yalancı cennetin
hayalet melekleri
kürtaj ettiler bütün dinleri
kutsanan ile kutsal olan
karışır birbirine
ruhsuzdur tapınak şövalyeleri
kral çıplak onüçüncü fi tarihinden
yüreksiz doğdu el öpüp, etek tutan
mezun oldu, şarlatan akademisinden
sardunyam
sibel ....
ölüm kokuyorsun her kokladığımda sevgili
zoruna gitmesin
ölümden başka gerçek görmedim
dudaklarım her değdiğinde alnına
soğuk bir mermer dokunuyor yüzüme
parmak uçlarınsa kitlesel imha
kavrulmuş bir yürektir
nefes aldığında içine dolan
soyutla kendini öğretilmiş ayıplardan
sardunyam
sibel....
Medeniyet ve uygarlık; bir takım toplumların gurupların kişilerin zenginliği refahı ve yüksek teknolojisi demek değildir.
Hiçbir insan ve hiçbir ülke, diğer bir insanın ve dünyanın sefalet, korku, açlık, hastalık, savaş baskı altında yaşadığı bir dünyada, onunla aynı mekanı paylaştığı ve yaşadığı sürece; ne medeni sayılır ne de uygar.
Uygarlık; topluluğu oluşturan varlıkların düşüncelerinde, yaşamlarında bir biri ile ilişkilerinde ve ürettikleri değerleri paylaşımlarında ve kullanma amaç
36 yaşında bir insanım, kendimce çok şey gördüm geçirdim, çok sayıda insan tanıdım, ilahi adaletin tecellilerini defalarca gördüm, kötülük edip ondan güzellik bekleyenlerin er geç mutlaka ama mutlaka yaptıklarının karşılığını bulduğunu gördüm, Allah'a ve onun adaletine inancım sonsuz, herkes yaptığının karşılığını mutlaka bulur... Bulacaktır...
Dinini siyasetine ve çıkarına alet edenler yüzünden dinden soğudum, dindar görünenlerden korktum, ve yazık ki hala aksi ile karşılaşmadım, kim dini s
SATILIK VATANDAŞ...
Keşke böyle olmasaydı...
Büyük bir ihtimalle, eğer bir SATILIK VATANDAŞsanız bu metni sonuna kadar okuyamayacaksınız.
Çünkü daha yazının başlığını görür görmez SİZDEN söz edildiğini anlayacaksınız...
Size tavsiyem; metni sonuna kadar okumanız ve pişman olmanız,aklınızın başınıza gelmesi,tövbe etmeniz (Dua edelimde yanında bulgur,kömür gibi maddi çıkar olmayan ve sadece kelimlerden oluşan bu yazı bir iki kişiyi doğru yola yöneltsin...kimbilir belki işe yarar)...
(CUMHURİYETTEN korktular!...
EGE ÜNİVERSİTESİ)
Kurtuluş Savaşından korktular...
Kurtuluş Savaşını kazandıran Kuvayi Milliye ruhundan korktular...
Türk Bayrağından korktular...
AMA BELLİ ETMEDİLER HER ZAMAN ELLERİNDE İŞLERİ BİTENE KADAR
İstiklal Marşından korktular...
AMA BELLİ ETMEDİLER HER ZAMAN İŞLERİ BİTENE KADAR SÖYLEYECEKLER
Bandırma vapurundan korktular...
Samsundan korktular...
1919 dan korktular...
19 Mayıstan korktular...
Er
Ne güzeldir benim Anadolum. Benzeri timsali yoktur dünyada. Dağları kekik, ovaları alagözlü nergis, mor sümbül kokar. Kızları ıtır kokulu, gelinleri keklik sekişlidir.
Analar erkek evlatlarını ellerine kınalar yakarak gönderir askere, vatanına kurban osun diye. Ak perçemli nineler, beyaz sakallı dedeler torunlarını duayla uğurlar vatan yolculuğuna...
Antalya’da bu sabah oldukça güzeldi. Yüreğimde yükselen 18 Mart Çanakkale Zefari’nin yıldönümünün yarattığı heyecanla sokağa çıktım. Niyeti
İslam'ın Darwinleri vardı
İSLAMCILARIN NESİ VAR?
Bilim ve Ütopya dergisi, sanki başımıza gelecekleri bilmiş, Mart sayısındaki kapak başlığı: "İslam'ın Darwinleri".
Evet, bir zamanlar İslam'ın Darwinleri vardı, Câhız'lar, Birûnî'ler, İbn Tufeyl'ler, El Maksidi'ler, El Zencâni'ler, Kınalızâde Ali Efendiler ve diğerleri...
8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15. yüzyıllardan söz ediyoruz.
Peki bugün, bin yıl sonra İslamcıların nesi var?
Sadece yobazları...
Ya TÜBİTAK'ın nesi var?
Artık TÜB
Herkese selam ve sevgiler değerli dostlar,
Geçen hafta ,fethullah gülen'e ait bir gazetenin genel yayın yönetmeni Bakırköy’de bir soru sormuştu sizce Gülen, bir din otoritesi değil mi diye..Ben de " o, bir din otoritesi değildir, olsa olsa siyasi bir otoritedir”.
Din de otorite olmaz bu otoritelik Yahudilik ve Hıristiyanlıkta geçerlidir. Çünkü Allah adına kimse insanlar için bir yetkili, aracı ve otorite olamaz. İslam dininde buradan da şu noktaya varalım: laiklik ve sekülerlik iki fark
EN HUMANİST YAZARLARIN İNANILMAZ MÜCADELESİ ve PKK YA KARŞI ÇIKANA FAŞİZT DİYEN ZİHNİYET
BÖLÜM -2
4.anne ben hümanist oldum kişisinin mücadelesi.
şimdi ve burada, kişisel sorumluluk, bireyin fenomolojisi falan durumları. ne? bunlardan haberin yok mu? neyse..
carl rogers :psikolojide hümanistik akımın öncülerinden olan, insanın hayatından sadece kendinin sorumlu olduğu görüşünü savunan ünlü freud un insan doğuştan kötüdür savına karşılık insanın doğasında iyilik vardır tezini savunmuştu
EN HUMANİST YAZARLARIN İNANILMAZ MÜCADELESİ ve PKK YA KARŞI ÇIKANA FAŞİZT DİYEN ZİHNİYET
BÖLÜM -1
Şimdi sıkı durun, şeklen de olsa, bir hümanist yazar gibi tanım yapıyorum, tanım yok diyen gammaz vicdansızdır. Biliyorsunuzki son bir kaç gündür bu polimiklerle uğraşmaktayım beni anlamayan zihniyet beni sildi gitti umurumda bile olmadı ama bu şekilde bir araştırma yapmak zamanının geldiğini gördüm , yaptığım bu araştırmayı ve bu yazdığım bu yazıyı siz sevgili dostlarımla paylaşmak istedim...
Çocuklukta başlıyor karakter...
Çocukken nasıl biriyseniz, yetişkin olduğunuzda da pek değişmiyor bu özellikler...
Bence hepsi kalıtsal, yani karakterimizi oluşturan özelliklerimiz...
Bana kimse sorgulamayı öğretmedi, çevremde hiç kimse sorgulayamazdı, çünkü korkarlardı...
Ben hep sorardım, birgün birileri bahçemizdeki ördeklerimizi öldürdü, neden öldürdü diye düşündüm aylarca... Ne istemişti ki ördeklerimizden, neden? Milyonlarca cevabı var belki ya da cevapsız...
Güneş tutu
Ayetlerde Kişisel Gelişim mesajları
Binlerce yıllık insanlık birikiminin, tüm kişisel gelişim kitaplarının toplamının zerresi bile olamayacağı muhteşem kitap, Kur'an-ı Kerim'den, kişisel gelişime yönelik (bazı) notlar:
İsra 37: Kibirli olma, alçak gönüllü davran.
Müddesir 1-5: Kendini fazla abartma.
Tekvir 25-27: Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma.
Bakara 156: Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.
Beled 5-6: Her ş
doğduğunu bilen
ölmekten korkmaz
o hesap korkmam
ölmekten,
aslında ne gökgürültüsünden
ne karanlıktan
hatta ne kavgadan
ne de yalnızlıktan korkmadım
hurafelere hiç inanmadım
korktuğum
incitilmekti, incitmemişken
kırmadan, kırılmaktı,
onlarıda kabullendim yeniden...
fakat hala bir korkum var
özgürce çırpamamak kanatlarımı
üstelik hava bahar havası olduğu halde
ve bulutlar bembeyaz
gök masmaviyken...
hayalerimden bir uçurtma yaptım
kuyruğuna seni bağladım
benimse zaten k
''Derin Okyanusların sessizliği büyüler beni. İçimi bir heybet hissi kaplar. Kalbim fırtınalarla dolar...''
İnsanların ve toplumların karakteri ya düşerlerken ya da yükselirlerken belli olur…
Bilgelerin, şairlerin, yazarların tüm öğretileri benliğimizi bulmamıza yardımcı olan öğretilerdir.
Su, kendine sırdaş arıyordu.
Önce buluta verdi sırrını.
Ağır geldi sır buluta.
Sağnak sağnak döktü suyun tüm sırlarını…
Sonra göle gitti su.
Ona anlattı derdini.
Bu arada bulut suyun sı
gözleri bir kara delik,
baktıkça içinde kaybolduğun!
neresinde duracağını bilmediğin!
savrulup durduğun,
tuhaf bir haz alarak,
mahvolduğun...
gözleri bir kara delik,
simsiyah...
siyahtan daha siyah...
kör edercesine,
içine çekercesine,
kendini teslim edercesine,
tutulduğun...
kozmik bir aşk
içinde her şey var,
acı, ihtiras, kaçış, kavga
savaş, barış, vefa,
ve mezar...
mabeti bile var,
ibadet edercesine tapındığın!
tanıyacak zaman yoktur üstelik...
gözleri bir k
İnsanlardaki ruhi ve ahlâki kirlenmeye bağlı olarak, insanlığın her kıymeti gittikçe infisaha uğruyor, her nimet kirlenip kokuşup bozuluyor. Her değer tefessüh ediyor. Hava, su, toprak, gıda; çevre, zaman, mekan; cemiyet, müzik ve lisan... Ufkumuzu bir dud-i muannid sarmış sanki... Kara, uğursuz inatçı bir sis... Göklerimizin mavi ve dinlendirici berraklığını örten, dağılmaya hiç niyeti yokmuş gibi gözüken bir inatçı duman altında yaşıyoruz.
Atmosferdeki bin bir çeşit atık gazlar, şehirlerin
"Türkiye'deki icraatlarının unutulmaması ve bakar körlerin gak guk etmemesi için Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP'nin Türk siyaset tarihindeki bazı ilklerini hatırlatmakta yarar görüyorum.
1- İlk defa bir Başbakan " Tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz" dedi
2- İlk defa ekonomi büyürken işsizlik arttı
3- İlk defa cari açık verilirken döviz kuru arttı.
4- İlk defa bir Başbakan zam isteyen memura "İMF'yi ikna edin" dedi.
5- İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı
6- İlk kez ca
Hayalleri mi de alıp götürdün giderken, keşke onları alabilseydim senden...
Ben, bu devrin aşığı olamadım, ayak oyunlarına, ayak uyduramadım, ne çok açık kapı bırakmışım meğer, içimde çalınmadık elmas, yakut, inci ve mercan bırakmamışlar...
Kalbim bomboş derler ya, işte öyle... Ama bildiğin gibi değil, içimde değer kalmadı... Öyle boş... Bomboş...
Şimdi öğreniyorum, hayatın acı gerçeklerini... Dostun bile gerçekte dost olmadığını, kardeşin bile kardeş...
Bir anda ters esince rüzgâr, de
Bir garip yolcuyum
uzak
çok uzaklardan geliyorum,
asırlar ötesinden
yorgunum
ellerim boş boynum bükük
gözyaşı dolu heybemde
yalnızca kalbimi alıp getirdim sana
ayrılıklarla delik deşik kalbimi
başka bir şeyimde yoktu getirecek
Bir mecnunum
yüreğimde leyli yollar
saçlarımda kızıl çöl rüzgarları
koynumda ayrılık türküleri
ve dudağımda kırık dökük şiirlerle
yalnızlıklar boyu özlemlere akan nehirler gibi
tanımadığın memleketlerden
bilmediğin kentlerden hasretimi getirdim
Hiç bir küfür, onun ağzında durduğu kadar gül durmadı bir başkasının ağzında.
Hiç bir rakı kadehi onun elinde durduğu kadar aşina durmadı bir başkasının elinde.
Ve bir yaz günü alıverdi onu günebakan çiçekleriyle koynuna ''mekanım olsun'' dediği Datça...
İşte onun mizahi üslubuyla 33 maddelik mal beyanı...
Sevgilerimle...
Ömür Bingül
Can Baba'dan Mal Beyanı...
1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2-Gökyüzünde bir bulut
3-Bitlis'te beş minare
4-Biri yazlık, bi
Sakın bir daha bilir deme tarihi Tuncay
Tuncay bilseydi tarihi, talihi düşer miydi hapse
Bakın bize kıssadan bir hisse:
Kanuni ki Muhteşem Süleyman
Avradı ki Haseki Hürrem Sultan
Kızı Mihri-mâh yani ay ve güneş anlamında, varmış bir çirkin, devşirme köleye
Adı Rüstem Paşa, sanı yükselmiş Kubbe Vezirliği’ne
Onu anarken ahali, Rüstem’den önce
“Mekri” (hileci) ya da “ İrtişâ’ ” (rüşveti) eklermiş
Üstüne çirkin mi çirkin, bir de kaba imiş
Tarih yazanlar bile şaşırmış bu olaya
Amma kafalay
aşkı defnettiğim günden bu yana
her gece rüyama girer küçük bir çocuk
kapımda ağlar!
bir güneş doğumu vaktiydi
bir hoca sela getirdi
bir vaiz, vaaz eyledi
aşk huzurdan çekildi
şimdi ben hala İstanbul’da
İstanbul’la,
İstanbul’ca
kaybolup gitmekteyim
bitkisel hayatta beynim
bir şeyimi bağışlamış değilim
kalbimi almak istediler
içinde sen varsın diye
vermek istemedim!
benden bana hakkım geçmedi
senden yana baktım geçmedin!
aşk uykusuz
aşk huzursuz
aşk onu doğuraca
Basit yaşayacaksın. Basit...
Mesela susayınca su içecek kadar basit...
Dört çıkacak, ikiyle ikiyi çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
Tek bir düğme, tek bir cümle gibi...
Sevince lafı dolandırmadan söylediğin
"seni seviyorum" gibi.
Basit bir öpücük yetecek sana...
Basit, sıcak bir öpücük;
ve o öpücükle dolacak tüm günlerin,
tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
Öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.
Kabak çekirdeği verecek sana
rakamların ver