karandiu tarafından postalanan herşey
-
Demokrasi Komedisi ve AKP
Yayınladığım video sadece bir bölüm baştan itibaren bölümleri seredersen ilginç şeyler çıkıyor karşına,işaret edilenler düşünmeye itiyor insanı..
-
Demokrasi Komedisi ve AKP
Arrivals ''gelenler'' i daha geniş bölümlerini seyretmenizi tavsiye ederim..En azından kendinize 2-3 saat vakit ayırıp bütün bölümleri seyredin sonra puzzle ın parçaları birleşecektir.. -http://www.youtube.com/user/allhkbr-
-
Demokrasi Komedisi ve AKP
- Demokrasi Komedisi ve AKP
Burada illa inanacaksın diye bir dayatma yok..Uyarıcı, Tebliğ memuruna görevinin sadece tebliğ olduğunu söylemesi bunun en güzel örneği.. Bu ilk defa akıntılı suda yüzerek karşı kıyıya geçecek olan birine tedbirli davran boğulursun uyarısı gibidir kişi için boğulduğunun ispatı yapılamaz boğulmadığının ispatıda yoktur deneyerek tecrübe etmeden kişi için ispat yoktur.. kişi boğulduğunda uyarıyı dikkate almamış tedbirli davranmamış olur, boğulmadığında ise uyarıyı dikkate alıp belirtilen tedbirleri alması sonuçları ortaya çıkar..Uyarıcı kendi üzerine düşen görevi,uyarısını yapmış tedbirleri bildirmiştir kişi kendi seçimiyle karar vermiştir.. Ölüm sonrasını kimse bilmiyor bunun ispatıda olamaz burada tedbirli davran diyen birinin hangi tedbirlerden bahsettiğine bakmak akıl süzgecinden geçirerek ona inanıp veya inanmamak önemli değilmidir? Yaratmak ile üretmek/çoğaltmak/yapmak arasında kalın bir çizgi vardır..Doğada her şey sebep-sonuç/etki-tepki vs. bir amaç doğrultusunda akıp gider ve sistemi oluşturur.. İnsana baktığında ise sebep spermlerin yumurtayı döllemesidir , sonuç kendi genlerini özelliklerini taşıyan canlının oluşumudur amaç dendiğinde sistemin neresine insanı monte edeceğiz önemli soru bence budur... Beklemek soyut bir kavram somut olmadan bilimsel olmazki..! Sen gerçekten yaradılışı,ölüm sonrasını bilimin ispatlayabileceğini düşünüyormusun..?- Demokrasi Komedisi ve AKP
Burada yine kendinle çelişiyorsun,hem ispat diyorsun yapılamayan palavradır diyorsun hemde ispatı yapılamamış bir şeye inanıyorsun ‘’Her şeyi doğa yarattı’’ İddia ediyorum Hiçbir zaman oluşumun ispatı yapılamayacaktır yapılmasına da imkan yoktur.. Bilim insanlar için önemlidir ama bilim her şey değildir. Ne Allahın varlığını ne nede yok olduğunu ispat edebilir.. Fiziki olmayan hiç bir şey bilimin inceleyebileceği bir done değildir,Bilim arı olmadan bal üretemez , fide, çekirdek, kök olmadan bitki yetiştiremez Allahın kitapta dediği gibi; Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ın berisinden yalvardıklarınız, bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar.’’ Yaratma konusunda Bilim için yokluktan bir şey var olmaz bu yüzdendir ki yüzyıllardır binlerce yıldır ispat yapılamıyor.. Bilim halen sıcak suyun soğuk sudan neden daha önce donduğunun , Anne sütünün aylara göre bebeğin ihtiyacına göre mineral oranlarındaki farklılıklarının tespitini yapamamışken, Sen Bilimin hiçbir zaman ispatını yapamayacağı bir konuda ispatını beklersen Aklına-mantığına hakaret etmiş olursun.. Bilimin ispatını yapamadığı şeyleri nasıl değerlendirebiliriz ? İhtimaller ışığında akıl-mantık yoluyla tezler ile.. Allahın ben yarattım iddiasına karşı savunulan tez ‘’tesadüfen ’’ ten başka bir şey değil, tesadüf ihtimal olabilirmi? İhtimaldir lakin imkansız bir ihtimaldir.. Onlarca hatta yüzlerce bilimsel araştırma bu dengenin düzenini canlı oluşumunun tesadüfi olmasının imkansız olduğunu göstermektedir.. Her şeyi doğa yarattı düşüncesi; Bu gün big bang teorisiyle kozmolojik delil bunun olamayacağınım en büyük göstergesidir. 1- Bir varlık ya zorunlu varlıktır, ya da mümkün varlıktır. 2- Her mümkün varlık zorunlu bir varlığa gereksinim duyar. Sonradan var olan varlık zorunlu varlık olamaz. 3- Ya Tanrı, ya da evren zorunlu varlıktır. 4- Evrenin bir başlangıcı vardır. 5- Demek ki (1, 2 ve 4’e göre) evren mümkün varlıktır. 6- Demek ki (1, 3 ve 5’e göre) Tanrı zorunlu varlıktır. İnandığım şey bana, Benim nasıl olduğumu neden yaratıldığımı amacımın neler olması gerektiğini nelerle karşılaşabileceğimi kendim ve insanlar için nasıl davranmamın daha doğru olacağını bildiriyor örnekler göstererek öğütler veriyor ve benim seçimlerim doğrultusunda sonucun ne olacağını da söylüyor bir anlamada neden/nasıl-amaç-sonuç ilişkisi ortaya çıkıyor.. Evrendeki sisteme baktığında insan hariç her varlığın sisteme olan katkısını/gayesini görürsün bunu da neden/nasıl-amaç-sonuç ilişkisinde değerlendirirsin.. Senin inandığın duruma bakıldığından neden/nasıl yok, amaç yok, sonuç yok.. yokluklar üzerinden akıl-mantık zaten yürütülemez..- Şeriat
İnancım gereği bundan hiç şüphem yok zaten beni adaletli davranmaya iten başlıca sebebep budur Adaletli olan biri tarafından hakkın hukukun yerine gelmesi,Ama senin savunduğun sistemin, faili meçhuller emperyalist sistem hak alanlar haksızlığa uğrayanlar göz önündeyken adalet kavramının içi boştur Karanlıkta göz kırpıyorsun farkında değilsin.. Ne yaparsın İnsanlık binlerce yıldır böyle değiştiremiyorsun gördüğün gibi herkesi kendin gibi yapamıyorsun farklılıklar çıkıyor ortaya düşünce uygulayış kültür farkları, sen inanmak istediğin şeye inanırsın bir başkasıda kendi inanmak istediği şeye İnsanı insan yapan olguda bu değilmi taklitçilikten öte değişmeden kendince olabilmek aksi takdirde insan niye hür olsun ki..? herkes için sabit bir kültür oluşturulur herkese buna uymaya zorlanır uymayan sallandırılır yeni dünya düzeni Ezberleri ben,yarısı su dolu bardağa benzetirim kimisi bardağın yarısı boş der, kimisi ise dolu..- Demokrasi Komedisi ve AKP
İyi ya mistik olup olmadığını mantık-akıl yoluyla ayırım yapabiliyorsan bilim yolu ile kanıtlayabiliyorsan problem yok demektir.Bilim halen iddiayı çürütememişken neyin hurafesi? ''Ben insanı topraktan.çamurdan şekillendirerek yarattım ruhumdan üfleyerek can verdim '' Bilim bunu deneysel olarak doğrulayamaz zaten böyle bir yaşam oluşumu tespiti yapılsaydı bu gün bunları konuşuyor olmayacaktık ruh olayına bilim açıklık getiremez zaten getiremediği içinde oluşum kısmında yüzyıllardır sıkıntılar yaşamakta hiç bir zamanda bunu bulamayacak, zaten fiziki olarak olmayan bir şeyin üzerinden ispat yapılamaz ancak elde olan maddeler üzerinden İnsan bunun doğru olup olamayacağına bakabilir akıl-mantık burada devreye girer..İnsan ve Toprak arasında ne gibi bir bağ vardır? Öyle ya binlerce yıl önce biri sizi topraktan yarattım diyorsa muhakkak bilimsel bir uyuşum olması gereklidir..Biraz araştıristersen.. Bir şeyin hurafe olabilmesi için herkesçe kabul görmesi gerekir halbuki Kuranda cin lerin özellikleri sosyal yapıları anlatılmakta.. cin çıkartmayla ile ilgili nas suresini okumanı tavsiye ederim cin çıkartmaktan ziyade korunma yöntemi dile getirilmiş olması cin lerin insanlara nüfuz edebileceğini göstermekle birlikte korunma yöntemini anlatması bakımından da referanstır.. Bunun sana daha değişik boyutunu söyliyim,İyi hatırlarım eskiden insanlar bitkilerle şifa arayanlara kocakarı ilaçlarından medet umuyorlar derler kullananları yadırgarlardı ilaçların ise vazgeçilmez olduğunu savunurlardı bu gün ise insanlar aktarların cılkını çıkarmış durumda ilaçların ise ilaç firmaları tarafından üretilen hastalıklara karşı kendilerinin sömürüldüğünü düşünmekte.. ilginç bir durum dimi.. Yalnız atladığın birşey var 1400 sene önce inen kitapta, ''süprizz !'' ben sizin ilahınızım denmiyor iyi okursan insanlık oluşumundan itibaren insanlara mucizelerle beraber peygamberler ayetler kitaplar indirildiği söylenmekte..!! Eğer Daha önce filozofların bilimsel düşüncelerinin Kuranın 1400 yıl önce yazıldığından şüphe duyulmadığı gibi sağlam kayıtları varsa ? Kuran bu fialzoflardan alıntıysa bütün işaret ettiği şeylerde çalıntı dır anlamını taşır böyle birçalıntıyı yapan insandan başkası değildir.. Herşeyi bir kenera koysak o mucize vardır yoktur dan öte Kuranın gerçekte insan elinden çıkıp çıkmadığını ayırt etmek hele ki 23 senede peyder pey yazılmış içinde bir birini tamamlayıcı 6666 ayet yazılı 78.000 e yakın kelimenin olduğu bir kitabın bir insan söyleminde hurafesinde olup olmadığının incelenmesi gereklidir Kuran bir insan yazımı ifadesimidir yoksa ifadesi sunumu hitap tarzı içeriği dil özelliği gramerleri bakımından eşsizmidir..? Bu gün edebiyet eserlerinde yazılan eserlerde yazarın kendi duygularınıda aktardığı görülür bunu ruh bilimcileri ''gömülü teori' veya 'söylem çözümlemesi'' analizi olarak nitelendiriyor analize bakıldığında eser yazarın bazı kişisel özelliklerini taşır 23 sene boyunca savaşmış horlanmış eşi vefat etmiş arkdaşları işkence görmüş savaşta ölmüş çocuklar tarafından taşlanmış bir kişinin yazdığı kitaba kendi ruh halini aktarmamasının imkanı olmadığını yine bilimciler söylüyor..- Demokrasi Komedisi ve AKP
Ezber olmasının tek sebebi vardır alternatifi olmamasıdır buda doğa kanunu gibi basit mantıktan uzak bir tezin, ezberin karşısında tutunamamsıdır..Binlerce yıldır halen aynı şekilde ezber yapılıyorsa ve kimse çıkıpta bu ezberi bozamıyorsa kendi mantığınızı gözden geçirin derim.. 1400 yıl önce söylenmiş ezber olarak kullanılan ayetlerden sadece biri..İddia sahibinin 1400 yıldır iddiası halen çürütülemedi.. ''De ki: "Andolsun, eğer İNS ve CİNN şu Kurân'ın benzerini getirmek üzere bir araya toplansalar, birbirlerine destek de olsalar, gene de onun benzerini getiremezler!"- Şeriat
cevabı sonradan ekledin sanırım ''yakalanamayan hırsız'' Yo gidiyorum hırsızlık sigortasının zaptı için gidiyorum ama hayat sigortası faili meçhuller için kaybı karşılamıyor Senin inandığın duruma göre burada bir problem yokmu? adalet demekki sözden ibaret olmuş oluyor nasıl olsa hırsız çaldığıyla faili meçhul cinayet,yapıldığıyla yapanın yanına kar kalıyor bu da demek oluyor ki %50 yakalnma riski karşısında her türlü kirli iş mübah..nasıl olsa doğar yaşar ve ölürüz..- Şeriat
- Şeriat
Bu sorduğum sorunu cevabı değil kafana göre takılıyorsun,..- Şeriat
Özellikle trigonometri alanındaki çalışmaları ile melhurdur. Takiyüddin sinüs, kosinüs, tanjant ve kotanjantın tanımlarını vermiş, kanıtlamalarını yapmış ve cetvellerini hazırlamıştır.Ekliptik ile ekvator arasındaki 23° 27' lik açıyı, 1 dakika 40 saniye farkla 23° 28' 40" şeklinde bularak o tarihte ilk defa gerçeğe en yakın ve doğru dereceyi hesaplamıştır. Siz heralde o zamanlarda hubble teleskobu felan olduğunu mu düşünüyorsunuz BBC nin belgeselinden bahsetmemişsiniz? seyretmedinizmi yoksa? Şeriatın bilime engel olduğu iddiası size ait bunu ispatlayın dediğimde siz şeriatı insana bağlıyorsunuz..Şeriat Allahın hükümleridir buradan bana ispatını yapın lafı dolandırmayın..Hak hukuk adı altında yapılan yanlışlar bu olguların anlamlarını değiştiriyormu? Başbakan şeriatçı ya Osmanlı hayranı ya bilim ile şeriata uyan nasıl olurda bir araya gelebilirki? Sen 1928 de devletten dini ayırmadın mı? bir anlamda Devlet din etkisinden kurtuldu bu cumhuriyette devletin bilime olan engeli ortada yok ken nasıl oluyorda her hangi bir bilimsel çalışma olamaıyor? devletin düşünce tarzı uygulayışı yaptırımı eğitimi öğretimi bilimum her şeyi fransayla aynı değil mi? Velhasıl bu şeriatla yönetim şekliyle bir alakası yoktur sebep sonuç ilişkisinden ihtiytacında ortaya çıkar..- Demokrasi Komedisi ve AKP
Doğa! iyide doğa bana varoluşumu sebebini,amacını anlatmıyorki biraz soyut değilmi? ot geldik ot mu gidiyoruz yani:) pardon nasıl geldik bilinmiyor ama kendinden türetip kendine aldığına göre ot olarak gideceğimiz kesin Biz ayrı dünyaların insanlarıyız meraba, Tamam Tamam Objektif olamaya karar verdim ilk iş olarak da seninle empati kuracağım Dediğin gibi bizler doğanın ürünleri sistemin geliştirdiği canlılarsak milyarlarca insan gibi bende kandırıldım demektir..İnsanlar kandırıldığında maddi manevi kayıpları olur muhasebesini yapacak olursak benim kaybettiklerim ve kazanımlarım; Emredilen, günde 5 vakit namaz: Namaz kılmadan önce abdest alınıyor başından ayağına kadar temizleniliyor mikroplardan arındırılıyor sıcak veya soğuk suyla alınan abdestin insan sağlığına faydaları bilimsel olarak ispatlanmış durumda Namazdaki beden hareketleri vücuttaki bütün eklem yerlerini harekete geçirmekte bir anlamda Günde 5 vakit egzersiz jimnastik yapılmış olunuyor.. Oruç tutmak: 1940 Nobel Tıp Ödülünü kazanan ünlü bilim adamaı, Dr.Alexis Carrel ‘’L’Hamme,Cet İnconnu’’adlı eserinde ‘’Oruç sırasında organizmalarda depo edilmiş besin maddelerinin harcandığını sonradan bunların yerine yenilerinin geldiğinin,böylece bütün vücutta bir yenilenme olduğunu ve orucun sağlık bakımından çok yararlı olduğunu’’ söylüyor.. Zekat vermek: Zenginin fakire vereceği yardım sosyal bir olgu İnsani bir davranış olmakla beraber paylaşmanın en güzel örneklerinden biri verenin haz duyduğu alanın mutlu olduğu ortak bir paylaşım sosyal yaşamın dengesi gibi.. Zina yapmamak: Yapmamakla bir şey kaybetmediğim gibi ahlaki yönden de içim rahat düşünsen her gün yüz yüze baktığın insanın eşiyle beraber olup onun yüzüne bakabilmek ne kadar insani bir olgu.. Her türlü Alkol&Uyuşturucu : zararlarını anlatmaya gerek yok sanırım, tadınıda sevdiğimi pek söyleyemem.. Leş Kan Domuz eti: İnsan sağlığına zararlı oluşunun yanında pek iştah açıcı olduğuda söylenemez Kumar: Çocukluğumda haberlerde seyrettiğim bir olayda, casino kapısında bütün servetini kaybetmiş bir kişinin intihar edişi halen gözlerimin önünde. 3-5 saat içinde birilerinin kazanıp birilerinin hayatına mal olan bir oyun güzel bir şey olmasa gerek,.. Korku&Teşvik: Beni kandıran kişinin bu dünyada yapacağım kötülüklere karşı beni cehennemle korkutması kötü olandan beni uzak tutuyor bu dünyada yapacağım iyiliklere karşı cenneti vaad etmesi ise beni iyi olanı yapmama teşvik ediyor.. Vs.vs. Yukarıdaki olaylara baktığımda beni kandıran kişinin bana kötülük değil iyilik yapmış olduğu ortaya çıkıyor manevi olarakta pek kandırılmış sayılmıyorum hatta sevinmem bile gerekir beni kandıran beni benden daha çok düşünmüş.. Peki sende benzer bir empatiyi kurduğunda kaybettiklerinin, kazandıklarının muhasebesini yapabilecek misin..?- Şeriat
@@omar123 Doğru söylüyorsun da ateistler kendi kendilerine çelişiyorlar, hepsine bakarsan hak,hukuk,adalet,eşitlik kavramları hat safhada, benim merak ettiğim doğa, insanlar arasındaki hakkı hukuku adaleti nasıl sağlar? Burada doğa sistem dir diyecekler buradaki hak hukuk adalet yine insanlar sağlar diyecekler ama insanlar tek tip aynı düşünce yapısında olmadıklarına göre benim evime giren hırsızın yakalanmama durumunda çaldıklarına karşılık benim hakkımı kim alır? yakalanamayan hırsıza cezasını kim verir? bunun bana cevabını verebiliyorlarsa eyvallah derim..- Demokrasi Komedisi ve AKP
halen tekrar ediyorum binlerce yıl önce bir iddia vardır bu islam dan hıristiyanlıktan musevilikten önce söylenen bir iddia,ben yarattım iddiası bu iddia yı halen çürütecek hiç bir şey ortada yoktur.. Edit: Elinizde daha doğru bir kitap varsa buyrun getirin ona inanim..- Demokrasi Komedisi ve AKP
Hangi bilgiden hangi bilimden bahsediyorsun güzel kardeşim bilim dediğin şey zaten olanın ispatı senin bilimin buldukları şeyler 1400 küsur sene önce yazılı kitaplarda ifade ediliyor zaten bunuda burada gösterdim göstermeye de devam ediyoruz ama siz herhalde 1400 yıl önce inan kitapta atomun yapısı nötronun uygulanış şekillerini yazılı olmasını bekliyordunuz öyle bir şey olsaydı bu gün dünya var olabilirmiydi acaba? sana bilimsel olarak bu sayfada daha önce de anlattım istersen bir daha göz gezdir ; http://www.turkish-media.com/forum/topic/2407-allah-yoktur/page__st__2450 Ne bilimmiş arkadaş yokluktan var olduğumuzu bir türlü ispat edemediler edemiyorlarda..Bizim maddeciler de takılmışlar peşlerini sabırla binlerce yıldır varoluşun ispatını bekliyorlar..- Şeriat
Akıl işlevi, kişden kişiye düşünce,seçim hareket uygulayış şekliyle yapılan eylemin getirisine bakarak doğru veya yanlış sonucunu doğurur, başka alternatifi yoktur ya doğrudur ya yanlıştır.. Bütün ilahi dinlerde aklı kullanma işaretinin sebeplerine baktığında en önemli gözükenin bana göre kitabı,dini uydurdukları düşünülen Peygamberlerin hayatlarıdır.. Hz.Musa firavunun üvey oğluyken rahat mı battıda kendini kaosun sıkıntının içine sokmuştur veya Hz.İsa hangi menfaati yüzünden yaşadığı toplumdan dışlanmış hor görülmüştür kendi hayatını tehlikeye atmıştır veyahut Hz.Muhammed hangi menfeatinden dolayı davasından vaz geçilmesi için ona teklif edilen onca dünyevi şeyleri bir kenara itmiş bu uğurda çocuklardan bile taşlı tepki almış savaşmış cefa çekmiştir..Tüm Peygamberlere baktığında sahip oldukları sadece bir hırka misali arkasında bırakıp ölmüşlerdir hanlarda hamamlarda saraylarda sefa mı sürmüşlerdir? insani olgu olan kendi menfii durumlarını Peygamberler de bulamazsın.. Dinler lotary kulüpleri gibi parayla üye olunan yerler değildir, Allahı kabul ettiğinde senden yapmanı istediği şeylerin tümü insanlara yönelik olumlu şeylerdir senden ahlaksızlık yapmanı istemez,senden hırsızlık yapmanı istemez,senden haksız yere can almanı istemez,senden adalatsiz zorba olmanı istemez vs. bunların tam aksini yapmanı ister sadece kendisi için onun birliğini dirliğini kabul edilmesini ona eş koşulmamasını ister bu isteklerinide zorlayarak zorba olarak yaptırmaz kişinin tercihine bırakır sadece kendisine şirk koşanı affetmeyeceğini bildirir diğer tüm günah olarak nitelendirdiği herşeyi affedebilceğini belirtir burada zorlam nerde? seçim senin ister inanır ister inanmazsın zaten inanmıyorsan buna zorlama diyemezsin ki:) Yani sen şunu diyorsun ben çalışmıyim ösym sınavına hazılanmıyim sınavda çakim ama en iyi ünüversiteye girim ösym nin iyi bir gelecek eşiği olduğuna inanıyorsan bunun için çalışırsın ama inanmıyorsan sınav sonucunun senin için bir önemi yoktur zaten seçimini yapmış oluyorsun..bunda zorlama nerede?- Demokrasi Komedisi ve AKP
Hayat ta copy paste değil mi sen bilim denilen zaten olan şeylerin ispatını kopyalarsın kendine referans alırsın bende 1400 küsur sene önce yazılmış bir kitabı referans alır kopyalarım Dünya zıtlıklar dünyasıdır objektif lik herkes için geçerlidir bunun seçimi Akıl ile olur benim aklım referans aldığım kitabın içeriğine göre yaratıcı olgusuna %100 inanmakta peki senin aklın? Tesadüf hiç bir zaman aklın getirisi değildir.. Bütün bunlar benim gözümde zorlamanın da zorlaması bir ihtimaldir. Ben şahsen eğer inançsız bir insan olsaydım bile sanırım hiçbir zaman %100 eminlikte bir ateist olamazdım. Özellikle bunun gibi ayetler 1400 küsur sene öncesine ait olması kesinken, bir ateist olsaydım benim için daima "büyük bir şüphe" sebebi olacaktır..- Şeriat
Odris kızmana gerek yok aşağılayarak söylediğin şeriat ile yönetilen bir ülkenin doğal kaynağını ham olarak satıp işlenmiş olarak geri alıyor diyen sen değilmisin ? ben de bu sadece şeriat ile yönetilen bir ülkeye ait olmadığının ispatını yaptım. Şeri hükümlerde bana bilime,teknolojiye gelişime engel olan yasaklayan bir ayet gösterebilirmiisin ? Kur'an ayetleri İnsanlara düşünmeyi Aklı işaret eder bunun şeriat ile cumhuriyet ile yönetmenin bir alakası yoktur bu tamamıyla ülkenin yöneticileriyle toplumunun devletinin ihtiyacına yöneliktir.. Ben bir birinden farklı dinlere sahip olmasına rağmen suudi arabistanla norveçi bir yönden bir birine benzetirim,doğal kaynakları zengindir,mill gelirleri yüksektir teknolojiyi yapmak yerine satın alırlar bu konuda rahattırlar hatta norveç o kadar rahattır ki, hükümet nüfus artışından endişe duymaktadır.. Hani toplumun devletin ihtiyacı diyoruz ya bunu belirleyenler hükümetlerdir eğer gerçek anlamda ileriye dönük projelerle yetişmiş bilim adamlarıyla refah düzeyini arttırmak isteniyorsa şartlar bunu zorluyorsa yapılmayacak bir şey değildir şeriat da buna engel değildir..Bakın şeriatçı dediğiniz başbakan göreve geldikten sonra ülkenin en büyük sıkıntısının enerjide dışa bağımlığını ortadan kaldırmak için o ham olarak sattığımız 1876 dan beri ülkede çıkan ve bilinen, dünya rezervinin %72 sine sahip olduğumuz bor madenini boren adı altında ulusal bor araştırma enstitisünü 2004 yılında kurdurmuştur geç kalınmasına rağmen bu yolda güzel sonuçlarda ortaya çıkmıştır bor ile çalışan araç yapılmıştır bir çok proje tamamlanmış bir çoğuda devam etmekte -http://www.boren.gov.tr/icerik.php?id=6- buradan da bakabilirsiniz.. Bu bor madenini fransızlar amerikalılar 1950 yılından beri araştırıp geliştirmekte şimdi sorim sana biz o yıllarda cumhuriyetle yönetilen devlette ne yapmışız ? darbe yapmışız başbakan asmışız irtica geliyor diye ayaklanmışız başörtüsüne takmışız insanları tek tip yapmaya çalışmışız devleti soyup soğana çevirmiş batırmışız bunlar şeriat ta yok malesef..Allah hükümleri zorba zorlayıcı hükümler değildir gayet demokratik kişinin seçimine bırakılır karşı görüşü anlamama kendi görüşünü dayatma değildir saygı sevgi ve karşılıklı anlayış içermektedir neresi kötü bunun anlamış değilim din bir zorlama olmadı ki kimi niye zorlasın.- Demokrasi Komedisi ve AKP
Sizin referansınız kişilermidir ? yoksa referans almak istediğiniz şeyin kaynağımıdır ? Keşke Kuran mealinde yazan içkinin Orjinal yazılışındaki arapça Hamr kökünü araştırsaydınız anlamının neleri kapsadığını daha rahat kavrayabilirdiniz.. Hamr kavram olarak; insanın, akıl yürütme ve düşünme yeteneğini örten her türlü uyuşturucu manasına gelir Türkçedeki şarap, içki veya uyuşturucu denilen maddelerin genel adıdır.. .Diyanet mealinde buna içki deniyor ama bir dili gerçek anlamda manasına bakmanız için o dili iyi bilmeniz eksiksiz çeviri yapmanız gerekir yazılan kelimenin manasını anlamını bu şekilde anlayabilirsiniz aksi taktirde böyle kavram yanlışları ortaya çıkıyor.. Madem konuyu bu şekilde ele aldınız biraz irdeleyelim. Hani haktan, hukuktan, adaletten bahsedip gem vuruyoruz ya bunu nasıl herkes için sağlayabiliriz? Bir iddia karşılığında o iddianın geçerliliği için ispat istenmekte, Günümüzde bu ispat teknolojik olarak(resim,ses kaydı,video,belgelerle vs.) ve tanıklar ile yapılıyor peki o dönemde bu teknolojik aletler olmadığına göre bir sözün, iftira mı gerçek mi olduğunu nasıl anlaşılabilinirdi? Yine İnsan ile şahitlik ile,Günümüzde bile halen geçerlidir şahitlik, tanıklık.. Kadınlarınızdan zina edenlere karşı, içinizden dört şahit getirin. Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu ispat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardırlar. Hatta Allah dört şahitten öte kendisininde şahit olarak yetebileceğini bunu Allah adına yemin ederek yapabileceğini söyler; Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir. Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah'ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır. Yukarıdaki ayetlere bakıldığında kimin doğru kimin yalan söylediğini nerden bilebiliriz? Ya koca karısına iftira ediyorsa kadının hali nice olurdu veyahut kadın yalan söyleyip yemin ettiyse? Bunun adaleti nerede olur ? kim sağlar ? Hz. Aişe olayında ortada iddia yoktur sadece söylenti vardır ve bir kişi dahi çıkıp ta ben şahidim dememiştir..Dinimizde şahitlik sorumluluk gerektirir ''zan'' dan ise uzak durmamız öğüt verilmiştir..; Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. Şu anda bunu dillerine dolayanlar zan dan başka bir şey yapmamaktadır o dönemde yaşamadıklarına göre sadece zan a uymaktadırlar..Şahitlik edebilen varsa çıksın etsin.. "O uydurma haberi getirip iftira (ifk) atanlar, içinizden bir topluluktur. Onu kendiniz için bir ser sanmayın, bilakis o, sizin için hayırdır. Iftirada bulunanlardan her birinin kazandığı günaha göre cezası vardır. Onlardan günahın en büyüğünü yüklenene de büyük bir azap vardır." "Iftirayı işittiğiniz zaman, mümin erkeklerin ve mümin kadınların, kendiliklerinden hüsn-ü zanda bulunup da: "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?" "Bir de dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki, bu şahitleri getiremediler, o halde onlar, Allah nezdinde, yalancıların da kendileridir" "Eğer Allah'ın lütuf ve merhameti, dünyada ve ahirette üzerinizde olmasaydı, yaydığınız fitne yüzünden, size mutlaka büyük bir azap dokunurdu." "Siz o iftirayı dilinize dolamıştınız. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığınız şeyi ağzınızla söylüyor ve onu önemsiz birşey sanıyordunuz. Halbuki bu, Allah nezdinde büyük bir günahtır " "O asılsız sözü duyduğunuz zaman: "Bunu konuşmak bize yakışmaz. Haşa! Bu büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?" (en-Nûr, 24/1116). Farz edelim ki Hz. Aişe böyle çirkin bir iş yaptı sonuçta hepimiz gibi bir insandır biz,o,şu,bu aişe’yimi referans alacağız Kur’anı mı? Hep yaptığımız hata burada kişileri örnek göstermek halbuki bu bahaneden öte bir şey değildir kendini kandırmaktır..O Peygamber eşidir örnek olması gerekir diyenleri duyar gibi oluyorum Peygamber eşi olmak ile cennete gidilir diye kim diyorsa yalan söylüyor Bakın Kur’anda Hz.Lut as.’mın karısının cehennemlik olduğu yazar bu da Peygamber ailesinin bile garantisi olmadığını gösterir.. Haramlar Kitapta açık ve alenen bildirildiği halde neyi yazmaya veya yazmamaya ne şekilde bakılacağına gerek duyuyorsunuz anlamadım. Siz öss sınavlarında sorulan bir sorunun kaynağı öğretisi yoksa bu sınava adaletli diyebilir misiniz? Size bildirilmeyen anlatılmayan bir şeyden nasıl sorgu olunabilirsiniz? bunda adalet nerede denmez mi? Eğer inan biri isen açıp Kitaba neyin ne olduğuna bakarsın zira Ahiret sorgusunun bu Kitaptan yapılacağı bildiriliyor.. Haramlar ayetlerle sabittirler.. Hak hukuka geniş perspektifte bakıldığında, O zaman siz yaktığınız yakıtla havaya karışan karbondioksitle de hak alıyorsunuz, hayvanlar üzerinde deneyler yaparakta hak alıyorsunuz, evler yollar yaparakta onların hakkını alıyorsunuz etlerini,sütlerini,yumurtalarını alarakta hak alıyorsunuz işi biraz daha ileri götürüp bitkilere de girersek kendi sağlığınız için bitkilerin hayat haklarını elinden alıyorsunuz vs. vs. Görüyorsunuz ya hak hukuku kafamıza göre genişlettiğimizde insanlar için bu Dünyanın pek yaşanılacak bir ortam olmayacağı sonucu çıkıyor.. Biz nerden geldiysek, oraya gerimi dönsek.. Halbuki bu Dünyanın İnsanoğlu için her türlü nimetler ile donatılarak mükemmel bir düzende yaşamaya uygun hale getirildiği hem görülüyor hem de Kuranda bildiriliyor.... Müslümanların hakkı hukuku diğerlerinin hakkı hukukuna uymuyorsa veya diğerlerinin hakkı hukuku Müslümanlara uymuyorsa çare nedir ? bir şeyi biri isteyip diğeri istemiyorsa bunu belirleyecek olan adil olanda seçme hakkı değilmidir?..Seçim Antidemokratik bir istekmidir ? Otur oturduğun yerde sistem herekese eşit ve adildir diyorsanız problem var demektir.. Bu sözünüze tamamen katılıyorum. . Yazılı olan kitap varken Allahı ve şeytanı yazmaya niye bu kadar uğraşıyorsunuz anlamadım.. Sonuçta ortada 1400 küsur sene önce inen bir kitap var İnsanoğlundaki en büyük nimet Akıl var açıp okursun aklına yatıyorsa tamam dersin yatmıyorsada yine kendin bilirsin seçim senin ne kadar demokratik değil mi? İstediğin kadar sayfaları değiştir sonuçta İnsanın karar verme yetisi Akıl iledir.. Sevgi olayına biraz iyimser yaklaşmışsınız, Para için Miras için anne babasını döven öldüren çocuklar varken yeni doğmuş gayrimeşru bebeğini çöp tenekesine cami avlusuna bırakan anneler varken hatta kız çocuğunu diri diri gömenler olmuşken bu iş hayvanlarda da hemen hemen aynı hamileliği boyunca yemek yemeyen yılan doğurduğu yavrularından bir kısmını yiyerek karnını doyurması gibi.. Gerçek saf sevgiyi yanlış yerde arıyoruz gibi geliyor bana. Allahın kullarına olan sevgisine biraz bakmak aradığımızı bulmamızda bize yardımcı olacaktır umarım.. Maske olayında burayı okuyun belki ne demek istendiğini anlayabilirsiniz. buranı 37.mesajı; http://www.turkish-m...in/page__st__25 Yukarıda zaten benzer ifadeler kullanmıştım fakat burada kendimce bir ekleme yapim, burada yanlış algı Allah ile şeytanın zıt iki unsur olarak algılanması halbuki Allah yaratan şeytan yaratılandır şeytan Allahın birliğine dirliğine kendisini yarattığına iman etmiş olması onun cehennemlik oluşunu engellememektedir.. İnsanoğluna verilen Kibir duygusu şeytana verilmiş bu kibrinden dolayı gördüğü bildiği halde Allahın emrine uymayarak isyan etmiştir.. Allah şeytanın İnsanoğlunun düşmanı olduğu bildirilmektedir şeytan Allahın rakibi değil İnsanın düşmanıdır.. Allahın samed ismi gereği bu şekilde kıyaslama yanlış olgudur, bir anlamda şeytan Allaha senin çok güvendiğin insanı sana karşı kışkırtacağım onları senin yapma dediklerini yaptıracağım sana isyan ettireceğim derken Allahta hadi sana müsade dilediğini yap dilediğini peşine tak benim halis kullarımı döndüremezsin demesinden insan ile şeytanın rakip olduğu ortaya çıkmış olur.. İçinizdeki Allah sevgisini hiç eksiltmeyin hatta dahada ileri taşıy arak somutlaştırarak bu sevgiyi pekiştirin.. Saygılar..- Demokrasi Komedisi ve AKP
Sen Kuranı Bilim teknoloji kitabı ile karıştırıyorsun herhalde, sana Kuran İPhonun nasıl yapılacağını anlatmaz Önemli olan husus, Kuranın getirdiği izahların gerçeklere uygun olup olmamasıdır.. Gerçeklere uygun nasıllar; müminun suresinden 2 ayet vereceğim; Müminun 13 - Sonra onu çok dayanaklı bir karargahta bir damlacık yaptık. Müminun 14 - Sonra o damlacığı bir embriyo halinde yarattık, sonra o embriyoyu bir et parçası halinde yarattık, sonra o et parçasını bir kemik halinde yarattık ve nihayet o kemiğe de bir et giydirdik. Sonra onu bir başka yaratılışta yeniden kurduk. Yaratıcıların en güzeli Allah'ın kudret ve sanatı ne yücedir! istediğiniz meale bakabilirsiniz. Allah bu ayette bir çiğnemlik et parçası olarak "mudga" kelimesini kullanır. Yani bu ayet o kadar nettir ki, bu ayetin yanlış bilgi verdiğini iddia etmek adına "mudga" kelimesinin "bir çiğnemlik et" demek olmadığını iddia edenler vardır. Zira bu ayetteki esas şaşmaz ve kimse tarafından aksi ispat edilemez gerçek şudur: Kuran'a göre anne karnındaki embriyonun oluşum sıraları şunlardır: Et > Kemik > Et Evet, embriyo önce bir et halindedir ve yapılan "bir çiğnemlik et" benzetmesi son derecede yerindedir. Et halindeki embriyoda sonra kemikler oluşmaya başlar ve en nihayetinde bu kemikler de "kas etleri" ile kaplanır. Ve yine ne tuhaftır ki Allah, kemiklerin en son etle kaplandığı evreyi anlatırken "et" anlamında "lahm" kelimesini kullanır. Zira son evrede kemiklere kaplanan kas eti (lahm), ilk evredeki etten (mudga) farklıdır. Bu oluşum sırası yakın tarihe kadar eski kitaplarda ve hatta okullardaki ders kitaplarında bile- yanlıştı, fakat bugün bu oluşum sırasının Kuran'daki şekliyle doğru olduğu ispatlanmıştır. Lütfen "yeni" ve "doğru" kitaplardan bu durumun kontrolünü yapın. Bir insanın veya dönemin bilim adamlarından oluşan bir insan topluluğunun, o yıllarda kendi başlarına böyle bir bilgiye ulaşmaları için, yeni hamile olan en az 3 kadını öldürmeleri ve rahimlerindeki embriyoların şekillerini %100 doğru bir şekilde incelemeleri gerekir. Tabi henüz embriyo halinde bir canlıya hamile kalan kadınların hamile olduklarını tespit etmek de ayrı bir hüner gerektirir. Ayrıca embriyonun uzunluğu ilk 5 haftada ancak 2-3 milimetre, 6. haftada ise 5 milimetre kadardır. Böyle bir canlıyı nasıl gözlemleyebilirler? Tarık 11 - Dönüşlü olan göğe andolsun. (Ali Bulaç meali) Tarık 11- Yemin olsun o, dönüşle/döndürümle dolu göğe, (Yaşar Nuri Öztürk meali) Bu ayette gökteki gezegen ve uyduların yörüngelerinden bahsedildiğini düşünüyor olabilirsiniz. Fakat "dönüş, döndürüm" ile ifade edilen şeyden ben "yörünge" anlamından ziyade bir "döngü" anlamı çıkarıyorum. Bu ayette bahsedilen esas şey, gökteki su döngüsüdür. Dünyadaki sular asla ama asla yok olmaz, biçim değiştirip halden hale hale geçerler, buharlaşıp göğe yükselirler ve yağmur olarak yağarlar. Ardından yeryüzüne yağmur olarak damlayan bu sular tekrar halden hale geçer, en sonunda buharlaşır ve yağmur olarak yağmak üzere yeniden göğe yükselirler. Su döngüsü, dünyamızda -veya evrende- bulunan bir kısır döngüdür. Kuran'da göğün bu şekilde "dönüşlü" olduğunun belirtilmesi, çok ama çok büyük ihtimalle gökteki gezegenlerin yörüngelerinden ziyade, dünyamızdaki su döngüsünü anlatmaktadır. İstersen bu örnekleri çoğaltabilirim..- Şeriat
Aynı bizim bor madenini çıkarıp ham olarak satarak bize çeşitli şekillerde geri dönüşü gibiyse bende isim bulmak ta zorluk çekiyorum.. Peşin hükümlü olmayın türkiye cumhuriyet bilim adamı ordinaryüs prof. Aydın Sayılıyı biraz araştırın eserlerini tespitlerinede bakın ne dediğimi az çok anlarsınız..Hatta Takiyüddin,Hüseyin Tevfik Paşa vs. bunları yazmama gerek yok aslında biraz araştırırsanız rahatlıkla osmanlıda ki bilimi bulabilirsiniz.. İslam da bilimide adamlar belgesel yapmış izlememek olmaz herhalde..; -http://www.dizimag.com/bbc-science-and-islam-bilim-ve-islam- Bu Hangi açıdan baktığımıza bağlı. Bilim ? Teknoloji ? Sağlık ? Halkın Refah düzeyi ? Ahlak ?- Demokrasi Komedisi ve AKP
sağlıcakla kal..- Atatürk'ün Müslüman Olmadığını Savunanlar OKU!
Bu durum evrensel olması için yeterlidir.. sonuçta her Müslümanın anlayabileceği bir durumdur.. Bu çağrı Müslümanlar için davet ise ve bu olay yaşayan varlıklara yönelikse dünya da evrenin bir parçası olduğuna göre, sonuç olarak Müslümanlar için evrenseldir..- Demokrasi Komedisi ve AKP
Aynı şeyden bahsediyoruz bir farkla sen günümüz üzerinden olaya bakıyorsun ben ise bu sistemin getiriliş zamanından olayı ele alıyorum halk tarafından seçilmemiş bir kişinin kendi fikir ve düşünceleri doğrultusunda sistemi yapıyı her şeyi değiştirmesi ve bunu değiştirdiği ülkede yaşayan halka sormaması ne kadar demokratiktir? işin özü bu anlattığımda budur.. Bu da senin fikrin halen 1400 küsur sene önce yaşamış birilerinin uydurması olan kitaptaki olayları bilimin işaret etmesi oldukça ilginç bir durumdur..Acaba bu kitabı yazan gelecek ten mi gelmiştir? Bilim ile dinin kulvarları çok farklıdır. Bilim oluşumun "nasıl", din ise "neden" olduğuna cevap verir. Allah "nasıl"lara da cevap verirrken bilim "neden"lere cevap vermez. Şimdi bir Kuran ayeti değil, Tolstoy'un 130 yıl önce yazdığı ve Türkçe'ye "Din Nedir?" ismiyle çevrilen kitabından bir alıntı vereceğim. Bilim sayesinde dine gerek kalmadığını iddia eden Berthelot isimli aydın ve onunla aynı fikri taşıyanlar için şunları yazmıştır Tolstoy: "Bay Berthelot ve onunla hemfikir olanlar bilimin dinin yerini alacağını söylerken, iddiaları tamamen subjektiftir ve bilimin yanılmazlığına karşı, Kilise'nin yanılmazlığına iddia edilen imana çok benzeyen temelsiz bir inanç duyarlar. Üstelik, 'okumuşlar' diye görülen ve sözü edilen bu zümre, dinin yerini alabilecek olan ve dine ihtiyacı çoktan geçersiz kılan bir bilimin zaten mevcut olduğuna inanmışlardır" Tolstoy burada aydın geçinip "bilim çok gelişti, dine gerek yok" diyenlerin temelsizliğini belirtmekle kalmamış, onların bu körü körüne savundukları tutum ile kilisenin dogmalarını körü körüne savunması arasında pek bir fark olmadığını belirtmiştir. Kısacası Tolstoy, aydın geçinip bilimin her şeyini açıklayacağını papağan gibi tekrar eden kimseler ile kilise yobazlarının bir farkı olmadığını söylemiştir. Şunu da not edeyim ki, Tolstoy inançlı olmasına karşın kiliseyi acımasızca eleştirir. - Demokrasi Komedisi ve AKP
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.