Zıplanacak içerik
Blog gönderen: Admin - Şurada: Genel
  • Başlık

    62
  • Yorum

    173
  • Görüntü

    214.753

Bu blog hakkında

Neden Patates? Neden Blog???

Bu blogdaki başlıklar

Bazı Maddeleri Tanımlamak İçin Eşya Kelimesini Kullanıyoruz.  Örnek: Dolap bir eşyadır. Sandalye bir eşyadır.  Peki Başka Hangi Kelimler Maddeyi Tanımlamak İçin Kullanılıyor
Dünya Yemekleri ve Batılı Ülkeler - World Dishes and Western Countries Batılı ülkeler birkaç ülkenin yemeğine aşina oldukları için yemek kültürünü o bir kaç ülkenin mutfağına bağlamışlar. Eğer bildikleri bir yemeği başka bir ülkenin yaptığını gördüklerinde hemen o yemeği yargılıyor ve kendi damak tatlarına ve alışık olduğu Tatlara göre değerlendiriyorlar. Internet yaygınlaştıkça aynı yemeklerin farklı ülkelerde yapıldığının farkına varıyorlar ve kendi bildikleri yemeklerin geldiği ülkenin o
YouTube'da Aile dizisinden bir klibe denk geldim ve aşağıdakileri duydum: "Beni denemiş haspam neymiş bak ne kadar da çok seviyormuşum onu Öyle bir zehir ki bu çok sevmek bütün kötülüğü çok severek yapıyoruz birbirimize  Öyle miktar belirtmeden sadece dümdüz sevemiyoruz ha ya çok seveceğiz her şeyden çok seveceğiz ya da kanımızla canımızla nefret edeceğiz aileden böyle gördük çünkü Sonra büyüdük yalnız sevilen yalnız çocuklar olduk" Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Kendinle barışık olmak İç Benliğinle Bağlantı Kurmak Çevrenizle barışık olmak Önceliği Kendinize vermek Bakış Açınızı Değiştirmek Sınırlarınızı Belirlemek Doğayla Barışık olmak Şu and iyi bir yerde olsanız bile bulunduğun durumu yeniden analiz etmek ve kabul etmek Günlük hayatın gürültüsünü kulak ardı etmek ...      Sistemler oluşturmak Meditasyon yapmak Restoratif yoga yapmak Doğada zaman geçirmek Günlük tutmak ve duygularınızı se
Makyaj Altında Boğulan Kadınlara Neden 'SU GİBİ' Görünüyorsun Derler Anlamıyorum (Ben Sadelikten Bahsediyorum) Sadelik sadece 'su gibi' olabilir. Çuvallar dolusu makyaj malzemesiyle ortaya çıkan görüntüler değil tabi ki. Hadi bakalım dökülün eteğinizdekileri...  
Hayatta ben en çok babamı sevdim. Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek – Nasıl koşarsa ardından bir devin, O çapkın babamı ben öyle sevdim.   Bilmezdi ki oturduğumuz semti, Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! – Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi. Atlastan bakardım nereye gitti, Öyle öyle ezber ettim gurbeti.   Sevinçten uçardım hasta oldum mu, 40’ı geçerse ateş, çağ’rırlar İstan
Doğduğum günü hatırlamıyordum..! Sordum? Çok ağladın dedi..! Yüzüm kızarmıştı..! Acaba çok acı çektirdim mi diye düşünmüştüm..!   Beni öyle görünce...! Ellerini ensemde dolaştırdı...! Yaşım 35’ti ama hala o ellerin şefkatini hissediyordum..! Öylece dolaştı ensemde o eller...!   Büyümüştüm ama hala her ağladığımda annem diye ağlardım..! Karım yakalamıştı beni ağlarken..! Neden annen diye sormuştu..! Annem çünkü karşılıksız sevgiyi a
Uzun süredir bu konu hakkında düşünüyorum: Hoşgörü Nedir? Nasıl Olmalıdır? Nasıl Algılanmalıdır? Neye, Nasıl, Neden Hoşgörü Gösterilmelidir? Bazan hoşgörünün herkesin kendine göre algıladığı değişen ve kişiye özel bir kavram olduğunu düşünürüm, bazan da hoşgörü genel bir kavrammışta herkes onu işine geldiği gibi kullanıyormuş sanırım. Her ikiside bana hoşgörünün nereye kadar ve nasıl kullanılacağını tam olarak anlatmıyor... Bir insan ne kadar hoşgörülü olmalı v
Her 10 Kasımda küçüklüğümü hatırlarım... Okula gitmek için can atardım neden olduğunu bilmediğim ve anlayamadığım bir gündü... Daha sonraları okumaya başladım ve anlama yolunda yol almaya başladım. Okudukça aydınlandım, anladıkça daha da anlama isteği ile Mustama Kemal Atatürkü öğrenmeye başladım. Bu bana yeni kapılar açtı... Ben MKA kendinden öğrenmek istedim... Bana öğretilenlerle değil... Ona onun gözünden bakmak, ona onun sesinden seslenmek, ona onun ayakaları ile ulaşmak, ona onun aklı
O her zamanki gecelerden birinde gene yanlız başıma sokakta yürüyordum başımı kaldırdım ve: O her zamanki dolunay oradaydı... Düşündüm, İlk insanda aynı aya bakıyordu... Arşimette aynı aya bakıyordu... İsada aynı aya bakıyordu... Mudahmmette aynı aya bakıyordu... Churcillde aynı aya bakıyordu... Leninde aynı aya bakıyordu... Atatürkte aynı aya bakıyordu... ve bende aynı aya bakıyordum... Çok tuhaf hissettim kendimi....
Turkish-Media.Com forumu bana yeni bir şey daha öğretti: İnsanlar Şiddetten hoşlanıyorlar... Korku ve Gerilim Bölümünü açtıktan sonra gördümki en sakin insan bile çok şiddet içeren şeylere bakıyor ve o bölümde ileti postalıyor. Buradan şu çıkarılmamalı hoşlanmıyor olabilirler ama bakıyorlar ve devamlı müdavimi olmuş gibi görünüyorlar. Kendime şu soruyu sorma gereği hissettim: Şiddet insanın neresinde saklı? Bunu herkesin kendine sormasında fayda var sanıyorum... Şid
Aşığıdaki soruların yanıtlarını arıyorum ve düşüncelerinizi eklemenizi istiyorum   (Biz bu topraklarda yaşayan bütün bireyler anlamına geliyor): Biz ne kadar çalışkanız? Biz ne kadar akıllıyız? Biz ne kadar bilgiliyiz? Biz güvenilirmiyiz? Biz adilmiyiz? Biz terbiyelimiyiz? Biz ne kadar yalancıyız? Biz saygılımıyız? Biz ne kadar hoşgörülüyüz? Biz toplum hayatını biliyormuyuz? Biz farklı ırklara nasıl bakıyoruz
Böyle başlar böyle gider deniyor hep ama öylede olmuyor diye dipnot düşüldüğüde oluyor... Çevreme baktığımda çokca sevgi görmüyorum... Gördüklerimde karşılıklı sevgiler bıktıran cinsten... Annem bana oğlumun/kızımın sevgisi herşeyden daha temiz gelir demişti... Bazan içimde büyük bir devinim başlar... Gittikçe önüne geçilmez bir hal alır... Anlarım artık içimde durmak istemediğini... Karşılıksızdır... Kaçınılmazdır... Anlamlıdır... Tazedir...
I AM… I AM A SON. A BROTHER. A GRAND-CHILD. A NEPHEW.   A COUSIN. A FRIEND. I AM A PARTNER. A STUDENT. A YOUNG   BOY AND A GROWN MAN. I AM CONFIDENT AND SCARED.   TERRIFIED AND EXCITED. I AM LOVING AND CARING AND   THOUGHTFUL AND HOPEFUL. I AM SICK AND TIRED. I AM   SHY AND FRIENDLY AND CAREFUL AND CARELESS. I AM   BROKEN AND WHOLE. I AM MISUNDERSTOOD, MISGUIDED   AND M
Ağzı burnunda, Burnu ağzında dolaşırdı hep, Nereden Nasıl Neden, ayrıldığını hiç hatırlamazdı, Başını 360 derece çevirebilirdi, Hiç görülmeyeni görebilirdi, Hiç bilinmeyeni bilebilirdi, Sonsuzluk denildiğinde başlangıç derdi, Başlangıç denildiğinde hatırlamazdı, kendi kendisine bir dünya kurmuştu, ve kendi kendine yaşıyordu, özgür, dayatmasız ve aydın,   karmaşık değil basit...
Bir gün geriye baktığında ne yaptım dediğinde şunlar aklından geçiyorsa: denedim olmadı/oldu, yapabildiklerimi başardım/başaramadım, istenilenleri değil, istediklerimi yaptım, mutlu olduklarımı denedim/denemedim, karanlıkta yürüdüm korktum/korkmadım, aydınlıkta yürüdüm bağırdım/bağırmadım, kalbimi oyun için açmadım o hep açıktı, beynime emretmedim o hep özgür düşündü, kendimi farklı biri olarak görmedim olmak istediği gibi gördüm, bilemediğim şey
Hoşlanmak ve eğlenmek iki yakın kavram, birisi yaklaştırır diğeri sizi içine sokar... Sıralayalım bakalım... Canlı müzik dinlemeyi ve en ön sırada söylenen şarkıyı haykırmayı çok severim... Hard Rock dinlemeyi ve kafamı deli gibi döndürmeyi çok severim... Canlı Klasik Müzik dinlemeyi ve üçüncü boyuta geçmeyi çok severim (tabi çalanalar o boyutta ise) Dünyadan folk müzik veya lokal müzik dinlemeyi ve onlar hakkında bilgilenmeyi çok severim (Size bir tane son zamanlarda ço
Demokrasinin en tuhaf tarafi oylama sistemidir. Yani her secmenin bir oy hakki vardir ama hicbir ise yaramamaktadir. Cunku her insanin bir oy hakki olmasi adaletsizlik. Adini yazmayi bilmeyenle yaziyi icat edenin esit oy hakki olmasi butun duzensizligin kaynagidir. Bence saglam bir bilgisayar agiyla vatandaslarin uretime katkisi, odedigi vergi tutari, yaptigi hayirli ve hayirsiz is sayisi ogrenilip belli bir katsayiyla carpildiktan sonra (Bu katsayiyla carpma hikayesini niye istedigimi
Kendi kendime konuşuyordum, uzaktan duyduğum seslerin arkasından kendime sorular soruyordum ama bir türlü tatmin olamıyordum, bu sanal yorumlardan. Duyduğum seslerden bir tanesi: 'Kadın meta olmaktan nasıl kurtulur' sorusuydu. Diğeri 'Kadınmı yoksa insanmı' hadi bakalım çık işin içinden çıkabilirsen..! Annemi hatırladım, acaba metamıydı, yoksa ben annemi insan olarakmı algılamıştım..! Gene kafam karıştı içindeki ile dışındaki farklı algılanıyordu. Annen, ablan, yengen ve kız arkadaşın ve mo
Takılıp kalmayın aynı şeye Takılıp kalmayın aynı duvarlara Takılıp kalmayın aynı perdeye Takılıp kalmayın aynı konuya Takılıp kalmayın aynı söze Takılıp kalmayın aynı cümleye Takılıp kalmayın aynı surata Takılıp kalmayın aynı insana Takılıp kalmayın aynı gruba Takılıp kalmayın aynı partiye Takılıp kalmayın aynı ruh durumuna Takılıp kalmayın aynı stadartlara Takılıp kalmayın aynı soruya Takılıp kalmayın aynı çelişkiye Takılıp k

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.