Zıplanacak içerik

angelflower

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

angelflower tarafından postalanan herşey

  1. o zaman problem yok demektir
  2. rica ederim ben bişi yapmadım
  3. ewet ya focal dememişsin neyse bir kahve ısmarlarsın ödeşiriz olur mu ?
  4. büyük harf gözleri yoruyormuş bu sebepten büyük harfle yazmamız gerekiyor.
  5. teşekkürler
  6. çok güldüüüüüümm güzeldi
  7. tatlım normal benimkini aşağılara atmışlar ben yukarı çıkardım
  8. buyrunnn afiyet olsun
  9. buyrunnnnnnnnnnnn
  10. yok ki burdaaaaaaa ben konuk oliim mi
  11. sevdim işte sebebi yok
  12. sana bir bilgisayar alırdım akşamları da burda olasın die
  13. çok güzeldi teşekkürler virüs virüsün külüne muhtaçtır. virüs gelecek yerden pc esirgenmez.
  14. ayıp ettin armanım ne istersin
  15. oldukça güzel uyanırken zorlanmıyor musun
  16. bu forumun ustası
  17. ben geldim
  18. Tarih 12 eylül ihtilalinin hemen sonraları... Bir çok devlet kurumunun başında halen asker kökenli insanlar bulunuyor. Kayseri’ nin o zamanlar merkez köyü olan şimdilerde metropol Melikgazi ilçesine bağlı Nize köyü ve zamanın muhtarının köye getirmeye çalıştığı telefon santralinin bir hikayesidir bu aslında. Muhtar defalarca müracaat etmesine rağmen bir türlü köyüne telefon santrali getirilmesini sağlayamamıştır. Ufak bir yer olduğu için de konunun dedikodusu çok olmaktadır. Köyün en büyük özelliği de insanlarının genelde hep başka şehirlerde yaşıyor olmasıdır. İnşaat ustalarının bol olduğu bir yöredir aynı zamanda. Ve muhtar son bir umutla valizini hazırlamaya başlar. Köyde yapılan dedikoduya bir son verecektir artık. Ankara’ya gidecek, gerekirse Genel müdürlükte yatacak ama santrali getirecektir köye. Valizini hazırladığını gören annesi, iki elma uzatır muhtar oğluna. “Al oğlum! Şu iki elmayı da yanına koy.” Almak istemez muhtar, “git işine anne” diyecek olur. Sonra, kalbi kırılmasın diye alır elmaları valize koyar. Ve çıkar yola; Ankara'ya zamanın PTT Genel Müdürlüğüne varır. Genel müdürlükteki bir çok personel, gide gele orayı su yolu yapan muhtarı tanımaktadır artık. Özel kalemden eski bir asker emeklisi olan genel müdürle görüşmek için randevu ister. Genel müdür, muhtarın tekrar tekrar gelişinden oldukça rahatsızdır. Kabul etmek istemez. Epey bir müddet bekletir kapıda. Nihayet odasına kabul ettiğinde yüksek bir sesle kızar muhtara ; “Niye geldin yine muhtar, sen olmazdan anlamaz mısın kardeşim?” diyerek azarlar muhtarı. Muhtar ise; “Efendim bu benim için çok önemli bir şey, köy halkına söz verdim, santrali almadan gitmeyeceğim buradan. Aha bak, valizimle geldim. Gerekirse burada yatacağım.” Daha bir sinirlenen genel müdür; “Kardeşim sen yoktan anlamaz mısın? Yok diyoruz sana yok... Haydi, çıkar cebinden bana bir elma ver !” Genel müdürün maksadı işin olmazlığını izah etmektir. Muhtar güler, tam o sırada aklına annesinin alması için ısrar ettiği iki elma gelmiştir. Hemen valizini açar ve elmanın birisini genel müdürün önüne koyar, diğerini de kendisi yemeye başlar. Genel müdür hayretler içindedir, hemen telefona sarılıp Kayseri PTT Başmüdürünü arar; “Aloo, şu an Nize köyü muhtarı yanımda, bu adam Kayseri'ye varmadan köyüne santral gidecek ! Muhtar Kayseri'ye geldiğinde telefon edecek ve köyü ile görüşme yapabilecek... Aksi takdirde hiç birinizi orada görmek istemiyorum...” Muhtar neşe içinde döner köyüne ve giderken ısrarla: "Şu iki elmayı da yanına al !" diyen annesinin eline sarılır, öper, öper, öper... Mümtaz Beğen
  19. nniye utanıyorsun ki doğru sözler bunlar

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.