Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

rodinatc

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    15
  • Katılım

  • Son Ziyaret

rodinatc Hakkında

  • Doğum Günü 12-09-1980

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek
  • Yer
    Ukrayna

rodinatc - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. rodinatc doğum gününüz kutlu olsun!

  2. rodinatc doğum gününüz kutlu olsun!

  3. rodinatc doğum gününüz kutlu olsun!

  4. rodinatc doğum gününüz kutlu olsun!

  5. rodinatc doğum gününüz kutlu olsun!

  6. rodinatc doğum gününüz kutlu olsun!

  7. rodinatc doğum gününüz kutlu olsun!

  8. İşte bizim böyle bir ordumuz var. Kiminle dans ettiğinize dikkat edin derim ben herkese. Masum bir çobana bunları yapan bir ordu, sırları ortaya döken sizlere ve burda yorum yapan bizlere neler yapmaz. ıyyyy! tüylerim diken diken oldu bir anda, ben en iyisi daha fazla yazmayım... Saygılarımla,
  9. Sayın Güldal Mumcu oturumu doğru yönetememiş olabilir, otorite kuramadığı yerler olabilir, yükselen tansiyonu düşürememiş olabilir ama bunlar Güldal Mumcu’nun bir suçu değil eksiği olur ve eksiklerden dolayı kimseyi suçlu gösteremezsiniz. Kaldı ki objektif bir gözle bakan herkes Sayın Güldal Mumcu’nun da bundan önceki her meclis başkanı gibi bir oturum yönettiğini görür. Burada dikkat edilmesi gereken nokta Bülent Arınç’ın ara verildiği vakit, haddini, mevkisini aşan hareketlerde bulunmasıdır. Bülent Arınç’a söylenen laflar bundan dolayıdır ve yukarıda da belirttiğim gibi, oturum doğru yönetilmemiş bile olsa, bu Bülent Arınç’ın yaptığı müdahaleyi meşru kılmaz. Bu müdahale, aslında ortada olan fakat ısrarla görmek istemediğimiz bazı vahim durumları da tekrar gözlerimizin önüne getirdi. İlk olarak , AKP’nin demokrasi derken bile, içinden saltanatı geçirdiği ve çok sesliliğe karşı gösterdiği tahammülsüzlüğü bir kez daha gözler önüne serdi. Her ne kadar demokrasiyi dillerinden düşürmeseler de, köşeye sıkıştıklarında kaba kuvvete dahi başvuracak bir zihniyetin insanları maalesef bu gün mecliste o sıraları işgal edenler. İkincisi, suikast romanlarının vazgeçilmez kahramanı, eski meclis başkanı, milli görüşün saltanat kayığından, AKP gemiciğine transfer olan hukuk insanı Sayın Bülent Arınç’ın meclis iç tüzüğünü bildiği halde, şikayetini meşru kanallardan yapmak yerine, aldığı siyasi kültürün de etkisiyle, meclis başkan vekili Sayın Güldal Mumcu’nun odasını basıp da yapmasıdır. Bu AKP’nin demokrasiyi ve kanunları işine gelmedi mi nasılda hemen rafa kaldırdığının bir göstergesidir ve ne olursa olsun Bülent Arınç’ın girdiği oda, bir bayanın odasıdır. AKP zihniyetinin kadına verdiği değer bu zorbaca tavırdan da anlaşılıyor. Her an öldürülme olasılığına karşı, halen milleti için siyaset yapan politikacı Bület Arınç maskesi düşüyor bu kotrolsüz hiddetten dolayı ve amacına ulaşmak için devlet protokolü gereği kendisinden mevkice üstün bir KADINI bile çiğneyebilen gerçek Bülent Arınç yüzü gözüküyor. Üçüncüsü, demokrasiyi bir amaç değil de bir araç olarak kullananların, kuvvetler ayrılığı prensibini kuvvetler birliği haline getirip nasıl da bir balyoz gibi diğerlerinin kafasına indirmek istediğini gösterdi aynı zamanda Bülent Arınç’ın bu haddini aşan hareketi. Tabi bu yazdıklarım anlamak isteyenler için, ısrarla bazı taraflara bakmak istemeyenler için yapacak bir şeyimiz yok ama AKP’li olsaydım emin olun bende odanızı basıp sizi nazikçe uyarırdım bizim sulu gözlü gibi… Saygılarımla,
  10. Hitler mantığı ile bizim mantığımız arasındaki farklar ve benzerlikler. Hitler başına gelen ve ülkede vukuu bulan her olumsuzluğun sebebini Yahudilere bağlardı. Biz bugün kısaca Ergenekon’a bağlıyoruz. Hitler şüphelenme kısmında kısmen daha tutarlıydı, elinde daha somut deliller vardı ama O da işin finalini gaz odaları ve toplama kampları ile yaparak olayı abarttı. Biz ise bugün şüphelenme kısmında daha tutarsız davranmak ile birlikte, şu anlık sadece Silivri ile yetiniyoruz. Tarih hakikatten tekerrürden mi ibaret nedir? Saygılarımla,
  11. Ordumuz diktatörlük peşinde olsaydı, yapılan saldırılara bu kadar medeni tepki göstermezdi, hükümetimiz demokratik olsaydı, bugün muhalif yazı yazacak gazeteciler hapiste değil, işlerinin başında olurdu. Geçmişe mazi geleceğe niyazi senaryoların peşine takılıp gidenler, bugün yapılan light darbeyi tartışmıyor bile. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır taktiği ne de güzel vücut buluyor bazı tarafların kaleminde ve de ne güzel uyutuluyor insanlar çalıntı masallarla. Atı alan üsküdarı geçti, halen burada olabilme ihtimali bile tartışma konusu darbe hikayeleri ile uğraşıyoruz. Sanki demokrasi içinde yüzdürüyor da hükümet bizi, ya ordu darbe yaparsa bu özgürlükten mahrum kalırsak diye paranoya yaşıyoruz. Halimiz, fırtınada gemisi su alan kaptanın, menüde unutulan bir yemeği tartışma konusu etmesine benziyor. Yani koyun can derdinde, kasap da et. Kimileri özgürlük peşinde, kimileri orduya hakaret etmeyi özgürlük olarak görüyor. Kimileri demokrasi peşinde, kimileri sınırsız özgürlüğü demokrasi sayıyor. Kimileri almaktan yana, kimileri eldeki her şeyi satmaktan. Kimileri vatan bölünmesin derken teröristliğe mahkum oluyor, kimileri asıp kesip bölerken kahramanlığa terfi ediyor. Halimiz böyle içler acısı iken, kimileri orduyu yıpratıyor, rejimi değiştirsin diye, kimileri orduya hakaret ediyor kuyruk acısı var diye, kimileri orduyu acımasızca eleştiriyor, ülke bölünürken ses çıkarmasın diye. Benim lafım bütün bu haberleri yapan yandaş kalemşörlere ve onların fikir babalarına. Herkesin rengi belli oluyor, o yüzden hiç TSK’ya nefretinizi özgürlük, demokrasi, cunta, darbe masallarının arkasına saklamayın. Maden çıktınız er meydanına, sallıyorsunuz ortaya her koldan, kiminiz f bandından, kiminiz saltanat tahtından, kiminiz saman altından, kiminiz Amerika’dan, dürüst olun en azından. Dürüstlük ve samimiyet ile yoğrulan her farklı düşünce, fikir, kültür, dil Anadolu’nun zenginliği oldu asırlardır, bundan sonrada olmaya devam edecek ama içtenlikten uzak her eleştiri, o zenginlikten çalan bir hırsız gibidir ve TSK’yı hedefe koyup sıktığınız her kurşunla bu milleti bir arada tutan değerleri de kanatıyorsunuz taktığınız başka başka maskeler yüzünden. Yazıktır yapmayın… Saygılarımla,
  12. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1988’de Refah Partisi İstanbul İl Başkanı iken Darphane işçilerinin grevine destek vermek için gitmiş ve “Zulme son verene kadar haklı ve kararlı mücadelelerin yanında olmayı inancımız gereği görev telakki ederiz” demişti. Darphane işçileri zamanında yanlarına aldıkları kişinin gerçek yüzünü bilselerdi, kim bilir ne yaparlardı? Ben sadece yazıklar olsu diyorum... Son yıllarda tanık olduğum en onurlu mücadelelerden biri olan Tekel İşçilerinin Eylemini gönülden destekliyorum. Keşke ülkedeki sessiz çoğunlukta onlar kadar yürekli olabilse... Saygılarımla,
  13. Ordunun Amerika'nın dümen suyundan gittiği yıllarda yaşanan olaylarda Amerika'nın dolaylı yoldan müdahalesi vardır. Zaten yazıda da bir kez daha belirtildiği üzere Amerika tarafından kurulan ve yönlendirilen bir birimdi özel harp. Bu kanlı, nokta atışı eylemler ordunun tamamına mal edilemez. Bugün ise durum farklıdır. Amerikanın güdümünden çıkan ordu, ulusalcı bir yapıya büründüğü için Amerika tarafından eski defterler servis edilerek dizginlenmeye çalışıyor. Yapan Amerika, ihbar eden de ta kendisi. Güzel oyun değil mi? Başka bir örnek ile Amerika'nın iki perdelik yaratma ve yok etme stratejisini açıklamaya çalışayım. Rusya’nın Afganistan’da cirit attığı yıllarda, Amerika tarafından yaratılan Taliban, batı basınına özgürlük savaşçıları diye lanse ediliyordu. Taliban ile Rusya’yı ve Afganista’nı yeterince oyaladı ve rahatsız etti Amerika o yıllarda. Bügün ise ikinci perde sahnede ve yarattığını yok etmek için Amerika Afganistan’da. Sam amca hiç değişmedi, talibanda. Tek fark var sadece, geçmişin özgürlük savaşçıları bugünün teröristleri oldular artık batı basınının gözünde. Amerika talibanı yüzyılın teröristi ilan etti. Tabi şimdi ne talibanın Amerika tarafından yaratıldığı sorgulanıyor, nede Amerika’nın asıl amacı talibanı yok etmek. Sadece kamuoyunun gözüne, çıkarlarına giden yolda dökülen kanı meşru göstermek için temeli seneler önce atılmış bir bahane taliban. Amaç ise Afganistan’a kapağı atıp oradan Irak’a sıçramaktı. Sam amca bu kozmik düşünü gerçekleştirdi. Özel harbi de Amerika yarattı Türkiye’de, şimdi ise yarattığını yok etmek için geri dönecek. Bir amacı var ve çıkarları doğrultusunda ulusalcı Türk Ordusu bir engel, özel harp bahanelerden birisi, slogan Irak’ta olduğu gibi daha fazla özgürlük ve demokrasi, kapağın atılacağı yeni istikamet te 36 nın kuzeyi. Planların tatbikinde bir değişiklik var yalnız. Irak’ta ordusuyla yaptığını, Türkiye’de referandumla yapacak. Durmak yok eş başkan, yola devam… Halk sizden daha fazla demokrasi ve özgürlük bekliyor. Saygılarımla,
  14. Ordunun plan tatbikatlarını belgeden sayıp, halkı galeyana getirenler, planlı bir şekilde orduya saldıran düzencilere ne diyecekler? Plansa orduya saldıranlarınki de plan. Copy paste darbe hikayeleri üreten gazete müsfettelerinin, TSK’yı yıpratma planları tıkır tıkır işliyor ve kaynak göstermeden bastıkları haberler tel tel dökülüyor. Bu demokrasi bizimde, bu ordu bizim değil mi? Ordunun demokrasiye saldıracağını varsayıp, barut fıçısına dönenler, ordu planlı bir şekilde yıpratılırken niye susuyorlar? Daha geçen gün foruma atılan, şehidimizin tabutundaki bayrak haberinin birinci ağızdan yalanlamasını ekledim. Bu son darbe hikayesi de birçok çelişki ile dolu. Planların sahibi olduğu iddia edilen komutan saatlerce canlı yayında bekledi, Taraftan birileri ile konuşmak ve yüzleşmek için. Ne gelen vardı ne giden. Taraf gazetesi bastığı ve yalan olduğu kanıtlanan birçok haberle, TSK’yı yıpratmayı misyon edindiğini çoktan kanıtladı. Eğer yalan haber basıyorsanız, bu iftiraya girer ve bunu organize bir şekilde yapıyorsanız bu daha büyük bir suçtur. Demokrasiyi diline dolamakla demokrat, taksimde cuntacı baro diye pankart açmakla hukuk sevdalısı olunmuyor maalesef. Daha suç kanıtlanmamış, delillerin güvenilirliği bile belli değil iken, ülkenin omurgası orduyu yargısız infaz ederek, demokrasi, özgürlük ve hukuk savunulamaz. Ne acıdır ki, şüphelerle birilerini ipe götürecek bir düzen kurmak isteyenler, bugün meydanlarda demokrasi ve hukuk isterük diye ciğerlerini parçalamaktadır. Demokrasiyi ve hukuku bundan ibaret sanan bir topluluk, hayalini kurduğu kendine göre adil düzende bir birey olmak yerine, baskın devletlerin büyük projelerinde, bilinci ipotekli bir piyon olmaktan öteye gidemez. Darbeler bu ülkeye her zaman zarar vermiştir ama ipleri Amerika’nın elinde bir hükümetten fazla değil. Hissedilen bu tepkiler, ordumuzu emperyalist devletlerin önüne bir av gibi koymak isteyenlerin planlarına duyulan tarifsiz öfkedir. Afganistan’da, Irak’ta binlerce masum sivilin kanına giren, demokrasiyi gökten B2'lerle indiren bir devletin, araştırmayan, sorgulamayan Türk gençlerinin diline doladığı demokrasi sevdası artık haddinden fazla sırıtmaya başladı. Sevin, sevilin ama bu işe her şeyden önce vatanınızdan ve onu var eden değerlerden başlayın. Seksen darbesinde sağa 5, sola 15 tarife uygulayan da TSK idi, bugün alçakça saldırılarla tasfiye edilmeye çalışılan da yine aynı TSK. Gelin görün kü, liboş aydınlar önderliğinde orduya karşı açılan bu savaşta, TSK ya ilk sahip çıkan o 15 lik tarifeden bedel ödeyen sol kesimdir. Vatanı sevmek işte böyle bir fedakarlık gerektirir. Federal büroların kozmik odalarında şekillenen, bilmem ne hoca efendilerin dergahında dikte ettirilen, hangi TARAFtan oldukları çok açık gazetelerde çarşaf çarşaf basılan demokrasiyi sevmeye benzemez. Sayın demokrasi sevici arkadaşlar! Bir darbe planı da Sayın Yılmaz Beyden. Hürriyet’ten Yılmaz Özdil’in yazısına bir göz atın ve eğer bulabilirseniz, bu planları yapan generaller hangi mahkemelerde yargılanmış kaç yıl hapis yemiş onu da ekleyin lütfen size zahmet. Başkasına iş yüklemek adetim değildir ama ben maalesef bulamadım… Yılmaz ÖZDİL - Hürriyet 23 Ocak 2010 Kaynak: -http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13561133.asp?yazarid=249&gid=61- İkinci darbe planı da benden. Adı “ Darbeli Matkap” ve şuan plan sadece isimden ibaret ama merak etmeyin, bu planlara prim yaptıran isimleri. Benimkinin de oldukça yaratıcı olduğunu düşünüyorum. İsim tutsun da, gerisini birkaç aydın, copy – paste ile doldurur zaten birkaç güne, merak etmeyin… Saygılarımla,
  15. Darbenin adını sen koy Arkadaşlar buraya bir anket açalım, bir dahaki darbe planının adı ne olsun diye. Nedir bu Allah aşkına! Bu taraftar arkadaşlar muhtemelen TSK’nın varyasyonlara karşı hazırladığı tatbikat planlarına ulaşmışlar her hafta birini basıyorlar ama benden söylemesi o planlar bas bas bitmez. Askeriye yan gelip yatma yeri değil, adamlar iç güvenlikten, sınır ihlallerine, düşman işgalinde savunmadan, harp zamanı hücüm manevralarına kadar yüzlerce plan hazırlıyorlar her yıl. Taraftarlar biraz karıştırsalar ellerindeki dosyaları, Yunanistan’a saldırı planları da çıkar. Şimdi bu TSK’nın Yunanistan’a saldıracağı anlamına mı geliyor? Bu bir… İkincisi; “minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker” dizelerini bağıra bağıra okuyan ve sayısız video görüntüsünde, bu Kemalist cumhuriyeti yıkacağına yeminler eden bir başbakanımız var. Bu da yetmezmiş gibi yargının üst tarafı, başbakanımızın kurduğu partinin irticai faaliyetlerin merkezi olduğunu söylüyor. Şimdi hal böyleyken, TSK tabiî ki o içi süngülü asker dolacak camiye bir hal çare düşünecektir. Bu ülkeyi ve rejimi korumaya yemin etmiş bir kurum tabi ki olabilme ihtimali çok düşük tehlikelere karşı bile bir eylem planı hazırlayacaktır ve tabiî ki istikbalde dahi dahilî ve harici bedhahlarız olacaktır. Potansiyel tehlikelere karşı hazırlanmış planlar TSK’nın yan gelip yatmadığını gösterir eğer aksi olsaydı bu bizi tedirgin ederdi. Her güçlü ülkenin istihbaratının ve ordusunun bu tarz planları ve faaliyetleri vardır ama maalesef diğer ülkeler bu planları cemaatten ve sorostan beslenen gazetelere servis etmiyor, bizde bu işi dünyada bir tek TSK yapıyor zannediyoruz çocuksu bir hayal gücü ile… TSK demokrasi düşmanı olsaydı, daha önceleri darbe ile geldiği iktidara demir atıp kalırdı. Daha fazla demokrasi isteyen arkadaşlar bu isteklerini, elinde bulundurduğu iktidar gücü ile demokrasiyi dikta rejimine çeviren partilere sandık başında tepki oyları ile iletebilirler… Sayın Süleyman Demirel’in bir sözünü de son olarak eklemek isterim “Kendine güvenen darbeden şüphelenmez” . Saygılarımla,
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.