Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

musttafa

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

musttafa tarafından postalanan herşey

  1. Bilimin konusu yaratılan ayetleri, kendi yöntemlerine göre araştırmaktır. Herşeyin yaratılışındaki ölçüleri, düzenleri, oluşumları, birbirleriyle olan etkileşimleri... gibi konuları çözümlemek, açıklığa kavuşturmak için insanlık, bilimi kullanarak bilgi hazinesini genişletmektir. Bilim, İnsanı Yaratıcıya dahada yaklaştırmakta, insanın esas görevini, bilme, anlama, Allahı tesbih etme işlevini yerine getirmektedir. İnsanlar bilincinde olarak veya olmayarak var gücüyle yaratılan ayetleri, yaratılışı incelemektedir, bu durum genelleşmiştir, herkesin beyninde belirginleşen bir durumdur. Süreç devam etmektedir. İnsanları bu incelemeye çeken yaratıcı gücün etkileridir, insanlar isteselerde istemeselerde bu gücün etkisindedir. İsteselerde gelirler, istemeselerde. Her oluşumda, olan herşeyde yaratıcı gücün varlığını, kudretini hisseden, ona tepki veren, anlamaya çalışan, peşinden giden bir beyin yapısı şekillenmiş ve geçmişten beri yapılan faaliyetler sonucu elde edilen bilgilerle beynin oluşumu, gelişimi devam etmektedir. Bu var olan durum, tespit edilecek, idrak edilecek olandır, idrak edemeyenler ön yargılarını aşamayanlar, kendi dogmalarına saplananlar, belirli bir eşik seviyesine yükselemeyenlerdir.
  2. Genel olarak toplumdan bireylere yansıyan, geçmişin tecrübeleri mirası ile oluşmuş hazır bir akıl var, yaşam içinde etkileşimle, öğretilerle insanlar bu aklı tanıyorlar. Az çok her bireyler doğru ve yanlışın ne olduğunu ayırma konusunda bilgi sahibi oluyorlar. Yaşamda çözülmesi gereken bir çok problem var, akıl sürekli bunlarla meşgul, insanların istek arzuları aklı bir yöne çekiyor, duygular bir yöne çekiyor, hayaller bir yöne çekiyor, dünyanın gerçekleri var, geçim telaşı var, yanlış öğretiler var, varda var, ilgilenilmesi çözülmesi gereken problemler altında akıl dağılıyor, eziliyor, oluşamıyor. Toplumda insanların önünde o kadar çok taş varki, birine takılmayan bir başkasına takılıyor, tökezleyip düşüyor. İnsanlar bu kadar karmaşa ve kaos içerisinde, çözemediği problemler arasında kaybolup gidiyor. Akıl sağlığını kaybediyor. Sağlıklı düşünemeyen, karar veremeyen bir akıl, sürekli kaza yapar herşeye toslar, bunlar bir uyarıdır. Ama insanlar uyarıları görmezden gelip, olumsuzlukları kabullenip normal görmeye başlar. Bu aklın ölmesidir, toplumun aklı körleşmiştir, herkes derin bir uykudadır. Çoğu yapılanlar sorgulanmadan hazır hap gibi yutulmaktadır, dini öğretilerde buna dahildir. Temele inilmeden, sebep sonuç ilişkisi kurulmadan kabul edilenler atalar öğretisidir. Kuranda da zaten ataların izinden, sorgulamadan gidenler eleştirilmektedir. Dinlerin karanlık yüzü ile mücadele edilmezse, toplumda cahillik hüküm sürerse karanlık yüz her zaman ortaya çıkar. İnsanların üniversite bitirmiş olması, onlara akıl sağlığını kazandırmaz. Ülkemizde eğitim sitemi ezber üzerine kuruludur, en iyi ezberleyenler, sorgulamadan kısa yolları öğrenenler sınavları geçmektedir. Üniversite de aynı şekilde, lisenin bir devamı gibidir, matematik formülleri ezberlenir ama bunlara nasıl ulaşıldığı, nerelerde kullanıldığı gösterilmez, nerede kullanıldığınında bir önemi yoktur, sınavda bir ölçü değildir. Herşeyimiz taklit ve tekrar üzerine kurulmuş, dinde ritüelle taklit edilir, ne için yapıldığını kimse bilmez, yapanlar borcunu ödediğini düşünüp, birşey yaptım diye rahatlayıp kendini uyutur. İslamda ruhbanlık yoktur, Allah ile insanın arasında başka tanrılar, aracılar yoktur, kuran bile ibrettir, ögüttür. Tapma tapınma zaten yoktur, bu devir geçilmiştir, artık aklen algılamya geçilmesi gereklidir. İbret ve ögütler insanın aklını başına toplaması, akıl sağlığına kavuşması içindir. Dini insanlar öğrenemeyince, dini kullanarak insanları sömürenler herzaman çıkacaktır. Ezber, tekrar hiçbirzaman aklı ortaya çıkarmaz, başkalarının fikirlerini, sözlerini ezberlemekte düşünmek değildir. İnsanların düşünebilmesi için kelimenin özünü anlaması ve yaşamla bağ kurması gereklidir. Din tam olarak anlaşılmadan, insanların önyargılardan kurtulması mümkün değildir, dini reddetmekte çözüm değildir. Var olan şeyler insanı vareder, yokluk, zihinde birşeyleri yok saymak bir varlık doğurmaz.
  3. Çelişkiler, bizim bilgimiz veya algı noksanlığımız sonucu ortaya çıkmış olabilir. Çelişkiyi giderecek olan insanlardaki birikim, tecrübe ve akıl seviyesidir. Bunu elde edemezsek, belli bir seviyeye çıkamazsak toplum olarak her konuda çelişkide kalırız. Üstünlük takvadadır. İnsanı ilerleten bilgidir. İlerleyende bilgidir. Doğru bilgiyi elde etmek için her şekilde mücadele etmek gereklidir.
  4. Yaratıcının birçok isim ve sıfatları var, bunlardan birisi bizim en çok kullandığımız ismi Allahtır. Adem bir yaratılışın temsilidir. Dinin kendisi zaten İnsandır, bir inanç mevzusu değildir, sonradan gönderilen birşey değildir, zaten oluşandır. Din gönderildi denmesinin sebebi bizim konuşma tarzımız ve algılama biçimimizden kaynaklanmaktadır. Bir yaratılışın veya bir ayetin bizim algı seviyemize, bilinç düzeyimize uygun şekilde anlatılması, hitap etmesi indirilmedir. Ayetin türkçesi açıklama demektir. zaten öncesinde var olan birşeyi bizim algılar hale gelebilmemiz ayetin indirilmesidir, nereye iniyor bilincimize. Biz bilincimizde olmayan, anlayamadığımız şeyleri yok sayıyoruz, çünkü onların beynimizde karşılığı yok! İşte yavaş yavaş algı seviyemize ayetlerin indirilmesi veya keşfetmemiz ile biizim bilmediğimiz var olanların bir kısmını algılıyoruz, algıladıklarımzı incelemeye başlıyoruz. Ademin yaratılma süreci devam ediyor, insan tam olarak ortaya çıkmadı, herşey çözülmedi, hala vahşi özellikler kontrol altına alınamadı, cahillikler bitirilemedi. Dinde İnsanın yaratılışındaki süreçlerden en önemlisidir. Dünyada ortaya çıkan tüm dinlerde bu süreçlerin parçalarıdır, başarılı olan insanlığa giden yolda işe yarayan dinler yaşamda kendine yer edinmektedir. Bırakılan miras bu süreçte sürekli yaşamda test edilmekte, farklı yönler keşfedilmeye çalışılmakta, yetersiz olan kısımları elenmektedir. İnsanın iç dünyasında büyük bir boşluk, evren vardır, bu evrenin doldurulması, tanımlamasını en yi yapan ve insanı olgunluğa taşıyanlar yaşam tarafından seçilmektedir. Her süreç birbirine bağlı ve etkileşimli olarak devam etmektedir. İnsanlar yaratıcının isim ve sıfatlarını, yaratılışı keşfetmek ve tanımak, tanımlamak için her alanda bilerek veya çoğunlukla bilmeyerek var gücüyle mücadele etmektedir. İşte herkes düşünüp kendine bir sorsun bu kadar mücadele niye? İnsanı buna çeken nedir? Bu mücadelede yeralmayanlar yaşamdan dışlanmaktadır.
  5. Temelde dindir, insan türünün hayvan sıfatından ayrılması ilkel dinleri ortaya çıkaran korku ile başlamıştır. İnsan türünün korkusuyla mücadelesi, korkularına tepki vermesi, korkularını sonraki kuşaklara aktarması ile ilkel dinlerin ilk öncülleri ortaya çıkmaya, şekillenmeye başlamıştır. İlk kontrol mekanizması korkudur, korku içgüdülere baskı kurmaya ve dönüştürmeye başlamıştır, uzunca süren bir dönüşüm süreci. Böyle bir süreç oluşmasa, insan türü doğadaki en vahşi hayvanlardan en baskını olarak yaşardı. İnsan türünün, ilkel dinleri ortaya çıkaran korkuları algılaması hakkında çok yakın değil çok geçmişlere gitmek gerekir; belki 100 bin belki daha fazla. Avcı, toplayıcı hale gelene kadar öncelikle bir dış beyinin oluşma, gelişme süreci var, neye göre nasıl şekillenmiş dış beyin? Dış dünyaya açılan kapımız, dış beynin hazırlanması ve gelişme safhalarını araştırmak lazımdır. İnsan türünü hayvanlardan ayıran dış beyindir, dış beyini geliştiren etmenler ilkel dinlerle başlar. Tarım toplumlarına geçişte dinlerle olmuştur, mısır imparatorluğu bunun en güzel örneğidir. Firavun yeryüzü Tanrısı olarak uzunca bir süre mısıra hükmetmiştir, mısır medeniyetini oluşturmuştur. Semavi dinlerde mısır medeniyetinden doğmuştur. Din kültürü, etkisi olmayan hiç bir toplum bir medeniyet kuramamıştır, bunun örneği yoktur. Din insan için vardır, hayvanların dini yoktur, doğanın sorumluluğu artık insanın elindedir. Vahşi olan insanın doğasıdır, hayvanların en vahşisi, yırtıcısı, acımasızı insan olamayan insan görünümlü türdür. Doğada her canlı besini bulur, çoğalır, ölür gider, sonrakilere birşey bırakamaz. Sonraki kuşaklara birtek insan miras bırakır, kendi bilgisini. İnsan diğer canlıların evrimine de müdahale etmektedir, istediğini yaşatıp, istediğini yok etmektedir. Doğa artık bir hayvanat bahçesine dönüşmüştür, insanlık dünyanın şeklini bile değiştirmiştir. İnsan, insan olmadan önce güçten korkarken, artık elinde büyük bir güce kavuşmuş, ağır bir sorumluluk altına girmiştir. Açıkçası dinin insanı oluşturma süreçleri anlaşılmadan insan beyninin nasıl evrim geçirdiği, geliştiği anlaşılamaz. İnsanda irade nasıl oluşmuştur? İradenin bile nasıl oluştuğunu anlamak için dinin etkilerini araştırmak gerekir.
  6. @@GeceKuşu bakış açısına göre herşeyde bir hata bulunabilir, doğruda bulunabilir. Dinlerin tarihi 2000 yıl öncesi değil daha eskidir, dinler; insanlaşmamış öncüllerin kendilerinden üstün olan, anlayamadığı, çözemediği herşeyden korkması ve ona saygı duyması, tapınması daha sonra tanıması ile başlamış gelişmiştir. Diğer yazılarımda açıkladım. İnsanlar herşeyşi yaratılan ayetleri derinlemesine inceleyip, bilgi birikimini artırdıkça daha ileriye gidecektir. Dine görede üstünlük takvadadır. Üstün olan, insanı ilerleten bilgidir. İnsanların beyinlerinden kelimeleri sildiğin zaman birşey kalmaz, medeniyette kalmaz.
  7. İlim sonsuz dibini göremezsin, daha çok araştırmalısın. Bu kelimelerin anlamına sözlükten bakılmaz. "Akıl eşittir beyin organı", " Akıl beyinse, beyinde akıldır, aklın beynin görevi düşünmektir " bayağı açıklayıcı bilgiler, çok işimize yarayacak. demek bu kelimelerden biri fazla, karışıklığa yok açıyor ikiside aynı anlamda olduğuna göre birini elemek lazım ama hangisini? gerçekten çok aydınlatıcı olmuş, tabi bunca senenin ürünü, emeğe saygı duymak lazım! Merak etme takip ediyorum Canraşiti, çok iyi tespitleri ve araştırmaları var, yanılgıları ortaya çıkarması var. Evet anlaşılan oki; fikir üreterek akletmek ve düşünmek eylemlerini düşündün, aklettin birinin elenmesine karar verdin ama hangisine? aradan seçip kısman katılabilirim.
  8. Dinde asıl olan düşümek ve akletmek, kendi iradesine sahip olup İnsanı ortaya çıkarmaktır. İki türlü ayet vardır 1- yaratılan (herşey) 2- indirilen ( insanlığın algı seviyesine indirilen kelamlar) indirilen ve yaratılan ayetler arasındaki bağlantıyı kurarak dini anlamak, insanı aydınlatır ve ilerletir. birini kabul edip diğerinin ret edildiği, önemsenmediği durumda insan kavramı eksik anlaşılacağı için aydınlanma süreci durur. İlmetmek, araştırmak, yaratılan ayetleri her yönden anlamak için mücadele etmek gerekir. İslam alemi yaratılan ayetleri okumaya önem vermediği için heralanda geri kalmıştır, düşünce yolları geliştirilmediği için akıl yeterli ölçüde oluşmamış, insanlar doğruları ve eğrileri birbirine karıştırmaya başlamıştır. Evrimin var olması veya olmaması Allahın yaratma sıfatınının işlevselliğini etkilemez, insan bedeninin değişim, dönüşüm ve gelişim süreçlerinin var olması sürekli bir yaratılışın mükemmele doğru gittiğinin kanıtıdır zaten. Evrimin oluşu veya olmayışı bir inanç mevzusu değildir, biyolojik evrimin varlığı veya süreçleri tespit edilip araştırılacak konulardır. İnsanların bilgisi artıkça düşünceleri, bakış açıları bile değişmekte, gelişmekte, dönüşmektedir.
  9. @@dennise bildiğin birşeyler var ama benim bu başlıkta anlattıklarıma hiç uyuşmuyor. Bunları yazmak güzelde, esas olan bunların açıklaması nasıl izah edebilir misin? Yazdıklarından akla gelen sorular: İlk adem(insan) biranda bu süreçleri tek başına nasıl gerçekleştirdi?, zekaya nasıl kavuştu?, dış dünyayı tanımadan nasıl iç alemini keşfetti?, vicdanı nasıl oluştuda hemen yaradanı bildi? bu devirde bile zamanımızda senin dediklerine ulaşanlar yok! Ne zaman oluşmuş bu insan, nasıl?
  10. Düşünce ve akıl tanrısal kavramlardır, insana verilen bir güçtür. Hiç kimse birşey düşünmeden, kafasının içinde kelimeleri dizmeden, kelimelere arasında bağ kurmadan konuşamaz, tersi durumda konuşması anlamsızdır. Herşeyi anlamlı hale getiren akıl ve düşüncenin işbirliğidir. Ayrıca benim fikirler konusunda bir paylaşımım olmadı. Bir yerde çelişki varsa, gördüysen, biliyorsan açıklayabiliyorsan açıklarsın, anlaşılır hale getirirsin, doyurucu bilgi sunarsın, yoksa bu kafanda beliren anlık bir şimşektir, bununda kimseye yararı yoktur. Benim için bir sorun yok, açıklamaların birbirini destekler şekildedir.
  11. @ düşünmek ile akletmek aynı şey olduğunu zannediyorsun, ayrı şeylerdir. aynı olduğunu iddia ediyorsan, senin iddiandır, senin çelişkindir. Yeterince açıklama yaptım, düşünce ve akıl ayrı şeylerdir, biraz araştırmanı tavsiye ederim. Akıl geneldir, tekbir noktayı seçip bakmaz, çok noktasal bakıyorsun, yazının genelini anlayıp yorum yapmak, aklı işletmektir, tek noktadan bakıp yorum yapmak aklı işletmek değildir, bir düşünce tarzıdır. Bazı şeyler forumdan okuduklarınla anlaşılmaz, yeterli bilgi vermez, doğruları anlamak algılamak için yaratılanlara bakmak gerekir. Forumdan okuduklarınla da akıl sahibi olamazsın, sadece sana bir fikir verir, düşünceye sevk eder, başkalarının düşüncesini söylemini, kelimelerini tekrar etmekde düşünce değildir. Düşünce insanın en temel özelliğidir, herşeyin başlangıcıdır, sonrasını getirmek gerekir. Herşey birbirine bağlı, bağlantıları çözen, bağlayan ise akıldır. Akletmek bağ kurmaktır. İnsanlık kendi kafalarının içinde birşey düşünerek, hayal dünyasını genişleterek ilerlemiyor, yaratılanları inceleyerek onların içindeki sistemi, bilgiye dönüştürerek ilerliyor. İnsanların bilgi kaynağının temeli yaratılan ayetlerdir, herşey yaratılanlardan öğrenilmektedir.
  12. Akıl düşünceyi kullanır, idrak ettirir. Düşünce idrak ettirmez, İdrak ettirip sonuca ulaştıran akıldır. Akıl itirazları kaldırır, düşünceler itirazı kaldırmaz. İnsanlar düşünerek hayale de dalabilir, gerçeklikten uzaklaşır, akıl düşünceyi hayalden kurtarıp gerçekliğe taşır. Akıl insanın denge kurmasını sağlar, hayatta insan için en önemli şey akıl sağlığıdır. Akıl sağlığı olmayan insan istediği kadar düşünsün denge kuramaz, hatta düşüncelerini dengeye oturtamadığında insan delirebilir. Akıl bir geneldir tüm insanlara hükmeder, düşünce genel değildir, her insanda farklı şekillerde ortaya çıkar. Akıl ile düşünmek arasında dağlar kadar fark vardır. Akıl doğruyu eğriyi birbirinden ayırır, düşünceler eğride olabilir, doğruda. Akıl aynı zamanda dinin direğidir, din akıl sahiplerine indirilmiştir, düşünsünler anlasınlar, idrak etsinler diye. Doğru yola ulaştıran bilgiler, tam, yeterlidir. Akıl oluşmaya başladıktan sonra eksikleri tamamlanın yolları bulunur, bütüne ulaşılır, bu bir süreçtir. Ölçüleri gören, tartan, değerlendiren akıldır, düşünmek ara basamaklardan biridir, akıl bu basamağı da kullanır. Dengeye ulaşmak kolay değil.
  13. Kuranın kendisi duadır, yani insanları Allaha çağırmakta, dini anlamaya davet etmekte, bu işi kelamlarla resuller yapıyor. Hiç bir resul istek arzularının doyurulması, duygularının okşanması, hayellerinin gerçekleştirilmesi için bir çağrıda(duada) bulunmamıştır. Yapılan çağrı kelamların alaşılması içindir, resullerin görevi Allaha çağırmak(dua). Allaha çağırma işini zekeryadan sonra yahya resulun devam ettirdiği hikayeleştirilerek anlatılmış ve zekeryedan sonra yahyanın geleceği müjdelenmiş, bu müjde insanlar içindir. Zekerya resulun mal, mülk, dünyalıkla ilgili bir dileği yok. ben şunu isterim, bunu isterim gibi sözle yapılan dileklerin bir karşılığı yoktur, gerçekte kişi birşey diliyorsa onun için çalışır, Allahtan yardım diler, çabalar, sabreder, emeğinin karşılığı neyse onu alır. Duayı(Allaha çağırmayı) resuller yapar, icabet edecek olan insanlıktır. Bakara 153 Ey iman edenler! Sabır ve namazla Allah'tan yardım isteyin. Doğrusu Allah, sabredenlerle beraberdir. Çalışma ve girişimde bulunmadan yapılan hiç bir yardım talebi kabul görmez, birşey yapıldıktan sonra insan sabreder, laf ile sözlede isteme olmaz, böyle isteme insanın kendi beyniyle konuşmasıdır. Allah yaşamda mücadele edenleri, elde etmek istedikleri şeyler için bilinçli çalışanları desdekler. Dua Allaha yaklaşmak için, doğru yola girmek için yapılan faaliyetin adıdır, dilek dilemekle, laf söz üfürmekle ilgili bir bağlantısı yoktur.
  14. Aslında @@binyamin sana hak veriyorum, müslümanın deyip duanın ne demek olduğunu bilmeyenler çok, duayıda senin düşündüğün şekilde dilek dilemek olarak anlayanlar çoğunlukta. Herşeyin doğrusunu öğrenmek gerekir. Çoğunluğun dua hakkında inanmak istediği algı kuranda karşılık bulmuyor, dua davet etmek, çağırmak manasındadır. Herşeyi çeviriyorlar böyle kelimelere gelince arapçasını yazıyorlar, millet de tılsımlı birşey zannediyor, türkçe yazılsada okuyanlar anlasa durum netleşecek. Dua dilek dilemek manasında değildir, davet etmek çağırmak manasındadır. Sen duayı dilek olarak anlıyorsun "dua edin kabul edeyim"in senin lugatinde anlamı ; dilek dileyin dileklerinizi gerçekleştireyim gibi, Kurana bakalım böyle bir şey varmı, dilek dilemek ve dileklerin kabul edilmesi gibi bir durum varmı? Bakara 186: Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Beni çağırınca, çağıranın davetine(duasına) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki böylece onlar doğru yolu bulurlar. Görüleceği üzere dilek dilenmesi ve kabul edilmesi gibi bir durum yok! Yaradanı çağırmak, yani yaratıcıya ulaşmaya, onu anlamaya, yani yaratılışı çözmeye çalışana bende yaklaşırım diyor Rab, benim çağrıma uysunlar ve iman etsinler böylece doğru yola girerler diyor. Rabbin çağrısı nedir? Rab insana nereden seslenmektedir? Rab ne istemektedir? İman nasıl edilir? Doğru yol nedir? gibi bir çok çözülmesi gereken durum ortaya çıkıyor. Unutulmaması gereken rabbe dua etmek demek; Rabbi çağırmaktır. Rabde diyor ki siz benim çağrıma uyun, icabet edin, iman edin. Rab insanı her yerden çağırıyor, ister kelam olan ayetlerle isterse de yarattığı ayetlerle, ayetlerimi anlayın, çağrıya uyun diyor. Çağrı akladır, Çağrı düşünmeyedir, Çağrı insan olmayadır. Dinin temel amacı insanı ortaya çıkarmaktır.
  15. İnsanoğlu(ademoğlu), insan(adem) bir vasıftır. Soyut bir kavramdır, bedeni tanımlamaz, o yüzden cinsiyetide yoktur. İnsan ayrı bir kavram, beden ayrı bir kavramdır. İnsanla bedeni karıştırmak yanlış algılamalara sebep oluyor. Dili biz belirlemiyoruz, mirasdır, genel bir kullanımdır.
  16. Sana göre çelişkiyi, cümlede gördüğün konuyla bağdaştıramadığın çelişkiyi net bir şekilde anlatırsan, neymiş çelişki bizde anlarız.
  17. Vahşi insanın gelişim, değişim dönüşüm, evrim sürecinde evcilleşmesi uzunca bir zaman almış ve kendilerine hayat veren bütün her şeyi kabullenmişlerdir, bir gücün varlığını hissetmişlerdir. Kabullendikleri her şeyde bir korku oluşmuştur. Daha sonra uzunca bir süreçte korkularına tapmışlardır. Korkular ilkel dinlerin temelini oluşturmuş, insan zihnini şekillendirmiştir. Hayat korkularını azaltmış ve taşı, toprağı, suyu, çevreyi tanımaya başlamışlardır. Tanıdıkça, her şeyle tanıştıkça tanımlama başlamış imgeler oluşup, çoğalmıştır. Çoğalan bu imgeleri şekletmeye, resmetmeye ve çizmeye başlandıktan sonra, ortak aynı şeyleri görme, duyma, koklama ile insanların zihninde oluşturdukları karşılıkların imgelerin çakıştırılması, tanınması ve tanımlanması ile beyin gelişimi topluca evre evrim geçirmeye başlamıştır. Kayıt altına alınan çizilenler sonraki kuşaklara aktarılarak devamlılık sağlanmıştır ve insanların tamamına yayılmıştır. İnsanoğlu maddeyi tanımaya başlaması ve her şeye müdahale edebilecek konuma gelmesi tanrısal öğeleri algılaması ile oluşmuştur. Yok etme ve var etme ile kendine yararlı olduğunu düşündüğü her şeyi algısında var etmiş korumuş, diğerlerini zihninde yok etme yoluna gitmiştir. Bu şekilde kendi zihin dünyasını şekillendirerek, yeryüzüne hakim olmaya başlamıştır. İnsanoğlunun ele aldığı, incelediği her şey bir kaynaktır. Çözdüğü ölçüde ilerleyendir. İnsanoğlunun bu süreçte ortaya çıkardığı her şey bir değerdir, üründür. Yaşayan değerler, tartışılmaz, bilinir ve uygulanır. Bütün insanlık uzunca bir süreçte ortaya koyduğu elde ettiği değerleri tartışmasız kabul etmiştir. Kabul edilen değerler geneldir. Mesala sevgi, duygular, din, hırs, günahlar, temel ihtiyaçlar,…
  18. Acele etmeyin @@democrossian, umuyorum ki @@Archi bu konuda açıklayıcı bilgiler verecektir. İlk insanın ne zaman , bundan kaç yıl önce yaratıldığı konusundaki cevabı Archi verdiğinde evrim varmı yokmu? problemini hem @@Archi kendi anlayacak, hemde aklı olup da çalıştıranlar kesin anlayacaktır.
  19. @@binyamin Senin sorduğun soruların cevapları önceki yazılarımın içinde var, biraz dikkatli okursan ne cevap vereceğimi anlarsın. @@binyamin senin kafandaki Tanrı anlayışı; insanların dileklerini yerine getiren cin gibi insanların ihtiyaçlarını karşılamak için hizmetçi gibi her yere koşan, insanların acılarını dindiren, yetersizliklerini tamamlayan, insanlar arasındaki mücadelerde hakemlik yapan, yargıç gibi hüküm veren ve müdahale ederek adaleti sağlayan bir Tanrı tasavvuru var. bu senin kafanda oluşturduğun veya sanki dinlerde böyle anlatılan bir Tanrı varmış da; " ben göremiyorum nerde bu Tanrı" diyorsun. "Madem Tanrı var, ozaman bu yukarıda anlatılan özellikleri görelim hayalimdeki işlevleri yerine getirsin, görevini yapsın, kaytarmasın" diyorsun. Ben burdan bakınca şunu görüyorum; "böyle bir Tanrı olması lazımdı, aç kalan insanları doyuran, yaralıları tedavi eden, ölümleri, kazaları engellyen, savaşları durduran, mazlumlara destek olan...... ama ben binyamin olarak bakıyorum, tespit ediyorum ki bu işler yerine getirilmemiş, demekki Tanrı yok diyorsun." Açıkca anlaşılması gerekne bir durum var; İnsanların hizmetinde bir Tanrı yok, sınavda olan İnsan, Tanrı değil! İnsanlara hizmet eden bir Tanrı tasavvurundan vazgeç, bu senin yanılgın, hiç bir din böyle bir Tanrıyı tarif etmiyor, bana inan yada kendin araştır.
  20. Ne arıyorsan aradığını yanlış yerde ararsan, onu bulamazsın. Herkes bir arayış peşinde, ne kaybettinki neyi arıyorsun? İnsanda herşeyi gören, bilen aklın kendisidir, akla ulaşamazsan aradığını da bulamazsın. Akla ulaşmak içinde çok mücadele etmek gerekir. İstenilen herşey zor, kolay olanı kimse istemez, beğenmez. Genler bozuksa, kişi engellidir, Allah kimseye kaldıramayacağı yükü yüklemez. İnsanlarda tek başlarına cennete veya cehenneme gitmezler, bu işler topluca yapılıyor, toplum hadisesi. Yargılanan toplumun değerleridir.
  21. Düşünebilme yetisi insanın temel özelliğidir. Düşünceyi etkileyen bir çok unsur vardır; çevre, geçmiş, inançlar, eğitim, dinler, genler, dil, duygular, istekler, hayaller, yetersizlikler, yaşanılan mekandaki toprak, hava, su.... Düşünceyi etkileyen bu kadar çok etken var, düşüncelerde farklı olur, seçimlerde. Aklın yolu birdir. Akıl tam bilgiye ulaşırsa, akledenler her zaman aynı sonuçlara ulaşır..
  22. @@Archi senin anlayışına, ulaştığın sonuçlara göre ilk insan(adem) veya insanlar nasıl, ne zaman(kaç yıl önce) ortaya çıktı?
  23. İnsanın en önemli özelliği düşünebilmesidir. Aklını kullanabilmesi, iradesine sahip olmasıdır. Düşünebilen insan özgürdür. İnsan herşeyi düşünerek anlar ve akıl gözüyle herşeyi inceler, bakar, bağ kurar. Din bir eğitimdir, öğretidir. İnsanı bir noktaya kadar taşır.
  24. kaderin türkçesi ölçü demektir. Allah herşeyi bir kadere (ölçüye) göre yaratmıştır. Bu kuranda geçen bir ayettir, açıklamadır. Asıl olan ölçü yani kader yaratılan ayetlerin içindedir. Mesala tabiat kanunları bir ölçüdür. Bir kadere göre yaratılmıştır, herşey birbirine bağlı, birbirini etkileyen süreçler içiçedir. Yaratılan ayetleri araştırır, çözersen, insanlık ilerler.
  25. Dini kavramları yanlış şekilde kullanınca ve algılayınca doğal olarak yanlış sonuçlara ulaşılıyor. Kelamlar uyarıcı, rehber, öğüttür, belli bir seviyeye kadar insanı taşır, sonrası insanın sorumluluğunda, yaşamda mücadeleyi verecek olan insandır. Doğru yola girecek olan, şartları değerlendirip karar verecek olan insandır. Hayatın kendisi imtihandır. Herşey bir ölçüye(kadere) göre yaratılmıştır. Ölçüsüz, nizamsız bir şey yaratılmamıştır. Ölçüyü tutturan, algılayan, buna göre hareket eden başarılı olur. İmtihanı kaybeden elenir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.