Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BU GECE SENİNLE DERTLEŞECEĞİM...


AynRand

Önerilen İletiler

  • Cevaplar 174
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Şimdi aşk kaçmiş bir ilmektir gövdenin örgüsünde,

Uykusuz bir gecenin çitlerine takilan.

Sokulur durmadan uzayan ipligiyle,

Sarilir mekigine sabahin

Ürkek bir güvercin halinde.

Ve sen eksildikçe o güvercin tamlanir,

Kanatlanir böylece köpüren özlemiyle.

Uçar gider geçmiş bir günün ardindan,

Bir tüy kalir geriye senin bittigin yerde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hani

 

"Zamanı yok" demişlerdi bize "sevmenin..."

Ondandır, her daim

Güler yüzümüz,

Ölürken bile...

"Yıkılmaz"ı yok sevdaların,

Düşlerden uzak yaşamasını bilene.

 

Kaç kez kovaladıysam baharı,

Takvimler kışı erken yazdı...

Ölümsüz aşkı ararken,

Bir ömür "yok"a yazdı.

Varsın olsun...

Üç günlüğüne de olsa,

Seni bana yazdı ya...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sus pus olmus, puslu bir Istanbul'muydu yüzün, yoksa

çok bildik hüzünler mi tasinmisti yüzüne

Dolmabahçe da çay tadinda....

Divit ucuyla yazilmis bir askin sureti vardi avuçlarinda,

tarih bir baska iklimin kivamini gösteriyordu.

Ben rehnedilmis yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama

yüregi takvim yokuslarinda...Sinemada elinin elimde terleyisinin bir anlami olmali,

sesinin sesimde yankilanmasinin... sanki perdedekine

üzülmüs ya da sevinmissin de tesadüfen akmis yüzün

içime... Yalan! Sen perdeye bakiyorsun, fikrin benim

seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe

seyrediyorum... Kadin Beyoglu'nun bir kis aksaminda,

üstündeki deri montun sahibine küs, soguklugundan

muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir seyi

çözmüyordu, bazi Aralik aksamlarinda... Parmaginda

yarali bir öyküyü tasiyordu adam... Kadinin yüzünde

bir hüzün... Hüzünlü aralik aksaminda bir yüzük...

Yüzügün yüzünde dünya güzeli bir kadinin kehaneti...

... Sogugun ve karanligin vehameti! Hayati, bir baskasinin pantolonu gibi, küçültülmüs,

daraltilmis... Ilk sahibinin o pantalonla yasadigi seyler,

yani pantalonu pantalon yapan anilar, bazi ilkbahar

bereleri yüzünden yapilan yamalar, ter tüketen

yazlar... Hepsi daraltilmis... Yasananlara bir beden

büyük geliyor artik hayat! Bir aski paylasmak için çok geç, bir paylasima asik

olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine

zaman... Simdi sana söylenecek tek cümle: Bende sana yetecek kadar ben kalmadi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yoklamaya Geldim

Toplamaya geldim; lacivert gözlerine düşürdüğüm yıldızlarımı!

Toplamaya geldim...

Ve göz yaşlarım gibi onları biriktirip avuçlarımda;

Koklamaya geldim! ..

 

Geldim...

Geldim işte;

Lacivert gözlerine düşürdüğüm yıldızlarımı toplamaya geldim...

 

Geldim! ..

Gözünün bebeği gibi kalıp kalmadığımı...

Ve yani;

Enginliğinin ortasında beni sarıp sarmadığını hâlâ, bir küçük karacık gibi;

Yoklamaya geldim! ..

 

Fırtınalar koptukça içinde; tutulmaz...

Ve sen çıldırmış gibi döndükçe etrafımda, başımı döndürerek...

Ve sen, çırpındıkça ayaklarımın, dizlerimin dibinde...

Ve sanki yutmak istercesine beni, ve içine almak istercesine üzerime abanıp; savrulan ıslak saçlarını kaçırdıkça omuzlarıma...

...Oklamaya geldim; zamanı gözlerinden!..

 

İşte o an;

Bütüüün,,, sesler,,, vuruldu,,, canevinden!..

 

İşte o an;

Karaya kesen âlemden bir tek yıldız damladı bitmeyen bir düşüşle...

Bir tek yıldız damladı;

Masmavi!..

 

Aslında ben ağlamayı bilmiyordum, biliyor musun;

Sen, öğretinceye kadar!

 

Aslında ben; yıldızlarımın ışığından çekeceksin sanıyordum kendini, tırmanacaksın sanıyordum göğsüme doğru...

 

Sen, tencerenin kapağında sanıp her ışıltıyı, üstelik gördüğün parıltıları da içindekilerin buharından bildin...

Kaynadın sonra bu yüzden;

Üstünde ve altımda ateşten bulutlar uçuştu, yakıcı!..

 

Seni değil, senden gelenleri zaptedemedim!

 

Biliyorsun...

Sonunda döküldüm üstüne pırıl pırıl;

Ama ben “kara”ya kestim!..

 

Biliyorsun;

Geldim işte yine sana...

Geldim, ama;

Lacivert gözlerine düşürdüğüm yıldızlarımı toplamaya geldim...

Sadece yolumu görecek kadar;

Gözlerine dökülen yıldızlarımdan toplamaya geldim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Derinden sesler geliyor

Durduramaz beni aşkın

Bekle geçinceye kadar

Yayı daha germe

Kıracaksın.

Karanlıkta kımıldayan düşünceyi

Göremez sendeki göz

Örtülere büründüğüm şu anda

Düşmüş senden kumaşlar

Çıplaksın.

 

Eser serin bir rüzgâr

Sen çok sıcaksın

Koptu senden ellerim, köprü yıkıldı

Seni benim tarafa nasıl alabilirim

Uzaksın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen İstanbul gibisin

İstanbul gibi uzak

Ve yaşamaya tuzak gibisin…

 

Sen İstanbul gibisin

Ellerin soğuk mu soğuk

Marmara’dan çıkmış gibi

Bakınca gözlerine anlıyor insan

Gözlerin hüzün mavisi….

 

Sen İstanbul gibisin,

Korkak ve ürkek duruşum ondan;

Sana karşı.

Ve yakınlaştıkça bana

Uzaklaştığını düşünmem de bundan;

Bana karşı….

 

Sen İstanbul gibisin

Yedi tepeden bakıyorsun aşka

Hem yüreğin sevda dolu

Hem de hüküm yemiş mahkûm gibi

Ondan uzak

Düşündüğün yok aslında

Kendinden başka…

 

Sen İstanbul gibisin,

Bazen toprağı kadar fedakar

Bazen insanı gibi bencilsin.

 

Sen İstanbul gibisin

Onun gibi uzak

Onun gibi karışıksın,

Bir o kadar güzel

Bir o kadar albenili

Ve bir o kadar da şıksın…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yitirdiğim bir şey var sende arıyorum

yüreğim madenci feneri yol uçurum

yaklaşma diyorsan peki umudum

bir daha kimseden sormayacağım seni

söz olsun...

 

akrep tutmuş gibi kirpiklerinin ucundan

beni görünce üşüyorsun, tamam

uğramam bir daha kamçılasa da kan

sana kör bakacağım görmeyeceğim seni

söz olsun...

 

dağlara doğru uçan kuşlarla

tüm sırları çözülmüş nemli düşlerle

öfke çiçekleri getiren kışlarla

korkma, yokuşlarda yormayacağım seni

söz olsun...

 

kurtlar gibi ulusa da gönlüm ardından

sormayacağım yüzünü, izini yollardan

silahımın namlusunun ucuna konan

kınalı keklik olsan da vurmayacağım seni

söz olsun...

 

bir kuvvet iksiridir masamdaki fotoğrafın

bakışların konuşur kilitlense de dudakların

şimdi bunalımlardayız bakın

af çıkmazsa artık sarmayacağım seni

söz olsun...

 

anla artık dönüştür bu ağıtı serenatlara

düş atları uçursun bizi bulutlara

iki kılıç gibi çarpışırken akla kara

adak olsan da kurban vermeyeceğim seni

söz olsun... söz olsun... söz olsun...

 

Galip Can

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunca yıkılmış dağlar üstüne

Kalbimin kanını buharlaştırdı gözlerin

 

Oysa kaç güvercin havalanmıştı içimden

Konarak pervazlarına gülüşlerinin

Kaç mermi sıyırmıştı ruhumu

Acımasız yürüyüşlerinin mevzilerinde

Dayanmıştım

Ağlamıştım saatlerce parçalanan düşlerime

Ta ki sevgilim

Kızaran bir gök bulutu

Ölümü

Bir yıldırımla düşürdüğün ana değin

Kalbimin haritasına

 

Artık ilgilenmiyorum seninle

Demiştin barut kokan kelimelerle

Demiştin de hayat ölü bir bıldırcın gibi

Tutuşup yanmıştı yanan bir tahta içinde

Tarla küllerle dolu, ortasında yumurta

Çatladıkça yeniden doğuruyor kanımdan

Fışkıran harflerle kalbim olan cümleyi:

Ben ancak bir tarih kitabı kadar

İlgileniyorum seninle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşkların YetimRengi

 

Yalnızlığımda seni büyüttükçe kalabalıklaşacağım;

Sen kendi kalabalığında hep yalnız olacaksın…

 

I

Kapattım ucu kıvrılı yerinden bir defteri

Bir defter adınla hükümlü şimdi...

 

Sen kendinin pası, kilidi.

Gençliğin kendine savurur seni,

Esmersin, cehennemin dibinde doğmuşsun,

baban iki karılı; evlerde, erkenlerde bekler seni.

Sen feodalizmin kara dilberi,

gündüzlerin gölgesindeydi sevgi.

Gölgesinden gündüzlerin iklimler geçti…

 

Sesin şimdi kanayan bir gül gibi:

Kangren...

 

 

II

Sen orda

kendi manastırının huysuz müridi.

Sen orda

bir korkuda,

bir şarkıda,

ölüm susan uğultuda…

 

Sen orda

düşlerine leş kargası tüneyen!

Elleri ayazlarda

sen orda,

esmerliğine rehin feodal şatolarda..

 

Uyurken sen hasretin avlusunda,

gündüzlerin gölgesinde oturuyordum.

Sonra boşuna çizdim karanlığa resmini.

Boşuna... Ezberleyip hasreti…

Oysa nasıl istersen öyle gebertebilirdin beni.

Nasıl istersen!

Artık sulara k(atalım) aşkların yetim rengini...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,

Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.

Martılar konuyor omuzlarıma,

Gözlerin İstanbul oluyor birden.

Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım

Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen

Durgun sular gibi azalacağım

Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.

Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince

Yalnız gözlerime bak diyeceksin.

Ellerim usulca ellerine değince

Kaybolup gideceksin

Bir elim seni çizecek bütün pencerelere

Bir elim seni silecek.

Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere

Senin için yeni baştan can kesilecek.

Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde

Sonra seni kaybetmek hemen her yerde

Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak

Yapayalnız kalmak iskelelerde.

Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,

Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.

Martılar konuyor omuzlarıma,

Gözlerin İstanbul oluyor birden.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burda dertlesenler kendi siirlerini mi yaziyor yoksa istedigini mi ?

 

dertlesmeye baslasay iki gun gecer yazmayim ben en iyi'si ama Sn Sedelina tebrikler bugun yazdiklarin guzel en cok ilk hosuma gitti nedense ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

-zeynep-

 

zeynep söylesene

neden açmayıp yaktın sevgilinin gönderdiği mektubu

oysa biliyordun

onat kutlar’ın

“yanmış bir giysinin küllerinden bir ipekböceğine ulaşılamaz”

dediğini

sırtımızı neden birbirimize değil de duvarlara dayıyoruz zeynep

kitap kurtlarımızı neden zehirliyorlar okullarda

ve sorularımıza neden doğru yanıt vermiyor öğretmenler

zeynep söylesene

neden yaralı kartalların düştüğü dağlara çıkıyoruz

------------------------------------kıyı kahveleri dururken

ve nasıl yitiriyoruz analarımızı babalarımızın hoyratlığında

zamanın kestiği geri dönüşsüz bir bilet mi gençliğimiz

-------------------ya da içimizde başka birileri mi var

niçin ağaç görünce kuşlardan utanıyoruz zeynep

“kafesin biri, bir kuş mu aramaya çıkmış”, kafka’nın dediği gibi

yoksa

“her öten kuş, yardımcı olmuyor mu gerçekten göğe”

bunu sana değil, erich fried’e soruyorum

ve kimden söz ediyor nietzsche, “uçurumu sevenin kanatları olmalı” derken

aşktan niçin korkuyoruz zeynep

aşık olduklarımıza hem tapıyor

hem boğmaya çalışıyoruz bir kaşık suda

paylaşılacak bir ekmeğin arasında

yuva denen hapishaneye

gizlice soktuğumuz

bir törpü müdür aşk

bizi yakaladıkça hırpalayan bir yürek kabadayısı mıdır

geçmek için gölgesini arayan yaban atları mıdır aşıklar

yalnız sana değil

kendime de soruyorum

soruyorum

ve bellek evreninde

başka soru yağmurlarıyla karşılaşıyorum

kim olduğumu anlamak için

uçurumlara ve kanatlara bakıyorum

savaşlara ve barışlara

elmaslara ve buğdaylara

tekerleğe ve bilgisayara bakıyorum

 

anlamak için kim olduğumu

senin gözlerine bakıyorum zeynep

yanlış anlama ama

neden yakmayıp açtın sevgilinin gönderdiği mektubu

 

akgün akova

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Adı Ne; Olmadığın Mevsimin?

Üşüdükçe, uzuyor gece...

Sis çöküyor içime! ..

Uzadıkça, üzüyor gece! ..

 

Mevsimleer, dökülüyor kurşun rengi ağaçlardan; kavruk sarı! ..

 

Topraktan kök... Ve çeneden diş sökülür gibi koptu elin avucumdan;

bir beyaz güvercin gibi oturuyorken parmaklarımın arasında! ..

Böceklere terkedilmiş yuvalar gibi, şimdi boomboş avuçlarım...

Korkuyorum;

İçime bakmaktan!

 

Sen olsaydın, ne koyardın yokluğunun adını? ..

 

Üşüdükçe, uzuyor gece...

Üzüyor üşüdükçe ve içimi sis bastıkça,

hatırlıyorum; sen ve ben 'bir' olurduk...

Bir 'bütün'lüktü bu birlik, çokluktu; yokluk değil...

Az değildik bir iken; fazlaydık, ve yoğunduk... Çoğulduk, ve zengindik... Çoktuk bir'ken!

Ya şimdi?..

 

Topluyorum, topluyorum, toplayıp duruyorum kendimi yalnızlığımla...

Ben, bir... Ve bir de yalnızlığım, asla "iki" etmiyor!..

Lokmamı kırsam bile paylaşmak için; avucumda kalıyor... Sözüm, dudağımda kalıyor ve gözüm; kucağında kapanıyor yine, yalnızlığımın!..

Toplanmaya çalışsam da olmuyor... Doksandokuz parçamın her biri bir köşede; boncuklarım saçılmış bir araya gelmiyor!..

 

Üşüyorum...

Üşüyor gece...

Üşüdükçe, uzuyor; uzadıkça üzüyor ve sis çöküyor içime!..

Mevsimler dökülüyor kurşun rengi ağaçlardan; kavruk sarı, ve savruk sarı bir yel esiyor içimde!..

 

Fırınlar tutuşmuyor çırasız, kaynamıyor tencereler ocaksız...

Ben, üşüyorum; şöminede kül gibi...

Bilerek, yokluğundan soğuk mevsim olmadığını!..

 

Adı var da her şeyin; ne deniyor olmadığın mevsime?..

Bilmiyorum...

Yokluğundan daha soğuk bir mevsimi tanımadım ki... Bilmiyorum sensizlikten daha soğuk bir mevsim...Muammer Erkul

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

Hani Bir An Gelir...

 

Hani bir ân gelir... Ve söylenmez sözler söylenir olur!

 

Hani bir ân gelir...

Mutluluk pembe bir ipek mendil gibi savrulur loş odada!

 

Hani bir ân gelir...

Bir ân gelir...

Hani bir göz bir göze gelir.

 

Hani, öyle bir ân gelir ki;

En “gelinmez” yollarla en “varılmaz” yolların, senle ben arasındaki yarda

boyun büktüğünü görürsün...

Bu yar; iki yâr arasıdır!..

Her yar iki yâr arasıdır!..

Ve üstelik;

Yaralar yara benzer,

Her yar yaraya benzer!

Yar başında duruşum;

Yâre nâraya benzer!...

 

Halbuki gök yerin...

Halbuki gök yarın...

Halbuki gök yârin içindedir bu mesafelerde!..

 

Veya gök, mavi bir hançer gibi dalıvermiştir de toprağın içine; şimdi toprak, kendi içindeki kocca bir yarayı yâr bilmiş... Kendini parçalayan kooskoca bir yar başına türbedar olmuştur!!!

 

Halbuki hep...

Hep iki yârdır;

Bir yar başında duran...

 

Her yar, yâri gördüğüm rüyadır!..

 

Yolun biri gözlerinden başlaar senden içeri gider; diğeri gözlerimden, benden içeri...

 

Bir yar oluşur her yârin arasında kalan boşlukta!..

Ben, yarın bir duvarı olup sana bakarım bu yandan... Sen yarın bir duvarı olur, o yandan bana bakarsın!..

Ve en derinimden gelip en derinine gidebilecek olan yol ile, en derininden çıkıp en derinime inebilecek olan gökkuşağı “bakışlarımızda” kopar!..

Biz, sarılmadıkça...

 

Yarlar kaldıkça yârlar arasında!..

 

Hani bir ân gelir...

Ve söylenmez sözler söylenir olur!

 

Hani bir ân gelir...

Mutluluk pembe bir ipek mendil gibi savrulur loş odada!

 

Hani bir ân gelir...

Bir ân gelir...

Hani bir göz bir göze gelir...

Hani bir ân gelir...

Bir ân...

Bakışlar düğümlenir;

Bütün yarlar silinir,

Sıra söylenmezlere gelir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 ay sonra...

şiirlerini okumak için arkan sıra kalan parmağımı tüm gücümle yukarıya kaldırıyorum; tek inancım farkedilmek senden yana. sana aitlediğim,senden sakladığım,seni ayıkladığım, senden gayrisini unuttuğum, bir vurulup bin öldüğüm ıslak şarkılar var şu an heybemde Öğle vaktini beklemeden çıkarıp seriyorum güneşine.. Salı pazarında görücüye çıkarıyorum.. (mehmet seyyah)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KAVANOZDA..AŞIRI DOZDA..NARKOZDA...Büyüğünden değil benimkisi.. Minik bir kavanozda Bir lepistes yalnızlığı..Ama içimdeki kalabalığı.. Yaşatmak nihayetsiz narkozda...Yaşamanın en pisi Kaldırsam bu sisi.. Yaşamak aşırı dozda..Delirtir ikimizi...Hem deniz......lere uyanan..Balığı..Hem..damlada uyuyan..İçimdeki kalabalığı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi telleri külden saçlarımızı kırbaçlamasın rüzgar, beynimizi okuyacaklar! Kentlerce mahşer provası.. gözlerimiz cilbapsız alalade ortalarda.. farkında dahi değiliz farkına varamadıklarımızın! Ne utanmaz’ız! Aşk adıyla başlıyorsa her küfür mübah d...ilimize.. nasıl oluyor, helalken yar’e, sevdaya haram kılınışımız?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Zuleyhanın elındekı elmayım

 

 

 

gözlerin sır'at köpürüsü..

deliliğimi sınıyorum!

gözlerim kapalı geçeceğim üstünden,

düşersem aşkımdan kuduracak cehennem,

sarhoşlıktan kangren olan gözlerimi

kaybedeceğim geçersem...

 

hangi uzak şehre kaçsam;

yine kenan ilindeyim.

nasıl tırmansam hayata,

yine yusufun kuyuları...

ne kadar soysam yalnızlığımı,

züleyhâ'nın elindeki elmayım!

rüyalarımı kime yorumlatsam,

yedi yıl gözlerinin kuraklığında...

gönlünün sultanlığından sürüldüm sevgili,

bir ömür yokluğunun tahtındayım!

 

sahrayı ufalasam önünde,

yine kum tanesi, yine serâbındayım...

ne kadar içsem hayyam'ın kadehinden,

yine gözlerinin kadehine müptelâyım!

zerdüşün ateşidir gözlerin,

ne kadar bana yanmasa da,

ben 'ateşine yazgılı pervaneyim'...

hangi diyara gitsen sevgili,

adım adım peşindedir hayatımın anlamı,

cabilka'dan cabilsa'ya

tüm yolları deneyecek 'varma'nın adı...

 

'mim, vâv, lâm'

sırları isminde taşıyan kelam!

mihrâbımda salınacak tek hecem!

gözbebeğimdeki noktadan,

yedi kat kainata yayılacak emârem! ,

 

âminlerimin içini deşen bilmecem,

aşkı, âyine dönüştüren muhteşem!

âyîneleri ağlatan hüsn-ü sitârem!

senin için bir anlamı yok fakat,

derûnumdaki ummandan

katre katre damıtacak seni aşiyân...

 

sen onu sev ben seni...

bakalım kim daha çok deşecek,

yüreğindeki membâdan aşk iksirini...?

kim kaf dağına talip,

kim daha cesur?

insan içine çıkamayan hayatta,

kim daha uzun yaşayacak

aşk illetiyle?

 

sana meydan okuyorum sevgili,

aşkıma rağmen!

ya yaşatarak öldür,

ya öldürerek yaşat beni...

üçüncü bir ihtimal olmayacak

 

.............

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

Bazen yıldızları süpürürsün farkında olmadan.Güneş kucağındadır bilemezsin..Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür./.. Ciğerinde kurulur da orkestra, duyamazsın //Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun.Anlamazsın./.Uçar gider, Koşsan da.. tutamazsın. W.Shakespeare

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gerçek Sevgili..

 

Şunu iyi bilmeli ki, sevgilinin sureti, şekli yoktur.

Sevilen onun manasıdır.

İster bu dünyaya ait aşk olsun, ister o dünyaya yani mana alemine ait aşk olsun bu böyledir.

Eğer sen, sevgilinin sadece bedenini sevsen, eğer şekle, surete aşık isen, bir güzelin ruhu bedeninden ayrılınca neden onu bırakıyorsun?

Neden onu götürüp gömüyorsun?

Bir ölünün bedeni, sureti, şekli yerindedir.

Senin ona karşı duyduğun bu soğukluk, bu vazgeçiş nedendir?

 

Ey aşık! Bir ara bakalım, senin gerçek sevgilin kimdir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.