Beşibiryerde
ßeşibiryerdeleri bilmeyen yoktur herhalde değil mi?
Evet evet tam da aklınıza ilk gelen beşibiryerdeler benim size bahsettiklerim, yani 12 eylül darbecileri Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer ve Sedat Celasun olan beşibiryerdeler deeeeeeğiiiillllll, tabii ki de onlar gelmedi aklınıza biliyorum, benim bahsettiğim 5 tane Cumhuriyet altınından oluşan ve bir kırmızı kurdeleye geçirilip, düğünlerde gelinlerin boynuna takılan karizmatik beşibiryerdeler...
Peki nedir bana durduk yerde, bu kadar süre boyunca blog açmayacağım diye direnip de bu gece blog açtıran bu beşibiryerdelerin gizemi?
Anlatayım;
Benim bir yeğenim var, kendisi 8 yaşında bir hanfendi, kuzguna yavrusu güzel göründüğünden midir nedir bilmem ama bana pek de güzel görünen bir yeğen bu... Yarın gece kendisinin doğum günü... Tam 8 yıl önce yarınki günde doğdu, bu günde açtı gözlerini dünyaya... Doğduğunda bir görmeliydiniz güzelliğini, yumuk yumuk öyle tatlı bir bebekti ki, nazara gelecek diye alıp kimsenin bulamayacağı bir yere saklayasım gelmişti.
Sonra bu yumuk büyüdü, kocaman bir küçük hanım haline geldi... Zaman işte çok çabuk geçiyor daha dün gibi hatırlıyorum oysa kendisinin doğduğu günü, eee biz büyüyoruz, onlar küçük kalacak değiller ya... Yaşlandığımı demeyeceğim, büyüdüğümü demek istiyorum, büyüdüğümü Doğa da büyürken farkettim ben hep... O büyüdü, ben de büyüdüm...
Çok özel bir çocuk benim için Doğa... O ailemizin en küçük ferdi, en küçük ama aynı zamanda en değerlisi... Herkes birbirini çok sever ama Doğa'yı bir başka sever, sevdirir çünkü... Sevgi böcüğü O... Benim balkaymağım, baldan tatlım, teyzesinin can tanesi, canımın da bir tanesi...
Bu yazı onun için aslında, teyzesinden ona bir çeşit doğum günü yazısı... İleride okuyalım diye, okuyup hatırlayalım, hatırlayıp da gülelim diye yazılmış bir yazı bu... Balkaymağım için yazıyorum yani...
Şimdi yeniden beşibiryerde mevzusuna geri dönelim... Bakın dün neler oldu? Dün Doğa Hanım beni aradı;
"Teyzem, salı günü benim doğum günüm geleceksin değil mi?" dedi... Gelmez olur muyum hiç... Ömrüm oldukça senin doğum günlerine ben hep geleceğim tabii (Ona böyle söylemedim tabii, bu benim şimdiki iç sesimdi )
"O halde salı günü ben seni okuldan alayım ve birlikte gidip sana doğum günü hediyesi alalım, sen seç ne istiyorsan" dedim. Hemen heyecanla atıldı;
"Yok yok teyzeciiiiim ben hediyemi seçtim, bana çeyrek altın al." dedi.
Nasıl yani yaaaaaaaaa Kal geldi derler ya işte aynen öyle tam o anda bana da geldi o kallardan bir tanesi... Geldi ve gitmedi, kaldı, kalakaldı yani, konusamadım yaaa
Ikkk mıkkk çıktı sonunda sözcükler ağzımdam, "Çocuğummm ne bu materyalist havalar sendeki, kim öğretti sana bu altın alma mevzusunu, ne çeyreği, ne altını yaaaaaaaaaaaaaaaaa, abiii iki kuruşluk hediye alma zevkimiz var, onun da içine etti çocuk beeee"
Sonra öğrendim tabii mevzuyu, herşey meğer Şoker'in yüzündenmiş... Doğa ile yaşıt çocuk tanıdıkları olanlar Şoker'i bilirler. Kendisi "Bez Bebek" dizisinin kötü karakteridir. Nana'nın insan olmasını çekemeyen oyuncaklar dünyasında yaşayan ve Nana insan olamazsa bir yıl sonra insan olma hakkı kendisine verilecek olan Kötü Yürekli Şoker... Geçen haftaki bölümde, Sayın Şoker boynuna bir kırmızı kurdeleye asılı beşibiryerdeler takmış, Doğa da onun fanatiklerinden birisi olarak, illaki o beşibiryerdelerden takacakmış... Dedesi, annesi, babaannesi, dayısı ve ben de onun bu fantezisini yerine getirmek üzere seçtiği beşi bir yerde olan kurbanlarıymışız. Kurbanları olduğumuzu kendisi ifade etmedi, bu benim şu aşamada kendime yakıştırdığım bir tanım tabii... Yaaaa, aslına bizler onun sömürgeleri de olabiliriz... Bir yerde bu beş kişiye böyle de denilebilir.
Amaç ne?
Beşibiryerde
Beşibiryerde ne?
Mal, meta, materyal, hedef yani işte?
Doğa kim?
Bir çeşit Amerika
Biz kimiz?
Amerikan sömürgesi
Alacak mıyız peki bu çeyrek altınları?
Hem de kuzu kuzuuuuuu
Ahhhh ahhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh, hiç yakıştı mı sana Sarı Lale'm senin gibi idealleri, ideolojisi olan bir insana hiç yakıştı mı
Meeeeeeleyerek (kuzuyum ya onda meeeeeliyorum) kabul ettik tabi sömürge olmayı ama içime sinmedi ne yalan söyleyeyim... Mehmet yani Şoker çook uzun yıllar önce tanıştığım bir arkadaşım hamdolsun (Bu arada Godziiii, bunu okuduğunu biliyorum, HAMDOLSUN dağarcığımıza yeni kattığımız bir kelime, bilirsin Hamdolsun ekonomik kriz bizi teğet geçecek meselesi yani) İlk olarak Mehmet ile ortak arkadaşımız olan Pınar'ımı aradım. Durumu anlattım, anlatırken daha da vahim başka bir durumla karşılaştım, öyle ki gülmekten karnıma kramplar girdi...
Mevzu Melis, yani Pınar'ın yeğeni, kendisi 7 yaşında... Biz Şoker Moker derken olaya balıklama daldı ve "Ben de en çok Nana'yı seviyorum." dedi. "Zaten Simge de Nana'nın sırrını öğrendi, yani Nana insan olamaaaayacaaak, buna çok üzüldüm, hatta ağladım." Ayyyyyyyy bunun için içlenmiş içlenmiş de ağlamışşşş kıyamammmmm yaaaa
Sonra gelen cümle daha da fena idi arkadaşlar aslında;
"Ama bu dizide beni en çok üzen durum ne biliyor musunuz?" Bilmişşşşşşşşşşşşşşşş, durummmuşşşş, cümleni yesinler bücürrrrrrrrr...
"Bu dizide beni en çok üzen durum, seven insanların kavuşamamaları, zaten aynı şeyi ben de yaşıyorum "
Ahhh tanrımmmmmmmm yerlere attım kendimi yaaa
öldüüümm, koptummmm... Yok artııkkkkk, hümanist aşk böcüğüüüüü bu yaaaaa...
"Bu böyle olmayacak, alıp bu böcükleri Mehmet'e götürelim" dedik sonunda gülmeyle karışık çıkan hırıltılı bir sesle... Sonrasında Mehmet arandı, çarşamba gününe dizinin setinde buluşulma kararı verildi... Sonra da bu durum böcüklere anlatıldı.. Melis ne tepki gösterdi bilmiyorum ama bizim Saftoloz buna çok şaşırdı;
"Teyzeeeeeeee, onlar oyuncak değil miiiiii? İnsanlar mı? Yani gerçekler öyle miiii? Ya o zaman sihiri nasıl yapıyorlar? Kulina da gerçek mi? Onu da görebilecek miyiz?"
Anneannesi seslendi arkasından;
"Kulina hangisi, yaşlı olan mı?"
"Hayırrrrrrrrrrrrrr anneanneeeee yaaaa!!! Yaşlı olan Makbuş, Kulina iyi olan var ya işte o" (Kulina da yaşlı da aslında o makyaj guzeli.... Oya Aydoğan olur kendisi... Buradan anladık ki Doğa kapitalist yapısının yanı sıra aynı zamanda şekilci de)
Offffff offffffffff, yok artık buna benim kalbim daha fazla dayanamayacak, ben en iyisi çaktırmadan bu telefonu kapatayım ve bu akşam yuttuklarımı hazmetmeye çalışayımmmmm diye düşünerek, usulcaaa telefonu kapattım... Telefon kapanırken hala anneanne ve torun kendi aralarında konuşuyorlardı...
"Heee Makbuş olan yaşlı, Kulina iyi olandı, tamam hatırladım şimdi"
"Kulina çok güzel kadın dimi anneanneeeee"
..............................
..............................
..............................

bkz. Soldan sağa: İyi Kulina, Şoker, Nana, Hakan, Yaşlı Makbuş, Simge
Emre, Yağmur ve Özge
_________________________________________________________
Ee o kadar bahsettik dimi, fotografları eklemesek olmaz şimdi...

-
1
24 Yorum
Önerilen Yorumlar