Zıplanacak içerik

tülvent

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

tülvent tarafından postalanan herşey

  1. A T A T Ü R K fotoğraflarından derlenmiş kitaplarıyla ilgili olarak dünyanın çeşitli ülkelerinden talepler geldiğine dikkati çeken Benazus, "ABD'deki Türklerden büyük ilgi gördüm. Kitaplara nasıl ulaşabileceklerine dair bizimle yazışıyorlar. Yayıneviyle kitapları ulaştırmanın çaresini arıyoruz. Bazı Avrupa ülkelerinden de aynı şekilde talepler var. Rotamızda Rotterdam var. Orada sergi, konferans ve imza günü organizasyonu yapıldı. A T A T Ü R K 'ün çağdaş fotoğraflarından ilk defa böyle bir kitap yaptık. A T A T Ü R K 'ün 4 bin 800 fotoğrafı var. Hepsini topluma mal etmeye çalışıyorum, inşallah başarırım. Fotoğraflar ilk kez yurt dışına çıkacak. A T A T Ü R K 'ün çağdaş yüzüyle orada da tanışacaklar. ABD'de yaşayan bir doktordan elektronik posta aldım. Kitabın ilk cildini arkadaşından almış, oradaki Türkler görünce afallamış, 'ne olur bize de gönderin' diyorlar. Tüm dünyaya A T A T Ü R K 'ü sunmak benim görevim. A T A T Ü R K 'e borçlu bir insanım. Bu topluma borcum var. 80 yaşıma geldim, bir 80 yıl daha yaşasam yine de bu borcu ödeyemem, o borcu ödeme savaşı içindeyim. Zerre kadar profesyonelce talebim olmadan gönüllüce yapıyorum. A T A T Ü R K 'e borcumu ödeyebilecek güçte bir insan değilim ama hiç değilse A T A T Ü R K imajını okullara empoze edelim diye uğraşıyoruz. O yaştaki çocuklara A T A T Ü R K 'ü tanıtabilsek eksikleri kapatacağız diye düşünüyorum."
  2. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal A T A T Ü R K ' ün, Aydın' ın Ortaklar ilçesini ziyareti sırasında leblebi ikram ettiği yazar ve fotoğraf koleksiyoncusu Hanri Benazus, A T A T Ü R K 'e çok şey borçlu olduğuna inanıyor. Yıllarını, A T A T Ü R K ' ün bilinmeyen ve farklı yönlerini gösteren fotoğraflar toplamaya, kitaplar yazmaya adayan Bezazus, sergi etkinliği için Gaziantep'te AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ortaklar ilçesini ziyareti sırasında babasıyla birlikte A T A T Ü R K ' ü karşılayanlar arasında bulunduğunu, o zaman 7 yaşında bir çocuk olduğunu söyledi. Yöre halkının A T A T Ü R K ' ü büyük bir coşkuyla karşıladığını, babasının yanından kaçıp A T A T Ü R K 'ün yanına gittiğini ifade eden Benazus, şunları anlattı: A T A T Ü R K elimden tuttu ve beni trene bindirdi.A T A T Ü R K trenin penceresinden halkı selamlıyordu. O sırada A T A T Ü R K ' e getirilen leblebileri yürüttüm. Kasede leblebi bitince A T A T Ü R K 'ün işaretiyle ikinci kase geldi. Bu kasedeki leblebileri de cebime doldurdum. Sonra bir kase daha leblebi getirdiler, o leblebileri de gömleğimin arasına koyduğumu hatırlıyorum. Bu benim için çok güzel bir anı. A T A T Ü R K benimle yarım saat konuştu. Okul durumumu, ihtiyaçlarımı sordu. Bu buluşma beni A T A T Ü R K hayranı yaptı, bir ömür boyu ödenmeyecek bir borç altına soktu. Benim A T A T Ü R K 'e borcum o kadar çok ki, topluma karşı o kadar borcum var ki, bugün 80 yaşındayım, hala o borcu ödeyeceğim diye savaşıyorum."
  3. Hanri Benazus' un derlediği ATAÜRK fotoğraflarından bazıları:
  4. A T A T Ü R K sevdalısı bir yazar, Hanri Benazus... Yıllarını A T A T Ü R K 'ün bilinmeyen ve farklı yönlerini gösteren fotoğrafları toplamaya adayan Benazus' un koleksiyonunda 4 bin 800 civarında fotoğraf bulunmakta. Hiç ummadığı yerlerde bile A T A T Ü R K ' ün görülmemiş fotoğraflarına ulaştığını belirten Benazus, A T A T Ü R K ' ün fotoğrafını almak için günü birlik Amerika'ya bile gittim. 1921' de A T A T Ü R K ' le röportaj yapan gazeteci vardı. 1984 yılında haber geldi, ' fotoğraflar oğlunda ' diye, hemen gittim aldım " diyor. A T A T Ü R K fotoğraflarından oluşan ciddi arşivini açan yazar Hanri Benazus, "Gülen ve Gülümseyen Türkiye" sergisiyle, ulu önderin çoğu hiç görülmemiş, neşeli fotoğraflarını Başkentlilerle buluşturmuştu. Benazus ile AA arasında yapılan protokol kapsamında Anadolu Ajansı Sanat Galerisi' nde açılan sergi, konuklarını A T A T Ü R K 'ün yaşadığı yıllara doğru yolculuğa çıkarmış, ulu önderin halkla ve çocuklarla ilişkilerini, çalışmalarını, neşeli dakikalarını film şeridi gibi sunmuştu. A T A T Ü R K ' ÜN HİÇ GECE FOTOĞRAFI YOK A T A T Ü R K 'ün fotoğraflarına dair ilginç bir ayrıntıya da dikkati çekiyor Benazus, "Kimse bilmez, A T A T Ü R K ' ün kapalı yerde, gece fotoğrafı yoktur. Çünkü hem gözlerinin mavi olmasından hem de Trablusgarp'ta savaşırken gözüne şarapnel parçasının gelmiş olmasından dolayı gözleri çok hassastır. O yıllarda şimdiki gibi flaşlar yok, magnezyum çubukları yanardı, harlardı, öyle fotoğraf çekilirdi. A T A T Ü R K ' ün de gözleri rahatsız olduğu için kapalı alan fotoğrafı çok çok azdır ve gece fotoğrafı hiç yoktur" diyor; A T A T Ü R K Sevdalısı Hanri Benazus... Benazus' un ayrıca A T A T Ü R K konulu kitapları da bulunmakta...
  5. Nefeslerin tutulduğu an... Tarih: 10 Kasım 1953. Mermer lahit sökülmüş, betonlar kırılmış, tabutu kaldıracak zincirli makaralar lahit salonunun tavanına yerleştirilmişti. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes ve devletin en üst düzeyi, tabutun çevresindeler... Kefen sıyrıldı ve… Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırılınca Ata’nın yüzü ortaya çıktı. Derisi kahverengi bir hal almış, ama hatları bozulmamıştı.S...anki uyuyordu… 8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu’nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı’ydı. Patalogdu. Arayan ise Ankara Valisi Kemal Aygün’dü… Aygün, “Hocam” dedi, “10 Kasım günü Atamızın naaşını Anıtkabir’e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz. “Prof. Mutlu önce reddetti. Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu. Hastalığını gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını rica etti. Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: “Ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu tarihi bir görev” dedi. Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı Etnografya Müzesi’ne gitti. Başbakan Adnan Menderes oradaydı. Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Renda Mutlu, görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı. Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu… Ata’nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici kabrinden çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir hafta boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında nöbet tutmuştu. Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite üyeleri tamam olunca Prof. Kamile Mutlu “Başlayın” talimatını verdi. Bunun üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku çıkmadı.Sanduka talaş doluydu. Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu. Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. Bu,cesedi muhafaza için kullanılan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi yazılıydı.Ata’nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir muşambayla kaplanmıştı.Sargıları açmaya başladılar. Herkes nefesini tutmuştu. Çünkü, “Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetçi er, kokudan bayılmış” diye bir sürü söylenti geziniyordu. Ve 15 yıl sonra ilk kez Ata’nın yüzünü göreceklerdi. Kefenin sargıları aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk’ün yüzüne baktı. Ata’nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı. Menderes sapsarı olmuştu. Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı: “Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata’nın heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’ndaki yatağında uyuyor gibiydi.” Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar.En başta Başbakan Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı,ürkek bir şekilde aşağı, tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile Mutlu’dan aktaralım: “Menderes çok heyecanlandı.Rengi sapsarı oldu. Bir de baktım ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk’ün yüzüne bakmadı. Tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı. En sona Abdülhalik Renda kalmıştı. O da Ata’yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına yığılıverdi. Salondaki herkes Atatürk’ü tek tek gördükten sonra naaş, tekrar solüsyonla ıslatıldı. Ata’nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser,orada görevli adli tıp doçenti Dr. Cahit Özen’in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı gösterdi ve şöyle dedi: “Bu kâğıdı,Atatürk’ün hemşiresi Makbule Hanım gönderdi.Kefenin içine Atatürk’ün göğsü üstüne konmasını istiyor.”Doç. Özen, kâğıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı. “Böyle bir kâğıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar, darılır” dedi.Komiser kâğıdı katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı. Bütün işlemler bittikten sonra salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15 yıl içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapağı kapatıldı. Ve 10 Kasım sabahı, Ata’nın naaşı 15 yıl önce onu Dolmabahçe’den Ankara’ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son durağı olacak Anıtkabir’e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı… Ata'nın 15 yıl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı, 12 askerin omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir top arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştı. Radyodan naklen yayımlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar hüzünlüdür. Ancak o törenden hemen önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini çekmemiştir. Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk'ün naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem yapılmıştı. Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç şişesi, Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem sayesinde Ata'nın naaşı da - diyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduğu gibi - öldüğü günkü haliyle korunabilirdi. Ancak İslam dini, ölünün defnini şart koştuğundan, geçici tahnitin bozulması şarttı. Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O komite, törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in huzurunda Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı. Tabut açılınca tahnit bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı. Bir başka deyişle Atatürk'ün (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene katılanlar olacaktı. Bu yazıda yer alan bilgilerin bir kısmı o tanıklıklara, önemli bir bölümü ise değerli Atatürk araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün, Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu ile yaptığı sohbetten aktardıklarına dayanıyor. Ata'nın yarım asır önceki son yolculuğu, sanırım bu ayrıntılarla daha da ilginç bir boyut kazanıyor.
  6. 18 Mart ÇANAKKALE...
  7. İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 10 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi. * İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 10 sanık hakkında "örgüt yöneticiliğinden" ceza verilmesine gerek olmadığı belirtildi. * İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 10 sanık hakkında "Hükümetin cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen yada tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi. * Hurşit Tolon’un "Hükümetin cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen yada tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılması istendi. * Tuncay Özkan’ın "Hükümetin cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen yada tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılması istendi. * Alparslan Arslan’ın "darbeye teşebbüs" ve "kasten adam öldürmek" suçlarından 2 kez müebbet hapsi istendi. * Doğu Perincek hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. * Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün ağırlatırılmış müebbet hapis cezası istendi. Haber Gazete
  8. tülvent şurada yorum gönderdi gloria'nın blog başlığı içinde şeb-i yelda...
    Şarkılar da tüm duyguların, yaşanmışlıkların ortak dili değil mi zaten...
  9. ÜZGÜN KEDİLER GAZELİ Hüznün tüyleri dökülür, lirik bakar kedilerin camdan gözleri Çocukluğumun kelimeleriyle şımartsam da gurbet gibi bakarlar Kedilerde gördüğüm keder üşümüş sokaklar ve akşam kokuyor Peşime takılır tenha bir şiirden atılmış masum yazlar ikindisi Güz yüzlü bir kediniz olsun boşluğunuza tutunan, kalbinize taşınan Odalar birbirinin rüyasına karışsın, gülümsesin saflığın elleri Kediler kasabasında çözülür yalnızlığın masaldan ipleri Kardeşliğin cömert bahçesinden pınar olur dostun gönlüne akarız Bir zarf gibi yırtılmasın kalbimiz, çıkarın beni mektubun içinden Kedilerin düşleriyle yıkansın şu yaralı ruhumdaki sessiz mavi Kayıp hatıralar gölgesinden dile sığmayan bir hakikat geçiyor Başkalarının kedileri de komşum olur, gözlerimizle mırıldanırız Kedim kendisini evin uysal şiiri sanıyor, şiirin aklı kısa tırnakları uzun Kedim kendisini bilge sanıyor sokakların ve aşkın ısrarla özlediği Mevsimlerin kumunu karıştırma, içinden sabah sesli bir kedi çıkar Kediler kadar yalnızım mor düşlerimden kuşlu parklar havalanır Hayallerimin toprağını eşele, ahşap kalbimi tırmala, kımıldasın her şey Çünkü bir kedi kadar gövdesi var kırılmış ve yorgun heveslerin Kedi mağrur, şehir zalim, nar küskün, kâğıt paslı, hayat maskara olmuş Bu yüzden mi şiirin üzerine kül yağdırıyorlar, hızla eskiyor kelimeler Evler kedisiz yetim, sokaklar kedisiz üvey sayılır, ben budalasıyım aşkın Beni de boynu ıssız kedilerden sayın, nasılsa ağzım var dilim yok Kedilerimin kardeşiyim, inceliği ve mahcubiyeti onlardan öğrendim Beni turnasız türkülerin beni solgun bir kedinin kalbinde unuttular Engin TURGUT
  10. Radyaaa, Boğaz manzaralı bi çay ne hoş olurdu yaaa... Düşün bak, birlikte..
  11. Bak hadi kahvemiz hazır, bekliyoruuuuuummm. Arkasından da bi fal...
  12. Ahh, benim motor aşığı oğlum, ben sana ne diyim?
  13. tülvent şurada yorum gönderdi tülvent'nın blog başlığı içinde Bağ Bozumu
    Ahh keşke... Keşke!
  14. EKŞİ SÖZLÜK' ten bir duyuru: Fatih Altaylı'dan kazandığımız tazminatı, İstanbul ve çevresinde bulunan ihtiyaç sahibi 7 barınağa yardım edecek şekilde harcadık. yardım ettiğimiz barınaklar, beylikdüzü, büyükçekmece, bolluca, mimarsinan, çınarcık, çiftlikköy ve şile barınakları oldu. bu barınaklara toplam 260 paket (4 ton) köpek ve kedi maması gönderdik. Türkiye'deki tüm barınakların yardıma ihtiyacı var ancak hepsine birden makul oranda yardım edemeyeceğimizden istanbul ve çevresinde olan, ancak diğer barınaklar kadar göz önünde bulunmayan yerleri seçtik. bazı noktalarda yardımları direkt barınağa teslim ederken, şile gibi daha çok gönüllülerin çabasıyla işleyen barınaklarda yardımları gönüllülere ulaştırdık. Mümkün olan en fazla miktarda mama alıp yardım etmek istediğimizden, mama üreticileri ve tedarikçileriyle görüştük. bu noktada goody bize mamaları hem indirimli olarak verdi hem de ekstradan mama yardımında bulundu. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Aşağıdaki linkten mama yardımlarının fotoğraflarına ulaşabilirsiniz. Ekşi Sözlük yönetimine sessiz canların sesi oldukları için ben de teşekkür ediyorum.
  15. Ben anlamam bana da giyceksin
  16. İçten bi öpücüğün yerini başka bişey tutmaz.
  17. Sağlık, hoşgörü, para ve mutluluk...
  18. Izmir bu gece değişik bir aktiviteye daha ev sahipliği yapıyor.. İzmir bu gece donuyor. 1 Aralık 2012 Cumartesi yani bu akşam saat 21:30’da Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nin başında toplanacak olan topluluk çalan düdük ile 1 dakika hareketsiz kalacak. Olaydan habersiz insanların tepkisi ve donan İzmirlilerin görüntüleri kamera ile kaydedilecek. Cumartesi gecesi için değişik ve eğlenceli bir aktivite arayanlara duyurulur..
  19. Twitter Beklenen Düzenlemeyi Açıkladı Twitter'ın yöneticileri, geçmişte yazılan tweet'leri ulaşılabilir hale getirmek için harekete geçti. Dakikada ortalama 98 bin tweet atılan Twitter’da bundan sonra herkes geçmişte yazılan mesajları da görebilecek.Twitter’da şu an yazılmış son 3200 tweet herkes tarafından görülebiliyor ancak uzak geçmişe gidilmiyor. Twitter’da geçmişte yazılan mesajların görülebileceğinin duyulmasıyla birlikte kullanıcıları da panik sardı. Kullanıcılar eski tweetlerini silmek için harekete geçti.Yeni yapılması planlanan arşiv sisteminde indirilebilir dökümanlar ve database dosyaları olacak. Cumhuriyet Haber Portalı
  20. tülvent şurada yorum gönderdi simin'nın blog başlığı içinde simin-simin'ın/nin Blogu
    Güzel bir yazıydı, teşekkürler simin Bazen hepimizin içine o Hamide kaçıyor anlaşılan, sorun yok sorun yok!

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.