Sizin Hiç Babanız Öldü mü ?
Benim Bir Kere Öldü Yıkadılar Aldılar Götürdüler...
Soğuk kış günlerin de sana sarılamamak
Yüreğinde ki o BABA sıcaklığını hissdememek varya
Bu nasıl bir duygudur bilir misin BABA?
Herkes gitse sen beni bırakıp gitmezsin
Terketmezsin diyordum
Yanılmışım...
Herkes gibi bir gün sen de gittin
Ve senin gidişinin ardından asla bir bekleyiş olmayacaktı
Sen geri dönmeyecektin
Kabullenmek çok zor biliyorum
Ama kavuşmayı beklemekte çok zor
Sen de bunu biliyor
Tükense de sözler dil de
Yok olsa da ışık gözlerin de
Yolların sonu gelmese de
Benim umudum var bu bana yeter
Hasret ateşini söndüremesem de
Özlemini giderip bir buse veremesem de
Elini tutup terletemesem de
Benim umudum var bu bana yeter
Bir tatlı kelam edemesem de
Sana olan sevgimi dile getiremesem de
Başımı gögsün de hissedemesem de
Benim umudum var bu bana yeter
Aynı yolları yürüyemesek de
Bir bardaktan su içemesek de
Doğan güneşi birlikte seyredemesek de
Benim umudum var bu b
Bayraksızlar bayraksızlar
Yere düşse bayrak sızlar
Nerden bilsin kıymetini
Soysuz sopsuz bayraksızlar
Ne olurdu yazmasaydım
Ben bu kara yazıyı
Bilmeseydi namert soysuz
İçimdeki sızıyı
Yıldızların isyanı var
Hilâl taşıyan felek
Damla damla kan akıyor
Delik deşik bu yürek
Al rengine kara bağlar
Yastadır deli gönül
Aşık'ın olmuşum senin
Hastadır deli gönül
Renginde şehitlik gizli
Hilâlinde mana var
Yüreğimde saklamışım
Kurbanında kına var
Topra
Döndüğüm de bahar yağmurları yağacak içini ısıtacak,
Ilık bir rüzgar esecek alıp seni gidecek ,
Bekleyen bir sen bir de ben olacak,
Alıp başını bu diyardan gideceksin demiştim...
Sevda çiçeklerimi getirdim sana gelirken
Başına taç yapayım da şahlan diye severken
Bir türkü seçtim dönerken
Dilinden dua gibi söylerken
Döneceğimi söylemiştim sana Sevgilim...
Bekelenen gün yakınsa varılacak yol da kutsaldır
Sığdır bakalım şimdi bu sevgimi nereye sığdırırsan sığdır
Taşacak bir ırmak gibi d
Mazide kalmış ve sararmış kuru yapraklar
Boynu bükük eski bir kitabın arasında
Belki üzerine göz yaşı değmiş
Buruk bir vedanın izleri kalmış
Bir veda busesinin ardından verilmiş belli
Ayrılık kokuyor ...
Kitap eski yaprak eski
Veda zamanı çok eski..
Dokunsam içim yanacak sanki
Akıp gidecek gözlerimden bir yaş belli
Ayrılık kokuyor...
Kimbilir hangi vakit verilmiş bu sarı yapraklar
Hangi hain terkedilişin ardından
Bir hercainin parmak izleri var
Bir de yüreği yanan sevgilinin gözl
Bir fısıltı kopmuş yüreğimden
Savaşlar vermiş,deli dalgalarla çarpışmış
Sessiz geceler ağlamış
Bir fısıltı kopmuş yüreğimden
Adını bilmediği serseri bir kurşun vurmuş
Can evini yaralamış
Ağlayan gözlerle uzaklara dalmış
Bir fısıltı kopmuş yüreğimden
Dağlara ferman yazdırmış
Akan suaya suretini çizmiş
Ne bir duyan ne de bir gören olmuş
Bir fısıltı kopmuş yüreğimden
Ne depremler görmüş tamiri olmamış
Heyelanlara kapılıp delice savrulmuş
İnce bir çizginin üstünde kalmış
Kimse bir el
Bir yolcu olsaydım
Son seferini yapan şu kara tren de
Nerden gelip nereye gittiği belli olmayan
Depreşen anılarımla birlikte...
Hüznün ve burukluğun acı ifadesiyle
Dumanını salına salına savuran trene
Boynu bükük bakakaldım...
Ben de bir bilet alsaydım da
Beni de savuraydı hasret rüzgarlarıyla
Nereye savrulacağımı bilmeden uzun bir yola
Geç kaldım...
Ardından bakarken rayların
Geçip giden sevda düşü bir de pişmanlığımın verdiği sancı ile
Yine geç kaldım...
Zamansız yolculuklar bi
Aşk acısını yaşarken bu kadar ağır
Hasretinden deliye dönmüşken
Bir tatlı kelamına bel bağlamışken
Kurşuna gerek yok sözlerin öldürdü...
Sevda rüzgarların da savrulurken
Bir kuru yaprağa ağıt yakarken
Dinmeyen göz yaşlarım da ıslanırken
Kurşuna gerek yok sözlerin öldürdü...
Bir sitemimi çok gördüysen
Bunu bütün sevdama mal ettiysen
Sözlerini bir hançer gibi yüreğime sapladıysan
Kurşuna gerek yok sözlerin öldürdü...
Bir bahar sevdasın da kapına dayandıysam
Açmayan çiçeklerle kendim
Fırtına öncesi sessizliği andırıyor gözlerin
Her an şiddetli bir yağmur yağabilir sanki...
Yağmurdan değilde korkum
Vuslatı andırırsa ya gözlerin...
Depremden az önce ki saniyeleri andıryor sözlerin
Her an herşey yerle bir olabir sanki
Yıkılmaktan değilde korkum
Sensizliği barındırırsa ya sözlerin..
Bir nefes sigara gibi varlığın
Her an yanıp kül olabilir sanki
Bitip tükenmek değilde korkum
Son bir nefes çekemezsem ya varlığından....
Şişedeki rakıyı andırır hasretin
Her an içince sa
Akşam erken iner mahpusaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
Akşam erken iner mahpusaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe...
Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalda kaysı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı...
Bense volta'dayım ranza dibinde
Maviye/Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine/Rüzgarda asi,
Körsem/Senden gayrısına yoksam
Bozuksam/Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç/Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille/Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyans
Sela veriliyor uzak camilerden birinde
Bilsen ne güzel bir sesle okuyor hoca minarede
Sela bitiyor isim veriliyor akabininde
Allah rahmet eylesin diyor titreyen bir sesle...
Bir kalabalık var sanki mahşer yeri
Musalla taşında bekleyen hala canlı sanki
Dökülüyor sıcak sular başından aşağı
Gözlerinden akan su değil kan sanki...
Beyaz kefen hazır, bir gelinlik edasında..
Sarıp sarmalıyorlar ...
Ardından tabuta yerleştiryorlar
Kapak kapanınca yürekteki ateş alevleniyor
Cami avlusuna geli
Kal"deseydin kalırdım, demedin oysa...
Kuru bir "bitmesin"den başka hiçbir şey demedin.
Öyle kuru, Öyle soğuk, Öyle uzaktı ki ondaki anlam!
Bu kadar kolay mıydı her şey? Bu kadar yakınmıydık uçuruma? Savunmayacak mıydık sevgimizi?
"Kal" diye haykırmayacak mıydın ardımdan? Düşündüğüm bu değildi...
Hayal ettiklerim, beklediklerim başkaydı senden...
Oysa bir anlam olmalıydı yaşadıklarımızda! Paylaşılan duyguların bir anlamı olmalıydı. Yüreğimdeki martıların bir anlamı olmalıydı. B
Bir akşam üstü pencerede oturmuş nazlı bir edayla batmakta olan güneşi izlerken sen geliverdin yine zamansız aklıma..Zamansız dediysemde sakın yalnış anlama..Zaten hep aklımdaydında söylemek çok zor oluyor işte...Batan güneşin ardından bir hayale dalmışım..İçinde SEN ve BEN olan tatlı ve bir o kadarda yalan olan hayale...Üşüdüğümü hissettim anlamsız bir titreme sardı bütün bedenimi..Sensizlik acı olduğu kadar fırtınalı kışlar kadar soğukmuş meğer..Öyle ağlamak istiyordum ki tüm dünya gözyaşları
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıra dağlar gibi duranlarındır
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir
Tutuşup kül olan ocaklarından
Şahlanıp, köpüren ırmaklarından
Hudutlarda gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır
Ardına bakmadan yollara düşen
Şimşek gibi çakan sel gibi coşan
Huduttan hududa yol bulup koşan
Cepheden cepheyi soranlarındır
İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa
Bugün de yalnız merhaba dedim doğan güneşe
Şöyle derin bir nefes çektim içime
Kokundan eser kalmış mı diye
Yok be gültanem
Ne kokundan ne de senden bir eser kalmamış
Ne de çabuk unutmuş seni bu kah'pe şehir
Ne de çabuk harcamış kokunu
Çiçeklerimizi suladım
Bunlar neden boyunları büktüler hiç anlamadım
Oysa hergün sularını veriyorum
Konuşuyorum da..
Yok bunlarda benim gibi seni özlediler...
Masada ki resminle konuştum yine
Senin gibi o da bana hiç birşeyin cevabını vermiyor
Bu c
Sana öyle bir şiir yazmak istiyorum ki
Alsın götürsün bütün sayfaları üzerinden
Bir sel gibi yıkasın kalemin mürekkeplerini
Geçmişin izlerini
Yüreğinde ki o deli sevda yangınını
Sana öyle bir şiir yazmak istiyorum ki
Senden önce ve benden sonra
Tarih boyunca hiç yazılmamış olsun bu şiir
Baktın mı mısralarına hasretimi sevda mı gör diye
Ellerimin sıcaklığını her sayfa da bul diye
Akan göz yaşlarımı her kelime de oku diye
Sana öyle bir şiir yazmak istiyorum ki
Hiç bir sevgili benim kad
Bir sen olurum hazan gecelerin de
Bir ben olurum yalnız geçen günlerim de
Bir senin için ağlarım
Bir de hasretim için
Yarın sabah gözlerini açtığın da
Bir ben olurum doğan güneş de
Bir ben ısıtırm senin yüreğini
Alıp götüren hasretine
Bir ben yoldaş olurum
Kaç sensiz geçen uykusuz gece
Kaç sensiz doğan güneş
Sensizliğimi anlatmaya yeter
Dışar da gürül gürül akan bir ırmak
Yüreğim de esen bir ayrılık rüzgarı
Bir ben olurum senin yerine
Bir sen olursun benim hasretime
Uzat elini v
Sensiz geçen gecelerde ki kayboluş var ya
İşte bu bana ayrılıktan da ölümden de beter
Gökyüzünde ki yıldızları sensiz saymak var ya
İşte bu gözlerine bakamamak kadar acı
Gel diyorsun, uzatıyorsun elini
Ama tutmak o kadar imkansız ki
Tam yaklaşıyorum uzatıyorum ellerimi
Sen yok oluyorsun
Yokluk sen...
Sen yokluk...
Yokluğun da kar düşen bu saçlarım var ya
Bir de titreyen ellerim
Sana nasıl hasret bir bilsen
Bir bilsen sana nasıl hasret olduğumu koşar gelirsin bana biliyorum
Ya zama
Dipsiz kuyuda ki ben
Çıkarmak için uğraşmayan sen
Dipsiz kuyuda ki sen
Bir avuç su için çabalayan ben
Kuyu derin,zifiri karanlık
Ne su var ne de bir ümit
Bir damla su için neler vermezdim
Öyle bir an gelir ki
Ne bir söz ne de bir hareket
Ne seni anlatmaya ne de beni anlatmaya yeter
Sana git demek o kadar zordu ki.....
Gitmeni istesem hiç HOŞGELDİN dermiydim?
Ay karanlık güneş soğuk
İçimi titreten bu ateş
Ya beni kül eder ya da seni
Ben sana vurulduysam yandıysam ellere ne k
Bu kaçıncı artık bende bilmiyorum
Her defasında ardıma dönüp bakmayacağım,
Hatırlamayacağım diyerek verdiğim kaçıncı sözler...
Yıprandım artık..
Bunun sende farkındasın biliyorum,
Biliyorsunda birgün olsun dile getirmiyorsun...
O birgünlerin umudu ile yaşamaktan
Çok yoruldum artık...
Birgün ya umudumu yada kendimi kaybedeceğim,
Kendimi kaybettim kaybetmesinede,
Ya umudum...
İşte o zaman yaşamanın bir anlamı kalmaz...
Sensizlik bir nefes kadar yakın
Bu canımı çok acıtıyor..
Sensizl
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-ıhlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-ıhlamurlar çiçek açtığı zaman.
Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir g
Bilirsin ki burda değilim artık
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...
Gelir benim yüreğimde toplanır,
Dağların üstünden sıyrılan duman.
Bir yanım mosmordur, bir yanım beyaz,
Bir yanım karakış, bir yanım ilk yaz.
Can evime bakışların saplanır;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman;
Ne sen gurbetçisin, ne ben sılacı.
Senden gayrısına bakmam mümkün mü;
Gözlerimi esir alan dağlardan.
Kapımı üç defa çalan postacı
“Adresinde yok! ” Diye notlar düşe