S&S tarafından postalanan herşey
-
Yunanistan AB’yi kandırıyor!
Yalancı Yunanistan (Yunanistan AB’yi kandırıyor!) Son yıllara ekonomik anlamda geriye dönüp baktığımız küresel bir krizin varlığını dünya basınında yerini almış gidiyordu. Wall Street’te başlayan sözde ekonomik krizin izleniri tüm dünyada hissettik. Bu numaraya inanan ülkelerin veya krizin isminin geçmesi bile yatırımcıların gözünü korkuttu. Bu yazımda küresel anlamda ülkemizi de etkileyen fakat bazı devlet adamlarımızın önlem almakta geciktiği yapay kriz hakkında bahsedeceğim. ***** WALL STREET ÖZETİ Amerika’da başlayan krizin ilk belirtilerini ABD’nin en büyük yatırım bankalarından olan Lehman Brothers’ın batırılışı ile evet batırılışı ile bu krizin global çaplı olması için gerekli bir adımdı buydu. Ve başarılı bir şekilde yapıldı. Lehman Brothers’ın batmasından sonra kendi içinde Wall Sreet bir hareketlenme oldu. Amerikan hükümeti tarafından batması göz yumulan şirketin ardından J.P Morgan için aynı tehlikeli bekleyiş başladı. Sanayi ve yatırım devi olan J.P Morgan’ın batışına aynı hükümet göz yummadı ve kredi musluklarını açtı. Morgate sisteminde bankaların insanları ödemeyecekleri krediler vererek piyasayı adeta şişirdiler. Amerika gibi ekonomi alanında dünya çapında sayılı ülkelerden olan bir devletin bankacılık sistemini bilinçsiz olarak böyle bir hareket yapması beklenilmemelidir. Yani her şey bilinçli yapılmıştı. Bir anlamda bazı kurumlara yani kapital sistemin Amerikalı ve diğer insanlara oynadığı kusursuz bir oyunu izledik hep beraber, izlemeye de devam ediyoruz. ***** Avrupa etkileri Avrupalı yatırım devlerinin Amerika’da işlem gören şirketleri ve şirket hesapları bunlardan olumsuz etkilendi. Hazırlıksız olan şirketler battı. Avrupa’daki etkilerine en güzel örnek HSCB Bank’tır. Avrupa’da o raddeye geldi ki neredeyse batacaktı. İspanya, Almanya’da nüfusu ile orantılı olarak işsizlik sorunu ortaya çıktı. Diğer gelişmekte olan Avrupa ülkelerinden bahsetmeme gerek bile yok… ***** Yunanistan’ın yalanı 2007’nin son aylarından 2010 yılının ilk aylarına geldiğimizde genel anlamda dünya ekonomisine baktığımızda özellikle Avrupa’da “Yunanistan can çekişiyor” ya da “Yunanistan iflasın eşiğinde” söylemleri ile haberleri gördük ve görüyoruz. Bütün bu oyunlar sadece Avrupa Birliğinden yardım fonu adı altında hibe edilen parayı alabilmek. Şuanda Yunanistan’da söylentilerde ki gibi bir kriz yok. Rakamları şişirmek olanaklar içerisindedir. Bugün özel bir şirket gerçek gelirini devletten gizleye bildiğine göre bir ülkeden bahsettiğimizde neler yapılabileceğini göz ardı etmemeliyiz. ***** Kredi kuruluşlarına güvenmeyin! Dünya genelinde kapital sistemin, ekonomiye kattığı kredi derecelendirme kuruluşları! Fitch veya S&P (Standard & Poor’s) ve diğer kuruluş. Ülkeler arasında bir değerlendirme yaparken ne kadar objektif olabileceklerini sanıyorsunuz? Ben bu kuruluşların tarafsız olduğuna inanmıyorum. Uluslararası para fonu (IMF) ile Türkiye arasında anlaşma yapmak için neden bu kadar beklenildi? Neden IMF’ye net bir cevap verilmedi. Ülke yönetiminde başarısız fakat vatandaşlarını kandırmada başarılı olarak gördüğüm iktidar bu oyalama taktiği ile 3 yıl kazandı. IMF’ye müzakereler başladığı zamanlarda hayır denseydi. Kurumun belirli periyodik dönemlerde ülkeler hakkında açıkladığı raporlarda Türkiye gerçek karnesini görecekti. Fakat dediğim gibi tilki kurnazlığı ile bu engellendi. Bakın hala net bir cevap vermiş değiliz… - Son söz ”Ekonomik ve siyasi anlamda korktuğum yıllar 2013-2015 yılları arasıdır. Ülke ekonomisi ve seçim dönemine gelmesi 2011 yılında seçimleri kazanacak olan Akp’nin oynadığı son kapanış oyununu belirttiğim tarihlerde göreceğiz. Umarım düşündüklerim gerçekleşmez. Yoksa..." S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
-
Sosyal paylaşım siteleri ve grupları
Forum yönetimin arkadaşlara anlayışları için teşekkür ediyorum. -http://www.facebook....=368920369657-
-
Sosyal paylaşım siteleri ve grupları
İnternet artık hayatımızın her alanına girdi artık toplum olarak kullandığımız ve vazgeçilmezlerimiz arasında yerini almaya başlayan internet ortamına sosyal paylaşım siteleri ve gruplarda eklenince, lüksler giderek ihtiyaç haline gelmeye başladı. Düşünen İnsanlar olarak kurduğumuz grubumuza herkesin katılmasını bekliyoruz. Uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin üzerine düşen görevler, ülke yönetimi ve sosyal sorunlar çelişkide kalan tüm sorular... düşünceleriniz ile çözüme kavuşacaktır. Kendine güvenen vatanını seven herkesi "Düşünen İnsanlar" Grubumuza bekliyoruz. -http://www.facebook.com/group.php?v=wall&gid=368920369657- ilginiz ve anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim. S&S
-
“Bravo MOSSAD” örnek alın (!)
“Bravo MOSSAD” örnek alın (!) İsrail gizli servisi dünya üzerinde diğer devletlerin söz geçiremediği yalnız ve yalnız ülkesinin çıkarları doğrultusunda hareket eden bir servis olan Mossad yine ismini ve prestijini korumayı başardı. İsrail’i böyle bir teşkilata sahip olduğu için tebrik ediyorum. Ülkesinin çıkarlarını düşünerek her şeyi yapabileceğini tekrar dünya’ya gösterdi. ****** Mossad yaptığı en son ve de en önemli görevi Hamas liderleri Mahmud el Mabhuh’u ortadan kaldırmak olmak. İnsanların birbirlerini öldürmesine karşıyım fakat ortada ülke çıkarları söz konusu ise ve siz bunun için yetiştirilmişseniz o zaman size verilen görevi yerine getirmenizden daha doğal ne olabilir ki, bir mağaza sahibinin dükkânını açması gibi yerini bildiğin birini öldürmek… Örnek MOSSAD Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yani bizimkilerin ne yaptığı belli değil fakat aynı operasyonları Irak’ın dağlarındaki Pkk’lı köpekler için istiyorum. Normal itler için değil tabiî ki örgüt başları olsun gidip vursunlar. Mossad’ın bizimkilerden bir farkı ülkede siyasi birliğin olmasıdır. Her zaman arkasında güçlü bir İsrail’in varlığı hissetmek işlerine olumlu olarak etkiliyordur. Malum Orta Doğu’nun şımarık çocuğu İsrail teknoloji onlarda, para onlarda, politika onlarda daha ne olsun bunları korumak için bütün bir devlet yapısı da var. Korumasınlar mı? Ülkelerinin çıkarlarını… Her ne sorunları olursa olsun İsrail dışa karşı kendi içinde bütünlüğünü çok iyi bir şekilde sağlıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, olayları kınadığı demokratik bir ülke olarak bu tür olayları kabullenemeyecekleri söylediyse de bu çıkışıyla bile yapılan suikastta bir oyuncu olduğunu göstermiştir. Bir nevi bu açıklaması ile memnuniyetini dile getirmektedir. ****** NATO ne yapıyor? Afganistan’da sözde Taliban’a yönelik operasyonlarına devam eden NATO Amerika’nın önderliğinde yine tuhaf operasyonlar ile sivilleri öldürmeye devam ediyor. Ellerinde teknoloji ile Afganları retinalarından genetik kodlama ile bölge halkı olup olmadığını ayırt eden ABD ve NATO güçleri nasıl olurda sivilleri ayırt edemez… Bunun cevabını siz kendi içinizde benliğiniz ile baş başa kalarak düşünün! - S&S (Her Zaman Önde) ***********
-
Ergenekon kılıfı altında gizli siyaset
Ergenekon kılıfı altında gizli siyaset Ergenekon terör örgütü adı altında hazırlanan iddianamelerin 25 Temmuz 2008 tarihinde kabul edilmesinin ardından artık ülke gündeminde başarısızlıkların ve saklanmak istenen gerçeklerin önüne Ergenekon diye bir dosya ileri sürülecekti. Dosya olarak herkesin bildiği gibi Ergenekon devlet içinde devlet anlayışı olduğu söylenmişti. İncelemeler halen devam etmekte gündemden biraz düştüğü zaman hemen tekrar gündeme getirilmesi (darbe planları, suikast iddiaları) devletin bu dosyanın arkasına sığındığını gösteriyor. ****** Erzurum-Erzincan ve tarikatlar Derin devlet anlayışı olduğu öne sürülen Ergenekon terör örgütü diye bir yapılanmanın olduğu gerekçesiyle orduya ve emekli subaylar incelemeye alındı. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un sözlerinde de dile getirdiği gibi orduya karşı bir yıpratma politikası izledikleri apaçık ortadaydı. Fakat bu oyunun içinde olanlar kendilerine de zarar verdiklerinin farkındalar mı acaba? Hala diri tutulmaya çalışılan ve ilk günkü amacı aşan Ergenekon dosyasının arkasına sığınmak isteyenler kendi ideolojik faaliyetlerini bu dosyanın üzerine atarak gerçekleri gizlemeye çalışmaktadırlar. İktidar partisi olan Akp’nin ekonomideki istikrarsızlığı Ergenekon üzerinden gündemden düşürdüğünü asıl sorun olan işsizlik, üretim gibi sorunlar olması gerekirken kendileri dâhil boşa zaman harcıyorlar. İktidar partisinin ülke yönetiminden anladığı demek ki sadece gündemi değiştirmek ve Ergenekon kılıfı gibi bazı dosyaların arkasına sığınmak. Yaptığı işlerini açığa çıkaranları ise bunlara yataklık yapmakla suçlamak insanları gözleri korkutmak eğer yönetim tarzları buysa gerçekten çok başarılılar… ****** Erzurum ve Erzincan’da yaşanılan savcıların kendi arasındaki yetki kavgasının altındaki olayları incelemek devletin temel organları arasındaki zıtlığı ortaya çıkarmaktadır. Yasama (TBMM), Yürütme (Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu), Yargı (Bağımsız mahkemeler) birbirleriyle olan uyumsuzluklarını ortaya çıkarmaktadır. Yaşanılan son olaylar ile devletin kendi temel organları, kurumları arasında bir uyuşmazlık olduğu ortadadır. Bu uyuşmazlık Yargı’nın yani Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’nın savcıların olaylarına müdahalesini bilinçli olarak geciktirmiştir. Neden? Devletin temel organları dediğimiz yasama, yürütme ve yargı arasındaki uyuşmazlık ve belirttiğim gibi iktidarın ekonomideki başarısızlığın üstünü örtmek için bir kılıf olarak kullandığını Ergenekon dosyasını yürüten savcıları bilerek el çektirilerek hükümet uyarılmıştır. Bir anlamda yargı, yürütmeye dur demiştir. ****** Olayları özetine gelirsek, kötü bir yönetimin durmadan arkasına sığındığı istediği zaman gündemi değiştirmek için kullandığı, asılsız iddialar, darbe ve suikast planları gibi oy kaygısı ile her seferinde Ergenekon kılıfını kullanan bir iktidar! Bütün bunlara zamanında dur demeyen yargı organları, geç müdahalesi ile dikkatleri üzerine çeken HSYK’nın ortaya çıkmasıdır. - Son söz; “ Her şeye rağmen yargı olayları tarafsız bir şekilde inceliyorsa, Hukukta bir yerlere gelmişiz demektir. Eğer aksine bir durum var ise hala 1950’li yılların zihniyetindeyizdir.” - S&S (Her Zaman Önde) ***********
-
“Türkler et yer!” Yanlış Devlet Politikası
Yazıda da belirttiğim gibi 'Burası Türkiye' denetimler hangi sektörde düzgün oluyor da ithal et sektöründe olsun bu şekilde bile haddinden fazla et getirdiğimize inanıyorum yoksa üretim ile tüketim arasındaki fark kapanmaz Hele ki bu kanunlar ile serbestliği konusunda bir sonuç çıkarsa kendi halkımız şuanki durumundan daha kötü olur zaten işsizlik malum çözüm bulunamıyor birde et işinde böyle bir günü kurtarıcı çözümler getirilirse vay halkımın haline... bilgisi olanların bizimle paylaşmasını tabii ki isterim Saygılarımla____________S&S
-
“Türkler et yer!” Yanlış Devlet Politikası
“Türkler et yer!” Yanlış Devlet Politikası Ülkemizde son zamanlarda et ürünlerine gelen zamlar ile gündeme gelen konular arasında yerini alan ithal et tartışmaları sürerken et üreticilerinin sorunlarından ve acımasızca kendi haline bırakılmış olan hayvancılığın ve köylünün dertleri dinlemekle ve bunları yazmakla bitmez. Bu yazımda kısaca üretici konumundaki köylülerin ve uygulanan yanlış devlet politikalarını yazacağım. ****** Ezilen efendiler… Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü olan “Köylü milletin efendisidir” sözü artık bu dönemde efendi (küçümseme) kavramının farklı algılanmasından olacak ki köylüler üzerine gidiliyor. Üretici konumunda olan köylülerin desteklenmesi gerekirken nasıl bir yöntem ise köstek olunuyor. Ülke yönetimine baktığımız zaman çeşitli bakanlıkların olduğunu görüyoruz buna rağmen üretici mağdur oluyorsa var olan sistemin tekrar gözden geçirilmesi ve reel kararların alınarak kesin bir iyileştirmenin yapılması lazım. ****** İthal et çözüm değildir İthal et çözüm olabilir mi? Diye bazı kişilerin kafasına takılmış olacak ki bu soruyu kendilerine sormuşlar. Bakın biz bu hallere günü birlik işler ile geldik. Artık günü kurtarmak ile bu iş olmaz. Eğer ithal eti serbest bırakırsanız! Zaten bitme noktasında olan üretici köylüyü iç piyasada mahfedersiniz. İthal et bir kere piyasaya girdi mi baş edilemez. Edilir diyenlerin ‘Burası Türkiye’ sözlerini hatırlatmakta fayda vardır. Ama bu serbestliğin kimin veya kimlerin işine yarayacağı bu kadar sermayeli işleri kimlerin çevirebileceğini tahmin etmek zor değil… ****** Yanlış üretim politikaları Ülke olarak et tüketim miktarımız 1.200.000 tondur. Kendi içimizde ne kadar karşılıyoruz bu miktarı üretim 600.000 bin ton arada yüzde yüz fark var. Bu uygulanan yanlış politikaların sonucudur. Yeterince teşvik verilmemiştir. Üretim girdi faktörleri ile firmanın (küçük üreticilerin) maliyetleri karşılayamaz hale gelmiş ve et piyasası belli başlı firmaların elinde oyuncak olmuştur. Bu belli başlı büyük firmalar ise bu et ithalatını istemektedirler. Neden derseniz bu işin altında kalkabilecek bütçeye sadece onlar sahiptir. Ülkemizin yaşam şartlarını göz önüne aldığımızda evine düzenli olarak et ve et ürünleri getiren kesim ülke nüfusunun çok az bir miktarını oluşturmaktadır. Bunları göz aldığımızda insanların para hırsı için daha neler yapabileceğini düşünmek gerek. - Sonsöz; “Ülkemizdeki belirli şartlar altında yaşama mücadelesi veren halkımıza ve onları köşklerden yöneten karnı tok yöneticilerimizin bu konuda daha duyarlı olmasını bekliyorum. Her ne kadar olmayacağını bilsem de…” S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
-
Dünya’nın kaderini değiştiren A.Hitler ve sözleri
Almanya’nın ve Avrupa’nın yakın tarihte gördüğü, dünya devletlerini gizliden gizliye korktuğu bir döneme damgasını vuran Adolf Hitler (Führer) söylediği sözler ile nasıl bir insan olduğunu gözler önüne seriyor. Kişiliğini biraz daha yakından incelersek aslında korkak ve içine kapanık bir insan olduğu anlaşılıyor. Beni lider olarak etkileyen Hitler’in o dönemde dünyayı dize getirmesi ve daha diğer birçok özelliği... Merak edenlerin Hitler dönemindeki Almanya’yı incelemesini istiyorum. Dünya’nın kaderini değiştiren 2. dünya savaşının baş aktörü olan Adolf Hitler’in söylediği tarihe geçen o sözler; ****** Adolf Hitler'in Söylediği Önemli Sözler: • Yalan ne kadar büyükse, inananı da o kadar çok olur. • Hayat güçsüzlüğü affetmez. • Ben Dünya'ya insanları güçlü yapmak için gelmedim, onların güçsüzlüklerini kullanmak için geldim. • Ancak bir deve iğnenin deliğinden geçtiğinde büyük bir insan seçimle iş başına gelebilir. • Politika, yapılan tarihtir. • Diktatör, bisikletle giden adama benzer durursa devrilir. • Her kim bize karşı ayaklanırsa kendisini ölü kabul etmelidir. • İşgal altındaki topraklarımız anavatana ateşli protestolarla değil, kılıcın indirdiği zafer darbeleriyle katılabilir. • Dünyanın altını üstüne getiren büyük olayların tamamı yazı ile değil sözle meydana getirilmiştir. • Siyasi kuruluşlar birbirleri ile karşılıklı çıkarlarından dolayı göstermelik anlaşırlar. Benim felsefi doktrinim dünyayı tekrar mutlu bir şekilde yaşatacak güce sahiptir. Böyle bir idealde elbette ki geçici anlaşmalara yer yoktur. • Beceri ve yetenek eğitimin bir ürünü değildir. Bu yetenek kişide doğuştan vardır. Yani bu Tanrı'nın bir lütfudur. • Savaşta her zaman kaybeden taraf suçludur haklı olsa bile. • Eğer savaş kaybedilmişse bu benim umrumda bile değil. İnsanlar perişan olurlarsa olsunlar. Bir tek gözyaşı bile dökmem onlar için; onlar hiç bir şey hak etmediler. ****** 1945 (2.Dünya savaşının son yılı) • Eğer savaş kaybedilmişse halkı da kaybetmenin hiç bir önemi yoktur. • Zayıfa acımak doğaya ihanettir. • Düşünce özgürlüğü tüm kötülüklerin anasıdır. • Şeref ve namustan yoksun milletler ergeç hürriyet ve bağımsızlıklarını kaybederler. • Eğer bir millet özgür olacaksa;gurura,irade gücüne,meydan okumaya,nefrete,nefrete ve yine nefrete ihtiyaç duyar.. • Mustafa Kemal; bir millet, bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi, kendini kurtaracak vasıtaları yaratabileceğini ispat eden adamdır. • Yaşama hakkın, mücadele gücün kadardır. • İnsanlığın bir gün büyük mücadelelere neden olacağı kuşkusuzdur. Sonunda var olma içgüdüsü galip çıkacaktır. Budalalık, korkaklık ve kendini beğenmişlikten oluşan insanlık bu içgüdü karşısında eriyip gidecektir. “Führer artık yok!” (20 Nisan 1889 / 30 Nisan 1945) - S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST ***********
-
Bir günlüğüne erkek olsaydınız...?
nasıl bir soru bu böyle keşke herkez erkek olsa ama gerçekten erkek bazıları öyle geçiniyor...
-
Kendimi yakışıklı bulmuyorum
Merhaba GS'li kardeşim. resimlerine baktım. 12 Yaşında çok yakışıklı bir gençsin şimdi senin kendini beğenmemem normal ergen psikolojisi ama merak etme sana bakmayacak kızda sorun vardır. Ne güzel geçsin bunları düşünme daha bir sürü sorunla karşılaşacak olgunlaşacaksın önemli olan beden değil beyindir. Bunu unutma kızlar serseriler ile gezer ama bir ömür boyu beyefendiler ile olmak ister. Daha yaşıtlarındaki kızlarda da aynı sorunlar var ben güzelmiyim diye toz pembedir hayat o yaşlarda ben 20 yaşındayım en son bana şiir yazdıran biri çıktı ama ne şiir gelde bana sor http://www.turkish-media.com/forum/topic/189866-unutmamak/ tekrar söylüyorum takıntılı olma kardeşim gayet güzelsin derslerine ağırlık ver!
-
Prens Charles Müslüman mı oldu?
Merhaba Ahmet bey, Michael Jackson'ın Müslüman olabilir inanırım ama Presn Charles'ın müslüman olduğu haberlerine inanmıyorum ve katılmıyorum. Dini konularda yazdığınız bazı yazılarınızı okuyorum. Politik gündemde fırsat buldukça MB'da takip ediyorum yazılarınızı beni hatırladınız mı? Saygılarımla_______S&S
-
2010 ve modern irtica
Ülke gündemini zaman zaman meşgul eden konular arasında yer alan ve gündeme geldiğinde ciddi ciddi konuşulan gerçek gündemi ve olayları gizlemek için kullanılan kılıflardan biride irticadır. ****** İrtica’nın sözlük anlamına baktığımızda kısaca kökten dinci ve gericilik hareketi olduğunu görüyoruz. Peki, bu gericilik hareketi neden kullanılıyor? Belirli bir zamanı var mıdır? İrtica (gericilik) hareketi ve muhafazakârlık diğer bir tabirle aşırı dincilik ülkemizde laik ve demokratik anlayışa ters düşmektedir. Gerçi halen laiklik ve demokratik olmak gibi sözcüklerin Türkiye’de ne anlama geldiği belli değil… ****** 2010 ve modern irtica İrtica hareketlerini sadece din ile kısıtlamak en büyük ahmaklıktır. Bu söz biraz ağır olsa da maalesef doğrudur. Terörizm=İslam gibi bir eşitlik yapan batılılar ile ülkemizde de batılılar gibi gericilik hareketleri bazı kavramlar ile bir tutulmak istenmektedir. Halkımızın çoğunun Müslüman olmasının bir sonucu olarak bunu kullanmak isteyen kişi ve kurumlar her zaman olmuştur. Bu şartlar altında olmaya da devam edecektir. Bu din faktörünün kullanılması başta Türkiye sonra İslam dini( Müslümanlar) üzerinde olumsuzluklara yol açmıştır. ****** Dini kullanmak isteyenler ülkemizde her zaman başarılı olmuştur. Halkımızın büyük bir kısmının saf, diğer kısmının ise okumuş cahillerden oluşması, belirli kavramları gözü kapalı kabul etmesi, sorgulayıcı olmaması din üzerinde oynanan oyunları kaçınılmaz hale getirmiştir. Türkiye’nin son iktidarlarına ve seçim politikalarına baktığımızda dini ve dini kesimlerin nasıl kullanıldığını göreceğiz. Bir konuya açıklık getirmek gerekmektedir. Bu yazılanlardan sonra dini kullananda Amerika destekli politikacılardır. Bizi dinden çıkaranlarda Amerika destekli politikacılardır. ****** Son söz; “Gerçekleri görmek için tarafsız olmak ve çok yönlü olayları incelemek gerekir. Yazılanları anlamak için sadece okumak yetmez!” S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
-
CHP’yi parçalayacaklar
CHP’yi parçalayacaklar Cumhuriyet Halk Partisi (Chp) partinin geçmişini size anlatmayacağım en köklü parti olan ve deniz Baykal ile özdeşleşen 6 oklu parti eğer gereken yapılmazsa parçalanacak. Bu yazımı fazla uzun tutmadan bildiklerimi yazacağım. **** ***** **** Ülke gündemi ve malum iktidar olan partinin gündemi belli, nasıl isterse öyle gündem oluşturuluyor. Beceriksizliklerini ordu üzerine oynayarak ve İsrail ile yaptıkları gibi danışıklı dövüşerek seçim hazırlığına ve oy kayıplarının farkında olarak başlayan bir iktidar. 3. dönem seçileceğinden kuşkum yok! Halk saf 3 torba kömür ülkenin özgürlüğü… **** ***** **** Bilinmeyen bir diğer gerçek ise her partide olduğu kadar Chp’de olan parti içi çürükler (bilinçli olarak parti içinde olan ve parti aleyhine çalışan) ilerleyen yıllara da 2015’e kalmadan Chp için sona yaklaşmış olacak. Bunun nedenleri arasında laikliği ve Atatürkçülüğü savunan tek parti olması… kısacası Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti önce Chp’yi bölerek sonrada Türkiye’nin 100 yıllık hesabını kapatarak görecek.(1920-2020). **** ***** **** Bu söylediklerim inandırıcı gelmediyse Akp hükümeti göreve geldiği günden bugüne ülkenin dış borcunun ne kadar olduğuna bakın, partiye ismi geçen iş adamlarının yaptığı yatırımlarına ve 2002 den sonraki büyüme oranlarına bakın, dış borçlanmaya bakın, ülke 80 yılda yapılanların 8 yılda satılmasıyla yönetilmez. Ancak o dönemi kurtarırsın borçlu olacak olan gemileri olan başbakanın oğlu değil 70 milyon fakir halktır. Bunları göz önüne alarak nasıl bu oyunlara gelirsiniz? Diğer yazılarımda bu konuların ayrıntılarıyla yazdım. Anlamak isteye… Korktuğum yıllar 2013 ve 2015’tir. - Son söz; Yazdıklarım bazı kişilere senaryo gibi gelebilir. Benim referansın zamandır. Tüm yazdıklarım arkasındayım. Önümüzdeki yıllarda hepsini göreceksiniz… - S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
-
İktidara muhalefet olur mu?
İktidara muhalefet olur mu? Ülkemizdeki Cumhuriyet tarihine baktığımızda hep bir iktidar ve genelde ona karşı olan bir muhalefet partisi görmüşüzdür. Bu tablonun artık değişecek mi yoksa 80 yıldan beri aynı şekilde devam mı edecek. Parti içinde demokrasi var mı? Yazımda bu konuları ele alacağım. ***** Halk saf Seçimlerin yaklaşması ile insanların kafasında daha doğrusu oyunu kime atacağını bilmeyen ve son anlık halk jestlerine açık olan Türk halkının kurnaz siyasetçiler ile kandırılmasına az bir zaman kaldı. Şuanda en güçlü muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olduğuna göre iktidarında muhalefeti bu iki partidir. Meclis dönemlerinin incelediğimizde Mhp’nin biraz daha iktidar ile uyum sağladığını görmüşüzdür. Bu durum aslında Chp ile de farklı değildir. Herkes yerinden (Koltuğundan memnun) olan halka oluyor! Fakat partizan halk anlamıyor… ***** Muhalefet var mı? Muhalefet dediğimizde şuan ki hükümeti sandıkta yerle bir edecek bir parti yok. Bunu artık kafanıza sokun… Ben hiçbir parti mensubu değilim gördüklerimi yazıyorum. Belli bir süredir hem Mhp’yi hem Chp’yi takip ediyorum. Bu iki sözde güçlü muhalefet partisinden bir şey olmaz iktidar yine belli… Buna sevinenler ve üzülenler olabilir. Üzülenler artık kendilerine çeki düzen versinler artık. Bu ülke yönetiliyor ama nasıl yönetiliyor? Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) öyle veya böyle bu ülkeyi yönetiyor. TÜİK’in emin olmadığım verileri bile durumun vahim olduğunu gösteriyor. Tabi anlayana… ***** İti ite kırdırma Türkiye’de yıllarca uygulanan dış güçlerin oyunları halen de devam etmektedir. Eğer biraz duygusal ve dini, ırk gibi konularda sağduyulu değilseniz bir olayın içine girmemeniz an meselesidir. Sağcı- Solcu terimlerini (kavramlarını) her zaman reddetmişimdir. Kardeşleri bir birine düşüren bu oyunlara maalesef halkımız fena halde gelmiştir. Şuanda Türkçülük- Kürtçülük diye bizi ayırmak istiyorlar. Bizim ehli hükümetimizde bu oyuna gelip açılım yapıyor. Ne zaman araştırdınız da bazı yurt dışı ziyaretler sonrasında bu açılımı yaptınız? Yaptığınız açılım sürecini kim hazırladı? Bazı bakanların açılımdaki maddelerden yeni mi haberi oldu? Bu soruların cevaplarını devlet büyüklerinden istiyorum. Saygılarımla... S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST ***********
-
Halkımı sevdim
Halkımı sevdim Sevdim güzel halkımı çıkar beklemeden Seçimlerde oy beklemeden Benim kim olduğumu bilmiyorlardı Ben yinede sevdim. ***** Her zaman karanlığa sessizce giden, Ülke politikalarını sessizce izleyen, Gelen zamlar karşısında sağduyulu olan Halkımı sevdim sokaktaki tinercesine kadar... ***** Evine ekmek götüremeyen Evliyken evine bakamayan Bu sistemin içinde kalmış Saf ve temiz halkımı sevdim. ***** Zorluklara göğüs germek için çabalayan, Her ailede kendini diğer ferdler için unutan Diğerinin iyiliği için çalışan art niyetli olmayan Halkımı sevdim, sadece sevdim... - “Her ne olursa olsun bu halkı düşünen birileri olacaktır. Ne kadar çaresiz olsalar da…” - S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
-
Unutmamak
Unutmamak Gerçekleri bilmek yetmez bazen insana öğrenmek ister her şeyi, Öğrendiği zaman katlanamaz gerçeklerin acılarına İstediği gibi olmaz hayat uzak kalır istediğine, Uzak kalmak sorun değildir aslında... ***** Önemli olan karşındakinin ne kadar değeri olduğudur Eğer karşısındakinin değerini biliyorsan özlemek sorun değildir artık... Anlamak için yetmez bazen dinlemek, an gelir anlatılanları anlayamaz insan Çaresiz kalır akan zamana karşı katlanmak zorunda kalır bu duruma ***** Çaresizliği anlatılamaz o durumda Kelime bulamaz insan o haline bırakır zamana İstediğinden uzaktadır artık, kabullenmiştir Unutamaz onu, elbet bir gün dönecektir ona... S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST -http://blog.milliyet.com.tr/ssfarki-
-
Türkiye'nin son bir ayı...
Son haftaların analizi Yeni yıl ile beraber soru işaretleri ile dolu bir yılı daha geride bıraktık. Neden soru işaretleri diyorum. İçimizde “neden” diye bu ülkede yaşarken kendine sormayan var mıdır? Bu yazım da girdiğimiz yeni yılın ilk haftasının önemli olaylarını değerlendirmeye çalışacağım. *** **** *** Suikast bahane Aralık ayının son günlerinde başbakan yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast girişimi ile ilgili iki subayın elinde adresler ile yakalanması polis tarafından gözaltına alınması ve daha sonra bildiğimiz sürecin işlediğini gördük. Genelkurmay’dan yapılan açıklama görevli subaylar orduda bilgi sızdıran bir kişiyi takip ettiklerini yönünde oldu. Bu olaya ve Ankara’daki Özel Harp dairesine bağlı Seferberlik tetkik Kurulu dairesinde yapılan 24 saati geçen aramalar… işin tuhaf yönlerini ele alırsak eğer ordu içinden böyle bir suikast planı hazırlandıysa bu şekilde polislere yakalanmadan gerekli incelemeleri yapılır ve Arınç’a malum suikast düzenlenir ve başarıya ulaşırdı. Bunu yapmak o şekilde eğitilmiş subaylar için normal görev gibi, olayların diğer tuhaf yanı Genel Kurmay başkanı “Bize karşı asimetrik savaş var” demesi bu şekilde bir açıklamadan 2 sonuç çıkar yakalan subaylar ya orduya karşı ihanet etmiştir ve karalamak için bu girişimde bulunmuşlardır. Ya da orduda Genel Kurmaydan habersiz işler döndüğüdür. Her iki durumda kötüdür. Arınç suikasti bana göre Özel harp dairesindeki Kozmik oda olarak belirlenen odalara girmek için bilinçli olarak hazırlanmış bir plandır. Bunun içine maalesef devletin bazı kurumları da girmiştir. Sonuçta bu şekilde bir oyunu da gördük üstelik hiç hata yapılmadan oynanmış olması da Türk halkı için ayrı bir önem taşıyor! *** **** *** Sigara ve diğer zamlar Her zaman olduğu gibi yen yıla bir Türkiye klasiği haline gelen zamlar ile başladık. Daha 2010’ girmeye sayılı günler kala zamlar açıklanmaya başladı. Benzin’e gelen zamlar, elektrik, doğalgaz’a gelen zamlar derken vatandaş neye uğradığını şaşırdı. Şaşırdı diyorum ama koyundan beter ne yaparsanız sesleri çıkmıyor. Bunun yanında iktidarın hakkını vermek lazım asgari ücrete ve emeklilere yaptığı zamlar ile de halkı kelimenin tam anlamıyla ihya etti. *** **** *** Sigaralara gelen zamlar ise tam bir muamma neden mi? Artık Türk tütün piyasasından yerli üretim yapan bir firma kalmadı. Düne kadar Tekel vardı o da özelleşti. 3 büyük firmaya kaldı bizim 80 milyonluk dev piyasa… Herkes sigara içmiyor fakat içenlerin sigara ücretleri ile kıyaslandığında günlük nakit para dönen bir sektör olduğunu da düşünürsek hata’nın büyüklüğünü daha iyi anlarsınız. Gelen zamlar neden 3 yıl önce yapılmadı? Çünkü o zaman özelleştirmeler tam anlamıyla yapılmamıştı. Yani yabancı yatırımcının cebine değil bizim yerli sermaye kazanacaktı o zaman… işte nasıl yönetiliyoruz. Halka değil başkalarına hizmet eden bir hükümet nasıl olur ortaya çıkıyor. Bu fikrime katılmıyorsanız. Bu soru size sigaralara yapılan bu zamların farkı kime gidiyor. Hazineye mi? 3 büyük sigara devinin kasasına mı? *** **** *** IMF ile anlaşma Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşmak için daha önceden masaya oturulmuştu. Anlaşma yapılacağı söylentilerinin olduğu zaman bu anlaşmanın yapılacağından emindim. Bu işler “Kriz bizi teğet geçti”, “IMF olsa da yaparız olmasa da yaparız” diyenlerin ne kadar bu işi profesyonel yaptıklarını gösteriyor. Şimdi sorsanız iyi bir anlaşma yaptıklarının buna ihtiyaçları olduklarını böyle bir kuruluşun bu durumlar için var olduğu ifade eden süslü cümleler ile her zaman olduğu gibi halkı uyuturlar…. Son söz; 2010’da bizi geçtiğimiz yıldan daha kötü bir yıl bekliyor. Her yıl bir adım geriye gidiyoruz. Ülkenin geleceği karanlık… iyi düşünün buları sizde göreceksiniz! S&S (Her Zaman Önde)
-
Okullar modern hapishane!
Başlık size anlaşılmaz mı geldi? Nedenleri yazıyı okuduktan sonra bir düşünün… Her zaman olduğu gibi ülkenin yoğun siyaset gündeminin arkasında kalan büyük sorunlar görmezden geliniyor. Eğitim sistemindeki zıtlıklar birbirini izliyor. Bu yazımda ülkemizde eğitim sistemini ele alacağım. *** **** *** Türk Eğitim Sistemi Eğitime ilk olarak ilkokul ile başlayan çocukların (şimdi anasınıfından) ortaokul ile eğitimleri sürdürüyor. Sonra lise ve üniversite bu tabloyu herkes biliyor fakat işin garip olan tarafı Milli Eğitim bakanlığı tarafından belirlenen müfredatın yine aynı bakanlık tarafından Yüksek Öğretim Kurumu tarafından yapılan üniversite giriş sınavı sistemini arasındaki çatışmayı görmemek elde değil… Öğrencileri sınava hazırlayan müfredatı belirleyen Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencileri sınav yapan yine Milli Eğitim Bakanlığı! Madem bu müfredatı uyguluyorsunuz yaptığınız sınavı da okullarda verilen eğitimlere göre uygulayın en basit örneği lise ve ilköğretimde öğrencilere verdikleri eğitimi kalitesi ile lise ve üniversite yerleştirme sınavında sordukları sorularının kalitesi aynı mı? *** **** *** Para Kesen Dershaneler Başlık size biraz anlaşılmaz veya ters mi geldi? Okullar neden modern hapishane günümüzde bunu çok iyi kullanan bir devlet otoritesi var. Mezun olanlara sağlanan iş olanakları yetersizken siz bu kadar öğrenciyi bu sistem altında eleme usulü sözde eğitim verildiğini söyleyerek eğitiyorsunuz ya da eğittiğinizi sanıyorsunuz. İşsizliği azaltmanın bir diğer yolu da insanları öğrenci göstermektir. Hâlbuki ülkemizde şuanda üniversitelerde okuyanları %80 mezun olduğunda işsiz olduğunu bilerek bu oyunu devam ettiriyorlar. Mezun olduktan sonra erkekler için askerlik derken 1,5 yıl daha kazanıyor bu düşünceye sahip kişiler sonuç olarak işsizlik belirli rakamların altında tutuluyor. Sisteme gelince ise tamamen eleme usulü ve acıma yok okulda verilen eğitimler ve sınıf ortamı öğrenmeye müsait değil! Adeta yeni bir sektör son 20 yıldan beri bacasız fabrika haline geldi (Dershaneler) bakın büyük dershane kurumlarının başındaki kişilere veya siyasi görüşlerine ne demek istediğimi son 15 yılın iktidarlarına gözden geçirerek anlayacaksınız. Ve bu sistemin neden değiştirilmediğini öğreneceksiniz. *** **** *** Bu sistemde 3 çocuk… Bu kirli sistemin içine girmemek elde değil eğitimde fırsat eşitliği söylenip duruluyor. Bu eşitliği sağlayacak olan devletten başkası değildir. Başbakan 3 çocuk yapın diyor. Demekle olmaz sayın başbakan koy kanunu yapsın çocukları halk sen emeklinin elindeki parayı al, asgari ücret diye milleti kuru ekmeğe talim et. Ondan sonra 3 çocuk. Ülkenin nüfusunun artması için güven ortamının sağlanması lazım gerçekten inanarak oy toplamak, iktidar olmak lazım yoksa gariban halkı kandırarak iktidar olacağıma, dünyada var olmayım daha iyi… Her çocuk için 250 TL bir ödenek çıkarın ve bunu çocuğun 18 yaşına gelinceye kadar verin bakalım nüfus sayısı ne oluyor. Birilerinin tabiri ile “Bekâra karı boşamak kolay” lafla bu işler olmuyor. Bir sürü bakanlık var. o kadar memur var hiç biri mi bu şekilde düşünmüyor? Yoksa bir diktatörlük içindeyiz de bizim mi haberimiz yok? - “Son söz; Türkiye’de hiçbir şeyin düzelmeyeceğini bildiğim halde ben ve benim gibi insanlar bu eksikleri yaşadıkça söylemeye devam edecek. Fakat değişen bir şey olmayacaktır.” S&S (Her Zaman Önde)
-
Sempatik Amerika (Barışsever)
Günümüzün en iyi devletlerinden biri Amerika Birleşik Devletleri (USA) barışın yenilmez kahramanı, tüm savaşlarını barış için yapan biricik dünyamızı korumaya askeri teknolojisi ile korumaya çalışan yeri geldiğinde uzaylılara kafa tutan bir devlet ABD, o kadar çok seviyorum ki anlatamam… Hele ki o ajanları yok mu? Dünya’nın her yerinde cirit atan, iç işlerinde FBI, dış işlerinde CIA (Central Intellıgence Agency) Hollywood filmlerinde görmeye alıştığımız karizmatik adamlar. Benim için CIA yeri ayrı çünkü o çok sevdiğim devlet için inanılması güç şeylere imza atıyor.Herkes Amerika’ya çok yükleniyor. Bırakın bu güzel ülkeye yüklenmeyi o sadece yeni teknolojilerini deneyerek dünyaya yararlı mı? değil ona bakıyor. Bu arada birde demokrasi getiriyor Dünya'ya, daha büyük sorunlar var Güney Afrika’daki aç insanlar daha tehlikeli… Hemen neden sevdiğimi açıklamayayım. Barış için yaptığı savaşlar bende ABD’ye karşı bir sempati uyandırdı. İlk olarak televizyonlardan canlı olarak izlediğimiz 7 Ekimde 2001 tarihinde Afganistan Savaşı… asıl amaç barış getirmekti. Sonuç Afganistan artık Avrupa birliğine girecek bir düzeye geldi! Süper gücün el atması böyle bir şey oluyor herhalde... sevgim daha da arttı ABD’ karşı Usame bin Ladin ve müritleri ülkesini ziyaret eden Amerikanlara karşı bir karşılama töreni hazırlamış. Sempatik ülke ABD’de ise asker kaybedince halk biraz sinirlenmiş. Bizim başbakanı bilmiyorlar galiba tarihe geçen sözünü “ Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” Bilal Erdoğan (Başbakanımızın oğlu) kısa dönem Burdur’da ne yaptı bir sormak lazım? Konuya dönelim olsun şimdi anlamıştır o güzel ülke kayıp vereceklerini… Toplu katliamlar ise herkesin bildiği gibi canlı bomba intihar saldırıları Afganistan olmaya başlamış. Bu lafı duymayan yoktur; “Afganistan’da kanlı gün 100 ölü”, “son dakika Irak’ta Bağdat’ta patlama 200 ölü” Irak ise ayrı bir konu Amerika o ülkeye sanılanın aksine petrol için değil. Halka özgürlük için ziyarete gelmiştir. 20 Mart 2003 Saddam’ın Kitle imha silahları vardı. Bulamadılar ama olsun Amerika yalan söylemez bize böyle öğrettiler… sonra o kamuflajlı askerler bir baktık Irakta tabii ağır bir hava bombardımanın ardından. Irak’ta askerler yok mu? Hiç askeri direniş olmadı diyebilirsiniz. İşin sırrı orada sempatik Amerika’nın Sempatik ajanları Iraktaki subayları öpmüş yanaklarından içten fethetmişler kalbini Iraklıların bir baktık Irak olmuş Amerika’nın yeni yerleşim bölgesi ne güzel değil mi demokrasi gelecek. Bunda CIA ve onlarlar arkadaşlık yapan Iraklı Subayların hiçbir suçu yok ajanlar kandırmış onları size dolar vericeğiz diye sonuçta ne oldu. Irak dinarını kilo ile dolar karşılığı satıldığını gördük (hatırlarsanız). Sempatik Amerika işte ne yapsa doğru ajanları her yerde birde kardeşleri olan diğer devletlerin ajanlarından bahsetmiyorum Sırada İran var. Onlara da demokrasi getirmek lazım. Artık biz illere açılım yapıyoruz pardon yapamıyoruz. Sempatik Amerika ise kıtalara açılım yapıyor ah o karizmatik ajanları olmasa ve bizim gibi kardeşleri olmasa ne yapacak olsun her barış dostunun bir yardımcısı vardır. Gelişmekte olan ülkelere yaptığı ve benim Pembe darbe diye nitelediğim olayları anlatsam bu Amerika’ya âşık olursunuz. Böyle öpesiniz gelir ABD’yi… Son olarak; “Bu Dünya’nın barışa ve sempatik devletlere ihtiyacı yoktur. Barışın önündeki en büyük engeller onları ve demokrasiyi savunan günümüzün devletleridir.” S&S
-
DTP ve Anayasa boşlukları
Yazıma yorum yazdığınız için öncelikle hepinize teşekkür ederim. Ahmet bey yazınızın hukukla yasayla bir ilgisi yok demişsiniz. Burada 1.maddenin A bendinin C Fıkrası şeklinde bir yazı mı bekliyordunuz? Anlamadım. Genel anlamda ülkede olanları ve kimler ile uğraşıldığını gayet açık bir şekilde yazdığımı düşünüyorum. Yazıyı ön yargılı olmadan bir kez daha okumanızı öneriyorum. Kürtler adam olsalar demişsiniz. Bu şekilde bir eleştiri tarzını tasnif etmiyorum. Teşekkürler… Jan: Peki Biz mi hep haklı olacağız derken demek istediğini anlamadım. Biz derken ? doğrular konusuna gelince ülkede sorunlar almış başını gidiyor. Doğruları istiyorsanız çok güzel ütopya yazarım size ama yalan olur… verdiğin link tam değil açmıyor you tube ile ilgili sorunum yok girebiliyorum normalde. Teşekkürler... Misakçı42: güzel yorum yazmışsızın yazıyı iyi sentez etmişiniz teşekkürler. Buckminster: İyi empati yapıyorsunuz aslında anlayan açık açık yazdığım yazılardan da anlar ama önemli olan insanın tarafsız olarak bilgiyi gerçekleri öğrenmek istemesidir. Teşekkürler
-
DTP ve Anayasa boşlukları
Demokratik Toplum Partisi (DTP) kapatılması ile birlikte ülke gündemi değişti ve değişmeye devam ediyor. 2007 yılının kasım ayında açılan kapatma davasının 2009 yılının aralık ayından sonuçlanması ve kapatılma kararı verilmesi ile 9 kasım 2005 günü kurulan partinin 4. yılında kapatıldığı gördük. Partilerin kapatılması demokratik ülkelerde hoş karşılanmayan bir durum, fakat her ülkenin kendi bütünlüğünü sağlamak için yapılması gereken yapılır. Danıştay’ın verdiği kararı doğru buluyorum. Hakimlerimiz ve savcılarımızı sorgulamak bana ve bizlere düşmez ama bir vatandaş olarak yerinde bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim. DTP öncesinde de Pkk yandaşı olan ve ülkeyi bölücü faaliyetlerde bulunan partilerin kapatılmasına şahit olduk. Bu yazımda anlatmak istediğim Anayasada parti kurmak için gerekli şartların daha ayrıntıya inerek olmasıdır. Daha önceden kurulan partiler ve DTP gibi neye hizmet ettiği bilinen partiler HEP ( daha sonra DEP olarak isim değiştirdi.), HADEP, DEHAP bu partiler bugünkü DTP çizgisinde olan partilerdir. Bu partileri kuran kişiler ve kişilerin nasıl olduğu kime hizmet ettiği bellidir. Türkiye gibi bir devletin bu partileri kurucuları olan piyonlara oyun oynamaya ve gündemi meşkul etmesini neden göz yumuyor? Bunu anlamakta zorlanıyorum… En son örnek Demokratik toplum partisidir. Sebahat Tuncel yasa dışı örgüt üyesi olmak ile tutuklanmış yargılaması devam ederken seçimde aday gösterildi ve İstanbul 3. bölgesinden vekil oldu. Yasa dışı bir örgüt üyesi olan veya o ithamla yargılamasına devam edilen bir kişinin vekil olarak aday gösterilmesi doğrumudur? Bu bizim Anayasamızda var mıdır? Eğer varsa yargılama aşamasını kapsıyor mu? Bu konu hakkında bilgisi olanlar ve hukukçular yazarlarsa sevinirim. İçime sindiremediğim olaylardan biridir bu Avrupa Birliği uyum süreci diyoruz nerede tuhaf bir şey var gidip onu alıyoruz. Bakın Avrupa ülkelerinde nasıl vekil seçiyorlar. Nasıl geçmiş nesillerini inceliyorlar. Seçme ve seçilme hakkı tabiî ki var. Ama kişi eğer devletin bütünlüğüne zarar verecek ise ileride şuan ki gibi gündemi değiştirecek ise ve ülkede kargaşa yaratacak ise buna önceden engel olunması lazımdır. Yoksa sonuç şuanda olduğu gibi olur. Olaylara engel olmak istenirse engel olunur… Herkes bilinçli olmayabilir. Güneydoğudaki ve ülkemizin bazı bölgelerinde yaşayan ırk ayrımı yapmaksızın bazı vatandaşlarımız bu tür olaylara karşı galeyana gelebilir. Zaten dış güçlerin istediği de budur. Ülkede karışıklık olması halkın ayaklanması, ekonomini etkilenmesi erken seçim…. Eğer biz ülke olarak sağduyulu olursak dış güçlerin oyunlarına gelmeyiz. Türk bayrağında başka güvence yoktur. Başka Türkiye’de yoktur. Tereddütte kalanınız varsa K. Irak’a baksın acaba hallerinde memnunlar mı? “Kürtlerin DTP’ye ve o zihniyette partilere ihtiyacı yoktur. Belirli güçlerin oyunlarına gelmeyin kardeşlerim…” S&S
-
Yılın ilk saatlerinden, MERHABALAR... Ben ‘’ tülvent ‘’,
S&S şurada cevap verdi: tülvent başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoş geldiniz Tülvent 2010 yılını istediğiniz gibi geçirmenizi temenni ederim.
-
Yılbaşı ve pembe darbe
Aralık ayının sonlarındayız. Acılarla, sevinçlerle dolu bir yılı daha geride bıraktık veya bırakacağız. Her yıl tekrarlanan görüntüler bu yılda tekrarlanacak. Bizim kültürümüz olmayan fakat giderek bizim diyebileceğimiz bir kültür haline gelen yılbaşı ve bunu gibi sonradan olan günler… Yılbaşı geliyor. 31 Aralık yılın hangi günü olduğu fark etmiyor tatil yapılıyor. Yılbaşı, doğum günü, sevgililer günü derken nasıl bir düzenin oyuncağı olduğumuzu fark edemiyoruz bile… Özellikle dünya genelinde kutlanan günler ise tam olarak bu çirkin kapital düzene hizmet ediyor. İnsan sevdiğini sadece bir günde mi hatırlar? Sadece bir gün mü hediye alır? Yılbaşı diye illa ki hindi mi yiyeceğiz? Bu yazıları yazdığım için içinizde dinci veya nezaketen muhafazakâr diye düşünenler olacaktır. Ben aşırı dinci değilim. Sağcı, solcuda değilim. Sadece var olan düzenin içinde Türk halkının da birer piyon olmasını istemiyorum. Şimdi buradan ne anlayacağız. Sevdiklerimize hediye almayacak mıyız? Tabiî ki alacağız fakat onların istediği(soyut olan düzenin) zamanlarda değil siz kendiniz istediğiniz zaman… Bakın hala kaybolan değerlerimize sahip çıkamıyoruz. Bu bilince halen sahip değiliz. Televizyonlardaki yapay hayatları izle izleye asıl gerçekleri göremiyoruz. Bunları bilinçli olarak yapıyorlar. Sokakta giderken önümüzde biri yaralansa kalabalık bir yerde kim yardım eder? Herkes kalabalıktır yardım eder biri çıkar veya ben bulaşmayım şimdi başım belaya girer. Bu ve bunun gibi düşünceler sahip. Bir örnek vermek gerekirse koyun sürüsünü düşünün nasıl ki çoban sürü içinden bir koyunu alıp kesiyorsa ve diğerlerinin umurunda bile değilse biz insanlarda artık böyle olduk. Hele ki Türk Milleti! Biz böyle değildik… Bu örneklerde yetmiyorsa, benim başıma gelmez diyorsanız en yakınızda bulunan genç nesillere bakınız. Sizin istediğiniz gibi yetişiyorlar mı? Bugün bir devletin dili en önemli unsurudur. Dilimize giren yabancı kelimeler bakın ne kadar benimsemişiz. Yemek kültürümüze bakın. Bizim kendi damak tatlarımız varken daha sağlıklı oldukları apaçık ortayken ne kadar hazıra alışık bir millet olduk. Eskiden ve Anadolu da bilenler hala kendi salçalarını kendi çorbalarını kendileri yapar. Ama şehirde olanlar konserve kültürü ile büyümüştür. Gençler ise tam anlamıyla pizza ve hamburger türü besinler ile besleniyorlar. Pizza ve hamburger yiyen gençlerin çoğuna bakın obezite ile karşı karşıyadır. Pembe darbe nedir? (Benim tabirim) Pembe darbe gelişmekte olan ülkelerin üzerinde gelişmiş devletlerin oynadıkları birer siyasi ve ekonomik plandır. Genellikle pembe darbede kan dökülmez ve bildiğimiz darbelerin aksine sessizce olur. Ordu ile bağlantısı yoktur. İşin kötüsü Hükümetin haberi de olmaz. Örnek vermek gerekirse bazı toplumsal kuruluşlar adı altında kurulan örgütler ile bu darbeler gerçekleştirilir. Amacı ülkede sorun varmış gibi göstermek değişmesi istenen gündemi değişmesini sağlamak. Dikkatleri başka yöne çekmektir. S&S “Ben doğarken ölmüşüm, yaşayan bedenimdir. Düşünen yok olan ruhumdur.”
-
Barack Obama Piyon mu?
Tüm Dünya’nın yakından ilgilendiği Amerika’daki başkanlık seçiminin ardından baya bir zaman geçti. Dünyanın gündemini aylarca meşkul eden bu seçimlerin ardından Amerikan Tarihinde bir ilk yaşandı ve ilk kez siyahî (zenci) bir aday seçildi. Bu kişide bilindiği üzere Barack Obama oldu. 2009’un ilk ayının sonlarında başkanlığa başlayan Obama’nın seçimleri kazanmasının perde arkasında kimler var? Dünya’yı Obama dönemi nasıl etkileyecek? Yazımda bunların cevabını olabildiğince vermeye çalışacağım. İlk olarak dediklerimi anlayabilmeniz için Amerika’nın basında çıkan haberleri şimdilik unutun, Barack Obama’nın seçimleri kazanması aslında sürpriz olmadı. Nasıl mı? Herkesin izlediği bir film vardır mutlaka 1990’lı yıllarda çekilen Hollywood filmlerinin çoğunda siyahi zenci bir Amerikan başkanı izlemişizdir. Buda dolaylı olarak Amerikan halkını alıştırmaya yönelikti. Yani bir nevi bilinçaltına insanların haberleri olmadan bu düşünceyi yaklaştırdılar. Şimdi bunda ne var diyeceksiniz. 1960 -1980 arasında Amerika’da zencilere karşı büyük haksızlıklar, ayrımlar yapılıyordu. Hala Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde bu kanunlara rastlamak mümkün günümüzde dahi, Hollywood’unda hangi amaçlara hizmet ederek film yaptığı ayrı bir konudur. Günümüzde bile devam eden bu ayrımcılıklara karşı siyahi bir başkan adayının seçimi kazanması normal değildir. Obama’nın arkasında çok güçlü bir loca var. Amerikan hükümetinin başına bir siyahi başkan getirmesinin altında neler olabilir? Daha önceki başkanların ülke çıkarları doğrultusunda oldukça savaşçı bir dış politika izlemesi ( Körfez savaşı, Afganistan, Irak) ABD hükümetinin diğer devletlerin gözüne şirin gözükmesi için, artık Amerika Birleşik Devletlerinin politikasını değiştirmesi ( artık savaşçı ve sıcak temas halinde değil, dikkat çekmeden masa başında), Siyahi bir başkan gelmesine en çok sevinen kıta olan Afrikalı devletlerin yer altı zenginliklerinden faydalanmak. Ne alakası var diyebilirsiniz? Obama ile birlikte Afrika kıtasının büyük çoğunluğunu güveni diğer başkanlara oranla sağlandı ve deminde söz ettiğim gibi ABD’nin değişen dış politikası gibi etkenler Obama’nın başkan olmasında en büyük etkenlerdendir. ABD çıkarlarında Basın faktörü nedir? Amerika’nın 20.yy siyasi kendi kıtasındaki olan küçük devletler ile olan ilişkisine bakarsanız basının ne kadar iyi kullandığı görebilirsiniz. Belli başlı büyük gazeteler The New York Times gibi ülke çıkarları doğrultusunda objektifliklerinden taviz vermiştir. Dünya Amerikan halkını etkilemekte oldukça başarılı olmuştur. Günümüze dönersek Obama’nın başkan olması dünya basını tarafından barış elçisi gibi gösteriliyor. Bu durumun böyle olmadığı en az 10 yıl sonra ortaya çıkacaktır. Son olarak Barack Obama’nın işgal ettiği devletlerden asker çekeceğini belirtmesi Nobel ödülü almasında etkili oldu. Artık Orta Doğu’nun cazibesi önümüzdeki yıllarda Afrika’nın zengin yer altı kaynaklarına bırakacak (Değerli taşlar). Kısaca Obama ile resmen dünya tarihi başka bir çağa geçti. ( Orta Doğu – Afrika), değişen dış politika sistemini de unutmamak gerekir. S&S Not:Yazı hakkında yorumlarınızı bekliyorum.
-
İzmir Nedir ve İzmir'den Ne İsterler?
Önemli olan İzmir veya diyarbakırda olan olaylar veya taş atanlar değildir. Sizinde söylediğiniz gibi kim kime taş atıyor. Vatandaşlarımız bir birlerini taşlıyor bundan kötü cehalet mi olur? Ama burada cahil olan vatandaşların suçu yok onları bu provakatif ortamı hazırlayanların suçu benim için Türkiye'nin her tarafı birdir. Kürtlerde Türktür. İnsan kökenini tabikii bilecek zaten öyle olması lazım. Sonuçta ezilen ve 70 milleti içinde bulunduran Türk halkıdır. Her zaman dediğim gibi oyunlara gelmeyin! Türk halkı üzerinde çok kötü oyunlar oynanıyor. Hepimiz kardeşiz bu olanları geçmiş gün olsa da nerede olduğuna bakmaksızın kınıyorum