crazy mom

Tam 3 ayimi verdigim bir konu... BIr suru genc ile konustum, bir suru not aldim, bir suru dokuman ve belge karistirdim ve ortaya simdi yapistiracagim guzel konu cikti.... Konum 15 ile 18 yas arasindaki genclerin bos zamanlarini nasil degerlendirdigini, onlari yetiskinlerin dunyasindan ayiran nedenlerin neler oldugu, kiyafetleri, konusmalari, yazi yazma sekilleri. Ozellikle Fransada yabanci olarak adlandirdigimiz gencligin kultur bunaliminada biraz girdim. Tabi oncelikle konuya 19.yy okullarin zorunlu hale getirilmesi ile basladim. Okullarin genclerin hayatini nasil etkiledigini, ve okuyan genclerin hemen hemen ayni aktiviteleri yaptigini anlattim. 1960'li yillarda savasa karsi baslayan hipi hareketleri. Ozellikle Amerikadan gelen bir akim olan ve hala gunumuzu etkileyen aileyi, evlenmeyi yok saymaya calisan mantik. Evlenmedende bircok seyin yapilabilecegi dusuncesi. Feminsm ayaklanmalari vs... vs.... Genclerin kiyafet zevkleri, ornekler verdim. Mesela; bagciksiz spor ayakkabi giymeleri, bu modanin baslangici amerika'da hapishaneye alinmadan once bagciklar cikarilirmis cunku bagciklarla oldurme (bogma) olayi gozuktugu icin. Baggy pantolonlarinda origini Amerikadir. Aslinda, hapishaneye giren tutuklulara verilen kiyafetlerin onlarin olcusune uygun olup olunmadigina dikkat edilmiyordu, ve bu sekilde bol pantolon olayida baslamis oldu. Ve internet kullanimi. Genclerin kendi dunyalarinda oluslari. Aslinda ben internete daha fazla sayfa ayirmak istiyordum ama olmadi Les pratiques culturelles communes à tous les jeunes A) Le rôle de l’école A partir du 19eme siècle l’école devient obligatoire pour tous les enfants… Ils savent tous normalement lire et écrire. A l’école, les enfants qui ont même âge apprennent aussi les mêmes choses. C’est déjà certain type de pratiques culturelles… Le certificat d’études primaires est institué par la loi Jules Ferry du 28 mars 1882. Par cette loi, l’instruction primaire devient obligatoire de 6 à 13 ans. L’article 6 précise : "Il est institué un certificat d'études primaires ; il est décerné après un examen public auquel pourront Se présenter les enfants dès l'âge de onze ans. Ceux qui, à partir de cet âge, auront obtenu le certificat d'études primaires, seront dispensés du temps de scolarité obligatoire qui leur restait à passer." Le certificat d'études primaires (CEP) est un diplôme sanctionnant la fin de l'enseignement primaire. Il atteste de l'acquisition des connaissances de base (écriture, lecture, calcul, histoire-géographie, sciences appliquées). Il existe pendant plus de 100 ans, officiellement de 1882 à 1989, date de sa suppression. Pendant longtemps, pour la majorité des lauréats, il marque la fin de la scolarité obligatoire et l’entrée dans la vie active. Le certificat d'études primaires sanctionne une scolarité primaire plus longue que celle d'aujourd'hui. Il couronne un cursus de 7 ans : après les deux années de cours moyen, il y a encore deux années de classe de fin d'études primaires, suivies par des élèves qui n’entrent pas dans l’enseignement secondaire. Ces classes de fin d’études primaires disparaissent peu à peu, avec l’allongement de la scolarité obligatoire puis la mise en place du collège unique à la fin des années 60. Auparavant, en 1936, loi Jean Zay porte la scolarité obligatoire jusqu’à 14 ans. En 1959, avec la réforme Berthouin, elle est prolongée jusqu’à 16 ans L’école se veut donc une institution qui doit donner la même chance à tous les enfants de réussir grâce à un apprentissage commun, indifférencié jusqu’à la fin du collège … Mais l’échec scolaire contredit cette ambition. Cependant, malgré les insuffisances du collège unique, l’immense majorité des jeunes âgés de 18 ans atteint le niveau du baccalauréat.

Dogup, buyuyup, yasayip ve olmek icin...!

Resim Tahmin Yarışması doğru tahmin ettim ilk denememde! Kazandığım puan 100 Puan!

Resim Tahmin Yarışması doğru tahmin ettim ilk denememde! Kazandığım puan 100 Puan!

Resim Tahmin Yarışması doğru tahmin ettim ve şu kadar zaman aldı 3 -! Kazandığım puan 90 Puan!

Resim Tahmin Yarışması doğru tahmin ettim ilk denememde! Kazandığım puan 50 Puan!

Resim Tahmin Yarışması doğru tahmin ettim ilk denememde! Kazandığım puan 100 Puan!

Sayin Hayhak benzeyenler sadece siz ve biz degiliz aslinda butun cocuklar hayatlarinin bir evresinde Tanriyi dusunur, Tanriya bir sekil yukler. Sorgular... Ve sorulan sorular ailelere yansitildigi icin, ailelerde cocuklarini ya susturur yada mantikli bir aciklama aramaya calisir. Yada en basiti sorgulamanin gunahini anlatir. Ve bu cocuk gunah oldugu icin dusunmez bile. Ben Arap arkadaslarimdan biliyorum, hic dusundunuz mu sorusunu yansittigimda, Allah'in yoklugunu dusunmenin bile ne kadar gunah oldugunu soyluyorlardi... Sayin Hayhak, ben ise sadece sunu anladim. Herkezin inanci sadece kendisine, ne kimseye kendi dusuncemi asilamaya hakkim var, nede onun dusuncesiyle alay etmeye... Onlar bana saygi duymali bende onlara, gerisi inanmis inanmamis, ne beni baglar nede onu...

Sayin Hayhak; Sizin kendinize sordugunuz bu butun sorulari aslinda her insanoglu hayatinin bir devresinde kendisine sormustur. Ve bu insanlarin buyuk bir cogunlugu, cocukluktan yetiskinlige gecis asamasinda bu sorulari anlamsiz bulur cevap aramak ise gereksiz hale gelir. Cunku hayat budur mantigi izlenir. Simdi sizin bu yaziniz bana kucuklugumu animsatti 5-6 yaslarindayken, dunyayi bir cocugun oyuncagi saniyordum. Ve dunyayla oynayan (hatta komik gelebilir), onu odasinda saklayan bir cocugun varligina inaniyordum. Olen insanlarinda o cocugun dunyasinda birer gercek insan olduklari dusunuyordum.Ben buna inamistim. O zamanlarda tanriyi kucuk bir cocuk yapmistim. Simdi ise bu dusunceye sadece gulup geciyorum. Cunku biliyorum ki, sizin sordugunuz butun sorulari sorsamda kendime defelarca, asla tatmin edici bir cevap alamayacagim, almamda imkansiz cunku hic olmedim. Cunku kimse olumden sonrasi icin bir yorum yapamaz. Yapilan yorumlarda verisiz olur. Yasiyorum neden oldugumu bilmeden, Nereye gidecegimi, ailemi tamamen mi kaybedecegimi, yeniden baska biri olarak mi gelecegimi bilmeden olecegim... Bu yuzden sizin sorulariniza "kimse" cevap veremez, sadece tahmin yuruturler. Hatta ben bir tahmin yuruteyim Icimden reenkarnasyona inanmak gelir hep. Ama soru sormak, sorabilmek, kisinin kendisinde bu cesareti bulabilmesi, ozgur dusunceye sahip olabilmesi cok guzel. Ayni dusuncelere bakis acisi ne olursa olsun bagli kalmamak en guzeli...

Kendine ve bebegine cok iyi bak Mineu! Inan cok mutlu oluyorum senin icin Off demek geldi ama.. Bende kizim olsun istiyorum.... Adı bile hazir benim kizimin Sen ne koymayi dusunuyorsun acaba?

Oncelikle Rex Hakkinda ki bu guzel ve kisa yazi size bilgi verecektir... BizimAvrupa.com Bugun hayatimin en guzel denilebilecek gunlerinden biriydi. Aslinda basta cokda istekli degildim bu Rex gezisi icin, cunku "alt tarafi bir sinema, zaten sinemaya cok giderim goruncek ne olabilirki, olsa olsa buyuk ekrani gosterirler" diyordum kendi kendime Saat 14:30 sularinda, Rex'in ucuncu kapisindan iceriye girdik. Isimlerimizi verdik. Toplam 8 kisiydik. Hepimizde bayandik Adam "kapilar kendiliiginden acilacak, hizli olmaya gayret edin cunku kapaninca geri acamiyorsunuz" dedi. Birden icimi heyecan burudu. En onde ben gittim. 4 dakika beklememiz gerekiyordu. Ucuncu dakikaya dogru birden kayitta konusan ve daha once kaydedildigi belli bir ses konusmaya basladi: "Hahaha, simdi siz eylenmeye mi geldiniz?" Ve bir gurultu sesi... Duvarlarda eskiden kalma sinemacilarin resimleri, imzalari vardi. Ve kapi acildi. Bir bos alana girdik. Ses bize neler yapacagimizi anlatti. Baska bir kapi acildi ve sanki Rex'in en ustune cikmisiz gibi dekor yapilmisti. Disarisinin gozukmesi gereken yere ekran konulmus ve en yukardan bakinca manzaranin nasil goruldugunu goruyorduk. Gece gorusu, gunduz gorusu, ve yapilma asamasindaki parisin goruntusu. Ses asansore binmemizi soyledi. Asansor 6. kata dogru giderken, buyuk ekranda film oynuyordu ve biz oynayan filmin arkasindan geciyorduk. Ses kolonlarini gordum. Film bize tersti, cunku onde degil arkadaydik. KOnserlerin oldugu salonunda arkasindan gectik Ve bir odada bulduk kendimizi. Eski bir film takiliydi. Ses bize bu odanin ve o insanlarin onemini anlattiktan sonra, ekran birden kalkti, Ve kendimizi projektor odasinda bulduk. Ses sanki yaptiklarimizi goruyor gibi konusuyordu Ve o anda sinemada oynamasi gereken Manissa isimli animasyon kahramanimiz ordan cikip duvara geldi. Ve kendisinin artik animasyon olmak istememesinden, onunda sexi bir kadin oldugundan bahsetti. Ve bize onu izlememizi soyledi, ben onde olmak uzere onu izledik. Ve tamamen karanlik bir tupun icinde yuruyorduk, tupun karanligini gecenin yildizini animsatan isiklarla suslemislerdi ve devamli donmesi sanki bizede dondugumuzu hissettiriyordu Orada 4 tane ayri ekranda eski filmlerden kesitlerle oynadiklarini izledik. Cok guzel bir oynamaydi, yani bir sinema yildizi seni seviyorum derken digeri baska bir ekranda haha diye guluyor sonra onun gulmesine baska bir yildiz baska cevap veriyor.... Bu boyle devam ettikten sonra, kendimizi baska bir yerde bulduk. Yesil bir tahta, uzerine ciktik, ekranda denizde bogusan bir gemi vardi. Ve biz anlamaya calisirken tahta birden oynemeya baslayinca bizde koptuk. Ben gulmekten aglamakliyken oda ne! Aniden, pervaneden cikan siddetli hava saclarimizi ucusturuyordu... Artik sadece kahkaha duyuyorduk... Ve.... Uzerimize su kabarciklari atiliyor. Tahta durmustu ama biz hala gulmemizi engelleyemiyorduk. Ben artik karnimi tutuyordum cunku cok agridi. Asagiya inmemizi soyledi ses. Montaj odasindaydik. Filme bakiyorduk. Ve birden denizde batmamak icin ugrasan ve icindeki insanlari helikopterle kurtarmaya calisan insanlarin kurtaracagi kisileri gosterdiginde. BIZDIK Artik kopmustuk. Bogulmak uzereydik, ama kendimizi geminin ustunde ruzgar saclarimizi kaldirirken gulerken gormek gercekten komik.... Gule gule asansore geri gittik. Bir odaya girdik. Sandalyelere oturmamiz soylendi, oturduk. Ses camin karsisinda King Kong filminin cekildigini ve cigliga ihtiyac oldugundan bahsetti, ve bizi secmislerdi. Gorevimiz King Kong geldiginde ciglik atmakti. Isiklar sondu, karsida golge insanlar oturdu, motor ve geliyor. Ve oturdugumuz sandalyeler birden titremeye baslayinca biz basladik kahkaha atmaya, ciglik atanlarda vardi, ama yonetmen kizdi sanirim bizi durdurdu ve yeniden cekilcegini soyledi. King Kong artik bize dogru yaklasirken, ben hala guluyordum. Oda ne birden baktigim cama, siyah birsey pat diye yapismasinmi ben korkudan oyle bir ciglik attimki, kimse beni gecemezdi heralde Ve birden yanimizda ufak delik olacakki su spreyi cikmaya basladi, yuzumuz gozumuz hatta oda tamamen su spreyi doldu. Yine gule gule cikarken, kendimizi bu sefer dublaj odasinda bulduk. Gorevimiz, ekrana gelen unluler agizlarini kipirdatirken "Je vous aime" (Sizi seviyorum) demekti. Ilk ben basladim tabi. ve cok ufak bir sinema salonuna girdik. Ekranda yine o guzel alimli Manissa vardi, ve manissanin yaninda biz!!! Ona hepimiz sirayla sizi seviyorum diyoruz Oda beyenmiyor, Herkezin demesine bir laf soyluyor.... Kisacasi arkadaslar, hayatimda boyle harika birsey yasamamistim. Her adimda acaba simdi ne olacak dusuncesi okadar guzelki. Ve bu gezide sizde o yildizlardan biri oluyorsunuz. Sinemanin icinee giriyorsunuz. Makinelere kadar, hemde en eylenceli sekilde. Siddetle tavsiye derim, yolunuz birgun Paris'e duserse bu harika olayi yasayin. Fiyatlar 9,50 euros kisi basi. Ve gezi suresi 50 dakika, eger rehber isterseniz sanirim 6 euros fazla oduyorsunuz. Ayrica, ingilizce, italyanca ve ispanyolca dilleride mevcuttur.

Bende mmemnun oldum Birce Yoksa senin adinda Birce mi?

Ya cok hos hepsi Ben fiyonklarini cikarip giyerdim Ayakta oyle hos dururlarki... Topuk oyle birseyki sanki yukseltikce yuruyusunde bir okadar degisik bir imaj aliyor, ne bileyim sanki kendinden eminlesiyor

Aynı bu kıyafet ve ayakkabı deneme hastalığı bendede mevcut hiç üşenmem tabi üzerime yakışmayanı kabinden çıkıp asla göstermem Ayakkabı dedinde bu seneki ayakkabı modasını hiç sevmedim ne o öyle küçük burunlu,dümdüz, rengarek şeyler,kaç mağaza gezdim istediğim gibi bir ayakkabı bulamadım.Ayakkabı konusunda hiç şakam yoktur ayağım çok rahat etmeli giydiğim ayakkabıda.. Alışveriş güzelde eve sık sık poşetlerle gidince annemin gözleri faltaşı gibi açılıyor"doymazmısın kızım sen"diyor Aynen bende yakismadigina inandiysam, tamam, kimse beni cikartamaz Turkiyedeki modayi bilmiyorumda buranin modasina ben bayildim. Hele kisin daha guzeldi. Ben botlari cok severim. Yazin indirimdeyken hepsini stoklamayi dusunuyorum Mesela ben Escarpinleri bu yil cok sevmeye basladim, hele pacasi dar sevenler icin harika bir estetik gorunum sunuyor. Tabi internetten ucu sivri bulabildim ancak Normalde istedigin her tip var.... Birde bot vardi ama onun resmini bulamadim, internettekiler guzel degiller, bir ara ben benimkinin resmini cekerim Aslinda daha cok sey yazardimda evden 3 dakika icinde cikmassam treni kaciracagim

Ya Suheda bana alisveris deme, bayiliyoruuuuummm!!!! Sen benim alisveristeki halimi restpektife sor, eminim sana 3 ayri paragrafta anlatir Biz senle iyi anlasacagiz Ben birde ayakkabilara bayiliyorum, alisveriste hic usenmem hep denerim, ama kiyafetler... Hepsi benim olsun

Radya icimden demek geldi Tamam dogan buyuyorda, beni goren komsular "ayyy sen ne kadar buyumussun diyorlar" Sanirim bende buyuyorum

Bu fransada acayip tutuldu banada cok komik geldi

Admin eger seni yanlis anladiysam ozur dilerim Burasi festivalden daha cok yilin her ani gidip gezebilecegin bir yer. Yani yolun birgun Paris'e duserce, metro 14'u aliyorsun, Bercy'de iniyorsun ve sora sora bulursun Bu bina, aslinda cok eskiden Canadali bir mimar tarafindan yapilmis ama o donemde metro gibi hizli ulasim araclari olmadigi icin cok kuytu kosede kalan bu yer zamanla terkedilmis. ULasim araclarinin kolayligi ile devlet bu binayi satin alip sinemaya ayirmis. Ama harcanan para binanin parasindan daha da fazla tutmus. Ve cinémathèque'deki bu eski filmlerin cogu, donemlerin fanlari tarafindan biriktirilmis ve olmelerine yakin bunlari muzelere filan birakmislar, Ancak fransizlar ingilizlerin bunlara cok iyi bakmadiklarinindan yakiniyorlar. Binanin gorunusu.... Icinden bir gorunum, cokda net olmasa Boyle kafanizi cevirdiginiz her yerde projektorler var ve bakmakta oldugunuz aletin hangi filmde kullanildigini anlatiyor. Oyle harika birseyki, buyulendim ben adeta. Dusunsenize, 18.yy'da yasiyorsunuz. Internet yok, televizyon yok, elektrik bile yok, yapilabilecek tek sey eglize gidip resimlere bakmakken birden sinema gibi harika birsey olusuyor, ama bu olusum birden olmuyor tabiyki. Once sessizken, sesten once, fotograf sanati gelistiriliyor. Hareketleri cekme, kamera oynatma, montaj(avrupada ilk montaj yapan amerikali cok saygiyla karsilaniyormus(adini unuttum)ama amerikada irkci olarak aniliyormus kolelere ozgurluk dedigi icin),aslinda sinemanin en son aldigi sekille simdi arasinda pek bir fark da yokmus. Tek fark gunumuzde bilgisayarin filmleri ne kadar ileri boyuta goturebilecegi, ama hala storyborder yapilmakta, hala image alinmakta. Bir kez daha insan beynine hayranlik duydum bugunku ufak geziden sonra. Buarada girisler 4Euros. Mesela yukaridaki resime dikkatli bakacak olursaniz simdi ekliyecegim resmide gorursunuz. Bu aleti ilk gordugumde bu tuhaf sey ne dedim, ama sonra rehber geri cekilin egilin ve deliklere gozlerinizi odaklayin dedikce sanki kuslar kanatlari cirpiyor gibi oluyor, o kadar guzeldiki... Bu resimde zamanla hareketleri yakalamaya basladiktan sonra yapilanlardan sadece biri, cunku eskiden fotograf makinleri saniyede cekmiyordu tam bir ogle vaktini vermek gerekiyordu ve bu surede hareketli olan hic birsey resimde yer almiyordu, buda eksiklige yol acardi tabiyki... Ve son olarak buda oradaki aletlerden sadece biri, ogle guzel dusunulmus goz yanilmasiki ve bunu ta ozamanlarda bulmalari ne kadar harika. Carki cevirince ve delikten bakinca resimler hizli hizli donunce hareket ettiriyor

Su asya bolgesi amma sirli bir yer

Bugun harika hatta olagan ustu bir gundu yabanci grubumuzla paristeki cinémayhèque'e gittik. Simdi o ne diyenleri oyle iyi anliyorum ki, kendi aramizda acaba bibliothèque (kutuphane) gibi bir seymi diyede espiri bile yaptik. Herneyse inanin oyle harika bir yerdiki, hele rehber esliginde gezmek daha guzeldi. Sinema tarihine bir dalma yaptik, 17. yy'dan basladik. Ve projektor makinelerindeki gelisimi adim adim gorduk. Ve Edison hakkinda bilmedigim bir sey ogrendim. Sinemada ilke attigi sanilan Edison Aslinda Fransiz(ismini unuttum) BIr arkadasinin olumunden sonra(ozamanlardaki yasaya gore kisi kaybolur ve ondan haber alinamazsa 7 yil boyunca esyalari kitlenir ve asla acilmazmis) Edison'unda bunun rahatliligi ile projelerini caldigini, yillarca Edison'un eseri sanilan seylerin aslinda ilgisi olmadigi gecde olsa ogrenilmis. Ve filmlerdeki, kiyafetler, esyalar hepsini canli gordum. Harika bir seydi.. Ve Hitchcock Sever misiniz, "Madama Betes" size neyi hatirlatiyor Onu bile gordum Avusturyali Alman yonetmenin Fritz Lang 'in cektigi bilim kurgu filmi olan "Metropolis" filminin Mariasini bile gorduk Maria'yi tanirmisiniz Ilk unlu robottur o. Ya daha neler vardi ama aklima hepsi gelmiyor.

Bu filmin benim icin iki onemli hatirasi var desem Yilbasi gecesi otel odasinda izleniyordu Ve torontoda alt yazisi fransizca oldugu icin bende izledigimde yil basi gecesi vay be guzelim filme bosuna arkami donmusum bile demistim icimden. Filmin gardaki sahnesine aslinda guzeldi, birde Maroc'muydu, bir arap ulkesine gitmislerdi. Ama aksiyonlu tarafi cok hosuma gitmisti. Aksiyonun bilmem baska ozelligi var mi film olarak.. Birde benim daha once tanittigim Jumper filmide ayni yonetmenin filmi....

Yanlizlik

Su forumunda bu huyuna bayiliyorum... Herkez gidiyor ama kimse gidemiyor

Aman Emre, bu yazinin ciddiye alinacak herhangi bir boyutu var mi sence Hayati boyunca kadinlara oyle bir mantikla bakmiski bu arkadas, zamanlada kendi gibi kadinlarla icli disli olmustur buyuk bir ihtimalle. SOmurulmustur, duygulariyla oynamistir. Cunku bu mantikda olan birine hangi duzgun ve akilli kiz bakarki