Zıplanacak içerik
Blog gönderen: evrensel-insan - Şurada: Genel
  • Başlık

    201
  • Yorum

    22
  • Görüntü

    191.620

Bu blog hakkında

evrensel-insan'a ait basliklar

Bu blogdaki başlıklar

Erkeksel Disilik   Basliktan da; anlasilacagi gibi; insanoglunun dogal dusuncesinin, hic te dusunce siniri icine sokulamayacagi bir baslikla, sizlere; bu basligin ne anlam ifade ettigini ve bu basligin dogal dusuncenin evrensel temeldeki; ctetolojik koken ve yapisinin tam sinirlarini ve sorunsal cikmazini ortaya koymak istiyorum.   Once elimizde olan dogal dusunce kavramlarini siralayalim. Iste basligimizin icerdigi kavramlar bunlardir.   Bu ne anlama gelir. Dogal dusuncenin koken ve y
Insanoglunun ilk ve duyusal algisi evrimsel ve hayvani (anima/animus) temelli bir algidir.   Yani algida, sadece uyari temelinde bir "uygula/uygulama/ertele" v.s. temelli bir algi vardir.   Diyelim karnin acikmasi bir uyaridir ve karninin aciktigi uyarisi alindiginda, ya doyurmak eylemine gecilir ya da o an icin ertelenir. Bu bir secim hakkidir ve tamamen mustakil var olan varligin bilincli bilincsiz ortama zamana duruma v.s. gore bir secimidir.   Akilsal algilarda devreye beyinde o zamana
"Türkçe kaynaklara baktığımızda constructivism kavramıyla ilgili bir uzlaşmanın henüz gerçekleşmemiş olduğunu görmekteyiz. Kimi araştırmacılar constructivism kavramına karşılık oluşturmacılık (Kara ve Özgün-Koca, 2004; Baki ve Bell, 1997; Gürol ve Tezci, 2001; Asan ve Güneş, 2000; Kılıç, 2001; Yıldırım ve Akar, 2004; Kabapınar, 2004; Gürol ve Atıcı, 2001; Semerci, 2003; Yanpar-Şahin, 2003) terimini kullanırken kimileri de yapılandırmacılık (Köseoğlu, Budak ve Kavak, 2002; Yurdakul ve Demirel, 2
Uzun zamandir "hani su herkesin ve herseyin ilk nedeni" konusu var ya, ya da "herseyin teorisi" denilen konu; bu temelde sorgulama, inceleme ve arastirma yapiyordum.   Aslinda bu arastirma cercevesinde bir seyin farkina vardim. Aslinda bu farkina varilan sey, yine herseydfe oldugu gibi, normal disi idi.   Sonucta bizim en buyuk hatamiz ve sorunumuz, hep etkenden edenden yapandan, varliktan v.s. yola cikmak.   Halbuki farkina varilmasi gereken bir edilgen; yani hareketsizi, hareketli kilan,
Insanoglu fenomeninin numenal yetisi ile, disaridan bakis acisi ve notr algisi;   Bilindigi gibi, felsefenin hangi dali olursa olsun, bir ideolojik inancsal tartisma alanidir.   Felsefenin tartisma alani olmasinin tek sebebi, konu ne olursa olsun; onu ortaya atanin kendine bilincli, ya da bilincsiz olarak aldigi bir tartisma tabanindan konuya yanasmasidir.   Orneklersek, eger konu varlik tartismasi ise, yani ontoloji; tartisma felsefesinin temel ve tabani tartisan kisinin kendi subjektif t
Serbest dusunurluk, insanoglunun bilinir tarihinin her doneminde, ortaya cikmistir. Tabi ki, her donemin, serbest dusunurluk degerlendirilmesi; o donemin sinirlarinin disini asabilme ile mumkun olmustur.   M.O. serbest dusunur olarak kabul edilen bir dusunurun, bugunun sartlariyla serbest dusundugunu soylemek bile abestir. Peki, bir kisinin serbest dusunur olup olmadigini algilamak, nasil mumkun olacaktir?   Bu herseyden once, konunun icerigine ve o konudaki dusunce belirtimine baglidir. Bur
Sorgulamanin evrimci(bilinc altinin, bilinci zorlamasi) ve devrimci (bilincin, bilinc altini zorlamasi) iliski, bag ve farklarini ortaya koyacagim.   Herseyden once bir dogumun, dunyanin hangi cografya ve toplumunda olursa olsun, o toplumun verdigi tabu ve degerler ile kisinin yetistigini ve buyudugunu hatirlamak gerekir.   Bir kisi, eger kendisine verilen bu deger ve tabularla buyurken, sadece verilenleri uyguluyorsa; mutlu, huzurlu ve rahattir.   Eger bir huzursuzluk, rahatsizlik duymaya
Devrim denilince akla politik, inancsal, ideolojik v.s. temelde bir izm onderliginde bulunan duzen ve sistemi guc ile yikarak; o izmin ongordugu temeller bunyesinde topluma ve cografyasina "yeni" bir duzen sistem getirmek ve devrimin izminin gerektirdigi her turlu kurumlasmayi ve kurumsallasmayi yapilandirmak ve yasama, yurutme, yargilama v.s. olarak toplum ve cografyaya sunmak akla gelir.   Buradaki devrim; insanoglunun fiziksel/niceliksel olarak guc ortaya koydugu ve olan sistemi bu guc ile
Bugun insanoglu tarihine baktigimizda, kendisine dogumdan verilen degerlere; ya sorgulamasiz sarilmis ve savunmus, ya da yeri geldiginde de karsi cikmistir.   Bu degerler genelde, metafizik, varliksal, inancsal, ideolojik, izmsel, etik ve felsefi degerlerdir.   Genelde bilimsel bir temeli olmayan bu degerlerin, insanoglu cagi degistikce ve yasam ve iliski dozen ve sekli degistikce "eskimesi, gericilesmesi, tutuculasmasi, yobazlasmasi" soz konusudur.   Iste radikal yani, koktenci olarak bil
Evrensel-insan Zihniyeti insanoglunun numenal insanligi adina farkedilmesi ve kavramlanarak algilanmasi gereken ve bilissel bilimsel temelde bir matematiksel/mantiksal bilgi olarak sunacagi bu fark; dogal zihniyet ile evrensel-insan zihniyeti arasinda ki farkin farkina varilan bilissel bir bilgi olacaktir.   Herseyden once dogal zihniyet ile fenomenal zihniyet farkini ortaya koymak gerekir.   Dogal zihniyet adindan da algilanacagi gibi anima/animus temelli hayvansal bir zihniyettir. Yalniz b
Insanoglu, kisisel toplumsal ve de sosyal yasam ve iliski kurabilen bir fenomendir.   Yalniz tarih boyu baktigimizda, insanoglunun; kisisellestigini ve toplumsallastigini gorebiliriz de, bir turlu sosyallesebildigini goremeyiz.   Bunun ana temeli, insanoglunun evrimsel gelisim olarak beyninin kazandigi zihinsel soyutlama, soyut degerleme ve soyut degerlendirme yetisi ve ozelligidir.   Iste insanoglu kendi turu bunyesinde bu soyutlama ve soyut degerleme/degerlendirme temelinde farklilasmis,
Hemen hemen her mesaj, konu kavram ve baslikta uzerinde buyuk bir titizlikle durulan zihin ve zihniyet kavram ve konu vurgusu, genelde bilinc ve farkindalik olarak algilanamamaktadir.   Bu konu ve kavramda evrensel-insan zihniyetinin taban ve temeli de zihniyete dayandigindan bu baslikta genel olarak hem "philosophy of mind, yani zihin felsefesi" hem de "menthal philosophy, yani zihni/zihinsel felsefe" ile ilgili genel kisa ve oz bir aciklama sunulacak.   Bilindigi gibi bu konu ilk defa nume
Herseyden once "insanlasamamak" tamamen insanoglu turu ve birine ait bir numenal yeti kullanim ve paylasim sorundur.   Bu sorunun temeli maddesel/nesnel degil; dusunsel/ozneldir. Yani insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, onun bir soyutlamasi ve bu soyutlamasinin evrensel ayniliktaki yapilanis ve isleyis sorunudur.   Bu soyutlama daki insanlasamama sorunu, insanoglunun tum kurgusal (felsefe, bilim ve din) verileri, degerleri ve tabularinin getirdigi; sabitlik, sahiplik, kesinlik icerikl
Bilidigi gibi Kuran ve icinde yazanlar ile tarihteki farkli reel islam yasam iliski duzen sistem farki, Kuran'daki cagdisilik, bilimsel yer almayanlar celiskiler ve hatalar; Kuran'i "kalb ile iman ve dil ile ikrar" temelinde ve de algi ve uygulamadakiaklin ve yorumlarin kullanilmasi temelinde ve de "Kuran'da hic bir celiski yoktur, cunku Allah'in sozudur" sabit bilincalti ve degismez iman ve inancida, bir pragmatisizm sezilmektedir.   Yani her iman eden ve inanan, Kurani kendi inancini dogrula
Gercek ve ondan turetilen her turlu kavram, insanoglu soyutlamasinin felsefi dil ve bilimsel temelde uzerinde asirlardir tartistigi yasam ve iliskide de duzen ve sistemde de her turlu kurum ve kurumlasma da her turlu yonlendirim ve yaptirimda da her turlu veri, deger tabunun temelini vermede de insanoglunun vazgecemedigi ve her seyi onun ile noktaliyarak kendini rahat ettirdigi bir kavramdir.   Cesitleri hem konusal hem de konunun kendi bunyesinde cesitlidir.   Metafizik gerceklik, varliksal
Insanoglu bilindigi gibi sosyal bir fenomen olmasinin yaninda, soyutlama soyut degerlendirme, soyut deger verme ve soyut deger yaratma yetisi olan ve bu soyutlarini da somutlastirarak dozen system ve kurum haline getirebilen bir fenomendir.   Sanki burada bir metafizigin ontolojik yani varl;iksal "madde/dusunceden birinin monizmi" celiskisi varmis gibi algilanmaktadir.   Halbuki insanoglu fenomeninde bu iki varliksal temel biri birini tamamlar ve bu tamamlamadan insanoglu kavramsal bilgisini
Ayni gercek gibi dogru ve ondan turetilen her turlu kavram anlam ve icerikte dogada yoktur ve insanoglu yapilandirilmisligidir.   Dogru genelde ya bir inanc ya bir varlik ya da bir gercek ile desteklenerek ortaya konur.   Metafizik dogrulama varlik ile inanc/ideoloji arasinda bir kopru iken; Epistemolojik dogrulama, inanc ile gercegin ne oldugu arasindaki bir koprudur.   Iste bu temelde dogru ve her turlu turevi, SADECE DOGRULAYANI BAGLAR, BASKASI TARAFINDAN YANLISLANAMAZ. BIR DOGRUYU ANCA
Genelde gunumuzde kisiler sosyalizmden bahsederken bunun neden gerekli oldugunu izah etmeye calisiyorlar.   Halbuki 21. Yuzyilda tartisilmasi ve sorgulanmasi gereken "Nasil bir sosyalizm?" sorusu olmalidir.   Cunku, herseyden once her bir beyin duzeyinin sosyalizm kavramindan ne algiladigi ve nasil bir ve ne sekilde anlam ve icerik verdigi farklidir.   O yuzden once sosyalizm kavraminin nasilinin anlam ve iceriginde ortak noktalarin bulunmasi gerekir.   21. yuzyildayiz. Cagimiz bilgi ve
Yukaridaki basligi algilamak icin bazi ornekler verecegiz.   Insanoglunu yeryuzunde olmadigi bir tarihsel zamani mesela dinazorlar devrini dusunelim. Ya da gunumuzde insanoglunun mevcut olmadigi bir ortam dusunelim.   Simdi boyle bir ortama A diyelim. Bu A algi olarak hem bu ortamdaki farkli parcalar hem de onlarin toplamidir. Cunku bu ortamda ortaya bir fark, parca, butun v.s. ayrimini koyacak bir numenal yeti yoktur.   Simdi bu ortama insanoglunu dahil edelim. Burada insanoglu numenal ye
Bilindigi gibi insanoglu kendini bildi bileli felsefenin varlik ile ilgili dali olan metafizikte, ontolojik ve teolojik olarak varligin ne oldugunu tartismakta ve bu varlik tartismasinda akilci ve inancsal bir sonuca varamamaktadir.   Insanoglunun organi olan beyni ile bu organinin numenal yetisi olan dusunce; madde ve dusuncenin ilkligi, onceligi, tekligi, kesinligi, mutlakligi v.s. temelinde akilci ve inancsal ve ideolojik olarak, materyalizm ve nesnellik, idealizm ve oznellik ve daha sonrad
Bilimi ispattan ve sabitlikten dolayisi ile felsefenin inancsal ve ideolojik basi cekmesinden kurtaran ve gelisimini degisimini ve yenilenimini en iyi aciklayan kavram yanlislanabilirliktir.   Burada klasik metafizik varliksal temelli ideoloji ve inanc iceren temelde bir ispat soz konusu degildir. Ayrica suphe de soz konusu degildir.   Burada soz konusu olan GECERLILIKTIR. Gecerli olan da olgu olarak tartismadisi olarak GOZLEM VEREN TEMELINDE GECERLIDIR.   Iste buradaki yanlislanabilirlik,
Herhangi bir onermenin, varsayimin, hipotezin, teorinin v.s. hangi mantiksal ceside ve tabana dayanirsa dayansin, kendi bunyesindeki mantiksal aciklamasi "olabilirligin olasiligi" uzerinedir.   Bilindigi gibi, mantiksal olmaya, toplum dilinde "akil yurutme" denir.   Demekki her mantiksal durum kendi tabanina gore bir olabilirlik olasaligi tasimasi gerekir. Yalniz bu olabilirlik olasaligini tasimanin mantigi ister istemez, soyuta yani numenal yetiye ve adi ile akila dayanir.   Burada akil i
Bilginin, sosyal, fiziksel ve algi, bilinc, birikim, farkindalik, duzeyine ve zihniyet ufkunun, aklin inandigi dogruluk ufkunun sinirlarini asan, ozgurlugu ve sinirsizilgi temelinde de, bu ozelliklere ozgu, alisilagelmis, yerlesmis, otomatiklesmisin disinda kalan, matematiksel/mantiksal bilgi oldugunu v insanoglunu sistem, duzen, yasam ve iliski olarak yenileten, degistiren, gelistiren v.s. bilgi oldugunu dile getirmistik.   Simdi bu temelde, bilginin nasil direk yansi olmadigini, yansiyanin k
Bilindigi gibi etik, felsefenin genelde "insanoglu biri sosyal olarak digger birleri ile bir arada nasil yasar/yasamalidir?" sorulari uzerine degerler one suren dalidir.   Tarihler boyu cografi ve de toplumsal olarak hem kendi bunyesinde hem de tarihin akisinda bu degerler genelde tutuculassada, degisimine engel konulmaya calisilsa da; gelisen degisen ve ilerleyen teknik ve de bilim sayesinde degisime ugrar.   Etik degerlere ana olarak ornek verirsek, bunlar:   Milloi/kokensel, dini/mezhep
Cognition, cognitivity temelli farkindalik ve bilissellik temelli kavramlarin dusunce fiili "to comprehend" e dayanir. To comprehend mastar hali olarak; kavramak, anlamak, idrak etmek, algılamak, -i anlamak, bilincine varmak, -i kavramak, demektir. Bunun ismi de comprehensiondur.   Noncognitivizmin, bir acidan ifade olarak bilisselsizlik ve farkindasizlik temelli aciklamasi daha once yapilmisti. Burada noncognitivizmin, bilincli ve farkinda olarak idrak edilmemesi, kavranmamasi aciklanacak.  

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.