Yılın yeni olması 1 Ocak olmasından kaynaklanıyor diye söylediler bana...
Ve bende hep 1 Ocağı gördüğümde yeni yıl geldi diye kendi kendime sevindim...
Acaba 1 Haziran olsaydı ne yapardım diye düşünmedimde değil...
40 derecenin altında Yılbaşı nasıl olurdu veya,
Olmayan bir ay 'Maravan' gibi 1 Maravan'da kutlasaydık...
Veya yıl 365 gün yerine 15 bin gün olsaydı, yeni yılı beklemek nasıl olurdu diye de düşünmekten kendimi alamadım...
Ya dostlar b
Denklem veya formül böyle kurulmuş.
Denklemi kuran bilinmiyor!
Denklemi kuranı görende bilinmiyor!
Yaşamın her basamağında karşınıza çıkan aşk yaşamınız üzerinde etkilimi-etkisizmi onuda kendi kendinize sormanız gerekirken ağlamaktan veya ağlamaya itilmekten bir türlü düşünemiyorsunuz. Gittikçe daralan tünelde kendi içinizde karşılık bekleyen sorular dururken kendi dışınıza angaje olup böylece devam ederek ölmeyi beklediğiniz söyleniyor ve bunu çok akıllı birisi söylemişti diye
Farkındaysanız Dünyadan ve Türkiyeden Haberleri Ayağınıza getirdik.
Bundan böyle forumda Türkçe ve İngilizce Haberler Dizinleri altında otomatik olarak güncellenen haber bölümleri bulunacak ve bu size anında hizmet getirecek...
Bunun nasıl yapıyoruz? RSS feed denilen bir yazılım yardımı ile Türkçe Haberler BBC Türkçe bölümünden alınmaktadır. İngilizce haberler ise Google'un dünyadaki bütün haber kaynaklarından aldığı haberlere göre yayınlanmaktadır...
Geniş bilgi için tıklayınız
Türkçe Blog 1.2 Yeni Özellikler
Blog iletilerinizi açılım yapabilirsiniz
Blog ve İletilerinizde BBC kodlarını kullanabilirsiniz
Zenginleştirilmiş Yazı Editörünü kullanabilirsiniz.
Blog ayarlarınız satır arası gibi yanıbaşınızda olacak şekilde tasarlanmışıtır.
İçerik bölümlerinizin yerini üstüne basıp hareket ettirdikten sonra bırakabilirsiniz.
Arkadaşlarınızı blog editörü olarak atayabilirsiniz. Bu editörler sizinle aynı yetkiye sahip olurlar.
Özel Kulüp Dizinleri
Takılıp kalmayın aynı şeye
Takılıp kalmayın aynı duvarlara
Takılıp kalmayın aynı perdeye
Takılıp kalmayın aynı konuya
Takılıp kalmayın aynı söze
Takılıp kalmayın aynı cümleye
Takılıp kalmayın aynı surata
Takılıp kalmayın aynı insana
Takılıp kalmayın aynı gruba
Takılıp kalmayın aynı partiye
Takılıp kalmayın aynı ruh durumuna
Takılıp kalmayın aynı stadartlara
Takılıp kalmayın aynı soruya
Takılıp kalmayın aynı çelişkiye
Takılıp k
O her zamanki gecelerden birinde gene yanlız başıma sokakta yürüyordum başımı kaldırdım ve:
O her zamanki dolunay oradaydı...
Düşündüm,
İlk insanda aynı aya bakıyordu...
Arşimette aynı aya bakıyordu...
İsada aynı aya bakıyordu...
Mudahmmette aynı aya bakıyordu...
Churcillde aynı aya bakıyordu...
Leninde aynı aya bakıyordu...
Atatürkte aynı aya bakıyordu...
ve bende aynı aya bakıyordum...
Çok tuhaf hissettim kendimi....
Bu aralar sinemanın klasiklerini izlemek istiyorum...
Nereden başlasam diye bir baktım... Bir de ne göreyim... Binlerce film var..!
Bir yerinden başlamak du... Ve büyük yardımcım devreye girdi, seçti benim için ilk seyredeceklerimi...
(not: hepsini seyretmiştim ama olsun hatırlamak istiyorum )
Bakalım başlıyoruz ilk on film:
1 CITIZEN KANE
2 THE GODFATHER
3 CASABLANCA
4 RAGING BULL
5 SINGIN' IN THE RAIN
6 GONE WITH THE WIND
7 LAWRENCE OF AR
Turkish-Media.Com forumu bana yeni bir şey daha öğretti:
İnsanlar Şiddetten hoşlanıyorlar...
Korku ve Gerilim Bölümünü açtıktan sonra gördümki en sakin insan bile çok şiddet içeren şeylere bakıyor ve o bölümde ileti postalıyor. Buradan şu çıkarılmamalı hoşlanmıyor olabilirler ama bakıyorlar ve devamlı müdavimi olmuş gibi görünüyorlar.
Kendime şu soruyu sorma gereği hissettim:
Şiddet insanın neresinde saklı?
Bunu herkesin kendine sormasında fayda var sanıyorum...
Şid
Böyle başlar böyle gider deniyor hep ama öylede olmuyor diye dipnot düşüldüğüde oluyor...
Çevreme baktığımda çokca sevgi görmüyorum...
Gördüklerimde karşılıklı sevgiler bıktıran cinsten...
Annem bana oğlumun/kızımın sevgisi herşeyden daha temiz gelir demişti...
Bazan içimde büyük bir devinim başlar...
Gittikçe önüne geçilmez bir hal alır...
Anlarım artık içimde durmak istemediğini...
Karşılıksızdır...
Kaçınılmazdır...
Anlamlıdır...
Tazedir...
Herhangi bir şeye başlarken önkoşul öne sürmeden başlamanın ne kadar zor bir şey olduğunu hiç düşündünüzmü? Önkoşulsuz ama gerçekten önkoşulsuz başlamak.
Koşulları kimin koyduğu veya ne kadar zor olduğundan bahsetmiyorum, önkoşulsuz başlamaktan bahsediyorum.
Sevginin tam olarak koşullarının kendine özgü olduğunu anlamak uzun sürmedi.
Anladığımda sevginin ne kadar saf ve temiz bir duygudan oluştuğunu anladım ve şimdiye kadar gördüğüm ve izlediğim sevgilerin birçoğunun karekter tatm
Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Anna Caterina Antonacci "Habanera" from Carmen
Atomic Fireballs - Caviar & Chitlins
Bob Schneider - 40 Dogs (like Romeo and Juliet)
Volver (Estrella Morente)
Rigoletto La Dona e mobile
Jean-Pierre Ponnelle'nin klasik fimlerden Verdi'nin trajedisinin gösterimi...
Kothbiro - Ayub Ogada - The Constant Gardener
Africa Calling - Ayub Ogada - Kenya
Pansiyon: Çingenem
Yer: Karaöz / Kumluca / Antalya
Yıl: 2006
Zakkum çiçekleriyle kaplıydı. Salaş mı salaş fakat bir o kadarda sevimli sahipleri vardı. Alçak gönüllü sevecen ve çok güzel insanlardı.
Koca bir dağın yamacında sanki kendince ben buradayım diye haykıran bir pansiyondu. Pansiyondan denize veya denizden pansiyona gitmek oldukça çetrefilli bir yürüyüş gerektiriyordu ama çok neşeli bir yürüyüş...
Acaba hala orada mı? merak ediyorum. Oraya yolu düşen birisi
Herzamanki gibi işimi yaparken karşımda çalışan televizyonda da film seyretmeye çalışıyordum (Özgürlüğe Doğru - Into The Wild - Yönetmen Sean Penn).
Birden kendimi iyice işime verdiğim bir anda, kulaklarıma şu cümleler ilişti; "I know how important it is in life not necessarily to be strong, but to feel strong, to measure yourself at least once, to find yourself at least once in the most ancient of human conditions, facing the blind, deaf stone alone with nothing to help you but your hands
Aşığıdaki soruların yanıtlarını arıyorum ve düşüncelerinizi eklemenizi istiyorum
(Biz bu topraklarda yaşayan bütün bireyler anlamına geliyor):
Biz ne kadar çalışkanız?
Biz ne kadar akıllıyız?
Biz ne kadar bilgiliyiz?
Biz güvenilirmiyiz?
Biz adilmiyiz?
Biz terbiyelimiyiz?
Biz ne kadar yalancıyız?
Biz saygılımıyız?
Biz ne kadar hoşgörülüyüz?
Biz toplum hayatını biliyormuyuz?
Biz farklı ırklara nasıl bakıyoruz
Mutluluk İçin Biraz da Şanslı Doğmalısınız...
Aile (Geniş ve Mutlu Bir Aile - sizinle ilgilenen ve sevgiyi karşılıksız sağlayan bir aile)
Anne (Sevgi dolu, güçlü, kendine özgü ayakları üstünde duran bir anne)
Baba (Sevgi dolu, güçlü, kendine özgü ayakları üstünde duran bir baba)
Kardeşler (Sevgiden başka gösterecekleri hiç bir şey olmayan kardeşler)
Babaanne, Anneanne, Dede (Karşılıksız sevginin kaynağı olacak ve sizinle ilgilenecek dede ve nineler)
Yaşadığınız yer
Makyaj Altında Boğulan Kadınlara Neden 'SU GİBİ' Görünüyorsun Derler Anlamıyorum (Ben Sadelikten Bahsediyorum)
Sadelik sadece 'su gibi' olabilir. Çuvallar dolusu makyaj malzemesiyle ortaya çıkan görüntüler değil tabi ki.
Hadi bakalım dökülün eteğinizdekileri...
Küçükken Benim Kendime Ait Hiç Odam veya Yatağım Olmadı - Hep Kanepelerde, oturma odasında veya başkalarına ait yerlerde uyudum
Televizyon veya sinema seyrederken gördüğüm o güzel çocuk odaları birden sanki hep özlemini duyduğum şey haline geliyor. Nedendir bilinmez ama insanın kendine ait bir odada büyümesi ve yatağında hep kendi kokusunu duyması güzel olabilir di diye düşündürttüler bana. Ah o filmler yok mu!
Kendi odanda kendi yatağında ve kendi annen/baban seni kitap okutarak uyutu
Kendinle barışık olmak
İç Benliğinle Bağlantı Kurmak
Çevrenizle barışık olmak
Önceliği Kendinize vermek
Bakış Açınızı Değiştirmek
Sınırlarınızı Belirlemek
Doğayla Barışık olmak
Şu and iyi bir yerde olsanız bile bulunduğun durumu yeniden analiz etmek ve kabul etmek
Günlük hayatın gürültüsünü kulak ardı etmek ...
Sistemler oluşturmak
Meditasyon yapmak
Restoratif yoga yapmak
Doğada zaman geçirmek
Günlük tutmak ve duygularınızı se
Bazen kendi ötesinden, berisinden, bir yerlerden kalkıp gelen o garip düşüncelerin içinde, rafting örneğinde olduğu gibi kayalara ve kendinden oluşan o azgın dalgaların arasında kaybolup giden suyun yolunu ararken bulduğu patika yolları ararken, geri dönüşlerimi kendime hatırlatıp, o kırılgan insana, hep bekle daha iyi olacak, diye hatırlatıp duruyordum.
Neden böyle yaptın, açıklarmısın! dediklerinde aklıma gelen ilk şey şu oluyor:
Kendimi herzaman kendime bile açıklayamazken, kendimi