Zıplanacak içerik

marti_name

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

marti_name tarafından postalanan herşey

  1. ne uzatması ?
  2. Haftanın kitapları - Eylül 2006/4 Bu haftanın yapıtları Çitlembik Yayınevi, Şule Yayınları, Merkez Kitaplar, Can Yayınları, Dekolte Yayıncılık, Everest Yayınları, Gri Yayınevi, İthaki Yayınları, Altın Kitaplar, Ayrıntı Yayınları, Agora Kitaplığı ve Dünya Kitapları’ndan. SOYLU ÇÜRÜME Donna Leon Donna Leon’un bu yapıtında hep birlikte toprağı kazıyoruz. Bunu yaparken toprağın karanlık sırları, kirli çamaşırları örtmekte aciz kalışına tanıklık ediyoruz aslında. Üzeri toprakla örtülü genç bir adamın iskeleti, Komiser Brunetti’nin geçmişi ve bugünü aydınlatmasına yardımcı oluyor. Yolculuğumuz küçük bir kasabada başlasa da, Venedik’e dönüp, yüksek tavanlı malikanelerde arıyoruz ipuçlarını. Üstünde aile arması olan bir yüzüğün izini takip ederken sadece bir kayboluş hikayesine ait gerçekleri değil, aynı zamanda köklü bir ailenin karanlık yüzünü de buluyoruz. İlk bakışta çürümekte olan tek şey, sular altındaki Venedik’ten kopartılıp toprağa gömülen genç bir adamın bedeniymiş gibi görünse de, aslında daha köklü, daha “soylu” bir şeylerin çürümekte olduğunu gösteriyor Donna Leon bu romanında. Venedik’in içyüzünü içinde yaşadığı toplumun mikrokozmosu olarak bir dedektif romanının merceğinden gözler önüne seriyor. Ölümün, soyluluğun, hırsın ve aile olgusunun iç içe geçtiği Soylu Çürüme’de Brunetti her zamanki gibi, hizmet ettiği adalet mekanizmasını ve ayrılmaz bir parçası olduğu Venedik’teki “kara ayrıntılar”ı sorguluyor... Soylu Çürüme Ayrıntı Yayınları, 192 sf. Çeviren: Volkan Sümbül Dizi: Kara Ayrıntı -26 BİR TERSİNE YÜRÜYÜŞ -12 eylül Öyküleri- Haz.: Hürriyet Yaşar Desenler: Abidin Dino Türkiye’de toplumsal olaylar edebiyata çoğu zaman gerçekçi bir biçimde girmiş, olağanüstü dönemlerin tarihi belki en doğru biçimde roman ve öyküde yazılmıştır. Çünkü edebiyat bireysel gözlemleri aktarır, baskı dönemlerinin yaratıcı bireyde yarattığı yıkım bu yüzden yepyeni üretimlere yol açar. Bugüne kadar 12 Eylül askeri darbesi üzerine edebiyatımızın birikimini yansıtan derli toplu bir çalışma yapılmadı. Öykücülerimizin o dönemde, içeride dışarıda ve darbe sonrasında yaşananları yazdığı öyküleri bir araya getirmek, bu korkunç baskı dönemini nedenleri ve sonuçlarıyla bir süreç olarak ortaya koymak düşüncesi işte bu kaynak yetersizliğinden doğdu. Hürriyet Yaşar’ın titiz çalışması sonucu ortaya çıkan ‘Bir Tersine Yürüyüş: 12 Eylül Öyküleri’, öncelikle bir hatırlama. O günleri görmemiş gençler içinse yakın tarihi öyküler yoluyla okuma fırsatı. Bir Tersine Yürüyüş Can Yayınları, 295 sf. Tür: Antoloji EZGİLİ YÜREK -Şiirler - Yazışmalar - Konuşmalar- Ruhi Su Ruhi Su’nun dünyasının kapılarını aralamak için türküleri kadar önemli olan bir başka kapı da söyleşileri, yazıları... Kendi kaleminden, kendi ağzından düşündükleri, yaptıkları, yapmaya amaçladıkları. ‘Ezgili Yürek’, Türkiye’nin kültür insanlarından birinin modern çağının en önemli kültür insanlarından birinin dünyasına çağırıyor sizi. Zamanın akışına direnmeyi başarmış bir ustanın dayandığı ve gücünü aldığı kaynakları bilmek, tüm kültürel hayatımız üzerine bulanıklaşmış görüşlerimizi berraklaştırmamıza yardımcı olacaktır mutlaka. Ezgili Yürek Everest Yayınları, 220 sf. Tür: Deneme -25 TUSSY MARX -Babasının Kızı- Eva Weissweiler “Tussy” olarak anılan Jenny Julia Eleanor Marx, Karl Marx ile eşi Jenny von Westphalen’in 1855’te dünyaya gelen en küçük kızlarıydı. Birçok alanda son derece yetenekli olan Tussy çok sevdiği babası tarafından küçük yaşlarda siyasetin ve sosyalist hareketin içine çekildi. “Kadın hakları” konusunda kendi başından geçen tecrübeler onu kaçınılmaz biçimde feminizme götürdü. Hiçbir eğitimi görmemiş olmasına rağmen gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yaptı, pek çok kitap, makale ve çeviriye imza attı. Babasından kalan birçok elyazmasını da yayıma hazırlayan Tussy Marx, İngiliz işçi ve sendika hareketinin en önemli sözcülerinden biri oldu ve İkinci Sosyalist Enternasyonal’de öncü rol üstlendi. Hastalıklar, entrikalar, ihanetler ve sorunlu ilişkilerden bitkin düşerek 1898’de ağır bir depresyona girdi ve henüz 43 yaşındayken kendi elleriyle yaşamına son verdi. Eva Weissweiler kaleme aldığı bu sürükleyici biyografide, Karl Marx’ın en küçük kızının; hayatını sosyalizm ve kadın hareketi için çalışmakla babasının ağırlığı altında ezilmek arasında geçiren yetenekli ama mutsuz bir kadının dramını anlatıyor. Tussy Marx’ın Kautsky, Bernstein, Bebel, Shaw ve daha pek çok önemli isimle mektuplaşmalarını da içeren yüzlerce belgenin ilk kez kullanıldığı bu kitapta, antisemitizm dalgası üzerine olduğu kadar, Karl Marx’ın ve 19. yüzyıl işçi hareketinin diğer öncülerinin hayatı hakkında bilinmeyen pek çok bilgi gün ışığına çıkıyor. “Bir kalıba sokulduğumuzu biliyoruz ve yara yapıncaya kadar kaşınıyoruz.” Tussy Marx Çitlembik Yayınevi, 421 sf. Çeviren: Aysın Önen Tür: Biyografi KAHKAHALAR ÜLKESİ Jonathan Carroll ‘Kahkahalar Ülkesi’, Galen adlı küçük bir kasabada inzivaya çekilmiş ve kırk dört yaşında geçirdiği bir kalp krizi sonucunda ölmüş olan, efsanevi çocuk kitapları yazarı Marshall France tarafından kaleme alınmıştır. Tom Abbey ve kız arkadaşı Saxony Gardner bu en beğendikleri yazarın biyografisini yazmak için dingin bir yaz gününde Galen’a gelirler. Ancak ne bu uyuşuk, küçük kasaba ne de orada yaşayanlar göründükleri gibidir: Marshall France’ın gölgesi hâlâ mezarından kasabanın üzerine düşmekte ve büyüsü kitap sayfalarının çok daha ötelerine uzanmaktadır. “Beni böylesine çarpan bir fantazya daha anımsamıyorum.” - Stephen King “Muhteşem bir gövde gösterisi.” - Stanislav Lem “Sevilen bir kitabın işler kötüye gittiğinde sığınılacak güvenli bir mekan olabileceğine inananların bayılacağı bir kitap.” - Neil Gaiman “Hem korku, hem fantazya, hem polisiye... Günlük yaşamın gölgeli sınırlarında gizlenen sinsi bir dehşet!” - New York Times Kahkahalar Ülkesi İthaki Yayınları, 335 sf. Çeviren: Sönmez Güven Tür: Roman ÇENEBAZLIK İsmet Özel İsmet Özel, ufunetini sözle almak isteyenlerin bir irtifası olduğunu söylüyor ‘Çenebazlık’ta. İşte böyleleri için şiir, başka şeylere yeğ tutulandır. Ona göre Modern Türk Şiiri savunulmaya değerdir ve Türk şiiri, özünde Türklük şuurunun anlamını barındırdığı için Türkiye üzerine oyun oynayanların alamadıkları tek kaledir. Bu yüzden de Türk şiiri, Türkiye için her zamankinden çok bir hayatiyeti ifade etmektedir. Biz bu şiiri kokusundan tanırız. Okur da bir burna sahip olmalı ki, onu tanıyıp etrafından kötü kokuları uzak tutsun. Çünkü “Biz çevremizden kötü kokuları uzaklaştırınca, yakınımıza melekler gelecek. Çünkü melekler kötü kokudan uzak kalırlar. O yüzden de şiir kokusunu alırsanız, meleklerin desteğini talep ediyorsunuz demektir. Biz İstiklal Harbimizi şiir kokusuyla kazandık. Bundan sonra da bir şey kazanmaya adaysak, yine şiirden alacağımız gücün büyük yardımı olacak.” Çenebazlık Şule Yayınları, 165 sf. Tür: Edebiyat incelemesi FEDERICO FELLINI Giovanni Grazzini Sinemaya Rossellini’nin yanında ve bir senarist olarak atılan, önce yeni-gerçekçiliği benimseyip daha sonra imgeler ve fantezilerle dolu bir anlatım tarzını kendine daha yakın bulan ve ‘anıların sinemacısı’ diye de bilinen İtalyan film yönetmeni Fellini, “Corriere della Sera”nın sinema eleştirmeni Giovanni Grazzi’nin ustaca yönlendirdiği bu söyleşi kitabında, çocukluğundan Mastroianni’yle dostluğuna, çıraklığından Roma hayaline kadar sinemaya ve hayata dair görüşlerini gözler önüne seriyor... İşte, “Sekiz Buçuk”, “Amarcord”, “Tatlı Hayat”, “Cabiria Geceleri” ve “Ve Gemi Gidiyor”un gibi filmleriyle sinemanın unutulmaz isimleri arasında yer alan Federico Fellini... Federico Fellini Agora Kitaplığı, 167 sf. Çeviren: Cüneyt Akalın Dizi: Sinema -12 Tür: Biyografi KARTAL YUVASI Anna Kavan Düş ile gerçeğin, geceyle gündüz gibi kesiştiği bu romanda, yaşadığı ortamın katı kurallarında ve yalnızlığında varlığını sürdüremeyen anlatıcı, rastlantıyla gördüğü bir iş ilanında kurtuluşunu arar. Geçmişi geride bıraktığına inanarak, gizemli işvereninin kütüphanesinde çalışmak üzere, kafkaesk bir yolculuğa çıkar. Vardığı yer, tropikal bitki örtüleri ve şelalelerden oluşan gerçeküstü bir diyarda, kayaların tepesinde konumlanmış Kartal Yuvasıdır. Belki de hayal gücünün karanlık dünyasını temsil eden bu garip coğrafyada başına gelenler, beklentilerini karşılamaktan oldukça uzaktır. Yaşadığı dönemde birçok önemli eleştirmenin övgüsünü kazanmakla birlikte, ancak günümüzde değeri anlaşılarak bir kült figür haline getirilen Anna Kavan, bu çarpıcı fantezide modern toplumun sahte yüzüne ve acımasız kurallarına ayak uyduramayan bireyi anlatıyor. Katı gerçekler ve rüya âleminde gidip gelerek kimlik ve varoluş temalarım sorguluyor. “‘Kartal Yuvası’, Kavan’ın rüyalar, fanteziler, hayal gücü ve akıldışının gece dünyalarını keşfetmekteki becerisini en iyi gösteren eserlerinden biridir.” Anais Nin Kartal Yuvası Merkez Kitaplar, 144 sf. Çeviren: Roza Hakmen Tür: Roman İSLAM TARİHİ Reinhart Pieter Anne Dozy XIX. yüzyılın ortalarından itibaren batıcı Osmanlı aydını “materyalizm”le tarihsel buluşmasını gerçekleştirir. Aslında o bu buluşmaya ne erken gitmiş, ne de geç kalmıştır; tam zamanında oradadır. Ahmet Mithat, Beşir Fuad, Abdullah Cevdet... Her üçü de terakki (ilerleme) fikrinin Osmanlı topraklarına ışığını düşürme mücadelesinin bedelini ödemişlerdir. Aynı dönem Avrupa’da Edward Said’in nitelemesiyle “Şarkiyatçılık mesleğinin” de doğuşuna denk gelir. Batıcı Osmanlı aydınlarının terakki fikriyle bu meslekle de yollarının kesişmesi elbette kaçınılmazdır. Abdullah Cevdet ve Beşir Fuad, bir yere kadar yanlış okumuş da olsalar evrim düşüncesinin ilerlemenin bir parçası olduğunu sezinlemişler ve bu onlarda bir aydınlanma refleksinin gelişmesinin de önünü açmıştır. Abdullah Cevdet’i Şarkiyatçılık mesleğinin en önemli temsilcilerinden biri olan Reinhart Dozy’nin bu eseriyle buluşturan da aydınlanma refleksidir. Dozy’nin ‘İslam Tarihi’ni Osmanlıca’ya çevirirken İslam toplumunda bu çalışmanın yayınlanmasının kendisi için yaratacağı sonuçlardan çok ilerleme düşüncesinin olmazsa olmazlarından olan şüpheci yaklaşımın bir örneğini sunma çabasını önemsediğini bugün söylemek olanaklı. Bu, bugün de ısrarla vurguladığımız “aydın tavrının” bir örneği değil mi? İslam Tarihi, şarkiyatçılık mesleğinden Dozy ile ilerlemeci, aydınlanmacı Abdullah Cevdet’in buluşmasındaki tarihsel anın önemli bir kanıtı tabii bu anın gerilimini bugün bile duyumsayabilenler için! İslam Tarihi Gri Yayınevi, 421 sf. Çeviren: Vedat Atila Tür: Din / Tarih ÇİN AŞK FALI Vineet Vijh Hepimiz hayatımızda bize yol gösterecek bir şeylere ihtiyaç duyarız. Bazı şeyleri bilmek ve ilişkilerimizde bunları göz önünde bulundurarak daha temkinli davranmak bize kendimizi güvende hissettirir. Bu kez sadece kadınlara değil erkeklere de hitap eden ve yaşamımızın akışında ve ilişkilerimizde rehber bir kitap olarak başvurabileceğimiz bir kitapla raflardaki yerini alıyor: ‘Çin Aşk Falı’. Çin astrolojisi, kişisel karakterlerimizi, güçlü ve zayıf yönlerimizi algılamamızı sağlar ve diğerleriyle nasıl ilişki kurduğumuzu anlamamıza yardımcı olur. Bu, evlilik, seyahat, çocuk sahibi olma, kariyer ve sağlık da dahil olmak üzere bütün hayat deneyimlerindeki muhtemel başarı ve zorlukları belirlemek için antik Çin bilgeliğine ve kültürüne erişebilmeyi sağlayan bir metottur. Çin astrolojisindeki profilinizin aşağıdaki önemli unsurlarını belirleyebilmeniz ve analiz edebilmeniz için ihtiyacınız olan tek şey doğum tarihiniz ve doğum saatinizdir. Çin Aşk Falı Dekolte Yayıncılık, 186 sf. Çeviren: Didem Tulga Tür: Fal / hobi CHAMPOLLION’UN SIRRI Jean-Michel Riou Bonaparte ve bilginleri... Askerler ve Mısır’ın fethi. Güneş, kum, kan, veba, korku, savaş, bilim ve büyü. Firavun’un yazısını çözecek olan ve sonuçları 19. yüzyılın başında büyük güçlerin eline geçebilecek bir araştırma. Bir ortaklık: Üç dost, oryantalistler ve bir matematikçi. Ne pahasına olursa olsun hiyeroglifleri çözmeye ve sırlarını öğrenmeye ant içmişlerdi. Krallar Vadisi’ndeki Rosette Taşı’nda karşılaşmaları ve onları bekleyen tehlikeler. Ve ünlü şifre çözücü Champollion. İngiliz rakipler, Vatikan casusları, iç düşmanlar ve bir İtalyan aşık kadın. Zehirler, Kabalacılar, her şeyin sona erdiği bir gece. Ve beş asır boyunca saklı tutulan bir el yazması kitap. Kitabın özelliği bütün sırları içinde taşıyor olması... Champollion’un Sırrı Altın Kitaplar, 415 sf. Çeviren: Nuriye Yiğitler Tür: Roman MAZİYİ EŞELERKEN -Tarih, Basın ve Popüler Edebiyat- Rıfat N. Bali Rıfat N. Bali, yapıtında Türkiye’de gündemden hiç düşmeyen azınlıklar sorununa değişik bir açıdan yaklaşıyor. Azınlıklar sorununun ekonomik ve siyasal temellerine ilişkin genel bir çerçeve çizdikten sonra esas olarak bu sorunun Türk edebiyat tarihine yansımalarını irdeliyor. Özellikle Yahudi azınlığın fıkra, öykü, roman ve şiir gibi yazınsal türlerde hangi imge ve karakteristik niteliklerle işlendiğini ele alıyor. Yapıtın konusu ve yöntemi aynı zamanda “ben ve öteki” sorunsalı üzerine de yapılmış bir çözümleme sayılmalıdır. Türkiye gibi, göz ardı edilemeyecek oranda farklı etnik kökenden gelen kitleleri barındıran bir coğrafyada azınlık sorununa ilişkin her yaklaşım, her tartışma en azından örtük olarak “ben ve öteki” sorunsalına değinmeden ilerleyemez. Bali’nin, bu olguyu ağırlıklı olarak edebiyat alanı üzerinden incelemesi “yazar”, “aydın”, “okur” kavramlarının, siyasal erkin rengine göre aldığı biçim üzerine yeniden düşünmemizi sağlıyor. ‘Maziyi Eşelerken’, azınlıklar sorununun edebiyatla ilişkisi üzerine soğukkanlı bir düşünme yöntemi ile kaleme alınmış, son derece geniş bir kaynakçayla desteklenen, ilgi çekici bir yapıt. Maziyi Eşelerken Dünya Kitapları, 255 sf. Dizi: Araştırma / İnceleme -2
  3. Şehrin sesi: Akbank caz festivali Dünyanın önemli caz isimlerini İstanbul’a getiren, birçok müzikseverin, caz müziğiyle yakınlaşmasına katkı sağlayan Akbank 16. Caz Festivali, 4 - 14 Ekim tarihleri arasında gerçekleşiyor. Güncelleme: 02:40 TSİ 02 Ekim 2006 PazartesiİSTANBUL - Bu yıl Arif Mardin’e ithaf edilen Akbank Caz Festivali, uzun bir aradan sonra bu yıl, İzmir ve Ankara’daki cazseverleri de selamlayacak. FESTİVAL, 4 EKİM’DE AYA İRİNİ’DE BAŞLIYOR... Kurt Elling Sadece caz tutkunlarının değil, birçok müzikseverin de vazgeçemediği bir festival haline gelen Akbank 16. Caz Festivali, 4 Ekim’de, Aya İrini’de kompozitör, aranjör ve şarkı yazarı kimliklerinin yanında, dört oktavlık zengin bariton vokaliyle caz dünyasının en önemli isimlerinden Kurt Elling’in muhteşem konseriyle başlayacak. Festival aynı gece, Archie Shepp - Attica Blues, Pharoah Sanders - Tauhid, Marion Brown - Three for Shepp ve Grammy ödülleri sahibi ünlü caz piyanisti Dave Burrell’ı (Db3), Babylon’da cazseverlerle buluşturacak. Dave Burrell (Db3) 5 Ekim Enerji yüklü punk caz karışımıyla rock dinleyicisinin içindeki estetik düşkününü, caz hayranlarının da heyecanlı kişiliğini ortaya çıkaran Acoustic Ladyland ile post-caz döneminin en heyecan verici örneklerinden Polar Bear’in peşpeşe gerçekleştirecekleri canlı performans, 5 Ekim’de Babylon’da izlenebilecek. Acoustic Ladyland ve Polar Bear Aynı gün Dave Burrell, Akbank Sanat Merkezi’ndeki atölye çalışmasında yer alarak katılımcılara eşsiz bir deneyim yaşatacak. Alice Russell 6 Ekim Kristal berraklığındaki vokaliyle tüm dünyanın olduğu gibi Massive Attack’ın dahi dikkatini çekip yeni albümlerinde birlikte çalışmayı planladığı Alice Russell, 6 Ekim’de Babylon’da sahne alacak. Blues, soul, funk, caz ve hatta gospel’e kadar uzanan ve izleyicileri sürprizlerle dolu bir yolculuğa çıkaracak olan Russel’ın ardından TM Juke Live Quantic Dj Set, Babylon sahnesinde olacak. Uzel Ametis Klarnet Beşlisi Aynı tarihte, klarnet için yazılmış oda müziği repertuarını tanıtma amacıyla çalışmalar gerçekleştiren Uzel Ametist Klarnet Beşlisi, Akbank Sanat Merkezi’nde ünlü klasik, folk ve caz müziği eserlerinden çok sayıda uyarlamalar sunacak. 7 Ekim Akbank 16. Caz Festivali, 7 Ekim tarihinde üç ayrı mekanda sahne alacak müzisyen ve gruplarla müzik dolu bir gece yaşatacak. Ayşe Tütüncü Trio (üstte) ve The Ramon Valle Quartet Caz dünyasının “Çeşitlemeler” albümüyle tanıdığı Ayşe Tütüncü, 2004’te hayata geçirdiği “Ayşe Tütüncü Trio”yla Babylon’da sahne alacak. Üçlünün ardından tüm dünyada piyano virtüözü ve dahi bir besteci olarak ünü hızla yayılan “The Ramon Valle Quartet” çağdaş cazı, zengin bir yaklaşımla Babylon’da sunacak. Aynı gece, Cengiz Baysal, Akbank Sanat Merkezi’nde, “Candy and Milkshake” ile müziğin iki farklı ucu arasındaki sürprizleriyle şaşırtacak. Festival’in aynı tarihteki 2 ayrı etkinliği ise, Yeni Melek Gösteri Merkezi’nde gerçekleşecek. Psapp ve King Britt (sağda) Amerikan televizyonunun popüler dizisi Grey’s Anatomy’deki parçaları “Cosy in the Rocket” ile üne kavuşan elektro-akustik topluluk Psapp’ın ardından, deep-house, hip-hop, broken beat, nu-jazz, funk ve afro-tech türlerinin ünlü dj ve prodüktörü King Britt, “Nova Dream Sequence Live” projesiyle, dans tutkunlarını hareketli bir geceye davet edecek. CazYapJazz 8 Ekim “Alvin Curran, Fred Frith, Cenk Ergün” üçlüsü, enerjik ve ışıltılı müzik gösterisini, 8 Ekim’de, Babylon’da gerçekleştirecek. Cenk Ergün ve üçlüsünün ardından, “CazYapJazz” Babylon’da sahne alacak. Semih Yanyalı ve Murat Küçükboyacı, Kasımpaşa’nın Roman havalarıyla hayat bulan sokaklarından, Londra’nın elektronik müzik çalınan kulüplerine hatta Newyork’un caz doğaçlamarıyla dolu barlarına uzanacak. 9 Ekim İki yıldır çalışmalarını İstanbul’da sürdüren vurmalı çalgılar ustası William Cardoso, yeni projesi “El Pluma Band” ile geleneksel Küba standartlarını latin ve caz coğrafyasına taşıyan konseriyle, 9 Ekim’de Babylon’da olacak. El Pluma Band Cardosa’ya “Pluma Band” projesinde ünlü basçı Tony Jones ile genç ve yetenekli piyanist Çağrı Sertel eşlik edecek. İZMİR ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ’NDE... (9-10 EKİM) Dhafer Youssef Sufi geleneği ile birlikte mistik öğeleri günümüz modern caz arenasına ustalıkla taşıyan, udunu neredeyse şiirsel bir güçle kullanan Dhafer Youssef, İzmir Atatürk Kültür Merkezi’nde İzmirliler’e caz keyfi yaşatacak. Performansına adını veren son albümü ‘Divine Shadows’tan da şarkılar sunacak olan Youssef, izleyicilerle geçtiğimiz beş yıllık müzikal hikayesini paylaşacak. İstanbul konserini tamamlayan El Pluma Band, Youssef’in ardından 10 Ekim’de İzmirliler’le buluşacak. ANKARA MEB ŞURA SALONU’NDA... (10-11 EKİM) Festival kapsamında, El Pluma Band ve Dhafer Youssef, İzmir konserlerinin ardından caz keyfini Ankara’ya taşıyacaklar. 10 Ekim’de Dhafer Youssef, 11 Ekim’de ise El Pluma Band, Ankara MEB Şura Salonu’nda Ankaralılar’ı selamlayacak. 10 Ekim Miles Davis’in 70’li yılları ve Stockhausen ile karşılaştırılan Norveç cazının en heyecan verici gruplarından biri olarak gösterilen Supersilent, 10 Ekim’de Babylon’da sahne alacak. Supersilent Son yılların en iddialı ve usta emprovize müziklerinden birini yaratan, özgün soundları, rock, electronica, caz ve çağdaş melodilerin arasında soluk alıp veren Supersilent, muhteşem performansıyla müzikseverlerin nefesini kesecek. Cuong Vu 11 Ekim 11 Ekim’de, eleştirmenler tarafından genç kuşak yenilikçi müzisyenlerin önde gelen isimlerinden biri olarak kabul ettiği Cuong Vu’yu Babylon ağırlayacak. Bugüne kadar, Pat Metheny, Laurie Anderson, David Bowie, Dave Douglas, Myra Melford, Cibo Matto, Mitchell Froom ve Chris Speed’e trompetiyle eşlik eden ve albümlerinde kendine özgü tekniği ile her türlü tarz ile sesin tüm sınırlarını bulandırmayı başaran Cuong Vu ve grubu yaptıkları müzikle sınırları zorlayacak. Dhafer Youssef, 11 Ekim’de İstanbul’da, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda cazseverlerin karşısında olacak. 12 Ekim Babylon, 12 Ekim tarihinde ise, müzikal referansları 70’lerin soul ve funk’ından, punk/hard-core punk ile breakbeat ve rap’e kadar uzanan ve görsel malzemeleriyle de dikkat çeken 4 scratch ustasının oluşturduğu “Birdy Nam Nam”‘ın harikalar yaratmasına sahne olacak. Birdy Nam Nam ve Yurdal Çağlar Trio Akbank Sanat Merkezi de aynı gün, grup içinde müzikal etkileşime açık bir yapıyı izleyiciyle paylaşacak olan Yurdal Çağlar Trio’sunun muhteşem konserine evsahipliği yapacak. Lee Konitz - Ohad Talmor String Project Günümüz modern caz dünyasının en önemli ve yetenekli dörtlüsü ile festival takipçilerini tutku ve heyecan dolu bir müzik serüvenine çıkaracak, caz standartları ve geleneksel teknikler arasında ustalıkla dolaşırken neredeyse bir ip cambazının yaşattığı dinmeyen heyecanı izleyicilerine yaşatacak olan Lee Konitz - Ohad Talmor String Project’in konseri ise, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda aynı tarihte gerçekleşecek. Joao Bosco 13 Ekim Akbank 16. Caz Festivali programının 13 Ekim gününde ise, Grammy ödüllü Kübalı piyano virtüözü Gonzalo Rubalcaba ile efsanevi Brezilyalı solist, besteci ve gitar ustası João Bosco, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleşecek olan performanslarında, iki ülke müziği arasındaki ritmik, melodik ve tematik ilişkiyi ortaya çıkaracak. Richard Galliano Müzikseverleri farklı coğrafyalara taşıyacak olan muhteşem ikilinin ardından günümüz müzik dünyasında akordeonu hala ilgi çeken bir enstrüman olarak yaşatmayı başaran, Astor Piazzolla’yı en iyi yorumlayan Richard Galliano, Cemal Reşit Rey’de sahne alacak. Galliano, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda müzik ziyafeti verirken, Orient Expressions - İmer Demirer - Leo Tardin, Babylon’da ethno-jazz temalı emprovize bir programla sahne alacak. Orient Expressions - İmer Demirer - Leo Tardin Farklı permutasyonlarda ancak aynı çizgide Avrupa’da ve Türkiye’de birçok performans ve proje gerçekleştiren Islak Köpek ise, aynı tarihte Akbank Sanat Merkezi’nde her biri farklı geçmiş ve birikime sahip elemanlarının deneyimleriyle ortaya çıkan zengin müziklerini izleyicilerle paylaşacak. Islak Köpek 14 Ekim Akbank 16. Caz Festivali’nin son günü olan 14 Ekim de muhteşem geçecek. Bir trompet virtüözü oluşunun yanı sıra çok sayıda enstrümanı ustalıkla çalabilen, caz ve dünya müziği ile ilgili orjinal fikirleriyle ünlü besteci Wadada Leo Smith ile sufi dünyasının en önemli isimlerinden neyzen Süleyman Erguner birlikte Cemal Reşit Rey Konser Salonu sahnesinde olacak. Wadada Leo Smith (solda), Dr. Lonnie (ortada) ve Nicolas Repac (sağda) Yaklaşık 50 yıllık bir kariyere sahip olan, hard bop, soul ve caz’ın en önemli isimlerinden alto saksofon virtüözü Lou Donaldson ile DownBeat tarafından sayısız kez müzik dünyasının en iyileri arasında gösterilen Dr. Lonnie, Cemal Reşit Rey Konser Salonu sahnesini Wadada Leo Smith ile Süleyman Erguner’den devralacak. 50 ve 60’ların swing klasiklerini sihirli değneği ile yeniden şekillendiren Fransız gitarist ve aranjör Nicolas Repac, festival kapsamında Babylon’un son konuğu... Repac, 14 Ekim’de Babylon’da sunacağı yeni projesinde elektro caz tınılarını, yeni keşifler, fikirler ve sezgilerin ışığı ile aydınlatarak, içgüdüsel , saf ve titizlikle hazırlanmış sample ve ritmik girdaplarıyla dinleyicisini bir rüya atmosferine taşıyacak. Akbank Sanat Merkezi de, caz-fusion üçlüsü Atmosfer ile festival izleyicilerine veda edecek. Atmosfer Türk caz, caz-füzyon ve modern caz müziğine önemli katkılarıyla tanınan Atmosfer, yaklaşık 15 yıllık bir aradan sonra festival kapsamında yine biraraya gelecek ve caz severlerin tutulmaktan büyük keyif alacakları müzik fırtınalarını estirecek. BİLETLER HAKKINDA... Pozitif’in organizasyonu ile gerçekleştirilen festivalin Ankara ve İzmir konserleri Akbank Exi26 sponsorluğunda yapılacak. Ayrıca Axess kredi kartı ile bilet satışlarında %10 indirim uygulanacak. Festival biletleri temin adresleri: Biletix www.biletix.com (216) 556 98 00 Cemal Reşit Rey Gişesi (212) 248 08 63 Babylon Gişesi (212) 292 73 68 Akbank Sanat (212) 252 35 00
  4. Büyükanıt: İrtica tehdidi vardır Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt “Türkiye’de irtica tehdidi vardır ve bu tehdide karşı önlem alınmalıdır” dedi. Büyükanıt, kuvvet komutanlarının yaptıkları son açıklamalarda yer alan irtica tehdidi ile ilgili değerlendirmelere tamamen katıldığını söyledi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Harp Akademileri’nin eğitim yılı açılışında yaptığı konuşmada irtica konusuna değindi. Büyükanıt “Kuvvet komutanlarımın görüşlerine katılıyorum. Her fırsatta laikliği yeniden tanımlayalım diyenler yok mu? Bunlar devletin en üst düzeylerinde görev yapmıyorlar mı? Her fırsatı TSK’yı yıpratmak için kullanmıyorlar mı? Tarkiye’yi çağdışı görünüme sokmak isteyenler yok mu? Bunlara ‘Hayır bunlar yok’ diyemiyorsaniz Türkiye’de irtica tehdidi vardır.Ve her önlem alınmalıdır.” dedi. TERÖRLE MÜCADELE KONUSU Terör örgütü PKK’nın tek taraflı ateşkes ilan etmesini ciddi bulmadığını belirten Büyükanıt “Sanki çatışan iki ülke varmış gibi ateşkes ilan edilmesinin anlamı yoktur. Irak Devlet Başkanı sıfatını taşıyan kişi tarafından terör örgütünün ikna edildiği açıklaması gelmiş, dün de terör örgütü sözde ateşkes ilan etmiştir. TSK silahlı tek terörist kalmayıncaya kadar mücadeleye devam edecektir. Örgütün tamamen silah bırakması ve adalete teslim olması dışında çözüm yoktur” dedi. Terör örgütüne dış destek sağlandığını belirten Orgeneral Büyükanıt “NATO’daki terörle mücadele anlaşmasına rağmen üye ülkelerden bazıları bu örgüte destek sağlamaktadır” dedi.
  5. George Michael, yine gözaltında İngiltere'de yayınlanan Daily Mail gazetesi, şarkıcı George Michael'ın uyuşturucu madde bulundurmaktan dolayı tutuklandığını bildirdi. (2 Ekim 2006 Pazartesi) İHA - Habere göre, Kuzey Londra'daki evinin yakınlarında, aracının içinde baygın halde bulunan Michael'ın üzerinde bir miktar hint keneviri bulundu. Bu yıl ikinci kez hint keneviri kullanımına bağlı olarak baygın halde yakalanan Michael'ın hastaneye kaldırıldığı ve ardından karakola götürülerek göz altına alındığı belirtildi. Gerçek ismi Georgios Kyriakos Panayiotou olan İngiliz şarkıcı geçtiğimiz Temmuz ayında da, halka açık bir parkta, bir erkekle ilişki halinde gazetecilere yakalandığı için uzun süre İngiliz gazetelerinde yer almıştı. 15 yıl aradan sonra ilk dünya turnesine çıkan ve uyuşturucu kullandığı gizlemeyen Michael, umuma açık bir parkta gazetecilere yakalanmasından dolayı utanmadığını söylemişti. George Michael'ın, uyuşturucu aldıktan sonra araba kullanmaya çalışmak suçundan dolayı kefalet ödeyeceği belirtildi.
  6. Danimarka Avrupa’da işçi arıyor Ekonomisi büyüyen ve düşük işsizlik oranına sahip olan Danimarka, artan işgücü açığı için Avrupa’dan kalifiye eleman çekmek için harekete geçti. (2 Ekim 2006 Pazartesi) İstihdam Bakanı Carl Hjort Frederiksen, geçen hafta İsveç, Almanya, Polonya ve Baltık ülkelerinden kalifiye işgücünü çekmek için 13 teşvik açıkladı. Frederiksen, ilk hedeflerinin ülkedeki işsizleri piyasaya çekmek olduğunu belirterek, işsizlerin boş işleri dolduramaması durumunda işgücü ithal etmek zorunda kalacaklarını söyledi. Ülkede son yapılan araştırmalara göre, Danimarkalı şirketlerin yüzde 35.5’i eleman eksikliği nedeniyle geçen altı ayda siparişleri geri çevirmek zorunda kaldı.
  7. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle (AB) müzakerelere başlamasının yıldönümünü, 3-5 Ekim 2006 tarihleri arasında Avrupa'da düzenleyeceği 'Türkiye haftası' etkinlikleriyle kutlayacak. (2 Ekim 2006 Pazartesi) TÜSİAD, derneğin Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci açısından önemli etkiye sahip Fransa, Almanya ve Belçika kamuoylarındaki mevcut önyargıları kırmak ve Türkiye'yi en doğru şekilde tanıtmak amacıyla yürüttüğü iletişim faaliyetleri kapsamında, 3-5 Ekim 2006 tarihleri arasında sırasıyla Brüksel, Paris ve Berlin'de "Türkiye Haftası etkinliği gerçekleştireceğini açıkladı. Türkiye Haftası'nın, 3 Ekim Salı günü Brüksel'de TÜSİAD Yönetim Başkanı Ömer Sabancı ile Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in katılımıyla düzenlenecek basın toplantısıyla başlayacağı kaydedildi. Brüksel'deki etkinliklerin, Avrupa Politikaları Merkezi'yle birlikte, eski İngiltere Dışişleri Bakanı ve İngiltere Avam Kamarası Başkanı Jack Straw, Avrupa Parlamentosu Milletvekili ve Avrupa Parlamentosu Türkiye Karma Komitesi Eş Başkanı Joost Lagendijk gibi isimlerin de konuşmacı olarak yer alacağı 'Avrupa'nın Küresel Güçlükleri ve Türkiye' başlıklı konferans ile devam edeceği belirtildi.
  8. PKK, Amerika'dan YARDIM istedi Newsweek dergisi, terör örgütü PKK’nın dağdaki silahlı elebaşı Murat Karayılan’ı Kuzey Irak’taki ininde ziyaret etti. Teröristbaşı Karayılan dergiye yaptığı açıklamada “Amerika, bizi düşmanımızın gözüyle görüyor. Ancak Washington’un bizi dost olarak görmesini istiyoruz.” diyerek Amerika’dan destek istedi. Dergi, PKK’nın son zamanlarda Türkiye’ye yönelik saldırılarını artırmasına rağmen Karayılan’ın demokrasi ve insan haklarından bahsettiğini ifade ederek Karayılan’ın, “7 bin savaşçımla Amerika’ya köktendincilerle savaşında değerli katkılarda bulunabilirim.” dediğini yazdı. Dergi, terör örgütü liderlerinden Karayılan’ın, “Türk ordusu Irak’a gelirse savaşı kaybeder.” sözlerine yer vererek ateşkes ilanına karşın PKK liderinin saldırıları devam eğiliminde olduğunu kaydetti. Karayılan’ın hem İran hem de Türkiye tarafından arandığını belirten Newsweek, örgütün Amerika’nın da kara listesinde olduğunu hatırlattı. Dergi, Amerikan askerleri ülkede artan şiddet olaylarıyla baş etmeye çalışırken, Irak topraklarını, Türkiye ve İran’a yönelik saldırılarında üs olarak kullanan PKK nedeniyle kuzeyin de karışabileceği yorumunu yaptı. (2 Ekim 2006 Pazartesi)
  9. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye Polis Dergisi'nin Eylül 2006 sayısında yapılan açıklamada Türkiye'de yaşayan çocukların 2005 yılında suç rekoru kırdığı bildirildi. Açıklamada 2005 yılı polis kayıtlarından elde edilen verilere göre 56 bin 675 çocuğun suç işlediği, 35 bin 309 çocuğun ise işlenen suçların mağduru olduğu tespit edildi. (2 Ekim 2006 Pazartesi) İHA - Polis Dergisinin Eylül 2006 sayısında 'Türkiye'de çocuklar suç rekoru kırdı' başlığı ile yayınlanan yazıda "Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan suç istatistiklerine göre, 2005 yılında meydana gelen 487 bin 762 suçun 56 bin 675'i çocuklar tarafından işlenmiş. 35 bin 309 çocuk da işlenen suçların mağduru olmuş. Emniyet Genel Müdürlüğü, 2005 yılında işlenen asayiş suçlarını, suçu işleyen ve suçtan mağdur olanların yaşlarına göre tasnif etti. Bu verilere göre, 2005 yılında şahsa karşı işlenen 197 bin 997 suçtan 25 bin 821'i 18 yaşından küçük çocuklar tarafından işlenmiş. Cinayet, adam öldürmeye teşebbüs, adam yaralama ve darp gibi şahsa karşı suç işleyen çocuklardan 3 bin 275'i kız, 21 bin 72'si ise erkek olmak üzere 24 bin 347 çocuk yakalanarak adli makamlara sevk edilmiş. Mala karşı işlenen 289 bin 765 suçtan 30 bin 854'ünü 18 yaşından küçük çocuklar işlemiş. Hırsızlık ve gasp gibi mala karşı suç işleyen çocuklardan 3 bin 391'i kız ve 25 bin 691'i erkek olmak üzere 29 bin 86 çocuk da yakalanarak adli makamlara sevk edilmiş" ifadelerine yer verildi.
  10. sarajevo ljubavi moja
  11. nasıl arkadaşmış o öyle ? rahatsız olanın yanında içmem çocukların yanında kesinlikle içmem içtirmem dahada kimse dokunmasın bana kızmı erkek mi bebişler ?
  12. marti_name şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    çiskek
  13. marti_name şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik Cafe
    Bataklıkların Şarkısı Söz Seslendiren: Vardiya Dallarinda bir tek kus ötmüyor Kurumus agaçlar çatlamis toprak Boynu büküylmüs yurdumun Her yani kaplamis batakliklar Ey benim yoksul topragim Bir gün gögsünde çiçekler açacak mutlak Buna zülüm ve kan derler Cigliklar ve göz yaslari Bagri çinenmis yurdumun Agliyor çocuk ve kadinlari Ey benim yoksul topragim Bir gün gögsünde çiçekler açacak mutlak Birgün bizimde yurdumuzda Mutlak sarkilari söylenecek Özgürlük kokacak her yani Batakliklar kuruyak Ey benim yoksul topragim Bir gün göngsünde çiçekler açacak mutlak Bir gün gögsünde çiçekler açacak mutlak
  14. yeğenimin bebeğine koyduğu isim şaçiçe olarak söylüyo ama
  15. sana ben gel diyemem gel diyemem yar sevdanı kor kor edip dön diyemem yar
  16. marti_name şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    Markiz
  17. *-"araba nerde?" *-"müşteride." *-"para nerde?" *-"yarın alıcaz." *-"araba nerde?" *-"ııı.. müşteride abi." *-"para nerde?" *-"yarın alıcaz abi." *-"peki araba nerde?" *-"ııı.. abi.. müşteride."
  18. marti_name şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    kakao
  19. marti_name şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    gofret
  20. bilmiyorum iyisi diiim
  21. iste mutluluk budur uzeyir abi; boyle bir evin olacak gol kenarinda. gerci havuz da olur, gol nereden denk getirecen her seferinde.. mavi kaymak bir havuz, onun boyle isigi tavana vuracak cilveli cilveli. boyle cilveli, havuzlu, cimli hayatin olacak. bir kere herseyden evvel kardesimin de dedigi gibi, bu kadar yasadisi olmayacaksin; belki o zaman kizini insan gibi sevmene de izin verirler..
  22. marti_name şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    cola
  23. filmin açılışında , deli gibi dayak yiyen , ağzı burnu dağılmış olan yılmaz erdoğan , tolga çevik ve tuncer salman'ın cem yılmaz ile konuşmaya çalıştıkları sahne , tüm içtenliğimle söyleyebilirim ki beni şu ana kadar bir filmde en fazla güldüren sahne oldu. arka arkaya beş defa izledim o sahneyi , hepsinde de kahkahalara boğuldum valla.hatta buyrun; asım noyan(yılmaz erdoğan):a süpermen samet(tolga çevik):s togay selimoğlu(tuncer salman):t müslüm duralmaz(cem yılmaz) a: ya müslüm bey.bizi öldürün artık. bizi öldürün gitsin ya! bizi artık toparlamaya imkan yok ki, öldürün gitsin. s: vallaha bizi öldürün , bizi öldürün. ya da siz verin biz sıkarız, değil mi? a: ya insan bu kadar dövülmez ki! adam bayılmış , bırak artık. adamı ayıltıp ayıltıp dövüyor ya! s: benim galiba kaburgam kırıldı. kafatasım da kırık. a: ya bir şey söyleyeceğim, o uzun bir kel var ya, beni bir şeyle dövdü, dört buçuktan beri dövüyor.ayağıma bakın ya! zinciri hortumun içine koyuyorlar ya... t: zincir zincir zincir var ya? hortumun içindeki zincirle dövüyorlar. a: dışında!
  24. marti_name şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    patlamış mısır

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.