Kitaptaki mekanlar, karakterler, olaylar eğer çok detaylı bir anlatım yoksa okuyucunun hayal gücüne kalıyor. Sinemanın bu durumları açık bırakma şansı oldukça az. Ama bir uyarlamada dikkat edilmesi gereken şeylerden biri de karakterler. Bazı uyarlama çekilmiş filmlerde kitaptaki bir karakterden çalınıp başrole verilmiş replikler, eylemler görebiliyoruz, daha da kötüsü bir karakteri filmde silebiliyorlar. Karakter başrol olmasa dahi normal bir kurguda her karakter birbiriyle bir şekilde dengededir, bunu bozabiliyorlar.
Eğer kitap, mekanları ve kişilerin görünüşünü detaylı tarif etmişse mümkün olduğu kadar birbirine uydurmak gerekir. Yoksa Brad Pitt'in oynayacağı rolde Tom Hanks'i görürüz ve dolayısıyla ne görünüş, ne de izlerken hissettiklerimiz aynı olmaz. Çünkü karşımıza görsel olarak gelen bir oyuncunun geçmiş oyunları da rolünü bizim aklımızda etkiler. Dizilerin de bu konuda avantajı vardır mesela. Zamanla ve oyunculukla dizi oyuncuları kendilerine alıştırabilir ve sevdirebilirler. Ama sinema bu konuda da sınırlı zamana sahip, haliyle daha dengeli ve güçlü olmalı.
Sinemada normalde senaristin aktif katılımı ve buna talep daha nadir, yönetmenin sahne ekleme, çıkarma, değiştirme yetkisi daha sınırsız. Bir de fantastik bir film olacaksa sanat ekibi ve bütçe çok önemli.
Bu konuda bir ülke sineması seçmem gerekirse, İngiliz Sineması'nı seçerim. Çünkü onlar kitap-film-dizi aktarımlarında daha birebir olmasına dikkat ediyorlar.
Ancak kitap haricinde, sadece film olarak yazılıp işlenmiş bir konuyla ilgili Amerikan Sineması'nı tercih ederim, çünkü bazı şeyleri abartarak beni şaşırtabilirler.
Umarım çok karışık anlatmamışımdır.