AŞK
“Hiçbir soylu kadının eşi olamazsın” dedi Arthur. Galahad kızardı ve kekeledi, “Ama Lordum, her şövalye aşkının saflığıyla soylu bir kadına hizmet etmelidir.”
“Aşk hakkında ne biliyorsun? diye sordu Arthur. Ses tonunun ithamkarlığı Galahad ‘ı iki kat daha kızarttı. “Eğer soylu bir kadının eşi olmak istiyorsan, sana arasından seçmen için üç tane sunacağım.” Kral hemen yaşlı bir temizlikçi olan gri saçlı ve burnu benli Margaret ‘ i çağırttı. “Ona aşkından dolayı hizmet eder misin dürüst ş
Unutmayacaksın. Daha doğrusu, unutmaya çalışıp, bunun için çabalamayacaksın. Gerekirse, yüreğine taş basacaksın. Gecen gündüzüne karışacak, hayatın alt üst olacak belki. Gözünü kırpmadığın geceler olacak. Gündüzün bir anlamı kalmayacak. Gam ve keder yüreğini mesken tutacak.
Acının ta içinden geçeceksin. Bu hayata, “hayat” demeyeceksin. Yaşamayacaksın, ölüp ölüp dirileceksin. Ölümün içinden geçeceksin, ölmeden evvel. Öyle ki; acıdan müteşekkil olacaksın. Sen acının bizatihi kendisi olacaksın.
Gönderilen : Sen
Gönderen : Tanrı
Beni dinle.
Ağladığını duyuyorum.
Sesin karanlığı geçip, bulutlardan süzülüp, yıldızların ışığında parlayıp,
güneşin ışığında kalbimin yolunu buluyor.
Kapana kısılmış bir tavşanın çığlığı, annesinin yuvasından düşmüş bir serçe,
bir gölde umutsuzca çırpınan çocuk bana acı verir.
Seni duyduğumu bil. Huzurlu ol. Sakin ol.
Acının sebebini ve ilacını biliyorum ve sana kurtuluşunu getiriyorum.
Yıllar içinde dağılan çocukluk hayallerine ağlıyorsun.
ELLİ yaşında bir adam arıyorum
Her düşü kurmuş, her düşü yitirmiş.
Yeterince istemesini bilmiş
Şimdi ne istediğini bilecek kadar.'
ELLİ yaşında bir adam arıyorum
Her borca girmiş, her borcu ödemiş
Sonra yeterince papel edinmiş
Ama paradan gözleri kamaşmayacak kadar.'
ELLİ yaşında bir adam arıyorum
Hem cezbetmiş, hem tiksindirmiş
Ve yeterince çocuk edinmiş
Duyarlılıktan anlayacak kadar.'
ELLİ yaşında bir adam arıyorum, yaşamış
Her tütünü içmiş, her içkiyi devirmiş
Dedim: Kendimi çok günahkâr hissediyorum.
Dedi: Az günahın olduğu içindir. Çok günahın olsaydı hissetmezdin. Günahlarınla çepeçevre sarılır, günahsızlığı unuturdun.
Dedim: Sen nasıl hissediyorsun?
Dedi: Günahsız. Benimki savunma psikolojisi. Yoksa yaşamaya devam edemem. Zira günahlarım dağları aştı. Kendimi günahsız hissetmek zorundayım.
Dedim: Günlerim ızdırap yüklü, her geçen gün artan yüklerimden ötürü sırtım daha fazla bükülüyor, yere yakın oldum.
Dedi: Zaman kavramı t
.....
Sen aşkın ne olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi?..
Çoook desene! Sevgilin güzel miydi bari? Belki de seni seviyordu... Ve
herhalde onu çok kucakladın... Geceleri buluşur ve öperdin değil mi? Bir
kadını öpmek hoş şeydir, hele adam genç olursa...
Yahut sevgilin seni sevmiyordu... O zaman ne yaptın? Geceleri ağladın
mı?... Ona sararmış yüzünü göstermek için geçeceği yolda bekledin, ona
uzun ve acındırıcı mektuplar yazdın değil mi?...
Fakat herhalde
ikinci bir aşka a
“Celâdet ve adaletin timsâli Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden sonra fethettiği beldede adâlet ve otoriteyi tesis için, bir süre kalmak ister. Bunun için hazırlıklar yapılır ve padişahın otağ-ı hümâyunu kurulur. Sultanın çadırını temizlemekle vazifeli kadınlardan biri, akşamları çadıra dönen Yavuz’u o gün ilk d...efa yakından görür ve o andan sonra onun sevgisiyle yanmaya başlar. Zamanla bu sevgi, bir sevdâ olur Mısırlı kadının yüreğinde. O, düştüğü derdin çaresizliğini bilir; fakat
Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne...
Usta bir ressam, genç öğrencisinin eğitimini tamamlaması için bir öneride bulunmuş. Buna göre, yaptığı son resmi kentin en kalabalık meydanına götürüp, birkaç gün herkesin göreceği şekilde sergilemesi gerekiyormuş.
Genç adam tam kapıdan çıkmak üzereyken, ustası yanına birkaç kırmızı kalem alması gerektiğini söylemiş. Ve eklemiş; 'Tabloyu bıraktığın yere bir de not yazmalısın. Lütfen beğenmediğiniz yerleri bu kalemle işaretleyiniz.'
Çırak, ustasının dediğini yapıp, doğru en kalabalık meyda
Saat geceyi ben geçiyor
Bir çingeneden çaldım zamanı,
Kırık, buçuklu, yarım.
Ne tamım, ne tamamım.
Ne yerim var, ne dünüm, ne yarınım,
Bu gece neyse o kadarım.
Topladıklarımla, sakladıklarımlayım.
Bir çingene zamanındayım.
Necla Maraşlı
Bugün ilk kez dinledim bu şarkıyı...Şarkıda klipte sıcacık geldi bana...
aşkım destan olur, arzum ferman olur,
nerden baksam, zaman, mekan, yalan olan.
derdin bende kalır, aklım sende kalır,
nerden baksam, zaman, mekan, yalan olan.
Aşk sahiden de destan olursa aşktır...diye düşündüm dinleyince...
Ahmet ALTAN
Işıkların bütün berrak parıltılarına rağmen içlerinde bir küskünlük taşıdığı, akşam yağmurlarının aniden bastırdığı bu sonbahar günlerinde beni yalnızlaştırıp kederlendiren, adını koyamadığım tuhaf bir şey var.
Anlatması zor aslında.
Garip ve derin bir özlem duyuyorum ama özlediğim insanın bir adı, bir yüzü yok, bu özlem beni öylesine korkutuyor ki sahibini bulmaya, tanımaya, ona bir beden, bir koku vermeye çekiniyorum, camdan bir kuyuya düşer gibi ellerimi geçirece
-Düşünceler içinde-
Ben gerçekten varsam, adım da Rafael'se,
gerçekse burada olduğum,
ve bu bir masaysa,
gerçekse ısırganlar arasında kara bir taştan az ayrıksı bir şey olduğum,
bir kuyunun dibindeki pürtüklü bir taştan az ayrıksı bir şey;
akşamın bu alışılmadık, mor aydınlığı bir gerçekse,
bu külrengi, eflâtun şeyler evlerse, bulutlarsa,
gerçekse şu sokaktan geçen adamın uyurgezer olmadığı,
doğruysa bu sessizliğin inip çıktığı gizemle yaşam arasında,
gerçekse var olduğum,
Durmadan kabaran bir şeyler vardı etrafımızda; ama biz susuyorduk...Endişeyle izliyordum onu...İçindeki huzuru yitirmişti. Yıllardır tanıdığım, sürekli içimde taşıdığım bu kadın hakkındaki düşüncelerimin acımasızlığı şaşırttı beni.
Susuyorduk gene...
“Onun bedeni bir tımarhane
İçinde çok işçi, deli ve çalışkan!
Onun bedeni bir kule
İçinde çok basamak, karanlık ve nemli.
Güldürerek çıkarır merdivenlerden,
Ağlatarak indirir aşağı!
Onun bedeni bir küre
Yüzeyi çok giz, parlak ve ak
A quoi ca sert l'amour
aDOiWOlltzI
Kadın>>neye yarar aşk?
sürekli anlatılır,
saçma sapan hikayeler
neye yarar sevmek?
Erkek>>aşk açıklanmaz,
öyle bir şeydir.
kimse bilmez nereden gelir
bir anda alır götürür sizi
Kadın>>ben, duydum ki
aşk acıtıyormuş
aşk ağlatıyormuş
neye yarar ki sevmek?
Erkek>>aşk neye mi ya
Pollyanna'ya Mektuplar
IV.
Muhabbet kuşumuz öldü
Arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak
Biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman
Acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur Pollyanna
Uyumadığım gecelerin sabahında
Göz altlarımdan mor çocuklar doğardı
Mor çocuklarıma ninni söylerdi sabah ezanları
Fırtınada ters çevrilen şemsiyelere benzerdi
Duaya açılan avuçlarım
Avuçlarıma kar yağardı
Kimi zaman tipi...
Kaç kere avuçlarımda mahsur kaldım.
Bi