaşım Yeşimcim sen de bu forumun nesisin kıs acep

Kısa zamanda kendini sevdirenisin

Bende seni çok seviyorum kıs şekker Yumotem Ökkeş kankimin X versiyonu Seni sevdiğimi biliyosun

Kim ben mi fesatlık etmişim Yumotem canım tşk ederim Sevgili Sedat çok tşk ederim Tşkler Murti_San

Kıs zaten orkide bitane Sen alırsan ben napcam

Efet mis gibim kokuyo Banu alkan kim apla Tekrar tşlker

Bayılırım orkideye Tşkler ablacım,aldım ve kabul ettim

Ökkeş kankim zaten kutladık 99 Olması biras garibime geldi Maaşallah yaşını hiç göstermiyorda ondan

Sevgili Sedat bende payıma düşeni aldım tşkler Tşkler Murti_San

Kankim bu bisim Sedoş mu kıs Sankim bana bi yanlışlık var gibim geliyo Doğum günün kutlu olsun mutlu ol senelerce... Allah sağlık,mutluluk ve huzur nasip eylesin

Oktay Kaynarca 27 ocak 1965 Malatya doğumlu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Anasanat Dalı Yüksek Lisans bölümünden mezun oldu. Tiyatro, televizyon sektörlerinde oyuncu, sunucu ve yapımcı olarak çalıştı. Halen çalışmaları yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere devam ediyor...

Ben İstanbul doğumluyum. Babam Malatyalıdır. En son oynadığım rol itibarıyla Karadenizli sanılıyorum. Hatta ciddi olarak Karadenizli olduğumu iddia edip, bahse girenler bile var. İşin doğrusu ben 1965 İstanbul doğumluyum. Babam Malatya, babaannem Elazığlıdır. Berlinli sayılırım... Çocukluğumun bir dönemi Berlin'de geçti. Biz 6 kardeşiz. Bunların ikisi Berlin doğumludur. Annem ve babam Almanya'ya çalışmaya geldiklerinde ben ve kardeşlerime babaannem bakmıştı. 1980 yılında Türkiye'ye kesin dönüş yaptılar. Okul tatillerinde Berlin'e geliyordum. Okulda çok tembeldim; zar zor liseyi bitirdim. Hiçbir zaman çalışkan bir öğrenci olamadım. Liseyi İstanbul'da bitiremeyince Elazığ'da bitirebildim. Tiyatroya da orada okulun Tiyatro Kolu'na girerek başladım. Tiyatronun çok keyifli bir uğraş olduğunu keşfettim ve İstanbul'a dönünce devam ettirdim. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Ana Sanat Dalı Oyunculuk Bölümü'ne girdim. 1990-91 yılında da mezun oldum. Konservatuarda da iyi bir öğrenci olamadım. Zaman zaman bırakmak istedimse de hocam Ahmet Levendoğlu mani oldu. İlk amatör sahne çalışmalarım Konservatuara girmeden önce EGE Tiyatrosu'nda Turgut Özak'ın "Duvarların Ötesi"nde oynadım. Bunun dışında birkaç çocuk oyununda oynadım. Konservatuar zamanında TRT için "Gençler Dizisi"nde oynadım. İlk profesyonel oyunculuğum Ali Atik, Ayşegül Atik'le bir çocuk oyununda oynamış, para kazanmıştım. Konservatuar öğretmenlerim... Konservatuarda hocalarım arasında Ahmet Levendoğlu, Yıldız Kenter, Cüneyt Türel, Suat Özturna, Müjdat Gezen, Engin Uludağ, Toron Karacaoğlu gibi değerli hocalardan eğitim aldım. Fikret Kuşkan, Ziya Kürkit, Jülide Kural ve Binnaz Mörey gibi arkadaşlar da sınıf arkadaşalrımdı. İlk oyunum bir müzikaldi Konservatuardan mezun olduğum 1991 yılında Tiyatro Stüdyosu'nda "Kan Kardeşleri" (Blood Brathers) adlı müzikalde Zuhal Olcay, Haluk Bilginer, Celal Perk, Jülide Kural, Derya Alabora ve Ahmet Levendoğlu ile beraber oynadım. Sonra yine aynı tiyatroda 1993-94 sezonunda "Derin Bir Soluk Al" oyunumu oynadım ve tiyatro hayatımı noktaladım. Bu oyunla Avni Dilligil En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü'nü aldım. Televizyon dizileri ve film çalışmalarım... 1994 yılındaki son oyunum "Derin Bir Soluk Al"dan sonra, sunuculuk, televizyon dizileri ve film çalışmalarım oldu. İlk sinema çalışmam "Suyun Öte Yanı" oldu. Daha sonra "Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni", ve bana "Altın Portakal Ödülü"nü kazandıran "Yengeç Sepeti" filmi, "Bir Kadının Anatomisi" ve "Deliyürek"le yine "Altın Portakal Ödülü"nü aldım. "Bumerank Cehennemi" adlı sinema filmi ile de MGD Yılın En İyi Erkek Sinema Sanatçısı ve Antalya'da "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü aldım. Son olarak ta "Kurtlar Vadisi" ve "Aşkımızda Ölüm Var" adlı televizyon çalışmalarımla yine MGD Yılın En Sevilen TV Dizisi Oyuncu Ödülü aldım. Tayyip Erdoğan Projesi yanlış bir anlaşılma idi... Bir politikacının hayatıyla ilgili bir projemiz vardı. Ancak yanlış bir anlaşılma sonucu Tayyip Erdoğan'ın hayatı sanıldı. Bu projenin uzaktan yakından Tayyip Erdoğan'la bir ilişkisi yoktur. Ömer Lütfü Mete'nin yazdığı bir başka başbakanı anlatan bir projeydi. Şartlar , zaman ve imkanlar bu projeyi şimdilik ertelememize sebep oldu. Ancak projeyi mutlaka gerçekleştireceğiz. Son filmim Kalbin Zamanı... Kalbin Zamanı, sinema tadından hoşlanan insanlar için yapılmış bir film idi. Günümüzde oluşturulan popüler kültür doğrultusunda yapılan filmlerin çok ötesinde bir filmdir Kalbin Zamanı. O yüzden de gerektiği değeri bulamadı, gerektiği yerde de duramadı. Zaten o kaypak zemin üzerinde de duramazdı da. Çünkü o film başka şeyler anlatıyordu. Var olan, şu anda yaşadığımız korkunç popüler kültüre hizmet eden bir film değil!.. Sanat ağırlıklı bir film Kalbin Zamanı... Dizilerde çabuk parlayan gençler... Çeşitli televizyon dizilerinde bir anda parlayan gençlerin hepsi sönecek, geriye bir şey kalmayacak. Doğada da aynı şey olur; doğa kendi elemesini yapar, işe yaramayanlar dökülür; değerli olanlar üstte kalır. Tabiki üstte kalanlar yetenekli olanlar olacaktır. Bu arada "Ben artık yaşlandım; mankenlik yapamıyorum, oyunculuk yapayım..." diyenler de var. Gerçekten yetenekliyse, bu işe inanıyor ve de yetenekliyse oyunculuk yapabileceğine inanınırım. Ancak yüzde 90'nı elimine olacaktır. Oyunculuk eğitimi illaki okulda olacak demek değildir. Kendini yetiştiren, oyunculuk eğitimi almamış birçok oyuncu arkadaşımız var. Yetenek ve kendini yetiştirme, geliştirme olayıdır. Beni mafya dizisiyle aynı paralelde görenler... Birçok köşe yazarı da beni mafya dizisiyle aynı paralelde görenleri destekleyici yazılar yazdılar, onlara çanak tuttular. Benim yaşam biçimimden, arkadaşlarımdan ve çevremle olan ilişkilerimden haberi olmayan, diziyi seyrettikten sonra beni böyle bir çevre içinde, gittiğim yerlerde benim ciddiyetimi görenler, bunun rolümden dolayı böyle yaşadığımı zannettiler ve böyle yazılar yazdılar. Oysa benim çöpçü de , milletvekili de arkadaşım olabilir. Hatta başbakanla da el sıkışabilirim. Ben toplumun her kesiminden insanları tanımak zorundayım. Çünkü ben oyuncuyum; benim malzemem onlar. Bugün bir başbakanı oynarken, yarın bir çöpçüyü oynayabilirim. Bu imajın ortaya çıkmasına bu popüler kültürü eleştirirken aslında bu popüler kültürün nimetlerinden yararlanmak isteyen bir sürü yazar arkadaşın da katkısı oldu. Son proje... Yine Türkiye'yi karıştıracak bir proje var. Yine insanların biraz gözünü açması gerektiğine, aslında memleketimiz üzerinde oynanan oyunların çok farklı olduğunu, bize aslında televizyon dizilerinde anlatılan pembe bir dünyanın içinde yaşamadığımızı, televizyonda gördüğümüz hayatın içersinde var olan sistemin bize aslında uygun olmadığını ve yediden yetmişe artık çok ciddi olarak kafamızı kaldırıp etrafımıza bakmamız gerektiğini anlatan bir projemiz var. Senaryosu ve organizasyonu üzerinde çalışılıyor. Ben başroldeyim. Bir televizyon dizisi. Bunun dışında bir de sinema filmi projesi var. Tiyatro sahnesini ve tozunu özledim... Tiyatro eğitimi almış oyuncular, tiyatronun sürekli var olmasınan inanırlar. Çünkü tiyatro sahnesi, tiyatro oyuncularının antrenman ve izlenme yeridir. Sahnenin tozunu, sahne üzerinde tiyatro eseri oynamayı, diğer oyuncu arkadaşlarla rolleri paylaşmayı ve alkışları çok özledim. İnanın burnumda tütüyor... Umarım en kısa zamanda yine tiyatro sahnesinde olurum. Bu güzel sohbet için teşekkür ederim Oktay Bey. Bundan sonraki söyleşimizi tiyatro sahnesinde yapmak umuduyla... Umarım en kısa bu özlemim sona erer...

Özgü Namal İpek Tuzcuoğlu ile Röportaj Yaptı Özgü Namal Çekirdeksiz Yaban Üzümü Aslında öyle katran karalarının, acı çiçeklerinin, kan çığlıklarının çocuğu değil. Gökkuşağı misali bir evden, sevgi buseleriyle beslenmiş bir geçmişe sahip olmanın farkında. Dünün lolita fotomodeli, şimdilerde ?Kurtlar Vadisi?nin gözükara avukatı Özgü Namal, İpek Tuzcuoğlu?na tüm hikayesini anlatıyor. Öylesine duru ki, köpük köpük. İlk hissettiğiniz kurutma makinenizin ılık ayarından gelen esinti gibi. Biraz yabani önceleri. Gözleri üzüm üzüm, tadı da öyle, sizi hiç yormuyor. Çekirdeklerini çıkarmak için eziyet çekmiyorsunuz. Samsun?un da yaban üzümü meşhurmuş ama çekirdeksizini ben uydurdum. Haa, bir de Moschino?nun ?L?eau Cheap and Chic? adlı kokusunda da yaban üzümü varmış. Hoşgeldin sayfamıza Çekirdeksiz Yaban Üzümü... 17 yaşında reklamlarda oynamak istiyorum diye tutturmuş. Babası da Gaye Sökmen?e götürmüş kızını. ?Tam da liseyi yeni bitirmiştim. Yargıcı firmasından fotomodellik teklifi geldi. 1996 senesinde Duygu Dikmenoğlu, ben, Selin Toktay o zaman onlar vardı, çıtır lolitalar olarak... Hayatımda daha önce hiç fotomodellik yapmamışım. Anlamam, bilmem. Dediler ki ?Fotoğraflarınızı Yargıcı?nın vitrinlerine koyacağız.? Süs bebek gibiyim o zamanlar, hiçbir şey anlamıyorum. Makyaj, çekim gülüyorum, gidiyorum. Sonra bir baktım Yargıcı?nın vitrininde 1.80 fotoğraflarım...? İşte, yaban üzümünün hikayesi böyle başamış. İPEK TUZCUOĞLU: Ergenliğin bu döneme denk geldi diyebilir miyiz? ÖZGÜ NAMAL: Evet. İnanılmaz ve çok tehlikeli bir dönemdi. Çok erken yaşta güzel paralar kazandım. İPEK: Peki nasıl aştın bu ışıltılı, renkli dönemi. Biliyorsun birçokları 30?lu yaşlarında hala aşamıyor. ÖZGÜ: Ailemin yasaklamaları, kızmaları yoktu. Hiçbir şeyime karışmadılar. Şimdi biliyorum her şeyin kıymetini. İPEK: O dönemdeki erkeklerle ilişkilerin nasıldı flörtlerin filan... ÖZGÜ: Çocuklar hayrandı bana. Ama ben çok korkak ve çekingendim. Ben erkek gibi büyüdüm ağaca çıktım, sapan attım, top oynadım... Babam acayip güvendi ve teslim etti her şeyi. İPEK: Kadınlığını en çok hissettiğin anlar desem... ÖZGÜ: Özel hayatımda çok hissediyorum. Erkek arkadaşımın yanında kendimi kadın gibi hissediyorum. Onun dışında bir yere gittiğim zaman çocuk gibi görünmeyeyim diye dikkat ediyorum. İPEK: Halk arasında en popüler olan dizilerden birinde "Kurtlar Vadisi"nde avukat rolünü canlandırıyorsun. Komik ya da garip olaylar yaşadın mı hiç? ÖZGÜ: Gerçekten avukat zannedenler oluyor bazen. Kart verdiler bir defa. Biz de avukatız, işiniz olursa hiçbir ücret almadan yaparız gibi (gülüşmeler). ÖZGÜ: Ben gittiğim hangi ortamda Oktay?a kıskançlık krizindeymiş gibi davranmışım? Uydurma bunlar. Ayrıca bir kadın tabii ki kıskanç olur. Severim, kıskanırım bunun ayıbı yok ki. Kıskanıyorum ama huysuzluk yapmıyorum. (Şunu yazmadan yapamayacağım "Asmalı Konak"taki rolümle beni gerçekten büyücü zannedenlerden tutun da, benden korkanlara, kocakarı ilaçları soranlara hatta "İşlerim kötü gidiyor, el verir misiniz?" diyen insanlara kadar çok ilginç şeyler yaşadım. Bu arada Oktay Kaynarca?yı da mafya zannedenler oluyormuş, aman ha!!! Özgü ve Oktay?ın birlikte olduğunu biliyorsunuzdur. Peki, "Yeditepe İstanbul" adlı dizide tanıştıklarını, iki sene iki aydır birlikte olduklarını, birlikteliklerini medyadan hiç saklamadıklarını ve söylentilere göre dedikodu bu ya Özgü?nün Oktay?ı çok kıskandığını, Oktay erkek arkadaşlarıyla geziyor diye kaprisler yapıp onu bunaltıp kaçırdığını. Tabii ki, soruyorum tüm bunları. Ve "Allah Allah" diyerek celalleniyor hemen). İPEK: Başarılı, yakışıklı ve kadın hayranları bol olan biriyle birlikte olmak zor mu? ÖZGÜ: Zordu başlarda. Çünkü benim hiç bu kadar medyatik sevgilim olmamıştı. Önceki sevgililerim oldu ama normal insanlardı. İPEK: İlişkiye dair mücadelelerin oldu mu? Ya da mesleki mücadelelerin... ÖZGÜ: Tabii oldu. Olgunlaştım. Ama hala o çocuk yönüm var. Yine de olaylar karşısında daha sıkı durmayı öğrendim. Aslında sevmiyorum ben büyümeyi. Büyümeseydim keşke. Eskiyi düşünüyorum, okul dönemini filan, tatildeymişiz aslında. Bir de büyüyünce hayattaki cümlelerim değişti. Kurduğum cümleler artık eskisi gibi değil. İPEK: Düşüncelerini ve hayallerini hayata geçirebildin mi? Hak ettiğin yerde misin şu an? ÖZGÜ: Tam hak ettiğim yerdeyim. Ne hayal ettiysem oldu. Konservatuarda okumak istedim, okudum. Arabam olsun istedim, oldu. Çok güzel dostlar istedim, ailemle aram iyi olsun istedim, ödülüm olsun, çok güzel sevgilim olsun istedim, hepsi oldu.

Ece Yıldız adında bir assolist olarak izleyici karşısına çıktınız.Sizin için farklı bir rol mü bu? **Şu ana kadar oynadığım rollerden çok değişik bir rol.Bugüne kadar oynadığım karakterlerde kendimden bir parça buldum.Fakat ilk defa burada şarkı söylemek ten başka ortak bir yan bulamadım.Şöhret için türlü tavizler veren,hayatındaki hedefleri para,ün,güç olan bu uğurda gözü kimseyi görmeyen ve herşeyi mübah sayan biri assolist bu dizide oynadığım.Bu ortamda tanıdığımız zorla gözümüze sokulan assolistlerden biri.** Ece'yi oynarken zorluk çektiniz mi? **Böyle bir hayatta mutlu olmak imkansız.Şöhretin çok ciddi bir motivasyon olması gerekiyor.Kaldı ki Ece gerçek hayatında hep oynuyor.Dayak yiyor,hırsları depreşiyor,kıskançlıkları oluyor,birtakım iktidar mücadelesi veriyor.Bu arada bunları dışarı göstermemek için sürekli bir yalan gülümseme ve mutlu görünme hali içerisinde.Aslında ben oyunculuk yaparken,ayrıca bir oyunculuk daha yapıyorum burada.Oynamayı oynayarak iki misli bir oyunculuk yapıyorum.** Assolist rolü için piyasada var olan assolistlerden birilerini gözlemleme fırsatınız oldumu? **Ben magazin seyreden biri değilim.Bu zamana kadar hiç takip etmedim.Fakat bu dizi nedeniyle birtakım magazin programlarına baktım.Bu assolist dediklerimizin ortak bir takım davranışları var.Gündelik hayatta oynama,sahte gülerek ağzını yana çekme,dudaklar önde,konuşmaları değişik.Ben birini hedef almadım açıkçası.Hepsini izleyip kendimden de bir şeyler katarak ortaya bir karışık yaptım.** GEÇMİŞİME DÖNDÜM Tarz olarak oynadığınız Ece karakterinden çok farklısınız.O makyaj ve kıyafeti giyip sahneye çıkınca kendinizi nasıl hissettiniz? **Eskiden takip takıştırayım,makyajlar,simler,şıkırtılar falan çok severdim.Geçmişte bıraktığım bir şey ortaya çıktı.Çok eğleniyorum.Ama diğer taraftan acısını da hissediyorum.Ece'ye bürünüyorum ve kaptırıp gidiyorum.Öyle ilginç birşey ki,o kıyafetleri giyince insan ister istemez kırıtıyor.Gazino ağzıyla alaturka şarkı söylemeye başlıyorsunuz.** Projeyi kabul etmenizde en büyük etken ne oldu? **Bu projeye kabul etmemdeki en büyük neden 13 bölüm olacaksın ondan sonra öleceksin demeleri oldu.Uzun soluklu işlerde yer almak istemiyorum.Bu nedenle 13 bölüm oynayıp ölmek işime geldi.Ayrıca senaryo ve bol bol şarkı söyleyecek olmam projeye evet dememde çok etkili oldu.Ama tutarsa ve hikaye güzel olursa belki bir sezon devam edebilirim. Şöhret sizi korkutuyor mu? **Şöhret benim için bir sonuç.Şöhreti amaç edinen insanlardan biri değilim.Şöhretten bu kadar uzak olmama rağmen bunun esaretliğini yaşadığım zamanlar oluyor.Bana yıllarca **Şuraya gitmen lazım,bunla gezmen lazım,yoksa şöhret olamazsın**dediler.Ben onları dinlemedim.Ben bir işçiyim,çağırırlarsa gider oynarım işimi yaparım.Manavdan,bakkaldan bir farkım yok MİLLİYET TV EKİ 13.05.2006

İpekcim izninle çiçeklerden bitane aldım Tşk ederim NATİİCİMMM Gloriam...Çok tşk ederim canım Tşkler abicim... Tşkler Yaeşimcim