y.yılmaz

Yahu demirefe, bunu kabul ediyorsunuz da tersinin olabileceğini niye kabul etmiyorsunuz? Biz de adımızı Hıdır olarak değiştirsek mi ne?

Maalesef ülkenin o kadar kaynağı yok (yani ABD ile boy ölçüşecek kadar). AKP, cemaat elele, hep beraber finale, hayırlısı olsun. Yalnız bir iki satır da İslam Dini nin avukatlığını yapan yazılar yazsanız, diğer başlıklara da bir göz atsanız.

Nasıl sıfır dersiniz, şu an uygulanan bir çok emri var, sizin uygulamıyor olmanız uygulanabilir olmadığını göstermez. Hiç değilse bir oran verir insan, mesela %10, %5 biraz insaf.

Madem Kur'an da bundan başka bir şey yok, O.Pamukoğlu şekerle kaplamadan bunu millete nasıl kabul ettirecek veya şöyle soralım dinin doğrusunu nasıl öğretecek? Biz yatıp kalkıp eleştirdiğiniz o Kur'an a dua edelim, eğer o olmasaydı, şu fakir halkın hırsız, katil, mütecaviz olmasının önüne hiç bir kuvvet geçemezdi. Bana etik masalı da okumayın, bu kadar cezalandırılacağı söylendiği halde bu kadar suç işleniyorsa bir de korku olmadan neler yapılacağını düşünmek kafidir.

Charli nin planları da kendi kendini imha ediyordu.

Bilimle içli dışlı olmanıza rağmen bazı etkenleri gözardı ediyorsunuz, deneyi yapacak kişi tarafsız olmalı, ortamın şartları sabit olmalı, miktar aynı olmalı, tahmin ediyorum bu şartlardan bir kaçını önemsemeden deney yapmaya kalkıyorsunuz. Tabi o zaman deney doğru sonuç vermez.

Aman sayın politika, siz bu Fethullah ve AKP dinine tapanlara bakıp kendinizi kaybetmeyin.

Böyle bir uygulama olmadığı halde nasıl bu kadar kesin konuşabiliyorsunuz, deney mi yaptınız?

Uygulanabilirliği sıfır olmasından değil, kendi çıkarlarına dokunduğundan değiştiriyorlar. Mesela hangi ülke yöneticisi, israftan kaçınıyor, zekatını hakkıyla veriyor, daha özü haram yemiyor? Kimse kimseyi kandırmasın İslam Şeriatını uygulayan bir ülke zaten yok. Onun için burada uygulanabilirliği yok demek yanlış olur.

Peki cemaat okulları niçin açıldı, nerede kullanılmak üzere eğitildiler ve daha da önemlisi ABD bu olaya niye destek verdi? Anti parantez şunu da söyleyeyim, benim çıkarıma olsa bile ABD varsa ben şöyle kenara çekilip bir düşünürüm. Hiç kıvırmayın, boşuna çabalamayın; hiç kimse pkk ile Herkesekon diye adlandırdığınız örgüte üye tayin ettiğiniz kişilerin bir araya geleceğine inanmaz. Niye inanmaz çünkü açılım diye dayatılan pkk nın affedilme projesini en çok destekleyenler kim ise onlar bu kanlı terör örgütü ile işbirliğindedir. Bu açılıma kim destek verdi, Silivridekiler mi yoksa dışarıda ellerinde medya gücünü kullanıp sivil darbe yapanlar mı? Bir kez elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün, burada pkk ile mücadele edenler var, bunlar nasıl pkk ile işbirliği yaparlar, ateşle barut bir arada olur mu vs ?

Sayın Canraşit, siz gerçekten araştırmacı birisiniz, nereden, nasıl bulduğunuzu bilmiyorum ama bir çok bilgiye ulaşıyorsunuz. Bazen soruyorum, acaba biz gerçekten çok şüpheciyiz de onun için ateş olmayan yerden de duman mı çıkartıyoruz, diğer arkadaşlar nasıl bu kadar rahat olabiliyorlar? Yok bacak bacak üstüne atmış, yok onurlu davranmış. Ya arkadaş dediğimiz gibi kralın ayağına otele gidilmiş otele, bunun hiç bir anlamı yok mu? Bu sadece örneklerden biri. Sorumu hatırlatıyorum, acaba şüphelerimiz yersiz mi?

Sayın Canraşit, Sayın politika ya haksızlık yapmayın, burada bir klavye sürçmesi olmuştur, yoksa onun Türklüğü hiç bir zaman ırkçı bir söylem olarak kullandığını söyleyemeyiz.

Yıl 2007 İbrahim Tatlıses Genç Parti den milletvekili adayı, hangi partiden aday olduğu çok önemli SP, DP, ANAP, DSP ve hatta CHP değil, Genç Parti. Niye önemli çünkü RTE ye Cem Uzan kadar yüklenen ve onun kadar kişisel mağdur edilen siyasi kimlik sanırım yoktur. Tüm bunlara rağmen Tatlıses Genç Parti den aday olmuştu. Yıl 2011 ve Tatlıses, 10,20,30 değil tam 180 derece dönüş yaparak AKP den aday olacakmış. Bu yalandır demiyorum çünkü bunu yapabilecek bir karakter.

Ee, bekledikleri olmayınca, isyancılar başaramayınca ağabeyleri devreye giriyor. Şimdi, Nato nun Libya da ne işi var diyen, dünyada muteber olmuş kişi ne yapacak? Hep beraber merakla bekliyoruz.

Bu örneği vermezsem patlarım, evimizin önünden geçen cadde daha önceden bölünmüştü, belediye yolun ortasındaki refüjü kaldırdı. Şimdi seçimlere üç ay kala tekrar böldü ve refüjde yeşillendirme falan yok, sadece briketler arasına beton döküldü. Madem bölecektin niye yıktın, bu değirmenin suyu nereden diye soracak insanlar aranıyor.

Ben Allah bir dersem inanacak mısınız?

Kur'an yok, hadis yok, o zaman din kültürüne ne gerek var?

Bir ses kaydı da ben duydum, Remzi Gür le geçen bir konuşma, birisi kızına ne kadar para gönderilmesi gerektiğini söylüyor, 17 yeter mi, yeter herhalde gibi bir konuşma. Burhan Kuzu ve Melih Gökçek arasında bir konuşma,... Bu da bir delil değil mi? Tabi şunu da düşünmek gerekir, telefon konuşmalarını dinleyen kurum doğrudan başbakana bağlı, onun görevlendirdiği bir kişi tarafından idare ediliyor. Varın aleyhte bir konuşmayı yayınlayın bakalım, ne haddinize. Ne demişti sayın büyük, benim hakkımda kitap yazan şimdi Silivri de. Yaşasın adalet!

Konumuz dışında olduğunu düşünmüyorum, konumuz tam da bu, iktidarın iktidarını güçlendirmesi için yapılan bir proje olduğunu görmek için allame olmaya gerek yok sanırım. Ben zaten günümüzdeki uygulamayı kastederek bu soruyu sormuştum.

Yani her ikisi de insan neslini tüketmeye yönelik, bir nevi tüketim amaçlı yapılıyor, zaten her şey tüketime yönelik.

Valla ben alsınlar diye yazmıyorum, vatandaşı nasıl yolarız diye hinlik yapanlara kızdığım için böyle yazıyorum. Bir örnek vereyim, herkesten aynı kdv yi alan devlet, doğalgazdan ne kadar kullanırsan o oranda bir çarpan ile fiyatlandırarak fazla para almanın yolunu bulmuş. faturaya bakıyorum, kullanılan gaz miktarı örneğin 165 lira, toplam fatura 10 lira daha fazla. Yani bir yolunu buluyorlar...HER ŞEY MİLLET İÇİİİİİİN!

Bence İslam ı karıştırmayıp, dinci yönetim dersek daha isabetli bir yol izlemiş oluruz çünkü gerçek İslam bu kadar mal varlığının nasıl olduğunu sorgular. Böyle bir yönetim de yeryüzünde zaten yok. İmamlara gelince, onlar ne yapsın be politika, adamları dövme, nasihat edip gönder, adamlar emir kulu.

Yani insanın istediğine inanıp inanmaması insan haklarına uygun bir olgu değildir, öyle mi?

Gerçekten önleniyor mu?

Bu konuda öyle doluyum ki...Umarın tarih bugünleri istinasız yazar.