Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

S&S

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    65
  • Katılım

  • Son Ziyaret

S&S tarafından postalanan herşey

  1. S&S

    Türkiye'nin son bir ayı...

    Son haftaların analizi Yeni yıl ile beraber soru işaretleri ile dolu bir yılı daha geride bıraktık. Neden soru işaretleri diyorum. İçimizde “neden” diye bu ülkede yaşarken kendine sormayan var mıdır? Bu yazım da girdiğimiz yeni yılın ilk haftasının önemli olaylarını değerlendirmeye çalışacağım. *** **** *** Suikast bahane Aralık ayının son günlerinde başbakan yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast girişimi ile ilgili iki subayın elinde adresler ile yakalanması polis tarafından gözaltına alınması ve daha sonra bildiğimiz sürecin işlediğini gördük. Genelkurmay’dan yapılan açıklama görevli subaylar orduda bilgi sızdıran bir kişiyi takip ettiklerini yönünde oldu. Bu olaya ve Ankara’daki Özel Harp dairesine bağlı Seferberlik tetkik Kurulu dairesinde yapılan 24 saati geçen aramalar… işin tuhaf yönlerini ele alırsak eğer ordu içinden böyle bir suikast planı hazırlandıysa bu şekilde polislere yakalanmadan gerekli incelemeleri yapılır ve Arınç’a malum suikast düzenlenir ve başarıya ulaşırdı. Bunu yapmak o şekilde eğitilmiş subaylar için normal görev gibi, olayların diğer tuhaf yanı Genel Kurmay başkanı “Bize karşı asimetrik savaş var” demesi bu şekilde bir açıklamadan 2 sonuç çıkar yakalan subaylar ya orduya karşı ihanet etmiştir ve karalamak için bu girişimde bulunmuşlardır. Ya da orduda Genel Kurmaydan habersiz işler döndüğüdür. Her iki durumda kötüdür. Arınç suikasti bana göre Özel harp dairesindeki Kozmik oda olarak belirlenen odalara girmek için bilinçli olarak hazırlanmış bir plandır. Bunun içine maalesef devletin bazı kurumları da girmiştir. Sonuçta bu şekilde bir oyunu da gördük üstelik hiç hata yapılmadan oynanmış olması da Türk halkı için ayrı bir önem taşıyor! *** **** *** Sigara ve diğer zamlar Her zaman olduğu gibi yen yıla bir Türkiye klasiği haline gelen zamlar ile başladık. Daha 2010’ girmeye sayılı günler kala zamlar açıklanmaya başladı. Benzin’e gelen zamlar, elektrik, doğalgaz’a gelen zamlar derken vatandaş neye uğradığını şaşırdı. Şaşırdı diyorum ama koyundan beter ne yaparsanız sesleri çıkmıyor. Bunun yanında iktidarın hakkını vermek lazım asgari ücrete ve emeklilere yaptığı zamlar ile de halkı kelimenin tam anlamıyla ihya etti. *** **** *** Sigaralara gelen zamlar ise tam bir muamma neden mi? Artık Türk tütün piyasasından yerli üretim yapan bir firma kalmadı. Düne kadar Tekel vardı o da özelleşti. 3 büyük firmaya kaldı bizim 80 milyonluk dev piyasa… Herkes sigara içmiyor fakat içenlerin sigara ücretleri ile kıyaslandığında günlük nakit para dönen bir sektör olduğunu da düşünürsek hata’nın büyüklüğünü daha iyi anlarsınız. Gelen zamlar neden 3 yıl önce yapılmadı? Çünkü o zaman özelleştirmeler tam anlamıyla yapılmamıştı. Yani yabancı yatırımcının cebine değil bizim yerli sermaye kazanacaktı o zaman… işte nasıl yönetiliyoruz. Halka değil başkalarına hizmet eden bir hükümet nasıl olur ortaya çıkıyor. Bu fikrime katılmıyorsanız. Bu soru size sigaralara yapılan bu zamların farkı kime gidiyor. Hazineye mi? 3 büyük sigara devinin kasasına mı? *** **** *** IMF ile anlaşma Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşmak için daha önceden masaya oturulmuştu. Anlaşma yapılacağı söylentilerinin olduğu zaman bu anlaşmanın yapılacağından emindim. Bu işler “Kriz bizi teğet geçti”, “IMF olsa da yaparız olmasa da yaparız” diyenlerin ne kadar bu işi profesyonel yaptıklarını gösteriyor. Şimdi sorsanız iyi bir anlaşma yaptıklarının buna ihtiyaçları olduklarını böyle bir kuruluşun bu durumlar için var olduğu ifade eden süslü cümleler ile her zaman olduğu gibi halkı uyuturlar…. Son söz; 2010’da bizi geçtiğimiz yıldan daha kötü bir yıl bekliyor. Her yıl bir adım geriye gidiyoruz. Ülkenin geleceği karanlık… iyi düşünün buları sizde göreceksiniz! S&S (Her Zaman Önde)
  2. S&S

    Okullar modern hapishane!

    Başlık size anlaşılmaz mı geldi? Nedenleri yazıyı okuduktan sonra bir düşünün… Her zaman olduğu gibi ülkenin yoğun siyaset gündeminin arkasında kalan büyük sorunlar görmezden geliniyor. Eğitim sistemindeki zıtlıklar birbirini izliyor. Bu yazımda ülkemizde eğitim sistemini ele alacağım. *** **** *** Türk Eğitim Sistemi Eğitime ilk olarak ilkokul ile başlayan çocukların (şimdi anasınıfından) ortaokul ile eğitimleri sürdürüyor. Sonra lise ve üniversite bu tabloyu herkes biliyor fakat işin garip olan tarafı Milli Eğitim bakanlığı tarafından belirlenen müfredatın yine aynı bakanlık tarafından Yüksek Öğretim Kurumu tarafından yapılan üniversite giriş sınavı sistemini arasındaki çatışmayı görmemek elde değil… Öğrencileri sınava hazırlayan müfredatı belirleyen Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencileri sınav yapan yine Milli Eğitim Bakanlığı! Madem bu müfredatı uyguluyorsunuz yaptığınız sınavı da okullarda verilen eğitimlere göre uygulayın en basit örneği lise ve ilköğretimde öğrencilere verdikleri eğitimi kalitesi ile lise ve üniversite yerleştirme sınavında sordukları sorularının kalitesi aynı mı? *** **** *** Para Kesen Dershaneler Başlık size biraz anlaşılmaz veya ters mi geldi? Okullar neden modern hapishane günümüzde bunu çok iyi kullanan bir devlet otoritesi var. Mezun olanlara sağlanan iş olanakları yetersizken siz bu kadar öğrenciyi bu sistem altında eleme usulü sözde eğitim verildiğini söyleyerek eğitiyorsunuz ya da eğittiğinizi sanıyorsunuz. İşsizliği azaltmanın bir diğer yolu da insanları öğrenci göstermektir. Hâlbuki ülkemizde şuanda üniversitelerde okuyanları %80 mezun olduğunda işsiz olduğunu bilerek bu oyunu devam ettiriyorlar. Mezun olduktan sonra erkekler için askerlik derken 1,5 yıl daha kazanıyor bu düşünceye sahip kişiler sonuç olarak işsizlik belirli rakamların altında tutuluyor. Sisteme gelince ise tamamen eleme usulü ve acıma yok okulda verilen eğitimler ve sınıf ortamı öğrenmeye müsait değil! Adeta yeni bir sektör son 20 yıldan beri bacasız fabrika haline geldi (Dershaneler) bakın büyük dershane kurumlarının başındaki kişilere veya siyasi görüşlerine ne demek istediğimi son 15 yılın iktidarlarına gözden geçirerek anlayacaksınız. Ve bu sistemin neden değiştirilmediğini öğreneceksiniz. *** **** *** Bu sistemde 3 çocuk… Bu kirli sistemin içine girmemek elde değil eğitimde fırsat eşitliği söylenip duruluyor. Bu eşitliği sağlayacak olan devletten başkası değildir. Başbakan 3 çocuk yapın diyor. Demekle olmaz sayın başbakan koy kanunu yapsın çocukları halk sen emeklinin elindeki parayı al, asgari ücret diye milleti kuru ekmeğe talim et. Ondan sonra 3 çocuk. Ülkenin nüfusunun artması için güven ortamının sağlanması lazım gerçekten inanarak oy toplamak, iktidar olmak lazım yoksa gariban halkı kandırarak iktidar olacağıma, dünyada var olmayım daha iyi… Her çocuk için 250 TL bir ödenek çıkarın ve bunu çocuğun 18 yaşına gelinceye kadar verin bakalım nüfus sayısı ne oluyor. Birilerinin tabiri ile “Bekâra karı boşamak kolay” lafla bu işler olmuyor. Bir sürü bakanlık var. o kadar memur var hiç biri mi bu şekilde düşünmüyor? Yoksa bir diktatörlük içindeyiz de bizim mi haberimiz yok? - “Son söz; Türkiye’de hiçbir şeyin düzelmeyeceğini bildiğim halde ben ve benim gibi insanlar bu eksikleri yaşadıkça söylemeye devam edecek. Fakat değişen bir şey olmayacaktır.” S&S (Her Zaman Önde)
  3. S&S

    Sempatik Amerika (Barışsever)

    Günümüzün en iyi devletlerinden biri Amerika Birleşik Devletleri (USA) barışın yenilmez kahramanı, tüm savaşlarını barış için yapan biricik dünyamızı korumaya askeri teknolojisi ile korumaya çalışan yeri geldiğinde uzaylılara kafa tutan bir devlet ABD, o kadar çok seviyorum ki anlatamam… Hele ki o ajanları yok mu? Dünya’nın her yerinde cirit atan, iç işlerinde FBI, dış işlerinde CIA (Central Intellıgence Agency) Hollywood filmlerinde görmeye alıştığımız karizmatik adamlar. Benim için CIA yeri ayrı çünkü o çok sevdiğim devlet için inanılması güç şeylere imza atıyor.Herkes Amerika’ya çok yükleniyor. Bırakın bu güzel ülkeye yüklenmeyi o sadece yeni teknolojilerini deneyerek dünyaya yararlı mı? değil ona bakıyor. Bu arada birde demokrasi getiriyor Dünya'ya, daha büyük sorunlar var Güney Afrika’daki aç insanlar daha tehlikeli… Hemen neden sevdiğimi açıklamayayım. Barış için yaptığı savaşlar bende ABD’ye karşı bir sempati uyandırdı. İlk olarak televizyonlardan canlı olarak izlediğimiz 7 Ekimde 2001 tarihinde Afganistan Savaşı… asıl amaç barış getirmekti. Sonuç Afganistan artık Avrupa birliğine girecek bir düzeye geldi! Süper gücün el atması böyle bir şey oluyor herhalde... sevgim daha da arttı ABD’ karşı Usame bin Ladin ve müritleri ülkesini ziyaret eden Amerikanlara karşı bir karşılama töreni hazırlamış. Sempatik ülke ABD’de ise asker kaybedince halk biraz sinirlenmiş. Bizim başbakanı bilmiyorlar galiba tarihe geçen sözünü “ Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” Bilal Erdoğan (Başbakanımızın oğlu) kısa dönem Burdur’da ne yaptı bir sormak lazım? Konuya dönelim olsun şimdi anlamıştır o güzel ülke kayıp vereceklerini… Toplu katliamlar ise herkesin bildiği gibi canlı bomba intihar saldırıları Afganistan olmaya başlamış. Bu lafı duymayan yoktur; “Afganistan’da kanlı gün 100 ölü”, “son dakika Irak’ta Bağdat’ta patlama 200 ölü” Irak ise ayrı bir konu Amerika o ülkeye sanılanın aksine petrol için değil. Halka özgürlük için ziyarete gelmiştir. 20 Mart 2003 Saddam’ın Kitle imha silahları vardı. Bulamadılar ama olsun Amerika yalan söylemez bize böyle öğrettiler… sonra o kamuflajlı askerler bir baktık Irakta tabii ağır bir hava bombardımanın ardından. Irak’ta askerler yok mu? Hiç askeri direniş olmadı diyebilirsiniz. İşin sırrı orada sempatik Amerika’nın Sempatik ajanları Iraktaki subayları öpmüş yanaklarından içten fethetmişler kalbini Iraklıların bir baktık Irak olmuş Amerika’nın yeni yerleşim bölgesi ne güzel değil mi demokrasi gelecek. Bunda CIA ve onlarlar arkadaşlık yapan Iraklı Subayların hiçbir suçu yok ajanlar kandırmış onları size dolar vericeğiz diye sonuçta ne oldu. Irak dinarını kilo ile dolar karşılığı satıldığını gördük (hatırlarsanız). Sempatik Amerika işte ne yapsa doğru ajanları her yerde birde kardeşleri olan diğer devletlerin ajanlarından bahsetmiyorum Sırada İran var. Onlara da demokrasi getirmek lazım. Artık biz illere açılım yapıyoruz pardon yapamıyoruz. Sempatik Amerika ise kıtalara açılım yapıyor ah o karizmatik ajanları olmasa ve bizim gibi kardeşleri olmasa ne yapacak olsun her barış dostunun bir yardımcısı vardır. Gelişmekte olan ülkelere yaptığı ve benim Pembe darbe diye nitelediğim olayları anlatsam bu Amerika’ya âşık olursunuz. Böyle öpesiniz gelir ABD’yi… Son olarak; “Bu Dünya’nın barışa ve sempatik devletlere ihtiyacı yoktur. Barışın önündeki en büyük engeller onları ve demokrasiyi savunan günümüzün devletleridir.” S&S
  4. Yazıma yorum yazdığınız için öncelikle hepinize teşekkür ederim. Ahmet bey yazınızın hukukla yasayla bir ilgisi yok demişsiniz. Burada 1.maddenin A bendinin C Fıkrası şeklinde bir yazı mı bekliyordunuz? Anlamadım. Genel anlamda ülkede olanları ve kimler ile uğraşıldığını gayet açık bir şekilde yazdığımı düşünüyorum. Yazıyı ön yargılı olmadan bir kez daha okumanızı öneriyorum. Kürtler adam olsalar demişsiniz. Bu şekilde bir eleştiri tarzını tasnif etmiyorum. Teşekkürler… Jan: Peki Biz mi hep haklı olacağız derken demek istediğini anlamadım. Biz derken ? doğrular konusuna gelince ülkede sorunlar almış başını gidiyor. Doğruları istiyorsanız çok güzel ütopya yazarım size ama yalan olur… verdiğin link tam değil açmıyor you tube ile ilgili sorunum yok girebiliyorum normalde. Teşekkürler... Misakçı42: güzel yorum yazmışsızın yazıyı iyi sentez etmişiniz teşekkürler. Buckminster: İyi empati yapıyorsunuz aslında anlayan açık açık yazdığım yazılardan da anlar ama önemli olan insanın tarafsız olarak bilgiyi gerçekleri öğrenmek istemesidir. Teşekkürler
  5. S&S

    DTP ve Anayasa boşlukları

    Demokratik Toplum Partisi (DTP) kapatılması ile birlikte ülke gündemi değişti ve değişmeye devam ediyor. 2007 yılının kasım ayında açılan kapatma davasının 2009 yılının aralık ayından sonuçlanması ve kapatılma kararı verilmesi ile 9 kasım 2005 günü kurulan partinin 4. yılında kapatıldığı gördük. Partilerin kapatılması demokratik ülkelerde hoş karşılanmayan bir durum, fakat her ülkenin kendi bütünlüğünü sağlamak için yapılması gereken yapılır. Danıştay’ın verdiği kararı doğru buluyorum. Hakimlerimiz ve savcılarımızı sorgulamak bana ve bizlere düşmez ama bir vatandaş olarak yerinde bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim. DTP öncesinde de Pkk yandaşı olan ve ülkeyi bölücü faaliyetlerde bulunan partilerin kapatılmasına şahit olduk. Bu yazımda anlatmak istediğim Anayasada parti kurmak için gerekli şartların daha ayrıntıya inerek olmasıdır. Daha önceden kurulan partiler ve DTP gibi neye hizmet ettiği bilinen partiler HEP ( daha sonra DEP olarak isim değiştirdi.), HADEP, DEHAP bu partiler bugünkü DTP çizgisinde olan partilerdir. Bu partileri kuran kişiler ve kişilerin nasıl olduğu kime hizmet ettiği bellidir. Türkiye gibi bir devletin bu partileri kurucuları olan piyonlara oyun oynamaya ve gündemi meşkul etmesini neden göz yumuyor? Bunu anlamakta zorlanıyorum… En son örnek Demokratik toplum partisidir. Sebahat Tuncel yasa dışı örgüt üyesi olmak ile tutuklanmış yargılaması devam ederken seçimde aday gösterildi ve İstanbul 3. bölgesinden vekil oldu. Yasa dışı bir örgüt üyesi olan veya o ithamla yargılamasına devam edilen bir kişinin vekil olarak aday gösterilmesi doğrumudur? Bu bizim Anayasamızda var mıdır? Eğer varsa yargılama aşamasını kapsıyor mu? Bu konu hakkında bilgisi olanlar ve hukukçular yazarlarsa sevinirim. İçime sindiremediğim olaylardan biridir bu Avrupa Birliği uyum süreci diyoruz nerede tuhaf bir şey var gidip onu alıyoruz. Bakın Avrupa ülkelerinde nasıl vekil seçiyorlar. Nasıl geçmiş nesillerini inceliyorlar. Seçme ve seçilme hakkı tabiî ki var. Ama kişi eğer devletin bütünlüğüne zarar verecek ise ileride şuan ki gibi gündemi değiştirecek ise ve ülkede kargaşa yaratacak ise buna önceden engel olunması lazımdır. Yoksa sonuç şuanda olduğu gibi olur. Olaylara engel olmak istenirse engel olunur… Herkes bilinçli olmayabilir. Güneydoğudaki ve ülkemizin bazı bölgelerinde yaşayan ırk ayrımı yapmaksızın bazı vatandaşlarımız bu tür olaylara karşı galeyana gelebilir. Zaten dış güçlerin istediği de budur. Ülkede karışıklık olması halkın ayaklanması, ekonomini etkilenmesi erken seçim…. Eğer biz ülke olarak sağduyulu olursak dış güçlerin oyunlarına gelmeyiz. Türk bayrağında başka güvence yoktur. Başka Türkiye’de yoktur. Tereddütte kalanınız varsa K. Irak’a baksın acaba hallerinde memnunlar mı? “Kürtlerin DTP’ye ve o zihniyette partilere ihtiyacı yoktur. Belirli güçlerin oyunlarına gelmeyin kardeşlerim…” S&S
  6. Hoş geldiniz Tülvent 2010 yılını istediğiniz gibi geçirmenizi temenni ederim.
  7. S&S

    Yılbaşı ve pembe darbe

    Aralık ayının sonlarındayız. Acılarla, sevinçlerle dolu bir yılı daha geride bıraktık veya bırakacağız. Her yıl tekrarlanan görüntüler bu yılda tekrarlanacak. Bizim kültürümüz olmayan fakat giderek bizim diyebileceğimiz bir kültür haline gelen yılbaşı ve bunu gibi sonradan olan günler… Yılbaşı geliyor. 31 Aralık yılın hangi günü olduğu fark etmiyor tatil yapılıyor. Yılbaşı, doğum günü, sevgililer günü derken nasıl bir düzenin oyuncağı olduğumuzu fark edemiyoruz bile… Özellikle dünya genelinde kutlanan günler ise tam olarak bu çirkin kapital düzene hizmet ediyor. İnsan sevdiğini sadece bir günde mi hatırlar? Sadece bir gün mü hediye alır? Yılbaşı diye illa ki hindi mi yiyeceğiz? Bu yazıları yazdığım için içinizde dinci veya nezaketen muhafazakâr diye düşünenler olacaktır. Ben aşırı dinci değilim. Sağcı, solcuda değilim. Sadece var olan düzenin içinde Türk halkının da birer piyon olmasını istemiyorum. Şimdi buradan ne anlayacağız. Sevdiklerimize hediye almayacak mıyız? Tabiî ki alacağız fakat onların istediği(soyut olan düzenin) zamanlarda değil siz kendiniz istediğiniz zaman… Bakın hala kaybolan değerlerimize sahip çıkamıyoruz. Bu bilince halen sahip değiliz. Televizyonlardaki yapay hayatları izle izleye asıl gerçekleri göremiyoruz. Bunları bilinçli olarak yapıyorlar. Sokakta giderken önümüzde biri yaralansa kalabalık bir yerde kim yardım eder? Herkes kalabalıktır yardım eder biri çıkar veya ben bulaşmayım şimdi başım belaya girer. Bu ve bunun gibi düşünceler sahip. Bir örnek vermek gerekirse koyun sürüsünü düşünün nasıl ki çoban sürü içinden bir koyunu alıp kesiyorsa ve diğerlerinin umurunda bile değilse biz insanlarda artık böyle olduk. Hele ki Türk Milleti! Biz böyle değildik… Bu örneklerde yetmiyorsa, benim başıma gelmez diyorsanız en yakınızda bulunan genç nesillere bakınız. Sizin istediğiniz gibi yetişiyorlar mı? Bugün bir devletin dili en önemli unsurudur. Dilimize giren yabancı kelimeler bakın ne kadar benimsemişiz. Yemek kültürümüze bakın. Bizim kendi damak tatlarımız varken daha sağlıklı oldukları apaçık ortayken ne kadar hazıra alışık bir millet olduk. Eskiden ve Anadolu da bilenler hala kendi salçalarını kendi çorbalarını kendileri yapar. Ama şehirde olanlar konserve kültürü ile büyümüştür. Gençler ise tam anlamıyla pizza ve hamburger türü besinler ile besleniyorlar. Pizza ve hamburger yiyen gençlerin çoğuna bakın obezite ile karşı karşıyadır. Pembe darbe nedir? (Benim tabirim) Pembe darbe gelişmekte olan ülkelerin üzerinde gelişmiş devletlerin oynadıkları birer siyasi ve ekonomik plandır. Genellikle pembe darbede kan dökülmez ve bildiğimiz darbelerin aksine sessizce olur. Ordu ile bağlantısı yoktur. İşin kötüsü Hükümetin haberi de olmaz. Örnek vermek gerekirse bazı toplumsal kuruluşlar adı altında kurulan örgütler ile bu darbeler gerçekleştirilir. Amacı ülkede sorun varmış gibi göstermek değişmesi istenen gündemi değişmesini sağlamak. Dikkatleri başka yöne çekmektir. S&S “Ben doğarken ölmüşüm, yaşayan bedenimdir. Düşünen yok olan ruhumdur.”
  8. S&S

    Barack Obama Piyon mu?

    Tüm Dünya’nın yakından ilgilendiği Amerika’daki başkanlık seçiminin ardından baya bir zaman geçti. Dünyanın gündemini aylarca meşkul eden bu seçimlerin ardından Amerikan Tarihinde bir ilk yaşandı ve ilk kez siyahî (zenci) bir aday seçildi. Bu kişide bilindiği üzere Barack Obama oldu. 2009’un ilk ayının sonlarında başkanlığa başlayan Obama’nın seçimleri kazanmasının perde arkasında kimler var? Dünya’yı Obama dönemi nasıl etkileyecek? Yazımda bunların cevabını olabildiğince vermeye çalışacağım. İlk olarak dediklerimi anlayabilmeniz için Amerika’nın basında çıkan haberleri şimdilik unutun, Barack Obama’nın seçimleri kazanması aslında sürpriz olmadı. Nasıl mı? Herkesin izlediği bir film vardır mutlaka 1990’lı yıllarda çekilen Hollywood filmlerinin çoğunda siyahi zenci bir Amerikan başkanı izlemişizdir. Buda dolaylı olarak Amerikan halkını alıştırmaya yönelikti. Yani bir nevi bilinçaltına insanların haberleri olmadan bu düşünceyi yaklaştırdılar. Şimdi bunda ne var diyeceksiniz. 1960 -1980 arasında Amerika’da zencilere karşı büyük haksızlıklar, ayrımlar yapılıyordu. Hala Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde bu kanunlara rastlamak mümkün günümüzde dahi, Hollywood’unda hangi amaçlara hizmet ederek film yaptığı ayrı bir konudur. Günümüzde bile devam eden bu ayrımcılıklara karşı siyahi bir başkan adayının seçimi kazanması normal değildir. Obama’nın arkasında çok güçlü bir loca var. Amerikan hükümetinin başına bir siyahi başkan getirmesinin altında neler olabilir? Daha önceki başkanların ülke çıkarları doğrultusunda oldukça savaşçı bir dış politika izlemesi ( Körfez savaşı, Afganistan, Irak) ABD hükümetinin diğer devletlerin gözüne şirin gözükmesi için, artık Amerika Birleşik Devletlerinin politikasını değiştirmesi ( artık savaşçı ve sıcak temas halinde değil, dikkat çekmeden masa başında), Siyahi bir başkan gelmesine en çok sevinen kıta olan Afrikalı devletlerin yer altı zenginliklerinden faydalanmak. Ne alakası var diyebilirsiniz? Obama ile birlikte Afrika kıtasının büyük çoğunluğunu güveni diğer başkanlara oranla sağlandı ve deminde söz ettiğim gibi ABD’nin değişen dış politikası gibi etkenler Obama’nın başkan olmasında en büyük etkenlerdendir. ABD çıkarlarında Basın faktörü nedir? Amerika’nın 20.yy siyasi kendi kıtasındaki olan küçük devletler ile olan ilişkisine bakarsanız basının ne kadar iyi kullandığı görebilirsiniz. Belli başlı büyük gazeteler The New York Times gibi ülke çıkarları doğrultusunda objektifliklerinden taviz vermiştir. Dünya Amerikan halkını etkilemekte oldukça başarılı olmuştur. Günümüze dönersek Obama’nın başkan olması dünya basını tarafından barış elçisi gibi gösteriliyor. Bu durumun böyle olmadığı en az 10 yıl sonra ortaya çıkacaktır. Son olarak Barack Obama’nın işgal ettiği devletlerden asker çekeceğini belirtmesi Nobel ödülü almasında etkili oldu. Artık Orta Doğu’nun cazibesi önümüzdeki yıllarda Afrika’nın zengin yer altı kaynaklarına bırakacak (Değerli taşlar). Kısaca Obama ile resmen dünya tarihi başka bir çağa geçti. ( Orta Doğu – Afrika), değişen dış politika sistemini de unutmamak gerekir. S&S Not:Yazı hakkında yorumlarınızı bekliyorum.
  9. Önemli olan İzmir veya diyarbakırda olan olaylar veya taş atanlar değildir. Sizinde söylediğiniz gibi kim kime taş atıyor. Vatandaşlarımız bir birlerini taşlıyor bundan kötü cehalet mi olur? Ama burada cahil olan vatandaşların suçu yok onları bu provakatif ortamı hazırlayanların suçu benim için Türkiye'nin her tarafı birdir. Kürtlerde Türktür. İnsan kökenini tabikii bilecek zaten öyle olması lazım. Sonuçta ezilen ve 70 milleti içinde bulunduran Türk halkıdır. Her zaman dediğim gibi oyunlara gelmeyin! Türk halkı üzerinde çok kötü oyunlar oynanıyor. Hepimiz kardeşiz bu olanları geçmiş gün olsa da nerede olduğuna bakmaksızın kınıyorum
  10. S&S

    Türkiye nereye gidiyor?

    Son zamanlar Ülke’nin geleceğinin etkileyecek konular üzerinde bir sürü açılımlar, antlaşmalar yapılıyor. Bunların bir kısmı basına ve dolayısı ile halka yansıyor bir kısım antlaşma ise gizli kalıyor. Geleceğin Türkiye’si nasıl olacak? Bu sorunun cevabını sizi fazla sıkmadan vermek için elimden geleni yapacağım. Bilinçsizce yapılan özelleştirmeler İlk olarak hükümetin ekonomi alanında yaptığı bazı yenilikler ve değişim dedikleri hareketlerini inceleyelim. Tüm Dünya ülkelerinde özelleştirmeler belirli denetimler ve kontroller altında uygun bir biçimde yapılıyor. Ülkemizde ise kamu kurumları bilinç olarak zarara uğratılıp özelleştirilmesi için gerekli altyapısı iyi şekilde hazırlanıyor. Özelleştirme devletin zarar uğrayan kurumlarının daha iyi yönetilmesi için gereklidir fakat ülkemizde genelde seçimlere yakın banka ve büyük kurumların özelleştirilmesi daha çok görülüyor buna neden olarak. Devletin açık veren bütçesini devletin kurumlarını satarak hazineye para sıcak para akışının sağlanması ve parti mitinglerinde bunların marifetmiş gibi millete söylenmesidir. Bunların ülke ekonomisine ne kadar zara verdiği 2015’e kadar ortaya çıkacak ekonomide daralmalar ve borsadaki istikrarsızlıklar daha da artacak. İktidarı savaşları Türkiye’de iktidar olmak artık bazı kesimler için hizmetten çok bir iş haline gelmiş. Belirli bir ekonomik güce sahip olanlar istedikleri gibi meclise girip çıkabiliyorlar. Birazda siyasetten anlayanlar iyi mevkilere gelebiliyor ( istisnalar hariç ) Bakanlıklarda aynı isimler değiştirilerek karşımıza çıkıyor. İktidardaki AKP mecliste, kendi vekillerine güvenmiyor. Veya güvenmek istemiyor. Sonuç olarak dediğim gibi aynı isimler kendi aralarında mevkilerini değiştiriyorlar. Ara sıra birkaç isim ön plana çıkıyor o kadar. Sol parçalanacak Ülkemizde sol dediğimizde akla ilk gelen partilerden biri CHP’dir. Şuanda Cumhuriyet Halk Partisini parçalamak istiyorlar bunun içinde çeşitli yollara başvuruyorlar. Solcular ve CHP’liler bu konuda dikkatli olmalıdır. Yoksa kaçınılmaz ve kötü bir hem seçimlerde hem parti bazında onları bekliyor. Oy Kaybedecek Partiler Akp Sarsılacak Önümüzdeki seçimlerde oy kaybedecek partiler arasında ilk sırada yer alacak olan parti Adalet ve kalkınma partisidir (AKP). Bunun nedeni ise 2007 seçimlerinde sonra açılım yapmak isteyen AKP bu açılımını 2009 da yılında dillendirmesi ve gerekli ilk adımları atması kendi içinde dahi buna karşı çıkanların olması fakat monarşik bir parti olarak sadece genel başkanları aynı zamanda Başbakan olan R.Tayyip Erdoğan’dan çekinen vekiller bu açılıma karşı çıktıkları dile getiremezler. Demokratik açılımı halka tam olarak anlatılmaması ayrıntılarına muhalefetin bile bilmediği açılımı halka ne kadar benimser ve doğru bulur. Ermenistan ile olan ilişkiler ve antlaşma Akp’nin oy potansiyelini büyük bir oranda düşüreceğinin düşünüyorum. Yine imzalanan bir antlaşma ve gizlenen maddeler halk için yeterince açıklayıcı…. CHP zayıflayacak Cumhuriyet Halk Partisi önümüzdeki ulusal seçimlerde Türkiye genelinde bir oy kaybı yaşayacak. Bunun nedeni ise CHP’ye karşı yürütülen gizli yıpratma ve parçalama politikasıdır. CHP’nin oy kaybetmesindeki bir diğer en önemli etken ise halka inememesi olacaktır. Bunu en kısa zamanda çözülememesi durumunda önümüzdeki 20 yılın tüm seçimlerinde CHP’yi muhalefet olarak göreceğiz. Bakın dikkat edin ana muhalefet demiyorum. Çünkü böyle giderse ana muhalefet, iktidardan sonra gelen 2.partide olamayacak. Mhp’de bir çıkış olacak Türkiye’de seçime yakın son zamanlarda olan olaylarda partinin ilkelerini doğrultusunda giden ve çizgisinden taviz vermeyen Milliyetçi Hareket Partisi AKP’nin kaybolan oylarının alacak. Eğer seçim zamanı da bu gidişinden taviz vermez ise ve iyi bir hazırlık ile Türkiye genelinde oylarını arttırması bir sürpriz olmayacak. "Her ne olursa olsun dış güçlerin etkisi her iktidar döneminde giderek artan bir şekilde hissedeceğiz" S&S
  11. Türkiye ve demokrasi sözcüklerini yan yana görmek ne kadar güzel. Anayasamızın ikinci maddesinde yer alan Demokratik kavramını ülkemizde ne kadar uygulandığını ve uygulanabilir olduğunu anlatmaya çalışacağım. Demokrasi kavramını açıklamak gerekirse; ülkede yaşayan vatandaşların devlet yönetimine katılması ve yönetimde söz sahibi olmasıdır. Önemli olan demokrasi kavramını açıklamak değildir. Demokrasi uygulamak için elbette ne olduğunu bilmek gerekir. Fakat ülkemizde ne kadar uygulanabilir olduğu açıktır. Bunu örneklerle de açıklayabilirim. Seçme ve seçilme hakkı üzerinde duruluyor. Bizim normal vatandaşın sadece seçme hakkı var. Neden derseniz. Siyaset için para lazım. Para ise halka eşit miktarda dağıtılmıyor.(Kişi Başına Düşen Milli Gelire 8.468 Dolar ve ailenize yıllık giren miktar ile karşılaştırınız.) Buda bilinçli olarak yapılan ve gelişmekte olan ve gelişmiş olan ülkelerde halkın yönetimde söz sahibi olmasını engellemek ve kurulu düzene çomak sokmasını engellemek içindir. Anlattıklarımı pekiştirmek için örnek vermek gerekirse partilere bakın o partiden aday oluyorsunuz belli bir ücret veriyorsunuz. 30 aday varsayalım o şehrin 5 vekil çıkarabilme hakkı var nüfusu ile orantılı olarak. Bu ilk 5’i kim belirliyor vatandaş mı? Hayır, parti merkezi (yönetim kurulu) seçimlerde siz kendi istediğiniz kişiyi seçmiyorsunuz. Parti merkezinin belirlediği kişiler için oy kullanıyorsunuz. Tabi bazı insanlar kendi şehrini temsil edeceği vekilin ismini bile bilmeden sadece partizan olarak oyunu gözü kapalı basıyor pusulaya orası ise ayrı bir konudur. Bu örnekleri sendikalar, odalar, borsalar ile ilgili genişletebilirsiniz. Anayasada bu kavramlarım olması düzgün uygulandığı anlamı gelmiyor. Önemli olan Anayasa’nın 2.maddesinde yer alan bu kelimelerin uygulanabilir olmasını sağlamaktır. Bu görevde iktidarda olan hükümetin görevidir. Öncelikle uyguladığı parti sistemiyle diğer partilere örnek olması gerekir. Diğer partilerde anayasadaki bu maddeler uyması gerekmektedir. Yıllarca demokrasi adı altında yaşadık. Artık gerçek demokrasi geçmek gerekir. Anayasa boşlukları ve kanun boşlukları dediğimiz şeyde bu ve bunun gibi örneklerdir. “Düzeni kuran koyduğu kurala uymazsa var olan düzen kalıcılığını ve güvenini yitirir.” S&S
  12. S&S

    Vatan nasıl satılır?

    Yazım hakkında düşüncelerinizi yazdığınız için Dominik'e teşekkür ederim. Cumhuriyet döneminde karşılaşılan zorlukları biliyorum. Sizinde de dediğiniz gibi her zaman böyle olaylar olmuştur. Bu olayları bizim çıkardığımız doğru dış kaynaklı olduğu fikrini de halen savunuyorum. Neden derseniz? Olayları çıkaran vatandaşlar bizim insanımız. Hükumet bizim hükumetimiz şuanda taraf gözüken DTP'de bizim insanlarımızdan halkımızdan oluşuyor. Yani olayları biz çıkarıyoruz evet. Ama olayların çıkmasında dış bağlantıların katkısı olmadığı yadsınamaz. Benim istediğim artık vatandaşlarımız bu gibi devletlerin oyununa gelmemelidir. Birileri perdenin arkasında emri veriyor ülkemiz karışıyor ben bu oyuna rağzı değilim. Bakın G.Doğudaki işsizlik rakamlarına, devletin yatırımlarına zamanında az mı öğretmenler öldürülmedi. Bölgeyi kalkındırmak için yapılan çalışmaları yürüten mühendisler kaçırılmadı mı? Bu eylemler neden bölge halkının eğitilmesine gerçekleri öğrenmesine, işsizliğin temel hazırlamak mecbur kalan kişileri kandırarak dağa çıkarmak. Asıl amaç bu değil mi? Ben DTP'lileri suçlamıyorum. Kapatılan hiçbir partiyi suçlamıyorum. Çünkü arkalarındaki isimleri biliyorum. Amacım halkı bilinçlendirmek sorunları çözmeye çalışmak. Bunun için dil, din ve ırk ayrımı yapılmasın, fakat lütfen belirli kişilerin oyununa gelmeyin! Bu forumda görüşlerimizi bildiriyor olmamız bile bizim için bir ayrıcalıktır. Attığım başlık ise ülkenin genel durumunu özetler nitelikte biraz düşünen biri olanları yapılmak istenenleri anlar. Atatürk konusunda ise, sizinde belirttiğiniz gibi cumhuriyet kolay kurulmadı. O yılların başından itibaren şuan ki oyunlar oynanmıştı fakat oyuna gelecek bir topluluk bulamadılar birlik vardı. Şimdi ise dolaylı olarak bu direnci kırdılar ve artık birlik yok! Tehlikelere halk olarak açığız...Bu oyunlara gelmemek için elimizden geleni yapalım. Oy kullanıyoruz meclise parti yolluyoruz ne için bu sorunlar için halkın sorunları varken imralı'daki kişiyi söylersen sana oy atan kaç milyon kişinin hakkı ne olacak. O kadar kişi buna razı ise bu şekilde bölgenin geride kalmasına da rağzı olmaya mahkumdur. Bu durumlar her il için geçerli vekillerin çoğu kapitalist sistemin büyük çarklarından sonuç kendine akan bir nehir... Saygılarımla___________S&S
  13. S&S

    Vatan nasıl satılır?

    Bu soruları gerçekten bana soruyorsanız cevaplayayım. Kendi halinde bir vatandaşım. Ülke gündemini takip ediyorum. Eğitimime önem veriyorum. Evli değilim. Toplumun çoğunluğunu nasıl yaşıyorsa sade bir hayatım var. Borsa yükselirse sevinirim yerli sermaye kazanır diye. Takip ederim ama meraktan. Yorumunuzda bahsettiğiniz en zengin Türklerin nasıl bu hale geldiklerini sorduğunuz soru dolayısıyla az çok biliyorsunuzdur. Kara toprak dediğiniz o vatan için zamanında atalarımız omuz omuza savaşmadı mı? bu yaklaşımınıza katılmıyorum. Yazılarımı okuduğunuz ve düşüncelerinizi yazdığınız için teşekkür ederim. Saygılarımla___________S&S
  14. Birleşmiş Milletler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi il olan ilişkilerimizi fes etmemiz gerekmez. Şuna açıklık getireyim. Kendi kanunlarımızda da bir çelişkiye bir anlaşmazlığa düşüldüğünde anlaşmalar gereği uluslar arası olan kurallar geçerlidir. Zaten bölgeyi karıştıran kimlerdir? Bunlar belli normal bir vatandaş olarak bizim bilmediğimiz bir çok konu var. Bunun için olaylara sadece kapatılsın, gitsin veya gitmesin gözüyle bakmamak gerekir. Eğer AİHM DTP davası giderse bölgenin siyasileri ile hükumet arasında bir gerginlik olur bu bölge halkına ve Türkiye gündemine kötü yansır. Bu olaylar ile de dış güçlerin istediğinin kardeş kavgası(Türk-Kürt) olmasıdır. Ayrıca kimsenin fikirlerinden dolayı hapis yatması taraftarı değilim fakat insan yaşadığı ülkeye bağlı olmalıdır. Mecliste ise sizinle aynı fikirdeyim bundan emin olun. Oyunlara gelmemek adına herkesin sağduyulu olması gerekir. Bu görevde herkese düşmektedir. Saygılarımla________S&S
  15. S&S

    Vatan nasıl satılır?

    “Yazılamayan gerçekler…” Türkiye’nin gündeminde olması gereken asıl soru bu. İnsan kendi yaşadığı uğruna savaştığı kan döktüğü vatanını nasıl satar? Bu yazımda ülkenin artık hangi raddeye geldiği ve nasıl getirildiğini anlatacağım. 23 Nisan 1920’den bugüne kadar geçen zaman 90 yıl, Osmanlı döneminden beri devam eden bir çalışmanın sonucu olarak artık ülkesini satan kişiler alalen ortalıkta dolaşıyor. Kimi normal vatandaş, kimi saygın kişiler, belki onlarda farkında değiller ülkelerini sattıklarının… Bilerek yapanlarda var bu işi! Bilmeden yapanlar (yaptırılanlar) ise vatan için yapıyorsunuz, ülke çıkarı için diyerek kişinin milli duygularını okşayarak yapılıyor. Bakınız faili meçhul cinayetlerine, 80’lerin Türkiye’sine gençlerin karıştığı olaylara… *** *** *** “Sağ-Sol” dediler anlamadılar Ben suçlu aramıyorum. Fakat artık bu oyunları öyle göstere göstere yapıyorlar ki görmek isteyenin adeta gözüne sokuyorlar. Kimin ne olduğunu da çok iyi biliyorum! Burada hepsini yazacak değilim. Önemli olan bu oyunlara alet olmamaktır. Seksenli yıllardan bahsettim. Öğrenci olayları gençlerin silahlı çatışmaları sağcı-solcu diye ayrılmaları birbirine düşman olmaları. Sabahleyin sağcı diye tabir edilen grubun kullandığı silahı akşam solcu diye tabir edilen grubun kullanması “?”(kullanılan aracı kim). Ölen gençlerimiz kim? Bizim evlatlarımız. Sonuçta ne oldu ülke karıştı. Darbe oldu. Halen daha o yılların acısını çekiyoruz… *** *** *** Olmayanı var ettiler Ülkemizin milli birliğini kardeş yapısını bozmaya çalışan art niyetli insanlar her zaman olmuştur. Günümüzde de bu düşünceye sahip yanlış düşünceye sahip vatandaşlarımız var. Bilinçli olarak yapılan bu olaylar 2000’li yılların Türkiyesi’nde Lazlar ve Kürtler üzerinde oynanmaya başlandı. Laz vatandaşlarımız bu oyuna gelmediler. Kürt vatandaşlarımız ise içlerinde kötü niyetli insanlar olmasından dolayı daha rahat kandırıldılar. Orta Doğu’ya hükmetmek için Kürtler üzerinden oyun oynanıyor. Bu 5 yıllık bir oyun değil… Bölgeye hakim olmak isteyen ABD, İngiltere gibi ülkeler Kürt halkını oyuncak gibi kullanıyorlar. Benim içime sindiremediğim olaysa hem bizim iktidarımızın bu devletlerin istediği gibi davranması hem de bizim Kürt vatandaşlarımız, kardeşlerimiz 1000 yılı aşkın süredir beraber yaşadığımız. Aynı topraklarda barış içerisinde yaşadığımız vatandaşlarımızın bu oyunlara gelmesidir. *** *** *** Bize düşen görev… Yapılan bu oyunların farkına varmalıyız. Türk-Kürt demeden ayrım yapmadan birlikte yaşamalıyız. Her ne sebeple olursa olsun insan aslını inkâr edemez. Etmemelidir. Demokrasi kavramına sıkışıp kalmış bizim siyasetçilerimiz çoğununda bu kavramı bildiğinden emin değilim. Bu topraklarda yaşanlar Türk bayrağını ve devletin bölünmez bütünlüğünü kabullenecek, ondan sonra aslını söyleyebilecektir (Her millet için). Bu konuda bize düşen görev önce Türk olmayı öğrenmektir. Türk doğulmaz! “Türk olunur” Türküm diyen herkes Türk’tür bunun istisnası olmaz. - “Kendini bilen ve gerçek vatanı Türkiye’yi seven her insan düşündüğünde olanların farkına varır. Herkesin düşünme özgürlüğü var. Bunu belirli kişilere bırakmayın!” - S&S (Her Zaman Önde)
  16. Kapatılan DTP'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine(AİHM)götürülmesine gerek yoktur. Neden gerek yoktur; Anayasa'nın siyasi partiler kanunu bellidir. DTP'nin siyasi bir parti olarak oy veren halkının sözcülüğünü yapmak yerine direk terör örgütünün sözcülüğünü yapmaya kalmıştır. Hasip Kaplan'ın açıklamasında ise terör örgütü ile organik bir bağı olmadığını söylemiş, organik bağı yok inorganik bağı vardır mı demek istemiş? Bunları DTP'liler dahil herkes biliyor. Olan güney doğudaki masum halka oluyor. Ölenler günahsız provakasyonlar ile hareket eden cahil halkımızdır. Bu yüzden mahmut arkadaşım böyle bir harekete gerek yoktur. Önemli olan bizlerin halkı bilinçlendirmesidir. Saygılarımla_______S&S
  17. S&S

    Fitch ve Türkiye’nin notu

    Dünya genelinde devletlerin ekonomik durumları hakkında değerlendirme yapan bir kuruluş olan Fitch’in basında yaygın tabiri ile Türkiye’nin notunu BB’den BB+ yükseltmesiyle yani 2 puan arttırması ülke piyasasında olumlu bir etki yaptı. Sizce bir kurumun Dünya ekonomisine not vererek yön vermesi doğru mu? Global ekonomini bir sonucu olarak bir kurum yaptığı açıklamalar bir ülkeyi bırakın dünya ekonomisine yön vermesini doğru bulmuyorum. Bunda başlıca nedenleri sıralayabilirim. Fakat en dikkat etmemiz gereken neden ise bu sistem içerisinde dönen çarkların gerçek hayat gibi adil olmadığıdır. Sonuç olarak hangi kurum olursa olsun bir devlete not vermesi ve bu notu sonucunda ülke ve dünya piyasasını etkilediğini de göz önüne aldığımız kurumun verdiği sonucun objektif olduğu şüphelidir. Ve bunun altından bir neden aranmalıdır. Ülke gündemine baktığımız dünya ekonomisi ve dış siyasette son dönemlerde oldukça hareketli günlerden geçmekteyiz. Siyaset ve ekonomi iç içedir. Nasıl ki spor’un altında içinde gizli siyaset varsa… Puan arttırılmasının sebepleri Uluslar arası para fonu (IMF) ile hükümetin görüşmelerinin sürdüğü bir dönemde böyle bir notun verilmesi, demokratik açılım ile gündemi değiştirildiği bir dönemde bu notun gelmesi ve darbe planı olduğu iddia edilen subayların tutuklanması bazılarının sorgularının halen devam ederken notun gelmesi, DTP’nin ülke gündemini değiştirdiği ve tutuklu kalan terörist başı (katil Öcalan’ın) kaldığı yeri bahane ederek dolaylı olarak cahil vatandaşları galeyana getirmesi ve olaylara müdahale edemeyen veya etmek isteyen yetersiz kalan bir hükümetin olması Fitch’den bu notun gelmesi ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Verilen notun nedenleri Peki, neden böyle bir not geldi? Kısaca yoğun olan ülke gündemi değiştirerek halkın olayları sorgulaması engellemek ve ülke gündeminin değişmesi sağlamak ve iktidarın açılım ile kötüye giden karizmasını milletin gözünde ekonomik açıdan iyi göstererek bir nebze olsun iyiye çevirmek. Dışarıdan gelen bu destek ile nasıl bir yönetimin görev başında olduğunu söylemeye gerek yok… “Ortaya gerçekten yüreğini koyan ve milletini düşünen bir iktidar umuduyla….” S&S
  18. S&S

    DTP ve dış bağlantıları

    DTP İzmir il örgütünde yapılan 2. kongresinde konvoya yapılan saldırılar ve DTP başkanı Ahmet Türk’ün açıklamalarını değerlendireceğim. Yazımın sonunda Onur Öymen hakkında dersim olayı ile ilgili düşüncelerimi söyleyeceğim. Demokratik Toplum Partisi İzmir’de yaptığı kongresinde partililere, İzmir halkı tepki gösterdi. Konvoyun geçişi sırasında taş atılıyor, sözlü atışmalar ve bir arbede yaşanıyor zaman zaman peki buna zemin hazırlayan kim? Basında düşünmeden konuşan kim? Kendi düşündüklerini değil ezberletilenleri söyleyen kim? Kendi vatandaşları mı koruyorum diyerek asıl ayrımcılığı yapan kim? Ahmet Türk ve diğerleri. Siz kendi halkınızı mı savunuyorsunuz? Sizin halkınız sadece Kürtler mi? Eğer Kürtler ise ayrımcılık yapılıyor diye hangi davayı savunuyorsunuz? Bakın Türk vatandaşı olan herkes yasalar önünde eşittir. Fakat bu gibi partilerin veya bir grubun yapmak istediği açılım adı altında bölgeye bir özerklik kazandırmaktır. Böyle giderse ileride olmayacağı ne malum…. Evet Güney Doğu Anadolu bölgesine yatırım az yapıldı. İşsizlik var. Zamanında burada yatırım yapan iş adamlarını ve devletin mühendislerini vuran, kaçıran ve bölgenin kalkınması istemeyen kim PKK. DTP terör örgütünün resmen şehir şubesi gibi gerçekten asıl ırkçılığı, ayrımcılığı kendisi yapıyor. Bunu bilmelerine rağmen devam ediyorlar çünkü başka devletler öyle istiyor. Demoktarik ülke diye geçinen bazı ülkeler bebek katillerini ülkelerinde saklanmalarına izin veriyorlar. Ya onlar sizin halkınıza zulüm yapsaydı ne olacaktı? Aynı şekilde demokrat tavrınızı koruyabilecek miydiniz? Bu yazıyı okuyan arkadaşlar lütfen uyumayın bizim beynimiz yıkanmaya çalışıyor. Oyunlara ve provokasyonlara gelmeyin durumun vahametinin bilincinde olun ve zamanı geldiğinde yasal olarak gereğini yapın… Nasıl bir haldir ki başka bir ülkenin dış işleri bakanı geldiğinde bizim başkentimizden önce Diyarbakır’ı ziyaret ediyor. Nedendir bu ilişki? Diyarbakır halkını çok mu seviyorlar? Aman sevmesinler… Irak’ı sevdiler de ne oldu kan gövdeyi götürüyor. Ayrıca artık kendi vatandaşlarımızın bir takım sözler ile galeyana getirilerek kullanılmasından ben bıktım. Irk ayrımı yapmadan gönülden Türk’üm diyen herkes Türk’tür. Artık yeter sizi kullandılar… Kendinizi bir takım ülkelerin saçma ideolojilerine ve politikalarına hizmet etmeyin kullandırmayın! Bilin ki başka bir Türkiye yok bunun bilincinde olun. Dersim isyanı… CHP genel başkan yardımcısı Onur Öymen’in 10 Kasımda mecliste Demokratik açılım konusu hakkında konuşmak için söz alması ve söyledikleri ile gündeme çıkan Sayın Öymen’in konuşmalarını tekrar tekrar dinledim. Ortada olay yaratacak bir sözü yok. Çanakkale savaşı, Kurtuluş savaşından bahsediyor ve dersim’i cümle içinde geçiyor o kadar. Sonuç Tunceli ilçesinde açıklamalar Öymen istifa etsin diye Beyoğlu’nda yürüyenler Sayın Öymen’in söylediği sadece cümle içinde Dersim’i geçirmesi başka bir şey yok. Buradan da bazı kişiler sanki böyle bir olay bekliyorlarmış ki o sözcüğü çıkarıp aldılar ve ortalığı bulandırdılar. Buradan alevi vatandaşlarımıza sesleniyorum. Birkaç kişinin olaylarını büyütmesine izin vermeyin. Alevileri bu ülkede en çok düşünenlerden biri CHP’dir. Onur Öymen olmadan CHP olmaz. Mecliste kaç tane milletvekilimiz var Öymen gibi düşünün… "Yazmak için yazanlardan değil, gerçekleri yazmak için yazanlardan olalım" İlkelerim; Üstün, Saygılı, Zeki_______________________S&S (Her Zaman Önde)
  19. Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. Bu aynı bayrak altında yaşayan iki kardeşi birbirinden ayırmak isteyen bazı devletlerin oyunudur. Pkk'yı destekleyen devletlerde bellidir. Burada önemli olan halkın sağduyulu olması DTP gibi partilerin oyunlarına gelmemeleridir. Dtp kendi halkının görüşlerini değil imralıdaki bebek katilinin muhettap almıştır ve kapatılmıştır.
  20. S&S

    Orta Doğu’nun Yeni düzeni

    Ülke gündemini yakından ilgilendiren konulara yakından bakmak gerekirse karşımıza karışık bir Harita çıkıyor. Bu harita rol alan devletler ise ABD, Türkiye, İran ve İsrail’dir. ABD hariç diğer devletler bölgenin öncü devletleridir. Irak’ın işgal edilmesi ile saf dışı kalması ve diğer Arap ülkelerinin aktif bir siyasi yapısı olmaması bu güç dengelerini çıkmasına yol açıyor. Başbakan Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletlerine olan ziyaretini uzun vadeli olarak değerlendirdiğimizde Orta Doğunun ne zaman hareketleneceğini bilgisine ulaşmak zor olmaz. Yapılan ziyaretler sırasında Tokat ilinde verilen şehitler daha öncesinde yüzüne gözüne bulaştırılan açılımın örtmek ve muhafazakâr ve milliyetçi kesimin duyguları ile oynayarak yapılmış planlı bir operasyondur. Fakat operasyonun kim tarafından yapıldığı muammadır. Ayrıca DTP’nde bölge halkının gözünde karalamaya yönelik bir harekettir. Olaylara Türkiye açısından bakmak her zaman olduğu gibi bilinmezlikleri ve soru işaretleri olmasına neden oluyor. Yeni Dünya düzeninde güçlü bir Orta Doğu, dolayısıyla güçlü bir İran istenmiyor. İran’a yapılacak operasyon için düğmeye basıldı. Size tarihide verebilirim. 2011-2013 arasında bu operasyonun yapılma ihtimalinden kendi adınız gibi emin olun…. İsrail’in İran hükümetine karşı tedirginleri halen devam etmektedir. Bizim mevcut 59. hükümetimiz iktidar partisi olan Akp’yi seçimlerin yaklaşması ve kötü ülke yönetimi ile bir oy gaygısı sarmıştır. Bu görünmez telaşı ve İsrail ile olan münakaşası tamamen kendi seçmen tabanına oynaması ondandır. Son olarak başbakan Erdoğan’ın İsrail’in Türk hava sahasını kullanmasına yönelik 10.11.2009 tarihli konuşmaları hesap edilerek ve ilerisi (seçimler) düşünülerek edilmiştir. Artık ülkenin çıkarları değil parti çıkarlarının gözletildiği döneme girmiş bulunmaktayız. Bir ülkede bunu gözetilmesi demek o hükumetin ne şekilde olursa olsun her türlü dış isteklere açık olduğunun bir göstergesidir. 2010-2015 Orta Doğusu Beyaz sarayda gizli kalan ve konuşulan konular arasında Orta Doğu’nun geleceğinin konulmama ihtimali yoktur. Bundan yola çıkarak yenidünya düzeninde oluşacak bir Orta Doğunun nasıl olacağı soruları gündeme geliyor. Kısaca bahsetmek gerekirse dağılmış Orta doğuyu bu tarihler arasında göreceğiz. İran’a yapılan harekât sonunda bölgede güçler dengesi İsrail ve Türkiye arasında olacak. Bu durumda ise hareketleri her şekilde kısıtlanmış ekonomik olarak çıkmazda yer alan Türkiye istemeden de olsa buna boyun eğecek tabi ki bunu göstere göstere yapmayacaklar ve yazmayacaklarda belli bir süre, halkında bunu kabul etmesini bekleyeceklerdir. Ve sonuç olarak Orta Doğu’nun tek gücü İsrail kalacaktır. Bilmiyorum bunu bizim yöneticilerimiz göremiyorlar mı? Ya da bilerek mi bu oyunun bir parçası oluyorlar. İlerleyen zamanlarda bunlara göreceğiz… “Giderek zorlaşan hayat karşısında ve güçleşen dünya karşısında zayıflayan (zayıflatılan) bir Ülke…” S&S
  21. admin, siyah_beyaz, cloud, legendary hepinize hoş bulduk. Sıcak karşılamanız ve nezaketiniz için ayrıca teşekkür ederim.
  22. S&S

    İşsizler kime oy verecek?

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) dönem verilerini gerektiği gibi zamanında açıklıyor. İşsizlik oranları, enflasyon, milli gelir, iç-dış borç derken içimizi karartan tabloları her zaman olduğu gibi önümüze koyuyor. Aslında anlayan kişinin yüzüne çarpıyor. Ülke batıyor vatandaş haberin olsun diyor… İşte 5 yıllık teorilerim. Halk başını borçtan kurtaramadığı için bu ayı, bu haftayı nasıl geçireceğim diye düşünüp dururken bu verilere bakmaya vakti olmuyor. Baksa da anlamıyor, zaten seçim zamanı kurt siyasetçiler gariban halkın gönlünü almaya başarıyor… Ülkemizi gidişini hiç iyi görmüyorum. Zamanla yaşadıkça konular hakkında bilgi sahibi olunca anlıyorum ki bu ülke düzelmez (Düzeltmezler!). Her zaman bu kötü sonuçlar ile karşılaşıyorum. Geçmişe, yakın tarihe baktığımda iyi veriler yok değil. Fakat her gelen hükümet bir adım geri götürmüş ülkeyi, belli ki planlı bir oyun sergileniyor. *** *** *** Gerçek işsizlik “Halkı refaha kavuşturacağız” sözlerini içinizde duymayan yoktur. Oy veririsiniz olan refahınızda gider. Bu ülkenin şuanda en önemli konusu İŞSİZLİKTİR. Üretmiyoruz tüketiyoruz. İşsizlik açıklanan rakamlara göre %13,5, 15 yaş üstü 50 Milyon çalışmaya hazır nüfusunda bu kadar işsiz olması yaklaşık 7 milyon işsiz demektir. Gerçek işsizlik verileri ise ülkede bana göre rahat 10 milyon kişinin üzerindedir. Bu rakamlar üniversitelerin her yıl mezun vermesi ve 15 yaşında yani sınırda olan kişi sayısının da 2 yıl içinde araştırma verilerine girmesi ile daha da katlanacaktır. *** *** *** 2012 Kötü yılların başlangıcı 2010 yılına girdik artık. 2009 yılında ülkemizi teğet geçen krizin etkisi ile halen toparlanmaya çalışan orta ölçekli firmalar önümüzde yıllarda maalesef batacaklar eğer kendi öz sermayesi dışında kredi ile büyüyen firmaların bu yıllarda ayakta kalması mümkün değil. Bulunduğumuz yıldan 2010’dan 2012’ ye işgücüne katılma oranlarına karşın nüfusun istihdam olması bire bir olmayacaktır. Şuanda dahi bir çok üniversite bitirmiş gençler işsizken, lise mezunlarını şuanda okul okuyan nüfusu ve 12-13 yaş grubunu da bu genellemeye aldığımızda ortaya şaşırtan rakamlar çıkacak. Benim tahminlerim; 2012 yılında işsizlik 15 milyon dolaylarında olacak. *** *** *** Ekonomik darboğaz 2013-2015 Daha önce “Akp’nin son iktidarı” yazımda bahsettiğim bir tarih vardı. (2013-2015 yılları) Seçimler sonunda Akp’nin seçimleri kazanacağı yazmıştım. Bu düşünceye hala sahibim. Üçüncü kez Akp iktidar olacaktır. Neden derseniz? Daha parti ülkedeki misyonunu tamamlamadı. Bunu gerçekleştirmek için bir dönem daha başa gelecektir. Verdiğim tarihlerde ise şuanda meclisten geçen bazı kanunların, özelleştirmeler, yeraltı madenleri gibi kanunları için gündemde tartışmalar olacak. Yani bundan 3-4 sene sonrasının yılın büyük bir bölümü bunları tartışmak ile geçirilecek. Olan zengin ülkemizin sömürülen madenlerine olacaktır. Akp’nin son iktidarı olması nedeniyle belirttiğim tarihlerde ekonomik anlamda dışarıya tavizler vereceğiz. Zaten iyi olmayan Türk ekonomisi yıkılacaktır. Şuanda bankaların etkilenmemesi yabancı kaynaklı olması ve diğer ülkelere göre ülkemizdeki bankaların daha çok kara yönelik olması müşteriyi koruyacağına halkımızı sömürülecek birer mal olarak görmesi kara geçmelerinin en önemli nedenidir. *** *** *** Sonuç; Gelecekte işsizlik oranında büyük bir artış olacak. Buna karşılık istihdam oranı azalacak. Yukarıda söylediğim siyasi nedenlerden dolayı ekonomideki istikrarsızlık artacak. Dalgalı Kur’a etkili İMKB bundan oldukça etkilenecek. Avrupa Birliği için verdiğimiz tavizlerin sonuçlarını 2015’e kadar bize gösterecekler… S&S
  23. S&S

    İran-Amerika Son Durum Analizi

    Amerika’nın Orta Doğu üzerindeki petrol yataklarına sahip olma isteği ve bazı devletlerin bölgede güçlenmesini etkilemek için politik ve askeri olarak bölgelere müdahale hakkını kendinde görmesinin doğurduğu bir sonuç olarak karşımıza Afganistan ve Irak devletlerine yapılan operasyonlar çıktı. Barış ve demokrasi adı altında bu operasyonlar yapıldı. Savaş için neden bulmak ise ABD için sorun değil… Şuandaki durumda ise bölgede sözde diktatörlük yaptığı iddia edilen İran İslamiyeti Cumhuriyeti var. Bölgenin Amerikalı tabiri ile Orta doğu’nun 2 güçlü devleti Türkiye ve İran iki kardeş devlet biri söz dinliyor diğeri dinlemiyor. Türkiye’yi ekonomik olarak istediği gibi etkiliyor. Siyasi politikası ve iç işlerine kendi eyaleti gibi müdahale edebilen ABD aynı şekilde kardeşi olan İran’a yapamıyor. Bunun doğal sonucu olarak yaptırım uygulamaya kalkıyor onu da doğru dürüst yapamıyor. Avrupa Birliği ülkeleri ile de istediği gibi oynayan Amerika, İran karşısında somut bir adım atamıyor. Bu diğer 3. dünya ülkeleri için bir örnek teşkil ediyor. *** *** *** İran’a Asya desteği İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejat ise dünya’ya kafa tutuyor. Halkı için ezdirmeyeceğini söylüyor. Aslında bir liderin olması gerektiği gibi davranıyor fakat bu sert çıkışlarının bedelini başta Türkiye olmak üzere ileride kötü bir şekilde ödeyecek. Uluslar arası politikada daha ılımlı bir politika izlemesi lazımdır. Ekonomik anlamda İran bakanları da durmadan çalışıyor. Batıya (Avrupa’ya) mahkûm olmak istemeyen İran çıkış yolunu Asya kıtasındaki devletlerden alıyor. Örnek vermek gerekirse son olarak İran’ın gündeminde olan ülkenin kuzeyine yapılacak olan otoban için 180 Milyon Avroluk finans desteğini Fransız bankalarından sağlayamayan İran, dünyanın yeni süper gücü olmaya aday olan Çin bankalarından alıyor. Üstelik Fransa’dan alamadığı 180 milyon avroluk projeyi geliştirerek 400 milyon avroluk finans kaynağı buluyor. Japonya ile nükleer anlamda teknoloji paylaşımına gitmek isteyen İran ilk olarak destek göremese de ilerleyen zamanlarda bunu da çözeceğinden eminim. Neden derseniz? Japonya da küresel kriz ç.ok sert bir şekilde hissedildi. Sanayi sektörü etkilendi. Sıcak paraya ihtiyacı var. *** *** *** İran’a karşı etkisiz bir ABD Bölgeden her zaman gücünü hissettirmek isteyen Amerikan hükümeti her zaman olduğu gibi elindeki tüm kozları kullanıyor. Bunlar siyasi, ekonomik ve askeri olarak ayırabiliriz. Şuandan iki kozunu oynayan ve elini sertleştiren ABD son kozunu ne zaman kullanacağı belli değil. Soğuk savaş döneminden de hatırlayacağız Rusya- Amerika gerginlikleri, İran konusunda da devreye giriyor. Rus S-300 hava savunma sistemleri konusunda tüm baskılara rağmen Rusya bu füzeler için İran ile anlaştı. Buradaki kutuplaşmayı görmemek elde değil. Yeni dünya düzeninde güçlerin nasıl dağılacağını buradan anlayabiliriz. İlerleyen yıllarda bu uçurum artması (kutuplaşmanın) şuanda sarsılan dengelerin rayına oturmasını saylayacaktır. Kesin olmayan şudur ki Türkiye bu kutupların neresinde olacağıdır. Artık devir büyük devletlerin devridir. Yunanistan, Ermenistan, Gürcistan Irak gibi devletler bu oyun için fazlaca küçük. Bu oyunda önemli olan tarafını belirlemektir. Ilımlı olmak bu oyunda işe yaramayacaktır. Aslında Türkiye’de bu oyuna giremeyecek kadar güçsüz ve hangi tarafta olduğu belli bir istisna olarak konumu iyi değerlendirirse kendi değerini diğer devletler gözünde arttırabilir. *** *** *** Obama geldi politika değişmedi Dünya’nın süper gücü olmanın verdiği ağırlıktan olsa gerek başkanlık seçimlerinde 8-10 ay önce dünya gündemini meşgul etti Amerika’daki seçimler, siyahi bir başkanın geleceğini tahmin edebilmek mümkündü aslında nasıl mı? 90’lı yıllarda izlediğiniz Hollywood filmlerinden bazılarını hatırlayın zenci başkan ülkeyi kurtarıyordu. Hollywood bağımsız değildir. Amerikanın psikolojik olarak önce kendi halkının sonrada dünyadaki insanların bilinçaltına bu düşünceyi yerleştirdi. Büyük devletlerin politikaları 100 yıllıktır. Böyle devletler bir elin parmakların sayısını geçmez. Clinton, Bush ve Obama ülkenin politikası hep aynı kalmıştır. Değişen sadece başkanlar ve onların tarzlarıdır. Örneğin C.W.Bush Orta Doğu konusunda daha savaşçıydı karakter olarak. Obama ise “Barışa önem veriyorum” diyor ama yapacağını (ülke politikasını) yapıyor. Saf olan insanlara bu oyunlara yutturuyorlar. Emin olunki bundan sonra Amerika da başkanın kim olacağı bellidir. Son söz; Ülke olarak kendi ulusal politikamıza bile bazı devletlerin yön vermesi, ülke gündemini gerek politikacılar gerek gerekse bazı yazarlar yazdıkları yazılar ile dış güçlere hizmet etmektedirler. Soysal kuruluşlar ile benim pembe darbe olarak niteliğim olaylara zemin hazırlanıyor. Türk halkın her zaman uyanık olsun olayları beyin süzgecinden geçirdikten sonra karar verin. Sağduyulu olun oyunlara gelmeyin! S&S (Her Zaman Önde) Konu hakkında yorumlarınızı ve düşündüklerinizi yazarsanız sevinirim.
  24. Merhaba benim adım Samet herkese selamlar, gündemdeki gelişmeleri ve uluslar arası ilişkiler ile ilgileniyorum. İç ve dış politikayı yakından takip ediyorum. Bunu zaten yazılarımı okuduğunuzda anlayacaksınız. Umarı size faydalı bilgiler sunarım. forum içinde yazılarımı yazacağım. Ülkemizi yakından ilgilendiren konular hakkında umarım iyi bir tartışma ortamı olur. Saygılarımla_________S&S İlkelerim; Üstün, Saygılı, Zeki. S&S sanal imzam, S&S (Her Zaman Önde)
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.