Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Türban meselesinin çözüm yolu budur.


Evrensel

Önerilen İletiler

TÜRBAN MESELESİNİN ÇÖZÜMÜ:

 

Bu çözüm Türk halkının %90 ının itiraz edeceği bir çözümdür.

Fakat, daha önce şeriat gelmezse, eninde sonunda bu çözüm sisteminin uygulanacağını göreceksiniz.

Çünkü türban sorunu yakın zamanda AB nin bizden isteyeceği bir şarttan dolayı kendiliğinden çözülecektir.

Ve bu AB şartı türban sorununu çözmeye yönelik değil, devletin laikleşmesine yönelik olacaktır.

Devlet laikleştiği zaman da türban sorunu kendiliğinden çözülecektir.

 

Türban meselesinin çözümü dini doğal haline bırakmakla olur.

Bu çözüm sistemi, benim fikrim değildir. Türban için olmasada, Avrupada şu anda uygulanan bir sistemdir.

Ve bu sistem denenmiştir, hiçbir problem çıkartmadığı görülmüştür.

Doğal hali demekle şunu kasdediyorum.

Dini ne kısıtlayacaksınız, nede empoze edeceksiniz.

Dini sadece uzaktan tarafsızca denetlemek yeterlidir.

Denetleme derken de onun iç işlerine karışmayacaksınız, sadece tehlike yaratabileceği durumlarda (Terör gibi ) engel olacaksınız.

Terör yapmadıkları sürece bırakın ne yaparlarsa yapsınlar.

Üniversitelere de girsinler, kamu sektörüne de girsinler.

Kuran kursları da açsınlar, cami de yaptırsınlar.

Yani kısaca ne isterlerse yapsınlar.

Yanlız bir şartı var.

Nasıl ki dine karşı engel olunmayacaksa, suni bir şekilde destek de olmamak gerekir.

Sadece engellerini kaldırıp, destek vermeye devam ederseniz, o zaman tehlike çok daha büyük olur.

 

Din nasıl doğal haline bırakılır ?

Devletin laikleşmesi dinin doğal halinde kalmasına sebep olur.

Türkiye cumhuriyeti, ne kadar laik olmaya çalışmışsa da hiçbir zaman tam manasıyla laik olamamıştır.

Laiklik nedir ? Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.

Devlet din işlerine girerse, din ve devlet işleri birbirinden ayrılmış olmaz.

Din nasıl devlet işlerine girmemesi gerekirse, laik bir devlette din işlerine girmemelidir.

Zaten hak ve adalet bakımından da bunun yapılması gerekir. Bir taraf öbür tarafa karışamıyorsa, öbür taraf da ötekine karışmamalıdır.

 

Devletin dini olamaz, devletin dini olursa, o bir din devleti olur. Yani Türkiye bir islam cumhiriyeti olur.

Dini olmayan bir devlet, misyonerlik yapamaz, misyonerlik yapabilmek için, bir dine bağlı olmak şarttır.

 

Türkiyede devlet misyonerlik yapmaktadır.

Okullarda dini eğitimler vermektedir, camiler yaptırmaktadır, televizyon kanallarında dini yayınlar yapmaktadır.

Üstelik bunu yaparken, hem dindar olmayan kişilerin, hem diğer din mensuplarının ve hemde dinsiz olan kişilerden aldığı paraları da kullanarak

hak ve adalet kavramını da çiğnemiş olmaktadır.

 

Neler yapılması gerekir ?

Tüm imam hatiplerin, ilahiyat fakültelerinin ve diyanet işlerinin kapatılması gerekir.

Kapatıldıktan sonra, devletten bağımsız bir kurum oluşturulup tüm din işlerinde yetkinin bu kuruma verilmesi gerekir.

Gerekirse, imam hatipler ve ilahiyat fakülteleri kapatılmayıp, direk olarak bu kuruma da devredilebilir.

Tüm camiler ve kuran kursları da bu kuruma devredilmelidir.

İlk etapta, ben müslümanım diyen tüm halk, bu kuruma üye yapılmalıdır.

Üye olan halk, kendi dininin masraflarının karşılanması için, bu kuruma aidat ödemelidir. (Avrupadaki gibi)

Daha sonra ben üyelikten çıkmak istiyorum derse, buna da hak tanınmalıdır.

Bu kurumdaki tüm yönetici kişiler 4 yılda bir, kuruma üye olan kişiler tarafından seçilmelidir.

( Ayrıca diğer din mensuplarına ve alevilere de ayrı ayrı bü tür kurumlar kurabilme hakkının da verilmesi gerekir.)

Bu dini kurumun iç işlerine hiçbir zaman karışılmamalıdır.

Kanunlara aykırı olmadığı sürece tüm faaliyetleri serbest bırakılmalıdır. ( Tehlikeli değildir)

 

Devlet bu kuruma hiçbir zaman mali yardım yapmamalıdır.

Bu kurum o dine bağlı olduğunu söyleyip, o kuruma üye olanlar tarafından finanse edilmelidir.

(Şu anda kiliseler ve cem evlerinde olduğu gibi)

 

Bütün bunlar yapıldıktan sonra, üniversitelerde ve kamu kurumlarında türban serbest bırakılabilir.

Hatta meclise dahi türbanla girilebilir.

 

İşte türban sorunu böyle çözülür.

 

Şu anda türban bir şeriat tehlikesi olarak görülüyor. Peki o zaman şeriat tehlikesi olmayacakmı ?

Hayır olmayacak. Çünkü halk zorla dindarlaştırılmazsa şeriat tehlikesi de olamaz.

Dinin ekonomik yükü insanların üzerine birebir yansıtıldığı zaman, insanlar dinlerini sorgular hale gelecektir.

Şu anda, kime sorsanız "Ben körü körüne inanmıyorum, dinimi sorguladım der." hiçkimse "ben körü körüne inanıyorum" demez.

Ve gerçektende böyle düşündüğünü zanneder. Kendini buna inandırmak ister.

Oysaki din bedava olmadığı zaman, insanlar ister istemez dinlerini sorgulayacak ve inanacaksa gerçektende kendi mantığına göre inanacaktır.

Bu da insanların büyük bir çoğunluğunu dindarlaşmaktan uzaklaştıracaktır.

Dindarların sayısı azaldığı zaman da türbanla üniversitelere ve kamu kurumlarına girmek isteyenlerin sayısı tehlike oluşturmayacak kadar az olacaktır.

Üstelik, dinini gerçekten sorgulamış bir insan eğer türban takıyorsa, o kişinin bu isteğinde samimi olması garantidir.

 

 

Eğer daha önceden şeriat gelmezse, bu sistem ergeç Türkiyede uygulanacaktır. Çünkü zamanı geldiği zaman, AB bunu şart olarak koşacaktır.

Zira AB ülkeleri halklarına din pompalamayan, laik devletlerdir. Tam aksi bir ülkeyi aralarına alamazlar.

 

Avrupa ülkelerinin de tamamı laikleşme sürecini henüz tamamlamamıştır.

Örneğin seçmeli de olsa bazı Avrupa ülkelerinde okullarda hala din dersleri görebilmektesiniz. Oysaki laik bir devlet okullarda sadece bilimsel olan dersleri verebilir.

Devlet imamlık veya papazlık yapmak zorunda değildir. Laik bir devlet bilimin dışındaki faaliyetlerde bulunamaz.

Ancak buna rağmen, Avrupalılar dinlerin özelleştirilmesini sağlamışlardır. Burada bahsettiğim sistemi uygulamaktadırlar.

Birçok Avrupa ülkesinde ise okullardaki seçmeli din dersleri de kaldırılmıştır. Kalanlarda ise zamanla kaldırılacaktır.

Gelişmiş ülke olabilmelerinin sebebi ise budur.

Dinler doğal haline bırakılmıştır.

Avrupada ben hristiyanım demenin maliyeti yaklaşık aylık kişi başına 100 euro civarındadır.

Bu para kiliselere ödenmektedir. Kiliseler sadece bu yoldan geçinmektedir.

Bu parayı ödeyen halk kendi kendine şu soruyu sormuştur;

* Ben bu dine gerçekten inanıyormuyum ? yoksa hristiyan bir aileden biri olduğum içinmi inandığımı zannediyorum ?

Daha önce araştırdıklarını zannettikleri dinlerini, para ödemeye başladıkları zaman gerçekten araştırmaya başlamışlardır.

Ve şu anda halkın yarıdan fazlası bunun gerçektende kendi inançları olmadığını anlamış durumdadır.

Bunu anlayanlar ise kendilerini kilise üyeliğinden sildirmişler ve bu parayı ödememektedirler.

Zaman geçtikçe de bu tür düşünen insanların sayısı hızla artmaktadır.

----------

 

Halkımızın %90 doksanından fazlası bu sebeplerden dolayı, bu çözüme karşı çıkacaktır:

 

1- Dindar olmayan çoğunluk, dinler devlet kontrolunde olmadığı zaman yanlış bilgilendirmeler veya çarpıtmalar sonucunda daha kötü şeyler olacağını düşünecekler.

Endişe olmasın: Bu sistem uygulanmamış bir sistem değildir. Sonuçları AB ülkelerinde görülebilir.

Bu sistem bu tür endişelerin yerinde olmadığını, AB ülkelerinde göstermiştir.

Ayrıca bu sistem kontrolsüz bir sistem değildir. Halkın otokontrolunde ve devletin dışardan denetlemesi altındadır.

 

2- Dindar ve dindar olmayan birçok kişi dinimiz elden gidecek endişesine kapılacaktır.

Buda yersiz bir endişedir.

Eğer dininiz gerçekse, halkınızın gerçek mantığında, daha da sağlam şekilde hak ettiği yeri bulacaktır.

Gerçek değilse o zaman dinin elden gitmesi de kötü değil iyi birşeydir.

Gerçek olan bir dinin, devlet gücüyle suni bir şekilde sürdürülmesine ihtiyacı yoktur.

Zorla pompalanan, zorla aşılanan bir dinin sürdürülmesinin manası yoktur.

Dininizin gerçek olduğuna eminseniz, bu sisteme karşı çıkmamalısınız.

 

 

3- Ateistler ve dinsizlerden bazıları dinin daha da yerleşeceğinden korkabilirler.

Böyle bir endişeye de gerek yoktur.

Dışardan pompalanmadan, eğer din daha da gelişiyor ilerliyorsa, o zaman o din gerçek demektir.

Hiçbir suni dayatma olmadan insan mantığında kendini yaşatabiliyorsa, bırakın yaşatsın.

Öyle birşey olursa, bir dinsiz olarak ben bile dinin gerçek olup olmadığını yeniden sorgulamaya hazırım.

Yeterki hakkıyla yerleştiğini göreyim.

 

4- Dinsizliği tercih edenlerin her türlü kötülüğü yapabileceğini düşünenler olacaktır.

Bunda da bir endişeye gerek yoktur.

Dinsiz insanların arasından kötü insan çıkma olasılığı, dinli insanlardan daha azdır.

Örneğin hapishanelerde, dinsiz bir insan bulma imkanınız neredeyse hiç yoktur.

Oysaki doğayı ve hayvanları koruma derneklerinde ateist ve dinsiz insanları fazlasıyla görürsünüz.

Ayrıca bilim dünyasında da çok fazla ateist ve dinsiz bilimadamları görürsünüz.

 

 

5- Dini masrafların devletin karşılaması gerektiğini, aksi halde fakir insanların dinini öğrenmeye imkanı kalmayacağını düşünenler itiraz edecektir.

Fakir insanların din masraflarını, zengin olan dindarlar karşılamalıdır.

Eğer karşılamazlarsa, bunu laik bir devletin üzerine yükleyemezler.

Çünkü laik devlet bilimsel olarak ispatlanmamış bir şeyi halkın ihtiyacı olarak göremez.

Bunu yaparsa, o dini bilimsel olarak ispatlamak zorundadır.

İspatlamadan yaparsa, laik devlet değil din devleti olur.

Yani İran islam cumhuriyeti gibi.

Ayrıca devlet, dinli dinsiz herkezden topladığı vergileri, din için harcayamaz.

 

6- İnsanlar bu sisteme rağmen dinlerini yine sorgulamazlar, dolayısıyla dindarlık ortadan kalmaz diyenler olacaktır.

Din bedava olduğu sürece tabiki sorgulamazlar, sadece sorguladıklarını zannederler.

Ancak bahsedilen dini kurumdan her ay aidatlar gelmeye başladığı zaman işin rengi değişir.

Aslında bu paralar hepimizin cebinden zorla alınıyor ama farkında değiliz. Kişi başına alındığı zaman farkına varacağız.

 

Üstelik bu masraflar, öyle küçümsenecek bir miktarda değildir, insana ister istemez dinini sorgulatır.

Çünkü hiç kimse boşyere para ödemek istemez.

 

Avrupada kişi başına ortalama 100 euro alınıyor. Bu rakam Türkiyede 200 euro civarında olacaktır.

Yani bu kadar camiyi, imam hatip okulunu, ilahiyat fakültesini, diyanet işleri personelini, imamları muhafaza etmek istediğinizde,

3 kişilik bir aile aylık 600 euro civarında ücret ödemek zorunda kalacaktır.

Bu kadar büyük bir parayı ödeyecek bir aile dinini 1 kere değil 10 kere sorgular.

 

Bu kadar yüksek aidat çıkmaz derseniz, Avrupadaki kilise sayısıyla Türkiyedeki cami sayısını örnek olarak kıyaslayabilirsiniz.

Türkiyede 80,000 taneden fazla cami var. Avrupanın tamamını tarasanız, bunun yarısı kadar bile kilise çıkmaz.

 

Esasında ben Türkiyede kişi başına 200 euro dan çok daha fazlasına mal olacağına eminim ama, haydi biraz düşük tutalım dedim.

 

O kadar caminin, elektrik, su, çöp vergisi, emlak vergisi gibi birçok ücreti ödemek zorunda kalacağını bir yana bırakın, camilerden bir çoğu

devlet arazisinde kurulu olduğu için, kira bile ödemek zorunda kalacaktır.

 

Bazen tek bir caminin kira bedeli bile aylık birkaç trilyonu bulacaktır.

 

7- Ama bu haksızlık olur diyenler olacaktır.

Bu sistem haksızlık değil, tam tersine şimdiye kadar yapılan haksızlığın ortadan kaldırılmasıdır.

Siz bir Ermeniden alınan vergiyle kendinize cami yapamazsınız.

Bir Rumdan aldığınız vergiyle imam hatip okulu açamazsınız.

Bir yahudiden aldığınız vergiyle, imamlara maaş veremezsiniz.

Bir dinsizden aldığınız vergiyle, çocuğunuza okulda din eğitimi verdiremezsiniz.

Bunlar hem haksızlık ve hemde utanılması gereken ayıp şeylerdir.

 

Heleki, bu kadar haksızlığı yapan bir dinin mensubu olarak, kendi yaptığınız haksızlıkları görmeden, sadece üniversitelerde türban takamadığınız için,

sesinizi çıkarırsanız, buna ne denir orasını da düşünmek lazımdır.

 

Hiçbir kimse başkalarının din masraflarını karşılamak zorunda değildir.

Heleki inanmadığı bir dinin masraflarını, karşılamak zorunda hiç değildir.

 

Hiç kimse bir başkasının cennete gidiş masrafını, ödemek zorunda değildir.

 

 

TÜRKİYEDE DEVLET LAİK DEĞİLMİ ?

 

Kesinlikle değildir.

Türkiyede sunni islami rejim uygulanmaktadır.

Sunni islam devlet tarafından suni bir şekilde zorla ve baskıyla yaşatılmaktadır.

Alevi, Ermeni, Rum, Yahudi, Atesit ve dinsiz ve dindar olmayan kişilerden toplanan vergilerle,

imam hatip okulları ve camiler yaptırmak gibi yollarla sunni islam yaşatılmaya çalışılmaktadır.

 

Diğer din ve mezheplerin hakları ellerinden alınırken, sunni islama yatırımlar yapılmaktadır.

Devletin televizyonundan, din aşılanmaktadır.

Üstelik yıllardır sürdürülen bu haksız gelenek, AKP döneminde daha da artmıştır.

Laik bir devlet dini faaaliyetlerde bulunmaz.

 

 

----------------------

Evet sevgili arkadaşlar,

Dinin tıpkı Avrupadaki gibi, özelleştirilmesi, türban sorununu ortadan kaldıracağı gibi,

aynı zamanda bizi Avrupa seviyesine de getirecektir.

Dinler özelleştiği zaman türbanı üniversitelerde veya kamu kurumlarında yasaklamaya gerek yoktur.

Sadece tek bir sakıncası vardır, o da aşılabilir bir şeydir;

Üniversitelerin türbanı serbest bırakırken, "Türbana izin veriyoruz, fakat dinlerin bilimsel olmadığını tekrar tasdik ediyoruz."

gibisinden bir tüzük hazırlaması gerekir. Aksi halde türbanı serbest bırakmak üniversitelerin, bilim yuvası olma ilkesine ters düşer.

 

Şunu herkezin bilmesini isterimki, eğer şeriat daha önce gelmezse, biz istesek de istemesek de bu sistem Türkiyede uygulanacaktır.

Karşı çıkmak isteyenler de şimdiden bol bol karşı çıksın, çünkü zamanı geldiği zaman artık karşı çıkamayacaklardır.

 

Herkeze saygı ve sevgilerimi sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"ama türkiye'deki dini siyasete sokmaya meraklı siyasetçiler vs her türlü kitle bunun da suyunu çıkartır bence."

 

peki bununla ilgili yorumun nedir?

Sevgili Damien,

Hiç endişelenmeyiniz, arkasında zorla dindarlaştırılmış bir halkı bulamayan siyasetçiler iktidara da gelemezler.

Onları kimse takmaz.

Halk zorla dindarlaştırılmadığı sürece kimse halkı din yoluyla sömüremez.

AB sayesinde devletimiz zorla laikleştirilecektir.

Laikleşen devlet ise artık halkı zorla dindarlaştıramayacaktır.

Dindarlaştırılmamış bir halk dinci partilere oy vermeyeceklerdir.

Zaten onlar da o zaman halkın buna kanmayacağını anlayacak ve bundan mecburen vazgeçeceklerdir.

Yeterki siz desteğinizi verin, gerisi çok daha kolay.

Saygı ve sevgilerimi sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrensel kardeşim

bencede özgür olmalıdır insanlar

ancak yazını tamamaına katılıyorum anlamının çıkarma sadece o kısmına katılıyorum.

 

Bakın elbette bazı sorunalr çıkıyodur doğru ancak şöyle söylim

Türkiye İslama göre yönetilmiyor

ve dünyada hiç bir ülke islama göre yönetilmiyor.

 

Ancak unutmayın sözde de olsa türkiyenin %99 müslüman

yazarken bunun göz ardı etmişiniz.

 

 

Cami toplumun bir ihtiyacıdır camiye ihtiyaç olunca cami yapılır.

Banaane elin avrupalısı ibadet etmiyorsa o onun dinidir bu benim inancım.

 

bakın şunu söyliyeyim ülkemizde öyle mekanalr ilçeler varki biri çıkıp dükkanına besmele yazsa adamın yüzünede bakmazlar küçükde görürler ve sorduğunda müslümanım derler

bilmiyorum öyle yerlerde ezaman okunması ezan sesinin yükselmesi ne kadar doğru

eğer bir kaç kişi varsa orda camiye ihtiyaç duyan yapılır ancak bence devletin bu tutumu yanlış eğer amacı dinini duyurmakasa o zaman önce iman hakikatlerine önem versin önem verenlere yardım etsin

içi boş duran Allah sesleri yükselmeyen bir cami hiç bir işe yaramaz israftır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrensel kardeşim

bencede özgür olmalıdır insanlar

ancak yazını tamamaına katılıyorum anlamının çıkarma sadece o kısmına katılıyorum.

 

Bakın elbette bazı sorunalr çıkıyodur doğru ancak şöyle söylim

Türkiye İslama göre yönetilmiyor

ve dünyada hiç bir ülke islama göre yönetilmiyor.

 

Ancak unutmayın sözde de olsa türkiyenin %99 müslüman

yazarken bunun göz ardı etmişiniz.

Cami toplumun bir ihtiyacıdır camiye ihtiyaç olunca cami yapılır.

Banaane elin avrupalısı ibadet etmiyorsa o onun dinidir bu benim inancım.

 

bakın şunu söyliyeyim ülkemizde öyle mekanalr ilçeler varki biri çıkıp dükkanına besmele yazsa adamın yüzünede bakmazlar küçükde görürler ve sorduğunda müslümanım derler

bilmiyorum öyle yerlerde ezaman okunması ezan sesinin yükselmesi ne kadar doğru

eğer bir kaç kişi varsa orda camiye ihtiyaç duyan yapılır ancak bence devletin bu tutumu yanlış eğer amacı dinini duyurmakasa o zaman önce iman hakikatlerine önem versin önem verenlere yardım etsin

içi boş duran Allah sesleri yükselmeyen bir cami hiç bir işe yaramaz israftır.

 

sevgili ahirzaman,

söylediklerin bana yönelik değil; ama bikaç yorum getirsem umarım rahatsız etmez seni.

sözlerine katılmıyo değilim. kısaca şunu diyebilirim. türkiye'de toplum malesef yıllardan beri kıtalara bölündü. sağcı-solcu, islamcı-laik, komünist-ülkücü, vs.. her zaman kutuplanmaya zorlandık. siyasi iktidarlar, dini de siyasete veya topluma soktukları zaman ve araç olarak kullanmaya başlayınca tıpkı bugün de olduğu gibi toplum dindar olanlarla olmayanlar diye kutuplandı. zaten insanlara özgürlüğün tanınmadığı ülkemizde de, senin de örnek verdiğin üzere dindar olanlar ve olmayanlar çeşitli sebeplerle birbirlerini hep suçladılar, hep çatışma halinde bulundular. bunu yapanların baş sorumluları da iktidar sahipleri olmuştur her zaman. dini insanların üzerinde serbest bırakmadılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Damaien kardeşim yazdıklarınıza bir itirazım yok

ancak bu güngü geneli müslüman olan ülkelerin yönetim biçiminin hakmış gib görülmesi ve eleştirilmesine karşıyım

 

unutmayalım ki Asr-ı saadette müslümanlar ile müslüman olmayanlar birlikte yaşadılar ve onlar için ayrı hükümler uygulandı

müslümanın uyması gerekn hususlar değil

ve unutmayalımki bu çok güzel bir husus.

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın evrensel sizin dediğiniz gibi olacaksa laiklik olmasın

 

benim halkım açlık sınırının altında yaşarken,zaten kazadığı paranın tamamını kira,su,elektrik..vs gibi yerlere verip kuru ekmekle beslenirken nasıl olacakta din için ayriyeten kişi başı 200 euro (en az) vericek

 

aile 4 kişi diyelim ve en az 800 euro demektir bu

fakirlik sınırının 1500 euro olduğu bi zamanda zengin olsun 1600 euro kazansın ( valla rakamlar bayaa eskiye ait o zaman 1300 dolar falandı şimdi bu kadar olmuştur heralde ) bunun yarısını dini için verebilirmi?

yani bu durumda insan sorgulasın tüm benliğiyle dinine bağlansın ve yaşayamasın

hiç zenginler fakirlerin yerinede verecek diye düşünmeyin napacak yani prası olmayan adam gidip muhtarlıktan bunu belgeleticek sonrada gidip tek tek zengin insanların kapısınımı dolaşacak hadi dolaştı diyelim sahtekarlık yapanlar ya da bu parayı vermek istemeyen zenginler...

yani insan o kadar uğraşsın didinsin dinine bağlansın sonrada...

 

eğer laiklik böyle birşeyse benim ülkeme gelmesin istemiyorum

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TÜRKİYEDE DEVLET LAİK DEĞİLMİ ?

 

Kesinlikle değildir.

Türkiyede sunni islami rejim uygulanmaktadır.

Sunni islam devlet tarafından suni bir şekilde zorla ve baskıyla yaşatılmaktadır.

Alevi, Ermeni, Rum, Yahudi, Atesit ve dinsiz ve dindar olmayan kişilerden toplanan vergilerle,

imam hatip okulları ve camiler yaptırmak gibi yollarla sunni islam yaşatılmaya çalışılmaktadır.

 

Diğer din ve mezheplerin hakları ellerinden alınırken, sunni islama yatırımlar yapılmaktadır.

Devletin televizyonundan, din aşılanmaktadır.

Üstelik yıllardır sürdürülen bu haksız gelenek, AKP döneminde daha da artmıştır.

Laik bir devlet dini faaaliyetlerde bulunmaz.

 

 

----------------------

 

.

 

türkiye de islam zorla mı yaşatılmaktadır?kime zorla yaşatılıyor,buda nerden çıktı?

 

camilerin çoğunluğu vakıflar ve halk tarafından yapılmaktadır..

 

devlet televızyonundan hangi din aşılanıyor?bıkaç dini kanal dışında dini yayın nerde var? :excl:

 

ama ramazan ayında reyting toplamak için bırden bıre bütün kanalların dini yayın vermesını kasdedıyorsanız bilemem :excl:

 

televızyonlarda ınsanlara din aşılanmıyor evrensel bey,mehmet alı erbılın bılmem kımın ******* ********* tarz proğramlar benımsetılıyor :excl:

 

kurtlar vadısı tarzı dızılerle saldırganlık aşılanıyor :excl:

 

her türlü rezıllığe göz yumuluyorda,muslumanların yaşadığı bir ülkede dini yayın nıye olmasın,kuran dınlemek saçma sapan sabah proğramlarından dahamı zararlı :excl:

 

 

 

cemevı bı çok yerde var..

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sedelina %100 destekliyorum... Yalan yanlış propagandalarla insanları kandırmayalım demezler de dine saldırırlar... Devlet televizyonlarında din empoze edildiğini neden görmedik acaba? Biz develet diye başka bir kanalımı isliyoruz yoksa? Daha dün trt de biz belgesel izledim, dünyanın oluşumundan bahseden biz belgesel resmen evrim teorisini anlattı ballandıra ballandıra... Bu mu laik devlet kanalı? Tabi evrim "bilimsel" ya ondan galiba...

 

Evrenselin yazısı için söylenecek çok şey var ama ne yazıkki zamanım yok. yalnız din derslerinin kaldırılması konusuna değinmek istiyorum. Din dersleri kaldırılsın laik devlet din empoze etmez diyorsunuz. Peki sizce dindar ve dindar olmayan öğrenciler arasında bir eşitsizlik sözkonusu olmaz mı? Ateist bir öğrenci öğrenim hayatı boyunca ihtiyacı olan tüm bilgileri edinecek fakat dindar öğrenci ihtiyacı olan din bilgisinden yoksun kalacaktır. Kuran kursları kapatılıyor, camilerde ders verilmesi yasak peki nerde öğrenecek dindar olan öğrenci dinini? evinde mi? Sizce evinde yetersiz şekilde din bilgisi edinmesi yada size göre tehlikeli olan Kur-an kurslarında öğrenmesi yerine okullarda daha bilinçli bir şekilde dinini "isteğe bağlı" olarak öğrenmesi daha iyi değilmidir? Ayrıca din bilgisi kaldırılmalı derken, hala bir teori olan evrimin müfredatlara sokulmaya çalışılması sizce ne kadar demokratik ve laik bir harekettir?

 

Kamu kurumlarında yapılanda bu değilmidir? Laiklik, din ve vicdan hürriyeti, din ve devletin birbirinden ayrılması, en önemlisi devletin bireylere eşit mesafede durması, herhangi bir dine ve felsefeye imtiyaz tanımaması değilmidir? Valla benim anladığım bu...

 

Dindar bir kişi devlet kurumlarında "bizde uygulanan laiklik anlayışına göre" dini ile ilgili birtakım fedakarlıklar etmek zorunda bırakılırken, başörtüsü takması engellenirken, diğer tarafta ateist kişi herhangi bir fedakarlık yapmaya mecbur bırakılmıyor. çünkü yapacak bir fedakarlığı yok. Bu durumda "ne yapalım ateistin feragat edeceği herhangi birşey yoksa" deyip geçelim mi? Buna imkan yok. Burada eşitsizlik sözkonusudur. Devlet dini ve felsefi görüşlere eşit mesafede durmamıştır. İşte bunun içinde laiklik ortadan kalkmıştır.

 

En güzel çözüm herkesin kendi felsefesini ve inancını yaşamasına izin verilmesidir. Hristiyan, müslüman, yahudi gibi din mensupları yada ateizm, şamanizm, agnostisizm gibi felsefi görüşlere sahip her kişi devlet kurumunda kendini gerçekleştirebilmeli. Elbette seccadesini alan devletin ortasına sermeyecek, fakat devlet hiçbir kişinin dinine, inancına imtiyaz tanımamalı ve hiçbirkişiyi dininden, inancından fedakralık yapmasına mecbur bırakmamalı. Herkese eşit mesafede durmalı, ateistlerin kendilerini gerçekleştirebildikleri gibi müslümanların yada hristiyanlarında kendilerini gerçekleştirebilmelerine imkan tanınmalı. Ancak bu şekilde laiklik sağlanmış olunur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu çözüm Türk halkının %90 ının itiraz edeceği bir çözümdür.

Güzel dostlarım,

Gördüğünüz gibi daha yazımın başında Türk halkının %90 ının bu çözüme itiraz edeceğini yazmışım.

En çok da Türkiyedeki, sunni müslümanların itiraz etmeside gayet normaldir.

Çünkü şu anda uygulanan sunni islami rejim kendilerinden yana bir rejimdir.

Böyle oluncada, tabiki kendilerinden yana olan şimdiki rejimin sürdürülmesini isteyeceklerdir.

Fakat bilmenizi isterim ki bu rejimle AB ye girmek imkansızdır.

AB daha şimdiden azınlık haklarının verilmediğini deklare etmekte ve bu azınlıkların haklarının verilmesini istemektedir.

Zamanı geldiğinde AB Türkiyenin laiklik bakımından daha da fazla adımlar atması isteyecektir.

Bu takdirde Türkiye kararını vermek zorunda kalacaktır.

Ya AB ye küsüp, islami rejime devam edecek veya laikliği mecburen kabul edip AB üyesi olacaktır.

Eğer Türkiye AB ye küsüp, islami rejimde karar kılacak olursa, şimdiki bulunduğu yerde de kalamayarak, daha da islamlaşacak ve şeriat rejiminin gelmesine engel olamayacaktır.

Türkiye artık bulunduğu noktada kalamayacak durumdadır. Bir yandan şeriat yanlıları baskılarını arttırmakta, bir yandan da AB baskıları artmaktadır.

Sonunda Türkiye karar vermek zorunda kalacaktır. Ya doğu ya batı.

İkisinin ortasında kalmak artık iyice zorlaşmıştır.

Doğu ve batı kültürleri arasında çok büyük farklar vardır.

Bu yüzden doğu kültürüyle batıya, batı kültürüyle de doğuya giremezsiniz.

Üçüncü alternatif ise her ikisini de reddederek yanlızlaşmaktır. Bu da sadece fakirleşmek ve sefalet demektir.

Türkiyenin şimdiki orta karar hali, hem batıyı ve hemde doğuyu rahatsız etmektedir.

Her iki kültür de artık birinden birini seçmemizi istemektedir.

Türkiye laiklik budur diyerek, kendi laiklik anlayışını AB ye kabul ettiremez.

AB için AB nin laiklik anlayışı geçerlidir.

Doğu ve batı kültürleri arasındaki farklılıklar arttıkça, dünya artık bizim iki taraflı kültürümüzü reddetmektedir.

İki taraftan birini seçmemiz gün geçtikçe daha fazla istenmektedir.

Türkiye artık doğu kültürüyle batının kapısında yalvarmaktan vazgeçmek zorunda kalacaktır.

Bu yüzden daha kesin karar günü gelmeden, herkezin bunu şimdiden düşünmeye başlaması gerekmektedir.

Türkiyenin şimdiye kadar ortada bir yerde kalabilmesini sağlayan tek etken, Türkiyede az da olsa batı kültürünü benimsemiş insanların olmasıdır.

Eğer bu insanlar olmasaydı, Türkiye çoktan bir doğu ülkesi olup, şeriattan kaçamamış olacaktı.

Fakat unutmamak lazımdırki, batı dünyası artık beyin göçlerine daha fazla önem vermeye başlamıştır.

Bu yüzden artık sabrı zaten tükenmiş olan batı kültürlü Türk insanları, Türkiye batılı olamazsa, batıya doğru göç edecektir.

Batı kültürlü insanlarda batıya göç ederse, Türkiyenin Afganistan dan bir farkı kalmayacaktır.

Çünkü Türkiyeyi irandaki gibi ayakta tutacak petrolü de bulunmamaktadır.

Karar günü gelmeden, kararınızı verin.

Kararınızı verirkende şunu unutmayın; Dininizi elinizden almak isteyen yok. Sadece laik bir devlet isteniyor.

Laik bir devlet derken de sizin istediğiniz türden bir laik devlet değil, gerçekten laik bir devlet isteniyor.

 

 

sayın evrensel sizin dediğiniz gibi olacaksa laiklik olmasın

Sevgili A.y.h.a.n,

Durum malesef bu, bizden bu şekilde laiklik AB tarafından isteniyor.

Eğer böyle bir laiklik istemiyorsanız, AB üyeliği için uğraşacak hiçbir partiye kesinlikle oy vermeyiniz.

 

 

 

benim halkım açlık sınırının altında yaşarken,zaten kazadığı paranın tamamını kira,su,elektrik..vs gibi yerlere verip kuru ekmekle beslenirken nasıl olacakta din için ayriyeten kişi başı 200 euro (en az) vericek

[/font]

Sevgili A.y.h.a.n,

Şu anda halkınız bu parayı farkında olmadan zaten ödüyor.

Fakirliğinin sebeplerinden biri de zaten budur.

( Bence tek sebebi budur ama boşverin benim fikrimi )

Bunun farkedilmemesinin sebebi, devletin bu parayı kimseye farkettirmeden ödetmesidir.

Ödediğimiz vergilerin çok önemli bir bölümü din için harcanmaktadır. Bu paralar vergiyle birlikte değil de vergiden ayrı ayrı alınsaydı.

O zaman bu paraların zaten ödendiği daha kolay anlaşılırdı.

Üstelik haksızlık yapılarak ödeniyor. Örneğin Ermeni bir vatandaşın ödediği vergiden bir cami imamına maaş veriliyor.

Bir rum'un ödediği vergiyle imam hatip okulları açılıyor.

 

 

 

hiç zenginler fakirlerin yerinede verecek diye düşünmeyin

Sevgili A.y.h.a.n,

İnsanların çeşitli ihtiyaçları vardır.

Bu ihtiyaçlar arasında zorunlu ve zorunlu olmayan ihtiyaçlar vardır.

Zorunlu olanlar insanca yaşamak için şart olan ihtiyaçlardır ve bunları fakir olan kişiler için sağlamak devletin görevidir.

Ancak devlet bu zorunlu ihtiyaçlar arasına dini de katarsa, "insanca yaşamak için din şarttır" demesi gerekir.

Bu cümleyi halktan biri veya devlet dışındaki herhangi kurumlardan biri sarfedebilir.

Ancak laik bir devlet "insanca yaşamak için din şarttır" diyemez.

Bunu söyleyemediği sürece de dini, fakir halkın bir ihtiyacı olarak gösterip, onlara bu konuda yardım veremez.

Benim burada bahsettiğim sistemde, ( AB de uygulanan sistem ) "insanca yaşamak için din şarttır" diyen devletten ayrı bir

başka bir kurum olacaktır.

Bu kurum "ben müslümanım" diyen herkezden aidat toplayacaktır.

Fakirlerden aidat almayarak (hatta dilerse ayrıca yardım da yapabilir) fakirlerin bu problemini çözecektir.

Bu sistem AB de de böyle işlemektedir. Fakir hıristiyanlardan, kiliseler para almamakta, hatta yardım bile etmektedirler.

Hangi kurum "insanca yaşamak için din şarttır" diyorsa o kurum fakir olup da din isteyenlere yardım etmesi gerekir.

Bu laik, adaletli ve tarafsız bir devletin görevi olamaz.

"insanca yaşamak için din şarttır" diyebilecek bir devlet, dinlerin gerçek olduğunu, kendi üniversitelerinde bilimsel olarak ispatlayıp,

bunu da tüm dünyaya ilan etmek zorundadır.

 

 

Sevgi selamlarımı sunarım.

 

türkiye de islam zorla mı yaşatılmaktadır?kime zorla yaşatılıyor,buda nerden çıktı?

Sevgili Sedelina,

Siz bir sunni müslüman olarak bunun farkında olmayabilirsiniz, bu gayet doğaldır.

Ancak Türkiyedeki sunni müslüman olmayanlar ve AB bunun farkında.

AB ye giriş aşamamızda bunu sizde mecburen farkedeceksiniz.

Bu konuda sunni müslüman olmayan azınlıkların rahatsızlıklarını araştırırsanız, eminimki bunu sizde anlayabileceksiniz.

 

 

camilerin çoğunluğu vakıflar ve halk tarafından yapılmaktadır..

Dikkat ederseniz çoğunluğu demişsiniz, hepsi diyememişsiniz.

Oysaki laik bir devlet ne kilise, ne cami nede havra yaptırabilir.

Heleki, sunni müslüman olmayanlardan topladığı paraları buralara hiçbir zaman harcayamaz.

Siz sizden alınan vergilerle, cami yapılmayıp cem evi veya kilise yapılmasını istermiydiniz ?

 

devlet televızyonundan hangi din aşılanıyor?bıkaç dini kanal dışında dini yayın nerde var? :excl:

Özel kanallar diledikleri gibi dini yayınlar yapabilirler.

Ancak laik bir devlet kanalında dini yayınlar yapılamaz.

30.06.2006 günü trt1 de, saat 06:00 da "İslam'ın Aydınlığında" adlı programı izleyin.

Ramazanlarda, kandillerde ve dini bayramlarda da yapılan dini mevlütler, öğütler ve diyanetin yayınları da dini yayınlardır.

Ayrıca direk olarak dini yayın yapmak da şart değil, geçenlerde istanbulun fethi belgeselini de izledim,

orada da istanbulun iman gücü sayesinde feth edildiği üstüne basa basa söyleniyordu.

Laf dönüp dolaştırılıp, islamın güzelliğine getiriliyordu.

Ancak sunni bir müslüman olarak bu yayınları izlediğinizde hiçbir anormallik görmemeniz gayet doğaldır.

Tarafsız seyrederseniz, daha neler bulursunuz.

 

 

her türlü rezıllığe göz yumuluyorda,muslumanların yaşadığı bir ülkede dini yayın nıye olmasın,kuran dınlemek saçma sapan sabah proğramlarından dahamı zararlı :excl:

Özel televizyonlarda saçma sapan programların yapılması konumuzun dışındadır.

"muslumanların yaşadığı bir ülkede dini yayın nıye olmasın" derseniz, bu söyleminiz laiklik ilkesiyle ters düşer.

Halkların dinleri olur ama laik bir devletin dini olmaz. Olursa o ülke bir din devleti olur.

Ayrıca Türkiyede sadece müslümanlar yaşamıyor.

Müslüman olanların da hepsi sunni değildir.

Eğer çoğunluğun sunni müslüman olmasından dolayı sunni müslümanların istediği gibi bir yaşam derseniz, o zaman bu sadece laikliğe aykırı değil, demokrasiyede aykırı olur.

 

 

cemevı bı çok yerde var..

Evet var ama devletin yaptırdığı hiç bir cem evi yok. Olması da gerekmez zaten.

 

Sevgili dostlar,

Daha cevap yazmam gerekenler de var ama şu anda vaktim biraz kısıtlı.

Daha sonra tekrar yazacağım.

Eleştiri ve görüşlerinize çok teşekkür ederim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili evrensel,

 

halkın %99 u karşı çıkacak çünkü mevcut rejim, sistem sünni müslümanlardan yana demişsin.

 

Evet doğru halkın %99 u karşı çıkar fakat sünni sistem için teorinin yanlışlığı sebebiyle karşı çıkar!

 

Öne sürdüğün görüşün mantıklı ve tutarlı bir yanı yok. Bir yandan devletin din olgusundan elini çekmesini isterken diğer taraftan şu kapatılacak burası açılacak, devlet bunu denetleyecek falan filan gibi bir sürü direktif vermişsin...

 

Devlet ancak ve ancak bütün inançlara eşit mesafede durduğu anda laik olabilir. bunun başka bir alternatifi yoktur! Burası kapatılıp şurası açılsın gibi tuhaf tavsiyeler yerine devlet herkese eşit mesafede dursun ve kamu kurumlarında ateistler yada şamanlar gibi müslüman yada hristiyanlarda kendilerini gerçekleştirebilsin, devlet yasaları ve kanunları hiçbir inanca imtiyaz tanımasın demek doğru olacaktır.

 

Bu arada devlet derken asıl kanunlardan ve yasalardan bahsettiğimizi düşünerek yazıyorum bunu. İnşallah devlet derken mevcut hükümetlerden yada başkanlardan bahsetmiyoruzdur. Bana göre devlet mevcut yasalar ve kanunlardır. herhangi bir kişi yada kurum değildir.

 

mevcut sistemin sünni kesime hitap ettiğini nasıl iddia edebiliyorsun hayret. Başörtülü kızların %90 ı sünnidir. Başörtülü bir alevi görmek, başörtüsü yüzünden üniversiteye girememiş bir alevi görmek imkansız denecek kadar azdır. İmam hatip liselerindede alevi bulmak zordur. Çoğunluğu sünnidir. Katsayı problemini ne yazıkki "mevcut sistemle" çoğunlukla sünniler yaşamaktadır. Kamu kurumlarında da başörtüsü yüzünden problem yaşamış bir aleviye rastlamak nerdeyse imkansız... Esasen alevi vatandaşlarımızın başörtüsü gibi bir dertleri yok... Neyse ...

 

Eğer diyanete ayrılan bir ödenek varsa ve bunun engellenmesi gerekiyorsa öncelikle devletin o sürekli üzerinde durduğu laiklik ilkesine uyarak diyanetten ve dinden elini çekmesi gerekir. Sorun yine devlet kanunlarındadır. Camilere kadar girip hutbeleri düzenleyen bir devletin laik olduğunu hiçkimse ama hiçkimse iddia edemez... Bunu yaptığı her ne kadar normalse camilere ve diyanete ödediği parada o kadar normaldir... Bence eleştirmeye neden devlet diyanete para ödüyordan değil, neden devlet camilerde hutbelere müdahale edebiliyor? dan başlasanız daha etkili olacaktır...

 

Durum alevi sünni çatışması değil. başka inançların birbirleriyle çatışmasıda değil. Laikliği bu bağlamda ele almak son derece yanlıştır ve yanlı bir tutum getirir. Sözkonusu problem devletin kendini hala tam olarak oturtamamış olmasından kaynaklanır. Eğer yasalar çıkar ve ideolojist yaklaşımlar üzerine şekillenmeye devam ederse, devlet hiçbir zamanda asıl yerini bulamayacaktır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ateist bir öğrenci öğrenim hayatı boyunca ihtiyacı olan tüm bilgileri edinecek fakat dindar öğrenci ihtiyacı olan din bilgisinden yoksun kalacaktır.

Merhaba Sevgili Hearten,

Hangi ateist'e devlet okullarında ateistlik dersleri veriliyor, bir açıklarmısınız ?

 

Kuran kursları kapatılıyor, camilerde ders verilmesi yasak peki nerde öğrenecek dindar olan öğrenci dinini? evinde mi? Sizce evinde yetersiz şekilde din bilgisi edinmesi yada size göre tehlikeli olan Kur-an kurslarında öğrenmesi yerine okullarda daha bilinçli bir şekilde dinini "isteğe bağlı" olarak öğrenmesi daha iyi değilmidir?

Sevgili Hearten,

Ben kuran kursları kapatılmalı demedim.

Camilerde ders verilmemelidir de demedim.

Tam tersine din bilgisinin kuran kurslarında ve camilerde verilmesi gerektiğini savunuyorum.

Ancak bunlar laik bir devletin camileri ve kuran kursları olmamalı.

Laik bir devlet ne imamlık, ne papazlık nede hahamlık yapamaz.

Laik bir devletin din konusunda tek yapabileceği, dinlerin kurumlaşmasına izin vermek ve onları sadece dışardan denetlemektir.

Bu dini kurumlar da halk tarafından yönetilir, bu kurumların iç işlerine karışılamaz.

Bu kurumlar, dinlerini diledikleri şekilde, diledikleri yerlerde kendi imkanlarıyla öğretmelidir.

Devletin de bu din öğretme şekline kesinlikle bir engeli veya katkısı olmamalıdır.

Eğer halk, bu kurumun din öğretme şeklini beğenmezse, kurumun başına kendi seçtiği insanları getirerek, istediği şekilde din eğitimine kavuşmuş olur.

 

 

Ayrıca din bilgisi kaldırılmalı derken, hala bir teori olan evrimin müfredatlara sokulmaya çalışılması sizce ne kadar demokratik ve laik bir harekettir?

Evrim teorisi, okullarda evrim kuralı olarak öğretilmiyor.

Evrim teorisinden bahsedilirken, onun bir teori olduğu da söyleniyor.

Ayrıca evrim teorisi tüm batılı ülkelerin dinlerine de aykırı bir teoridir, ancak buna rağmen o ülkelerde de evrim teorisi ders kitaplarında işlenmektedir.

Evrim teorisi, bilim dünyasında yeri olan ve her geçen gün gerçekliği daha da fazla ortaya çıkan bir bilimsel çalışmadır.

Bilim adamlarının yaptığı tüm çalışmalara, çalışma sonuçlanıncaya kadar teori denir.

Bilim adamlarının yaptıkları çalışmaları, bir bilim yuvası olan okullarda öğrencileri haberdar etmek demokrasi ve laiklik gereğidir.

Yapılan bu çalışmaları gizlemek, demokrasiye ve laikliğe aykırıdır.

Birgün dinler de bilim adamları tarafından, bilimsel olarak ispatlanmaya başlarsa, o zaman bu çalışmalardan da öğrenciler haberdar edilmelidir.

Bir devlet, bir bilim dalında ders veriyor diye, bunun karşılığında bilimin dışında da ders vererek kendini affettirmek zorunda değildir.

Camiyle okulu birbiriyle karıştırmamak gerekir.

Devletin bu tutumu laik bir davranıştır, ancak sadece bu ve birkaç laik davranış sebebiyle Türkiyede devlet laiktir diyemeyiz.

Devletimiz laikliğin henüz L harfindedir.

 

 

peki nerde öğrenecek dindar olan öğrenci dinini?

Dinini bilmeyen birine dindar denilebilirmi ?

Önce din öğrenilir ? Eğer inanç gerçekleşirse ondan sonra dindarlaşılır.

Ancak malesef Türkiyede inanç buna deniyor.

Bir bebeğin bile bir dine inandığı varsayılıyor.

Hatta gördüğünüz gibi o bebek dindar bir ailede doğmuşsa, sadece dine inanıyor olarak değil, aynı zamanda dindar olarak da sayılabiliyor.

Din eğer bir inanç meselesiyse, bunun karşılığında inanmama şansı da verilmelidir.

İnanmanın zıt anlamı inanmamaktır.

İnanmanın zıt anlamını ortadan kaldırdığınız zaman, inanmanın da gerçekliği olmaz.

Devlet bu yüzden de bu işlere hiç bulaşmamalıdır.

Devlet kimsenin inanıp inanmayacağına karışmamalı, alet edilmemelidir.

 

 

Laiklik, din ve vicdan hürriyeti, din ve devletin birbirinden ayrılması, en önemlisi devletin bireylere eşit mesafede durması, herhangi bir dine ve felsefeye imtiyaz tanımaması değilmidir? Valla benim anladığım bu...

Bu söylediklerinizin hiçbirisi Türkiyede yapılmıyor.

Dinlere eşit mesafede durulmuyor.

Sunni islam dinine ayrıcalık tanınıyor.

Devletin tüm dinlere eşit mesafede durabilmesi için, kendisinin dinsiz olması gerekir.

Halkın, devlet memurlarının, milletvekillerinin, başbakanın ve Cumhur başkanının dini olabilir, fakat laik bir devletin bir dini olamaz.

Devletin bir dini olursa, aynı şimdi olduğu gibi devlet kendi dinini kayırır.

Din konusu halkın konusudur. Laik bir devletin konusu değildir.

Laiklik halkın dinsizliği değildir. Ama Devletin dinsizliğidir.

 

Dindar bir kişi devlet kurumlarında "bizde uygulanan laiklik anlayışına göre" dini ile ilgili birtakım fedakarlıklar etmek zorunda bırakılırken, başörtüsü takması engellenirken, diğer tarafta ateist kişi herhangi bir fedakarlık yapmaya mecbur bırakılmıyor. çünkü yapacak bir fedakarlığı yok. Bu durumda "ne yapalım ateistin feragat edeceği herhangi birşey yoksa" deyip geçelim mi? Buna imkan yok.

Dikkat ederseniz, burada bahsettiğim konunun adını zaten "türban meselesinin çözüm yolu" diye adlandırmışım.

Bahsettiğim sistem Türkiyeye geldiğinde isteyen istediği yerde türban takabilecektir.

Şu anda türban yasağının olma sebebi de türbanın şeriat tehlikesi yaratmasıdır.

Neden şeriat tehlikesi yaratır derseniz, onu da yazdım : http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=261665

 

Ancak hakettiğimiz verilirken, haksızca aldıklarımız da elimizden alınıyor deyip, bu çözüme de itiraz ederseniz,

Bundan başka da çözüm yok. Olsaydı zaten şimdiye kadar birileri tarafından ortaya atılırdı.

 

Saygı sevgilerimle..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bizm ab ye alınmamamızda çok fazla neden var

 

sizce her yonden gelişmiş,ekonımısı dengeli,eğitim ve sağlık hızmetleri kaliteli,halkı bilinçli,rüşvet olmayan,mafyaları olmayan,kaçakçılığı kapkaççılığı olmayan,gayet güçlü bir devlet olsaydık AB bizi sırf müslümanız diye mi almayacaktı yani?yapmayınız efendım :)

 

 

 

Ab nin bizi almamasının en büyük nedenlerinden bırı de çalışma ahlakımızın olmadığı,oraya giden birçok türkun iş sakatlanması yaşayıp emeklıye ayrılmasıdır..ve rüşvet olayı yaşamalarıdır..

 

bence bunlrı da bir düşünün.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bizm ab ye alınmamamızda çok fazla neden var

 

sizce her yonden gelişmiş,ekonımısı dengeli,eğitim ve sağlık hızmetleri kaliteli,halkı bilinçli,rüşvet olmayan,mafyaları olmayan,kaçakçılığı kapkaççılığı olmayan,gayet güçlü bir devlet olsaydık AB bizi sırf müslümanız diye mi almayacaktı yani?yapmayınız efendım :)

Yapmadım zaten sevgili Sedelina,

Yazılarımın hangisinde müslüman ülke olduğumuz için AB bizi almıyor dedim ?

Tam tersine AB bizi eninde sonunda, istese de istemesede kabul edecek.

Yeterki daha önce şeriat gelmemiş olsun.

Zamanı geldiğinde AB bizi içine alacaktır, ancak laikleşmemizi de şart koşacaktır.

Yukarda bahsettiğiniz konular zaten düzeltilmesi şart olan konular, fakat burdaki konumuz onlar değil.

Ayrıca devlet laikleşmediği sürece, yukarıda bahsetttiğiniz konularda yeterince düzelmeyecektir.

Buda hem biraz derin konu, hemde konumuzun dışında bir mevzu.

 

Sevgiyle kalın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Ayrıca devlet laikleşmediği sürece, yukarıda bahsetttiğiniz konularda yeterince düzelmeyecektir.

 

Sevgiyle kalın.

 

bu sorunlar avrupa da laik düzene geçişle mi düzeldi :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet çok sevgili Sedelina,

Bunu sadece ben söylemiyorum, yabancı bilim ve tarih kitapları da böyle yazıyor.

Kendi vatandaşları da, laik düzene geçtikleri için, müslüman dünyasını geçtiklerini söylüyorlar.

 

Sevgiyle kalın.

 

bu altyapısı çok geniş bır konu,ve birçok nedeni var,sanayi ihtilalini de unutmayalım :)

 

kısacası bizim avrupa aydınlanması yaşamamız için aynı süreçten geçmemz gerekıyor oysa buna engel çok farklar var..toplumsal yapıyı oluşturan unsurlar gibi..

 

bu konuya musaıt zaman da değineceğim..geniş yelpazeli ve çok zevkli bir konu.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hiç bir müslüman bir ateistin çözüm önerilerini ciddiye almaz.. :)

Sevgili Armance,

Ben bir ateist değilim.

Ayrıca sizden benim önerilerimi de ciddiye almanızı beklemiyorum.

Yazımın başında da bu çözümüme Türkiyenin %90 ının itiraz edeceğini zaten yazmıştım.

Ancak korkarım ki hiçbir müslüman sizinde bu tek satırlık ve çözüm sunmayan yorumunuzu da ciddiye almaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ateist olduğunuz o kadar belli ki.. :) varın siz değilim deyin..Ve bakalım kimler seni ne kadar ciddiye alacaklar..

Sayın Armance,

Ben ateist değilim, bir dinsizim.

Dinsizlikle ateistlik arasındaki farkı ve ayrıca biraz da kibar olmayı acilen öğrenmeniz gerekir.

Tanrıya inanmak başka şeydir, dinlere inanmak başka bir şeydir.

Ayrıca beni yalancılıkla suçlamanıza gelince;

Eğer ateist olsaydım, nasılki dinsiz olduğumu saklamıyorsam onuda saklamaya gerek duymazdım.

Çünkü benim ateistlere karşı sonsuz saygım ve sempatim vardır.

Ateistler benimle aynı görüşte olmasalar bile, kendi öz bilinçleriyle kişilik kazanmış, dürüst, çağdaş ve karakter sahibi insanlardır.

Onlar hakkında böyle sözler yazdığıma göre, demekki ateist olsaydım bunu da saklamazdım.

 

Ve bakalım kimler seni ne kadar ciddiye alacaklar.

Milletin beni ciddiye alıp almamasını neden bu kadar taktınız anlamadım.

Konunun en başında bu çözüm önerime halkın %90 ının katılmayacağını zaten yazmıştım.

Yetmedi bir kere de size aynı şeyi tekrarladım. Hala bana ne kadar ciddiye alacaklar deyip duruyorsunuz.

Ya ciddiye alırlarsa gibi bir telaşınız varsa, bırakın da ona da millet kendi karar versin.

 

İnsanların kişiliğine yönelik tepkilerinize bir son verin lütfen.

Burası bir fikir tartışma ortamıdır. Kendi fikirleriniz varsa sunarsınız.

Kendi fikirleriniz yoksa, başkalarının fikirlerine saygı göstermek şartıyla, karşı çıkıyorsanız, sebeplerini de yazarsınız.

Burası insanları karalama defteri değildir.

 

Saygılarımla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.