BOP temelinde O.Dogu sekilleniyor.
Bunun ilk ayagini Irak'ta gorduk
Ikinci ayagini ve Irak'a da sicrayan ayagini da Suriye'de gorduk ve gormekteyiz.
Irak'i bizzat ABD askeri teroru dagitti.
Tabi oncesinde kendi ulkesindeki ikiz kuleler katliamini duzenledi ki, Irak'a terrorist saldirisini yapabilmekicin elinde bir bahane/neden olsun.
Aslinda bunun ilk baslangici ABD eliyle Islam gorunuslu terrorist hareket olan El-Kaide'nin kurulmasi ve ilk savasini SSCB'ne karsi Afganistan'd
Bilindigi gibi, Osmali devrinde, Turkiye ve O.Dogu halklar olarak bolgesel birliktelikler yasiyordu. Bu birliktelikler etik temelde hem dini/mezhepsel hem de milli/etnik birlikteliklerdi.
Ornek olarak; turkler, kurdler, aleviler, sunniler, turkmenler.
Osmanli savasi kaybedince ve Turkiye ve O.Dogu sekillendirilirken cizilen sinirlar aslinda bunu hic dikkate almadilar. Bilhassa Turkiye, Iran, Irak ve Suriye sinirlari cizilirken, bu birliktelikler ayni "Berlin duvari" gibi bolundu.
Ayn
Birin, turumuz adina ifadesi, bireydir. Bir bireyin yasam ve iliskisinde bir uclem vardir. Bu uclem, birin kendisi, birin turu ve bir ve turunun ortaya koyduklaridir.
Birin kendi adina dusunce ve davranisi: BIREYSEL
Birin turu adina dusunce ve davranisi: TURSEL
Birin kendisinin ve turunun ortaya attiklari adina dusunce ve davranisi:KAVRAMSAL
Demekki, bir ne hakkinda dusunup, davranirsa; bu bir uclemdir.
Birin, "ben" olarak dusunup davranmasi, "benim dusunce ve davranisim" d
Felsefi tarih olarak Marx'dan sonra; metafizigin ontolojik temeldeki "mustakil var olan varlik" algisini, materyalizm, idealizm ve pozitivizm disinda; farkli bir boyuta INSANOGLU TURUNUN BIRI BOYUTUNA TASIYAN ilk filozof, Nietzche ve onun sorun olarak dile getirdigi, kendince insanligi "gelen tehlike" olarak uyardigi ve METAFIZIGIN HER TURLU VARLIKSAL TEMELINE YENI BIR BOYUT KATTIGI SOSYO-PSIKOLOJIK SORUNLARIN ANA TEMELINI TESKIL EDEN "BOSLUGA DUSME/CANAVARLASMA" NIN YARATILDIGI ILK AKIMDIR
Bireyin, cagin; bilgisel, bilimsel ve bilissel gelisimine, degisimine uygun olarak; evrensel hukuk, insan haklari hak ve ozgurlukleri temelindeki, adaletin, vicdan ve saygisini talep, savunu ve destegini dusunce ve davranisa; yasam ve iliskisinde tasimasi evrensel-insan zihniyetidir.
Evrensel-insan zihniyeti her turlu insanoglu yapilandirilmisliginin bilisselligi ile; bu yapilandirilmis gercekligin sorununun yapi ve isleyisini temelden ve kokten cozucu ve bozucu bilginin bilimsel ve bilissel ac
Bir bebek, dogumdan olumune kadar; kendisine verilen degerlerle; buyur, yasar ve iliski kurar. Bebek, yasi ilerledikce; ya bu verilen degerleri sahiplenir ; ya da verilen degerlere karsi cikar. Bu mucadele, bebegin kisiligini olusturur. Bu surec, dogal gelisen bir surectir. Bu, surecte; dogan bebegin, bir rolu yoktur.
Devrimci surec ise iki asamalidir. Bunun birinci asamasi; dogan bebegin yasam ve iliskilerinde, birey olmaya yonelmesi asamasidir.
Bu asama; dogan bebegin, dogumundan itiba
Mustakil var olan varligin, yani bireyin, 7'li bir ifade ozu vardir. Bunlar; Beyin, dusunce, kavram, algi, yansi, sezgi ve duyudur. Bir bireyin hem evrensel butununu, hemde insansal butununu, ortaya koyabilmesi ise; bu 7'li den, sadece birine , yani yansisina baglidir.
Bireyin, iste tek farkinda olmadigi yetisi bu yansisidir. Cunku birey, hicbir zaman kendi yansisinin algisina vakif olamamistir. Hep bireye, kendi disi yansimistir. Birey, ne zaman kendi yansisina vakif olur ve onu nedenler so
Hangi anlam ve icerikte hangi neden ile olursa olsun; bir hareketin nicelik ve niteliginin kucumsenmeyecek, umursanmayacak v.s. duzeye gelisinin bir nedeni vardir.
Basta yonetenlerin ve her turlu yoneticinin kendi duzen sistem ve kurumlarinca ve kendi soylemlerince topluma dayattigi her turlu etik politik ideolojik inancsal dogrunun niteligine karsi direnebilmek; genelde ve dogal olarak ilk etapta, o dogrunun tam karsisinda olan ya da o dogrudan kendince direk etkilenen nitelik eliyle gelir.
Bilissel analizimize, insanoglu ve onun algisindan basliyoruz.
Cunku bilimsel olarak; algi olmadan, ne bir kavram ne bir bilgi ne de bir ifade edim, ya da ortaya koyum mumkun degildir.
Tabiki burada, evrimsel olarak canlilarin gelismislik temelinde, algi sadece insanogluna ait bir olgu degildir.
Yalniz, insanoglu arasinda digger algisi olan canlilar ile ortak bir dialog olmadigindan ve her turlu canlinin gozlemini dile getiren insanoglu oldugundan, canlilarin verdigi herhangi bir goz
Bilisim devrimini aciklamadan once bu devrime kadar gelen tarihi/zihinsel sureci kisaca degerlendirelim.
Hayvancilik ve tarim doneminin zihinsel, ideolojik, inancsal sistem/duzen sekillenisi;din ve mezhep uzerine iken, Endustri devriminin zihinsel ideolojik inancsal sistem ve duzeninin sekillenisi; irk ve milliyet uzerinedir.
Bilissel devrim ise EVRENSEL HUKUK INSAN HAKLARI HAK VE OZGURLUKLER TEMELLI OZGUR BIREY DEVLETLERI ILE BASLAR.
Bilissel devrim, iki ana yonlu ve tek temel uzeri
Bilinc, turkce literaturde genelde suur ile ayni anlamda algilanan bir kavramdir. Halbuki suur bir yasam yetisi iken, bilinc bir numenal yetidir.
Bilinc: insanoglu numenal yetisinin algilama, kavrama, idrak etme ve bilme ve de insanoglunun dusunce ve davranisini hem ozgur irsadesi hem de bilerek ve algilayarak yerine getirmesidir.
Bilincli olmak: Kisinin dusunce ve davranisinin algisinda, bilgisinde ve farkinda olmasi. Yani neyi neden yaptigini, ne dusundugunu,ne den oyle davrandigini ke
Daha onceki basliklarda bilinc kavraminin bilgisel ve bilimsel yonunu ortaya koymustuk.
Bu baslikta da bilinc ile bilisselligin farkini ortaya koyacagiz.
Bilissellik, bilissel bilim temelinde insanoglu beyninin bilgisel ve bilimsel geldigi epistemolojik olarak en son asamasidir, bu sama devrimci sorgulamanin beyinlerde dogmalasmamasi, inanc ve ideolojiye donusmemesi ve de zihinsel inanlasma asamasinda ve zihinsel devrim surecindeki en onemli gozlem, algi, bilgi asamasidir.
Evrensel-i
Herhangi bir onermenin, varsayimin, hipotezin, teorinin v.s. hangi mantiksal ceside ve tabana dayanirsa dayansin, kendi bunyesindeki mantiksal aciklamasi "olabilirligin olasiligi" uzerinedir.
Bilindigi gibi, mantiksal olmaya, toplum dilinde "akil yurutme" denir.
Demekki her mantiksal durum kendi tabanina gore bir olabilirlik olasaligi tasimasi gerekir. Yalniz bu olabilirlik olasaligini tasimanin mantigi ister istemez, soyuta yani numenal yetiye ve adi ile akila dayanir.
Burada akil i
Bilimi ispattan ve sabitlikten dolayisi ile felsefenin inancsal ve ideolojik basi cekmesinden kurtaran ve gelisimini degisimini ve yenilenimini en iyi aciklayan kavram yanlislanabilirliktir.
Burada klasik metafizik varliksal temelli ideoloji ve inanc iceren temelde bir ispat soz konusu degildir. Ayrica suphe de soz konusu degildir.
Burada soz konusu olan GECERLILIKTIR. Gecerli olan da olgu olarak tartismadisi olarak GOZLEM VEREN TEMELINDE GECERLIDIR.
Iste buradaki yanlislanabilirlik,
Baslik aslinda aklin teleolojisi ile bilimi birlestirmek adina ilginc bir ironi.
Yalniz eger bilim insanoglu adina bir degerse, bunun mutlaka her beyin algisinca bir teleolojisi, yani bir amaci gayesi v.s. vardir.
Peki nedir, bilimin amaci?
Bunu en kisa sekli ile "bilmek ve bildirmek" olarak ortaya koyabiliriz.
Buradan ilk fark, yani bilimin amacinin inanmak olmadigi ortaya cikar.
Peki, bilim neyi bilir bildirir?
Bunu da en kisa sekli ile "algiladiginin/varladiginin tarti
Bilimin kanunlari ya da bilimsel kanunlar, cesitlilik iceren fenomenlerin, tabiatta nasil bir davranis gostererek bulunduklarini, aciklayan, tanimlayan, tahmin eden,ve belkide nedenini aciklayan raporlardir.
"Kanun" terimi, bir suru alanlarda, kullanilan, takriben tam; genis ya da daraltilmis teoriler, ve tum tabi bilimsel (fizik, kimya, bioloji, jeoloji, astronomi v.s.) disiplinlerdir.
Bilimsel kanunlara benzer terim, prensiptir.
Bilimsel kanunlar;
1- genis kapsam olarak toplanm
Bilimin felsefesinde, "demarkasyon, yani sinirini belirleme" sorunu, bilim ile, bilim olmayanin buna bilim ile sozde bilimi, ve digger etkinlikleri ve inanclari da dahil ederek ne oldugunun nasil farkini ortaya koymak sorunudur.
Bu konudaki tartismalar, bir yuzyildan fazladir, bilimin felsefesi ve bilim kisileri arasinda ve bilimsel metodun genis temelinde ortak bir anlasmaya varilsa da cesitli dallarda devam etmektedir.
Dogrulamaya/kanitlamaya karsit olarak yanlislanabilirlik bu siniri
Bilimin "bilinen bilgi birikimi" teorisi, empiriktir. Yani, yeni bir kanit ortaya sunuldugunda, herzaman yanlislanabilirlige aciktir. Bu durum, bilimde mutlakligi ve kesinligi onler.
Ayrica insanoglun bildirirken de her zaman bir hataya egimli olmasi, felsefi bir prensiptir.
Bilim Alani genelde iki ana dala ayrilir.
Tabi/dogal bilimler- biyolojik yasami da iceren, tabi fenomenin alanidir.
Dogal bilimler de ana olarak biyoloji ve fiziksel bilim (fizik, kimya, astronomi ve dunya bilim
Bunu tam olarak aciklamadan once, analojik ve ...e gore temelinde mana ve anlam cikarma masntigina bagli olarak, evrensel-insan zihniyeti herseyin tek algilanabilir temeli olan bilginin, baslik temelindeki detayli aciklamasini sunmaya calisacagim.
Bilgi kavrami olarak elimizdeki en genis ozdeslik/esitlik
Bilgi=Kavramsal harekettir.
Burada basta hareketin kavramsalligi ile kavramin hareketselligi ters bir mantik ile ic icedir.
Genelde her bir ikilem de isim ile onu niteleyen sifat
Bilginin bilimsel ve bilissel olani olgu. Iste bilimsellik ve bilissellik, diger bilgilerden ve sinirlama ve sonlamalardan GECERLILIK, YANLISLANABILIRLIK, YENILENEBILIRLIK VE DEGISIM olarak farklilasiyor.
Buradaki GECERLILIK OLGUSAL, YANLISLANABILIRLIK GOZLEMSEL YENILENEBILIRLIK HEM OLGUSAL HEM GOZLEMSEL DEGISIM ISE; DONUSUMSEL, BASKALASIMSAL VE OLUSUMSALDIR. BU DURUM DAIMI YANI SUREKLI SUREGELEN BIR SURECTIR.
Iste bu farklilasma, fenomeni sinirsiz, sonsuz ve daimi kildigi gibi; gozlemi, bi
Bilgi demek bilmektir,
Bilineni bildirmektir.
Bilişsellik bilgidir,
Bilimsel belirtmektir.
İnanç bilgi değildir.
Aklın bir eseridir.
İnancına sarılan,
Bilgiden habersizdir.
Epistemolojinin fendi,
Metafiziği yendi.
Varlık tartışmasına
Bilimsellikle son verdi.
Herşeyi bildiğini sanan,
Bilgiye vurur çapan;
Bilgiyi noktalayan,
çağdışı olur herzaman.
Bilgi mutlak değildir,
çünkü yanlışlanabilir.
Temeli de gözlemdir,
Sadece gözlem verendir.
Bilgi ile yetinmeyen,
İna
Insanoglu yasam ve iliski tarihi boyunca cesitli toplumlar olusturmustur.
Bunlar kisaca;
Dogal zihniyetin olusturdugu;
Avcilik toplumu
Tarim toplumu
ve, Fenomenal zihniyetin olusturdugu;
Sanayi toplumudur.
20. yuzyildan baslayarak insanoglu tarihinde yeni bir doneme adim atmistir. Bu donemin ozellikleri;
Numenal Zihniyet
Bilgi Cagi ve
Bilgi toplumudur.
20. Yuzyilin baslarindan ortalarinas kadar, insanoglu; fenomenal zihniyetin, mal/meta/mulk/maddesinin
Bilginin, sosyal, fiziksel ve algi, bilinc, birikim, farkindalik, duzeyine ve zihniyet ufkunun, aklin inandigi dogruluk ufkunun sinirlarini asan, ozgurlugu ve sinirsizilgi temelinde de, bu ozelliklere ozgu, alisilagelmis, yerlesmis, otomatiklesmisin disinda kalan, matematiksel/mantiksal bilgi oldugunu v insanoglunu sistem, duzen, yasam ve iliski olarak yenileten, degistiren, gelistiren v.s. bilgi oldugunu dile getirmistik.
Simdi bu temelde, bilginin nasil direk yansi olmadigini, yansiyanin k
Biase, felsefi mantikta; asagidaki linkte aciklanmis olan qua felsefesinin tam da tersi olan bir felsefi mantik cesididir.
http://www.turkish-media.com/forum/blog/1121/entry-7005-qua-felsefesi/
Biase, red edisin esligide; alternatif bakis acilarini hak etmeyi dahi goz onunde bulunduran, sunmak, veya tarafli perspektif icermek ile ilgili gorusun veya huyun/mizacin egilimidir.
Kisiler, bir bireye, bir irka, bir dine, bir sosyal sinifa, ya da bir politik partiye yonelik ya da karsit ol
Beyin ile zihin iliskisi ve birinin digerinden farki metafizigin varliksal/ontolojik felsefelerinin indirgemeci, determinist monist/dualist "birini otekine tercih eden/birini digeri bunyesinde yok eden" sartlanmis cagdisi yanasimi ile algilanmaz.
Herseyden once bu iki kavramin ne oldugunu ve birinin digerinden farkini algilamak icin; ikisi arasindaki farki algilamak ve farkina varmakgerekir.
Beyin, bir complex dinamik sistemdir. Iste bu complex ve dinamik sistemin her turlu soyutlama, so