Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Legendary

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Legendary tarafından postalanan herşey

  1. Yay Burcu Biraz desteklenmeye ve morale ihtiyacınız var. Ortaklaşa konuların getirdiği sorunlar nedeni ile güvensizlik duygunuz sizi risk almaya itebilir. Daha kontrollü olmak ve duygusal paylaşımlarınızı gözden geçirmek durumundasınız. Birikimlerinizi zorlayan kontrol dışı gelişmeleri göz ardı etmemelisiniz. Ortağın ya da eşin para durumunda krizler öne çıkabilir.
  2. Oğlak Burcu İkili ilişkilerde esnek olmanız gereken gelişmeler var. Olası bazı eleştirilerden ders almak ve paylaşımcı olmak gerekecek. Ortaklıkların getirdiği yükler açısından ise zor bir dönemdesiniz. Bu alanda değişikliklere gitmeniz için erken. Süregelen ortak ilişkilerden çok şey öğrenmek ve uzlaşı aramak sizin yararınıza. Size olumlu getiriler sağlayan yeni anlaşmalar gündeme gelebilir.
  3. Kova Burcu Gündeminiz yoğunlaşmakta. Planlı olmanız gereken koşullara ilerlemektesiniz. Kendinizi yeniliklere açık tutmalı, değişik teknikler yolu ile yeteneklerinizi geliştirmelisiniz. Zaman alan detaylar karşısında ise sabırlı olmanız gerek. Zira aşırı duygusal yorgunluklar sizi yıpratabilir. Sağlığınızla alakalı gelişmelere karşı önlemci davranmalısınız.
  4. Balık Burcu Pek çok konuda tatmin yaşayabileceğiniz bir gün. Yeniliklerin hayatınıza katabileceği güzel konular olacak. Yaratıcı alanda duygularınızı katarak yapabileceğiniz değişiklikler var. Bu yolla dikkat çekecek ve hayatın keyifli yanlarına açık duracaksınız. Sevdiklerinizle beraberlikler yanında aşk ilişkilerinizde sizi fedakarlık yapmaya iten gelişmeler olabilir.
  5. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Galaksiler - Evren
    Galaksilerin Yedi Gizemi Yazar: Selçuk Bilir Edwin Hubble yaklaşık 70 yıl önce galaksilerin temel doğasını keşfetti. 1990’lı yıllara gelindiğinde bile, galaksilerin nasıl doğduklarını, nasıl evrimleştiklerini ve evrende nasıl bir rol üstlendiklerini ancak söyleyebilmekteyiz. Neden galaksiler bu kadar gizemlidirler? Astronomlar geçen 70 yıl boyunca galaksilerin araştırmasında büyük gelişmeler kaydettiler. Bugün büyük teleskoplar kullanylarak komşumuz Andromeda’yı veya diğer galaksilerinin görüntülerini daha ayrıntılı elde edilebilmektedir. Büyük galaksileri incelemek daha kolaydır çünkü çok sayıda yıldızdan meydana gelirler. Bu tip büyük galaksilerde 1 trilyon yıldız bulunur. Galaksi içinde bulunan yıldızlar birbirlerine uyguladıkları çekim kuvvetiyle başta olmakla beraber aynen Güneş’in etrafındaki yörüngelerde dönen gezegenler gibi galaksi merkezi etrafındaki yörüngelerde dolanırlar. Gerçekten her yıldız bir galaksiye ait olup galaksi içinde bulunan büyük miktarda gazdan meydana gelmektedir. Galaksiler, evrenin temel yapı taşlarıdır. Peki bunlar nasıl meydana gelmişlerdir? Bunu yedi gizemli sorunun cevabında bulabiliriz. Bunun için önce, zaman ölçeğinde geriye giderek galaksilerin nasıl oluştuğunu ve uzayda nasıl bir dağılım gösterdiklerine bakalım. Daha sonra galaksileri tek tek inceleyip merkezlerinde neler olduğunu araştıralım. Yolculuğumuzun sonunda Galaksimizin sonunu inceleyerek, galaksilerinin doğasını bugünkü bilgilerimizle yorumlayalım. 1) Evren “kırışık” halden “galaksi üreten” hale nasıl geçti? Kozmoloji ile uğraşan teorisyenler mükemmel bir evren modeli oluşturduklarında modelleri galaksileri içermiyebilir. Bunun nedeni, galaksilerin oluşumları hakkında çok az bilgiye sahip olmalarıdır. Büyük patlamadan sonra evrenin soğuduğu bilinir. Böyle bir durumda uzay, zamanla geçirgen bir hale gelir ve büyük patlamanın ilk zamanlarına ait ışık bu noktadan evrene yayılır. Bugün bu ışık 2.73 kelvinlik kozmik zemin ışınımı olarak görülür. Bu ilk erken ışık, büyük patlamadan 300,000 yıl sonra meydana gelmiştir. O zaman Evren bir atom çorbası halinde idi (galaksiler henüz oluşmamıştı). Patlamadan birkaç milyar yıl sonra yıldızımsı cisimler veya kuazar (QSO’s) olarak bilinen cisimler meydana gelmiştir (Şekil 1). Bugün bu cisimler evrendeki ilk galaksi büyüklüğündeki cisimler gibi görülür. Bununla birlikte, ilk kuazar oluşumu ile kozmik zemin ışınımı arasındaki zamanda ne olduğu halen bilinmemektedir. Bu çağ boyunca, evren kendisini birkaç bin kez büyütmesine karşın astronomlar bu peryottaki olayları gözlemleyemediler. İlk büyük ölçekli yapının evrende genişleyerek soğuduğu ve ilk yıldızların oluştuğu bilinmesine rağmen evrenimizin son derece önemli olan bu evresini tam olarak anlayamamaktayız. Şekil 1. Fotoğrafta ok işareti ile görülen QSO H1821+643 numaralı kuazardır. Kozmik zemin ışınımındaki düzensiz küçük dalgalanmaların son ölçümleri, maddenin yoğunluğundaki küçük değişimlerin kozmik zemin ışımasında ortaya çıktığını gösterdi. Bu ilkel yoğunluk dalgalanmaların daha sonraları galaksi şekline dönüşmeleri tam olarak açık değildir. Üstelik bugün yıldız ve gaz olarak gözlenen parlak maddedeki çekim, bu yapıların çökmesine neden olacak kadar da yeterli değildir. Bu yüzden büyük patlamaya ait yaygın gazdan, galaksilerin oluşumuna geçişte yeni bir şeyi açıklamak gerekir. Bu şey görünmeyen maddedir ki, astronomlar buna “karanlık madde” adını vermektedirler. Günümüzde bir galaksinin oluşumu için yapılan varsayım şudur: Büyük patlama evreni yarattı ve onu yüksek sıcaklığı ile pişirdi. Bu işlem parlak madde ile karanlık madde üretilene dek sürdü. Oluşan karanlık madde, çekim kuvvetiyle uzayı buruşturdu. Evren genişlerken, bu buruşukluklar etrafındaki gazı topladı ve onu soğuttu. Soğuyan gaz da çekim kuvveti altında yıldızlara dönüştü. 2) Galaksiler neden süperkümeler içinde bir yığılma gösterirler? Galaksiler uzayda düzenli olarak dağılmamışlardır. Bunun böyle olduğunu bir teleskop ile ilkbahar zamanı gökyüzüne bakılarak görülebilir. Buna karşın parlak galaksi kümelerinin bulunduğu Virgo ve Canes Venatici takımyıldızlarında durum farklıdır. Yeni araştırmalar galaksi kümelerinin uzantılarının varlığını ortaya koydu. Bu da galaksilerin tabaka (sheet) ve ipliksi (filament) hallerde bulunduğunu ve bu yapılarında büyük boşluklarla çevrili olduğunu gösterdi. Bu galaktik tabakalar ve ipliksi uzantılar 100 milyon ışık yılı büyüklüğünde olup Samanyolu galaksisinin bin katı büyüklüğündedir. Galaksilerin uzaydaki bu dağılımı, astronomları şaşırtmaktadır. Galaksiler böyle bir dağılım haline nasıl geldiler ? Tabakalar ve ipliksi yapılar galaksilerin nasıl oluştuğuna dair bir ipucu verebilir mi ? yoksa galaksiler oluştuktan sonra mı böyle bir kümeleme gösterdiler ? Durumun daha iyi anlaşılabilmesi için erken evrende titanik patlaması adı verilen bir patlama olmuşumu öne sürülerek bu patlamayla maddenin etrafında büyük boşluklar olan tabakalara ve ipliksi yapılara itildiği önerildi. Çoğu astronom bununla birlikte iyi bilinen bir kuvvet olan çekim kuvvetinin tabakaları ve ipliksi yapıları oluşturduğunu düşünmektedirler. Sayısal hesaplamalar, bunun ancak Doğa’nın erken evrendeki maddenin yoğunluğunda büyük ölçekli değişimler düzenleyip yapması halinde mümkün olduğunu gösteriyor. Tabakalar ve boşlukların yapısını açıklayan modellerin incelenmesiyle bu yapıların erken evrende meydana gelen bazı fiziksel olayların parmak izlerini taşıdığı görüldü. Astronomlar tabakaların ve ipliksi yapıların daha iyi anlaşılabilmesi için büyük bir proje başlatmışlardır. Bu proje ile astronomlar bir milyar ışık yılı uzaklığına kadar bütün galaksilerin haritasını yaparak tabakaların ve ipliksi yapılar hakkında daha ayrıntılı bilgiler elde edeceklerini ummaktadırlar. 3) Niçin galaksilerin dış kısımları bu kadar hızlı dönmektedir? 1970’li yılların ortalarına gelindiğinde astronomlar spiral galaksilerin dönme (rotasyon) hızlarını güvenilir bir şekilde ölçebiliyorlardı; bu hız, galaksiye ait parçaların merkezleri etrafındaki dönmeleridir. Astronomların çoğunun hayret ettiği olay, galaksilerin dış bölgelerindeki maddenin beklenilenin üç katı kadar bir hızla dönmesidir. Bu ölçümleri yapmadan önce, astronomlar bir galaksinin toplam kütlesini onun içinde gözlenen yıldızlardan ve gazdan oluştuğunu kabul etmişlerdi. Bugün kabul gören görüşe göre bir galaksinin dış kısımlarının hızlı dönmesi, gene galaksinin dış kısımlarında yer alan büyük miktarda görünmeyen maddeden kaynaklanmaktadır. Gerçekten, Galaksimizde gözlediğimiz yıldızlar ve gaz, Galaksimizin parlak kütlesinin %10 unu teşkil eder. Bundan dolayı astronomlar oluşturdukları galaksi modellerinde, kullandıkları kütle parametresini daha büyük bir değerde kabul etmektedirler. Bu fazla kütle karanlık madde biçiminde bulunur. Galaksilerin etrafındaki karanlık maddenin varlığı ilk defa 1930’lu yıllarda galaksi kümelerinin merkezlerine yakın galaksileri inceleyen astronomlar tarafından önerilmiştir. Bu bilgi 40 yıldan daha uzun bir süre akademik bir dip not olarak kalmıştır. Fakat 1990’lı yıllarda karanlık madde bir dip not olmaktan çıkmış ve Astrofiziğin en önemli bir problemi haline gelmiştir. Astronomlar evrenin %90 dan daha büyük miktarda karanlık madde içermesini pek istememektedirler. Galaksilerde bulunan karanlık maddenin biçimi bilinmemekte olup birçok şekilde bulunabilir. Yüksek enerji astrofiziği, evrenin ilk zamanlarında çok erken evrende ekzotik temel parçacıkların oluşabileceğini söylemektedir. Bunlar, proton ve nötronlardan daha ağır elementlerdi. Üretilen bu parçacıklar bugüne kadar yaşamlarını sürdürebilmişlerse, karanlık maddenin miktarına katkıları olabilir. Bu görüşe göre galaksiler, Büyük Patlama’dan sonra 1 saniye içinde oluşan cisimlerdir. Astronomların galaksilerin oluşumları için yeterli çekim kuvvetini sağlayacak karanlık maddenin biçimi hakkında bir düşünceleri daha vardır. Fizikçiler, geçen yıllarda Galaksimizde karanlık maddeyi araştırmada etkin bir yol buldular. Galaksimizin dış halosunda yer alan gökcisimleri, Macellan Bulutsularynda bulunan yıldızların gözlemlerinde etkili olmaktadır. Bu görünmeyen cisimlere MACHO (“Massive Compact Halo Objects”, “Büyük Kütleli Yoğun Halo Cisimleri”) denmektedir. Son zamanlarda keşfedilen bu cisimler cüce yıldızlar, Jüpiter büyüklüğünde gezegenler veya içlerinde yeterli termo-nükleer reaksiyonları başlatamıyacak kütleye sahip olan kahverengi cüce yıldızlar olabilir. 4) Bölgeselleşme, Bölgeselleşme, Bölgeselleşme, herşey midir? Galaksiler çevrelerine duyarlıdırlar. Yerel süperkümemiz içinde, birçok dev eliptik galaksi birçok galaksinin birbirine sıkı olarak bağlı olduğu, bu kümenin merkezinde yer alır (örneğin, M87 ve M49, Virgo kümesinin merkezinde bulunur) (Şekil 2). Spiral galaksiler ise kümeni merkezi dışındaki kısımlarında çok sayıda bulunur (örneğin, Hydra da M83, Ursa Major takımyıldızında M101 gibi). Şekil 2. Fotoğrafta M87 eliptik galaksisi görülmektedir. Galaksilerin herhangi bir tipi, herhangi bir ortam içinde meydana gelebilir mi? Bir tek galaksi ile büyük bir ölçektedeki evren yapısı arasında bir ilişki var mı? Bugün astronomlar galaksilerin karakteristik özelliği olan fiziksel biçimleri ile başlangıç koşulları arasında bir ilişkinin var olup olamayacağını araştırmaktadırlar. Zengin galaksi kümelerine yol açan ilk yoğunluk dalgalanmaları seyrek bölgeleri oluşturan yoğunluk dalgalanmalarından farklı idi. Kümeleşmeye ayrılan yoğunluk dalgalanmaları bazı özel evrelerde eliptik galaksileri oluşturmaya yöneldi. Eliptik galaksiler, karanlık halolarının karşılıklı çekimleri sonucunda, diğer galaksilerin etkileşmesinden oluşmuş olabilirler. 5) Neden galaksilerin farklı tipleri mevcuttur? Galaksiler gösterdikleri fiziksel yapıdan dolayı iki ana grupta toplanır. Bunlar “eliptik” ve “spiral” tipte olanlardır (Şekil 2 ve 3). Henüz eliptik galaksiler ile spiral galaksilerin oluşum mekanizmalarını açıklanamamaktadır. Bugün bu yapıların, galaksilerin oluşumu esnasında yeni doğan yıldızların uyguladıkları çekim kuvvetiyle oluştuğu düşünülmektedir. Şekil 3. Fotoğrafta Hubble Uzay Teleskobu ile alınan M100 spiral galaksisi görülmektedir. Gökyüzüne gözlediğimiz bir galaksi, büyük patlamadan arta kalan maddenin soğumasıyla meydana gelmiştir. Galaksiyi meydana getiren gaz yavaşça çökseydi ve küçük bir dönme hızına da sahip olsaydı dönen disk haline dönüşürdü. Bunun bir spiral galaksi olması ancak, gazın iç etkileşmesi sonucunda, enerji kaybetmesi ile mümkündür. Bu oluşum uzun zaman gerektirir. Galaksiyi meydana getiren gaz, ilkel galaksinin çöküşü tamamlanmadan önce, hızlı bir şekilde yıldızlara dönüşürse ve bu yıldızlar da birbirleri ile zayıf bir şekilde etkileşirse, bu sefer de bir eliptik galaksi meydana gelir. Bazı astronomlar, bu olay için daha genel bir anlatımı tercih ederler. Bir küresel galaksinin meydana gelmesi için, hızlı yıldız oluşumunu içeren bir prosese gereksinme vardır; gazdan ibaret ilkel bir galakside hızlı yıldız oluşumu veya önceden oluşmuş iki spiral galaksinin çarpışması gibi… Küresel galaksiler herhangi birşeydirler fakat mükemmel küreler ve bunların görünüşteki benzerliği, oluşumlarına ait delilleri içeren birçok fiziksel farkın görünmesine olanak vermiyor. Örneğin, ekseni etrafındaki dönmesi, Samanyolu’nun küresel yapıdaki “şiıkin bölgesi” ni düzleştirmiştir. Bu şişkin bölge, yaz gecelerinde, Samanyolu’nun şerit halindeki parlak bölgesinin Akrep takımyıldızına doğru uzantısı şeklinde görülebilir. Bununla beraber, bazı düzleşmiş eliptik galaksiler eksenleri etrafında hiç dönmezler. Bunun yerine eliptik galaksiler, içerdikleri yıldızların üç boyutlu uzaydaki rastgele hareketlerinin etkisi ile şekillernirler. Astronomlar küresel (sferoidal) galaksilerin, bu biçimlerine nasıl geldiklerinden veya evrensel zaman ölçeğinde bu kararlı durumlarında kalıp kalmayacaklarından tamamen emin değillerdir. Küresel yapılar (sferoidler) dinamik bakımdan “sıcak” yıldız sistemleri iken, disk galaksileri dinamik bakımdan soğukturlar; bunun anlamı, disk galaksilerlndeki yıldızların üç boyutlu hareketlerinin önemsiz olmasıdır. Dalgalar, diski yalayıp geçtikleri zaman, soğuk yapılar kararsızlık gösterirler. Gerçekten, spiral disklerin çoğunun kararlılık sınırında oldukları görülüyor ve bundan dolayı spiral kol veya bar bakımından zengindirler. Bu kollar veya barlar, galaski diskine çok miktarda gaz toplar. Bu gazlar da daha sonra birçok yıldıza dönüşür; büyük kütleli parlak yıldızlar da birçok yıldıza dönüşür; büyük kütleli parlak yıldızlar da bunlar arasında yer alır. Bu durum, galaksilerin spiral kollarının çok net olarak görülmesini açıklar; Canes Venatici’deki girdap gibi… 6) Galaksilerin merkezlerinde canavarlar mı saklanıyor? Çoğu galaksinin merkezinde, son derece yoğun yıldız kümeleri bulunur. Galaksilerin çekirdekleri küçük, yaklaşık 1 ışık yılı genişliğinde olmakla beraber inanılmayacak derecede büyük yıldız yoğunluklarına sahiptirler. Örneğin Andromeda galaksisinin merkezindeki yıldız yoğunluğu, Güneş civarındaki yıldız yoğunluğundan bir milyon kez daha fazladır. Galaksimizin merkezi doğrultusundaki toz görüşümüzü engellemeseydi Gal aksimizin merkezi, parlaklığı sıfır kadir olan (gökyüzünde kış aylarında gördüğümüz Vega yıldızı gibi) bir yıldız gibi ışıldayacaktı. Astronomlar Galaksinin merkezini, yine Galaksimizin merkezine yakın bir gezegenden gözleselerdi, gökyüzünün yıldızlarla dop dolu olacağını ve diğer galaksileri de neredeyse gözlenemiyor olacağını göreceklerdi. Galaksilerin merkezlerine doğru gidildikçe, gaz miktarında ve yıldız sayısında bir artış olduğu gözlenir. Galakside meydana gelen evrimle yıldızlar ve gaz, zamanla galaksinin merkezine doğru toplanır ve bugün galaksilerin merkezlerinde gözlenen zengin yıldız toplulukları oluşur. Gözlenen çoğu galaksinin merkez bölgesi yoğun yıldız topluluklarından oluşmakla beraber, bütün galaktik merkezler yukarıda anlatılan yol ile meydana gelmez. Canes Venatici takımyıldızında bulunan NGC 4151 ve Cetus takımyıldızında bulunan M77 gibi yakın parlak galaksiler, normal galaksilerde üretilen enerjiden daha fazlasını üretirler (Şekil 4). Bunun yanı sıra bir trilyon yıldız içeren normal bir galaksinin ürettiği enerjiden yüz kez kat fazlasını üreten bir başka kozmik cisim ise kuazarlar olup normal bir galaksinin merkezi boyutlarındadır. Şekil 4. Fotoğrafta Hubbe Uzay Teleskobu ile görüntüsü alınmış M77 galaksisi görülmektedir. Astronomlar aktif galaksilerin ve kuazarlaryn nasıl enerji ürettiklerini ancak öğrenmeğe başlamışlardır. Çoğu astronom bu tip galaksilerin merkezlerinde büyük kütleli bir karadelik bulunabileceğini düşünmektedir. Eğer galaksilerin merkezlerinde büyük kütleli karadelikler bulunuyorsa, karadeliklerin o müthiş çekim kuvveti ile çevresinde bulunan gazı ve yıldızları kendisine çekerek bir enerji kaynağı üretiyor olabilirler. Bu düşünce de kuazarlar ile aktif galaksilerin yayınlamakta olduğu büyük enerji miktarını açıklayabilir. Karadelikler üzerinde yapılan astronomik araştırmalar günümüzün en popüler konusunu oluşturmaktadır. Astronomlar, Hubble Uzay Teleskobunun sağlamış olduğu yüksek ayırma gücü ile yakın galaksilerin merkezlerinde karadelik arayışlarını sürdürmektedirler. Bu araştırmalar sayesinde bilimadamları karadeliklerin nasıl oluştuklarını ve davranışlarını daha iyi anlayabileceklerdir. 7) Samanyolu Galaksi’sine ne olacak? Galaksiler değişir. Galaksimizde bulunan gaz yıldız şekline dönüşebileceği gibi yine yıldız halinden gaz haline dönüşebilir. Bu durumu en iyi bir yıldızın evrimini inceleyerek anlayabiliriz. İlkel yıldızın çökmesiyle meydana gelen yıldızlar, evrimlerinin sonlarında kütlelerinin büyük bir kısmını yıldızlararası ortama atarak beyaz cüce, nötron yıldızı veya bir karadelik olarak yaşamlarına son verirler. Büyük bir olasılıkla Samanyolu galaksisinde bulunan yıldızlararası gaz bu dönüşümler sonucu tükenecektir. Böylece Galaksimizde yeni yıldızlar meydana gelmemekle beraber mevcut olan yıldızlar da yavaş yavaş yaşlanacaktır. Yaklaşık bir milyar yılın birkaç 10 katı kadar zaman içinde, yıldızları yaşlandığında Galaksimizin parlaklığı yavaşça azalacaktır. Astronomlar halen diğer galaksilerde bulunan yıldızların kalıntılarını kataloklamaktadırlar. Bunlara en iyi örnek, Loe takımyıldızında bulunan M105 ile Virgo takımyıldızyıda bulunan M84 gibi gaz içermeyen eliptik galaksilerdir. Yakıtla beslenmeyen karadelik ile aktif galaksi çekirdekleri, yıldız oluşumlarının durmasıyla güçlerini yitireceklerdir. Bu durumda galaksilerde bulunan gaz tükenince, bu galaksiler zamanla gözden kaybolacaklar mı? Galaksiler, diğer galaksilerle veya çevrelerinde bulunan gaz ile etkileşerek şiddetli bir şekilde değişimler gösterebilirler. Normal galaksiler çevrelerinde bulunan cüce galaksilerle birleşerek galaksi içinde yeni yıldızların oluşmasını sağlayabilirler. Böyle bir durum gelecekte Samanyolu Galaksisi için de geçerli olacaktır. Uydu galaksimiz olan Macellan Bulutsuları birkaç milyar yıl sonra Galaksimiz ile birleşerek yeni yıldızların oluşumuna sebep olacak ve yeni bir yıldız popülasyonu meydana gelecektir. Galaksilerin nasıl evrimleştiğini anlamak gelecek yıllarda astronomlar için en önemli konuyu oluşturacaktır. Milyarlarca yıl yol katederek gelen ışık, uzak galaksilerin geçmişteki halini öğrenmemizi ve düşüncelerimizin doğruluğunu gözlemlerle kontrol etmemizi sağlar. Böylece teorik olarak düşünülen bazı fikirler bu gözlemler sayesinde test etme olanağını bulmaktayız. Hele hele evrenin ilk oluştuğu zamanlara ait kozmik gökcisimlerinden olan kuazarlardan gelen ışık, kozmoloji ile uğraşan teorisyenler için çok önemlidir. Gelecek yıllarda, teknolojideki yeniliklerin astronomiye daha da yansıyarak daha güvenilir bilgiler alınacak olması galaksilerin gizemleri hakkında bizlere daha iyi bilgiler sağlayacaktır. Kaynak Popüler Bilim
  6. Karanlık Madde İçin Kanıt Yazar: Selçuk Bilir Evrenin kütlesinin % 90’ nını oluşturan karanlık madde, astronomlar için hala bir bulmacadır. Karanlık madde etrafına ışık vermediğinden, astronomlar bu gökcisimlerini göremez ve uzaydaki konumlarını belirleyemezler. Fakat geçenlerde ortaya çıkan bir bulgu, bize karanlık maddenin şekli hakkında bilgi verebilmektedir. Geçen birkaç yıl boyunca astronomlar, Büyük Magellan Bulutsusunda bir yıldızın yavaşça parladığını ve sonra da yavaşça parlaklığını yitirdiğini gözlediler. San Diego’daki California Üniversitesi’nden fizikçi Kim Griest “Bu yeni bir tür değişken yıldız veya mikromercek olayı olabilir” demektedir. Mikromercek olayı; bir gökcisiminin ışığını, başka bir gökcismi tarafından çekimsel olarak kırılarak yoğunlaştırmasıdır. Galaksimizde bulunan ışıması çok az olan bir yıldız, Jüpiter büyüklüğündeki bir gezegen ve bu duruma benzeyen diğer trilyonlarca gökcismi, Galaksimizin karanlık maddesini oluşturabilir. Mikromercek olayı, karanlık maddenin ilk kanıtıdır. Son yirmi yıl içinde karanlık maddeyi dolaylı gözlemlerle ortaya koyan üç kanıt vardır. Bunlar; 1) Spiral galaksilerin rotasyonları, 2) Galaksilerin hareketleri, 3) Galaksi kümelerinde bulunan sıcak gazların varlığı Spiral galaksiler de, evrende bulunan diğer galaksiler gibi kendi çekirdekleri etraflarında dönmektedirler. Bu da galaksi çekirdeğinin çekim kuvvetinin çok büyük olduğunu göstermektedir. Fakat astronomlar galaksiyi bir arada tutan kuvvetin yalnız çekirdeğin çekim kuvveti olamayacağını, galaksi de bulunan karanlık maddenin de çekim kuvvetine, ek bir kuvvet sağlayarak galaksinin dağılmasına engel olduğunu söylemektedirler. Şayet Galaksimizin daha uzak yıldızlarını keşfedebilirsek, bu yıldızların yardımı ile Galaksimizin parlak kütlesini hesaplayabiliriz. Son zamanlarda Galaksimizin dış bölgelerine ait gözlemlerden, 525 km/sn lik kaçış hızına sahip yıldızlar bulundu. Bu hızlardan itibaren Galaksimizin kütlesi, 9×1011 Mo hesaplanmıştır. Bulunan bu kütle, Galaksimizin parlak kütlesinin 9 katıdır. Bu da bize karanlık maddenin Galaksimizin dış bölgesinde ne kadar etkin olduğunu göstermektedir. Dolaylı kanıtın ikincisi, galaksilerin hareketlerinden gelir. Eğer karanlık maddenin çekimi, galaksi kümesini bir arada tutamıyorsa; kümedeki galaksiler birbirleri etrafında anlaşılmaz bir hızla toplanmaları gerekmektedir. Son kanıt ise, galaksi kümelerinde bulunan sıcak gazların varlığıdır. Galaksi kümelerinin arası boş olmayıp sıcak gazlar ile doludur. Bu gazlar, küme içersinde çok hızlı hareket edebilmelerine rağmen galaksi kümesini terk edememektedir. Çünkü küme içinde yer alan karanlık maddenin çekiminden kurtulamadığı düşünülmektedir. Karanlık maddenin varlığını kabul etmek farklı bir şey, onu cismen belirlemek ise daha farklı bir şeydir. Araştırmacılar; karadelikleri, kahverengi cüce yıldızları ve egzotik temel parçacıkları göz önüne alarak bunların karanlık madde adayları olarak göstermektedirler. Griest ve arkadaşları dolaylı bir yaklaşım kullanarak MACHO (“Massive Compact Halo Objects”, “Büyük kütleli yoğun halo cisimleri”) dedikleri; galaksinin dış yüzeyinde görünmeyen yıldızlar şeklinde bulunan karanlık maddeyi çözmeye çalışmaktadırlar. Zaman zaman Galaksimizde bulunan MACHO‘lardan biri diğer galaksilerde yer alan bir yıldızın ışığının önüne çıkıyor olmalıdır. Bu şekilde, yıldız ışığının engellenmesi gözlemlerde fark edilecektir. Einstein’ın Genel Rölativite Teorisine göre bir yıldızın çekim kuvveti, yanından geçen yıldız ışığını saptırır. Bu sapma miktarı, ışığı kıran yıldızın yoğunluğuna bağlıdır. MACHO’da bir mercek gibi davranarak gelen yıldız ışığını kırarak yolunu saptırır (Şekil 1, 2). Şekil 1-2. Yukarıda bir mikromercek olayı görünmektedir. Bölge 1: Normal olarak gözlemci bu durumda sadece uzak yıldızlardan gelen ışık ışınlarını görür. Bölge 2: Görünmeyen yıldız, galaksideki hareketinden dolayı uzak yıldızla aynı doğrultuya gelir ve onun ışığını bloke eder. Bu esnada görünmeyen yıldız aynen bir mercek gibi davranarak, uzak olan yıldızın parlaklığının artışına neden olur. Bölge 3: Görünmeyen yıldız hareket ettikçe uzak yıldızla artık aynı doğrultuda kalamaz ve uzak yıldız yine eski parlaklığına geri döner. Galaksimiz etrafındaki yörüngesinde hareket eden bir MACHO, daha uzakta yer alan bir yıldız ile aynı doğrultu içinde bulunabilir. MACHO ile yıldız aynı doğrultuya geldiğinde mikromercek olayı başlayacağından uzaktaki yıldızda, kısa süreli bir parlaklık artışı olacaktır. Uzak yıldızın parlak artışı (Mo/100) kütlesine sahip bir MACHO için 10 gün, Güneştten 100 kat daha büyük kütleli bir MACHO için bu süre 1,000 gün olacaktır. Uzakta bulunan yıldızın, parlaklığındaki artış ve azalış simetrik olarak meydana gelir ve yıldızın bu süre içersinde rengi değişmez. Bu iki belirgin özellik mikromercek olayını destekleyen kanıtlardır. Böylelikle astronomlar, bir değişen yıldız ile mikromercek olayını bu kanıtlar altında ayırabilirler. Bir bakıma mikromercek olayını gözlemlemek oldukça zordur. Çünkü MACHO ile uzak yıldız aynı doğrultuda yer almalıdır ki uzak yıldızın parlaklık artışı iyice ölçülebilsin. Birçok galaksinin karanlık maddesi MACHO biçiminde olsa da milyonlarca yıldızı aylar boyunca kontrol etmek oldukça zor ve yıldırıcıdır. Geçen birkaç yıl içersinde bilgisayar teknolojisinin ilerlemesi ile Livermore California’daki Ulusal Alcock Laboratuarında çalışan Charles ile 17 arkadaşını, bu konuda yapılacak çalışmalar cesaretlendirdi. Bu Macho için oluşturulan iş birliği ile her gece 5 dakika boyunca Büyük Magellan Bulutsusunda 2 milyona yakın yıldız inceleniyor. Avusturalya’da Stromlo Dağı’nda bulunan 1.3 metrelik teleskop da Macho incelenmesi için proje dahiline alınmıştır. Bu proje 1992 yılının ortasında başlamış ve 1996 yılının ortasına kadar sürdürülmesi hedeflenmiştir. Gözlemin amacı ise yıldızların aynı anda kırmızı ve mavi ışıkta CCD ile alınan görüntülerinin incelenmesidir. Bu konuda çalışan başka bir grup ise 28 kişiden oluşan Fransız ekibidir. Bu grup EROS adı altında toplanmış ve Şili’de bulunan ESO teleskopları ile çalışmaktadırlar. Eros grubu, Büyük Magellan Bulutsusundaki yıldızların fotoğraflarını digitize ederek çalışmalarını sürdürmektedir. Bu iki grup çok titiz bir çalışma göstererek gözlemlerinde mikromercek olayına benzer örnekler aramaktadır. 1994 yılının başlarında Griest ve arkadaşları, yaptıkları gözlemlerde bir milyona yakın yıldızın parlaklığını inceleyerek, birkaç mikromercek adayı ile iyi bilinen birçok değişen yıldız örneklerini bulmuştur. 1994 yılının mart ayında ise mikromercek şartlarına uygun bir dev yıldız keşfedildi. Büyük Magellan Bulutsusunda bulunan dev yıldızın ışığı, 34 gün boyunca bir parlaklık artışı göstermiş ve sonra aynı tekilde parlaklığını yitirmiştir. Yıldızın parlaklık artışı ve azalışında da rengini değiştirmemiş olması mikromercek olayının doğrulandığı nı göstermektedir. Bu çalışmalar esnasında, mikromercek olayı ile uğraşan diğer gruplar da mikromercek olayına uygun durumlar buldular (Sekil 3). Şekil 3. Büyük Magellan Bulutsusunda bulunan bir dev yıldızın Galaksimizde yer alan bir Macho’nun mikromercek gibi davranması sonucu, dev yıldızın parlaklığındaki artış ve azalış CDD ler sayesinde görünmektedir. Bir mikromercek olayı ile bir Macho gözlemek aynı şey değildir. Astronomlar bir Macho yapısını anlamak için; mikromercek olayının ne kadar sürdüğünü ve parlaklık değişimininde çok iyi şekilde ölçülmesi gerektiğini söylemektedirler. Örneğin; bir mikromercek olayının süresi, Macho’nun kütlesine, hızına ve Güneş’e olan uzaklığına bağlıdır. Fakat şimdiye kadar hiçbir Macho’nun yukarıda belirtilen fiziksel parametreleri bulunamamıştır ama araştırmacılar, teorik modeller kullanarak Macho’ların kütlesini tahmin edebilmektedirler. Griest’in bulmuş olduğu Macho’nun teorik olarak hesaplanmış kütlesi, (1/30) Mo ile (1/2) Mo arasındadır. Teorik olarak (1/30) Mo kütlesine sahip bir Macho büyüklüğü, Jüpiter büyüklüğünün 20 katı olan bir kahverengi cüce yıldız olduğu zannedilmektedir. Bu tip yıldızlar merkezlerinde nükleer reksiyonları başlatabilecek kütleye sahip değillerdir ama fark edilmeyecek kadar da küçük bir ışınım gücüleri vardır. Bu yüzden karanlık madde için iyi bir adaydır. Bunun yanı sıra, teorik olarak kütlesi (1/2) Mo sahip bir Macho’nun büyüklüğü ise Güneş’in büyüklüğünün yarısına eşit olan bir kırmızı cüce yıldız olduğu düşünülmektedir. Bu soğuk, bulanık yıldızlar Güneş’in ışıma gücünün 1,000 de birini çevrelerine yayarlar. Bu tip Macho da karanlık madde için iyi birer adaydırlar. Elektromanyetik tayfın görünen bölgesinde Macho’ları gözlemek oldukça zordur. Fakat Princeton Üniversitesindeki iki astrofizikçi Macho’ları gözlemek için farklı bir elektromanyetik bölge tavsiye etmişlerdir. Ruth Daly ve Gail McLaughlin kızılötesi uzay tabanlı teleskoplar kullanarak, Güneş çevresinde bulunan kahverengi cüce yıldızları araştırmayı önermişlerdir. Sayet böyle bir proje başlatılırsa bundan sonraki adım yakın galaksileri kızılötesi uzay tabanlı teleskoplarla gözlemek olacaktır. Eğer kahverengi cüce yıldızlar tek başlarına karanlık maddeyi oluşturmaktalarsa, görünmeyen kütle içinde birkaç yüz trilyona yakın kahverengi cüce yıldızın varlığı söz konusu olacaktır. Kısa bir süre sonra arattırmacılar kahverengi cüce yıldızları aramak için kızılötesi gözlemlere başlayacaklardır. Bu arada mikromercek olayı ile ilgilenen üç grup, daha yıllarca açık olan gecelerde diğer galaksilerde yer alan milyonlarca yıldızı incelemeye devam edeceklerdir. Şu ana kadar elde edilen sonuçlar, astronomlar arasında belli bir heyecana yol açmıştır. Macho’ların, diğer galaksilerdeki ve Samanyolun’daki karanlık maddenin ilk şekli olup olmadıklarını, astronomlar birkaç yıl içersinde bilim dünyasına duyuracaklarını ummaktayız. KARANLIK MADDENİN FORMU Astronomlar galaksilerde bulunan karanlık madde için bir çok mümkün biçim düşünmüşlerdir. Bu fikirlerin bazıları şunlardır. 1) Kahverengi Cüce Yıldızlar: Kahverengi cüce yıldızlar; yıldız olamayacak kadar düşük kütleli gökcisimleridir. Yapılan hesaplar bu yıldızların kırmızı cücelerden 200 kez daha fazla olması gerektirdiğini göstermektedir. Fakat bugüne kadar yapılan gözlemlerde ancak bir ya da iki tane kahverengi cüce yıldız adayı bulunmuştur. Geçmişte keşfedilmiş mikromercek olayları, kahverengi cüce yıldızlarınında karanlık madde şeklinde olabileceğini göstermektedir. 2) Toz: Eğer toz karanlık madde adayı olsaydı, bu büyük miktardaki tozun uzak galaksilerden gelen ışığı gözlenenden daha çok sönükleştirirdi. Fakat böyle birşey olmadığı için toz karanlık maddeye aday olamaz. 3) Ekzotik Parçacıklar: Teorik atom altı parçacıkları, ağır nötrinolar ve foton halinde bulunur.Yüksek enerji fizikçileri bu parçacıkları araştırdıklarından dolayı bu parçacıkların karanlık madde için iyi bir aday olabileceği kanısındadırlar. 4) Hidrojen Gazı: Emisyon ve absorbsiyon çizgileri büyük miktarda hidrojen gazının varlığını gösterirdi. Birçok astronom bu olasılığa yer vermişler fakat birkaçı bu karanlık maddenin asla yıldızlar meydana getiremeyecek kadar soğuk gaz bulutları olduğuna inanmaktadırlar. 5) Karadelikler ve Nötron Yıldızları: Bu cisimleri oluşturan yıldızlar evrim geçirirken Galaksimizi çok büyük miktarda ağır elementlerle zenginleştirmişlerdir. Bu cisimler bu nedenle karanlık maddeye aday olamazlar. 6) Beyaz Cüceler: Güneş’imizin nükleer yakıtı olan hidrojen bir gün bitince, yıldız evriminden dolayı Güneş’imiz bir beyaz cüce olacaktır. Eğer genç galaksiler yeterince hızlı bir şekilde soğuk beyaz cüceler oluştururlarsa bu beyaz cüceler karanlık madde adayı olabilirler. Kaynak Astronomi Magazin
  7. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Galaksiler - Evren
    Samayolu'nun merkezi Büyük bir teleskopla, açık bir gökyüzünde gözlem yaptığınızda evrendeki en büyük yapı taşlarını, muhteşem galaksileri görebilirsiniz. Eliptik, spiral ya da karma yapıda olabilen bu galaksiler milyarlarca yıldıza ev sahipliği yapıyor; evren de bu galaksilerden milyarlarcasına.. Göz alıcı görünümlerinin yanında merkezlerinde yatan "tüyler ürperten" karadelikler ise hepsinden daha ilgi çekici... Samanyolu'nun hayali çizimi (Kaynak : atlasoftheuniverse ) Bizim galaksimiz olan Samanyolu, eliptik bir galaksi ve bir uçtan diğer uca uzaklığı yaklaşık 100 000 ışık yılı. Güneş, merkezden 26 000 ışık yılı uzaklıkta, biraz dışında bulunuyor. Büyük galaksilerin merkezlerinde olduğu gibi bizim galaksimizin de merkezinde devasa bir karadelik bulunuyor. Devasanın anlamı 3 milyon Güneş kütlesi... Gece göğünde Yay takımyıldızına(Sagittarius) doğru baktığınızda Samanyolu'nun merkezine bakıyor olacaksınız. Özellikle bir dürbün ya da teleskopla bölgeyi incelerseniz yoğun yıldız, gaz ve toz bulutları göreceksiniz fakat karadeliğe rastlayamayacaksınız.. Bu çok normal çünkü karadelikler çekim kuvvetleri nedeniyle ışığın bile içinden kaçamadığı cisimler. Fakat karadelikler, etrafında büyük hızlarla dönen ve ışıma yapan maddeler sebebiyle, ayrıca etrafındaki cisimlere uyguladığı kütle çekim etkisiyle gözlenebiliyorlar. Bütün bunlara rağmen bölgedeki yoğun gaz ve toz kümeleri nedeniyle merkezdeki karadeliği gözlemek çok zor, en azından görünür spektrumda.. Kızıl ötesi spektrumda incelendiğinde gaz bulutlarının etkisi azalıyor ve görüntü alınabiliyor. Galaksi merkezindeki karadelik hakkında bilgi sahibi olabilmek için biraz önce belirttiğim üzere etrafındaki yıldızların hareketlerini incelemek gerekiyor. Bunun için de bu kadar uzaklıkta ve madde yoğunluğunda görüntüler alabileceğiniz hassas bir teleskoba, ayrıca iyi bir tekniğe ihtiyacınız var(lazer ile klavuzlama-uyarlanabilen optik). Bu alanda çalışmalar yürüten KECK/UCLA Galactic Center ekibi 2005 yılında merkezdeki yıldızların keskin görüntülerini elde etmeyi başardılar. Elde edilen eski görüntülere nazaran çok büyük yol kat edilmişti. KECK teleskobu ile lazer kılavuzlama (solda) - yıldız ile klavuzlama (sağda). Soldaki görüntüde yıldızlar açık bir şekilde seçiliyor. Peki bu görüntü ne ifade ediyor? Galaksi merkezine yakın yıldızların karadelik etrafındaki hareketleri incelenerek, kardeliğin varlığı, büyüklüğü ve özellikleri öğrenilebilir. Bunun için de çalışma ekibi bu yıldızların aralıklarla görüntülerini alarak hareketlerini izlediler. Ortaya çıkan sonuç ise teorilerle tamamen uyuşuyordu. Yıldız ile işaretli alan galaksi merkezi. Yıldızların hareketlerine dikkat ederseniz galaksi merkezine yakın durumlarda karadeliğin etrafındaki uzayı aşırı bükmesi sonucu hızlanarak savrulma hareketi yapıyorlar ve yüksek seviyede ekzantrik(elips yörünge odakları merkezden çok uzak) yörüngede dolanıyorlar. Bu keşif karadeliğin izini bulmak adına büyük bir gelişmeydi. İkinci olarak devasa karadelikler etraflarındaki maddeyi sürekli içine çekerek tüketirler, bir nevi beslenirler. Bu beslenme sırasında etrafta büyük harekete ve ışınımlara sebep olurlar. Samanyolu Galaksi merkezindeki karadeliğin beslenme alışkanlığını araştırmak için bu ışınımların varlıklarını gözlemek gerekiyordu. Ekip 5 günlük bir görev süresince Chandra X-Işını Teleskobu, KECK ve Hawaii'deki teleskoplarla yaptıkları gözlemlerde gözlenen bölgede 15 dakikalık ışınım patlamaları gözledi. Karadeliğin içine düşen plazmanın ilk alınan kızıl ötesi görüntüsü. Geniş bir süre zarfında yapılan gözlemler sonucu süreleri 40 dakikayı geçmeyen parlamalar belirlendi. Böylece Samanyolu merkezinde devasa bir karadelik olduğu yavaş yavaş kesinlik kazanmaya başladı. Bunun yanında Havard Simithsonian Astrofizik Merkezinden araştırmacılar Güney Kutup'ta galaksi merkezinden gelen yüksek frekans sinyalleri dinlerken ilginç bir şeyle karşılaştılar. Merkezin etrafında 400 ışık yılı kadar uzaklıkta halka şeklinde bir oluşum keşfettiler. Bu oluşum çok yoğun gaz ve toz bulutundan oluşuyor ve simulasyonlara göre daha da yoğunlaşarak yüksek hızda yıldız doğumlarına ve hemen ardından büyük yıldız patlamalarına, dolayısıyla karadelik oluşumlarına ev sahibi yapacak. Bu oluşan madde yavaş yavaş merkezdeki karadeliği besleyecek ve aktif galaksilerde gözlenen müthiş yoğunluktaki jetlere ve ışınımlara sebep olacak(Bizim galaksi merkezimizin aktif olmamasının sebebi karadeliği besleyecek etrafında yeterli madde bulunmaması). Fakat bu muazzam felaket için öngörülen süre 10 milyon yıl, bizim endişelenmemize gerek yok... Astronomi ile ilgilenemeye başladığım ilk dönemlerde Samanyolu merkezinde bir karadelik olduğu, üstelik Yay Takım yıldızı yönüne baktığımda ona doğru bakıyor olacağım bilgisi beni çok heyecanlandırmıştı; o günden beri karadelikler konusu ilgimi çekmeye devam ediyor. Bu konuda ilgilenenler için önerebileceğim mükemmel bir kitap : Blackholes and Time Warps-Kip Thorne... Kaynakça: UCLA Galactic Center Group Harvard-Smithsonian Center for Astrophysics (CfA) Monster of the Milky-Way- PBS Belgesel
  8. Evrenin Genişlemesi ve Evrenin Yaşı Üzerine Evren dediğimizde herşeyi anlıyoruz: Gezegenimiz Dünya, Güneş ve diğer Güneş Sistemi üyeleri, galaksimiz Samanyolu, diğer galaksiler ve aradaki uçsuz bucaksız uzay...Eski zamanlarda bütün bu yapının değişmeyen bir düzene sahip olduğu ve ezelden beri varolduğu düşünülüyordu, taa ki 20. yüzyıla kadar. Artık evrenin hızlanarak genişlediğini ve 13.7 milyar yıllık bir geçmişe sahip olduğunu biliyoruz. En azından elimizdeki veriler şu anda bize bunu söylüyor. Peki bunları nasıl bilebiliyoruz? Evrenin genişleme hızını nasıl ölçüyoruz? Evrenin yaşını nasıl hesaplıyoruz? Ve belki de en önemlisi, bunlar ne kadar doğru? Evrenin genişlemesinden kastımız galaksilerin birbirinden yüksek hızlarda uzaklaşması. Burada hangi galaksi üzerinde olduğunuzun bir önemi yok; bütün galaksilerdeki gözlemciler(galaksi kümelerinde kütle çekimi ile bir arada duranlar dışında) diğer galaksileri kendilerinden uzaklaşıyormuş gibi görüyor. Bunu tarif ederken en çok kullanılan örnek bir balon üzerine noktalar çizerek balonu şişirdiğimizde her noktanın arasındaki uzaklığın artıyor olması örneği ile kabaran üzümlü kekteki üzümlerin arasındaki mesafenin artıyor olması örneğidir. Bu örneklerden de yola çıkarak evrenin genişlemesini tanımlamaya çalıştığımızda aslında galaksilerin ayaklanıp birbirinden uzaklaştığını değil, galaksilerin arasındaki uzayın genişlediğini yani yeni uzayın oluştuğunu kastediyoruz. Genişleyen evreni balon üzerine çizlmiş galaksilerin bolon şiştikçe birbirinden uzaklaşmasına benzetebiliriz.(Kaynak : dkimages) Evrenin genişlediğine dair ilk gözlemler Edwin Hubble tarafından 1930'lu yıllarda yapılmıştır. Hubble elde ettiği verilerle galaksilerin bizden uzaklaşma hızlarının bize olan uzaklıklarıyla doğru orantılı olduğunu görmüş ve bugün Hubble sabiti adını verdiğimiz bir orantı sabiti ortaya koymuştur. Edwin Hubble (1889 - 1953) Peki evren başlangıcından beri genişliyor mu? Bu genişlemenin hızı hep sabit miydi? Evrenin şu andaki genişleme hızı(Hubble sabiti) Hubble'ın "Hubble Key Project" projesi ile uzak galaksilerdeki Cepheid değişken yıldızlarının parlaklıkları ve uzaklıkları arasındaki ilişkiden yola çıkarak yaptığı ölçümlerde (yani evrenin genişleme hızını belirten sabitin) %10 hata ile (70km/sn)/Megaparsec olarak hesaplamıştır. -- Cepheid değişken yıldızlarının kullanılmasındaki neden, bu yıldızların parlaklık değişim periyotları ile gerçek parlaklıkları arasında bilinen bir ilişkinin olmasıdır. Bir yıldızın gerçek parlaklığını ve gözlenen parlaklığını bildiğiniz durumda o yıldızın uzaklığını ölçebilirsiniz. Hubble diğer galaksilerdeki Cepheid değişken yıldızlarının parlaklıklarını inceleyerek uzaklıklarını hesaplamıştır. -- Bunun ardından 90'lı yılların sonunda gönderilen WMAP uydusu kozmik mikrodalga fon ışınımı üzerinde yaptığı çalışmalardan, genişleme hızını (73.5km/sn)/Megaparsec +/- 3.2 olarak bulmuştu.Bu da alışık olduğumuz rakamlarla %7 hata ile (22km/sn)/Milyon ıy'na denk geliyor. Yani bizden bir milyon ışık yılı uzaklıktaki bir galaksinin bizden 22km/s hızla uzaklaştığını görüyoruz. Hubble sabitinin tam olarak ölçülmesindeki önem neydi peki? Yukarıda bahsettiğim genişleme filmini geri sardığımızda galaksilerin ortak bir zamanda aynı noktadan ilerlemeye başladığı nı gözlüyoruz(Büyük Patlama noktası). Bunun için de hesabı geri geri yaparak gözlenen bir galaksinin, aramızdaki mesafeyi mevcut hızıyla ne kadar sürede aldığını ölçtüğümüzde evrenin yaşını bulabiliriz : Örneğin bizden 1 milyon ışık yılı uzaklıktaki galaksiye bakıp hızını 22km/sn olarak ölçtüğümüzde; aramızdaki mesafeyi bu hızla ne kadar sürede aldığına bakarsak : t=d/V = 1 milyon ışık yılı/ (22km/s) = 13.5 milyar yıl olarak buluruz. Buna tH, Hubble Zamanı deniyor. Fakat burada bir sorun var; bu galaksinin başlangıçtan beri sabit hızla hareket ettiği varsayarak yukarıdaki sonuca ulaştık. Diğer alternatifler nedir peki? Üstteki grafikte dikey eksen uzaklık(Distance), alttakinde ise genişleme hızı(Speed) verilmiştir. Grafiklerin yatay eksenleri Büyük Patlama anından (t=0) günümüze(now) kadar olan zamanı gösteriyor.(kaynak : TTC - Cosmology) Genişleme hızı evrenin başlangıcından beri sabit ve 22km/sn ise evren yeşil çizgi gibi hareket edecek ve evrenin yaşı tH kadar olacak. Hızı başta daha yüksek ve şu an azalıyorsa(decelarating) evrenin yaşı(age) tH'den daha küçük olacak. Hızı başta 22km/s'den daha küçük olup şuanda hızlanıyorsa(accelarating) evrenin yaşı tH'den yani 13.5'dan daha büyük çıkması gerekir. Peki gerçek evren bunlardan hangisine uyuyor? Üstteki grafikte dikey eksen uzaklık(Distance), alttakinde ise genişleme hızı(Speed) verilmiştir. Grafiklerin yatay eksenleri Büyük Patlama anından (t=0) günümüze(now) kadar olan zamanı gösteriyor.(kaynak : TTC - Cosmology) Şişme Teorisine göre (Inflationary Big Bang) evren, ilk başta yavaşlayarak(decelarating) genişlemiş ardından karanlık enerjinin madde üzerine domine hale gelmesiyle (yaklaşık 4 milyar yıl önce) evren hızlanarak(accelerating) genişlemeye başlamıştır. Bu genişleme sürecini hesapladığımızda ise bulduğumuz yaş (actual age) 13.7 milyar yıl. Yani hızı 22km/s sabit kabul ettiğimizde bulduğumuz değerin 1.02 katı... Demek ki, hızı sabit kabul ederek büyük bir hata yapmamışız. Evrenin yaşını ölçmek için bir diğer yol ise galaksilerin yaşını ölçmektir. Bunun için de örneğin Samanyolu Galaksisinin yaşına baktığımızda, yıldız kümelerinin yaşı bize bir çok fikir veriyor. Yıldız kümelerinde yüzlerce veya bazı durumlarda on binlerce yıldız bulunuyor. Bu yıldızlar da hayatları süresince HR Diyagramı adı verilen bir doğru üzerinde sıralanıyorlar. Büyük kütleli olanlar grafiğin sol üstünde, daha küçük olanlar ise sağ altta bulunuyor. Büyük yıldızların hızlı yaşayıp genç öldüğünü bildiğimizden dolayı bir küme içerisindeki HR diyagramının uzunluğunu ölçerek kümenin yaşı hakkında bir fikir elde edebiliriz. Ana kol (main sequence-grafikte doğru üzerine sıralanmış yıldızlar) üzerinde sıralanmış yıldızlar büyüklükleri ve parlaklıklarına göre gösterilmiş. Dev yıldızlar sol üstte, daha küçük yıldızlar doğruyu takip ederek aşağıda bulunuyor Örneğin 250 milyon yıl yaşında genç yıldızlardan oluşan M11 yıldız kümesinin HR diyagramı : 12 milyar yaşında olduğu bilinen yaşlı yıldızlardan oluşan küresel bir yıldız kümesinin HR diyagramı : (kaynak : TTC - Cosmology) Samanyolu ve yakın galaksilerdeki yıldız kümeleri incelendiğinde yaşlarının 14 milyar ışık yılına yaklaştığını fakat bu değeri geçmediği gözleniyor. Bu da 13.7 milyar yıl ölçümünü destekleyen bir kanıt oluşturuyor. Son olarak eklemek istediğim, Hubble sabitinin değerin sonucuna baktığımızda evrenin belirli bölgelerin birbirinden uzaklaşmaları ışık hızını dahi aşmıştır. Fakat bu hiç bir kuralı çiğnemez! Çünkü Einstein'ın özel görelilik kuramıyla gösterdiği şekilde, aynı eylemsizlik referans siteminde (Lorentz frame) bulunan gözlemciler bağıl hızı, ışık hızından fazla ölçemezler. Fakat bu uzayın kendisi için geçerli değildir. Çünkü uzayın genişlemesinden bahsederken galaksilerin ışık hızından hareket edip uzaklaşması değil, galaksiler arasında yeni uzayın oluşup galaksileri daha uzağa sürüklemesinden bahsediyoruz. Bu durumda geçerli olan özel görelilik değil ışık hızının üstüne rahatlıkla çıkabileceğimiz yüksek gravitasyonel potansiyele sahip alana giriyoruz, yani Genel Göreliliğin alanına. Bunun sonucunda yerel bir gözlemciye göre hızı ışık hızını aşmadıkça Eisntein'a göre bir problem yok. Bununla ilgili güzel bir tartışmaya bu bağlantıdan erişebilirsiniz. Arif Bayırlı Kaynak Gökgünce
  9. Balık Burcu Kendinizi mutlu hissedeceğiniz şeyler yapmaktan yanasınız. Biraz dinlenmenizin yanı sıra, yeni hobilerle güzel zamanlar geçirmeye başlıyorsunuz. Yaratıcılık gerektiren konularda ise değişimden yana çabalarınız sizi başarıya yakınlaştırmakta. İlişkilerinizde ise bazı sıkıntılar öne çıkıyor. Duygularınızı ortaya koymak ya da paylaşmak konusunda endişeli bir gün olabilir.
  10. Kova Burcu Son derece yoğun bir gün. Yorucu şartların getirdiği tempo ve yeni konular sizi uğraştırmaya başlıyor. İş ortamında olabilecek değişiklikler ise çalışma şartlarınızı zorlamakta. Bu yüzden sağlığınıza karşı özenli olmalısınız. En azından düzen gerektiren konuları el alarak işlerinizi bitirmeye çalışabilirsiniz. Altınızda çalışan kişilerin duygusal durumları sizi etkileyebilir.
  11. Oğlak Burcu Her açıdan önemli bir dönemdesiniz. Ortaklıklar ve evlilik konusu sizi daha fazla meşgul etmeye başlıyor. Destek aradığınız şu günlerde daha yapıcı olabilmeli ve akılcı davranmalısınız. Fazla ben merkezci yanlarınızla olayları zora sokabilirsiniz. Zira iş hayatının getirdiği bazı engeller sizi buna zorlamakta. Yeni öneriler doğrultusunda ortak kararlar almanız söz konusu.
  12. Yay Burcu Parasal konular ve ortağın maddi durumu sizi yakından ilgilendirmeye başlıyor. Bu alanda bazı krizler karşınıza çıkabilir. Birikimlerinizi yatırıma yönelik değerlendirme planlarınıza yeniden öz atmalısınız. Artan parasal yükler ve borç ödemeleri sizi oldukça zorlayabilir. Eşle olan maddi manevi bağlarınız açısından zor günlerden geçmektesiniz.
  13. Akrep Burcu Yurt dışı odaklı konular gündeminize gelmeye başlıyor. Sizi kararlı kılan, harekete geçiren gelişmelerle yeni bir yön arayışınız olacak. Eğitsel konuları içine alan olumlu bu hava ile mücadeleye çok açıksınız. Olası bazı engellere rağmen ilerlemeyi başaracaksınız. Bazı değişiklikleri aşmanız için geniş düşünmeniz gerek. Hukuki konularınız var ise zorlamaktan kaçınmalısınız.
  14. Terazi Burcu Kariyerinizde önemli bir dönemden geçmektesiniz. Belki de çabalarınızın sonuçları olumlu olacak fakat, sorumluluklar ve üstlerle ilişkiler bugün ağırlaşmakta. Planlı hareket etmeniz ve başarılı olma çabanız size çok şey kazandırabilir. İş ve ailevi konular arasında seçim yapmak durumunda kalabilirsiniz. Biraz sabırlı hareket etmeniz gerek.
  15. Başak Burcu Pek çok konuda hareket halindesiniz. İçinde bulunduğunuz gruplarda belenmedik değişiklikler öne çıkarken, ilişkilerinizde yapıcı olmanız gerekecek. Değişik bir ortaklaşa konuda ise yoğun çalışmalar içine girebilir ve faydalı işler üretebilirsiniz. Yeni kişilerin getireceği sosyal olanaklar size çok şey katacaktır. İşten gelebilecek maddi beklentilerinizi küçültmelisiniz.
  16. Aslan Burcu Beklemeniz ve sabırlı olmanız gereken bir sürece girdiniz. Her zaman istediğiniz yönde hareket edemeyebilirsiniz. Bunu bilerek, olayları ve sizi endişeli kılan gelişmeleri kabul etmeniz gerek. Özellikle geçmişte takılıp kalmak size zarar verecektir. Başkalarına yararlı olabileceğiniz şartlar öne çıkabilir. Çabalarınızı esirgememeli, daha verici olmaya çalışmalısınız.
  17. Yengeç Burcu Ay burcunuzda ilerlemeye başladı. Son derece dikkat çekebilir ve istediğiniz yönde ilerleyebilirsiniz. Kişisel planlarınıza yenilerini eklemek, yeniklere açık durmak sizin elinizde. En çok başkalarının düşüncelerinden etkilenerek yeni adımlar atabileceksiniz. Duygusal olarak sizi hassas kılan bazı gelişmeler aile içi ilişkilerden kaynaklanabilir.
  18. İkizler Burcu Parasal konular sizi daha ciddi düşüncelere itmekte. Bu alanda bazı endişeler de öne çıkabilir. Zira kendi birikimlerinizi korumanız gereken koşullar var. Daha sıkı çalışmak ve kendinizi ortaya koymak durumundasınız. Mücadeleci geçecek bu şartlara rağmen, yaratıcı konular size ekonomik anlamda yeni kaynaklar getirecektir. Tutumlu davranmaya devam etmelisiniz.
  19. Boğa Burcu Yakın çevrenizde pek çok şey değişmekte. İletişim ve haberleşme konuları size aktif şartlar getirmeye başlıyor. Kendinizi geliştirme şansı bulabileceğiniz olanaklarla yenilikler yapabilirsiniz. Zira eğitim hayatınızda önemli bir dönem yaşamaya başladınız. Bu alanın sorumluluk getiren yanlarını ciddiye almanız gerekecek. İleriye dönük planlarınızda ise iyimser günler geçiriyorsunuz.
  20. Koç Burcu Yapıcı davranmanız, çabuk ilerlemeniz gereken bir güne hazır olmalısınız. Ailevi uğraşlar yanında anneyi ilgilendiren sorunlar öne çıkabilir. Planlarınızı aksatacak bu duruma önlem almak zorundasınız. Zira yerleşimi ilgilendiren konular sizi mücadeleye itebilir. İş hayatınızın önem kazandığı şu dönem bazı engelleri görmeniz gerekmekte.
  21. Bir oy da benden güzel Yaren'imize Başarılar dilerim canım. Dilerim hayat yolun başarılar üzerine kurulur
  22. Çocuklar için "Ben Kimim?" Ibsen’in klasik oyunu Ben Kimim? Peer Gynt (Per Günt) Grieg’in unutulmaz müziği eşliğinde şimdi İş Sanat’ta çocuklar için sahnede İş Sanat’ın 2010’daki yeni prodüksiyonu “Ben Kimim? Peer Gynt (Per Günt)” çocuklar için çok özel bir gösteri olarak tasarlandı. Dünya tiyatro edebiyatının en önemli yapıtlarından Peer Gynt (Per Günt) ünlü besteci Grieg’in müziği eşliğinde insanoğlunun yanıtı en zor sorularından birine çocuklarla birlikte yanıt arayacak. Yaprak Sandalcı’nın “Ben Kimim? Peer Gynt (Per Günt)” adıyla çocuklar için “oyunlu klasik müzik konseri” olarak uyarladığı gösteri 28 Şubat’tan itibaren İş Sanat’ta sahnelenmeye başlayacak. Işın Kasapoğlu’nun yönettiği, Semaver Kumpanya ve Çıplak Ayaklar Kumpanyası’ndan oyuncular ile İstanbul Klarnet Korosu ve Ayla Algan’ın da da yer alacağı gösteri, çocuklar için ilk Ibsen uyarlaması olmasıyla da dikkat çekiyor. İş Sanat 28 Şubat 2010’dan çocuklar için yeni bir projeye imza atıyor. İş Sanat'ın çocuklar için gerçekleştirdiği “oyunlu klasik müzik konserleri” 4. yılına girdi. Her biri dünyada ilk olma özelliği taşıyan bu projeler ile çocuklar çok küçük yaşlarda ciddi bir klasik müzik bilgisiyle donanıyorlar. Ben Kimim? Peer Gynt (Per Günt) ile bu kez dünyada iki ilk bir arada gerçekleşecek. Birincisi; tiyatro repertuarının en önemli eserlerinden biri olan Norveçli usta yazar İbsen'in Peer Gynt adlı oyununun, Yaprak Sandalcı tarafından yine Norveç'in en ünlü bestecisi olan Grieg'in aynı adlı senfonik eseri üzerine şarkı sözleri olarak yerleştirilerek, çocuklar için "Oyunlu Müzik" formuna kavuşmuş olması, ikincisi ise Grieg'in senfoni orkestrası için yazmış olduğu eserin Gürhan Eteke tarafından klarnet korosu için uyarlanmış olması. Sihirli değnekleriyle bir düş mucizesi yataran ekibin büyük ustaları; yönetmen Işıl Kasapoğlu, orkestra şefi Serdar Yalçın, koreograf Duygu Güngör, dekor ve kostüm tasarımı Karina Cheres ve usta tiyatrocu Ayla Algan. Anne babalar ve çocuklar sahnede birlikte İş Sanat'ın yeni “oyunlu klasik müzik konseri” projesi özellikle ilköğretim seviyesindeki çocukların beğenisi göz önünde bulundurularak tasarlandı. .. Proje sahibi Yaprak Sandalcı, bu yıl ilk defa anne babaları da oyun sırasında sahneye çıkaracaklarını ifade ederek şu bilgileri verdi: “Oyunlarımızda Koroporte biçiminde tanımladığımız bir unsurumuz var. Sahnede orkestra yanında yer alan profesyonel tiyatrocu ve dansçıların yanında çocuklar ve gençler yer alıyor. Bu yıl ilk defa onlarla birlikte anne-babaları da sahnede yer alacak. Sahnelediğimiz dev yapıtlar, kocaman bir aileye dönüşen Koroporte ekibiyle canlanıp, şarkılara dönüşecek”. Buzul kayalıklar Derin uçurumlar Uçsuz bucaksız yeşil ormanlar Dik çatılı evler Sürüyle geyikler Gürül gürül akan şelaleler Güneşin batmadığı aydınlık geceler Zamanın durduğu garip bir yer Peri benzeri Kimi dev kimi cüce Trollerle yaşayan efsaneler. Kuzeyde bir ülke Garip bir hikaye Yalancı, düzenbaz Kavgacı, madrabaz, Peer Gynt (Per Günt) onun adı Kral olmak rüyası Hayal gücünün yok hiç sınırı, Düşlerle gerçeğin İç içe geçtiği Denizde, karada Çöllerde, dağlarda Bitmeyen bir macera. Yazar: Henrich Ibsen Besteci: Edward Hagerup Grieg Oyunlu Müzik Uyarlaması: Yaprak Sandalcı Orkestrasyon: Gürhan Eteke Yönetmen: Işıl Kasapoğlu Yönetmen Yardımcısı: Gülin Kılıçoğlu Sahne ve Kostüm Tasarımı: Karina Cheres Koreografi: Duygu Güngör Orkestra Şefi: Serdar Yalçın Oyuncular: KOROPORTE - SEMAVER KUMPANYA (Tansu Biçer, Serkan Keskin, Özlem Durmaz) - ÇIPLAK AYAKLAR KUMPANYASI (Duygu Güngör) ve AYLA ALGAN BEN KİMİM? PEER GYNT (PER GÜNT) Gösteri tarihi : 28 Şubat Pazar, 15.00 Adres : İş Sanat / İş Kuleler – Levent Satış noktaları : Ana Gişe - 0212 316 10 83 Biletix – 0216 556 98 00 Bilet Fiyatları : Yetişkin 15, çocuklar 10 TL www.biletix.com
  23. Legendary şurada bir takvim etkinliği gönderdi: Etkinlik Takvimi

    İlkay Akkaya Telwe PH 26 Şubat 2010 20:00 İlkay Akkaya Cuma gecesi Ankaralı müzikseverler ile buluşacak. NE: İlkay Akkaya Konseri NEREDE: Telwe Performance Hall / Kızılay - Ankara NE KADAR: 23,00 TK NE ZAMAN: 26 Şubat 2010 Cuma Hürriyet
  24. Legendary şurada bir takvim etkinliği gönderdi: Etkinlik Takvimi

    Burak Kut & Meyra Kültür Üni. 25 Şubat 2010 21:00 Türkiye'nin en sevilen sanatçıları Şef Behzat Gerçeker yönetimindeki ENBE Orkestrası, son düetleriyle beğenilen Meyra ve Burak Kut Kültür Üniversitesi Akıngüç Oditoryumu'nda sahneye çıkacaklar. NE: Burak Kut & Meyra & ENBE Orkestrası NEREDE: Üniversitesi Akıngüç Oditoryumu / İstanbul NE KADAR: 1. Kategori: 40,00 TL 2. Kategori: 30,00 TL 3. Kategori: 20,00 TL NE ZAMAN: 25 Şubat 2010 Perşembe Hürriyet

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.