Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

S&S

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    65
  • Katılım

  • Son Ziyaret

S&S tarafından postalanan herşey

  1. Eleştirilere tabii ki açığım. Bazı şeyler vardır. bilinir fakat yazılmaz daha onlar için halk hazır değil örneğin Özal kürt açılımı konusunda zamansız yere konuştu kalp krizi ile gitti!!! Çünkü bunların hepsi planlı (plan dışına çıkamazsınız) siz bu beni yazıdan kopardı diyorsunuz. fakat 2013 ün olacaklar için önemli bir tarih neden? halk artık yavaş yavaş anlamaya başlayacak. Ama geç kalınmış olacak 2013 ve 2015 ekonomik bunalım. 2015-2020 siyasi hüsran olacak. {{Son söz}} kısmını tekrar okuyun lütfen Saygılarımla______S&S
  2. Türkiye ve 2020 teorilerim (Apo serbest kalacak!) Ülkemizin son yıllarına bakarak önümüzdeki 10 yıl neler olacak. Karanlık günler bizi bekliyor diyebilir miyiz? Yoksa her şey filmlerdeki daha güzel mi olacak? Anayasa değişikliği ile neler olacak? Ekonomik ve siyasi anlamda 2020 yılında nerelerde olacağız. Yazımda bu soruların cevabını arayacağım. Olmuş olaylar ile birlikte bildiğim bilgiler üzerinden bu teorilerimi yazıyorum. ***** Yeni Anayasa Bir anayasa furyasıdır almış başını gidiyor. İktidarı muhalefeti ile halkı ikna etmeye çalışan siyasi parti liderleri meydanlarda birbirlerine sataşıyor. Maç izler gibi TV kanalları mitinglerde olanları anlatıyor. Halk etkileniyor. Şoven olanlar var. Cahil olanlar var. Okumuş cahiller var. Bu şekilde bir siyaset ortamının olmasından memnun değilim. Neden? Halk nasıl ki Adalet ve kalkınma Partisi (AKP) yaptığı açılımı bilmeden desteklediyse aynı şekilde bilmeden Anayasayı destekliyor veya karşı çıkıyor. Ben bu yapılan anayasaya karşıyım. Hayır oyu vereceğim. Bir nevi tepki oyu diyelim. Bu tepki tüm partilere… Hayır diyorum. Peki neden? Herkesin ağzında bir cümle “darbe anayasasına karşıyız” siz önce değişen maddeler bakın sonra bu anayasa paketinden önce TBMM’de geçen davaların zaman aşımı sürelerine bakın! Bizim siyasetçilerimiz işini gerçekten iyi biliyor. Bundan kimsenin haberi yoktur. Meclisten geçen, değiştirilen zaman aşımı süresi 30 yıla çıkarıldı. İyi mi oldu? Evet. Ama bilinmesi gereken bir gerçek var 12 Eylül 1980 ve 12 Eylül 2010 referandumun olduğu gün değiştirilen anayasa paketi geçse bile 30 yılı aştığı için darbeciler yargılanamayacak. İktidar tarafından söylenen bu sözler “darbe anayasasına karşıyız. Darbeciler yargılanacak” halkı kandırmak için söylemiş anlamına geliyor. ***** AKP yine iktidar olacak sandıktan EVET çıkacak… Daha önceden yazdığım “Akp’nin son iktidarı” isimli yazımda da önümüzdeki genel seçimlerde 2011 tekrar iktidar olacağını ve 2013-2015 yıllarının ekonomik anlamda Cumhuriyet tarihinin en kötü yılları olacağını yazmıştım. Şimdi bu yıllara 2020’ye kadar olacakları da ekliyorum. AKP birkez daha iktidara gelecek yani 3. Dönem iktidar olacak fakat ülkenin sonunu hazırlayan parti olarak.!!! İngilizlerin siyasi alanda üstünlüklerinin bilmeyen yoktur. İngilizler 100 yılda bir hesap keserler. Türkiye’nin de 100. Yılında hesap kapanacak ve buda Akp döneminde olacak. Son kez iktidarın başına geçecek olan Ak partide bu söylediklerimi bilenleri sayısı bir elin parmaklarının sayısını geçmez. Uğraştığımız olaylara bakın geçmişte “Ergenekon, Balyoz, HSYK, AB uyum süreci” bunları olurken ne işler dönüyor haberiniz var mı? Halk Ayakta uyuyor… ***** Ya 2020’ye kadar 2013 yılında olaylar başlayacak aslında şimdiden belirtileri başladı. Tabi anlayana… Bunlar neler Değiştirilen Anayasa paketi, Başkanlık sisteminin meclis gündeminde kulislerde görüşülmesi, eyalet sistemine geçiş isteğinin dile getirilmesi, Abdullah Öcalan’ın yerinin bahane edilmesi… Gerçekleşecek olanlar sırasıyla: Anayasa paketi referandumda geçecek. Eyalet sistemi ve başkanlık sistemine geçilecek. Eyalet sisteminde kademeli olarak Diyarbakır (G. Doğu) bölgesine özerklik verilecek. Apo’nun yeniden yargılanmasının önü açılacak. Bu okuduklarınız size hayal ürünü gelebilir. 10 yıl sonra gerçekleştiğinde artık yapacağız hiçbir şey olmayacak. Diyarbakır belediyesi özerklik konusunu şimdiden belediye meclis gündemine aldı. Nasıl olur ki Türkiye Cumhuriyetine bağlı bir belediye kendi özerkliği için görüşmeleri yapabilir üstelik bütçesini nereden aldığına bakmadan! ***** Son söz; Türkiye üzerinde oynana oyunlar o kadar büyük ki, artık içimizde bizi öyle bir bölmüşler ki, yapacak ve yapılacak bir şey yok. Demokratik olarak geçiniyoruz. Fakat diktatörlük olarak yönetiyoruz. Faşizmin bile bize göre artıları var. Bizim dikta yönetimi farklı çünkü dışarıdan yönetenler hep aynı… “Referansım zamandır. Zamanla yazdıklarım gerçekleştiğini göreceksiniz” S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
  3. Merhaba Sayın Serbest, hemşehri mi fikir arkadaşı mı?

  4. Konuyu tartışan diğer arkadaşların yorumlarını girip takip ediyorum. Yazdığım yazıya ön yargı ile yaklaşmadığınız için öncelik yorum yazan tartışan ve ülke çıkarları doğrultusunda doğru veya yanlış ülkemiz hakkında fikirlerin savunan arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ne yapılmalı konusuna girmiyorum yazıda anlattım aslında yapılan hataları... diğer sorulara gelecek olursak. Uluslar arası alanda çıkar olmadan hiç bir şey olmaz bu bilinen bir gerçektir. Örnek sizsiniz. Yani insanlar her bireyi bir devlet olarak görürsek mutlaka çevresindekiler ile bilerek veya bilmeyerek bir çıkar ilişkisi içerisine girmiştir. Suç İHH da mı? Suçlu ilan etmek çok kolay ülkemizde ben burada suçluyu devlet olarak görüyorum. Bu tür olaylara izin verilmemelidir. Bakınız o kadar olay oldu hala İsrail'e bağlıyız. Akp'nin bu çıkışlarını artık halk olarak bilinmesi gerekir. İnsanlığa gelince yapılanları sağlıklı bir insanın ruh halini bozar. Ama daha önceden neredeydiler? İHH suçlamıyorum. Onlar bilmeden de bu tür bir olaya yol açmış olabilirler! ama bana göre bilinçli yapılan bir hareketti. İçimizde hainleri temizlemek gerekir. "Bizi bizle olmayanlar değil, bizle olanlar mahvedecektir." -S&S- Bazı şeyleri öğrenmek için Türk halkı daha hazır değil... gelecek çok kötü olacak... Bu yazıyı okuyanlar 2013-2015 yılına çok dikkat etsin! Saygılarımla____SAMET SERBEST
  5. Mavi Marmara’nın sorumlusu Türkiye’dir. Yakın zamanda yaşadığımız ve iki ülke arasındaki ilişkilerin kopma noktasına geldiğini anlardan biri mavi Marmara gemisine yapılan İsrail ordusunu özel birliklerinin yaptığı harekât sonucunda 9 Türkün hayatı kaybetmesi ile başladı. Süreç halen devam etmekte, bu süreci ülkemiz nasıl atlatacak? İzlenilen politikalar doğru mu? Olayda hangi ülke suçlu? Bu soruların cevabını yazımda anlatmaya çalışacağım. Olayların başlangıcına konu olan Gazze’ye yardım için harekete geçen İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) ‘nın yardım gemisi Mavi Marmara 2 gün Kıbrıs açıklarında bekledikten sonra 30 Mayıs günü hareket etmesi ve İsrail’in ambargosunda bulunan Gazze limanına doğru yola çıkması ve ulaşamadan İsrail donanmasına bağlı komandolar tarafından düzenlenen operasyonla yardım malzemesi taşıyan geminin ele geçirilmesi sürecini izledik. Olayların büyümesine nedeni gemideki savunmasız insanların öldürülmesiydi. 9 Türk vatandaşımızın da hayatını kaybettiği bu olayda suçlu sadece İsrail mi? Bu soruya net olarak hayır diyorum. Gemi bizim gemimiz. Türk limanlarından yükünü alıyor ve yola çıkıyor. Vakıf Türkiye’de faaliyet gösteren bir vakıf İHH. Bütün bunlar olurken İsrail hükümetinin vururuz açıklamalarına rağmen Türk hükümeti neredeydi. Resmen olayların bu raddeye gelmesine göz yumuldu. Basına son anda bir vekilin gemiye binmek üzereyken vazgeçirilmesi aslında olacakların işaretini gizliden gizliye vermişti. *** **** *** İsrail elinden geleni yaptı! İki ülke arasında bilinçli yada bilinçsiz olarak bozmak isteniyor. İktidar partisinin bunu anlayamamış olması göz göre göre gelen tehlikeyi Türkiye’yi içine çekti. İsrail elinden geleni yaptı. Nasıl derseniz. Gemi yola çıkmadan gerçekten yapacakları konusunda uyardı. İsrail gibi bir devletin geçmişini bilip söylediğinin blöf olup olmadığını artık anlayamıyorsanız oturduğunuz koltuğa bir daha bakın burayı hak ediyor muyum diye! Türkiye devleti olarak yapmamız gereken gemiyle yardım götürecek kişileri geçmişlerini ve bağlantılarını iyice incelemek. Geçmişinde provakatif olaylara karışmış olanlar var mı yok mu? Bunlara bakılmalıydı. İsrail devletine gemi içinde yardım gönüllüleri hakkında bilgi verilmeli ve can güvenliği konusunda garanti alınmalıydı. Tüm bunlar yapılsaydı. O gemi Gazze’ye ulaşırdı. Ve yardım gerçekten hak ettiği gibi yapılırdı. *** **** *** Pembe darbe ne demek? Yazılarım bazılarında çok nadir olarak Pembe darbeyi belirtmişimdir. Peki, Pembe darbe ne demek? Pembe darbe ülke içinde dış devletlerin istekleri doğrultusunda hareket eden, istenildiği zaman ülke içinde gündemi değiştiren hukumete gayri resmi olarak olarak tehdit etme biçimidir. Pembe darbe olayı çok iyi öğrenilmelidir. Ülkemizde artık dernek, örgüt dolu oldu. Bunların iyi izlemek gerekir dış bağlantıları nedir? Finans kaynakları nedir? Gelirlerini nereye harcıyorlar? Yaptığı faaliyetleri nelerdir? Bunların hepsine ayrıntılı olarak bakılması gerekmektedir. Az önce ki paragrafta belirttiğim gibi yardım gemisine dahi sahip çıkmayan gerekli önlemleri almayan bir ülkeden (kendi ülkemden) nasıl ki bu kadar ayrıntılı inceleme yapılmasını isterim ki… Bunun içindir ki üye olduğunuz derneklere ve örgütlere dikkat ediniz. Özellikle bölge, ırk, cinsiyet ve din üzerine olan derneklerde veya örgütlenmelerde bu dediğim olaylar daha çok oluyor. Siz ülkenize veya üye olduğunuz derneğe insanlığa hizmet etmiş gibi kendinizi görürsünüz. Bir bakmışınız 10 yıl sonra meğer ülkenize en büyük kötülüğü siz yapmışsınız… *** **** *** Sonuç; İsrail ve Türkiye arasında bir kırgınlık olmuştur. Lakin bu kırgınlık kısa zamanda düzelecektir. Çünkü her iki ülkenin de bölgede bir birine ihtiyacı vardır. İktidar partisinin seçim yılına girmesiyle din üzerine oyunlar oynaması normal bir durumdur. Ara sıra İsrail’e ve diğer Avrupalı devletlere bu tür çıkışları bekleyin ama sadece kameralar önünde! - S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST ***********
  6. Türkiye üzerinde oynanan oyunlardan bir diğer olan “Kürt sorunu” diye yapay bir sorun ortaya attılar. Bu sorun gerçekten var mı? Yoksa sadece bazı ülkeler tarafından ülkenin birliğini, huzurunu bozmak için yapılan bir oyun mu? Bu yazımda ülkemizin açılım adı altında yapılan ne olduğunu net bir şekilde asla öğrenemediğimiz. Sözde sorun ile ilgili bir yasanın bile çıkarıldığı siyasi yönden de Kürt sorunu diye kafamıza kakılan sorunun olmadığını bu yazımda anlatmaya çalışacağım. Basında çıkan ve bazı aydın adı altında yazan yazarlar resmen birilerin satın aldığı bitmeyen bir kalem olmuş. Bu ister iktidar tarafından olsun ister muhalefet tarafından olsun. Türkiye kirli karşılaşmaların olduğu bir meydan değil! Bu bahsettiğim yazarlar yada yazar olduğunu sananlar Kürt Sorunu üzerine yazıyorlar. Çeşitli düşünceler ortaya atıyorlar. Ortaya attıkları düşünceler ise olayın vahametini arttırıyor. Çözüme yönelik değil ayrılma hevesli bu yazarlar, “ayrılıkçı Türkler” diyebilecek kadar ileriye gidebiliyorlar. Ortada nasıl bir sorun var. Çözmek için sorunun ne olduğunu bilmek lazım. Adım gibi eminim ki kimsenin Kürtler ile bir sorunu yok. Tabi bize empoze edilmek istenen bu yapay ve provakatif düşüncelerden etkilenmeyen insanlarımız için söylüyorum. Bu konuda toplum olarak şoven olmayı da seviyoruz. Benim partim senin partin diye bu ayrımlar çok kötü, artık önümüzü göremeyen bir ülke olduk… ***** Kürtler ne istiyor Öncelikle Kürtler ne istiyor diye bir başlık attığım için gerçekten üzülüyorum. Bu ayrımı ben yapmak istemiyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes Türktür. Etnik kimliğe takılıp kalmak sadece ülkemize zarar verir. Ben hiçbir Kürt vatandaşımızın ayrıcalık yada bir açılım istediğini duymadım. Sadece doğuda ve güney doğuda yaşayan çoğunluğun kürt vatandaşlarımızın oluşturduğu bölge halkının coğrafyadaki terör olaylarının azalmasını ve her ilimizde olduğu gibi işsizlik sorununa çözüm bulunmasını istediğini biliyorum. Olmayan bir sorunu yaratıp buna açılım yapanlar ülke için yazarların dahi kendi içinde bölünmesi sağlayan Amerika kaynaklı bu olayları destekleyen çevreler vatan hainidir. Sosyal sorunları düzeltme eğilimi gidileceğini böyle suni bir takım olayları resmen bilinçli olarak dayatıyorlar… ***** Terör sorunu yok mu? Terör sorunu var. Ülkemizde maalesef 30 yıldan beri terör olayı ile baş edemiyor. Terör ile mücadelenin yolları vardır bunu herkes bilir. Ya da yaşayarak öğrenir. Geçen zaman içinde PKK ile ilgili gerekli tüm bilgilere sahip olduğumuz fakat bir türlü acizliğimizden dolayı bitiremediğiz yapılanmadır. Destekçisi olan ülkeler belli, en büyük destekçisi olan Amerika bizim en büyük müttefikimiz! Bunu insan nasıl sindirir? ****** bir durum ülkenin ve siyasilerin içinde bulunduğu bu durumu acınası bir durumdur. Bunları bildiğimiz halde bir sonuca varamıyorsak namlunun ucunu kendimize çevireceğiz ki daha iyi görelim. Terör açılım ile kanun değişikliği yasalar ile çözülecek bir sorun değildir. Dağa çıkan çıkmıştır. Örgüte katılanların eğitim seviyesi yada anlayışları bir hayvan kadar değildir. O insan dağa çıkıyorsa bu ülkenin acizliğidir. Niye bu insanlar dağa çıkıyor. İşsizlik, bilinçsizlik ve çaresiz olduğu çözümün sadece bu devlete karşı silahlı direniş olduğunu düşünen bizim vatandaşlarımız. Bunlara çözüm bulmak emin olun açılımdan daha çok etkili olacaktır. ***** Son söz; Kürt vatandaşlarımız bizden bir açılım beklemiyor. Sadece çoğunluğunun yaşadığı Doğu ve Güney doğu bölgesinde var olan terör olayların bitmesini istiyorlar. İktidarın yaptığı ise sadece bölgedeki sorunları büyütüp olmayan olaylara kötü zihniyetli ülkelerin politikalarına zemin hazırlamak için yaptığı çalışmaları mecliste onaylamaktır. “Hainleri dışarıda bulamıyorsan kendi içinde arayacaksın” S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST ***********
  7. Kapitalist Dünya'nın Esiri Olmayın!

  8. S&S

    Karanlıkta düşünmek!

    Zaman yetmiyor acılarımı kapamaya, benden istenileni veremedim sevdiklerime belki çok şey istediler ya da hiç bir şey istemeden sevdiler… Sadece mutlu olmamı istediler boşa geçirdim zamanımı boşa düşündüm sadece bilerek veya bilmeyerek Fütursuzca düşündüm. Hep karanlıkta hayal ettim kendimi, Bir boşluktayız çıkaran yok Umutların olmadığı bir boşluk Düşüncelerin ve gerçeğin boşluğu… - S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST ***********
  9. Bu yazımda kitle iletişim araçları ile dünya üzerinde var olan sadece ülke gündemlerinin çok ısındığı zamanlarda öne çıkan soğuk savaş dönemini hatırlatan bir sivil hareket olan siber savaşları yazacağım. İsrail’in ve sitelerinin uğradığı zararlar… İnternet alanında süper güç diyeceğimiz ülke ilgilenen arkadaşlar bilir. Ruslardır. Alt yapıları çok sağlam olan Rusların şuanda kıramayacakları şifre yok. Teknolojide önde olan Japonya ise hackerlık alanında geride kalıyor. Türkler nerede diye sorarsanız. Bizimkiler gerçekte olduğu gibi sanal alemde geride değiller Türkiye’de bilinmemesine rağmen çok hackerlar var. Bağlı oldukları belirli gruplar var. Grubun amaçları doğrultusunda hareket ediyorlar ve yabancıların aksine Türkler kendilerine yakışır bir biçimde nam için değil ülke çıkarları doğrultusunda bildiklerini yapıyorlar. Milli bilincimizi bu ve bunun gibi konularda kaybetmememiz ülke açısından çok iyi… Siber savaş derken çeşitli paylaşım sitelerinde ortaya konulan tepkilerde sosyal tepki örneğidir. Bazen bu tepkiler aşırı sert olabiliyor. Sosyal gruplarda önemli olan aşırıya kaçmadan üyeleri bilinçlendirmek diğer kişiler ile bilgi alışverişinde bulunmaktır. Herkesin bildiği Facebook ve benzeri diğer sosyal paylaşım sitelerinde bu gibi olayları iyi analiz ve yorum yeteneğine sahip olanların görmesi mümkündür. Vurulan İsrail İsrail’in Filistin halkına yaptığı zulümler ortada, bu yıl içinde yâda bu ay olan anlık bir olay değildi. Bana göre; CHP’deki Kılıçdaroğlu rüzgârı kesmek için AKP’nin oynadığı yine güzel bir oyunu izledik. Şimdi buda mı oyundu? Ölenler niçin öldü? Gibi soruları soranlar olacaktır. Bu soruları cevaplamıyorum. Kendi cevabınızı kendiniz bulacaksınız. Yoksa bu yazdıklarımın okumanızın bir anlamı kalmaz daha önceden ortaya attığım teoriler arasında yakın zamanda gerçekleşen CHP’nin parçalanacağıydı. Sonuç: Baykal gitti. Hem de hızlı bir şekilde… Yakın zamanda kurulan grubumuz olan [DİU] herkesi bekliyoruz. Düşünen İnsanlar Ulusal [DİU] / Thinking People National [DİU] -http://www.facebook.com/group.php?gid=368920369657- Ulusal çıkarları korumak. Ülke güvenliğine katkı sağlamak. Düşünen İnsanlar Ulusal [DİU] Grubu kişilerin kişilik haklarını korumayı garanti eder. İlkelerimiz; Üstün, Saygılı ve Zeki olmak. Düşünen İnsanlar Ulusal [DİU] Ulusal çıkarları korumaya söz vermiştir. Her zaman sivilde ülkeyi koruyan birileri vardır ve ilelebet olacaktır. Not: Grubumuzun hiçbir parti ile resmi bir bağlantısı bulunmamaktadır* SAMET SERBEST S&S (Her Zaman Önde)
  10. Yalancı Yunanistan (Yunanistan AB’yi kandırıyor!) Son yıllara ekonomik anlamda geriye dönüp baktığımız küresel bir krizin varlığını dünya basınında yerini almış gidiyordu. Wall Street’te başlayan sözde ekonomik krizin izleniri tüm dünyada hissettik. Bu numaraya inanan ülkelerin veya krizin isminin geçmesi bile yatırımcıların gözünü korkuttu. Bu yazımda küresel anlamda ülkemizi de etkileyen fakat bazı devlet adamlarımızın önlem almakta geciktiği yapay kriz hakkında bahsedeceğim. ***** WALL STREET ÖZETİ Amerika’da başlayan krizin ilk belirtilerini ABD’nin en büyük yatırım bankalarından olan Lehman Brothers’ın batırılışı ile evet batırılışı ile bu krizin global çaplı olması için gerekli bir adımdı buydu. Ve başarılı bir şekilde yapıldı. Lehman Brothers’ın batmasından sonra kendi içinde Wall Sreet bir hareketlenme oldu. Amerikan hükümeti tarafından batması göz yumulan şirketin ardından J.P Morgan için aynı tehlikeli bekleyiş başladı. Sanayi ve yatırım devi olan J.P Morgan’ın batışına aynı hükümet göz yummadı ve kredi musluklarını açtı. Morgate sisteminde bankaların insanları ödemeyecekleri krediler vererek piyasayı adeta şişirdiler. Amerika gibi ekonomi alanında dünya çapında sayılı ülkelerden olan bir devletin bankacılık sistemini bilinçsiz olarak böyle bir hareket yapması beklenilmemelidir. Yani her şey bilinçli yapılmıştı. Bir anlamda bazı kurumlara yani kapital sistemin Amerikalı ve diğer insanlara oynadığı kusursuz bir oyunu izledik hep beraber, izlemeye de devam ediyoruz. ***** Avrupa etkileri Avrupalı yatırım devlerinin Amerika’da işlem gören şirketleri ve şirket hesapları bunlardan olumsuz etkilendi. Hazırlıksız olan şirketler battı. Avrupa’daki etkilerine en güzel örnek HSCB Bank’tır. Avrupa’da o raddeye geldi ki neredeyse batacaktı. İspanya, Almanya’da nüfusu ile orantılı olarak işsizlik sorunu ortaya çıktı. Diğer gelişmekte olan Avrupa ülkelerinden bahsetmeme gerek bile yok… ***** Yunanistan’ın yalanı 2007’nin son aylarından 2010 yılının ilk aylarına geldiğimizde genel anlamda dünya ekonomisine baktığımızda özellikle Avrupa’da “Yunanistan can çekişiyor” ya da “Yunanistan iflasın eşiğinde” söylemleri ile haberleri gördük ve görüyoruz. Bütün bu oyunlar sadece Avrupa Birliğinden yardım fonu adı altında hibe edilen parayı alabilmek. Şuanda Yunanistan’da söylentilerde ki gibi bir kriz yok. Rakamları şişirmek olanaklar içerisindedir. Bugün özel bir şirket gerçek gelirini devletten gizleye bildiğine göre bir ülkeden bahsettiğimizde neler yapılabileceğini göz ardı etmemeliyiz. ***** Kredi kuruluşlarına güvenmeyin! Dünya genelinde kapital sistemin, ekonomiye kattığı kredi derecelendirme kuruluşları! Fitch veya S&P (Standard & Poor’s) ve diğer kuruluş. Ülkeler arasında bir değerlendirme yaparken ne kadar objektif olabileceklerini sanıyorsunuz? Ben bu kuruluşların tarafsız olduğuna inanmıyorum. Uluslararası para fonu (IMF) ile Türkiye arasında anlaşma yapmak için neden bu kadar beklenildi? Neden IMF’ye net bir cevap verilmedi. Ülke yönetiminde başarısız fakat vatandaşlarını kandırmada başarılı olarak gördüğüm iktidar bu oyalama taktiği ile 3 yıl kazandı. IMF’ye müzakereler başladığı zamanlarda hayır denseydi. Kurumun belirli periyodik dönemlerde ülkeler hakkında açıkladığı raporlarda Türkiye gerçek karnesini görecekti. Fakat dediğim gibi tilki kurnazlığı ile bu engellendi. Bakın hala net bir cevap vermiş değiliz… - Son söz ”Ekonomik ve siyasi anlamda korktuğum yıllar 2013-2015 yılları arasıdır. Ülke ekonomisi ve seçim dönemine gelmesi 2011 yılında seçimleri kazanacak olan Akp’nin oynadığı son kapanış oyununu belirttiğim tarihlerde göreceğiz. Umarım düşündüklerim gerçekleşmez. Yoksa..." S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
  11. Forum yönetimin arkadaşlara anlayışları için teşekkür ediyorum. -http://www.facebook....=368920369657-
  12. İnternet artık hayatımızın her alanına girdi artık toplum olarak kullandığımız ve vazgeçilmezlerimiz arasında yerini almaya başlayan internet ortamına sosyal paylaşım siteleri ve gruplarda eklenince, lüksler giderek ihtiyaç haline gelmeye başladı. Düşünen İnsanlar olarak kurduğumuz grubumuza herkesin katılmasını bekliyoruz. Uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin üzerine düşen görevler, ülke yönetimi ve sosyal sorunlar çelişkide kalan tüm sorular... düşünceleriniz ile çözüme kavuşacaktır. Kendine güvenen vatanını seven herkesi "Düşünen İnsanlar" Grubumuza bekliyoruz. -http://www.facebook.com/group.php?v=wall&gid=368920369657- ilginiz ve anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim. S&S
  13. “Bravo MOSSAD” örnek alın (!) İsrail gizli servisi dünya üzerinde diğer devletlerin söz geçiremediği yalnız ve yalnız ülkesinin çıkarları doğrultusunda hareket eden bir servis olan Mossad yine ismini ve prestijini korumayı başardı. İsrail’i böyle bir teşkilata sahip olduğu için tebrik ediyorum. Ülkesinin çıkarlarını düşünerek her şeyi yapabileceğini tekrar dünya’ya gösterdi. ****** Mossad yaptığı en son ve de en önemli görevi Hamas liderleri Mahmud el Mabhuh’u ortadan kaldırmak olmak. İnsanların birbirlerini öldürmesine karşıyım fakat ortada ülke çıkarları söz konusu ise ve siz bunun için yetiştirilmişseniz o zaman size verilen görevi yerine getirmenizden daha doğal ne olabilir ki, bir mağaza sahibinin dükkânını açması gibi yerini bildiğin birini öldürmek… Örnek MOSSAD Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yani bizimkilerin ne yaptığı belli değil fakat aynı operasyonları Irak’ın dağlarındaki Pkk’lı köpekler için istiyorum. Normal itler için değil tabiî ki örgüt başları olsun gidip vursunlar. Mossad’ın bizimkilerden bir farkı ülkede siyasi birliğin olmasıdır. Her zaman arkasında güçlü bir İsrail’in varlığı hissetmek işlerine olumlu olarak etkiliyordur. Malum Orta Doğu’nun şımarık çocuğu İsrail teknoloji onlarda, para onlarda, politika onlarda daha ne olsun bunları korumak için bütün bir devlet yapısı da var. Korumasınlar mı? Ülkelerinin çıkarlarını… Her ne sorunları olursa olsun İsrail dışa karşı kendi içinde bütünlüğünü çok iyi bir şekilde sağlıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, olayları kınadığı demokratik bir ülke olarak bu tür olayları kabullenemeyecekleri söylediyse de bu çıkışıyla bile yapılan suikastta bir oyuncu olduğunu göstermiştir. Bir nevi bu açıklaması ile memnuniyetini dile getirmektedir. ****** NATO ne yapıyor? Afganistan’da sözde Taliban’a yönelik operasyonlarına devam eden NATO Amerika’nın önderliğinde yine tuhaf operasyonlar ile sivilleri öldürmeye devam ediyor. Ellerinde teknoloji ile Afganları retinalarından genetik kodlama ile bölge halkı olup olmadığını ayırt eden ABD ve NATO güçleri nasıl olurda sivilleri ayırt edemez… Bunun cevabını siz kendi içinizde benliğiniz ile baş başa kalarak düşünün! - S&S (Her Zaman Önde) ***********
  14. Ergenekon kılıfı altında gizli siyaset Ergenekon terör örgütü adı altında hazırlanan iddianamelerin 25 Temmuz 2008 tarihinde kabul edilmesinin ardından artık ülke gündeminde başarısızlıkların ve saklanmak istenen gerçeklerin önüne Ergenekon diye bir dosya ileri sürülecekti. Dosya olarak herkesin bildiği gibi Ergenekon devlet içinde devlet anlayışı olduğu söylenmişti. İncelemeler halen devam etmekte gündemden biraz düştüğü zaman hemen tekrar gündeme getirilmesi (darbe planları, suikast iddiaları) devletin bu dosyanın arkasına sığındığını gösteriyor. ****** Erzurum-Erzincan ve tarikatlar Derin devlet anlayışı olduğu öne sürülen Ergenekon terör örgütü diye bir yapılanmanın olduğu gerekçesiyle orduya ve emekli subaylar incelemeye alındı. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un sözlerinde de dile getirdiği gibi orduya karşı bir yıpratma politikası izledikleri apaçık ortadaydı. Fakat bu oyunun içinde olanlar kendilerine de zarar verdiklerinin farkındalar mı acaba? Hala diri tutulmaya çalışılan ve ilk günkü amacı aşan Ergenekon dosyasının arkasına sığınmak isteyenler kendi ideolojik faaliyetlerini bu dosyanın üzerine atarak gerçekleri gizlemeye çalışmaktadırlar. İktidar partisi olan Akp’nin ekonomideki istikrarsızlığı Ergenekon üzerinden gündemden düşürdüğünü asıl sorun olan işsizlik, üretim gibi sorunlar olması gerekirken kendileri dâhil boşa zaman harcıyorlar. İktidar partisinin ülke yönetiminden anladığı demek ki sadece gündemi değiştirmek ve Ergenekon kılıfı gibi bazı dosyaların arkasına sığınmak. Yaptığı işlerini açığa çıkaranları ise bunlara yataklık yapmakla suçlamak insanları gözleri korkutmak eğer yönetim tarzları buysa gerçekten çok başarılılar… ****** Erzurum ve Erzincan’da yaşanılan savcıların kendi arasındaki yetki kavgasının altındaki olayları incelemek devletin temel organları arasındaki zıtlığı ortaya çıkarmaktadır. Yasama (TBMM), Yürütme (Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu), Yargı (Bağımsız mahkemeler) birbirleriyle olan uyumsuzluklarını ortaya çıkarmaktadır. Yaşanılan son olaylar ile devletin kendi temel organları, kurumları arasında bir uyuşmazlık olduğu ortadadır. Bu uyuşmazlık Yargı’nın yani Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’nın savcıların olaylarına müdahalesini bilinçli olarak geciktirmiştir. Neden? Devletin temel organları dediğimiz yasama, yürütme ve yargı arasındaki uyuşmazlık ve belirttiğim gibi iktidarın ekonomideki başarısızlığın üstünü örtmek için bir kılıf olarak kullandığını Ergenekon dosyasını yürüten savcıları bilerek el çektirilerek hükümet uyarılmıştır. Bir anlamda yargı, yürütmeye dur demiştir. ****** Olayları özetine gelirsek, kötü bir yönetimin durmadan arkasına sığındığı istediği zaman gündemi değiştirmek için kullandığı, asılsız iddialar, darbe ve suikast planları gibi oy kaygısı ile her seferinde Ergenekon kılıfını kullanan bir iktidar! Bütün bunlara zamanında dur demeyen yargı organları, geç müdahalesi ile dikkatleri üzerine çeken HSYK’nın ortaya çıkmasıdır. - Son söz; “ Her şeye rağmen yargı olayları tarafsız bir şekilde inceliyorsa, Hukukta bir yerlere gelmişiz demektir. Eğer aksine bir durum var ise hala 1950’li yılların zihniyetindeyizdir.” - S&S (Her Zaman Önde) ***********
  15. Yazıda da belirttiğim gibi 'Burası Türkiye' denetimler hangi sektörde düzgün oluyor da ithal et sektöründe olsun bu şekilde bile haddinden fazla et getirdiğimize inanıyorum yoksa üretim ile tüketim arasındaki fark kapanmaz Hele ki bu kanunlar ile serbestliği konusunda bir sonuç çıkarsa kendi halkımız şuanki durumundan daha kötü olur zaten işsizlik malum çözüm bulunamıyor birde et işinde böyle bir günü kurtarıcı çözümler getirilirse vay halkımın haline... bilgisi olanların bizimle paylaşmasını tabii ki isterim Saygılarımla____________S&S
  16. “Türkler et yer!” Yanlış Devlet Politikası Ülkemizde son zamanlarda et ürünlerine gelen zamlar ile gündeme gelen konular arasında yerini alan ithal et tartışmaları sürerken et üreticilerinin sorunlarından ve acımasızca kendi haline bırakılmış olan hayvancılığın ve köylünün dertleri dinlemekle ve bunları yazmakla bitmez. Bu yazımda kısaca üretici konumundaki köylülerin ve uygulanan yanlış devlet politikalarını yazacağım. ****** Ezilen efendiler… Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü olan “Köylü milletin efendisidir” sözü artık bu dönemde efendi (küçümseme) kavramının farklı algılanmasından olacak ki köylüler üzerine gidiliyor. Üretici konumunda olan köylülerin desteklenmesi gerekirken nasıl bir yöntem ise köstek olunuyor. Ülke yönetimine baktığımız zaman çeşitli bakanlıkların olduğunu görüyoruz buna rağmen üretici mağdur oluyorsa var olan sistemin tekrar gözden geçirilmesi ve reel kararların alınarak kesin bir iyileştirmenin yapılması lazım. ****** İthal et çözüm değildir İthal et çözüm olabilir mi? Diye bazı kişilerin kafasına takılmış olacak ki bu soruyu kendilerine sormuşlar. Bakın biz bu hallere günü birlik işler ile geldik. Artık günü kurtarmak ile bu iş olmaz. Eğer ithal eti serbest bırakırsanız! Zaten bitme noktasında olan üretici köylüyü iç piyasada mahfedersiniz. İthal et bir kere piyasaya girdi mi baş edilemez. Edilir diyenlerin ‘Burası Türkiye’ sözlerini hatırlatmakta fayda vardır. Ama bu serbestliğin kimin veya kimlerin işine yarayacağı bu kadar sermayeli işleri kimlerin çevirebileceğini tahmin etmek zor değil… ****** Yanlış üretim politikaları Ülke olarak et tüketim miktarımız 1.200.000 tondur. Kendi içimizde ne kadar karşılıyoruz bu miktarı üretim 600.000 bin ton arada yüzde yüz fark var. Bu uygulanan yanlış politikaların sonucudur. Yeterince teşvik verilmemiştir. Üretim girdi faktörleri ile firmanın (küçük üreticilerin) maliyetleri karşılayamaz hale gelmiş ve et piyasası belli başlı firmaların elinde oyuncak olmuştur. Bu belli başlı büyük firmalar ise bu et ithalatını istemektedirler. Neden derseniz bu işin altında kalkabilecek bütçeye sadece onlar sahiptir. Ülkemizin yaşam şartlarını göz önüne aldığımızda evine düzenli olarak et ve et ürünleri getiren kesim ülke nüfusunun çok az bir miktarını oluşturmaktadır. Bunları göz aldığımızda insanların para hırsı için daha neler yapabileceğini düşünmek gerek. - Sonsöz; “Ülkemizdeki belirli şartlar altında yaşama mücadelesi veren halkımıza ve onları köşklerden yöneten karnı tok yöneticilerimizin bu konuda daha duyarlı olmasını bekliyorum. Her ne kadar olmayacağını bilsem de…” S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
  17. Almanya’nın ve Avrupa’nın yakın tarihte gördüğü, dünya devletlerini gizliden gizliye korktuğu bir döneme damgasını vuran Adolf Hitler (Führer) söylediği sözler ile nasıl bir insan olduğunu gözler önüne seriyor. Kişiliğini biraz daha yakından incelersek aslında korkak ve içine kapanık bir insan olduğu anlaşılıyor. Beni lider olarak etkileyen Hitler’in o dönemde dünyayı dize getirmesi ve daha diğer birçok özelliği... Merak edenlerin Hitler dönemindeki Almanya’yı incelemesini istiyorum. Dünya’nın kaderini değiştiren 2. dünya savaşının baş aktörü olan Adolf Hitler’in söylediği tarihe geçen o sözler; ****** Adolf Hitler'in Söylediği Önemli Sözler: • Yalan ne kadar büyükse, inananı da o kadar çok olur. • Hayat güçsüzlüğü affetmez. • Ben Dünya'ya insanları güçlü yapmak için gelmedim, onların güçsüzlüklerini kullanmak için geldim. • Ancak bir deve iğnenin deliğinden geçtiğinde büyük bir insan seçimle iş başına gelebilir. • Politika, yapılan tarihtir. • Diktatör, bisikletle giden adama benzer durursa devrilir. • Her kim bize karşı ayaklanırsa kendisini ölü kabul etmelidir. • İşgal altındaki topraklarımız anavatana ateşli protestolarla değil, kılıcın indirdiği zafer darbeleriyle katılabilir. • Dünyanın altını üstüne getiren büyük olayların tamamı yazı ile değil sözle meydana getirilmiştir. • Siyasi kuruluşlar birbirleri ile karşılıklı çıkarlarından dolayı göstermelik anlaşırlar. Benim felsefi doktrinim dünyayı tekrar mutlu bir şekilde yaşatacak güce sahiptir. Böyle bir idealde elbette ki geçici anlaşmalara yer yoktur. • Beceri ve yetenek eğitimin bir ürünü değildir. Bu yetenek kişide doğuştan vardır. Yani bu Tanrı'nın bir lütfudur. • Savaşta her zaman kaybeden taraf suçludur haklı olsa bile. • Eğer savaş kaybedilmişse bu benim umrumda bile değil. İnsanlar perişan olurlarsa olsunlar. Bir tek gözyaşı bile dökmem onlar için; onlar hiç bir şey hak etmediler. ****** 1945 (2.Dünya savaşının son yılı) • Eğer savaş kaybedilmişse halkı da kaybetmenin hiç bir önemi yoktur. • Zayıfa acımak doğaya ihanettir. • Düşünce özgürlüğü tüm kötülüklerin anasıdır. • Şeref ve namustan yoksun milletler ergeç hürriyet ve bağımsızlıklarını kaybederler. • Eğer bir millet özgür olacaksa;gurura,irade gücüne,meydan okumaya,nefrete,nefrete ve yine nefrete ihtiyaç duyar.. • Mustafa Kemal; bir millet, bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi, kendini kurtaracak vasıtaları yaratabileceğini ispat eden adamdır. • Yaşama hakkın, mücadele gücün kadardır. • İnsanlığın bir gün büyük mücadelelere neden olacağı kuşkusuzdur. Sonunda var olma içgüdüsü galip çıkacaktır. Budalalık, korkaklık ve kendini beğenmişlikten oluşan insanlık bu içgüdü karşısında eriyip gidecektir. “Führer artık yok!” (20 Nisan 1889 / 30 Nisan 1945) - S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST ***********
  18. nasıl bir soru bu böyle keşke herkez erkek olsa ama gerçekten erkek bazıları öyle geçiniyor...
  19. Merhaba GS'li kardeşim. resimlerine baktım. 12 Yaşında çok yakışıklı bir gençsin şimdi senin kendini beğenmemem normal ergen psikolojisi ama merak etme sana bakmayacak kızda sorun vardır. Ne güzel geçsin bunları düşünme daha bir sürü sorunla karşılaşacak olgunlaşacaksın önemli olan beden değil beyindir. Bunu unutma kızlar serseriler ile gezer ama bir ömür boyu beyefendiler ile olmak ister. Daha yaşıtlarındaki kızlarda da aynı sorunlar var ben güzelmiyim diye toz pembedir hayat o yaşlarda ben 20 yaşındayım en son bana şiir yazdıran biri çıktı ama ne şiir gelde bana sor http://www.turkish-media.com/forum/topic/189866-unutmamak/ tekrar söylüyorum takıntılı olma kardeşim gayet güzelsin derslerine ağırlık ver!
  20. Merhaba Ahmet bey, Michael Jackson'ın Müslüman olabilir inanırım ama Presn Charles'ın müslüman olduğu haberlerine inanmıyorum ve katılmıyorum. Dini konularda yazdığınız bazı yazılarınızı okuyorum. Politik gündemde fırsat buldukça MB'da takip ediyorum yazılarınızı beni hatırladınız mı? Saygılarımla_______S&S
  21. S&S

    2010 ve modern irtica

    Ülke gündemini zaman zaman meşgul eden konular arasında yer alan ve gündeme geldiğinde ciddi ciddi konuşulan gerçek gündemi ve olayları gizlemek için kullanılan kılıflardan biride irticadır. ****** İrtica’nın sözlük anlamına baktığımızda kısaca kökten dinci ve gericilik hareketi olduğunu görüyoruz. Peki, bu gericilik hareketi neden kullanılıyor? Belirli bir zamanı var mıdır? İrtica (gericilik) hareketi ve muhafazakârlık diğer bir tabirle aşırı dincilik ülkemizde laik ve demokratik anlayışa ters düşmektedir. Gerçi halen laiklik ve demokratik olmak gibi sözcüklerin Türkiye’de ne anlama geldiği belli değil… ****** 2010 ve modern irtica İrtica hareketlerini sadece din ile kısıtlamak en büyük ahmaklıktır. Bu söz biraz ağır olsa da maalesef doğrudur. Terörizm=İslam gibi bir eşitlik yapan batılılar ile ülkemizde de batılılar gibi gericilik hareketleri bazı kavramlar ile bir tutulmak istenmektedir. Halkımızın çoğunun Müslüman olmasının bir sonucu olarak bunu kullanmak isteyen kişi ve kurumlar her zaman olmuştur. Bu şartlar altında olmaya da devam edecektir. Bu din faktörünün kullanılması başta Türkiye sonra İslam dini( Müslümanlar) üzerinde olumsuzluklara yol açmıştır. ****** Dini kullanmak isteyenler ülkemizde her zaman başarılı olmuştur. Halkımızın büyük bir kısmının saf, diğer kısmının ise okumuş cahillerden oluşması, belirli kavramları gözü kapalı kabul etmesi, sorgulayıcı olmaması din üzerinde oynanan oyunları kaçınılmaz hale getirmiştir. Türkiye’nin son iktidarlarına ve seçim politikalarına baktığımızda dini ve dini kesimlerin nasıl kullanıldığını göreceğiz. Bir konuya açıklık getirmek gerekmektedir. Bu yazılanlardan sonra dini kullananda Amerika destekli politikacılardır. Bizi dinden çıkaranlarda Amerika destekli politikacılardır. ****** Son söz; “Gerçekleri görmek için tarafsız olmak ve çok yönlü olayları incelemek gerekir. Yazılanları anlamak için sadece okumak yetmez!” S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
  22. S&S

    CHP’yi parçalayacaklar

    CHP’yi parçalayacaklar Cumhuriyet Halk Partisi (Chp) partinin geçmişini size anlatmayacağım en köklü parti olan ve deniz Baykal ile özdeşleşen 6 oklu parti eğer gereken yapılmazsa parçalanacak. Bu yazımı fazla uzun tutmadan bildiklerimi yazacağım. **** ***** **** Ülke gündemi ve malum iktidar olan partinin gündemi belli, nasıl isterse öyle gündem oluşturuluyor. Beceriksizliklerini ordu üzerine oynayarak ve İsrail ile yaptıkları gibi danışıklı dövüşerek seçim hazırlığına ve oy kayıplarının farkında olarak başlayan bir iktidar. 3. dönem seçileceğinden kuşkum yok! Halk saf 3 torba kömür ülkenin özgürlüğü… **** ***** **** Bilinmeyen bir diğer gerçek ise her partide olduğu kadar Chp’de olan parti içi çürükler (bilinçli olarak parti içinde olan ve parti aleyhine çalışan) ilerleyen yıllara da 2015’e kalmadan Chp için sona yaklaşmış olacak. Bunun nedenleri arasında laikliği ve Atatürkçülüğü savunan tek parti olması… kısacası Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti önce Chp’yi bölerek sonrada Türkiye’nin 100 yıllık hesabını kapatarak görecek.(1920-2020). **** ***** **** Bu söylediklerim inandırıcı gelmediyse Akp hükümeti göreve geldiği günden bugüne ülkenin dış borcunun ne kadar olduğuna bakın, partiye ismi geçen iş adamlarının yaptığı yatırımlarına ve 2002 den sonraki büyüme oranlarına bakın, dış borçlanmaya bakın, ülke 80 yılda yapılanların 8 yılda satılmasıyla yönetilmez. Ancak o dönemi kurtarırsın borçlu olacak olan gemileri olan başbakanın oğlu değil 70 milyon fakir halktır. Bunları göz önüne alarak nasıl bu oyunlara gelirsiniz? Diğer yazılarımda bu konuların ayrıntılarıyla yazdım. Anlamak isteye… Korktuğum yıllar 2013 ve 2015’tir. - Son söz; Yazdıklarım bazı kişilere senaryo gibi gelebilir. Benim referansın zamandır. Tüm yazdıklarım arkasındayım. Önümüzdeki yıllarda hepsini göreceksiniz… - S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
  23. S&S

    İktidara muhalefet olur mu?

    İktidara muhalefet olur mu? Ülkemizdeki Cumhuriyet tarihine baktığımızda hep bir iktidar ve genelde ona karşı olan bir muhalefet partisi görmüşüzdür. Bu tablonun artık değişecek mi yoksa 80 yıldan beri aynı şekilde devam mı edecek. Parti içinde demokrasi var mı? Yazımda bu konuları ele alacağım. ***** Halk saf Seçimlerin yaklaşması ile insanların kafasında daha doğrusu oyunu kime atacağını bilmeyen ve son anlık halk jestlerine açık olan Türk halkının kurnaz siyasetçiler ile kandırılmasına az bir zaman kaldı. Şuanda en güçlü muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olduğuna göre iktidarında muhalefeti bu iki partidir. Meclis dönemlerinin incelediğimizde Mhp’nin biraz daha iktidar ile uyum sağladığını görmüşüzdür. Bu durum aslında Chp ile de farklı değildir. Herkes yerinden (Koltuğundan memnun) olan halka oluyor! Fakat partizan halk anlamıyor… ***** Muhalefet var mı? Muhalefet dediğimizde şuan ki hükümeti sandıkta yerle bir edecek bir parti yok. Bunu artık kafanıza sokun… Ben hiçbir parti mensubu değilim gördüklerimi yazıyorum. Belli bir süredir hem Mhp’yi hem Chp’yi takip ediyorum. Bu iki sözde güçlü muhalefet partisinden bir şey olmaz iktidar yine belli… Buna sevinenler ve üzülenler olabilir. Üzülenler artık kendilerine çeki düzen versinler artık. Bu ülke yönetiliyor ama nasıl yönetiliyor? Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) öyle veya böyle bu ülkeyi yönetiyor. TÜİK’in emin olmadığım verileri bile durumun vahim olduğunu gösteriyor. Tabi anlayana… ***** İti ite kırdırma Türkiye’de yıllarca uygulanan dış güçlerin oyunları halen de devam etmektedir. Eğer biraz duygusal ve dini, ırk gibi konularda sağduyulu değilseniz bir olayın içine girmemeniz an meselesidir. Sağcı- Solcu terimlerini (kavramlarını) her zaman reddetmişimdir. Kardeşleri bir birine düşüren bu oyunlara maalesef halkımız fena halde gelmiştir. Şuanda Türkçülük- Kürtçülük diye bizi ayırmak istiyorlar. Bizim ehli hükümetimizde bu oyuna gelip açılım yapıyor. Ne zaman araştırdınız da bazı yurt dışı ziyaretler sonrasında bu açılımı yaptınız? Yaptığınız açılım sürecini kim hazırladı? Bazı bakanların açılımdaki maddelerden yeni mi haberi oldu? Bu soruların cevaplarını devlet büyüklerinden istiyorum. Saygılarımla... S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST ***********
  24. S&S

    Halkımı sevdim

    Halkımı sevdim Sevdim güzel halkımı çıkar beklemeden Seçimlerde oy beklemeden Benim kim olduğumu bilmiyorlardı Ben yinede sevdim. ***** Her zaman karanlığa sessizce giden, Ülke politikalarını sessizce izleyen, Gelen zamlar karşısında sağduyulu olan Halkımı sevdim sokaktaki tinercesine kadar... ***** Evine ekmek götüremeyen Evliyken evine bakamayan Bu sistemin içinde kalmış Saf ve temiz halkımı sevdim. ***** Zorluklara göğüs germek için çabalayan, Her ailede kendini diğer ferdler için unutan Diğerinin iyiliği için çalışan art niyetli olmayan Halkımı sevdim, sadece sevdim... - “Her ne olursa olsun bu halkı düşünen birileri olacaktır. Ne kadar çaresiz olsalar da…” - S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST
  25. S&S

    Unutmamak

    Unutmamak Gerçekleri bilmek yetmez bazen insana öğrenmek ister her şeyi, Öğrendiği zaman katlanamaz gerçeklerin acılarına İstediği gibi olmaz hayat uzak kalır istediğine, Uzak kalmak sorun değildir aslında... ***** Önemli olan karşındakinin ne kadar değeri olduğudur Eğer karşısındakinin değerini biliyorsan özlemek sorun değildir artık... Anlamak için yetmez bazen dinlemek, an gelir anlatılanları anlayamaz insan Çaresiz kalır akan zamana karşı katlanmak zorunda kalır bu duruma ***** Çaresizliği anlatılamaz o durumda Kelime bulamaz insan o haline bırakır zamana İstediğinden uzaktadır artık, kabullenmiştir Unutamaz onu, elbet bir gün dönecektir ona... S&S (Her Zaman Önde) SAMET SERBEST -http://blog.milliyet.com.tr/ssfarki-
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.